Örgüt Kuramı Dersi 5. Ünite Özet
İktisadi Örgüt Kuramları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İktisadi Kuramlara Giriş
İktisadi örgüt kuramları, bireysel aktörlerin davranışlarını esas alarak kuramsal yorum yaparlar. Servetin nasıl arttırılacağı sorusu örgütün nasıl yapılandırılacağı sorusuna esas oluşturur. Örgütsel iktisat alanında iki ana dal vardır:
a) İşlem maliyetleri kuramı
b) Vekalet kuramı.
Örgütlerin tedarikçiler, iş gücü ve müşterilerle alışverişleri olmaktadır. Alışverişleri yönetmek için yapılan pazarlık, izleme ve yönetişim maliyetlerinin tümüne işlem maliyetleri diyoruz. İşlem maliyetleri ikiye ayrılır;
a) Açık Maliyet,
b) Gizli Maliyetler.
İşlem maliyetleri bir işlemin verimsizliği ile ilgilidir. Örgüt sahipleri veya yöneticiler en az işlem maliyeti yaratan durumun peşindedir.
Oliver Williamson, işlem maliyetleri kuramının temellerini atmıştır. Örgütün amacının çevreyle ve örgüt içindeki yapılan kaynak alışverişlerinin maliyetlerini en aza indirmek olduğunu öne süren örgütsel kuram işlem maliyetleri olarak adlandırılır. Kurama göre, örgüt bir işlemler serisidir ve bu işlemler mal ve hizmet alışverişleridir. Araştırma konusu hiyerarşi ve pazardır. Hiyerarşi, örgütlerde astların ne yapacağının komuta zinciri yoluyla iletildiği durumdur. Pazarlarda ise geçici sözleşmeler yolu ile hizmet ve mal alışverişi yapılmaktadır.
Örgütsel alanlarla ilgili diğer uygulama Jensen ve Meckling tarafından geliştirilmiş olan vekalet kuramıdır. Vekalet kuramı, örgütü örgütün sahipleri ya da hissedarları ( asiller ) ve yönetici ve çalışanları ( vekiller ) arasında bir dizi sözleşme olarak görür. Vekil davranışlarını izleme ve sözleşme şartlarını uygulama maliyetlerine vekalet maliyetleri denir. İşlemlerle ilgili bilgiler taraflar arasında eşit dağılmamışsa buna bilgi asimetrisi denir.
Vekalet kuramı ve işlem maliyetleri kuramı arasındaki temel benzerlik örgütün kendi amaçlarına ulaşma gayretleriyle ilgilenmeleridir.
İşlem Maliyetleri Kuramı
İşlem maliyetleri kuramı örgütlerin başka örgütlerle ilişkiye girdiklerinde kendilerini alışveriş risklerinden nasıl koruyacaklarını inceleyen bir kuramdır.
İşlem maliyetleri kuramında temel kavram işlem dir. İşlem bir mal ya da hizmetin bir örgütsel sınırdan çıkıp bir diğerinin sınırına geçmesi durumudur. İşlemler bir ucunda pazar ilişkileri , diğer ucunda hiyerarşi (örgüt) olan bir yönetişim yapıları yelpazesiyle yürütülebilmektedir.
İşlemlerin örgüt sınırları dışında taraflar arasında alışveriş yoluyla yürütüldüğü piyasaya pazar denir. Hiyerarşi ise işlemlerin örgüt sınırları içinde ast üst ilişkileri çerçevesinde yürütülmesidir.
İşlemler örgüt sınırlarının dışında gerçekleştiği zaman örgütün ihtiyacı olan mal ve hizmetleri edinmek için güvenilir kaynaklar araması gerekir. Buna kuramda pazar ya da piyasa kontrolü denir. Pazarların iyi işlemediği durumlarda örgüt işlemi kendi bünyesinde yapacaktır. Kuramda bu duruma da bürokratik ya da hiyerarşik kontrol denir.
Bilgi asimetrisi kavramının işlem maliyetleri kuramında da yeri bulunmaktadır. Bazı faaliyetlerin örgüt sınırları içinde ya da dışında yapılması kararı verilirken bilgi asimetrisi kaygıları devreye girmektedir. Örgüt yönetimi, tedarikçi veya taşeronların yanıltma yolu ile örgütü aldatabilecekleri kaygısını taşıyabilir. Bu koşullarda örgüt yönetimi adı geçen işlemi kendi bünyesinde yapmayı tercih edebilir.
