Ekonomik Analiz Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Ekonomik Konjonktür Ve Yorumlanması
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Dünya üzerindeki tüm piyasa ekonomilerinde ekonominin canlanması ve daralması hususunda devletin ekonomiye müdahalesi hakkındaki görüş ayrılığını açıklayınız?
Bu canlanma ve daralmaların daha istikrarlı hale gelebilmesi için devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiğini savunanlar yanında, hiç müdahale etmemesi halinde sorunların kendiliğinden çözüleceğini iddia edenler de bulunmaktadır.
Konjonktür dalgaları tanımını açıklayınız?
Ekonominin reel üretim hacminde zaman içerisinde gerçekleşen iniş ve çıkışlara konjonktür dalgaları denir. Bir başka deyişle; reel GSYH’nin reel büyüme eğilimi (trend) etrafında periyodik ve muntazam olmayan ve birbirini takip eden genişleme-daralma biçimindeki hareketine konjonktür dalgalanmaları (iktisadi dalgalanmalar, devrî hareketler) adı verilir.
Konjonktür dalgasının daralma ve genişleme olmak üzere iki ana aşaması bulunmaktadır. Bu aşamaları açıklayınız?
Bir konjonktür dalgasının daralma ve genişleme olmak üzere iki ana aşaması bulunmaktadır. Daralma aşamasında reel GSYH sürekli düşmekte ve büyüme trendinin altına inmektedir ve bu durum durgunluk olarak nitelendirilir. Genişleme aşamasında ise reel GSYH sürekli artar ve trend değerinin üstüne çıkar. Daralmadan genişlemeye geçişin başlangıcına toparlanma adı verilmektedir. Daralma-genişleme ile genişleme-daralma aşamaları arasındaki geçişi belirten dönüş aşamalarına ise dip ve zirve adı verilir. Dip ve zirve noktaları arasındaki mesafeler aynı olmadığı gibi her iki dip veya her iki zirve de aynı şiddette gerçekleşmez, yani hiçbir konjonktür dalgası diğerinin aynı değildir. Bazen bir ekonominin yaşadığı daralma aşaması normalin üzerinde sürer ve reel GSYH alışılmamış bir şekilde düşer. Bu duruma çöküntü veya depresyon (buhran, bunalım) adı verilir. Çöküntü durumunun tam tersine konjonktür dalgalanmasının genişleme aşamasında reel GSYH alışılmışın üstünde bir artış gösterir ki bu duruma da patlama (boom) denir.
Ekonomik kriz ortamında nelerle karşılaşılacağını açıklayınız?
Ekonomik kriz ortamında firmaların yatırımları, tüketicilerin talepleri düşerken işsizlik oranları yüksek seviyelere ulaşmakta ve halkın ortalama yaşam standartları giderek azalmaktadır. Öte yandan finansal piyasalarda belirsizlikler artmakta, yerli para değer kaybetmekte ve menkul kıymet borsalarında işlem gören hisse senetlerinin fiyatları aşağı yönde hareket etmektedir. Eğer kriz ağırlaşırsa bir resesyona dönüşür.
ABD’de bulunan hangi araştırma bürosu resesyonu belirlemekle resmi olarak görevlendirilmiştir?
ABD’de bulunan Ulusal Araştırma Bürosu (NBER) resesyonu belirlemekle resmi olarak görevlendirilmiştir.
NBER’e göre hangi durum resesyon anlamına gelmektedir?
NBER’e göre iki çeyrek üst üste eksi büyüme yaşanması resesyon anlamına gelmektedir.
Resesyon ne demektir?
Resesyon; konjonktür dalgasının en düşük olduğu düzeye tekabül eden bir ekonomide büyümenin eksi değer alması yani ekonominin küçülmesidir. Resesyon sürecinde, talep, istihdam, GSYH ve benzeri değişkenlerde bir düşüş hali hâkimdir.
Genişleme ve daralma dönemlerinde hangi değişiklikler gerçekleşmektedir, açıklayınız?
Genişleme dönemlerinde ekonomi canlanırken işsizlik azalmakta ve enflasyonist eğilimler güçlenmektedir. Daralma dönemlerinde ise ekonomi durgunlaşırken işsizlik artmakta ve deflasyonist eğilimler güçlenmektedir.
Klasik iktisatçıların, konjonktür dalgalanmalarının nedenleri ve onlarla mücadele teknikleri hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Klasik iktisatçılar ekonomiyi sürekli olarak denge içinde gördüklerinden ekonominin üretim hacmindeki iniş ve çıkışları da geçici bir olgu olarak kabul ederler. Onlara göre piyasa mekanizması her türlü dengesizliğin kendiliğinden çözülmesini sağlayacağından devlet kesinlikle konjonktür dalgalanmalarına müdahale etmemelidir. Eğer devlet böyle bir durumda müdahale ederse durum daha da kötüleşebilir.
Keynesyen iktisatçıların dalgalanmalar hakkındaki düşünceleri nelerdir, açıklayınız?
Keynesyen iktisatçılar; ekonominin kendiliğinden tam istihdamda olmasını büyük tesadüflere bağlar. Keynesyenlere göre istikrarsızlıklar kalıcı olabilir, çünkü piyasa ekonomisinin dengesizliklere uyum sağlamasını engelleyen faktörler vardır.
Klasik konjonktür dalgalanmaları teorisini açıklayınız?
