Vergi Ceza Hukuku Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Vergi Kabahatleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Vergi kabahati nedir?
Vergi ödevlilerinin, yargı kararına ihtiyaç göstermeksizin, idari para cezasıyla cezalandırılan, vergi kanunlarında öngörülen yükümlülüklere aykırı fiilleridir.
Vergi kabahati çeşitleri nelerdir?
Vergi kabahatleri, “vergi ziyaı kabahati” ve “usulsüzlük kabahatleri” olmak üzere başlangıçta ikiye ayrılır. Usulsüzlük kabahatleri de “genel usulsüzlük kabahati” ve “özel usûlsüzlük kabahati” olmak üzere ayrıma tâbi tutulduktan sonra, genel usulsüzlük kabahatleri de kendi içinde I.inci (birinci) ve II. nci (ikinci) derece usulsüzlükler şeklinde derecelendirilmeye tâbi tutulur.
Kabahatlerin işlenmesi için hareketi yapanın kasıt veya ihmal içinde bulunmasının önemi yoktur. Dikkatsizlik, taksir ve ihmali içinde barındıran kusurlu bir davranışla da kabahatin işlenmesi mümkündür. Bu nedenle vergi kabahatlerinin işlenmesinde kasıt, aranan bir unsur değildir. O halde tüm kabahatler hem kasıtla hem de taksirle işlenebilir. Ancak, hareketin işlenmesinde mükellefe yüklenebilecek kasıt veya taksirliliği ifade eden bir kusur yoksa cezalandırma yoluna gidilemez.
Vergi ziyan kabahati nedir?
Mükelleflerin veya vergi sorumlularının vergilemeye ilişkin ödevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle verginin eksik veya geç tahakkukuna sebebiyet verilmesi ile verginin haksız yere geri verilmesidir. Vergi ziyaı kabahati esas itibarıyla vergi gelirlerinde kayba yönelik hareketleri veya fiilleri yasaklamayı konu alır.
Vergi ziyan kabahatinin hareket unsuru nedir?
Kanunlarda hareket unsuru ya teker teker belirtilir (sayılır) ya da genel olarak açıklanır. Vergi ziyaı kabahatinin esas itibariyle vergi ziyaına sebebiyet veren her türlü eylemi kendisine kabahatin hareketi (fiili) olarak kabul etmesi onu, serbest hareketli kabahat haline getirmiştir.
Vergi ziyan kabahatinin ağır nitelikli fiilleri nelerdir?
Ağır nitelikli fiiller olarak isimlendirdiğimiz fiiller taşıdıkları nitelikler itibariyle özellikli fiiller olup ilgili hareketlerin kabahat oluşturabilmesi için “vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan defter ve belgeler” üzerinde işlenmesi esastır. Aşağıda açıklanan fiiller aynı zamanda hürriyeti bağlayıcı ceza gerektiren kaçakçılık suçunun fiilerini de oluşturduğuna dikkat çekmek gerekir.
Hesap ve Muhasebe Hileleri Yapmak: Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapılması, genel olarak kayıt düzeninin vergi ve muhasebe hukuku kurallarına aykırı olacak şekilde değiştirilmesi olarak tanımlanabilir. Vergi matrahını daha az göstermek için yapılan hileler çok çeşitli olup bunlara her geçen gün yenileri eklenmektedir. Hileli işlemlere, imalatı düşük göstermek için hammaddenin satılmış gibi gösterilmesi, bazı gi- derlerin hem maliyet hem de gider hesaplarına yazılması, satışın bağış gibi gösterilmesi, gelirlerin avans olarak gösterilmesi, tahsili mümkün olan alacaklara karşılık ayırmak vb. örnek olarak verilebilir.
Gerçekte Olmayan Kişiler Adına Hesaplar Açmak: Gerçekte olmayan (hayal ürünü) bir kişiyi var ve yaşıyor gibi gösterip onun adına uydurma hesaplar açılabileceği gibi gerçekte var olan fakat kanunî deftere kaydedilen işlemlerle hiç ilgisi bulunmayanlar adına da hesaplar açılabilir. Bu yolla ticarî işlemlere kılıklandırma veya kılıflandırma yapılmak istenmekte ve bu suretle bazı hususların gizlenmesi amaçlanmaktadır. İşletmeyle uzaktan yakından ilgisi bulunmayanlar adına kanunî defterlerde hesap açmak, var olmayan kişilerin borçlu veya alacaklı olarak gösterilmesi, onlara mal satılmış veya onlardan mal alınmış gibi gösterilen işlemler böyledir.
Çift Defter Kullanmak: Defterlerde kaydı gereken hesap ve işlemlerin başka defter ve kayıt ortamlarına kaydedilmesi öğretide ve uygulamada “çift defter tutmak veya kullan- mak” kavramıyla ifade edilmektedir. Kanunen tutulması zorunlu defterlere kaydı gereken hususların bu defterlere değil de başka defter (örneğin ajanda, el defteri, cep defteri, ya- bancı işletmelerin kendi dillerinde tuttukları defterler) veya kayıtlara geçirilmesi ya da başka kayıt ortamlarına (örneğin cep bilgisayarına) aktarılması kabahatin hareket unsu- rudur. Örneğin, kanunî defterlere kaydı gereken hâsılatların el defterine kaydedilmesi çift defter tutmak olarak değerlendirilecektir. İkinci defter veya kayıt ortamındaki bilgilerden çıkartılan vergi, zorunlu defterlerden çıkartılan vergiden az ise, kabahat oluşmuş sayılmaz.
Defter, Kayıt ve Belgeleri Tahrif Etmek veya Gizlemek: Fiil, vergi kanunlarına göre tutulması mecburi olan defterlerin, kayıtların ve belgelerin tahrif edilmesi veya bunların gizlenmesidir. Fiilin meydana gelmesinde defter, kayıt ve belgelerde tahrifat veya gizleme eylemlerinden herhangi birinin meydana gelmesinin yeterli görülmesi nedeniyle fiil seçimlik olarak değerlendirilir.
Tahrifatın kelime anlamı bozmak, aslından farklı hale getirmek, kalem oynatmak demektir. Mükellef defter, kayıt ve belgelerde tahrifat yapmakla, esasen orijinal belgelerin gerçeği yansıtma gücü üzerinde oynama yaparak belge başka bir durumu yansıtacak şekil- de, gerçeği yansıtmaktan uzaklaştırılır. Örneğin, bir işletmenin almış olduğu faturada yer alan orijinal tutarları yükselterek bu şekliyle gider kaydedilmesi böyledir.
Gizleme, kanuna göre gizleme, varlığı noter kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi olarak ortaya konmuştur. Vergi incelemesine yetkili olanların dışındakilere ibraz edilmemesi gizleme sayılmaz. Defterlerin ibraz edilmemiş sayılmasının, yetkili kişilerce inceleme için istenmesine rağmen incelemeye verilmemesinin mümkün olduğu dikkate alındığında, inceleme elemanlarının mükelleflere defter ve belgeler için tanınan idarî süre niteliğindeki onbeş günlük ibraz süresine (VUK m. 14) ve beş yıllık saklama süresine (VUK m. 253) dikkat etmeleri gerekir. Çünkü, saklama sürelerini aşan sürelerde defter ve belgelerin istenmesine rağmen ibraz edilmemesi gizleme olarak kabul edilemez.
Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleme veya Kullanmak: Belge gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya mik- tar itibariyle gerçeğe aykırı yansıtacak şekilde düzenlenmesidir. Belgenin yanıltıcı olması onun üretilmesiyle ilgilidir. Belge ilk haliyle meydana getirilirken gerçek iktisadî ilişkiyi yansıtmaktan uzak düzenlenmişse bu durumda yanıltıcılık vasfı kazanmış demektir. Örneğin, (A) malından birim fiyatı 5000T olmak üzere 20 ton mal satılmasına rağmen, (A) malının (B) malı olarak gösterilmesi veya birim fiyatının 4000T veyahut miktarın 10 ton gösterilmesi belgeyi yanıltıcı hale getirir. Belgenin kullanılmasıyla kayıtlara (ticarî defterlere) intikal ettirilmesi anlaşılır.
Defter, Kayıt veya Belgeleri Yok Etmek: Beyana dayanan vergiler açısından defter, kayıt ve belge sisteminin son derece önemli bir yeri vardır. Defter ve belgelerin maddî varlığına son verme bunların yakılması, imha edilmesi, yırtılıp parçalandıktan sonra bir daha ulaşılamayacak şekilde çöpe atılması biçimlerinde olabilir. Mükellefin hiç defter tutmadığı veya belge düzenlemediği sabitse, pek tabiidir ki, yok etmeden bahsedilemez.
Defter Sayfalarını Kopartarak Yok Etmek: Defterlerin sayfalarının yerine başka yaprak konmuş olsun veya olmasın defter sayfalarını yok etmek kabahatin ayrı bir fiili sayılmış- tır. Bu fiilde tüm defterlerin veya bir defterin tümünün yok edilmesi değil, defterin sayfa veya sayfalarının yok edilmesi söz konusudur. Yok edilen sayfalar yerine başka sayfaların konulup konulmaması hareketin varlığını etkilemez.
Sahte Belge Düzenlemek veya Kullanmak: Belge düzenlemek vergi matrahının tespitine giden yolda işlemin gerçekleşmesinden sonraki bir aşamadır. Gerçekte hiç işlem olmadığı halde düzmece ve yapmacık bir belge üretilerek veya tedarik edilerek gerçekte işlem varmış gibi gösterilmesi esasen açık bir hileli davranıştır. Bir belgenin sahte düzen- lenmesi ve kullanılması defter, kayıt ve belge sistemine yönelik en ağır ihlâli oluşturur. Sahte belgeler gerçek anlamda faaliyeti olan firmalardan alınabileceği gibi, gerçek anlamda faaliyeti olmayan firmalardan da alınabilir. Belgenin sahteliği düzenlenen belge karşılığının bir işleme dayanmamış olmasıdır. Kısaca hiçbir ekonomik faaliyette bulunulmamasına rağmen (mal veya hizmet hareketi olmaksızın) sanki öyle bir faaliyette bulunulmuş gibi belge düzenlemektir. Uygulamada bu nitelikteki belgeler “naylon” belge olarak isimlendirilmektedir. Bu hususun ispatı her zaman kolay değildir. Ancak bazı göstergelere bakılarak bu kanaate ulaşılır. Örneğin, bir firmanın işyerinin adresinde bulunamaması, hiç sigortalı işçi çalıştırmaması veya yapılan işle orantılı işçi çalıştırılmaması, tahsilatların nakit olarak yapılması, düzenlenen belgelerdeki miktarlara uyumlu sermaye ve kapasiteye sahip olunmaması, elektrik, su ve telefon giderlerinin olmaması, bir hafriyat firmasının kamyonları için akaryakıt alımının görülmemesi, hafriyatın gerektirdiği teçhizat ve ekipmana sahip olmaması düzenlenecek faturanın sahte olduğu kanaatine varılmasında önemli karine oluşturur.
Sahtecilik, belgenin aslında yaratılabileceği gibi suretinde de yaratılabilir. Asıl veya suretin birinde sahteciliğin yaratılması suçun meydana gelmesi açısından yeterlidir. Belge tam sahte olarak düzenlenebileceği gibi kısmen sahte olarak da düzenlenebilir. Belgeye konu işlemlerden bazılarının gerçek durumu yansıtırken bazılarının gerçek durumu yansıtmaması belgeyi kısmen sahte hale sokar. Kısaca belgenin kısmen sahteliği gerçekte olan işlemle gerçekte olmayan işlemlerin aynı belgede birlikte gösterilmesidir. Örneğin, fatu- raya gerçekte satılan emtianın yanında, satışı olmayan emtianın da satılmış gibi yazılması faturayı satışı yapılmayan emtia bakımından kısmen sahte hale getirir.
Anlaşmasız Matbaalarca Basılan Belgeleri Kullanmak: Mükelleflerin işlemlerini belgelendirmelerine yönelik bazı belgelerini ya Hazine ve Maliye Bakanlığınca anlaşma yapı- lan matbaalara bastırtmaları gerekir ya da basılmış şekliyle piyasadan satın aldıkları veya herhangi bir şekilde bastırdıkları belgeleri notere onaylattırarak kullanmak zorundadırlar. Buradaki fiil, anlaşmalı matbaalarca basılabilecek belgelerin anlaşması olmayan matbaa- larca basıldığının bilinmesine rağmen bunların bu niteliğinin bilinerek kullanılmasıdır. Burada cezalandırılacak kişi de anlaşmasız matbaada basılan belgeleri bilerek kullananlar olmaktadır. Belgenin kullanılmasıyla anlaşmasız matbaalarda basılarak üretilen belgelerin içeriğinin doldurulmak suretiyle kayıtlara geçirilerek kullanımı anlaşılır.
Sahte Belge: Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde varmış gibi düzenlenen belgedir.
Vergi ziyaı kabahatinde hafif nitelikteki filler nelerdir?
Kanunda, hafif nitelikli fiil olarak üç fiile yer verilmiştir. Biri beyannamenin kanunî süresinden sonra kendiliğinden verilmesi (VUK. m. 344/son), ikincisi beyannaamenin izaha davet kapsamında verilmesi (VUK m.370) ve üçüncüsü de transfer fiyatlandırılması yoluyla örtülü kazanç dağıtımıdır (KVK m.13/8).
Vergi ziyan kabahatinin orta nitelikli fiilleri nelerdir?
Orta nitelikli fiiller ağır ve hafif nitelikli fiiller dışında kalan tüm fiiller olarak belirtilebilir. Bu nedenle orta nitelikli fiiller “serbest hareketli fiiller” olarak düzenlenmiştir. Orta nitelikteki fiiller kanunda gösterilen neticeye yol açan ağır ve hafif nitelikli fiiller dışında kalan her türlü fiillerdir.
Vergi ziyaı kabahatinin netice unsuru nedir?
Vergi ziyaı kabahatinde netice, kabahate adını veren vergi ziyaının (vergi kaybının) varlığıdır. Vergi ziyaı kabahati vergi ziyaının varlığına bağlı bir netice kabahati olduğundan ağırlığı ne olursa olsun yapılan hareket vergi ziyaı doğurmuyorsa vergi ziyaı kabahatinden söz edilemez. Vergi ziyaının varlığının kabahatin meydana gelmesi açısından aranması nedeniyle bu kabahat netice kabahati kategorisinde yer alır.
Aynı eylemle birden fazla vergide vergi ziyaı ortaya çıkıyorsa her vergi açısından kabahatin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Örneğin, faturanın kesilmemesi nedeniyle satışın kayıt dışı bırakılmasından dolayı hem gelir vergisinde hem de katma değer vergisinde vergi ziyaı ortaya çıkmışsa, kaç vergide vergi ziyaı meydana gelmiş olursa, o kadar adet vergi ziyaı kabahati meydana gelmiş sayılır. Fiil ne zaman gerçekleşmiş olursa olsun kabahat, vergi ziyaının meydana geldiği anda işlenmiş kabul edilir.
Vergi ziyaı, kanunda mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin eksik tahakkukuna veya geç tahakkukuna sebebiyet verilmesi ile verginin haksız yere geri verilmesi şeklinde olmak üzere başlıca üç şekilde ortaya çıkar.
