İktisat Tarihi Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Modern Zamanlar Öncesinde Asya, Afrika Ve Amerika’Da Toplum Ve Ekonomi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Asya yönetim modellerini açıklamak için Avrupalı tarihçileri tarafından ortaya atılan Doğu Despotluğu kavramını açıklayınız.
Asya toplumları, bazı Avrupalı tarihçiler ve toplumbilimciler tarafından toprakta özel mülkiyetin bulunmadığı, rasyonel pazar organizasyonundan ve bürokratik yönetim şekillerinden yoksun, değişme dinamiği olmayan, tarih dışı toplumlar olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca Doğu devletlerinde tarım için vazgeçilmez olan sulama sistemlerini kontrol eden yöneticilerin toplumu tam bir baskı altına alarak kişisel teşebbüsün ve temsili kurumların gelişmesine izin vermedikleri ileri sürülmüştür. “Doğu despotluğu” olarak ifade edilen ve sosyo-ekonomik gelişmeyi engellemekle suçlanan bu yönetim modeli, modern zamanlarla birlikte Avrupa’nın Asya toplumları üzerinde kurmaya çalıştığı hegemonyanın önemli bir meşrûiyet gerekçesi olarak geniş ölçüde kullanılmıştır. Oysa uzak mesafeli ticarete dayalı ticari bir kapitalizmin tüm özelliklerinin Avrupa’dan çok önceleri ortaya çıktığını bildiğimiz Asya, modern zamanlara kadar dünyanın ekonomik açıdan en gelişmiş ve en uygar bölgesiydi.
Orta Çağ İslam Dünyası'nda faizin dinen yasaklanmış olmasının olumlu sonuçları nelerdir?
Faizin dinen yasaklanmış olması Müslüman tüccarları çeşitli ortaklık şekillerini ve kredi kurumlarını geliştirmeye teşvik etti.
Coğrafi keşiflere kadar olan dönemde Müslümanların Asya ve Avrupa arasındaki ticarette oynadığı aracı rolünü açıklayınız.
Coğrafi keşiflere kadar Müslümanlar, Avrupa ve Asya arasındaki ticarette tek aracı konumundaydılar. Uzak mesafeli ticaretin gelişebilmesi için gerekli altyapı Müslüman dünyasında her yönüyle sağlanmıştı. Taşıma imkânları yeterliydi. Seyahat eden tüccarların yol güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirler alınmıştı. Alıcı ve satıcıların karşı karşıya gelebileceği ve piyasa şartları hakkında bilgi sahibi olabileceği pazarlar ile genel kabul gören ödeme ve finansman araçları gelişmişti. İş anlaşmazlıklarının çözümlenebileceği hukuki bir çerçeve mevcuttu. İslam dünyasının tüm şehirleri ve bölgeleri arasında insanlar, fikirler, mallar ve sermaye serbestçe dolaşmaktaydı. Müslümanlar Avrupa ve Asya arasındaki teknoloji transferine de aracılık ettiler. Manyetik pusula ve kağıt yapımı gibi Çin teknolojileri Müslümanlarca Avrupa’ya ulaştırıldı
Osmanlı İmparatorluğu'nda askeri ve reaya olarak bilinen sosyal yapılanmayı açıklayınız.
Toplum iki ana gruptan oluşuyordu. Birinci grup Sultan ve onun hizmetinde olan herkesi yani tüm askerleri, din adamlarını, bürokratları, bunların ailelerini, hizmetçi ve kölelerini kapsıyordu. Askeri olarak adlandırılan bu kişiler devlete sağladıkları hizmetler karşılığında vergi muafiyeti başta olmak üzere bazı imtiyazlardan yararlanırlardı. İkinci grup ise reaya adı verilen vergi mükellefi nüfustu. Bu gruba çiftçiler, tüccarlar ve esnaf giriyordu.
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki tımar sistemi ile Avrupa'daki feodal rejimi arasındaki farklar nelerdir?
Tımar sistemi ilk bakışta Orta Çağ Avrupa’sındaki feodal sisteme benzetilebilir. Fakat temel bir farklılık söz konusuydu. Tımar sisteminde sipahinin devletten aldığı toprağın mülkiyeti değil, bu topraklarda yaşayan insanlardan belirli devlet gelirlerini toplama hakkıydı. Sipahi, feodal sistemdeki lorddan farklı olarak devletin toprak yasalarının bir uygulayıcısı konumundaydı. Bu nedenle Osmanlı toplumunda Avrupa’da olduğu gibi aristokratik bir sınıf oluşmamıştı.