Klasik görüşe göre toplam arz ve toplam talebi belirleyen en önemli değişken teknolojik ilerlemelerdir. Teknolojik ilerlemeler sonucunda artan sermaye verimliliği nedeniyle firmalar yeni teçhizat ve fabrika alımına yönelik harcamalarını artırırlar ve toplam talep bu nedenle artar. Mevcut sermayenin kullanım ömrünü uzatan teknolojik ilerlemeler ise yeni sermaye alımı için yapılan harcamaları azaltır ki bu durum toplam talebi azaltır. Potansiyel GSYH ise toplam talepteki bu dalgalanmalara neden olan teknolojik ilerlemeler nedeniyle dalgalanır. Klasikler; vergilerin ekonomik büyüme önündeki en büyük engel olduğunu ve vergilerin caydırıcı etkileri minimize edilebilirse, ekonominin hızlı bir şekilde dengeye geleceğini savunur.
Keynesyen konjonktür dalgalanmaları teorisini açıklayınız?
Keynesyenlere göre konjonktür dalgalanmalarının başlıca nedeni toplam talebin bir unsuru olan yatırımlardaki dalgalanmalardır ve yatırımlardaki dalgalanmaların en büyük nedeni ise iş dünyasındaki güven değişiklikleridir. Dolayısıyla Keynesyen teori toplam talep dalgalanmalarının kaynağını hayvani içgüdü olarak isimlendirilen güven değişimlerine bağlamaktadır.
Monetarist (parasal) konjonktür dalgalanmaları teorisini açıklayınız?
Monetaristlere göre toplam talebin dalgalanmasına neden olan en önemli faktör ekonomideki para miktarı artış oranındaki dalgalanmalardır.
Yeni klasik konjonktür dalgalanmaları teorisini açıklayınız?
Yeni Klasiklere göre konjonktür dalgalanmalarının nedeni toplam talep ve potansiyel GSYH tarafından belirlenen fiyat düzeyindeki rasyonel bekleyişler dir. Yeni Klasik görüşe göre toplam talepte meydana gelen beklenmeyen dalgalanmalar reel GSYH’nin potansiyel GSYH düzeyinin etrafında dalgalanmasına yol açmaktadır.
Yeni keynesyen konjonktür dalgalanmaları teorisini açıklayınız?
Bu görüşe göre bugünkü parasal ücretler geçmiş zamanda görüşülerek belirlenmekte, geçmişteki fiyat düzeyi ile ilgili rasyonel beklentiler, parasal ücretlerin ve kısa dönem arz eğrisinin durumunu belirlemektedir. Bu çerçevede, toplam talepte oluşan beklenmeyen veya cari dönemde oluşan beklenen dalgalanmalar konjonktür dalgalanmalarının başlıca nedenidir.
Reel konjonktür dalgalanmaları teorisini açıklayınız?
Bu teoriye göre verimlilikte oluşan tesadüfi dalgalanmalar ve şoklar konjonktür dalgalanmalarının başlıca nedenidir. Görüşü savunanlara göre verimlilikte meydana gelen dalgalanmalara çoğunlukla teknolojideki ilerlemeler neden olmaktadır. Teknolojik ilerlemeler dışında doğal afetler, iklim değişiklikleri ve uluslararası alandaki huzursuzluklarda verimlilikte dalgalanmalar oluşturabilir.
Konjonktür dalgalarının ne yönde hareket edeceğine dair olan göstergeleri tanımlayınız?
Konjonktür dalgalarının ne yönde hareket edeceğine dair bazı göstergeler kullanılmaya başlanmıştır. Bu göstergeler öncü, eş-zamanlı ve gecikmeli göstergeler şeklinde sınıflandırılır. Bu sınıflandırmanın esasını, kullandığımız gösterge ile ekonominin performansındaki iniş ve çıkışların hareket yönü ve zamanlaması oluşturmaktadır.
Bileşik gösterge endeksi neden kullanılır, açıklayınız?
Bazı kişi ve kuruluşlar, ekonomik faaliyet hacminin tahmininde kullanılan öncü, eş zamanlı ve gecikmeli göstergelerden yola çıkarak oluşturdukları bileşik endeksleri kullanırlar. Böylece bir ülkenin veya ülkeler grubunun konjonktür dalgalanmalarının neresinde olduğunu daha doğru bir şekilde belirleyebileceklerini düşünmektedirler. Bunların en çok bilineni OECD’nin hazırlamış olduğu Bileşik Öncü Göstergeler (CLI) çalışmasıdır.
Ekonomi Saati Yöntemi ni açıklayınız?
Ekonomik faaliyet hacminin mevcut durumunu saptamak ve gelecekte gideceği yönü tahmin etmekte kullanılan bir başka yaklaşım Ekonomi Saati Yöntemi dir. Bu yöntemde eş zamanlı ve öncü göstergeler ile devresel bileşene (sanayi üretim endeksi) ait ekonomi saatleri bulunmakta ve her ekonomi saatinde dipten çıkış, genişleme, yavaşlama ve durgunluk olmak üzere dört ana bölüm (pencere veya kuadrant) yer almaktadır. Burada ekonominin saat yönünde hareket etmesi (dipten çıkış› genişleme › yavaşlama › durgunluk › dipten çıkış...) beklenmektedir. Ekonominin farklı durumları ekonomi saatinde farklı pencerelere denk düşmektedir. Bu durumda devresel bileşen ile öncü ve eş zamanlı göstergelere ait endekslerin bir pencereden diğerine geçişi yorumlanılarak tahminlerde bulunulmaktadır. Yorumlama yapılırken, göstergelerin ekonomik faaliyetin uzun dönemli eğiliminin üstünde veya altında hareket edip etmediğine dikkat edilmektedir.
Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) hakkında bilgi veriniz?