Verginin Eksik Tahakkuku: Mükellefin eksik beyanı ile medenî veya şahsî durumların gerçeğe aykırı beyanlarından birine dayanan tahakkukda meydana getirilen eksikliktir. Vergi ziyaı kabahati de eksik tahakkukun meydana geldiği an işlenmiş sayılır. Fark edileceği üzere, vergi ziyaının verginin eksik tahsilatı ile değil, eksik tahakkukuyla ilişkilendirildiği görülmektedir. Örneğin, sahte belge kullanılması durumunda vergi ziyaı faturanın kullanıldığı an değil, buna bağlı eksik tahakkukun ortaya çıktığı an meydana gelmiş olur. Genel kural bu şekilde olmakla birlikte, geçiçi vergi ve örtülü kazanç dağıtımında ayrık düzenlemelere yer verilmiştir. Geçici vergide vergi ziyaının cezalandırılabilmesi için noksan beyan tutarının beyan edilmesi gereken gelirin %10 luk yanılma payını aşması halinde cezalandırma %10’u aşan kısım üzerinden yapılır. “Transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” açısından vergi ziyaının doğmuş sayılması hazine zararının varlığına bağlanmıştır (KVK. m 13).
Mükellefin eksik beyan dışında, medenî ve şahsî durumlarının gerçeğe aykırı beyanı nedeniyle de vergisinin eksik tahakkuku söz konusu olabilir (VUK.m.341/.2). Bazı vergilerde vergiye tâbi matrah bulunurken indirimlere ve/veya mahsuplara yer verilmesi vergilendirme tekniği gereğidir. Şahsîleştirmenin hayata geçirilmesi ise, mükellefin şahsî (sakat olup olmama), medenî (evli, bekâr, dul), ailevî (çocuklu olup olmama) vb. durumların vergilendirmede dikkate alınmasını gerektirir. Bir mükellefin sakat olmadığı halde sakatmış gibi bu indirimi uygulaması veya uygulatması vergisinin eksik tahakkukuna sebep olur.
Verginin Geç Tahakkuku: Verginin beyanında bir eksiklik bulunmamasına rağmen süresinden sonra beyan edilerek tahakkukun geç yapılmasına sebebiyet verilmesidir.
Verginin Haksız Yere Geri Verilmesi: Mükelleflerden fazla tahsil edilen vergiler varsa fazlaya ilişkin kısım kendilerine geri verilir (reddedilir). Vergi dairesine doğru şekilde ödenen vergilerin mükeleflerce gerçek dışı beyanlarda bulunulması nedeniyle vergi dairesinden haksız şekilde geri alınması söz konusu olabilir. Bu durumda vergi ziyaı, verginin geri verildiği tarihte doğar ki vergi ziyaı kabahati de bu anda gerçekleşmiş olur.
Geç tahakkuk nedir?
Tahakkuk etmesi gereken verginin süresinde tahakkuk ettirilmemesi veya süresinden sonra tahakkuk ettirilmesidir.
Eksik tahakkuk nedir?
Süresinde tahakkuk etmesi gerekenle tahakkuk eden vergi arasındaki farktır.
Vergi ziyaı kabahatinin cezası nedir?
Kabahatin cezası, ziyaa uğratılan vergi miktarı üzerinden hesaplanan idarî para cezasıdır. Ceza miktarının hesaplanmasında vergi ziyaı kabahatine sebep olan fiillerin ağır, orta ve hafif nitelikte olmalarına göre farklılaşmaya gidilir. Ceza fiilin niteliğine bağlı olarak belirlenmiş kat sayılar uygulanarak misli olarak hesaplanır. Formüle edersek; Vergi Ziyaı Cezası = Vergi Ziyaı Miktarı x Katsayı
Fiillerin farklılığına bağlı olarak değişen kat sayıların rolü cezanın şu kadar veya bu ka- dar artırılması veya azaltılması olmayıp cezanın kendisi bulunurken fiilin niteliğine bağlı olarak farklı değerlerde uygulanmasıdır. Vergi ziyaı ile çarpılacak kat sayılar fiillerin ağır nitelikli olması halinde 3 kat, orta nitelikli olması halinde 1 kat ve hafif nitelikli olması halinde beyannamenin geç verilmesi ve örtülü kazanç dağıtımında 1/2, izaha davet kapsamında 1/5 kat olarak dikkate alınır.
Vergi ziyaının hesaplanmasında, cezaya konu verginin sabit veya artan oranlı, spesifik (miktar esaslı) veya ad valorem (değer esaslı) matraha sahip olmasına göre bazı özellikler taşıdığını ifade etmek gerekir. Cezanın hesaplanmasına ilişkin sabit oranlı (%20) olan kurumlar vergisine ilişkin bir örneğe yer verilmiştir. (X) Anonim Şirketinin 2015 takvim yılı defter ve belgeleri üzerinde yapılan vergi incelemesinde (KDV hariç) 100.000T’lık satışına ilişkin bir faturayı kesmediği, bu tutarı hasılata intikal ettirmediği ve beyan edilen matrahının 800.000T olduğu tespit edilmiştir.
Hesaplama yapılırken önce eksik beyan edilen tutar ve buna isabet eden eksik tahakkuk ve nihayet vergi ziyaı tespit edilerek ceza miktarı hesaplanacaktır.
Usulsüzlük nedir?
Vergi kanunlarında yer alan şekle ve usule yönelik aykırılıklardır.
Genel usulsüzlük kabahati nedir?
Genel usulsüzlük kabahatinde kanunda nitelikleri belirtilen fiilin işlenmesiyle kabahat ortaya çıkar. Fiillerin kanunda tek tek gösterilmiş olması bunları bağlı hareketler haline sokmuştur. Hareketin varlığından başka bir sonuç aranmaz. Bu nedenle genel usulsüzlük kabahati hareket kabahati niteliği arz eder.
Kanun koyucu genel usulsüzlüğe yol açan hareketleri kendi içinde birinci derece ve ikinci derece olmak üzere ayırmış ve tek tek saymıştır. Birinci ve ikinci derece usulsüzlük ayırımının temellerinin bulunmayışı bir sorun olarak karşımıza çıkmakla birlikte bu konu tartışma dışı bırakılarak pozitif hukukta düzenlendiği şekliyle genel usulsüzlük kabahatinin fiilleri açıklanacaktır.
Birinci derece genel usulsüzlük kabahati filleri nelerdir?
Beyannamelerin Süresinde Verilmemesi: Bu fiil beyana dayanan vergiler için geçerli bir fiildir. Beyanname verme mükellefiyetinin bulunmadığı durumda bu fiilin işlenmesi mümkün değildir. Vergi ve harç beyannamelerinin ne zaman verileceği kanunlarında belirtilmiştir. Kanunda belirtilen sürelerde beyannamelerin kağıt ortamında verilmemesi genel usulsüzlük fiili olarak cezalandırılacaktır. Elektronik ortamda verilmesi gereken beyannamelerin süresinde verilmemesi halinin özel usulsüzlük kabahati (VUK. mük.m.355/5) olarak ayrıca düzenlendiğini hatırlatmak gerekir.
Defterlerin Tutulmaması: Mevzuatımızda kanunî defterler genel ve özel defterler şeklinde düzenlenmiş olup defteri tutacak mükelleflerin hangi defterleri tutmak zorunda olduğu iştigal alanına, işletme büyüklüğüne, işletme türüne vb. göre ayrı ayrı belirlenmiştir (VUK m. 171-214). Birden fazla defterin tutulmasının zorunlu olduğu durumlarda, tutmama işleminin bir defterde bile yapılması halinde kabahat meydana gelir.
