İktisat Tarihi Dersi 4. Ünite Özet
Modern Çağın Başlarında Ekonomik Gelişmeler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Coğrafi Keşifler ve Ekonomik Sonuçları
1000 yıllarından sonra Avrupa ekonomik bir kalkışa geçmiş ve ekonomik gelişmemişlikten kurtularak dengeyi kendi lehine çevirmiştir.
Kalkış Amerikalı iktisatçı Rustow’un geliştirdiği bir kavram olup, iktisadi gelişme aşamaları teorisine göre 5 aşamanın üçüncüsü olarak görünür. Gelişme yolundaki engellerin kalktığı ve gelişmenin güçlerinin bu aşamada hakim olduğu görülür. Gelişmenin geri dönülmez bir noktada olduğu aşamadır.
17. yüzyıl ortalarındaki Avrupa ekonomisi ile 15. yüzyıl Avrupa ekonomisi arasında önemli farklar vardı. Deniz aşırı genişleme sayesinde Avrupa ile Asya arasında doğrudan yeni bir deniz yolu açılmıştı. Dünya tarihi açısından daha önemli bir sonuç Avrupalıların Batı yarım küresini ele geçirmesiydi. Keşiflerle aranandan daha fazlası bulunmuş ve Avrupa, ekonomik kaynak arzını büyük ölçüde genişletmişti.
Dünya tarihi açısından en önemli sonuç Avrupalıların Batı yarım küresini ele geçirmesiydi. Avrupa ile Amerika kıtasının teması Amerika kıtasını değiştirmiştir. Bu değişiklikler;
- İspanyollar Batı yarım küresine daha önce bilinmeyen yeni ürünler getirmiştir (Buğday, şeker kamışı, kahve ve çeşitli meyveler)
- At, sığır, koyun, eşek, keçi, domuz ve pek çok kümes hayvanı İspanyollar tarafından getirilmiştir.
- Avrupa medeniyetinin Amerika’ya tanıttığı diğer özellikler ateşli hastalıklardır.
- İşgücü kıtlığına bir çare olarak İspanyollar, Afrika kökenli köleleri Batı yarım küresine taşımıştır.
Avrupa’da daha önce bilinmeyen pek çok yeni ürün, büyük miktarlarda ithal edilmemekle birlikte öğrenildi ve yerlileştirilerek önemli temel yiyecek maddeleri haline getirildi. Amerika’dan patates, domates, mısır, fasulye ve kabak geldi. Asya’dan öğrenilen pirinç Avrupa ve Amerika’da üretildi. Özellikle mısır ve patates ekiminin yaygınlaşması, 18. yüzyıldan itibaren Avrupa hızlı bir nüfus artışı dönemine girdiği zaman açlık tehlikesinin azaltılmasına ve yiyecek probleminin çözümlenmesine büyük katkıda bulundu.
Deniz aşırı yayılma sonucu ekonomi açısından zengin altın ve gümüş yataklarına sahip olan Meksika ve Peru’nun keşfi önemli bir olaydı.
Avrupa’ya taşınan kıymetli madenler, mal ve hizmetlere karşı talep yarattı. Bu da fiyat ihtilaline neden oldu.
1500-1620 yılları arasında Amerika’dan İspanya’ya akan kıymetli maden girişinin neden olduğu fiyat artışlarını tanımlamak için fiyat ihtilali kavramı kullanılır.
Avrupa ülkelerinde fiyatlar genel seviyesi %300-400 civarında artış göstermiştir.
16. yüzyıldaki fiyat artışlarının temel açıklamalarından biri, Earl J. Hamilton’un fiyat yükselişleri ile Amerikan gümüş ve altınının Avrupa’ya akışı arasında sıkı bir ilişki olduğunu ileri süren teorisidir. Buna göre 16. yüzyıl boyunca Avrupa’ya Yeni Dünya’dan taşınan hazinelerde sürekli bir artış vardı. Fiyatlardaki en hızlı yükseliş ile altın ve gümüş ithalindeki en büyük artış arasında zaman olarak aynılık söz konusuydu. 1600’lerden sonra da fiyatlarla kıymetli maden ithalleri arasındaki ilişki düşme şeklinde sürmüştü.
Avrupa Ekonomisinde Gelişmeler
Nüfus, 15. Yüzyılın başlarında yarım yüzyıl düşmüş ve durgunluktan sonra tekrar artmaya başlamıştır. 15. Yüzyılın başında 45 milyon alan nüfus, 17, yüzyılın başlarında 110 milyonu aşmıştır.
Tarım, teknolojinin ilerlememesi nedeniyle 17. Yüzyılda ortalama zirai verimlilikte durağanlığa ve hatta düşmeye neden olmuştur.
Akdeniz bölgesinde iklim ve toprak tiplerinin benzerliğine rağmen çok farklı özellikler görülüyordu. İtalya’da küçük mülk sahibi kiracı çiftçiler yanında yoksul ortakçıların ve ücretli işçilerin işlettiği büyük çiftlikler de bulunuyordu. Yetiştirilen ürünler arasında tahıllar yanında pirinç de yer alıyordu. Bağcılık ve zeytincilik de önemli ekonomik faaliyetlerdi.