Ekonominin geleceği ile ilgili olarak, son dönemde giderek daha fazla kullanılan, dünyada çok takip edilen göstergelerden birisi de bir iş anketi olan PMI’dir (Satın Alma Yöneticileri Endeksi). Aynı zamanda ticari bir marka olan bu gösterge Institute For Supply Management tarafından üretilir ve özel sektördeki firmaların satın almadan sorumlu idarecilerinin (sayıları 400’den fazladır) anketlerle belirlenmiş mal ve hizmet satın alma eğilimlerini gösterir. Dolayısıyla aslında piyasanın doğrudan nabzını tutan bir endekstir. PMI beş ayrı endeksin farklı katsayılarla ağırlıklandırılmasıyla oluşan bileşik bir endekstir. Alt endeksler ise; yeni siparişler, üretim, istihdam, tedarikçilerin teslim süresi ve girdi stoku endeksleridir. PMI endeksinde %50’nin üzerindeki yükselmeler ekonomideki genişlemeye, %50’nin altında oluşan değişmeler ekonomideki daralmaya işaret eder.
Ekonomik Faaliyet İçin Bileşik Öncü Göstergeler Endeksi (MBÖNCÜ-SÜE) hakkında bilgi veriniz?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da (TCMB) ekonomik faaliyetlerin büyüme daralma dönemlerini önceden görebilmek amacıyla OECD ile ortak bir çalışma yürütmüştür. Banka bu bağlamda Ekonomik Faaliyet İçin Bileşik Öncü Göstergeler Endeksi (MBÖNCÜ-SÜE) olarak bilinen bir endeks oluşturmuştur. Bu endekste ekonomik faaliyet hacmini temsil etmek üzere Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) seçilmiştir. Çünkü SÜE, GSYH ile karşılaştırıldığında daha yüksek frekansa (aylık) sahip olup GSYH’ye göre daha az gecikmeyle yayınlanmaktadır.
Dünya ekonomisini izlerken bakılması gereken başlıca göstergeler nelerdir?
? Dünya ülkelerinin toplam ekonomik büyüme oranı ile önemli ülke ve ülke gruplarının büyüme oranlarındaki gelişmeler. ? Dünya ticaret hacmindeki gelişmeler. ? Dünyadaki işsizlik oranları.
Dünya ekonomisini izlerken bakılması gereken göstergelerden biri olan dünya ülkelerinin toplam ekonomik büyüme oranı ile önemli ülke ve ülke gruplarının büyüme oranlarındaki gelişmeler göstergesini açıklayınız?
Dünya ülkelerinin toplam ekonomik büyüme oranı ile önemli ülke ve ülke gruplarının büyüme oranlarındaki gelişmeler: Özellikle G7, G20, OECD, Avrupa Birliği gibi gelişmiş ülkeler, Yeni Gelişmekte Olan Pazarlar (Emerging Markets), ABD, Çin, Hindistan, Brezilya, Japonya, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ve hızla gelişen ülkeler.
Dünya ekonomisini izlerken bakılması gereken göstergelerden biri olan dünya ticaret hacmindeki gelişmeler göstergesini açıklayınız?
Dünya ticaret hacmindeki gelişmeler: Global ticaret hacmi ve en çok ticaret yapılan partner ülkelerdeki gelişmelerle ilgilenilmektedir.
Dünya ekonomisini izlerken bakılması gereken göstergelerden biri olan dünyadaki işsizlik oranları göstergesini açıklayınız?
Dünyadaki işsizlik oranları: İşsizlik durgunluğun, durgunluk ise ithalat azalışının habercisidir. Dünyadaki işsizlik oranlarının takibi ülkenin ticari çıkarlarının geleceği için son derece önemli uyarılar yapabilmektedir.
Ekonomik konjonktür ile ilgili olarak ele alınması gereken değişkenlerden biri olan milli gelir değişkenini açıklayınız?
Ekonomik konjonktür ile ilgili olarak ele alınması gereken ilk değişken millî gelirdir. Millî gelir veya Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) oldukça önemli bir kavramdır ve milli gelir üzerine yapılan analizlerden ilgili ülkenin ekonomisi ile ilgili önemli sonuçlara ulaşılabilir. Millî gelir öncelikle bir ülke ekonomisinin büyüklüğünü, diğer bir açıdan yaklaşılırsa ‘gücünü’ gösterir. Dolayısıyla bir ülkenin ekonomik açıdan diğer ülkeler arasındaki yerini belirlemek istiyorsak millî gelir büyüklüğü açısından diğer ülkelerle karşılaştırmalıyız.
Kapasite kullanım oranını açıklayınız?
Ekonominin ve özellikle sanayi sektörünün genel durumu ve performansını önemli ölçüde temsil eden göstergelerden birisi de kapasite kullanım oranıdır. Kapasite kullanım oranı (KKO) imalat sanayisinde faaliyet göstermekte olan kamu veya özel işletmelerin, tam kapasite üretim düzeyine göre fiili üretim düzeyini gösteren bir orandır.
Kapasite kullanım oranı arttıran ve azaltan etmenleri tanımlayınız?
Ceterisparibus bir ekonomide toplam talebin (yurtiçi pazarda ve yurtdışı pazarda) artması kapasite kullanım oranını arttırırken, azalması kapasite kullanım oranını azaltır. Öte yandan, üretim için gerekli olan hammadde ve ara malların temininde yaşanan zorluklar da kapasite kullanım oranını azaltacaktır.
Finansal sistem hangi etmenlerin bütünüdür?
Finansal sistem; fon arz edenler ile fon talep edenler, finansal araçlar, finansal aracılar ve yasalkurumsal düzenlemelerden oluşan bir bütündür.
Merkez bankası bilançosunun pasifinin hangi iki etmenle incelendiğini açıklayınız?
Merkez bankası bilânçosunun pasifi ikiye ayrılarak incelenir. İlk kısmında toplam döviz yükümlülükleri, ikinci kısmında merkez bankası parası yer almaktadır.
