aofsoru.com

Siyasal İletişim Dersi 1. Ünite Özet

Siyasal İletişimin Tanımı, Genel Kavramlar Ve Araştırma Yöntemleri

Siyasal İletişimi Tanımlama Biçimleri ve Genel Kavramlar

Siyaset, (politika) kavramı aslen Latince kökenlidir ve kente ait anlamına gelmektedir. Toplumların durağan değil, dinamik yapılara sahip olmalarından dolayı Antik Çağ, eski Yunan devletindeki siyasal iletişim olgu ve süreci ile orta çağ, yeniçağ ve günümüzdeki yaklaşım ve yöntemler tamamen farklıdır. Geçmişten günümüze siyasal iletişim yerini daha karmaşık ve teknolojik sürece bırakmış, siyasal söylemde bulunan aktörler değişmiştir. Siyasal iletişimde mesajı verenler genelde örgütlü yapılardır. Bu tür mesajlar ya doğrudan siyasi kimliği olan bir kurum ya da örgütten ya da belli bir topluluk adına hareket eden kişi ya da gruplar tarafından verilir. Siyasal iletişimde alıcı hedef kitleler de farklıdır. Siyasal partilerin siyasal hedeflerinde alıcı kitle özellikle seçim kampanyalarında seçme hakkını almış genç ve yetişkinlerdir.

Siyasal iletişimde verilen mesajlar siyasal amaçlıdır ve bu mesajlar siyasal eyleme yöneliktir. Ancak iletişim eyleminin seçmenlerde istenen etkiyi yaratabilmesi için gönderilen mesajların hedef kitlenin yapısına ve niteliklerine uygun olarak kodlanması ve kolay anlaşılır olması gerekmektedir. Siyasal iletişim etkinliği sayesinde sıradan bireyler için ulaşılamaz gibi görünen yönetici kesim ulaşılabilir bir yakınlığa gelmekte, seçmenler oluşturdukları kamuoyu fikrini açıklayabilmekte, farklı kaynaklardan elde ettiği ve oy verme davranışı konusunda bilinç geliştirmesini sağlayan enformasyonları alabilmekte ve siyasal bağlamda aklında yanıtlanmamış olarak bekleyen sorulara yanıt bulabilmektedir. Ancak bunların tümüyle mümkün olabilmesi için siyasal iletişim etkinliğinin iki ucunda bulunan politik aktörlerin ve seçmenlerin ortak bir noktada buluşması gerekmektedir.

Siyasal iletişim aracılığıyla politik kesimlerden halk topluluklarına gönderilen mesajlar, seçmenlerin niteliklerine ve algı düzeylerine uygun olarak kodlanmalı ve geri bildirim (feedback) alınması sağlanmalıdır. Siyasal iletişimin üç temel öğesi siyasal iletişimi başlatan ve mesajın kaynağı konumundaki siyasal örgütler ve aktörler, siyasal iletişim kanalı olarak kitle iletişim araçları ve mesajların alıcısı konumundaki hedef kitleler olarak seçmenlerdir.

1990’lı yıllara kadar seçmenlerle genelde yüz yüze temas kuran politik aktörler, iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin de etkisiyle 2000’li yılların başından itibaren kitle iletişim araçlarından özellikle televizyon ve interneti seçmenlerin iknasında yoğun biçimde kullanmaya başlamıştır.

Kitle iletişim araçları, siyasal iletişimde ön plana çıkan temel öğelerden biri olarak belirmektedir. En önemlisi de internet sayesinde, siyasal iletişim etkinliğinin tek yönlü bilgi akışı ortadan kalkmış ve seçmenler duygu, düşünce ve önerilerini anında ve doğrudan politik kişilere ulaştırabilme imkânı elde etmiştir. Kitle iletişim araçları siyasal kesime de halkı her an takip edebilme ve seçmenlerin nabzını tutabilme kolaylığı sunmaktadır. Kitle iletişim araçlarının siyasal kurumlar ile hedef kitleler arasında haber, röportaj, yorum vb. her türlü siyasal mesajı aktaran ve hedef kitleden gelen tepkileri de aynı yöntemlerle kurumlara yönlendiren önemli bir aktör olduğu söylenebilmektedir.

Siyasal iletişim kapsamında eleştirel teoride ve ana akım çalışmalar arasındaki en büyük farklılık; ana akım çalışmaların ulus devlet, anamalcı üretim ilişkileri ve buna bağlı politik kuramları verili olarak kabul etmeleri, eleştirel kuramın ise mevcut egemenlik ve iktidar ilişkileri içinde iletişim sürecinin mevcut yapının sürdürebilmesi için nasıl organize edildiğini meydana çıkarma uğraşıdır.