Kayıt ve Belgelerin Noksanlığı, Usulsüzlüğü veya Karışıklığı: Mükellefler, gerçekleştirdikleri mali olayları Vergi Usul Kanunu’nda ve söz konusu idarî düzenlemelerde öngörülen şekil ve usul kurallarına uygun ve noksansız bir biçimde kaydetmekle yükümlüdürler. Kabahatin fiili, kayıt ve belgelerde noksanlık, usulsüzlük ve karışıklık bulunmasıdır. Noksanlık, usulsüzlük ve karışıklığın kabahat oluşturması bu hallerinin doğru bir vergi incelemesinin yapılmasını imkânsız kılmasına bağlanmıştır.
Defterlerde Kayıt Nizamına Uyulmaması: Kanunî defterlerin belirlenmiş bir düzen içinde tutulması esastır (VUK’un 215 ve 219). Defterlerin öngörülen kayıt düzenine (nizamına) ait hükümlere uyulmaması kabahatin fiili olarak düzenlenmiştir. Kayıt düzenine ait hükümler genel hatlarıyla; defterlerin Türkçe tutulması, defterlere yazının mürekkeple veya makineyle yazılması, yanlış kayıtların muhasebe ilkelerine göre düzeltilmesi, kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırın çizilmeksizin boş bırakılamaması ve kayıtların zamanında yapılması, Türk para birimin, Türk harflerinin ve uluslararası rakamların kullanılması şeklinde ifade edilebilir.
Çiftçilerin Ekim-Sayım Beyanı Davetine Uymaması: Ziraî işletme ölçüsü veya ziraî işletme büyüklüğünü (GVK m. 54) aşan “çiftçiler” ziraî işletmelerinin bulunduğu köy veya mahalle muhtarlıklarına her yılın kasım ayı içinde “ekim sayım beyanı”nda bulunurlar (VUK m. 243). Muhtar ve ihtiyar heyeti, çiftçiler tarafından yapılmış beyanları inceleyerek beyanda bulunmamış çiftçileri beyanda bulunmaya, yanlış ve gerçeğe aykırı beyanda bulunmuş olanları süre vererek beyanlarını düzeltmeye davet ederler. Kabahatin fiili muhta- rın davetine icabet etmemektir. Çiftçiler hakkında vergi dairesi gerekli araştırmayı yapar ve takiben sonucuna göre cezalandırma işlemlerini gerçekleştirir (VUK. m. 245).
İşe Başlamanın Zamanında Bildirilmemesi: İşe başlama bildirimlerine ilişkin usul gerçek kişi ve şirketlerde ayrı esaslara bağlanmıştır: Gerçek kişilerde işe başlama bildirimi, mükellef tarafından veya avukat veyahut mali müşavir tarafından işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde vergi dairesine yapılır. Kabahatin fiili, bildirimin hiç yapılmaması veya yapılmakla birlikte kanunî süre geçtikten sonra yapılmasıdır. Şirketlerde işe başlama bildirimi, işe başlamayı takip eden on gün içinde şiketin kayıtlı olduğu ticaret sicil memurluğu tarafından yapılır. Dikkat edildiğinde şirketlerde bildirim açısından sorumluluğun mükellefe değil, ticaret sicil memurluğuna verildiği görülmektedir. Şirketler dışında kalan kurumlar vergisi mükellefleri için işe başlama bildirimleri bunları idare edenler veya bunların temsilcilerince yerine getirileceğinden, ceza da bu kişilere kesilecektir.
Defter Tasdiklerinin Kanunî Süreyi Takip Eden Bir Aydan Sonra Yaptırılması veya Hiç Yaptırılmaması: Defterlerin tasdiki bunların varlığının ortaya konulması yanında sayfa koparılıp koparılmadığı, sonradan değişiklik yapılıp yapılmadığı ve matrahın gerçek miktarının belirlenmesi açısından çok önem arz eder. Defterlerin tasdik makamı işyerinin, işyeri olmayanlar için yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki noter veya noterlik görevini ifa edenlerdir. Menkul kıymet ve kambiyo borsasındaki acenteler için borsa komiserliğidir (VUK m. 223). Yetkisiz kişi veya makamlar tarafından yapılan tasdik işlemleri geçersiz sayılır.
Tasdik zamanı işletmenin ve defterin durumuna göre yenileme ve devam tasdiği şek- linde ifade edilen farklı esaslara bağlanmıştır (VUK. m. 221).
Öteden beri işe devam edenler yeni yılda (dönemde) yeni defter kullanacaklarsa defterin kullanılacağı yıldan (dönemden) önce gelen son ayda tasdik işlemini yaptırmaları gerekir. Bu şekildeki tasdike yenileme tasdiki adı verilir.
Öteden beri işe devam edenler yeni yılda (dönemde) eski yıl defterinin dolmaması nedeniyle eski yıl (dönem) defterini kullanacaklarsa defterin kullanılacağı yılın (dönemin) ilk ayında tasdik işlemini yaptırmalıdırlar. Bu şekildeki tasdike devam tasdiki adı verilir.
Hesap dönemleri Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından özel olarak tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda tasdik işleminin yapılması gerekir. Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde defterlerini tasdik ettirmelidirler. Tasdike tâbi defterlerin yıl içinde dolması veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce tasdik ettirmeye mecbur tutulmuşlardır.
Diğer Ücretlerin Zamanında Tarh Ettirilmemesi: Elde edilen ücret gelirlerinin ver- gilendirme biçimlerinden biri “diğer ücretler” adı altında yapılan vergilendirmedir (GVK.m.64). Bu gruba giren ücretlilerin gelirleri asgari ücrete bağlı olarak hesaplanmakta olup verginin tarh zamanı, hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayı Şubattır. Takvim yılı içinde işe başlayanlarda tarh, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde yapılır. Kabahatin fiili verginin süresinde tarh ettirilmemesidir.
Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesinin Birinci Ek Süreden Sonra Verilmesi: Verasete bağlı intikallerde veraset ve intikal vergisinin beyan süresi ölüm tarihine ve muris ile mirasçıların (mükelleflerin) Türkiye’de bulunup bulunmamasına göre farklılık arz etmekle birlikte, mirasçıların yerleşim yerinin Türkiye ve murisin de Türkiye’de ölmesi halinde mirasçılar için normal beyan tarihi ölüm tarihini takip eden dördüncü aydır. Kanunda normal beyan süresini takip eden 15 günlük süre birinci süre olarak belirlenmiştir. Bu başlık altındaki kabahat fiili beyannamenin birinci ek süreden sonra verilmesi durumunda ortaya çıkar.
Beyannamede ikinci ek süre nedir?
Beyannamesini birinci ek sürede vermeyen mükellefe tebliğ edilmesi koşuluyla başlayan ikinci bir 15 günlük süredir. İşte, ikinci ek süre idarece yapılacak tebliğ üzerine başlayan 15 günlük süredir.
İkinci derece genel usulsüzlük nedir?
İkinci derece fiiller, birinci derecedeki fiillere göre nispeten daha hafif sayılan ihlâller şek- linde düzenlenmiştir.
Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesinin Birinci Ek Sürede Verilmesi: Kanunda beyannamenin normal beyan süresini takip eden 15 günlük sürede verilmesi birinci ek süre olarak tanımlanmıştır. Mükellef, beyannamesini belirlenen bu birinci ek süre içinde verirse ikinci derece genel usulsüzlük kabahati işlenmiş sayılır.
Ekim Sayım Beyanlarının Süresinde veya Doğru Bir Şekilde Yapılmaması: Kanunî süresinde ekim-sayım beyanında bulunmamak veya bulunmakla birlikte gereken bilgilere yer vermemek veyahut yanlış bilgi vermek usulsüzlük kabahati fiili olarak düzenlenmiştir.