Menkul kıymet borsaları nasıl oluşur, açıklayınız?
Menkul kıymetleri ihraç eden şirketler ile bu kıymetleri satın almak isteyenlerin doğrudan karşı karşıya geldikleri birincil piyasa ile daha önce ihraç edilmiş olan menkul kıymetleri elinde tutanların bu kıymetleri alıcılara sattıkları ikincil piyasa bir araya geldiğinde menkul kıymet borsaları oluşur.
stanbul Menkul Kıymetler Borsası kaç yılında faaliyete geçmiştir?
1985 yılında faaliyete geçmiş olan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), hisse senetlerinin alım ve satım yönünde işlem gördüğü bir menkul kıymet piyasasıdır.
İMKB Ulusal Endekslerini etkileyen makroekonomik faktörleri açıklayınız?
İMKB Ulusal Endekslerini etkileyen çeşitli makroekonomik faktörler bulunmaktadır. Bunların başında para arzı gelmektedir. CeterisParibus, para arzının artması faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandıracağı için borsa endeksinin artmasını sağlayacaktır. Borsa endeksini etkileyen ikinci faktör faiz oranlarıdır. CeterisParibus, faiz oranlarının yükselmesi borsa endeksini düşürecektir. Çünkü hisse senetleri ile tahviller arasında bir getiri yarışı yani rekabet vardır. Faiz oranlarını artması tahvil getirisini ve tahvil fiyatını düşürecek, yatırımcılar ellerindeki fonları hisse senedi piyasası yerine tahvil piyasasına yönlendirecek ve hisse senedi fiyatları talepteki azalma nedeniyle düşecektir. Borsa endeksini etkileyen diğer bir faktör de döviz kurlarıdır. CeterisParibus, döviz kuru yükseldiğinde borsa endeksi düşer, çünkü bir yandan borsa için kullanılan fonlar döviz kurundaki artışın devam edeceği varsayımı ile döviz alımına yönelir, diğer yandan döviz kurundaki artışın cari açık başta olmak üzere bazı makroekonomik sorunların varlığına işaret ettiği varsayımı ile hisse senedi satışları artar. Borsa endeksini etkileyen bir başka faktör enflasyondur. CeterisParibus, enflasyondaki yükselme halkın satın alma gücünü düşürecek, bu nedenle mal ve hizmetlere olan talep azalacak ve sonunda borsa endeksi düşecektir.
Faiz oranı hakkında kısaca bilgi veriniz?
Para piyasalarının dengeye gelmesini sağlayan bir unsur olan faiz oranını belirleyen tek bir faktör olmadığı gibi faiz oranının kendisi de çok sayıda ekonomik değişkeni etkileme gücüne sahiptir. Faiz oranlarını merkez bankası tek başına belirleyemez, faiz oranı para veya fon piyasalarındaki arz ve talebe göre belirlenir.
Kısa vadeli faiz oranını özelliği ile birlikte açıklayınız?
Bir yıldan daha az vadeli işlemlerde geçerli faiz oranlarına kısa vadeli faiz adı verilir. Kısa vadeli faizler oldukça oynaktır (değişkendir) ve merkez bankası tarafından oldukça kolay müdahale görebilir. Vade uzadıkça merkez bankasının piyasa faizleri üzerindeki etkisi düşmektedir. Diğer bir değişle para politikasını yönlendirenlerin uzun dönemli faizler üzerindeki kontrolü sınırlıdır. Kısa vadeli faizlerin belirleyicileri arasında şunları saymak mümkündür: Bankacılık sisteminin o dönemdeki fon gereksinimi; Hazinenin o dönemdeki gelir ve ödemeleri; döviz piyasasındaki döviz arz ve talebi sonunda ortaya çıkan Türk Lirası gereksinimi ve merkez bankasının amacına göre yaptığı müdahaleler.
Politika faizi nedir, kısaca bilgi veriniz?
Merkez bankasının uyguladığı faiz politikasında kullandığı faiz oranına politika faizi adı verilir. Merkez bankası politika faizi olarak bazen borç verme bazen de borç alma faizini kullanır. Kısa vadeli faizler tahvil ve bono piyasası aracılığı ile orta ve uzun dönemli faizlere, kredi ve mevduat faizlerine baz (temel) oluşturur.
Ödemeler dengesi tablosu hakkında bilgi veriniz?
Bir ülkenin ödemeler dengesi tablosu, yurt içinde yerleşik olan ekonomik birimler ile yurt dışında yerleşik olan ekonomik birimler arasındaki ekonomik faaliyetleri (başta mal ve hizmet ticareti olmak üzere) gösteren bir bilançodur.
Ödemeler bilançosu kaç temel bölüme sahiptir?
Ödemeler bilançosunun üç temel bölümü vardır: Cari işlemler dengesi, sermaye hareketleri dengesi ve uluslararası (resmi) rezerv hareketleri.
Cari işlemler dengesi hakkında bilgi veriniz?
Cari işlemler dengesi dövizin nasıl kazanıldığını ve nasıl harcandığını gösterir ve dört alt hesaptan oluşur. Bu hesaplar; dış ticaret dengesi, hizmetler (görünmeyenler) dengesi, gelir (yatırım) dengesi ve cari transferlerdir.
Sermaye hareketleri dengesi hakkında bilgi veriniz?
Sermaye hareketleri dengesi, yurtiçinde yerleşik olanlar ile yurtdışında yerleşik olan ekonomik birimler arasındaki borç alma ve verme işlemleri ile sabit sermaye yatırımlarını gösterir. Sermaye hareketleri hesabı, esasen bir ülkenin cari işlemler dengesizliklerinin nasıl finanse edildiğini açıklayıcı bir unsurdur. Sermaye hareketleri dengesinde dört alt hesap bulunur. Bunlar; doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, diğer uzun vadeli sermaye hareketleri ve kısa vadeli sermaye hareketleridir.