Karadeniz ticaretinin Osmanlılar için önemini açıklayınız.
Karadeniz ticareti, Osmanlı ekonomisinin en önemli bölümlerinden biriydi. Osmanlılar 15. yüzyılın sonlarında önemli Karadeniz limanlarını ele geçirdikten sonra yabancı tüccarı Karadeniz ticaretine sokmadılar. İstanbul’un ve özellikle de sarayın buğday, un, tereyağı, peynir, bal, balık, tuz ve havyar gibi yiyecek ihtiyacının büyük bölümünü sağlayan bölge ayrıca Rus ticaretine aracılık ediyordu. On altıncı yüzyılda Avrupalıların da ilgisinin artmasına kadar Rus kürklerinin en önemli pazarları Osmanlı şehirleriydi. Bu geniş kapsamlı ve zengin ticaretin sonucu olarak bölge aynen Mısır ve Suriye’de olduğu gibi Osmanlı ekonomisinin tamamlayıcı bir bölümü haline gelmişti.
Osmanlı'daki vakıf kurumunun fonksiyonları nelerdir?
Vakıflar sistemi, İstanbul’da ve diğer şehirlerde kültürel ve ticari tesislerin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Her Osmanlı şehri bir büyük cami ve bedestene sahipti. Vakıflar kadı önünde yazılmış ve sultan tarafından onaylanmış bir vakıf senedine dayanıyordu. İslam toplumlarında tüm hayır kurumları vakıflar şeklinde kurulmuştu. Böylece kamu hizmetlerinin ve vakıf kurumunun devamlılığı sağlanmış oluyordu. Vakıflar mali ve idari özerkliğe sahip kuruluşlardı. Vakıf gelirlerinin toplanması, elde edilen fonların vakıf amacına uygun şekilde kullanılması, görevlilerin ücretlerinin ödenmesi ve vakfın korunması mütevellinin göreviydi.
Osmanlı'da esnaf loncaları hangi iki ekonomik işlevi yerine getiriyordu?
Ekonomik açıdan lonca düzeni, arz ve talep yasalarının işlemesindeki problemleri çözmeyi amaçlıyordu. Çünkü modern zamanlara kadar ilkel taşıma sistemleri malların ancak sınırlı miktarda piyasaya arzına imkân veriyordu. Ham madde kıtlığı, çoğunlukla yüksek fiyatlara yol açıyordu. Bu nedenle gerekli ham maddeler adil bir fiyattan ilgili loncaya ulaşmalı ve lonca ustaları arasında onlara yeterli istihdamı sağlayacak ölçüde dağıtılmalıydı. Bu amaçla yayınlanan fermanlarda karaborsacılık yasaklanıyor ve yabancı tüccarın, bir bölgeden ancak o bölgenin insanları ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra mal satın almasına izin veriliyordu. Hatta bazen devlet bazı kıt ve stratejik ham maddelerin ihracını kesinlikle yasaklıyordu. Lonca düzenini belirleyen ikinci önemli faktör pazarın sınırlılığıydı. Çoğu lonca şehir ve çevresindeki köylerden oluşan oldukça dar bir bölge için üretim yapıyordu. Çoğu şehirler oldukça küçüktü. Üretimin bu sınırlı pazara göre ayarlanması gerekiyordu. Bu da loncaya ait dükkan ve mağaza sayılarının sınırlandırılmasıyla sağlanıyordu. Ayrıca, bu sınırlı pazarın yabancılara karşı korunması da gerekliydi. Bu amaçla devlet loncalara bir şehirde ya da açıkça tanımlanmış bir alanda ticari tekel hakkı bağışlıyordu.
Osmanlı'da ekonomiyi düzenleyen önemli kurumlardan biri olan ihtisap kurumunun tanımını yapınız.