Sanayi, tarımda olduğu gibi Modern Çağ’ın başlarında büyük bir teknolojik sıçrama yapamamıştı.
Sanayinin en önemli kolu dokuma sanayi idi. Dokuma sanayinin önemli bir bölümü mahalli pazarlar için evlerde gerçekleştiriliyordu.
Teknolojik açıdan önemli değişmelerin ortaya çıktığı bir alan okyanus denizciliği idi. Okyanus denizciliği kıyı denizciliğinden oldukça farklıydı. Onun gelişmesi yeni araçların ve tekniklerin doğuşunu teşvik etti. Denizci kronometrelerinin icadı, harita yapımı alanındaki ilerlemeler, deniz toplarının gelişmesi önemli birkaç örnektir. Teknik nitelikteki değişmelerin ekonomik sonuçları da oldu. Denizci kronometreleri, aynı zamanda bu konuyla ilgili sanayide yeni gelişmeler doğurdu. Deniz topları, metalürji sanayiinde gelişmeleri teşvik etti.
16 ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa ekonomisinin tüm sektörleri içinde en dinamik olanı şüphesiz ticaretti. Bu yüzden 16. yüzyıl ticaret devrimi dönemi olarak da adlandırılmıştır. Dönem içinde uluslararası ticarette büyük bir patlama olduğu kesindir. Avrupa dışındaki ticaret bu patlamaya büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Avrupa içindeki ticaretteki artış da önemliydi. Ancak iktisat tarihi açısından asıl önemli olan uluslararası ticaretin gösterdiği değişmelerdi. 16. ve 17. yüzyıllarda yeni ticaret yollarının açılmasının bir sonucu olarak Avrupa ticaretinin ağırlık merkezi Akdeniz’den Kuzey denizlerine kaydı ve uzak mesafeli ticarete konu olan malların niteliği ile ticari organizasyon şekilleri önemli ölçüde değişti.
Modern çağların başlarında Avrupa ülkelerinin ekonomik politikaları iki amaca yöneliktir:
- Ekonomik imkanları kullanarak devletin güçlendirilmesi,
- Devletin gücünü kullanarak ekonomik gelişmenin ve ülkenin zenginleşmesinin sağlanması
1500 ile 1800 yıllara arasında Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik politikalarına yön veren ekonomik fikirler ve yapılan uygulamalar merkantilizm olarak adlandırılmıştır. Merkantilizme göre bir milletin refahı anaparanın miktarına bağlıdır ve küresel ticaret hacmi değişmez. Ekonomik servet veya anapara devletin elinde tuttuğu, altın, gümüş miktarı veya ticari değer ile temsil edilir. Bu da diğer devletlerle olan ticari dengenin olumlu yönde olması ile en iyi yükseltilir. Merkantilizme göre, yönetim ekonomide korumacı bir rol oynamalı, dış satımı desteklemeli ve dış alımı sınırlandırmalıdır. Bu fikirler üzerinde duran ekonomik sisteme merkantilist sistem denir.
Colbertizm, devlet eliyle geliştirilen sanayi kuruluşlarına ve alt yapıya önem veren, aşırı ekonomik milliyetçi bir merkantilist uygulamaya verilen addır.
Ekonomik milliyetçiliğin en tipik örneği Fransa’da 1665- 1683 yılları arasında süren Colbert dönemidir.
Avrupa Ekonomik Güç Dengesinin Değişmesi
İktisat literatüründe 16 yüzyıl altın çağ, 17, yüzyıl ise kriz dönemi olarak değerlendirilmiştir.
16. yüzyılda İspanya Avrupa’nın en geniş imparatorluğuydu. Amerika’da da geniş bir sömürge imparatorluğuna sahipti.
Ekonomik gerileme halkın hayat standartlarının düşmesi, kıtlık ve salgın olaylarının artması ve 17. yüzyılda da nüfusun azalması şeklinde kendini gösterdi İspanya’nın ekonomik düşüşünde yanlış ekonomik politika ve uygulamaları da önemli rol oynadı. İspanya kralları Hristiyan Avrupa’yı birleştirme gayretiyle büyük savaşlara giriştiler. Krallık Amerikan altın ve gümüşüyle büyük bir gelir kaynağına kavuştu. Bu ise kralları üçüncü bir gelir kaynağı olarak borçlanmaya itmiştir.
Mali ihtiyaçlardan kaynaklanan diğer müdahaleler de aynı ölçüde yıkıcıydı. Krallıkça tanınan çeşitli imtiyazlar bu kötü uygulamaların örnekleriydi. İspanya’da herhangi bir uzun dönemli ekonomik politikanın mevcut olmadığının en canlı örnekleri tahıl üretimi ile kumaş sanayidir. Bu geniş imparatorlukta gümrük birliği de yoktu. Her bölge diğerine karşı kendi tarife engellerini yükseltmişti. Hatta her biri ayrı para sistemine sahipti. İspanyol krallarının dini politikaları ülkenin ekonomik gücünü zayıflatıcı diğer bir nedendi.