Uluslararası (resmi) rezerv hareketleri hakkında bilgi veriniz?
Uluslararası (resmi) rezerv hareketleri, cari işlemler ve sermaye hesaplarından oluşan dengenin bir aynasıdır ve ülkenin merkez bankası ile Uluslararası Para Fonu’ndaki (IMF) altın ve döviz rezervlerindeki değişimleri gösterir.
Cari işlemler dengesi açığını kapatmanın yollarını açıklayınız?
Cari işlemler dengesi açığını kapatmanın iki yolu vardır. Bunlardan birisi Sermaye hareketleri dengesinin fazla vermesi (yani yurtdışından borçlanmak), diğeri ise merkez bankasının döviz rezervlerinden yararlanmaktır.
Döviz kuru hakkında bilgi veriniz?
Döviz kuru, bir para biriminin diğer para birimi cinsinden fiyatı şeklinde tanımlanabilir. Temel olarak iki döviz kuru sistemi vardır: Döviz kurunu bir para otoritesinin (hükümet, merkez bankası vb.) belirlediği sabit döviz kuru sistemi ve döviz kurunun döviz piyasasında döviz arz ve talebi tarafından belirlendiği esnek döviz kuru sistemi. Bu temel döviz kuru sistemleri dışında, bu iki sistemin farklı özelliklerini farklı ağırlıklarla taşıyan çok sayıda farklı döviz kuru sistemi mevcuttur. Özellikle esnek döviz kuru sisteminde döviz kuruna etki eden çok sayıda faktör bulunmaktadır. Bu faktörler arasında; uluslararası siyasi ve sosyal gelişmeler ve olaylar ödemeler dengesi açıkları, ülkelerde gerçekleşen enflasyon oranları, reel faiz oranları, ekonomik büyüme oranları, finansal aktörlerin döviz piyasasına dönük spekülasyon, arbitraj ve benzeri davranışları ve para otoritesinin davranışları gelmektedir.
Döviz kurunu etkileyen faktörlerden reel döviz kuru hakkında bilgi veriniz?
Döviz kurunu etkileyen bir faktör reel döviz kurudur. Ceterisparibus, hangi ülkenin reel faizi yüksekse finansal yatırımlar o ülkeye akmaktadır. Dolayısıyla (ceterisparibus) reel faizi yüksek olan ülkenin ulusal parasına olan talep artacak ve değeri yükselecek, diğer ülkelerin ulusal paralarının değeri ise düşecektir.
Döviz kurunu etkileyen faktörlerden ülkelerin ekonomik büyümeleri faktörü hakkında bilgi veriniz?
Döviz kurunu etkileyen diğer bir faktör ülkelerin ekonomik büyümeleridir. Ekonomik büyüme ile artan milli gelir düzeyi ithal girdi ve malların alımını teşvik edeceği için döviz talebi artacak ve bu durumda (ceterisparibus) döviz kuru yükselecek, yani ülkenin parası yabancı paralar karşısında değer kaybedecektir. Eğer ekonomik büyüme sürecinde ihracat da ithalat kadar artıyor ise ülkeye döviz girişi yaşanacağı için döviz kurları etkilenmeyebilir. Dolayısıyla artan ithalat nedeniyle yükselen döviz talebini karşılayacak ölçüde, farklı kaynaklardan döviz girişi sağlandığı sürece döviz kurları istikrarını koruyacak ve dengeli bir seyir izleyecektir.
Döviz kurunu etkileyen faktörlerden para otoritesinin davranışları faktörü hakkında bilgi veriniz?
Döviz kurları üzerinde etkili olan diğer bir faktör para otoritesinin davranışlarıdır. Hükümetler ve merkez bankaları iktisat politikası amaçları doğrultusunda döviz kurlarına müdahale ederler. Sabit kur sistemi ve esnek kur sistemi arasındaki seçim de temelde iktisat politikası amacına dönük bir seçimdir ve farklı ekonomik amaçlara ulaşmanın farklı yolları olarak düşünülürler. Döviz kurlarının düzeyini ayarlamak suretiyle ihracat ve ithalat başta olmak üzere çok sayıda ekonomik değişkeni etkileme olanağının farkında olan para otoritesi sabit kur sisteminde döviz kuru düzeyini ayarlamak, esnek kur sisteminde ise döviz alım ve satımı yaparak piyasada oluşan döviz kuru seviyesini değiştirmek suretiyle bu aracı kullanır.
Uzun dönemde döviz kurları üzerinde etkili olan faktörleri açıklayınız?
Uzun dönemde döviz kurları üzerinde ülkenin dış ticaret hadleri ve rekabet gücü gibi yapısal faktörler etkili olmaktadır. Dış ticaret hadleri ve rekabet gücünün ülke lehine değişmesi, ülke ekonomisinin güçlendiği ve döviz gelirlerinin sağlıklı ve kalıcı bir şekilde arttığı anlamına geleceğinden uzun dönemde ülkenin parası istikrar kazanacak ve yabancı paralar karşısında değerlenmeye başlayacaktır.
İşsizlik oranı hakkında bilgi veriniz?
Ekonomi bilimi esas olarak insan faktörü için vardır. O nedenle birçok iktisatçı istihdamı ekonominin en önemli unsuru ve işsizliği de en önemli sorunu olarak görmektedir. Bir ülkenin makroekonomik başarısı yüksek büyüme oranı, fiyat istikrarı ve ödemeler bilançosu dengesi gibi temel unsurlar ile bağlantılıdır. Bu unsurlar dışında ülkenin refah düzeyini çok daha yakından ilgilendiren bir diğer gösterge de işsizlik oranı dır. İşsizlik oranı ve istihdam ile ilgili diğer göstergeler ülkenin ekonomik ve sosyal açıdan mevcut durumu ve geleceği ile ilgili bazı önemli bilgiler içermektedir.