Siyasal iletişim etkinliği bazı yaklaşımlara göre halk topluluklarının politik sürece katılımını teşvik etmekte ve bu sayede demokratik bir sürecin gelişimine önemli katkılar sunmaktadır. Ancak eleştirel yaklaşım ikna etme amacına işaret ederek, bu iletişim türünün mevcut politik durumun sürdürülmesi çabası olduğunu öne sürmektedir.

Siyasal iletişim kavramı ile demokrasi arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Genel oy hakkının kitlelere verilmesiyle başlamış olan siyasal iletişim, kitle iletişim teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak günümüzdeki anlamını elde etmiştir. Siyasal iletişim ile demokrasi arasında kurulan bağın en önemli nedenleri;

  • Seçmen topluluklarının politik düşünce ve eğilimlerine önem verildiğinin gösterilmesi,
  • Bu iletişim faaliyetleri sayesinde seçmenlerin siyasal hayata katılımı ve gelişmelerden haberdar edilmeleri konusunda teşvik edilmesi,
  • Siyasal iletişimin halk ile yöneten sınıfını aynı düzlemde birleşmesi olanağı yaratması
  • Seçmenlerin farklı politik kaynaklardan çeşitli bilgiler edinmesini sağlaması suretiyle sağlıklı bir siyasal toplumsallaşmanın önünü açmasıdır.

Siyasal iletişim sayesinde yöneten kesim olarak politikacılar yalnızca kendilerini açıklama ve pazarlama fırsatı elde etmemektedir, aynı zamanda siyasal sürecin vazgeçilmez bir parçası olarak seçmenlerle duygusal ve mantıksal bir güven bağı da kurmaktadır. Siyasal iletişimin biçimsel içeriğinde;

  • Siyasal konuşmalar, nutuklar, siyasetçilere atfedilen sözler,
  • Siyasal sürece ilişkin her türlü haber ve yorumlar,
  • İdari makamların açıklama ve savunmaları,
  • Oturum tutanakları,
  • Siyasi danışmanların halkla ilişkiler ve tanıtım etkinlikleri
  • Görünürde siyasi içerik taşımayan sinema ve televizyon filmleri ve eğlence programları da sayılabilmektedir.

Bilişsel ve ideolojik düzeydeki etkin anlamlandırma izleyiciler ya da hedef kitleleri kamusal alanın katılımcı yurttaşları olarak konumlandırmaktadır. Siyasal iletişim bu anlamlandırma sürecini yürütür ve kamusal söylemleri yaratır. Halkla ilişkiler dolayımlı siyasal iletişim, insan odaklı olması nedeniyle uygulamalarını kişilerarası etkileşim ve iletişim bağlamında kurar.

Siyasal iletişim etkinliği politik parti ve aktörler ile seçmenler arasında gerçekleşen bir süreç olarak görülse de arka planda kamuoyu araştırma şirketlerinin, anket firmalarının, halkla ilişkiler uzmanlarının, medya profesyonellerinin ve imaj danışmanlarının bulunduğu geniş bir ekip ve süreci kapsamaktadır.

Siyasal İletişimin Temel Aktörleri

Siyasal iletişim sürecinin en temel aktörleri mesajın yaratıcısı ve göndericisi konumundaki politik kişilikler ile alıcı konumunda bulunan oy verme hakkı elde etmiş seçmenlerdir. Walton’a göre siyaset üzerine fikir belirtmeleri meşru olan 3 aktör; politikacılar, gazeteciler ve kamuoyu olarak görülmektedir. Siyasal iletişim aktörlerini şöyle sıralamak mümkündür:

  • Devlet Başkanı (Cumhurbaşkanı ya da başkanlar): Bir ülkede politik iletişim eyleminin en üst aktörüdür. Yöneticiler halka yönelik verdikleri mesajlarda genel olarak ülkenin bütünlüğüne yönelik belli politikaların uygulanması bağlamında çeşitli mesajlar verirler. Yöneticilerin resmi olarak verdikleri mesajları yanısıra resmi olmayan planlı ya da kendiliğinden gelişen durumlar bağlamında verdikleri mesajlar da bulunmaktadır. Siyasal amaçlı bu mesajların halka duyurulabilmesi için devletin elinde radyo televizyon kanalları ve yazılı basın araçları bulunmalıdır.
  • Hükümet: Siyasal iktidarlar siyasal partilerin bir devamı olarak görülür. Hükümet kimi zaman seçimler sonucunda kazanan parti olurken kimi zamanda koalisyon ile kurulur. Demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerde ise, oligarşi ve ya monarşi türü yönetimler söz konusudur. İç ve dış çevre ile iletişimde bulunulur çünkü hükümetler çalışmalarını yönettikleri topluma anlatmak ve onlara hesap vermek zorundadırlar.
  • Siyasal Partiler: Siyasal partiler siyasal iletişimin en çok kullanıldığı yerlerdir. Siyasal kimliği olan kişiler, farklı düzeylerde siyasal aktörlerdir. Siyasal partiler, siyasal bir amaçla halkı yönetmek üzere oluşmuş örgütlü gruplar şeklinde tanımlanabilir.
  • Yerel Yönetimler: demokratik ülkelerde oldukça önemlidir. Burada görev alan kişiler, halkın kendi kendini yönetmesi için seçimle iş başına yerel yöneticilerdir. Yerel yönetimlerin en belirgin siyasal aktörleri, belediye başkanlarıdır. Belediye encümen üyeleri ve il genel meclis üyeleri de siyasal aktörler olarak değerlendirilmektedirler.
  • Sivil Toplum Örgütleri: birey ile devlet arasında aracılık işlevini yerine getirmek gibi bir misyon üstlenmektedir. Bireylerin gönüllü olarak biraraya geldikleri, kendilerini ve toplumu ilgilendiren konularda güç birliği yaptıkları alanlardır.
  • Baskı Grupları: Çıkar grupları olarak da adlandırılan bu gruplar, ortak menfaatler etrafında toplanmış bireylerin siyasal mekanizmaları bu menfaatler doğrultusunda etkilemek amacıyla faaliyet gösterdiği gruplardır. Bu gruplar amaçlarına varmak; kamuoyuna, devlete ve hükümete kurum ve kuruluşlarına seslerini duyurmak için çeşitli iletişim yöntem ve tekniklerini kullanmaya çalışırlar.
  • Lobicilik: kulis faaliyetleri, çıkar/baskı gruplarının belli konularda etkili olmak üzere yönetenler ve özellikle yasama ve yürütme üzerinde kendi amaçlarını gerçekleştirmeyi amaçlayan tüm faaliyetleri kapsamaktadır. Lobiciliğin zaman içerisinde farklı örgütlenme, yöntem ve teknikler benimsemesine bağlı olarak, siyasal iletişimde ayrı bir alan olarak ele alınmaya başlaması söz konusu olmuştur.

Siyasal İletişimin Rol ve Fonksiyonları

Siyasal iletişim hem politik aktörler hem de seçmen grupları açısından çeşitli rol ve fonksiyonlar yerine getirmektedir. Siyasal iletişim sayesinde partiler, liderler ve adaylar kendi ideolojilerini seçmenlere aktarırken, seçmenlerin de siyasal toplumsallaşmasına katkıda bulunurlar. Bunun yanında siyasal iletişim, oy verme davranışını belirlemeye çalışan seçmenin bu konudaki kanaatini oluşturmasını sağlamaktadır. Ayrıca ulaşılamaz gibi görünen liderlerin politik iletişim etkinlikleri sayesinde seçmenle yakınlaşması ve duygusal bir bağ kurması imkânı da doğmaktadır. Siyasal iletişim 3 temel fonksiyonu yerine getirmektedir.

  1. Birincil işlev, ortaya çıkan siyasal sorunların tanımlanmasına yardımcı olmaktır. Sorunların tanımlanmasında temel rolü siyasetçiler ve medya üstlenir.
  2. İkinci işlev, bu sorunların siyasal tartışma ortamına girerek meşruiyet kazanmasını sağlamaktır. Kamuoyu araştırmaları ön plana çıkar.
  3. Üçüncü işlev ise, ortak bir görüş birliğine varılarak artık tartışma dışında kalan konuları gündemden düşürmektir. Medya ön plana çıkar.

