Hadis Tarihi ve Usulü Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yakın Dönem Hadis Çalışmaları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İslâm dünyasında 18. yüzyılın bir kısmı ile 19. yüzyılda hadis alanındaki çalışmalarıyla öne çıkan bölgeler hangileridir?
İslâm dünyasında 18. yüzyılın bir kısmı ile 19. yüzyılda hadis alanındaki çalışmalarıyla öne çıkan bölge, Hint Alt Kıtası diye isimlendirilen bölgedir. Yani günümüzde Müslümanların yaşadığı Hindistan’ın bazı bölgeleri ile Pakistan’ın oluşturduğu coğrafyadır.
Osmanlı eğitim sisteminde hadis medreselerine hangi ad verilmektedir?
Osmanlı eğitim sisteminde dârulhadîs denilen hadis medresesi kurulmuş bulunuyordu.
İlk Osmanlı dârulhadîsi hangi padişah devrinde, nerede ve kim tarafından yaptırılmıştır?
İlk Osmanlı dârulhadîsinin I. Murad devrinde İznik’ te ÇandarlıHayreddin Paşa (ö. 789/1387) tarafından yaptırıldığı kabul edilir.
İslam dünyasının önemli isimlerinden Molla Gürânî kimdir?
Fatih Sultan Mehmed’in hem hocası hem de Şeyhülislâmı olan Molla Gürânî’nin (ö. 893/1487) el- Kevseru’ l-cârî ilâ riyâzi’ l-Buhârî adlı Buhârî şerhi bu dönemin eserlerindendir. Molla Gürânî Kahire’de bulunduğu yıllarda İbn Hacer’in, Zerkeşî’nin ve meşhur bazı hadisçilerin öğrencisi olmuş, onlardan birçok kitap okumuştur. Molla Gürânî, İstanbul’da kendi adına bir dârulhadîs yaptırmıştır.
"Osmanlı hadis müderrisleri incelendiği zaman, hadis sahasında çok miktarda ve çok çeşitli eserler vermedikleri görülür."
Bunun sebebi nedir? Açıklayınız.
Osmanlı hadis müderrisleri incelendiği zaman, hadis sahasında çok miktarda ve çok çeşitli eserler vermedikleri görülür. Bu durumun Osmanlıeğitim sistemindeki fıkıh-kelâm merkezlilikten ve medrese mezunlarının ağırlıklı olarak idareciliğe hazırlanmasından kaynaklandığı söylenebilir.
Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî hayatı hakkında bilgi veriniz?
1228/1813’de Gümüşhane’de doğdu. On yaşına kadar burada kaldıktan sonra ailesiyle birlikte Trabzon’a göç etti. İlk tahsilini burada yaptı. 1831’de amcasıyla beraber ticaret amacıyla gittiği İstanbul’dan dönmeyip orada kaldı. Dînî ilimler öğrenmek için Beyazıt Medresesi’ne girdi. Beyazıt Medresesi’nde tahsilini tamamladıktan sonra aynı yerde hoca oldu. Dînî tahsilinden sonra tasavvufa yöneldi ve Hâlidî şeyhi Ahmed el-Ervâdî’ye intisap etti. Mânevî tekâmülünü tamamlayınca şeyh olup tarikatının neşrine başladı.İslâm dünyasının pek çok yerinde müntesipleri ve kendine bağlı dergâhlarıoldu. Dergâh mensupları arasında bir yardımlaşma ve borç sandığı oluşturdu. Âtıl duran servetleri bu sandıkta topladı. Bu fonla muhtaçlara yardımın yanısıra bir matbaa kurarak basılan eserlerin ücretsiz dağıtımını sağladı. Ayrıca İstanbul, Bayburt, Rize ve Of’ta birer kütüphane kurdu.
İmam Şâfiî’nin en zor olarak nitelendirdiği fakih-muhaddis sıfatını kendisinde birleştirmiş, İstanbul'da Kadıasker Hasan Efendi Dârulhadîs'inde ve daha sonra da Fatih Camii’nde Eğinliİbrahim Hakkı, Alasonyalı Ali Zeynelâbidin gibi hocalardan ders alan son dönem Osmanlı alimi kimdir?