Konjonktür dalgaları nasıl tanımlanmaktadır?
Ekonominin reel üretim hacminde zaman içerisinde gerçekleşen iniş ve çıkışlara konjonktür dalgaları denir. Bir başka deyişle; reel GSYH’nin reel büyüme eğilimi (trend) etrafında periyodik ve muntazam olmayan ve birbirini takip eden genişleme-daralma biçimindeki hareketine konjonktür dalgalanmaları (iktisadi dalgalanmalar, devrî hareketler) adı verilir.
Konjonktür dalgalanmalarının nedenleri nelerdir?
Konjonktür dalgalanmalarının nedenleri ve onlarla mücadele teknikleri konusunda geniş bir iktisadi tartışma zemini bulunmaktadır. Klasik iktisatçılar ekonomiyi sürekli olarak denge içinde gördüklerinden ekonominin üretim hacmindeki iniş ve çıkışları da geçici bir olgu olarak kabul ederler. Onlara göre piyasa mekanizması her türlü dengesizliğin kendiliğinden çözülmesini sağlayacağından devlet kesinlikle konjonktür dalgalanmalarına müdahale etmemelidir. Eğer devlet böyle bir durumda müdahale ederse durum daha da kötüleşebilir. Keynesyen iktisatçılar ise ekonominin kendiliğinden tam istihdamda olmasını büyük tesadüflere bağlar. Keynesyenlere göre istikrarsızlıklar kalıcı olabilir, çünkü piyasa ekonomisinin dengesizliklere uyum sağlamasını engelleyen faktörler vardır. Fiyatların ve ücretlerin esnekliğini engelleyen faktörlerin varlığı piyasa ekonomisinin işleyişini engelleyebilmekte ve devletin müdahalesi gerekli olmaktadır. Diğer düşünce okullarının çekirdeğinde de temel olarak bu iki görüş bulunmaktadır. Monetaristler, Arz Yönlü İktisatçılar ve Yeni Klasik İktisatçılar konjonktür dalgalanmalarına devletin müdahale etmemesini savunan Klasik İktisatçılara, Yeni Keynesyen ve Post Keynesyen İktisatçılar ise devletin para ve maliye politikalarıyla ekonomiye aktif müdahalesini savunan Keynesyen İktisatçılara yakındır.
Klasik Konjontür Dalgalanmaları Teorisi nasıl açıklanmaktadır?
Klasik görüşe göre toplam arz ve toplam talebi belirleyen en önemli değişken teknolojik ilerlemelerdir. Teknolojik ilerlemeler sonucunda artan sermaye verimliliği nedeniyle firmalar yeni teçhizat ve fabrika alımına yönelik harcamalarını artırırlar ve toplam talep bu nedenle artar. Mevcut sermayenin kullanım ömrünü uzatan teknolojik ilerlemeler ise yeni sermaye alımı için yapılan harcamaları azaltır ki bu durum toplam talebi azaltır. Potansiyel GSYH ise toplam talepteki bu dalgalanmalara neden olan teknolojik ilerlemeler nedeniyle dalgalanır. Klasikler; vergilerin ekonomik büyüme önündeki en büyük engel olduğunu ve vergilerin caydırıcı etkileri minimize edilebilirse, ekonominin hızlı bir şekilde dengeye geleceğini savunur.
Keynesyen Konjonktür Dalgalanmaları Teorisi'ne göre konjonktür dalgalanmalarının nedeni nedir?
Keynesyenlere göre konjonktür dalgalanmalarının başlıca nedeni toplam talebin bir unsuru olan yatırımlardaki dalgalanmalardır ve yatırımlardaki dalgalanmaların en büyük nedeni ise iş dünyasındaki güven değişiklikleridir. Dolayısıyla Keynesyen teori toplam talep dalgalanmalarının kaynağını “hayvani içgüdü” olarak isimlendirilen güven değişimlerine bağlamaktadır.
Reel Konjonktür Dalgalanmaları Teorisi'ni açıklayınız.
Bu teoriye göre verimlilikte oluşan tesadüfi dalgalanmalar ve şoklar konjonktür dalgalanmalarının başlıca nedenidir. Görüşü savunanlara göre verimlilikte meydana gelen dalgalanmalara çoğunlukla teknolojideki ilerlemeler neden olmaktadır. Teknolojik ilerlemeler dışında doğal afetler, iklim değişiklikleri ve uluslararası alandaki huzursuzluklar da verimlilikte dalgalanmalar oluşturabilir.
Bileşik gösterge endeksleri nedir?
Bazı kişi ve kuruluşlar, ekonomik faaliyet hacminin tahmininde kullanılan öncü, eş zamanlı ve gecikmeli göstergelerden yola çıkarak oluşturdukları bileşik endeksleri kullanırlar. Böylece bir ülkenin veya ülkeler grubunun konjonktür dalgalanmalarının neresinde olduğunu daha doğru bir şekilde belirleyebileceklerini düşünmektedirler. Bunların en çok bilineni OECD’nin hazırlamış olduğu Bileşik Öncü Göstergeler (CLI) çalışmasıdır. Bu gösterge adından da anlaşılacağı üzere ekonomik konjonktürü öncüleyen, daha erken tepki veren veri serileri kullanılarak hazırlanmıştır
Ekonomi Saati Yöntemini açıklayınız.