Ekonomiyi düzenleyen bir başka önemli kurum da ihtisaptı. Uygulamanın kaynağı İslam devletlerinde toplumun iyiliği için genel kabul görmüş sosyal standartları ve yasakları desteklemenin, siyasi otoritenin en önemli görevleri arasında yer almasıydı. İhtisap düzenlemelerinin çoğu ticaretle alakalıydı ve ticarette hileyi ve aşırı karı önlemeyi, piyasada adil fiyatların tespit olunmasını, malın ağırlığının ve kalitesinin kontrol edilmesini amaçlıyordu. Osmanlı yönetimi de fiyatları kontrol etmiş, aşırı karı ve hileyi önlemek için piyasada ham maddelerin ve mamul malların satışı ile ilgili çeşitli kurallar koymuştur.
Çin'in modern dönem öncesinde teknolojik ve bilimsel gelişmişliğine rağmen sanayi devrimini gerçekleştirememesinin sebebi nedir?
Teknolojik ve bilimsel gelişmişliğine rağmen Çin bir sanayileşme sürecine giremedi. Çünkü zanaat ürünleri sarayın, bürokrasinin ve toprak sahibi yüksek aristokrasinin sınırlı taleplerini karşılamaya yönelik olarak gerçekleşiyordu. Geniş köylü kitleleri bu tür lüks mallara talep gösteremeyecek kadar yoksuldu. Demir bile aletlerden çok silahların ve süs eşyalarının yapımında kullanılıyordu. Tüccarlar ve ticaret Konfüçyüsçü değerler sisteminde aşağı bir statüye sahipti. Zengin olan az sayıdaki tüccar servetinin önemli bir bölümünü toprak satın alarak aristokratik sınıflara katılmak için harcıyordu.
Hint kant sisteminin sosyal hareketliliği ve etkin kaynak dağılımını nasıl etkilediğini açıklayınız.
Ekonomik açıdan kast sisteminin en önemli özelliği mesleklerin de kalıtımsal olmasıydı. Din adamları ya da savaşçılar için tüm nesiller boyunca aynı mesleğin sürdürülmesi can sıkıcı olmasa da alt düzey işleri yerine getirenler için aynı şey söylenemezdi. Hindu toplumunda dünyada kendisine düşen görevi sadakatle yerine getirerek ödüllendirilmeye hak kazananların daha yüksek bir sosyal statü ile yeniden hayata dönme umudunu ifade eden reenkarnasyon inancının benimsenmesi bir tesadüf değildi. Hint kast sistemi bir zamanlar düşünüldüğü kadar katı olmasa da sosyal hareketliliği ve etkin kaynak dağılımını büyük ölçüde engelliyordu.
Afrika'nın modernlik öncesi dönemlerde ekonomik geri kalmışlığının sebepleri nelerdir?
Özellikle bürokratik bir devletin olmayışı ve yazılı bir dilin olmayışı kuşaklar ve toplumlar arasındaki bilgi aktarımını güçleştiriyordu.
Antik dönemlerde Amerika'da ticaretin varlığı ve gelişimiyle ilgili neler söylenebilir?
Pazarlar ve ticaret oldukça erken tarihlerde gelişmişti. Arkeolojik bulgular uzak mesafeli ticaretin M.Ö. 2. binyılın ortalarında başladığını göstermektedir. Maya uygarlığı da aşağı yukarı aynı tarihlerde ortaya çıkmıştı. Takvim bilgisine ve bir tür yazıya sahip olan Mayaların ekonomik ve toplumsal organizasyonları hakkında çok az şey bilinmektedir. Toplum anıtsal mimari eserlerin inşası için hiyerarşik olarak düzenlenmişti ve böyle bir örgütlenmeyle elde edilen yiyecek fazlası binalarda çalışacak işçilerin ve ustaların ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılıyordu. Maya uygarlığı 4. ve 9. yüzyıllar arasında zirvesine ulaştı. Bu dönemde Amerika dışında bilinmeyen bir sulama tekniğiyle tarım yapılmaya başlandı. Aralarında gelişmiş ticaret ilişkileri bulunan kalabalık şehirlerin varlığı zirai verimliliğin oldukça yüksek olduğunun açık bir göstergesiydi.
Osmanlı lonca sisteminin uzun süre boyunca varlığının korumasının sebebi nedir?
Osmanlılar, geleneksel lonca düzenini ısrarla korumaya çalışmışlardır. Bu muhafazakar tutum, herhangi bir yeniliğin toplum içinde düzensizliğe ve anarşiye, bunun da hazinenin gelir kaybına yol açacağı düşüncesinden kaynaklanıyordu. Ayrıca idari ve siyasi şartlar, malların kalite ve fiyatlarında istikrarı gerektiriyordu.