Muhammed Zâhid el-Kevserî
Türkiye Cumhuriyeti döneminde Babanzâde Ahmed Naim'in hadis ilmi üzerine yaptığı en önemli çalışma hangisidir?
Bu dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk milletinin dinini öğrenebileceği Murtezâ ez-Zebîdî tarafından yapılan Sahîh-i Buhârî Muhasarı’nı tercüme veşerh ettirerek yeni alfabe ile Türkçeye kazandırma amacıyla Babanzâde Ahmed Naim’i görevlendirmiştir. Ahmed Naim’in başlayıp ancak üç cildini tamamlayabildiği eser Kâmil Miras tarafından tamamlanmış ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1928–1949 yılları arasında 12 cilt olarak basılmıştır.
Cumhuriyet Dönemi hadis ilminde yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında 1950 sonrası dönem nasıl nitelendirilebilir?
1950’den sonraki yıllarda ise hadis çalışmaları toparlanma sürecine girmiş, daha sonra ise olgunlaşmaya başlamıştır. Zira Arapça ve Osmanlıca yazılan eserlere ulaşamayan ya da onları okuyup anlayamayan halkın ihtiyacını gidermek, sorumluluk taşıyan âlimler tarafından bir zorunluluk olarak görülmüştür.
Cumhuriyet Döneminde hadis çalışmaları ile ilgili olarak 1967 sonrası tercümeler nasıl tanımlanmaktadır?
1967 sonrası dönemde seçme eserlerin değil, temel kaynakların tercümesine yönelinmiştir.
1980 sonrası tercümeler ile ilgili kısaca bilgi veriniz?
1980 sonrası ise tercüme alanında altın çağ yaşanmış, hemen hemen bütün klasikler Türkçeye kazandırılmıştır.
Türkiye'de akademik hadisçiliğin başlatıcısı kimdir?
Türkiye’de akademik hadisçiliğin başlatıcısı, aslen Bosnalı olup uzun yıllar başta Ankara İlâhiyat Fakülte’si ve Erzurum İslâmî İlimler Fakültesi’nde dersler veren M. Tayyip Okiç’tir. Mehmed Said Hatiboğlu ve Talat Koçyiğit Ankara İlâhiyat Fakültesi’nde onun yetiştirdiği iki hadis profesörüdür.
Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki kitap ve makale türünde hadis çalışmalarının genel çerçevesini tanımlayınız.
Türkiye Cumhuriyeti döneminde kitap ve makale çalışmaları, telif, tahkikli neşir (edisyon kritik) ya da tercüme olarak yapılmış ve bunlar yoğun olarak İstanbul ve Ankara gibi merkezlerde basılmıştır.
Hz. Peygamber'in mektuplarını ilk toplayan muhaddis kimdir?
Ebu Cafer ed- Deybülî’dir. Deybül bugün Pakistan sınırlarında bulunan Karaçi yakınlarında bir yerleşim merkezidir. Hicri 322’de Mekke’de vefat eden Deybülî, Hz. Peygamber’in mektuplarını ilk toplayan kişi olarak bilinmektedir.
Hind alt kıtası alimlerinden Muhammed Enver Şâh Hüseynî Keşmîrî'nin eserlerinin genel yapısı ve en önemli eserlerinden birinin özellikleri nelerdir?
Keşmîrî’nin eserlerinin çoğu talebelerinin tuttuğu notlardan meydana gelmiştir. Matbu eserleri arasında Sahîh-i Buhârî şerhi Feyzu’l-bârîmühimdir. Bu kitapta diğer Buhârî şerhlerinde rastlanamayacak olan ilgi çekici izahlar, bilgiler vardır. Müellif Sahîh-i Buhârî’yi 30 kadar şerhinden istifade ederek 13 defa dikkatle okumuş, sonra onu 20 yıldan fazla bir süre talebelerine okutmuştur. Eser, Keşmîrî’nin ders takrirlerinin öğrencilerinden Bedr-i Âlem Mir’âtî ve Muhammed Yusuf Bennûrî tarafından kaleme alınmasından oluşturulmuştur. Bundan başka onun muhtelif İslâmî ilimlerde yazdığı yirmi civarında kitabı bulunmaktadır.