Ekonomik faaliyet hacminin mevcut durumunu saptamak ve gelecekte gideceği yönü tahmin etmekte kullanılan bir başka yaklaşım “Ekonomi Saati Yöntemi”dir. Bu yöntemde eş zamanlı ve öncü göstergeler ile devresel bileşene (sanayi üretim endeksi) ait ekonomi saatleri bulunmakta ve her ekonomi saatinde dipten çıkış, genişleme, yavaşlama ve durgunluk olmak üzere dört ana bölüm (pencere veya kuadrant) yer almaktadır. Burada ekonominin saat yönünde hareket etmesi (dipten çıkış›genişleme›yavaşlama›durgunluk›dipten çıkış…) beklenmektedir. Ekonominin farklı durumları ekonomi saatinde farklı pencerelere denk düşmektedir. Bu durumda devresel bileşen ile öncü ve eş zamanlı göstergelere ait endekslerin bir pencereden diğerine geçişi yorumlanılarak tahminlerde bulunulmaktadır. Yorumlama yapılırken, göstergelerin ekonomik faaliyetin uzun dönemli eğiliminin üstünde veya altında hareket edip etmediğine dikkat edilmektedir.
Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) nedir?
Ekonominin geleceği ile ilgili olarak, son dönemde giderek daha fazla kullanılan, dünyada çok takip edilen göstergelerden birisi de bir iş anketi olan PMI’dir (Satın Alma Yöneticileri Endeksi). Aynı zamanda ticari bir marka olan bu gösterge “InstituteforSupply Management” tarafından üretilir ve özel sektördeki firmaların satın almadan sorumlu idarecilerinin (sayıları 400’den fazladır) anketlerle belirlenmiş mal ve hizmet satın alma eğilimlerini gösterir. Dolayısıyla aslında piyasanın doğrudan “nabzını” tutan bir endekstir. PMI beş ayrı endeksin farklı katsayılarla ağırlıklandırılmasıyla oluşan bileşik bir endekstir. Alt endeksler ise; yeni siparişler, üretim, istihdam, tedarikçilerin teslim süresi ve girdi stoku endeksleridir. PMI endeksinde %50’nin üzerindeki yükselmeler ekonomideki genişlemeye, %50’nin altında oluşan değişmeler ekonomideki daralmaya işaret eder.
Dünya ekonomisini izlerken bakılması gereken başlıca göstergeler nelerdir?
Dünya ekonomisini izlerken bakılması gereken başlıca göstergeler şunlardır:
Dünya ülkelerinin toplam ekonomik büyüme oranı ile önemli ülke ve ülke gruplarının büyüme oranlarındaki gelişmeler: Özellikle G7, G20, OECD, Avrupa Birliği gibi gelişmiş ülkeler, Yeni Gelişmekte Olan Pazarlar (EmergingMarkets), ABD, Çin, Hindistan, Brezilya, Japonya, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ve hızla gelişen ülkeler.
Dünya ticaret hacmindeki gelişmeler: Global ticaret hacmi ve en çok ticaret yapılan partner ülkelerdeki gelişmelerle ilgilenilmektedir.
Dünyadaki işsizlik oranları: İşsizlik durgunluğun, durgunluk ise ithalat azalışının habercisidir. Dünyadaki işsizlik oranlarının takibi ülkenin ticari çıkarlarının geleceği için son derece önemli uyarılar yapabilmektedir.
Kapasite kullanım oranı nedir?
Ekonominin ve özellikle sanayi sektörünün genel durumu ve performansını önemli ölçüde temsil eden göstergelerden birisi de kapasite kullanım oranıdır. Kapasite kullanım oranı (KKO) imalat sanayisinde faaliyet göstermekte olan kamu veya özel işletmelerin, tam kapasite üretim düzeyine göre fiili üretim düzeyini gösteren bir orandır. Ceterisparibus bir ekonomide toplam talebin (yurtiçi pazarda ve yurtdışı pazarda) artması kapasite kullanım oranını arttırırken, azalması kapasite kullanım oranını azaltır. Öte yandan, üretim için gerekli olan hammadde ve ara malların temininde yaşanan zorluklar da kapasite kullanım oranını azaltacaktır.
Türkiye’de mevcut finansal aracılık kaç başlık altında toplanabilir?
Türkiye’de mevcut finansal aracılık beş başlık altında toplanabilir:
Merkez Bankası; Ticaret Bankaları; Sermaye Piyasasında yer alan Finansal Kurumlar ( Menkul Kıymet Borsaları ve Bankerler); Diğer Mali Kurumlar (Sigorta Şirketleri, Kredi Kooperatifleri, Menkul Kıymet Yatırım Ortaklıkları vb.); Yarı Mali Kurumlar (Bireysel Emeklilik Şirketleri, Sosyal Güvenlik Kurumu vb.).
TCMB analitik bilançosunda bulunan iç varlıklar nelerdir?
İç varlıklar, merkez bankasının aktif kısmının diğer önemli unsurudur. İç varlıklar merkez bankasının bankacılık kesimine verdiği kredileri gösterir. İç varlıkların üç temel kalemi vardır. Bunların ilki “nakit işlemler” kalemidir. Bu kalemin ilk bileşeni olan “hazine borçları” başlığı altında, TCMB’nin açık piyasa işlemleri nedeniyle ortaya çıkan “devlet iç borçlanma senetleri” (DİBS), borç veya alacak şeklindeki net değeriyle “bankamız portföyü” alt başlığı kapsamında yer alır. Merkez bankasının bankalara belirli bir faiz oranından verdiği krediler “bankacılık sektörüne açılan nakit krediler” alt başlığı altında bulunur. Nakit işlemlerin diğer kalemleri “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) kullandırılan krediler” ve “diğer kalemler” başlıklı kalemlerdir. “Diğer kalemler”, TCMB’nin kâr ve zararını, sabit kıymetlerini ve sermayesini içermektedir. İç varlıkların ikinci temel kalemi “değerleme hesabı” dır. TCMB bilânçosunda bulunan altın, döviz ve efektiflerin cari döviz kurundaki değişiklikler karşısında oluşan net lehte kur farkları iç varlıklar altında eksi işaretle gösterilir. Dolayısıyla ’nin değer kaybetmesi iç varlıklarda bir azalışa yol açacak, ’nin değer kazanması aleyhte kur farkı oluşturacağı için iç varlıkları artıracaktır. İç varlıkların üçüncü temel kalemi “IMF Acil Yardım Takip Hesabı” başlığı altında yer almaktadır.