İşlem maliyetleri kuramının iki temel davranışsal varsayımı vardır. Bunlar:
a. Sınırlı rasyonellik
b. Fırsatçılık
Sınırlı rasyonellik varsayımına göre iş sahipleri ve yöneticiler bilgi işleme becerileri ve yetenekleri konusunda kısıtlıdır. Fırsatçılık ise bireylerin çıkar odaklı olduğunu, yani kendileri için olumlu çıktıları çoğaltıp gayret ve girdilerini azaltma amacında olduğunu varsayar. Örgütler sözleşme öncesi fırsatçılık tarama yöntemleri ve sözleşme sonrası korunma yöntemleri geliştirmek zorundadırlar.
Kurama göre, işlemleri birbirinden ayıran birkaç etmen vardır. Bunlardan ilki tarafların birbirleriyle yaptıkları sözleşmeye has yatırımlar dır. Belli bir alışveriş ilişkisine katma değer yaratmakla birlikte başka bir alışveriş ilişkisinde herhangi bir değeri olmayan becerilere, teçhizata ve bilgiye sözleşmeye has yatırımlar denir. Sözleşmeye has yatırımlar dört tipe ayrılır.
a. Mekânsal
b. Fiziksel
c. İş gücü
d. Tahsis edilmiş yatırımlar
Kurama göre örgütler yaptıkları sözleşmeyle belirlenen yatırımları maksimum düzeyde koruyan ve işlem maliyeti en düşük olan anlaşmayı yapmaya çalışmalıdırlar.
İşlem maliyetleri kuramına göre eğer taraflar birbirlerine sözleşmeye has yatırımlar nedeniyle bağımlı iseler, alternatif bağlantılar kuramıyorlarsa bu karşılıklı tekel oluşturmakta ve her iki tarafı savunmasız bırakmaktadır. Bu duruma kuramda küçük sayılar sorunu denmektedir. Karşılıklı tekel durumlarında fiyat üzerine pazarlıklar iki örgüt birleşip tek elden yönetilmeye başlayana kadar sürecektir. Hiyerarşik yapıya geçerek, otoriteyle işleri ortak idare etmek tek çözümdür. Hiyerarşiye geçiş, alıcı örgütün mal ve hizmeti başka bir işletmeden elde edemediği zaman kendi bünyesinde yapmasıdır.
İşlem maliyetinin düşük olduğu durumlar şunlardır; işletmelerin sözleşmeye dayalı yatırımlar gerektirmeyen mal ve hizmetleri alması, çevresel belirsizliğin az olması ve potansiyel müşterilerin çok olması. Bu durumlarda, işlemler işletme dışında yapılabilir. Bunun tersi durumlarda işlem maliyetleri yüksek olacağından, örgütün işlemi, kendi bünyesinde hiyerarşik mekanizmalarla tamamlaması daha uygun olacaktır.
Vekalet Kuramı
Vekalet kuramının temel varsayımı örgütlerin asil ve vekiller arasında çıkar çatışması üzerinden incelenebileceğidir. Bu kurama esas oluşturan ilişkiye göre asil kendi adına bazı işleri yapması için vekile yetki verir. Büyük modern örgütlerde asiller örgütün sahipleri ve hissedarlarıdır. Bu grup karar verme yetkilerini vekilleri olan yöneticilere bir sözleşme olarak aktarırlar. Bu sözleşmeye göre vekil, asilin istediği çıktılara ulaşmanın karşılığı olarak bir ücret alacaktır. Vekalet kuramına göre ikili ilişkiler iki önemli sorunu barındırmaktadır:
a. Asil ve vekilin arzu ve çıkarlarının uyuşmaması
b. Asille vekilin risk yaklaşımlarının uyuşmaması.
Birinci soruna göre asiller örgütün verimli işleyişi sonucunda servetlerini artırma amacındadırlar. Vekiller ise en az gayrete en fazla ücret ve faydayı edinmek isterler. Vekalet kuramına göre vekiller yeri geldiğinde yetkilerini kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanabilirler. Bu duruma vekalet kuramında artık kayıp denmektedir.
Vekalet kuramında varsayımlara göre yöneticiler sürekli gözetim altında tutulmazlarsa her an asilleri kandırmaya hazır durumdadır. Buna göre kuramın esası asil ve vekil arsındaki ilişkiyi yürütecek en verimli sözleşme yöntemini saptamaktır.
