Vergi Usul Hukuku Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Mükellefin Ödevleri-Iı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Defterlerin saklama süresi ne kadardır?
Vergisel ödevlerden biri de saklama ve ibraz ödevidir. Defter tutan mükellefler, tutmuş oldukları defterleri ve bu defterlerin dayanağı olan belgeleri ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile saklamak zorundadırlar.
İbraz görevine göre neler ibraz edilmek zorundadır?
Vergi kanunları uyarınca bu kanunlarda kendilerine saklama ödevi yüklenen gerçek ve tüzel kişiler, vergi kanunları uyarınca saklamak zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.
İbrazın sınırı nedir?
İbraz ödevi, inceleme ile sınırlıdır. Dolayısıyla incelemeye yetkililer tarafından defter ve belgelerin ibrazı istenebilecektir.
İbrazı isteme yetkisi kimdedir?
Saklanmak zorunda olan defter ve belgeler, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere yeminli mali müşavirlerce yapılacak karşıt incelemeler sırasında, bunlara ibraz edilmek zorundadır. Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre defter ve belgelerin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirlerce de defter ve belgelerin ibrazı istenebilmektedir.
Beyanname verme ödevi hangi şekillerde gerçekleştirilmektedir?
Beyanname verme ödevi de, (1) beyannamenin kâğıt ortamında ve (2) elektronik ortamda verilmesi olmak üzere iki şekilde yerine getirilmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca mükellef ya da vergi türü esas alınarak elektronik ortamda beyanname verme zorunluluğu getirilebilmektedir.
Tahakkuk fişi nedir ve ne zaman düzenlenir?
Tahakkuk fişi, beyannamenin verildiğini kanıtlayan makbuz hükmündedir. Beyanname üzerine, vergi dairelerince tahakkuk fişi düzenlenmek zorundadır.
Kağıt yoluyla gönderilen beyannamelerin vergi dairesince kabul edildiği zaman ne zamandır?
Kâğıt ortamında verilmesi gereken beyannameler elden vergi dairesine verilebileceği gibi, posta yolu ile de gönderilebilir. Posta yolu ile gönderilen beyanname, adi posta ile gönderilirse vergi dairesine ulaştığı gün, alma haberli olarak gönderilirse, postaya verildiği gün, vergi dairesine verilmiş kabul edilmektedir.
Mükelleflerin vermiş olduğu bilgilerin doğru olup olmadığı hangi kaynaklardan alınan bilgilerle tespit edilmektedir?
Mükelleflerin vermiş olduğu beyannamelerdeki bilgilerin doğru olup olmadığı idarece, (1) vergi incelemesi sırasında yapılan tespitler, (2) yoklama ile yapılan tespitler, (3) mükelleflerden alınan bildirimler ve (4) dış kaynaklardan alınan bilgilerle tespit edilebilmektedir.
Mükellefler verdikleri beyannamede hata olduğunu tespit ettiklerinde hatayı nasıl giderebilirler?
Mükellefler beyannameyi verdikten sonra tespit ettikleri hataları, düzeltme beyannamesi vermek suretiyle de giderebilirler. Verilen düzeltme beyannameleri, kanunda belirtilen beyanname verme süresinden sonra verilmiş ise bu beyannameler, kanuni süresinden sonra verilen düzeltme beyannamesi olarak adlandırılmaktadır.
Vergi ziyaı hangi durumda kesilmez?
Kanuni süresinden sonra verilen beyannameler sonucunda bir vergi ziyaı doğmuş ise, ortaya çıkan vergi ziyaı, vergi ziyaı cezası da kesilmek suretiyle mükelleflerden istenilmektedir. Ancak, mükelleflerin kanuni süresinden sonra verdikleri beyannameleri Vergi Usul Kanunu’nun 371’inci maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanarak vermeleri halinde vergi ziyaı cezası kesilmez, sadece vadesi geçen vergi asılları ile vadesi geçen vergi aslının tutarı üzerinden pişmanlık zammı ödenir.
Kimler finans kurumları aracılığıyla ödeme yapmaz zorundadır?
Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 7.000 TL’yi aşan tahsilat ve ödemelerinin banka veya özel finans kurumları aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen hesap belgesi veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur.
Tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda gerçekleştirilecek yaptırım nedir?
Tevsik zorunluluğuna uyulmaması halinde, mükelleflerden her birine, her bir işlem için işleme konu tutarın %5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir. Kesilecek cezanın yıllık tutarı 1.100.000 TL’yi aşamamaktadır. Ancak, kesilecek ceza tutarı, birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı için, 1.400 TL’den, ikinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler için 700 TL’den, bunların dışında kalanlar için de 350 TL’den az olamayacaktır. Kesilmesi gereken bu maktu ceza tutarları 2017 yılı için geçerli olan tutarlar olup, bu tutarlar yıllar itibariyle değişebilmektedir.
Kimler bilgi verme ödevi zorunluluğuna sahiptir?
Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzelkişiler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.
Arızi bilgiler nasıl istenir?
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca, vergi incelemesine yetkililerce veya vergi dairelerince istenecek arızi bilgiler, bilgi istenecek kişiden yazı ile talep edilmek zorundadır. Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez.
Türk vergi sisteminde vergiyi doğuran olay nedir?
Türk vergi sisteminde vergiyi doğuran olay, ilgili vergi kanununda belirlenmiştir. Gelir Vergisi Kanunu’nda tanımlanan ticari, zirai kazanç elde eden gerçek kişiler ile kurumlar vergisi mükelleflerince elde edilen kurum kazançlarında, gelirin elde edilmesi bir başka deyişle vergiyi doğuran olay, tahakkuk esasına bağlanmıştır. Tahakkuk esası, gelirin veya giderin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmiş ve talep edilebilir hale gelmiş olmasını ifade etmektedir. Ayrıca, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği vergilendirme döneminde vergilendirme yapılacağından, tahakkuk ilkesi dönemsellik ilkesi ile eş anlı olarak uygulanmakla birlikte, yasalarda yer alan özel hükümler nedeniyle bazen bu ilkelerden de sapmalar olabilmektedir.
Ülkemizde işletmeler açısından değerleme işlemleri hangi kanunlarla düzenlenmiştir?
Ülkemizde, işletmeler açısından değerleme işlemleri; (1) Vergi kanunlarında, (2) Türk Ticaret Kanunu’nda, (3) Bankacılık Kanunu’nda ve (4) Sermaye Piyasası Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Değerleme işlemlerinde hangi yöntemler uygulanmaktadır?
Vergi kanunları açısından değerleme işlemlerinde (1) tespit ve (2) takdir olmak üzere iki yöntem uygulanmaktadır. Tespit işlemi mükellefler tarafından yapılırken, takdir işlemi, takdir komisyonları marifetiyle gerçekleştirilen idari işlem olmaktadır.
Vergi usul kanununda yer alan değerleme ölçüleri nelerdir?
Vergi usul kanununda yer alan değerleme ölçüleri şunlardır:
- Maliyet bedeli
- Borsa Rayici (Sürüm Değeri)
- Tasarruf Değeri
- Mukayyet Değer (Kayıtlı Değer)
- İtibari Değer (Nominal Değer)
- Rayiç Bedel
- Vergi Değeri
- Emsal Bedeli
- Envanter Çıkarmak
- Enflasyon Düzeltmesi
VUK’da yer alan maliyet bedeli nedir?
Maliyet bedeli bir iktisadi kıymetin edinilmesi veya değerlerin arttırılması münasebetiyle yapılan giderlerle bunlara ilişkin tüm giderlerin toplamını ifade etmektedir. Maliyet bedeli ile değerlenen iktisadi kıymetler ticari mal, imal edilen mal, gayrimenkuller, demirbaşlar, hayvanlar, zirai mahsuller, gayrimenkul gibi değerlenen gayri maddi haklar, gemiler ve taşıtlardır.
VUK’da yer alan borsa rayici neyi ifade etmektedir?
Borsa rayici, kambiyo, menkul kıymetler ve ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerleme gününden önceki son işlem gününde borsadaki işlemlerin ortalamasına göre oluşan değerlerini ifade etmektedir.
VUK’da yer alan tasarruf değeri nedir?
Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için ifade ettiği gerçek değerdir. Tasarruf değeri ile yapılacak değerlemede, yasanın belirlediği objektif esaslardan hareket edilmesi zorunludur.
VUK’da yer alan mukayyet değer nedir?
Mukayyet değer, iktisadi kıymetin defter kayıtlarında gösterilen hesap değeridir. Defter tutan mükellefler, iktisadi kıymetlerin değerini ayrı ayrı muhasebe kayıtlarında göstermek zorundadır. İktisadi işletmelerin borçları, alacakları, kuruluş ve örgütlenme giderleri, gelecek dönemlere ait gelir ve giderleri gibi, aktif ve pasifi düzenleyici geçici hesaplar, karşılıklar mukayyet değerle değerlenmektedir.
VUK’da yer alan itibari değer nedir?
İtibari değer; her çeşit senetlerde, esham ve tahvilatın üzerinde yazılı olan değerdir. Ulusal para itibari değerle değerlenmektedir.
VUK’da yer alan rayiç bedel nedir?
Rayiç bedel; bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeridir. Rayiç bedelin tespitinde objektif olunması gerekmektedir. Rayiç bedel, takdir komisyonu, mahkeme kararı veya değerleme şirketleri aracılığıyla belirlenebilmektedir.
VUK’da yer alan vergi değeri nasıl tespit edilir?
Vergi değeri; bina ve arazinin Emlâk Vergisi Kanunu göre tespit edilen değeridir. Emlak Vergisi Kanunu’na göre arsa, arazi ve binanın değeri de (1) arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre; (2) binalar için, her yıl, Hazine ve Maliye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilen bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile takdir komisyonunca takdir edilen arsa değeri üzerinden bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak Emlak Vergisi Kanunu’nun 31’inci maddesine istinaden hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle, tespit edilmektedir.
VUK’da yer alan emsal bedeli nedir?
Emsal bedeli, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir. Emsal bedel ölçüsü uygulamada oldukça yaygın olarak kullanılan bir ölçüdür. Bu değerleme ölçüsü; (1) değerlemeye konu iktisadi kıymetin, gerçek değerinin belli olmaması veya bilinmemesi, (2) değerlemeye konu iktisadi kıymetin gerçek değerinin doğru olarak tespit edilememesi hallerinde kullanılmaktadır.
Değerleme ölçüsünde uygulanan sıralama nelerdir?
Emsal bedel ölçüsü, vergi kanunlarında yer alan koşulların gerçekleşmesi halinde her türlü iktisadi kıymet için uygulanabilmektedir. Bu ölçü ile değerleme günü itibariyle, değerlemeye konu iktisadi kıymetin güncel değeri belirlenmeye çalışılmaktadır. Bu değerleme ölçüsünde sırasıyla üçlü sıra uygulanmaktadır. Bunlar:
- Birinci Sıra (Ortalama fiyat esası)
- İkinci sıra (Maliyet bedeli esası)
- Üçüncü sıra (Takdir esası)
Bilanço günü nedir?
Ticari ve zirai kazancını defter tutmak suretiyle tespit eden mükellefler, işe başlama tarihinde ve izleyen her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanterleri ve bilançoları envanter defterlerine kaydetmek zorundadırlar. Bu şekilde envanterin çıkarıldığı güne “bilanço günü” denilmektedir.
Envanter işlemleri ne zaman yapılmalıdır?
Envanter işlemlerinin hesap dönemi sonu itibariyle her yıl yapılması gerekmektedir. Sadece, çeşitli mal üzerine geniş ölçüde ve perakende iş yapanlar ve eczaneler emtia mevcutlarının envanterlerini üç yılda bir çıkarabilmektedirler. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığı büyük sınai işletmelerin, durumuna göre, iki veya üç yılda bir envanter çıkarmalarına izin verebilmektedir. Üç yılda bir envanter çıkaranların, envanter çıkarmadığı yıllarda hesaben mevcut iktisadi kıymetlerini envanter defterlerine kaydetmeleri gerekmektedir.
Envanter çalışması sonucunda neler tespit edilmektedir?
Envanter çalışmaları sonucunda, (1) iktisadi kıymetlerdeki fazlalıklar, (2) iktisadi kıymetlerdeki noksanlıklar, (3) dönem sonu itibariyle tamamlanmayan işlemler tespit edilmektedir.