Siyasal iletişim fonksiyonları kapsamında iletilen mesajların etkinliği, siyasal iletişim yöntem v tekniklerinin kullanılması ile gerçekleştirilebilir:

  • Siyasal mesajların iletilmesi: Partiler, liderler ve adaylar seçmenleri, siyasal içerikli bu mesajları halkın niteliklerine uygun, kolay anlaşılır ve çabuk çözümlenir kodlara dönüştürüp, uygun zamanda ve uygun kanallarla ulaştırılması ile yerine getirilebilir.
  • Mesajların Etkinliğinin ve kalıcılığının artırılması: Siyasal süreç içinde mesaj üretimi ve üretilen mesajların topluma iletmesi yetersiz kalmaktadır. İletilen mesajların etkin ve kalıcı olmaları gerekir.
  • Kamuoyu beklentilerinin ölçümlenebilmesi: Bir siyasal parti ya da lider, politik iletişim sürecinde kamuoyunun hem genel siyasal sistemden hem de kendisinden ne beklediğini bilmesi gerekir. Kamuoyu beklentileri dolaylı ve dolaysız iletişim yöntemleriyle ölçümlenebilir. Burada amaç beklentilerin karşılanmasını sağlamaktır. Siyasal iletişimin amacı, parti politikaları ile kamuoyunun beklentilerini ortak noktalarda buluşturabilmektir.
  • Geri Besleme kanallarının tesisi: Siyasal iletişim çift yönlü bir iletişimi gerçekleştirmeyi amaçlar.
  • Kanaat önderlerinin etkilenmesi: Siyasal iletişim yöntemleriyle aktarılan mesajların kanaat önderleri tarafından alınması ve bunların halka aktarılması sağlanır. Siyasal mesajlar üzerinde kanaat önderlerinin yorum ve değerlendirmeleri halkın gözünde daha güvenilir hale gelir.
  • Gündem Oluşturabilme: Yeteneğinin Artırılması: Siyasal partiler için gündem oluşturma önemli bir konudur. Siyasal iletişim yöntemleri kullanılarak gündem oluşturma ile halkın nezdinde siyasal partinin sorun çözücü ve güçlü olduğuna dair bir izlenim oluşur.
  • Siyasal rakiplere karşı avantaj sağlanması: Demokratik yöntemler bağlamında kullanılan siyasal iletişim yöntemleriyle partiler rakiplerine karşı üstünlük sağlayabilirler.

Siyasal İletişimle İlgili Diğer Kavramlar

Kamuoyu Kavramı

Machiavelli, 1500’lü yılların başlarında kamuoyu kavramını ilk kullanan siyasal düşünürlerden biridir. “İngilizce ve Fransızca’da, kamuoyu, (“opinion”) kavramına, Latince ’deki opinion’un kanaat ya da tam olarak kanıtlanmamış belirsiz yargı şeklindeki yalın anlam yüklenmiştir.

Kamuoyu kavramı incelenirken ele alınması gereken iki temel unsur; birey ve toplumdur. Kamusal ve özel alana bağlı olarak; benlik, kişilik, kamusal rol ve kamusal saygınlık unsurları söz konusu olmaktadır. Tek tek bireylerden oluşan toplum, başlı başına kendi kurallarını, ilkelerini, suç, ödül ve cezalarını oluşturmuş bir sistemdir. Kamuoyu, bireyi, kendi isteği dışında da olsa, belirli bir davranışa yönlendirebilecek kuralları bünyesinde taşımaktadır. Kamuoyu bir olay kişi ya da düşünce ile ilgili izlenim değişikliğini, değerlendirmelerini, iknaya bağlı olarak bünyesinde bulundurmaktadır. Ancak kamuoyunun bu izlenim değişikliğini yaparken çoğu zaman açıkça görülmeyen bir baskı kullandığı da gerçektir. Bununla birlikte kamuoyu, yalnızca bireyleri, kanıları, işleyişleri etkilemekle kalmamaktadır, o da bir şeylerden etkilenmekte ve yönlendirilmektedir.

Siyasal iletişim ile ilişkili bir diğer kavram, kamuoyu araştırmalarıdır. Burada önemli olan, toplumun iyi gözlemlenebilme konusudur. Kamuoyu, toplumun kanaatini etkilemek, tutum ve davranış değişikliğini sağlamak için gerekli olan gözlem ve iknayı bünyesinde bulundurmaktadır. Kamuoyu araştırmaları bu gözlem ile gerçekleştirilebilmektedir. Demokratik bir sistemin yansıması olarak görülebilen siyasal iletişim için kamuoyu araştırmalarının önemli bir yere sahip olduğu ve ancak bu araştırmalar sayesinde siyasal iletişim eyleminin kendinden bekleneni karşılayabileceği söylenebilir.