Osmanlı loncalarının üyelerinden olan yiğitbaşının görevleri nelerdir?
Önemli bir lonca üyesi olan yiğitbaşı iç işlerini yürütürdü: Pazardan ham maddeyi satın alır, ustalara dağıtır ve mamul malı dükkanlara teslim ederdi.
Osmanlı Devleti'nin hukuki sistemi hangi kaynaklardan besleniyordu?
Hukuki prensipler ve uygulamalar iki kaynaktan geliyordu. Birincisi, İslam’ın getirdiği hukuk sistemiydi. İkincisi ise, sultanın yaptığı yasalardı. Kanun adı verilen bu düzenlemeler genellikle idare ve kamu ile ilgiliydi ve genel kabul görmüş bir geleneğe ya da prensibe dayalıydı.
Orta Çağ İslam Dünyası'nda nasıl bir para rejimi kullanılıyordu?
İslam fetihlerinden önce Bizans bölgesinde altın, Sasani topraklarında ise gümüş paraların kullanıldığı tek metalli para sistemleri geçerliydi. İlk başlarda Müslümanlar devraldıkları bu sistemi bir süre devam ettirdiler. Yedinci yüzyılın sonunda gerçekleşen para reformuyla 4.25 gramlık dinar adlı altın ve 2.97 gramlık dirhem adlı gümüş paralara dayalı çift metalli para sistemine geçildi. Yeni para sistemi zengin kıymetli maden stokları ve yeni kaynaklarla beslenerek üç yüzyılı aşan bir süre parasal istikrar sağlandı. Arap paraları Hristiyan dünyada bile büyük itibar kazandı.
Osmanlı Devleti'nde köylünün vergiyi ayni, yani ürün olarak ödemesinin sebebi nedir?
Para kıtlığı ve daha önemlisi pazar ekonomisinin fazla gelişmemiş olması, Orta Çağ devletlerinin temel bir problemiydi. Tarıma dayalı bir ekonomide devletin en önemli gelir kaynağı olan öşür vergisini köylü para yerine ürün olarak ödüyordu.
Osmanlı'da hangi sosyal sınıf yüksek sermaye birikimi yapabiliyordu?
Osmanlı şehirlerinde kervan ticareti ve dış ticaretle uğraşan tüccarlar Osmanlı toplumunun gerçek sermayedarlarıydı. Teşebbüslerini ve servetlerinin artırmalarını engelleyen herhangi bir şey söz konusu değildi. Sermaye sahiplerinin kervan veya gemiyle yapılan ticarete katıldığı bir ortaklık şekli olan mudaraba tüccar arasında oldukça yaygındı. Ticaret genellikle bedestenlerde yürütülüyordu. Zengin tüccar, şehirlilerin nüfuzlu bir kesimini oluşturuyordu.
Çin'de Konfüçyüscü düşünce kendi kendine yeterli ve ticaretten çok tarımı önceleyen bir ekonomiyi tercih etmesine rağmen Çin'de ticaretin gelişmesinin sebepleri nelerdir?
Konfüçyüscü düşüncenin kendi kendine yeterli ve ticaretten çok tarıma dayalı bir ekonomi tercihine rağmen Çin yönetimleri ticarete açık olmanın mali yararlarının farkındaydılar. Asya pazarlarında dönemin Avrupa devletlerinden çok daha liberal politikalar uygulanıyordu. Ticarette alınan gümrük vergileri oldukça düşüktü. Çin yönetimleri limanlar, depolar ve kıyılarda fenerler gibi altyapı yatırımlarını yaparak özel sektöre önemli bir destek sağlıyorlardı. Hükümetle iş dünyası arasındaki yakın iş birliği Çin yönetimlerine atfedilen geleneksel ‘doğu despotluğu’ fikrinin hiç de gerçekçi bir yaklaşım olmadığının açık kanıtıdır. Çin imparatorları, yönettikleri halkın refahı ile yakından ilgileniyorlar, bürokrasinin bağımsızlığına saygı gösteriyorlar ve kendilerini mutlak bir despottan çok yönetimim başı olarak görüyorlardı