İtalya’ya baktığımız zaman, onun sınırlı bir iç pazara sahip, doğal donanımı yoksul bir ülke olduğunu görürüz.
İtalya’nın ekonomik zenginliği ürettiği mamul malların ve hizmetlerin çok yüksek bir oranını ihraç etmesinden kaynaklanmasıydı.
İtalyan mallarının yerini başkalarının almasının temel nedeni İngiliz, Hollandalı ve Fransız mal ve hizmetlerin daha düşük fiyatlarla arz edilmesiydi.
İtalya işçisinin verimi, İngiliz, Fransız ve Hollandalı işçiden daha düşüktü.
Geleneksel olarak Hollanda 17 eyaletten oluşan iki bölgeye ayrılır. Bu eyaletler siyasi yakınlıkları nedeniyle İspanya İmparatorluğu’nun ticari imkânlarından yararlanıyorlardı. 11. ve 15. yüzyıllar arasında Güney Hollanda, Avrupa’da şehirleşme ve ekonomik gelişmede öncü bölgelerden biriydi. Ekonomik gelişmişlik açısından İtalyan kutbunun hemen ardından geliyordu. 13. ve 14. yüzyıllarda Kuzey Avrupa’nın en önemli uluslararası iş merkezi Bruj’du. 15. yüzyıl ile 16. yüzyılın ilk yarısı boyunca Güney Hollanda’daki Antwerp baharatlar, İngiliz kumaşları, İtalyan ipeklileri, Alman gümüşü gibi değerli mallarda en parlak uluslararası finans ve ticaret merkeziydi. Flandra’da üretilen tekstil ürünleri, Kuzey ve Orta Avrupa’nın en kaliteli yünlü kumaşlarıydı.
Hollanda’nın ekonomik refahı sadece ticari başarıya dayanmamaktadır, aynı zamanda tarım ve imalat sektörleri de oldukça gelişmiştir.
Hollandalıların ekonomik başarılarının temeli, dünyanın her yerinde her şeyi diğer ülkelerin tüccarlarından daha ucuza satabilmesiydi.
İngiltere Avrupa’nın en iyi yün yetiştiricisiydi.14. yüzyıldan itibaren daha fazla yünlü kumaş üretmeye başlamıştı. Ortaçağın sonlarında yün ve yünlü kumaş, İngiliz ihracatının büyük bir kısmını oluşturuyor ve bu ihracat içinde yünlü kumaşın ham yüne oranı giderek artıyordu.
Ekili alanlar han yün ihtiyacını karşılamak için çayırlara dönüştürüldü. Tekstil sanayi tüm kırsal bölgelere yayıldı.
Tüccar sayısı arttı İhracatın gelişmesi ithalatın da büyümesini sağladı. İngiltere’nin ekonomik büyümesinin en önemli nedeni dış ticaretinde görülen büyük genişlemeydi. 17. yüzyılın sonunda İngiltere, Hollanda dışında kişi başına dış ticaret değeri en yüksek ülkeydi.
İngiltere’nin ekonomik büyümesinin en önemli nedeni dış ticaretinde görülen büyük genişlemeydi.
Osmanlı Ekonomisiyle İlgili Değişmeler
Osmanlı ekonomisi XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Bunun birçok nedeni olmakla beraber iç ve dış gelişmeleri, uzun süren ve yenilgiyle sonuçlanan savaşlar ile Avrupa’nın ekonomik yönde ilerleme kaydetmesi etkili olmuştur.
Kanuni dönemi imparatorluğun gücünün zirveye ulaştığı dönemdi. Ancak onun son yıllarında uluslararası şartlarda bazı olumsuz gelişmeler başlamıştı. 1571’de Osmanlı filosu Akdeniz’deki müttefik filosuna yenildi. 1572 ile 1606 arasında Osmanlılar Doğu’da ve Batı’da yıkıcı ve uzun savaşlar yapmak zorunda kaldı. Osmanlılar denizlerdeki üstünlüklerini de yitirmişlerdi. Sonuçta imparatorluk siyasi ve ekonomik olarak Balkanlar, Anadolu ve Arap topraklarıyla sınırlı bölgesel bir güce dönüştü.
Dönemin başında önemli bir ekonomik problem ise hızlı fiyat artışlarıdır. Avrupa’da olan fiyat devrimi, 1850’lerde hız kazanan enflasyon ekonomiyi olumsuz etkilemiştir.
Osmanlı ekonomisi dönem içinde tarım, taşıma ve sanayi sektörlerinde durgun bir özellik gösteriyordu. 17. yüzyılda Osmanlı tarımı 2 yeni ürünün ortaya çıkışından yararlandı. Tütün ve mısırın ekimi süratle yayıldı ve 17. yüzyıla gelmeden önemli ihraç malları arasına katıldı. Bunun dışlında tarımda dikkate değer bir değişme yoktu.
Sanayide de önemli bir gelişme olmadı. Buna karşılık, Avrupa mallarının daha ucuz ve kaliteli hale gelmesi yerli ürünlerin rekabet gücünü zayıflattı.