aofsoru.com

Göçmen Ve Sığınmacılarla Sosyal Hizmet Dersi 7. Ünite Özet

Göçmen Ve Sığınmacılarla Sosyal Hizmetler: Sağlık

Göçmen, Mülteci ve Sığınmacıların Sağlık Hakkı

Sağlık ve Sağlık Hakkı Kavramı

Geçmiş dönemlerde sağlık kavramı, yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı seklinde algılanmış ve tanımlanmıştır. Sağlık hakkı; mevcut sağlık sisteminde kişinin hasta olmadan önceki süreçte sağlığının korunması ve her kişiye nitelikli, eşit tıbbi bakım ve tedaviye ulaşabilme imkânının sağlanması anlamına gelmektedir.

Sağlık Hakkının Niteliği

Sağlık hakkını niteliği bakımından kişisel bir hak olarak gören yaklaşımlar olduğu gibi, sağlık hakkını sosyal bir hak ya da temel bir insan hakkı olarak gören yaklaşımlar da vardır. Sağlığı kişisel bir hak olarak gören yaklaşım bakımından sağlık devletin ya da bireylerin ihlal etmemesi gereken bir özel yaşam alanı, insan varlığının, kişiliğin bir parçasıdır. Sağlığı sosyal bir hak olarak ele alan yaklaşımda ise, sağlığın bir mal olarak kabul edilemeyeceğine vurgu yapılmakta ve devletleri tüm vatandaşların ve hatta vatandaş olmayanların sağlığından sorumlu gören bir anlayış söz konusudur. Sağlığı temel bir insan hakkı olarak gören yaklaşım ise, sağlık hakkının insan onuruna yaraşır bir yaşam için temel bir insan hakkı olduğunu kabul eder.

Sağlık Hakkının Hukuki Dayanakları

Türkiye’de göçmen, mülteci ve sığınmacıları da kapsayıcı nitelikte sağlık hakkının hukuki dayanaklarını “uluslararası hukuki düzenlemeler” ve “ulusal hukuki düzenlemeler” şeklinde iki başlık altında incelemek mümkündür:

Uluslararası Hukuki Düzenlemeler

Sağlık konusundaki uluslararası hukuki düzenlemeler bağlamında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı dile getirilebilir. Hemen hemen tüm haklarda olduğu gibi sağlık hakkı konusunda da öncelikli yasal çerçevenin Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulduğu görülmektedir.

Ulusal Düzenlemeler

Anayasaya uygun olarak Türkiye’de göçmen, mülteci ve sığınmacıların sağlık hakkına yönelik birçok düzenleme yapılmıştır. Hiç kuşkusuz bu düzenlemelerden bazılarında göçmen, mülteci ve sığınmacıların sağlık hakkı doğrudan, bazılarında ise dolaylı bir şekilde düzenleme konusu yapılmıştır. Sağlık hakkı konusunda ulusal mevzuat incelendiğinde, sosyal devlet olmanın önemli bir gerekliliği olarak devletin Anayasal düzeyde tüm bireylerin sağlık hakkına sahip olması ve bu hakkı kullanabilmesi bakımından önemli sorumluluklar yüklendiği görülmektedir. Bu bağlamda devlete yüklenen sorumluluğun kapsamının ne olduğu Anayasa’nın 56. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenlemekle yükümlüdür. Madde hükmünden de anlaşılabileceği üzere, vatandaşların sağlık hizmetlerine erişmelerini sağlamak devlet güvencesine alınmıştır. Söz konusu güvence bağlamında, sağlık hizmetlerinin sunumu ve koordinasyonundan Sağlık Bakanlığı sorumlu tutulmuştur.