Siyasal iletişim etkinliğinin ilişki içinde olduğu başka bir olgu da seçmenlerin tutumları hakkındadır. Çünkü siyasal iletişim etkinliği ile gerek hükümetler tarafından gerekse muhalefet partileri ve liderleri tarafından asıl gerçekleştirilmek istenen şey seçmenlerin tutumlarını etkilemek, değiştirmek ve denetim altına almaktır. Toplumun demografik ve psikografik etmenleri, bireylerin tutum değişikliklerini önemli ölçü- de etkilemektedir. Bu farklı etmenler nedeniyle, bireylerin siyasete katılma dereceleri, yabancılaşma derecelerini de belirlemektedir.

Tutumları etkileme, seçmenleri yönlendirme ve politik yaşama katılımın arttırılması çalışmalarında siyasal kesimin yeni sloganı ‘biz de sizdeniz’ olmuştur. Kamusal alan, eleştirel ve rasyonel tartışma alanı olmaktan çıkarak, ekonomik ve siyasal propagandanın ön planda olduğu sözde bir kamusallık durumuna girmiştir.

Siyasal İletişim Teknikleri

Siyasal istemin güçlü ya da zayıf oluşu, siyasal enformasyon yayan iletişim ağlarına bağlıdır. Siyasal sistemde, siyasal katılım ve siyasal çözülüm olarak iletişim ağlarına bağlı iki farklı tutum söz konusudur. Siyasal katılım, seçmenlerin gösterdiği ilgi düzeyini ve siyasal konular üzerinde düşünme seviyelerini gösterir. Siyasal çözülüm ise, davranış ve tutumlarla toplumun siyasal çehresine yabancılaşma olarak tanımlanabilir.

Siyasal iletişim sürecinde kullanılan teknikler genel itibariyle halkla ilişkiler, reklam ve propaganda olarak karşımıza çıkar. Halkla ilişkiler kapsamında ele alınan çalışmalar genel olarak siyasal lidere ya da adaya ilişkin imaj çalışmaları, gündem oluşturacak şekilde haber değeri taşıyan konuların medyada yer almasının sağlanması şeklinde ifade edilebilir. Siyasal alanda halkla ilişkiler faaliyetlerinin amaç ve hedefleri şöyledir:

  • Siyasal partilerin topluma yabancılaşmasını önlemek.
  • Siyasal sistem içinde yönetimin karar alma süreçlerini parti gelenekleri doğrultusunda yönlendirebilmek.
  • Partiye bağlı, özdeşleşmiş veya oy verenlerin gurur duymalarını sağlayacak, biz duygusu geliştirecek faaliyetlerde bulunmak.
  • Siyasal kampanyaların organizasyonlarını yapmak.
  • Siyasal partilerin yerel teşkilatlarına yerel siyasal organizasyonlar için veri ve uzmanlık desteği sağlamak.

Siyasal iletişim çalışmalarında seçmen tutumlarını etkilemek adına yararlanılan bir diğer teknik propagandadır. Propaganda, açık bir baskı ve zorlama olmaksızın bireylerin belli bir yönde tutumlarını etkilemek ve algılarını yönlendirmek amacıyla yapılan sistemli ve örtülü çalışmalar olarak açıklanabilmektedir.

Siyasette Pazarlama

Siyasette pazarlama, partilerin, liderlerin ve adayların kendi ideolojilerini, prensiplerini, kısa ve uzun vadeli planlamalarını ve halk temsil felsefelerini seçmen kitlelerini tanıtma ve sunma çalışmalarının tümüdür. Siyasal pazarlama bir halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetidir. Siyasal pazarlamada altı kavram dikkat çekmektedir:

  1. Ürün: Siyasal pazarlamada ürün, adayın fikirleri, bağlantıları ve adayın kendisi şeklindeki üç öğeden olmaktadır. Burada önemli olan, adayın belli bir imaj yaratması ve hedef kitlede belli bir güven inşa etmesidir. Burada ürün ücretsiz olmakla birlikte seçim, herkesin geleceğini ilgilendirir.
  2. Pazar: Siyasal anlamda pazarı, oy verme yaşındaki vatandaşlar oluşturur.
  3. Tüketici: Siyasal pazarlamada vatandaşlar tüketici olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla dikkatini çekip ilgi uyandırmak için kendisinin, ailesinin ve ülkesinin geleceğini ilgilendirecek bilgiler sunmak gerekir.
  4. Fark yaratmak: Parti ve liderlerin rekabet yarışında birbirlerine karşı üstünlük kazanmasıdır.
  5. Satış: Siyasal pazarlama faaliyetleri sonucunda seçmenlerin tercihleri karşılığında elde edeceği kazanımların neler olabileceğinin vurgulanması çalışmasıdır.
  6. Kazanç: Adayın seçilerek siyasal pazarlamada bir kazanç sağlamasıdır.

