aofsoru.com

Ceza Muhakemesi Hukuku Dersi 6. Ünite Özet

Soruşturma Ve Soruşturmadan Sonuç Çıkartılması

Soruşturma Evresinin Başlaması

Suç işlendiği izlenimini veren bir hâl öğrenilir öğrenilmez, soruşturmanın başlatılması gerekir. Cumhuriyet savcısı ihbar veya başka yolla bir suçun işlendiği izlenimini edinirse kamu davası açıp açmama konusunda karar verebilmek amacıyla hemen konuyu araştırmak zorundadır. Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir. Soruşturma evresi failin suç teşkil eden bir hareketi yapıp yapmadığı konusundaki “şüphe” ile başlamaktadır. Yanılma payının derecesine göre şüphe; basit, yeterli, makul veya kuvvetli olur. Soruşturmayı başlatan şüphe basittir. Muhakemenin değişik aşamalarında değişik işlemlere göre şüphenin derecesi de değişmektedir.

Somut olaylara dayanmayan ve sadece bir tahminden ibaret bulunan ya da akla ve mantığa aykırı olan iddialarda, şüpheden söz edilemez. Cumhuriyet savcısı, suç işlendiği izlenimini veren bir hâl bulunup bulunmadığını takdir eder ve suç işlendiğini gösteren basit şüphe üzerine soruşturma evresini başlatır ve bu evrede şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına alır. Bu evre Cumhuriyet savcısının gözetimi ve denetimi altında olan bir evredir.

Soruşturma Evresinin İşlevi

Soruşturma evresinin görevi, kovuşturmayı hazırlamaktır. Bu nedenle suçun öğrenilmesiyle başlayan soruşturma evresinde delillerin ele geçirilmesi, bunların kaybolmasının önlenmesi ve kovuşturmaya kadar el altında tutulması gerekir. Diğer bir söyleyişle soruşturma evresinin görevi, delilleri arayıp bulmak ve koruma altına almaktır. Toplanan delillerden iddiaların asılsız olduğu kanaatine ulaşılırsa olay kovuşturma evresine, yani mahkeme önüne taşınmayacaktır. Bu nedenle araştırmalar sonucunda, başlangıçtaki basit şüpheyi kuvvetlendirerek şüpheliye bir suç isnat etmek de bu evrenin görevidir.

Suçun Öğrenilme Şekilleri

  • Re’sen Öğrenme: Savcı, suçu herhangi bir vatandaş gibi basından veya görevini yaparken öğrenebilir. Kolluk da idari nitelikteki önleme görevi esnasında, suç işlendiğinden haberdar olabilir.
  • İhbar Yoluyla Öğrenme: İhbar, re’sen kovuşturulan bir suçtan haberdar olan kimsenin durumu adli makamlara bildirmesidir. İhbar eden, suçtan zarar gören kişi olabileceği gibi suçla hiç ilgisi bulunmayan üçüncü bir kişi de olabilir.
  • Şikâyet Yoluyla Öğrenme: Şikâyete bağlı olan suçlarda ceza soruşturması ve kovuşturması, suçtan zarar gören kimsenin şikâyeti ile başlar. Şikâyet, hem bir muhakeme şartı hem de suçun öğrenilme şeklidir. Suçtan zarar görenin, fiilin ve failin cezalandırılması isteğini içeren beyanı şikâyet olarak adlandırılır.
  • Tutanakla Öğrenme: Bir kimse, duruşma sırasında bir suç işlerse mahkeme olayı tespit eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir. Hatta mahkeme, bu hâlde failin tutuklanmasına da karar verebilir. Soruşturma makamları, bu yolla da suçtan haberdar olabilirler.
  • Diğer Yollarla Öğrenme: Talep, yabancı devletin şikâyeti ve mütalaa da suçun öğrenilme şekilleridir. Talep, Adalet bakanı’nın belirli suçların takip edilmesini Cumhuriyet savcısından istemesidir. Yabancı devletin şikâyeti, belli suçlarda söz konusu olur. Yabancı devlet bayrağına hakaret, yabancı devlet başkanına karşı şikâyete bağlı suçlarda soruşturma, ilgili devletin şikâyeti üzerine yapılabilir. Bazı suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için o suç ile hak ve menfaatleri ihlal edilen kurumun görüşünün alınması gerekir. Kurumun suçla ilgili görüşüne mütalaa denir. Mütalaa, özellikle vergi mevzuatında söz konusu olan bir kurumdur.