Bildirimlerin Zamanında Yapılmaması: Mükelleflere, işe başlamayı bildirme dışında çeşitli hususlarda bildirimde bulunma ödevleri getirilmiştir (VUK’un 157-169). İşe başlama dışındaki bildirilme zorunluluğu getirilen hususlar genel olarak şunlardır: İşyeri adresi, ikametgâh adresi, mükellefiyet değişiklikleri, işyeri sayısındaki değişiklikler, işi bırakma bildirimi, emlâk vergisinde bina ve arazinin kullanım tarzının değişmesi, geçici veya sürekli istisna ve muafiyetten yararlanma durumları, inşaatın bitmesi, taksim ve ifraz edilmesi vb (VUK.m.168/2 e EV.m.23). Bildirimin, bildirimi gerektiren olayın meydana geldiği tarihten başlayarak bir ay içinde yapılması gerekir.
Vergi Karnesinin İbraz Edilmemesi: Ücretleri “diğer ücret” kapsamında vergilendiri- lenler, vergi bakımından durumlarını kayıt, tescil ve karneye işaretlettirmek üzere, bunları bağlı bulundukları vergi dairesine ibraz etmek zorundadırlar (VUK m. 247/1). Mükelleflerin dolduracakları vergi karnelerini vergi dairesine ibraz etme süresi, işe başladıkları tarihten başlayarak bir aydır (VUK m. 248/3). Bu bir aylık süre içinde karnelerini ibraz etmeyenler için bu bir aylık sürenin sonundan itibaren on beş gün daha beklenir; bu süre içinde de karnelerini almazlarsa, vergi dairesine ibraz edilmemesine bağlı olarak kabahat meydana gelmiş olur.
Defter Tasdiklerinin Kanunî Süreyi Takip Eden Bir Ay İçinde Yapılması: Tasdiki zorunlu defterlerden herhangi birinin kanunî süresi geçmesine rağmen kanunî sürenin sonundan başlayarak en geç bir ay içinde tasdik işleminin (geç tasdik) yaptırılması ikinci derece usulsüzlük fiili olarak sayılmıştır. Örneğin, öteden beri defter tutan ikinci sınıf tâcir yeni işletme hesabı defterini kullanacağı yıldan önceki yılın Aralık ayında tasdik ettirmesi kanunî bir gerektir. Ancak, defteri Ocak ayında tasdik ettirirse ikinci derece fiil işlenmiş olacaktır.
Beyannamelerin, Bildirimlerin ve Belgelerin Şekil ve İçeriğe Uymaması: Beyanname, bildirimler, belgelerin kendileri ve eklerinin kanunca ve idarî düzenlemelerle belirlenen şekil ve içeriğe uyulmaması ikinci derece fiil olarak düzenlenmiştir. Gelir vergisi beyannamesinin eki durumunda bulunan bilanço ve/veya hesap özetinin beyannameye bağlanmaması ya da bağlanmakla birlikte yeterli açıklıkta olmaması, birden fazla olarak düzenlenen faturanın suretlerinin kaçıncı suret olduğunun yazılmaması, faturada yer alması gereken müşterinin adı veya ticaret unvanı, vergi numarası vd. bilgilerin eksik olması bu eylem için verilebilecek örneklerdendir.
Bazı Belgelerin İbraz Edilmemesi: Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla, saklanması zorunlu olan belgelerin bulunamaması veya ibraz edil- memesi kabahat fiili olarak düzenlenmiştir. Belgelerin bulunamaması veya ibraz edilememesi fiilinde hesap ve işlemlerin doğruluğunun ve açıklığının bozulmaması şarttır. Aksi halde vergi ziyaının varlığına hükmedilebilir. İnceleme sırasında ibrazı istenen bazı belgelerin bulunamamasına rağmen içeriklerinin doğruluğu konusunda kuşku ortaya çık- mazsa bu fiil meydana gelmiş sayılır. Örneğin, İstanbul’un Avrupa Yakası’ndan satın aldığı malları kendi aracıyla Bursa’ya götüren bir tüccar İstanbul Boğazı’nın Avrupa Yakası’ndan geçiş ücretini makbuz karşılığı ödemesine ve kayıtlarına intikal ettirmesine karşın ödeme yaptığını gösteren makbuzu ibraz edememektedir. İbraz edememe hesap ve işlemlerin doğruluğunu bozmadığından bu davranış ikinci derece usulsüzlük fiili kabul edilecektir.
Genel usulsüzlük kabahatinin cezaları nelerdir?
Ceza miktarları mükellef gruplarına ve fiillere göre birinci ve ikinci derece usulsüzlük fiillerini birlikte içerecek şekilde bir cetvel şeklinde belirtilmiştir (VUK. m351. ve 352, 442. 504 Sıra nolu VUK. Genel Tebliği, Yürürlük Tarihi: 01.01.2019). Bkz. sf. 65, tablo 3.1.
Özel usulsüzlük kabahati nedir?
Özel usulsüzlük kabahati de genel usulsüzlük kabahatinde olduğu gibi vergi kanunlarınca öngörülen şekle ve usule ilişkin ödevlerin ihlâline dayanır. Kanunda özel usulsüzlük kabahatlerinin fiillerine ve fiillerin hemen arkasından cezalarına yer verilmiştir (VUK. m.353, 355, mük. 355 ve 356). Özel usulsüzlük kabahatinde fiili işleyenin kasıt sahibi olması şart değildir, taksirli olması kabahatin gerçekleşmesi açısından yeterlidir.
Özel usulsüzlük kabahati fillerinden belge düzenine ilişkin aykırılıklar nelerdir?
Ticarî ve mali alanda bir işlem (mal satımı veya alımı vb) meydana geldiğinde öncelikle bu işlemi gösteren bir belge düzenlenmesi zorunlu tutulmuştur. Buna “belgeleme zorunluluğu ilkesi” denir. Mükelleflerin belgelerin cinsi, içeriği ve şekli konusunda uymaları gereken kurallar vardır. Belirtilen ilkenin amacı belge düzeninin işlerliği sağlanarak, kul- lanılmasına ilişkin düzenin korunmasıdır. Kullanma zorunluluğunu haiz belgelerin bazı bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılırlar (VUK.m.227/3). Gerçeği saptırmak veya yok etmek suretiyle özünden farklı belge düzenlenmesi ya da şekil şartlarına uymayan belge kullanılması özel usulsüzlük sayılmış ve cezalandırılmıştır.
Bazı Belgeleri Vermemek, Almamak veya Farklı Meblağlara Yer Vermek: Verilmesi ve alınması gereken yahut verilmek ve alınmakla birlikte gerçeğinden farklı meblağlara yer verilen belgeler bir grupta toplanarak ismen belirtilmiştir. Bunlar; fatura (VUK m. 232), gider pusulası (VUK m. 234), müstahsil makbuzu (VUK m. 235) ve serbest meslek mak- buzu (VUK m. 236) olarak sayılmıştır. Sayılan bu belgelerin verilmemesi ve alınmaması veya verilmek ve alınmakla birlikte gerçeğinden farklı meblağlara yer verilmesi kabahat fiili olarak düzenlenmiştir. Nihai tüketicilere fatura sınırı 2019 yılı için KDV dahil 1.200T olup bu sınırın aşılması fatura vermeyi zorunlu hale getirir.