Siyasal pazarlamada temel niyet tıpkı ticari pazarlamada olduğu gibi söz konusu metanın satışı sayesinde karşılıklı kazanç elde edilmesinin beklenmesidir. Ancak ticari pazarlamadan ayrılan yönü siyasette pazarlananın ticari bir meta değil, politik partiler, liderler ve onların ideolojileri olmasıdır.1936’da ABD’de Franklin Roosevelt’ın seçim kampanyası ile 1965’de Fransa’da Jean Lecaunet’in seçim kampanyası dünyadaki siyasal kampanyaların ilk başarılı örnekleri olarak gösterilmektedir.

Siyasal Reklam

Siyasal reklam, içeriği siyasal mesajlarla dolu olan ve satışın gerçekleştirilmesine yönelik yapılan pazarlama faaliyetleridir. Siyasal reklamın temel amacı aday parti ve liderlerin politik ideolojilerini, felsefesini, kısa ve uzun vadeli planlamalarını ve vaatlerini seçmen kitlelere tanıtması suretiyle belirli yönde bir tutum ve kamu kanaati yaratmaktır. “Siyasal kampanyalarda kullanılan bir araç olarak siyasal reklamcılığın en önemli üstünlüğü, seçmene gönderilecek mesajın bütünüyle istenilen amaca ulaştıracak şekilde yapılandırılabilmesidir.

Siyasal Propaganda

Siyasal propaganda, “bireyler ve gruplar aracılığıyla diğer grupların kanaatlerini, düşünce ve davranışlarını iletişim araçlarını kullanarak kaynağın istediği yönde veya derecede etkileme, değiştirme veya kontrol altına almaya yönelik bilinçli yönetilen bir süreçtir.

Siyasal Kampanya

Siyasal kampanya bir süreç yönetimidir ve özellikle seçim dönemlerinde yürütülen siyasal iletişim çalışmalarının bir parçasıdırlar. Bu amaçla belirlenmiş hedeflere ulaşmayı planlar. Siyasal kampanyaların stratejik bir bakış açısıyla gerçekleştirilir. Burada amaç, seçmenlerin belli bir aday, lider ya da partiye ilişkin görüşlerini tutum ve davranışlarını değiştirecek şekilde etkinlikler düzenlemektir.

Araştırma Yöntemleri

Politik aktörler, iletişim ve kampanya çalışmalarında öncelikle kamuoyunun güncel eğilimlerini ve sorunlarını tespit etmeye odaklanması gerektiğini artık bilmektedir ve bu yüzden arka plandaki hazırlık çalışmalarının en önemli noktasını araştırma süreci oluşturmaktadır. Çünkü “siyasal iletişim araştırmaları, siyasal aktörlerin daha etkin bir siyaset yürütebilmeleri için fayda sağlama potansiyeline sahiptir.

  • Kamuoyu Araştırmaları: alt bir gruba veya daha büyük bir gruba genelleştirmek için kullanılan örneklemden veya örneklemin elde edildiği popülasyondan sistematik, bilimsel ve tarafsız bilgi toplama işlevidir. Dört tip kamuoyu araştırması vardır: Derinlemesine gözlem, Kısa Kamuoyu araştırmaları, açıklayıcı kamuoyu araştırmaları ve paneller.
  • Nitel ve Nicel Araştırmalar: nitel araştırma, kuram oluşturmayı temel alan bir anlayışla sosyal olguları bağlı bulundukları çevre içerisinde araştırmayı ve anlamayı ön plana alan bir yaklaşımdır. Nicel (kantitatif) araştırma yöntemi ise, araştırmacıya ölçülebilir ve orantılandırılabilir somut ve sayısal veriler sunan bir yöntemdir. Araştırma Modelleri olarak keşfedici araştırma modeli (Bilgi edinmeye yarayan model), tanımlayıcı araştırma modeli ve neden-sonuç ilişkisi araştıran araştırma modeli yer almaktadır:
  • Söylem Analizi: kuramsal ve meta-kuramsal öğeleri kapsayacak şekilde söylem üzerine düşünme ve söylemi veri haline getirme yöntemi olarak tanımlanmaktadır.

Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email