Göçmen ve Sığınmacılara Yönelik Sağlık Hizmetleri

Sağlık Hizmeti Kavramı

Genel olarak sağlık hizmetini “sağlığın korunması ve hastalıkların tedavisi için yapılan çalışmalar bütünü” olarak ifade etmek mümkündür. WHO ise sağlık hizmetini “koruyucu ve tedavi edici etkinliklerle sağlamak üzere ülke çapında örgütlenmiş kalıcı sistem” olarak tanımlamaktadır. Yapılan bu tanımlar çerçevesinde sağlık hizmeti, “bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması ve iyileştirilmesi ile ilgili faaliyetler ve rehabilitasyon hizmetleri” şeklinde tanımlanabilir.

Göçmen ve Sığınmacıların Sağlık Hizmetlerinden Yararlanması

Kayıt işlemi tamamlanmayan sığınmacılar, yalnızca bulaşıcı ve salgın hastalıklardan korunma hizmetleri ile acil sağlık hizmetlerinden yararlanabilir. Geçici koruma altındaki sığınmacıların kayıtlı oldukları ilde sağlık hizmeti alması ve birinci basamak sağlık kuruluşuna başvurulması esastır. Kayıtlı olunan ilde tedavi yapılamıyorsa, sevk belgesi ile tedavi edilebilecekleri en uygun ildeki sağlık kuruluşuna sevk edilebilirler. Geçici koruma altındaki sığınmacıların acil ve zorunlu haller dışında özel sağlık kuruluşuna doğrudan başvurmaları mümkün değildir.

Göçmen ve Sığınmacıların Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Konusunda Yaşadıkları Sorunlar

Göçmen ve sığınmacıların sağlık hizmeti alma konusunda yaşadıkları sorunların bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • İlaç ve tedavi masraflarını karşılayamama
  • Sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanacağını bilememe
  • Dil güçlüğü nedeniyle hastalıkla ilgili derdini anlatamama Sağlık kontrollerini düzenli olarak yaptıramama
  • Karşı cinsten sağlık görevlisine şikâyetlerini rahat ifade edememe gibi kültürel tutumlar
  • Ruh sağlığı tedavisi ya da psikolojik tedavi aldığına ilişkin etiketlenme korkusu
  • Yasal olmama ve yasal statüde çalışmama nedeniyle sağlık çalışanları tarafından yetkililere bildirilme korkusu

Göçmen ve Sığınmacıların Sağlıklarını Olumsuz Etkileyen Risk Etmenleri

WHO’ya göre göçmenlerin sağlığını belirleyen en önemli etkenlerden biri yoksulluktur. Zira göçmenlerin pek çoğu göç ettikleri ülkenin vatandaşlarına göre ekonomik açıdan daha dezavantajlı konumdadır. WHO’nun yaptığı sağlık tanımı dikkate alındığında, sığınmacıların sosyo-kültürel ve ekonomik zorlukları yanısıra sağlık sorunları da dikkat çekmektedir. Sığınmacıların göç öncesi, göç sırasında ve göç sonrasında karşılaştıkları risk etmenleri, özellikle ruh sağlıklarını olumsuz etkilemektedir.

Göç Öncesi Sığınmacıların Sağlıklarını Olumsuz Etkileyen Risk Etmenleri

Sığınmacıların göç öncesinde sağlıklarını olumsuz etkileyen risk etmenleri; kendi ülkelerindeki ekonomik, eğitim ve meslek durumunun olumsuz olması, siyasi durumlar, sosyal destek-roller ve sosyal ağların bozulması, ülkesini terk etmeden önce tecavüz, işkence, savaş, tutukluluk, cinayet, fiziksel yaralanma, soykırım gibi travmatik yaşantılar ya da tanıklıklar, geçmiş kayıplar şeklinde sıralanabilir.

Göç Sırasında Sığınmacıların Sağlıklarını Olumsuz Etkileyen Risk Etmenleri

Sığınmacıların göç sırasında sağlıklarını olumsuz etkileyen risk etmenleri; gidilen yol ve süre, mülteci kampları gibi zorlu yaşam koşullarına maruz kalma, şiddete maruz kalma, aile ve toplumsal ilişkiler ağının bozulması, göç sonucu ile ilgili belirsizlik, sığındıkları ülkeye gelişlerinde ve kaçışları sırasında yaşanan travmatik deneyimler şeklinde sıralanabilir.