Belge vermeme ve almama esasen birbiriyle ilişkili davranışlardır. Vermemenin sonucu almama, almamanın sebebi vermemedir. Böyle bir sebep-sonuç ilişkisi aynı fiili hem almayan hem de vermeyen açısından birer bağımsız fiil olarak iki ayrı kabahat haline getirmiştir. Dolayısıyla düzenlenmesi gereken belgeyi hem almayan hem de vermeyenler özel usulsüzlük kabahati işlemiş sayılırlar. Ancak, ilişkide belirtilen belgeleri vermeyen veya almayanlardan biri tespit edilip diğer taraf tespit edilemiyorsa özel usulsüzlük kabahati, davranışı tespit edilen bakımından uygulanabilecektir.
Taraflar arasında gerçekte olan bir işleme ilişkin belge düzenlenmekle beraber, belgede yer alan meblağa gerçek miktarından farklı yer verilmiş olabilir. Kanunun belgelerde gerçeğinden farklı meblağlara yer verilmesi halini de kabahatin fiili olarak düzenlendiği dikkate alındığında meblağdaki eksiklik veya fazlalık yönündeki her türlü farklılığın her iki taraf açısından ayrı ayrı özel usulsüzlük kabahatini oluşturduğunun kabulü gerekir.
Normal mükellefler için ceza miktarı belirli bir maktû tutardan (2019 yılı için 290T) aşağı olmamak üzere bu belgelerde yazılması gerekenin veya eksik yazılan meblağ farkının %10’u olan nisbî para cezası olarak belirlenmiştir. Belge içeriğinin KDV’ye tâbi olması halinde cezanın da KDV dahil tutar üzerinden hesaplanması gerekir. Örneğin, birinci sınıf tâcir (B), ikinci sınıf tâcir (İ)’ye KDV dahil 10.000T tutarında hazır giyim ürünleri satmış fakat taraflar arasında düzenlenmesi gereken faturanın düzenlenmediği tespit edil- miştir. Bu durumda her iki taraf da kabahatli olup kanunda öngörülen ceza kesilecektir. B’ye kesilecek ceza (10.000 x 0.10)= 1.000T, İ’ye kesilecek ceza (10.000 x 0.10)= 1.000T ola- caktır. Ceza tutarları asgari ceza tutarının üzerinde olduğundan bu bakımdan yapılacak işlem yoktur. (B) ile (İ) arasında düzenlenmesi gereken fatura tutarı 900T olsaydı, her iki taraf için hesaplanan ceza 900T’nin % 10’u olan 90T, 290T’lik asgari maktû cezanın altında kaldığından her iki tarafa ayrı ayrı asgari ceza tutarı kesilecektir.
Ceza miktarının belirlenmesinde belgeyi almak durumunda olan kişinin nihai (düz) tüketici olup olmamasına göre farklılaştırılmaya gidilmiştir. Alıcının birinin nihai tüketici olması halinde verilecek ceza karşısındakine göre azaltılmıştır. Nihai tüketici olarak nitelendirilen alıcı birinci ve ikinci sınıf tâcir, kazancı basit usulde tespit edilen tâcir, serbest meslek erbabı, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçi ve vergiden muaf esnaf dışında kalan kişilerdir (VUK.m.353/3yollamasıyla m.232/1). Nihai tüketicilere ceza verilebilmesi idarenin yerine getirmesi gereken usul niteliğinde bir şarta bağlanmıştır. O da belge alınmadığına ilişkin tespitin “vergi incelemesine yetkili” olanlarca veya “Bakanlıkça yetki verilenlerce” yapılması gereğidir. Tespit yapıldığında, belge alınmadığına ilişkin tespit tutanağının nihai tüketiciye verilen örneği, nihai tüketici için “ceza ihbarnamesi” yerine geçer ve verildiği andan itibaren kanunî yollara başvuru süresini başlatır. Nihai tüketicilere verilecek ceza, maktû cezanın “beşte biri” olarak belirlenmiştir (VUK. m. 353/3 yollama- sıyla 353/2). Bu bentte belirlenen maktû ceza tutarının 2019 yılı için 290T olduğu dikkate alındığında bunun beşte biri olan 58T nihai (düz) tüketiciye verilecek ceza miktarı olacak- tır. Örneğin, nihai tüketici durumundaki bir kişinin 2019 yılında 4.000T’ye bir buzdolabı satın aldığını ve bu satışla ilgili fatura düzenlenmediğinin vergi inceleme elemanlarınca tespit edildiğini kabul edelim. Alıcıya verilecek ceza (290 x 1/5=) 58T, satıcıya verilecek ceza (4.000 x 0.10=) 400T olacaktır.
Bazı Belgeleri Kullanmamak, Almamak, Bulundurmamak, Aslı ile Örneğinde Fark- lı Meblağlara Yer Vermek, Gerçeğe Aykırı Düzenlemek: Bu tip fiilin işlenmesine konu belgeler; perakende satış vesikası (VUK m. 233), sevk irsaliyesi (VUK m. 230/5), taşı- ma irsaliyesi (VUK m. 240/A), günlük müşteri listesi (VUK m. 240/c), yolcu listesi (VUK m. 240/B), kıymetli maden alım-satım belgesi (VUK.m.257/1) ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın düzenleme zorunluluğu getirdiği belgeler olarak sayılmıştır. Belirtilen belgelerden, kullanılması zorunlu olanların “kullanılmaması”, irsaliye ve yolcu listesinin “taşıtta bulundurulmaması”, anılan belgelerin asılları ile örneklerinde “farklı meblağlara yer verilmesi” veya “gerçeğe aykırı” şekilde düzenlenmesi veyahut “hiç düzenlenmemesi” fiilleri kabahati oluşturur.
Kesilecek ceza, maktû para cezası olup, ceza miktarının belirlenmesinde kişinin nihai tüketici olup olmasına göre farklılaştırılmaya gidilmiştir. Ödevli nihai tüketici değilse, her bir belgeye ilişkin olarak 2019 yılı için 290T, nihai tüketici ise bu maktû cezanın beşte biri olarak hesaplanır. Bu durumda nihai tüketicinin cezası (290x1/5=) 58T olur. Cezanın nihai tüketici kanadında yer alanlara kesilebilmesi için, belge alınmadığına dair tespitin “vergi incelemesine yetkili olanlar” veya “Bakanlık tarafından tespit yapma yetkisi verilenlerce” yapılması bir usul şartıdır.
Tahsilat ve Ödemelerin Geçerli Belgeye Bağlanmaması: Mükelleflerin bazı tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgeler- le tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verilmiştir (VUK. mük. m. 257/1-2). Bakanlık bu yetkisini belirli niteliklere haiz tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerinden geçirilerek belgeye bağlaması şeklinde kullanmıştır.
Satım bedelinin tevsiki: Bakanlığın yetkisini kullandığı alanlardan biri, tutarı 7.000T’yi (01.01.2016 tarihinden geçerli tutar Gen. Teb. No: 459). aşan mal ve hizmetlere ilişkin işlemlerinin tahsilat ve ödemeleridir. Bu tutarın altındaki tahsilat ve ödemelerin banka vb. kurumlar aracılığıyla tevsik edilecek şekilde yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Zorunluluğun belirlenmesinde ödemenin dayandığı işlemin bütünlüğü dikkate alınır. Bir başka deyişle, aynı işlem ve buna ilişkin ödeme kaç parçaya bölünerek yapılırsa yapılsın tek bir işlem ve ödeme olarak kabul edilecektir. Tahsilat işlemini yapanın karşısında öde- me işlemini yapan bulunur. Bu nedenle kabahat fiili bir taraf için usulüne uygun belge- ye bağlanmayan tahsilatı, diğer taraf için de aynı şekilde belgeye bağlanmayan ödemeyi gösterir. Bu durumda her iki taraf için de özel usulsüzlük kabahati oluşacağından her iki tarafa da ceza kesilir.