Enflasyon düzeltmesi nedir?
Enflasyon düzeltmesi, paranın satın alma gücündeki değişmeler nedeniyle gerçek durumu ifade edemeyen finansal tabloların, gerçek durumu ifade eder hale gelmelerini sağlamak üzere düzeltme işlemine tabi tutulmasıdır. Enflasyon düzeltmesi, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılabilmektedir.
Enflasyon düzeltmesi hangi şartlarda gerçekleştirilebilir?
Enflasyon düzeltmesi yapılabilmesi için, üretici fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması gerekmektedir. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona ermektedir.
Amortisman yoluyla neler yok edilir?
İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle, gayrimenkullerin bütünleyici parçaları ve teferruatı, tesisat ve makineler, gemiler ve diğer taşıtlar, gayrimaddi haklar, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerin değeri, amortisman yoluyla yok edilirler.
Tarım bağlamında düşünüldüğünde amortisman hangi durumlarda uygulanır veya uygulanmaz?
Ekonomik ömrü süresinde kullanıldıkça aşınacağı kabul edilen kıymetler için amortisman ayrılması kabul edilmiştir. Yıpranma ve aşınmaya maruz bulunmayan boş arazi ve arsalar amortismana tabi tutulmamakta ancak, tarım işletmelerinde vücuda getirilen meyvelik, dutluk, fındıklık, zeytinlik ve güllüklerle incir bahçeleri ve bağlar gibi tarım tesisleri ile işletmede inşa edilmiş olan her nev’i yollar ve harklar; arazi veya arsa üzerinde olmalarına rağmen, amortismana tabi tutulabilmektedir.
Şüpheli alacak nedir?
Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili alacaklardan dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi sırasında doğan alacaklardan dava veya icra safhasında bulunanlar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılmaktadır.
Değersiz alacaklar ne zaman tasarruf değerlerini kaybederler?
Değersiz alacaklar, değersiz alacak vasfını kazandığı tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet değerleri üzerinden giderleştirilmek suretiyle yok edilirler.
Amortisman süresi ne zaman başlamaktadır?
Amortisman süresi, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlamaktadır. Amortismana tabi iktisadi kıymet için ayrılacak amortisman tutarının belirlenebilmesi için, ilgili iktisadi kıymetin ekonomik ömrünün belirlenmesi gerekmektedir.
Amortisman oranı nasıl tespit edilmektedir?
Amortisman oranı, (1) rakamının, ekonomik ömür süresine (1/ekonomik ömür süresi) bölünmesi suretiyle tespit edilmektedir.
Amortisman oranı belirlenmemesi durumunda ne yapılmalıdır?
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca amortisman oranı belirlenmeyen iktisadi kıymetler için de mükelleflerin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na başvuruda bulunarak, amortisman oranının belirlenmesini talep etmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa etmektedirler.
Mükellefler, amortisman ayırmada hangi yöntemleri seçebilir?
Mükellefler, amortisman ayırmada normal amortisman yöntemini ya da azalan bakiyeler usulünü seçebilirler. Azalan bakiyeler usulüne göre amortisman ayrılabilmesi için, bilanço esasına göre defter tutulması zorunludur. Normal amortisman yönteminde her yıl eşit tutarda amortisman ayrılır. Azalan bakiyeler usulüne göre ise, her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce ayrılmış olan amortismanlar toplamının düşülmesi suretiyle tespit olunur. Azalan bakiyeler usulüne göre amortisman ayrılırken, amortisman oranı %50’yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katı dikkate alınır.
Fevkalade amortisman oranı hangi hallerde tespit edilir?
İşletmelerde kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, (1) yangın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybetmesi, (2) yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetlerinin düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelmesi, (3) zorlayıcı çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalması gibi hallerde sabit kıymetin ekonomik ömür süresi değişmektedir. Bu tür olayların gerçekleşmesi halinde mükelleflerin, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na başvuruda bulunması kaydıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca ilgili bakanlıkların görüşü de alınmak suretiyle, her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı “fevkalade ekonomik ve teknik amortisman oranı” tespit edilir.