Göç Sonrasında Sığınmacıların Sağlıklarını Olumsuz Etkileyen Risk Etmenleri

Sığınmacıların göç sırasında sağlıklarını olumsuz etkileyen risk etmenleri; gidilen yol ve süre, mülteci kampları gibi zorlu yaşam koşullarına maruz kalma, şiddete maruz kalma, aile ve toplumsal ilişkiler ağının bozulması, göç sonucu ile ilgili belirsizlik, sığındıkları ülkeye gelişlerinde ve kaçışları sırasında yaşanan travmatik deneyimler şeklinde sıralanabilir.

Göçmen ve Sığınmacıların Sağlık Düzeyi ve Karşılaştıkları Sağlık Sorunları

Göçmen ve Sığınmacıların Sağlık Düzeyi

Literatür incelendiğinde, göçmenlerin sağlık düzeyi ile ilgili araştırma bulgularının genellikle ikiye ayrılarak inceleme konusu yapıldığı görülmektedir. Bu bulgulardan ilki “sağlıklı göçmen hipotezini” destekler nitelikteki bulgular iken, ikincisi ise “kültürel etkileşim hipotezini” destekler nitelikteki bulgulardır. Sağlıklı göçmen hipotezi ne göre, isteğe bağlı olarak göç eden insanlar tipik olarak, kendi ülkelerindeki göç etmeyen insanlara göre daha sağlıklıdırlar. Bu durumu kısmen, göç başvurularında genellikle sağlık taramalarının istenmesi ve bu nedenle sağlıklı olma şartı ile de açıklanabilir. Sağlıklı göçmen hipotezini destekleyen mortalite verileri değerlendirilirken “somon taraf tutma etkisi” ile “geri-dönüş hipotezi” göz ardı edilmemelidir. Somon taraf tutma etkisi, yurtdışında doğan kişilerin ölmek için anayurtlarına dönme eğilimi ile ilişkili iken geri-dönüş hipotezi ise sağlığı bozulan ya da uyum sorunları yaşayan göçmenlerin ülkelerine geri dönme eğilimi ile ilişkilidir. Kültürel etkileşim hipotezi göçmenlerin göç ettikten sonra sağlık durumlarında olumsuz yönde değişimler olacağı varsayımına dayanır. Bu hipoteze göre, koruyucu sağlık davranışları olan bazı göçmenler, özellikle Batı toplumları ile etkileşim sonucunda sağlıksız davranışlara yönelmektedir. Literatürdeki bazı araştırmalarda göç edilen Batı ülkesinde kadınların alkol tüketiminin arttığına ilişkin bulgular kültürel etkileşim hipotezini destekler niteliktedir.

Göçmen ve Sığınmacıların Karşılaştıkları Sağlık Sorunları

Sığınmacı ve mülteciler, güç yaşam koşulları, barınma, beslenme ile ilgili sorunlar, sağlık hizmetlerine ve sosyal hizmetlere ulaşımda güçlükler, şiddet vb. pek çok nedenle sağlık açısından en savunmasız gruplar arasındadır. Ülkelerinden yoksulluk, şiddet, baskı gibi nedenlerle ayrılan göçmenler sürecin başından itibaren sağlık riskleri taşımaktadır. Nitekim yapılan araştırmalar da düzensiz göçmenlerin çoğunun ülkelerinde de dezavantajlı bir gruba dâhil olduklarını (yoksul, etnik azınlık, farklı mezhepler ve romanlar vs.), şiddet ve baskı mağduru olduklarını ortaya koymaktadır. Uluslararası raporlara göre sığınmacı ve mültecilerin sağlık sorunları arasında en çok öne çıkanlardan bazıları şunlardır: Vitamin yetersizliği, anemi, istenmeyen/riskli gebelik, düşükler, doğum komplikasyonları, çocuklarda gelişme geriliği, kronik hastalıklar ve komplikasyonları, ishal, sıtma, menenjit, tifo vb. bulaşıcı hastalıklar. Aşı ile önlenebilecek kızamık, tüberküloz, hepatit benzeri hastalıklar. Depresyon, kaygı bozuklukları, tükenmişlik, uyku bozuklukları, uzamış yas, travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal sorunlar.