Ceza miktarı işleme konu tutarın %5’i oranındadır. Bu şekilde hesaplanan ceza miktarı VUK. mük m.355 de 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre ayrı belirlenen 1.900T, 980Tve 490T’den aşağı olamayacaktır. Örneğin, tâcir (A), bir anonim şirketten 40.000T’lık mal satın almış ve bedelini tahsilat makbuzu karşılığı elden ödemiş olsun. Bu durumda ödeme- sini banka vb üzerinden gerçekleştirmediği için alıcı (A)’ya 40.000T nin % 5’i olan 2.000Tceza kesilecektir. Ayrıca aynı miktar ceza, satıcı anonim şirkete de kesilecektir. Her iki ceza da asgari ceza miktarını aştığından bu bakımdan yapılacak bir işlem yoktur. Kesilecek cezaların bir takvim yılındaki toplamı da 2019 yılı için 1.480.000 T’yi geçemeyecektir.
Kira bedelinin tevsiki: Tahsilat ve ödemelerin banka vb. belirli kurumlardan geçirile- rek belgelendirilmesi yükümlülüğünün getirildiği alanlardan bir diğeri de kira bedellerine ilişkindir (GVK Teb. No: 268). Kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak tahsilat ve ödemelerin banka vb üzerinden ödenen belgelerle tevsiki zorunluluğu getirilmiştir. Kiraların tahsilat ve ödemelerinin bankadan geçirme zorunluluğu konut kiraları için sadece kiraya verenler bakımından getirilmişken işyerleri için hem kiraya veren hem de kiracı için uyulması gereken bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. İşyeri kiralamalarında kira bedelinin ne miktar olduğuna bakmadan kiraya verenler ve kiracılar kira bedeline ilişkin ödeme ve tahsilatlarını banka vb. üzerinden yaparak tevsik edeceklerdir. O halde, işyerleri için tek tahsilat ve ödeme yolu banka ve postaneler olup işyerleri kiraları için vergi hukuku açısından elden tahsilat ve ödeme yasaklanmıştır. Konutlarda tevsik zorunluluğu her bir konut için aylık kira bedeli 500T ve üzerinde olması halinde getirilmiştir. Bu ödeve uyulmaması halinde sadece konutu kiraya verenlere ceza uygulanır. Birden fazla konuttan kira geliri elde edenler açısından her bir konut ayrı ve diğerinden bağımsız olarak değerlendirilir. Örneğin bir kişinin, birinden aylık 450T, diğerinden aylık 900T olmak üzere iki konuttan kira geliri elde etmesi halinde kira bedelinin banka vb. kurumdan geçirme zorunluluğu sadece kirası 900T olan için söz konusu olacaktır.
Bu şekilde hesaplanan ceza miktarı VUK. mük m.355 de 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T’den aşağı olamayacak- tır. Örneğin, aylık kira bedeli 400T olan bir işyerinin kiracısı olan serbest meslek erbabı, kira bedelini bankadan ödemek yerine kiraya verene nakit olarak elden ödemiş olsun. Bu durumda hesaplanacak ceza miktarı elden yapılan tahsilat ve ödeme miktarı olan 400T’nin %5’i olan 20T olur. Ancak, kiracı VUK mük. m. 355 de belirlenen ilk grupta yer alan mükelleflerden olduğundan kiracıya kesilecek asgari ceza tutarı 1.900T olacaktır. Ke- silecek cezaların bir takvim yılındaki toplamı 2019 yılı için 1.480.000T’yi geçemeyecektir.
Bilgi verme ve bildirim zorunluluğuna uymamak suretiyle özel usulsüzlük kabahati fiilleri nelerdir?
Yetkililerce İstenen Bilgileri Vermemek: Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Hazine ve Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların vergilemeye ilişkin isteyecekleri bilgileri vermeye mecbur tutulmuşlardır (VUK. m. 148). İstenen bilgilerin süresi içinde verilmemesi yanında verilmekle birlikte eksik veyahut yanıltıcı şekilde verilmesi de bu ihlâl kapsamda değerlendirilir. İstenen bilgiler için verilecek cevaplama süresinin on beş günden aşağı olmaması gerekir (VUK. m. 14/2). Ceza kesilebilmesi için bilgi istemine yönelik tebliğlerde istenen bilgilerin hangi sürede cevaplanacağı, bilgi verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi halinde haklarında kanunun ceza hükümlerinin uygulanması yoluna gidileceği uyarısına yer verilmelidir. İstem yazısında bu şekilde yazılı uyarı bulunmadığı takdirde cezalandırma cihetine gidilemez.
Ceza verilebilmesi için bilgi vermemenin hukuka uygunluk sebebine dayanmaması gerekir. Hukuka uygunluk sebeplerinden biri varsa ilgili fiili hukuk düzeninin cezalandırmaya uygun bulmamış olduğu kabul edilir. Nelerin çekinme sebebi olduğuna VUK’un 151. maddesinde yer verilmiştir. Örneğin, vergi idarelerince hekimlerin hastaları, avukatların müvekkilleri hakkında meslekî nitelikteki bilgiler istense bile bunlar bilgi vermekten çekinme hakkına dayanarak bilgi vermeyebilirler. Başka kanunlardaki yazılı mahremiyet hükümlerine dayanarak bilgi vermemezlik yapılamaz.
Kesilecek ceza miktarı VUK. mük m.355’te 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T olacaktır. Ceza kesilmesine rağmen mecburiyetlerini yerine getirmeyenlere yeniden süre tanınarak bu mecburiyetleri yerine getirmeleri bildirilir. Tanınan sürede bu zorunluluklar yerine getirilmezse ceza, yukarıdaki parasal tutarlar bir kat arttırılarak kesilir.
Ziraî Kazanç Komisyonlarına Bilgi Vermemek: Ziraî kazançlar il ve merkez komisyonları, kamu idare ve müesseseleri ile devlet ekonomi kurumlarından ve görevlerinin gerektirdiği sair gerçek ve tüzel kişilerden her türlü bilgileri isteyebilirler (VUK. m. 86 ve mük. m. 355). Cezanın muhatabı (kamu idare ve müesseselerinde çalışanlar dahil) bilgi vermeyen gerçek ve tüzel kişilerdir. Ceza kesilebilmesi için bilgi istemine yönelik yazıda istenen bilgilerin hangi sürede cevaplanacağı, bilgi verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi halinde haklarında kanunun ceza hükümlerinin uygulanması yoluna gidileceği uyarısına yer verilmelidir. Kesilecek ceza miktarı VUK. mük m.355 de 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T olacaktır. Ceza kesilmesine rağmen mecburiyetlerini yerine getirmeyenlere yeniden süre tanınarak bu mecburiyetleri yerine getirmeleri bildirilir. Tanınan sürede bu zorunluluklar yerine getirilmezse ceza, yukarıdaki parasal tutarlar bir kat arttırılarak kesilir.
Rayiç Bedel Tespitinde Kullanılacak Bilgileri Vermemek: Bir iktisadî kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeri olarak belirtilen rayiç bedelinin ne olduğu başta vergi incelemeleri olmak üzere çeşitli açılardan önem arz eder (VUK. mük m. 266). Bina ve arazilerin rayiç bedelinin tespitinde, mükellefler ve varsa kiracılar rayiç bedelin ne olduğunun tespitine yönelik olarak bina ve araziyi Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkili kılınan memurlara gösterip gezdirmek, bu gibi taşınmazların genel ahvaline, kullanış tarzına müteallik her türlü bilgileri vermek durumundadırlar (VUK.m.257/4). Mükelleflerin kendilerinden istenen bilgileri belirli bir sürede vermemeleri halinde ceza hükümlerinin uygulanacağı konusunda uyarılmaları cezanın kesilmesi açısından ön şart olarak düzenlenmiştir (VUK. mük.m.355/2). Kesilecek ceza miktarı VUK. mük m.355’te 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T olacaktır. Ceza kesilmesine rağmen mecburiyetlerini yerine getirmeyenlere yeniden süre tanınarak bu mecburiyetleri yerine getirmeleri bildirilir. Tanınan sürede bu zorunluluklar yerine getirilmezse ceza, yukarıdaki parasal tutarlar bir kat arttırılarak kesilir.