Vekilin performansının asil tarafından belirlenen prosedürlere uygun davranıp davranmadığına bağlı olarak belirlenmesine davranış odaklı sözleşmeler denir. Vekilin performansının yaptığı işin çıktısına bağlı olarak değerlendirilmesine çıktı odaklı sözleşmeler denir.
Davranış odaklı sözleşmeler çalışanlardan istenen davranışları belirler. Bu durumda asil vekilin davranışlarını satın almaktadır. Çıktı odaklı sözleşmeler vekilin ücretlendirme ve ödüllendirilmesini performansa yani çıktıya bağlamaktadır. Çıktı temelli sözleşmeler asille vekilin çıkar çatışmalarını azaltmaktadır. Sözleşme türü ve ilişkinin süresi yapılacak işin özelliklerine göre seçilir. Uzun vadeli ilişkilerde davranış temelli sözleşmeler, kısa süreli ilişkilerde ise çıktı odaklı sözleşmeler tercih edilmelidir.
Vekiller boş zaman ve rahatlığa çalışkanlıktan daha çok değer verdikleri için baştan anlaştıkları şekilde çalışmazlar, sorumluluk ve görevlerini yerine getirmezler. Ahlaki risk sorunu vekilin örgütün çıkarları için beklenen gayreti göstermemesi, vekilin kaytarması durumuna denir. Vekil ne kadar özerkse ve işini yapmak için ne kadar özel bilgiye ihtiyaç varsa ahlaki risk o kadar yüksektir. Kötü seçim sorunu ise vekilin tecrübe, bilgi ve yeteneklerini asile yanlış sunmasıdır.
Ahlaki risk ya da kötü seçim sonucunda vekilin davranışları kolaylıkla izlenemiyorsa, kurama göre asilin iki seçeneği vardır; (1) bilişim sistemlerine yatırım yapmak yoluyla vekil fırsatçılığını kontrol altında tutmak, (2) çıktı odaklı sözleşmeler yapmak. Çıktı bazlı sözleşmeler, vekilin tercihleri ile asilin tercihlerinin benzeşmesine sebep olmakta ve vekil ile asil arasındaki farklı çıkar-davranış sorununu ortadan kaldırmaktadır.
Vekalet kuramında, önemli rolü bulunan yönetim kurullarının sorumlulukları; örgütten gelen rapor ve bilgiler ışığında örgütün performansını değerlendirme, örgütün üst düzey yönetimine yol gösterme, örgütü iyileştirecek tavsiye ve eleştirilerde bulunmaktır. Hissedarlarla, örgütün üst düzey yönetimi arasında aracı rolünü oynayan yönetim kurulu üyeleri örgütün içinden ve dışından üyeler olabilir.
En iyi durumda akıllı ve bağımsız bir yönetim kurulu örgütün üst düzey yönetimi üzerinde bir kontrol unsuru olabilmekte, en kötü durumda ise yönetim kurulları, etkisiz bir heyet haline gelebilmektedir.
İktisadi Örgüt Kuramlarının Eleştirisi
Vekalet kuramında sorunun vekillerden kaynakladığı önerilmektedir. Bilgi asimetrileri, asillere karşı vekillerin lehinedir. Birçok kuramcıya göre bu varsayım insan doğasını çok basitleştirmekte, hatta yanlış tanımlamaktadır. Asillerin de kendilerini vekillere yanlış sunma olasılığı olabilir. Dolayısıyla kötü seçim sorunu her iki taraf için de olabilmektedir. Oysa vekalet kuramı sadece vekilin kendini yanıltıcı şekilde tanıtması sorununu ele almaktadır. Diğer taraftan, iş ilişkileri taraflar arasında yapılan sözleşmelerin içeriğinden çok daha karmaşıktır.
Bazı kuramcılara göre fırsatçılık, tembellik, işten kaytarma gibi eğilimler bu kuramlarda abartılı ele alınmasının yanı sıra iyi niyetli yapılmış davranışların ardında bile bu eğilimler görülebilir. Vekalet kuramı, kişisel çıkar kollamanın insan doğası olduğunu iddia etse de, çoğumuzun yaptıkları genel olarak başkalarının hayat koşullarını düzeltmek amaçlıdır.