Soruşturma Evresinin Özellikleri

  • Soruşturmanın Gizliliği: Gizlilikle kastedilen soruşturma işleminde ilgililerinden başka kimsenin hazır bulunamaması; işlemler tutanağa bağlandığında ise dosyanın üçüncü kişiler tarafından görülememesidir. Ancak kural gizlilik olmakla beraber yasa koyucu belirli işlemlerde belirli kişilere karşı gizliliği kaldırmış olabilir. Gizliliğin ilke olmasının birinci nedeni, şüphelinin lekelenmesini engellemektir. İkinci nedeni ise delillerin karartılmasını engellemektir.
  • Soruşturmanın Yazılılığı: Yazılılık, soruşturma evresinde yapılan sözlü veya hareketli tüm işlemlerin tutanağa geçirilmesini ifade eder. Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanır ve tutanak, adli kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan yazman tarafından imza edilir. İşlemde müdafi veya vekil sıfatı ile bir avukat hazır bulunmuş ise tutanakta onların da ismi ve imzası bulunur. Tutanak, işlemin yapıldığı yeri, tarihi, başlama ve bitiş saatini ve işleme katılanların veya ilgisi bulunanların isimlerini içerir. Tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları ilgililere okunur ve onayları alınır. Bu husus tutanağa yazılarak ilgililere imza ettirilir. İmzadan kaçınma hâlinde nedenleri tutanağa geçirilir. Görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması olanağının varlığı hâlinde kanunlardaki usul ve esaslar dairesinde, soruşturma aşamasında yapılan her türlü işlem Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınır. Ancak mağdur çocukların ve duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin, tanıklığında bu kayıt zorunludur.
  • Soruşturmanın Dağınıklığı: Dağınıklık, soruşturma işlemlerinin hep aynı kişi veya kişiler tarafından yapılmasının gerekli olmadığı ifade eder. Bir yargı çevresindeki Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmanın kapsamlı olması hâlinde başsavcılık bünyesindeki birden fazla savcıyı bir olayı soruşturmakla görevlendirebilir. Bu hâlde birkaç savcı, aralarında iş bölümü yaparak aynı soruşturmayı yürütebilirler. Bir yargı çevresinde bir savcının başladığı soruşturmaya başka bir savcının devam etmesi de mümkündür.
  • Soruşturmanın Kurala Bağlı Olmayışı: Yasa’da, kovuşturma evresine ilişkin işlemlerin sırası ayrıntılı olarak gösterilmesine karşılık, soruşturma evresinde araştırmaların nasıl yapılacağı, hangi sırayla yürütüleceği düzenlenmemiştir. Cumhuriyet savcısının, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapma, işin gerçeğini araştırmaya başlama, lehe ve aleyhe olan delilleri toplama yükümlülüğü vardır. O hâlde savcının tüm tedbirleri ve işlemleri kapsayan genel bir araştırma yükümlülüğü bulunduğundan söz edebiliriz. Bu yükümlülüğün bir sonucu olarak Cumhuriyet savcısı, yasada yer almayan yeni soruşturma yöntemleri geliştirebilir. Ancak hemen belirtelim ki soruşturma evresinin kurala bağlı olmayışı, bu yöntemler bakımından hiç bir sınırlama bulunmadığı anlamına gelmez. Soruşturmanın amacı ve konusu, buradaki sınırı belirler. Ayrıca soruşturma evresinde de hukuk devleti ilkeleri geçerlidir.
  • Soruşturmanın Kamusallığı: Kamusallık ilkesi, cezalandırma yetkisinin bireyden alınarak devlete geçmesini ifade eder ve temelinde, bireylerin aralarındaki düşmanlıkların engellenmesi ve kendisini savunamayan güçsüzlere yardım edilmesi düşüncesi yatar. Devlet, bireyler arasındaki ilişkilerde düzenleyici bir işleve sahiptir. Kamu düzenini bozan ve suç teşkil eden eylemler hakkında ceza soruşturmasını yürütmek, devletin görevidir.
  • Soruşturmanın Mecburiliği: Bu ilke, soruşturma makamlarının basit suç şüphesi üzerine soruşturmayı başlatma yükümlülüğünü ifade eder. Adli makamlar, herhangi bir nedenle soruşturma yapamayacaklarını söyleyemezler. Aksi takdirde, ilgili kamu görevlisi ihmal yoluyla görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olur.

Soruşturmadan Sonuç Çıkarma

Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonunda kural olarak ya suçun işlendiğine dair yeterli delile ulaşır ya da ulaşamaz. Savcılık soruşturma sonunda suçun işlendiğine dair dava açmaya yetecek ölçüde delile ulaşırsa iddianame düzenleyerek görevli (madde itibarıyla yetkili) ve yetkili mahkemeye verir; mahkeme iddianamenin Yasa’da gösterilen unsurları taşıdığını tespit ederse iddianameyi kabul eder. İddianamenin kabulü kararıyla kamu (ceza) davası açılmış; diğer bir söyleyişle kovuşturma evresine geçilmiş olur.

İddianame Düzenlenmesi

Savcılık soruşturma sonunda suçun işlendiğine dair yeterli delile ulaşırsa iddianame düzenleyerek görevli ve yetkili mahkemeye verir. Mahkeme iddianamenin Yasa’da gösterilen unsurları taşıdığını tespit ederse iddianameyi kabul; aksi takdirde savcılığa iade eder. İddianamenin değerlendirildiği bu sürece ara muhakeme denir. İddianamenin kabulü kararıyla kamu davası açılmış diğer bir söyleyişle kovuşturma evresine geçilmiş olur.