Sürekli Verilmesi Gereken Bilgileri Vermemek: Bu gruba giren bilgiler her defasında özel olarak istenmeyen, bir defa istendiğinde artık ondan sonra ödevlilerince sürekli ve dönemsel olarak kendiliğinden verilmesi gereken bildirimlerdir.
Matbaaların Bastıkları Belgeleri Bildirmemeleri: Mükellefler tarafından kullanılan fatura, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, gider pusulası, perakende satış vesikaları, giriş ve yolcu taşıma biletleri, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi ve günlük müşteri listelerinin basım ve dağıtımı Hazine ve Maliye Bakanlığı veya defterdarlıklar ile matbaa işletmeleri arasında yapılacak bir anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Matbaa işletmecileri bastıkları belgelere ilişkin bilgi formunu belgelerin mükellefe teslim edildiği ayı takip eden ayın 15’inci günü akşamına kadar vergi dairelerine göndermeleri gerekir. Ba- sımı yapılan belgelerin ilgilisine teslim edilmesine rağmen matbaalarca, kâğıt ortamında kısmen veya tamamen bildirilmemesi, özel usulsüzlük kabahatinin fiili olarak düzenlenmiştir (VUK.m.353/8). Bildirimler bilgi formuna bağlandığından kaç adet bilgi formu- nun bildirilmemesi söz konusuysa o kadar fiil ve suç işlenmiş sayılır cezalar da buna göre kesilir. Kesilecek ceza tespite bağlı olarak 2019 yılı için 1.100T’dir.
Vergi Numaralı İşlemleri Bildirmemek: Kişiler bazı işlemlerini (sözleşme, izin, onay vd işlemler) yaparken işlemin gerçekleştirilmesini sağlayan kurum ve kuruluşlara (örneğin tapu, noter vd.) vergi numaralarını vermek ve işlemi gerçekleştiren ilgili kurum ve kuruluşlar da aramak zorundadır. Vergi kimlik numarasını aramak durumunda olanlar ilgili işlemleri ve işlemin taraflarını Hazine ve Maliye Bakanlığına bildirmekle de zorunlu tutulmuşlardır. İşlemlere aracılık edenlerin belirtilen kapsamda yaptıkları işlemleri Hazine ve Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul, esas, standart ve araçlarla (manyetik ortam, disket, mikro film, mikro fiş gibi) bildirmemeleri, geç bildirmeleri veya belirtilen şekilde yerine getirmemeleri kabahat olarak düzenlenmiştir (VUK.m.353/9). Ceza, tespite bağlı olarak 2019 yılı için 1.480T olacaktır.
Bilgileri ve Bildirim Formlarını Devamlı Verme Yükümlülüğüne Uymamak: Bakan- lık ve vergi daireleri devamlı bilgi isteme yetkisine sahiptir. Bu yetki, bilgi istenecek kişi ve kuruluşlara karşı yazı yazılmak suretiyle kullanılabileceği gibi (VUK.m.149), Bakanlıkça bilgilerin genel düzenleyici işlemlerle isteyebileceği de düzenlenmiştir (VUK. mük m.257/4). Valilik, Belediye ve Türkiye Elektrik Kurumu gibi kurum ve kuruluşlar tara- fından tasdik edilen plân, proje, resim ve hesaplarla ilgili olarak doldurulacak bilgi formu, doktor reçeteleri ile ilgili eczaneler tarafından doldurulacak bilgi formu, tapu sicil müdürlükleri tarafından taşınmazların satışları ile ilgili olarak doldurulacak bilgi formu “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu” (Form Ba) ile mal ve hizmet satımları için “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu” (Form Bs), tasdik edilen vergi levhalarının meslek mensuplarınca bildirilmesi Bakanlığın yetkisini kullandığı alanlardan bir kaçıdır. Burada kabahati işleyenler devamlı bilgiyi hiç vermeyen veya belirlenen usule aykırı veren veyahut eksik veya yanıltıcı bilgi verenlerdir. Bilginin verilmemesi halinde ceza hükümlerinin uygulanacağı ödevlilere yazılı olarak bildirilmelidir. Bakanlığın bilgiyi genel düzenleyici işlemlerle istemesi halinde, bildirimde bulunulmadığı durumda yaptırımın ne olacağının ilgililere ayrıca bir yazı yazılarak bildirilmesi şartı aranmaz (VUK. mük.m.355/3). Kesilecek ceza miktarı VUK. mük m.355 de 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T olacaktır. Ceza kesil- mesine rağmen, mecburiyetlerini yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecbu- riyetleri yerine getirmeleri bildirilir. Verilen sürede bu mecburiyetler yerine getirilmezse yukarıdaki cezalar bir kat arttırılarak uygulanır.
Elektronik Ortamda Gönderilmesi Gereken Bilgi ve Formları Göndermemek: Bakanlığa bazı bildirim ve formları isteme yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede istenen bilgi ve form- ların süresinde verilmemesi, özel usulsüzlük kabahati olarak düzenlenmiştir. Belirtilen yü- kümlülük süresinden sonraki üç gün içinde yerine getirilirse ceza 1/10 oranında uygulanır. Ceza kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilir. Bu sü- rede de yerine getirilmemesi halinde ceza bir kat artırılarak uygulanır. Ancak, bildirim ve formlarda mükellefin düzeltme amaçlı değişiklikler yapabileceği düşünülerek normal süreden başlayan ilk on günlük bir ek süre (müsahama süresi) tanınmıştır (VUK. m. 355/6). Bu sürede bildirim ve formlar verilirse özel usulsüzlük cezası kesilmez. Kabahat de bu on günlük süreden sonra meydana gelmiş olur ve ceza kesilir. Bir başka ifadeyle, kanunî sürenin sonunu takip eden on günlük süre içinde verilecek bildirim ve formlar adetâ süresinde verilmiş kabul edilerek ceza verilmeyecektir. Bildirim ve formların belirlenen on günlük süreyi takip eden on beş gün içinde verilmesi halinde kesilecek özel usulsüzlük cezası aşağıda bahsedilen tutarların 1/5 oranında uygulanacaktır. Buradaki on beş günlük ek süre aşılırsa tam ceza kesilir. Tam ceza miktarı VUK. mük m.355’te 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T olacaktır.
Ölüm Olaylarını ve İntikalleri Bildirmemek: Sulh yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları, yabancı memleketlerdeki Türk konsoloslukları veya konsolosluk görevini yapanlar, mahalle ve köy muhtarları ile banka, banker ve şirketler ile emanet kabul eden gerçek ve tüzel kişiler, sorumluluk sınırlarında, her ay haberdar oldukları ölüm olayları ile intikalleri ertesi ayın 15’inci günü akşamına kadar vergi dairesine yazı ile bildirmeye mecburdurlar (VUK. m. 150). Kesilecek ceza miktarı VUK. mük m.355’te 2019 yılı için üç mükellef grubuna göre farklılaştırılarak ayrı belirlenen 1.900T, 980T ve 490T olacaktır. Ceza kesilmesine rağmen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetler yerine getirilmezse yukarıdaki cezalar bir kat artırılarak uygulanır.