Temel Ceza Muhakemesi Hukuku Bilgisi Dersi 3. Ünite Özet
Mahkemelerin Görev Ve Yetkisi, Uyuşmazlıklar Arası Bağlantı Ve Ceza Muhakemesi Şartları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Ceza Mahkemelerinin Görev ve Yetkisi
Adli yargı ilk derece genel ceza mahkemeleri, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleridir.
Ceza mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.
Asliye ceza mahkemeleri tek hakimlidir.
Ağır ceza mahkemesinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Bu mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır.
6545 sayılı Kanunla, sulh ceza mahkemesi kaldırılmış olup, bu mahkemenin görevine giren işlere bakma yetkisi asliye ceza mahkemesine verilmiştir. Sulh ceza mahkemesi kaldırılmış ancak sulh ceza hakimliği devam ettirilmektedir.
Ceza mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır.
Kanun koyucunun değerlendirmesine göre, kural olarak ağır nitelikteki suçları ağır ceza mahkemesi, daha hafif nitelikteki suçları ise asliye ceza mahkemesi yargılar.
Ağır ceza mahkemesi, asliye mahkemesine göre yüksek görevli mahkemedir.
Ortak yüksek görevli mahkeme, görev ve yargı çevresi bakımından değerlendirilen en az iki mahkemenin üstünde yer alan mahkemeyi ifade etmektedir.
Ortak yüksek görevli mahkeme, her durumda Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay olacaktır.
Kanunda mahkemelerin görev ve yetkilerinden söz edilmektedir. Görev dendiğinde, mahkemelerin “hangi” suçları yargılayacağı sorunu çözümlenmektedir. Yetkide ise, “neredeki” suçlara bakılacağı hususu ele alınmaktadır.
Görev
Görev, ceza mahkemelerinin hangi tür suçları yargılayacağını belirler. Ceza mahkemelerinin görevi belirlenirken, suçun ağırlığı ve niteliği ölçütleri esas alınmıştır.
Ceza mahkemelerinin görevini gösteren kurallar kamu düzenine ilişkindirler. Kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle, görev itirazı kovuşturma boyunca taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi, mahkeme de görevli olup olmadığını kovuşturmanın her safhasında re’sen gözden geçirebilir.
Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıkması da söz konusu olabilir. Görev konusunda mahkemeler arasında bu tür bir uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.
Adli yargı ilk derece genel ceza mahkemelerinin görevleri şu şekildedir: Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, sulh ceza hakimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.
Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur.
Kanun görev kurallarını belirlemekle birlikte, bu kurallar bakımından bazı istisnalara da yer vermiştir. Bu hallerde uyuşmazlıklar, esasen görevli olmayan, ancak istisnai durum nedeniyle görevli hale gelen mahkemelerde görülebilmektedir.
Yetki
Yetki, cezai uyuşmazlığı neredeki ceza mahkemesinin çözüme kavuşturacağını ifade eder. Bu bağlamda görev kuralları, cezai uyuşmazlığa hangi tür ceza mahkemesinin bakacağını belirlerken (asliye ceza ya da ağır ceza mahkemesi); yetki kuralları, cezai uyuşmazlığı neredeki mahkemenin çözüme kavuşturacağını belirler.
Ceza mahkemelerinin yetkisi, kendilerine düşen coğrafi alanla sınırlıdır. Mahkemelerin yer yönünden yetkisi, “yargı çevresi” kavramı ile ifade edilmektedir.
Mahkemelerin yetkilerinin tespitindeki temel amaç, yargılamaların daha kolay yapılabilmesini sağlamaktır.
Görev itirazı kovuşturmanın her aşamasında ileri sürülebilecekken; yetki itirazı sadece kanunda öngörülen süreler içerisinde ileri sürülebilmektedir. Bu bağlamda sanık, yetkisizlik iddiasını, ilk derece mahkemelerinde duruşmada sorgusundan, bölge adliye mahkemelerinde incelemenin başlamasından ve duruşmalı işlerde inceleme raporunun okunmasından önce bildirmelidir.
Türkiye’de işlenen suçlarda genel kural, suçun işlendiği yer mahkemesinin yetkili olmasıdır.
Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. Bu bağlamda teşebbüs halinde kalmış suçlarda son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir.
Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetkili mahkeme sırasıyla, şüphelinin veya sanığın yakalandığı yer mahkemesi, şüpheli veya sanık yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi, şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de son adresinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan bir gemide veya böyle bir taşıt Türkiye dışında iken işlenmişse, geminin ilk uğradığı Türk limanında veya bağlama limanında bulunan mahkeme yetkilidir.
CMK’da yetki kurallarına ilişkin istisnalar da öngörülmüştür. Birinci istisna davalar arasında bağlantı bulunmasına ilişkindir. İki cezai uyuşmazlık arasında bir bağlantı varsa; bu davalar yetkili mahkemelerden herhangi birinde birleştirilebilir.
Yetki kurallarının ikinci istisnası, davanın nakline ilişkindir.
Yetki kurallarının bir diğer bir istisnası da istinabedir.
Uyuşmazlıklar Arası Bağlantı
Uyuşmazlıklar arası bağlantılar öncelikle tek tip (tek yönlü) bağlantı ve karışık (çok yönlü) bağlantı olarak ikiye ayrılır. Aralarında bağlantı bulunan uyuşmazlıklardan her ikisi de ceza muhakemesinin alanına giriyorsa ve cezai nitelikteyse, bu tür bağlantıya tek tip (tek yönlü) bağlantı denir.