İddianame, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenir. İddianamede, 1) şüphelinin kimliği, 2) müdafii, 3) maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği, 4) mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanuni temsilcisi, 5) açıklanmasında sakınca bulunmaması hâlinde ihbarda bulunan kişinin kimliği, 6) şikâyette bulunan kişinin kimliği, 7) şikâyetin yapıldığı tarih, 8) yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri, 9) yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, 10) suçun delilleri, 11) şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri gösterilir.

Cumhuriyet savcısı başsavcılık makamı adına düzenlediği iddianameyi bu davanın görüleceği mahkeme dairesinin belirlenmesi için o mahkemenin nöbetçi dairesine verir. Nöbetçi ceza mahkemesi dairesi, davayı görecek olan ceza dairesini belirler. Buna tevzi denir. Tevzi sonucunda iddianame madde itibarıyla yetkili (görevli) olan mahkemenin bir dairesine düşer. Bu daire iddianameyi 1) CMK m.170’de belirtilen hususlara uygun düzenlenip düzenlenmediği, 2) suçun ispatına etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delilin toplanıp toplanmadığı yani iddianamede sübuta etkili delillere yer verilip verilmediği, 3) ön ödeme veya uzlaşmaya tabi bir suçtan dolayı ön ödeme veya uzlaşma usulünün uygulanıp uygulanmadığı noktalarında değerlendirir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı

Yeterli delile ulaşılamaması, yeterli delile ulaşılsa bile ön ödeme, uzlaşma veya iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi söz konusu olduğunda veya kovuşturmanın mümkün olmadığı hâllerde ya da Cumhuriyet savcısının takdir hakkını kullandığı hâllerde soruşturma evresi, kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı ile sona erer.

  • Yeterli Delil Olmaması veya Kovuşturma Olanağı Bulunmaması: Suçun bütün unsurlarına ilişkin yeterli delile ulaşılamamışsa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Ayrıca yeterli delil olmakla birlikte, uyuşmazlık konusu olaya ilişkin kovuşturma olanağının bulunmadığı hâllerde de kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
  • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına Karşı İtiraz Davası Açılması: Davanın konusunu, yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi sebebiyle verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararları oluşturur. Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması konusunda takdir yetkisini kullanarak yani etkin pişmanlık veya şahsi cezasızlık nedeniyle vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına karşı kovuşturma (itiraz) davası açılamaz. Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
  • Cumhuriyet Savcısının Takdir Hakkını Kullanacağı Hallerin Varlığı: Cumhuriyet savcısı soruşturmanın sonunda yeterli delile ulaşmasına rağmen cezayı tamamen kaldıran şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsi cezasızlık sebebinin varlığı hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir. Bu hâlin uygulanması savcının takdirine bırakılmıştır. Savcı iddianame düzenleme yolunu da tercih edebilir.
  • Ön ödeme: Cumhuriyet savcısının, soruşturma sonucunda şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli şüphe ortaya koyan delile ulaşmasına rağmen iddianame düzenlemeyerek sanığın para cezası ödemesi karşılığında, uyuşmazlığı ortadan kaldırmasına olanak tanıyan bir kurumdur. Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi halinde de fail, hakim tarafından yapılacak bildirim üzerine, yukarıda açıklanan usule göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer. Ödemede bulunulması üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile düşme kararları, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, önödemeye ilişkin amaçlarla kullanılabilir.
  • Uzlaşma: Şüpheli ve sanıkla mağdurun bir uzlaştırıcının nezaretinde karşılıklı edimlerde anlaşarak ceza muhakemesini sona erdirmelerini ifade eder. Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde uzlaşma ile muhakeme sona erdirilebilir. Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır. Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini bir kerede yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
  • İddianamenin Düzenlenmesinin Ertelenmesi: Kanunkoyucu, soruşturma sonunda bazı koşulların varlığına bağlı olarak C. savcısına kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verme imkânı tanımıştır. Bu bağlamda C. savcısı ancak soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda iddianamenin düzenlenmesini ertelemeye karar verebilir. İddianamenin düzenlenmesinin ertelemesine karar verilebilmesi için soruşturma sonucunda şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli delile ulaşılmış olması gerekir. Erteleme kararı verilebilmesi için ayrıca 1) şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması, 2) yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi hâlinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi, 3) kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması, 4) suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir. Bu koşulların tamamının birlikte gerçekleştiğini kabul eden Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiğine dair yeterli şüphenin varlığına rağmen kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören, erteleme kararına karşı, kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına itiraz usulüne uygun olarak itiraz edebilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde kamu davası açılır.

Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email