Bulaşıcı ve Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar

Göç alan ülkeyi korkutan en önemli sağlık sorunu göçmen ve sığınmacıların ülkeye bulaşıcı hastalık getirmeleri olasılığıdır. Göç alan ülke yerleşikleri için yaşanılan bu korkunun tam aksine göçmen ve sığınmacıların gerek yabancı bir ortama gelmeleri, gerekse kötü koşullarda yaşamaları nedeniyle bulaşıcı hastalığa yakalanma riskleri daha yüksektir. Plansız ve ani gelişen göç hareketlerinde genellikle bulaşıcı hastalıklar sorun olarak karşımıza çıkmakla birlikte, zorlu yaşam ve çevre koşulları bulaşıcı olmayan hastalıkların da oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Ülkemizde sığınmacılarda görülen bulaşıcı olmayan hastalıklara ilişkin veri bulunmamakla birlikte, dünyada sorun olan hipertansiyon, diabetes mellitus, iskemik kalp hastalığı, multipi ekleroz, böbrek yetmezliği, kanser ve anemi gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları önemli sağlık sorunlarından olduğu bilinmektedir.

Beslenme Bozuklukları

İnsani krizler kapsamında mülteci ve sığınmacıların yaşadıkları en önemli beslenme sorunu gıda güvencesizliğidir. Bunun yanında mülteci ve sığınmacılar, temiz suya ulaşamama ve bununla ilgili birçok hastalık, yetersiz ve dengesiz beslenme, kronik hastalık durumlarında uygun beslenememe gibi birçok beslenme sorunu daha yaşamaktadır.

Ruh Sağlığı Sorunları

Sığınmacı ve mültecilerde ruhsal olarak bunaltı, depresyon, psikosomatik belirtiler, uyku düzensizliği, dikkat eksikliği, intihar, agorafobi ve travma sonrası stres bozukluğu gibi sağlık sorunları görülmektedir.

Cinsel İstismar ve Şiddet

Uluslararası ve ulusal literatüre göre sığınmacılarda en sık rastlanan sağlık sorunlarından biri de fiziksel şiddet ve buna bağlı yaralanmalar ile cinsel istismardır. Sığınılan ülkede kadınlar cinsel saldırı, taciz, zorla evlilikler, çok eşlilik vb. cinsel şiddetin hemen her türüne sıklıkla maruz kalmaktadır.

Kadın Sağlığı Sorunları

Göçmen kadınlar hem göçmen hem de kadın olarak çifte yük taşımakta ve insan hakları ihlalleri açısından en savunmasız gruplar arasında yer almaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde göçün kadın sağlığına etkileri konusunda yapılan pek çok çalışma, göçmen kadınlarda üreme sağlığı, cinsel sağlık ile ilişkili sorunların önemli bir yer tuttuğuna işaret etmektedir.

Çocuk Sağlığı Sorunları

Sığınmacı ve mülteci çocukların ortak sorunları; yeterli barınma, sağlık ve beslenme olanaklarından yoksunluk, kültürel uyumsuzluk ve eğitim haklarından yararlanamama, sosyal dışlanmaya maruz kalmadır. Sığınmacı ve mülteci çocukların sağlıkla ilgili olarak yaşadıkları bir diğer sorun ise sağlık hizmetlerine erişimle ilgilidir. Öncelikle kamp dışında yaşayan çocukların önemli bir oranı sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Zira bunun için gerekli kayıtları yapılmamıştır. Kayıtlı olmamaları nedeniyle aşı kartları da yoktur. Bu nedenle aşıları yapılamamaktadır. Yaşam koşulları kötü, altyapısı olmayan evlerde yaşayan sığınmacı çocuklarda, ciddi bulaşıcı hastalık riski vardır. Özellikle aşı gibi temel sağlık hizmetlerinin, kayıt dışı göç eden gruplara uygulanamaması, göç ettikleri ülkeler açısından da salgınlara neden olabilmektedir.