Net İç Varlıklar (NİV) göstergesi nasıl tanımlanmaktadır?
Para politikası izleyen merkez bankaları para arzını “rezerv para” aracılığı ile kontrol ederler. Son yıllarda rezerv para yerine Net İç Varlıklar (NİV) göstergesinin kontrolü de daha sık kullanılmaya başlanmıştır. NİV, merkez bankası bilançosundan yola çıkarak oluşturulan ve “döviz karşılığında oluşturulmayan para arzı” şeklinde tanımlanabilecek bir göstergedir. NİV, arzının döviz varlıklarına göre olan dengesini kapsar ve iç varlıklardan net dış varlıkların çıkarılması ile elde edilir. NİV’in yönlendirilmesine dayalı bir politikada TCMB’nin piyasaya ne kadar bir para arzı yapacağı veya piyasadan ne kadar para çekeceğini görebilmenin iki yolu vardır. Bunlardan ilki parasal taban ve net döviz varlıkları farkını ortaya koymak, ikincisi ise, NİV’in APİ ve kamuya verilen net krediler gibi kendi bileşenlerinin ne yönde değiştiğini gözlemlemektir
Faiz Oranları nasıl belirlenmektedir?
Para piyasalarının dengeye gelmesini sağlayan bir unsur olan faiz oranını belirleyen tek bir faktör olmadığı gibi faiz oranının kendisi de çok sayıda ekonomik değişkeni etkileme gücüne sahiptir. Faiz oranlarını merkez bankası tek başına belirleyemez, faiz oranı “para” veya “fon” piyasalarındaki arz ve talebe göre belirlenir. Merkez bankası para piyasasında faaliyette bulunan aktörlerinden sadece biridir. Merkez bankası para piyasasındaki fon arz ve talebini farklı yollarla etkileyerek faiz oranlarını değiştirmeye ve para politikası amaçlarına ulaşmaya çalışır. Bir yıldan daha az vadeli işlemlerde geçerli faiz oranlarına “kısa vadeli faiz” adı verilir. Kısa vadeli faizler oldukça oynaktır (değişkendir) ve merkez bankası tarafından oldukça kolay müdahale görebilir. Vade uzadıkça merkez bankasının piyasa faizleri üzerindeki etkisi düşmektedir. Diğer bir değişle para politikasını yönlendirenlerin uzun dönemli faizler üzerindeki kontrolü sınırlıdır. Kısa vadeli faizlerin belirleyicileri arasında şunları saymak mümkündür: Bankacılık sisteminin o dönemdeki fon gereksinimi; Hazinenin o dönemdeki gelir ve ödemeleri; döviz piyasasındaki döviz arz ve talebi sonunda ortaya çıkan Türk Lirası gereksinimi ve merkez bankasının amacına göre yaptığı müdahaleler.
Politika faizi nedir?
Merkez bankasının uyguladığı faiz politikasında kullandığı faiz oranına “politika faizi” adı verilir. Merkez bankası politika faizi olarak bazen borç verme bazen de borç alma faizini kullanır. Kısa vadeli faizler tahvil ve bono piyasası aracılığı ile orta ve uzun dönemli faizlere, kredi ve mevduat faizlerine baz (temel) oluşturur. Orta ve uzun dönemli faizler genellikle bir aydan daha uzun vadeli olan faizlerdir. Kısa dönemli faiz oranlarının yükselmesi zaman içerisinde uzun dönemli faiz oranlarına da yansımaktadır.
Ödemeler dengesi tablosu nedir?
Bir ülkenin ödemeler dengesi tablosu, yurt içinde yerleşik olan ekonomik birimler ile yurt dışında yerleşik olan ekonomik birimler arasındaki ekonomik faaliyetleri (başta mal ve hizmet ticareti olmak üzere) gösteren bir bilançodur. “Ödemeler bilançosu” adı da verilen bu tablonun üç temel bölümü vardır: “Cari işlemler dengesi”, “sermaye hareketleri dengesi” ve “uluslararası (resmi) rezerv hareketleri”.
İşgücü Piyasası Göstergeleri, makroekenomik göstergeler açısından neden önemlidir?
Ekonomi bilimi esas olarak “insan faktörü” için vardır. O nedenle birçok iktisatçı “istihdamı” ekonominin en önemli unsuru ve “işsizliği” de en önemli sorunu olarak görmektedir. Bir ülkenin makroekonomik başarısı yüksek büyüme oranı, fiyat istikrarı ve ödemeler bilançosu dengesi gibi temel unsurlar ile bağlantılıdır. Bu unsurlar dışında ülkenin refah düzeyini çok daha yakından ilgilendiren bir diğer gösterge de “işsizlik oranı” dır. İşsizlik oranı ve istihdam ile ilgili diğer göstergeler ülkenin ekonomik ve sosyal açıdan mevcut durumu ve geleceği ile ilgili bazı önemli bilgiler içermektedir.