Fazlurrahman klasik hadis kaynaklarında rastlanmayan bir şekilde hadisleri nasıl taksim etmiştir?
Fazlurrahman muhteva açısından hadisleri üç farklı gruba ayırmıştır. Klasik hadis kaynaklarında rastlanmayan bu taksime göre hadisler, teknik hadis, tarihi/biyografik hadis ve dînî hadis diye sınıflandırılır. Teknik hadisler genellikle, fıkhî, sosyal, ekonomik, siyasi vb. konuları içerir. Tarihi/biyografik hadisler, Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili siyer kitaplarındaki rivayetleri kapsar. Dînî hadis ise, namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetlerle ilgili hadisleri ihtiva eder.
İslam dünyasında 19. asırda yoğunluk kazanmaya başlayan modernleşme düşüncesi hangi tartışmaları da gündeme getirmiştir?
Son asırda İslâm dünyasında hadis ilmiyle ilgili çalışma ve tartışmaların önemli merkezlerinden birisi de Mısır’dır. Burada Mısır’daki hadis tartışmaları hakkında kısaca bilgi verilecek, daha sonra önemli şahsiyetler üzerinden genel bir tanıtım yapılacaktır. İslâm dünyasında 19. asırda yoğunluk kazanmaya başlayan modernleşme düşüncesiyle birlikte dinin temel kaynaklarından birini teşkil eden hadis ve hadisin dindeki yeri ve delil olma bakımından değeri (hucciyyeti) ile ilgili tartışmalar önce Hindistan’da Sir Seyyid Ahmed Han’la gündeme gelmiş, ardından Ehl-i Kur’ân grubunun hadis karşıtlığı ile uç noktasına varmıştır.
Türkçeye Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması adıyla çevrilen kitabın yazarı kimdir ve bu kitabın özelliği nedir?
Mahmud Ebû Reyye’nin belli ölçüde müsteşriklerin görüş ve düşüncelerinden izler de taşıyan Advâ ale’ s-Sünneti’ l-Muhammediyye adlı kitabıyla bu düşünceler zirveye çıkmıştır. Sünnetin güvenilmez olduğu, bize sahih yollarla gelmediği gibi hadis tarih ve usulüne dair bir dizi iddiayı ihtiva eden ve Türkçeye Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması adıyla çevrilen bu eser yayımlandığı tarihte (1957) Mısır’da büyük gürültü koparmış ve birçok reddiye yazılmasına sebep olmuştur.
Oryantalizm veya şarkiyatçılık nedir ve bu çalışmaları yapanlar hangi isimlerle anılmaktadır?
Oryantalizm veya diğer bir isimlendirmeyle şarkiyatçılık genelde Batılıların, Doğu halklarını özelde ise İslâm dünyasını çeşitli açılardan ve bilhassa dini kaynaklarını inceledikleri alanın ismidir. Bu çalışmalarıyapanlara oryantalist veya müsteşrik denir.
Oryantalistlerin önemli bir kısmının hadis hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Farklı görüşleri benimseyenler olmakla birlikte oryantalistlerin önemli bir kısmı, Hz. Peygamber’in hadisleri yazmayı yasaklaması sebebiyle sahâbîler tarafından pek az hadisin rivayet edildiğini ve hadis külliyatınıdolduran rivayetlerin çoğunun Hz. Muhammed’le ilgisinin bulunmadığınıileri sürerler. Onlara göre hadisler, ortaya çıkan yeni meselelere çözüm getirmek için II (VII) ve III. (IX). yüzyıllarda İslâm hukukçuları tarafından uydurulmuştur. Ayrıca hadislerin farklı görüşlere mensup kimseler tarafından ortaya atılması yüzünden birbiriyle çeliştiğini, esasen bir kısmının Tevrat’tan,İncil’den ve eski hurafelerden derlendiğini iddia ederler.