Psiko-Sosyal Destek Eksikliği

Mültecilerin çoğu ülkelerini terk etmek zorunda kalma nedenlerinden dolayı, farklı bir kültürle karşılaşmaları ve geldikleri ülkede karşılaştıkları çok çeşitli sorunlar yüzünden çeşitli psiko-sosyal sorunlar yaşamaktadırlar. Mülteciler ve sığınmacılar bu sorunlarla başa çıkabilmek ve bu süreci sağlıklı geçirebilmek için psiko-sosyal destek sistemlerine ihtiyaç duyarlar. Ne yazık ki mültecilere ihtiyaç duydukları psiko-sosyal destek neredeyse hiç verilmemektedir. Bu nedenle mülteciler sosyal ve kültürel adaptasyon ve sığınma süreçleri ile ilgili sağlıklı bilgi alma konusunda sorunlar yaşamaktadırlar.

Çevre Sağlığı

Sığınmacıların çevre sağlığı konusunda yaşadıkları en önemli sorunlardan biri içme suyuna erişim konusunda yaşadıkları zorluktur. Bunun yanında sığınmacılar göreli olarak daha düşük düzeyde olmakla birlikte bebek bezi, kadın hijyenik malzemeleri ve diğer malzemelere erişimde de zorluk yaşamaktadır.

Göçmen ve Sığınmacıların Karşılaştıkları Sağlık Sorunlarının Çözümüne Yönelik Öneriler

Göçmen ve sığınmacıların yaşadıkları sağlık sorunları bağlamında öncelikle sağlık hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırıcı önlemlerin alınmasında yarar vardır. Bu bağlamda alınması gerekli önlemlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Malnutrisyon, anemi, kronik hastalıkların ve toplum sağlığı açısından önemli bulaşıcı hastalıkların taranması ve ücretsiz tedaviye ulaşımın sağlanması
  • Göçmen ve sığınmacılara sağlık hizmetlerine nasıl ulaşabilecekleri anlatılmalıdır.
  • Göçmen ve sığınmacılara uygun sağlık hizmetleri planlanmalı ve sunulmalıdır.
  • Bağışıklama ve üreme sağlığı hizmetleri başta olmak üzere temel sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve ulaşılabilir olması
  • Temel sağlık eğitimi (akran eğitimi vb.) sunumu
  • Bulaşıcı hastalıkların kontrolü için gerekli önlemlerin alınması
  • Barınma, güvenlik, temiz su, beslenme, eğitim vb. sağlığın diğer belirleyicilerini iyileştirmek konusunda çok sektörlü yaklaşımın benimsenmesi
  • Sığınmacı ve mültecilere hizmet veren sağlık çalışanlarının bu kişilerin özel ihtiyaçları ve uygun yaklaşım konusunda eğitim alması
  • Dil sorununa yönelik çözümler getirilmesi
  • Doğum ve ölümler dâhil olmak üzere sağlık göstergelerinin kaydının tutulması

Sığınmacıların ve mültecilerin değerlendirilmesi, planlama ve tedavilerinin yapılması önemlidir. İnsani krizlerden etkilenen travma mağdurları kliniklere gönderilmeli ve fiziksel sağlığı dahil bütüncül bir tedavileri yapılmalıdır. Ancak tedavi bağlamında verilen sağlık hizmeti her zaman tek başına yeterli olmayabilir. Tedavi kadar, mağdurlara verilecek sosyal destek de önemlidir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email