Eğer aralarında bağlantı olan uyuşmazlıklardan birisi ceza muhakemesinin kapsamındayken diğeri başka bir yargı koluna ait ise, bu durumda uyuşmazlıklar arasındaki bağlantı karışık (çok yönlü) bağlantıdır.
Bağlantının sonunda birleştirme veya nispi muhakeme ve bekletici mesele yapılabilir.
Birleştirme, farklı ceza davalarının birleştirilerek görünüşte tek bir yargılamanın yapılmasını ve görünüşte tek bir hükümle sonuca bağlanmasını ifade eder.
Aralarında ortak nokta bulunan uyuşmazlıklardan birisi cezai nitelikte değilse; kural olarak bu davalar birleştirilemez.
Kural olarak, koşulları oluşsa bile birleştirmeye gidilmesi zorunlu değildir. Eğer muhakeme hukuku bakımından davaların birleştirilmesinde değil de ayrı ayrı görülmesinde yarar varsa, davalar birleştirilmez.
Davaların bir kere birleştirilmiş olması da yargılamalar bitinceye kadar bu birleştirmenin devam edeceği anlamına gelmez. Eğer birleştirmeden beklenen fayda elde edilememişse; aynı şekilde davaların ayrılmamasına da karar verilebilir. Ancak işin esasına girildikten sonra ayrılan davaların aynı mahkemede görülmesine devam edilir.
Karışık bağlantının olduğu uyuşmazlıklarda, cezai uyuşmazlığın çözümü diğer yargı koluna ait bir uyuşmazlığın çözümüne bağlıysa; kural olarak ceza mahkemesi iki şekilde hareket edebilir. Birincisi, diğer yargı kolunun kapsamına giren uyuşmazlığı, cezai uyuşmazlığın çözümü bakımından gerekli olduğu ölçüde, nispi olarak çözerek, sonrasında cezai uyuşmazlığı çözüme kavuşturur. ikinci olarak ise, ceza mahkemesi, diğer yargı kolunda dava açılmasını sağlayarak veya daha önceden açılmış davanın sonuçlanmasını bekleyerek, verilecek karara göre cezai uyuşmazlığı çözüme kavuşturur. Bu durumda ceza mahkemesinin diğer yargı koluna giren uyuşmazlığı bekletici mesele yapması söz konusudur.
Ceza Muhakemesi Şartları
Ceza muhakemesi şartları, muhakemenin yapılmasının kanun koyucu tarafından varlığı ya da yokluğuna bağlandığı koşullara denir.
Ceza muhakemesi şartları suçun unsurlarından değildir.
Ceza muhakemesinin yapılabilmesi, bir ya da birkaç muhakeme şartının gerçekleşmesine bağlı tutulmuşsa, bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hükmün kesinleşmesine kadar muhakemenin her aşamasında re’sen araştırılır.
Soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup bu şartın gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığının anlaşılması halinde, davanın düşmesine karar verilir.
Kanun yolu aşamasında, incelemeyi yapacak olan merciin öncelikle denetleyeceği hususlardan birisi de dosyada gerçekleşmesi gerekli bir muhakeme şartı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bunun gerçekleşip gerçekleşmediği olacaktır. Bu bağlamda muhakeme şartının gerçekleşmediği ve gerçekleşme imkanının da olmadığı anlaşılırsa düşme kararı verilecektir.
Muhakeme için aranan şartlardan bazıları şunlardır: şikayet, talep, izin, yabancı devlet şikayeti, dokunulmazlığın bulunmaması ve sanığın akıl hastası olmamasıdır.
Takibi şikayete bağlı suçlarda suçtan zarar gören kimsenin failin cezalandırılmasına ilişkin isteğini yetkili mercilere bildirmesine şikayet denir.
Şikayet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır.
Şikayet süresi, zamanaşımı süresi içinde olmak kaydıyla, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren altı aydır.
Kural, suçların herhangi bir başvuru olmaksızın yetkili organlarca re’sen takip edilmesidir. Ancak kanun koyucunun bazı suçlar bakımından yargılamanın yapılabilmesi için belirli makamların talepte bulunması koşulunu aradığı görülmektedir.
İzin, yetkili resmi makamların, kanunun açıkça öngördüğü hallerde, Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusu üzerine, fail hakkında ceza davası açılmasında kamu yararı olduğu yönündeki irade açıklamalarını ifade eder.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, görevleri ile ilgili işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza soruşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.
Yabancı devlet şikayeti, kanunun açıkça öngördüğü hallerde yabancı devletin failin cezalandırılmasına ilişkin isteğini yetkili Türk makamlarına bildirmesini ifade etmektedir.
Belirli sıfatlara sahip bulunan kişiler açısından söz konusu olan dokunulmazlık, bir muhakeme engeli oluşturmaktadır. Milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları vardır.
Sanığın akıl hastalığı suç işlendiği sırada var olabileceği gibi, suç işlendikten sonra da ortaya çıkmış olabilir. Eğer sanık suç işlerken akıl hastasıysa, TCK m.32’nin hükümlerine göre hareket edilerek, cezai sorumluluğunun olup olmadığı tam veya kısmi akıl hastası olmasına göre belirlenir.