Ceza Muhakemesi Hukuku Dersi 1. Ünite Özet
Ceza Muhakemesine İlişkin Temel Bilgiler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Ceza Muhakemesinin Tanımı, Amacı ve Kavram
Ceza muhakemesi hukuku, muhakeme hukukunun bir dalıdır ve kamu hukukuna dâhildir.
Ceza muhakemesi, bir suç işlendiği şüphesi ile başlar ve bu şüphenin kesin bir hükümle yenmesine kadar devam eder. Bu süreçte iddia (tez), savunma (antitez) ve yargılama (sentez) olmak üzere üç temel faaliyet söz konusu olur. İddia makamını oluşturan savcılık, iddia faaliyeti çerçevesinde, kamu adına bir kişinin kural olarak bir suçu işlediğini ileri sürer. Savunma makamını oluşturan şüpheli (sanık) ve müdafi ise bu iddiaya cevap verir. Türk milleti adına yargılama yapan mahkeme/hâkim ise iddia ve savunma makamlarının görüşlerinin bir sentezini yaparak suçun işlenip işlenmediği konusunda vicdani kanaate (maddi gerçeğe) ulaşır ve kanaatine uygun olarak hüküm kurar. Hüküm, kuralın ihlal edildiğinin ve bunun karşılığında uygulanacak yaptırımın belirlenmesi biçiminde olabileceği gibi kuralın ihlal edilmediğini ve dolayısıyla yaptırım uygulanmasına gerek bulunmadığını tespit biçiminde de olabilir. Bu anlamda hüküm, ortak bir çalışmanın ürünüdür.
Ceza muhakemesinin amacı, şüpheli/sanığın haklarına saygılı bir şekilde, onun suçu işleyip işlemediği konusundaki maddi gerçeği ortaya çıkartmaktır. Amaç maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğundan, bu hukuk dalının ispat sistemi de bu amaca uygun olarak gelişmiştir.
Ceza Muhakemesinin Yürüyüşü
Ceza muhakemesi;
- Soruşturma evresi,
- İddianamenin değerlendirilmesi (ara muhakeme)
- Kovuşturma evresi
olmak üzere üç aşamada tamamlanır.
Soruşturma evresinde, suç işlendiğinden haberdar olan soruşturma makamları suça ilişkin delilleri ve fail ya da failleri araştırır. Yasaya göre, Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez, kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere, hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar; delil toplar, koruma altına alır ve iddiayı oluşturur. Savcılık, soruşturma evresinin sonunda elde edilen delillere göre ya kamu davasının açılması talebiyle iddianame düzenler ya da kamu davası açılması için gerekli koşullar oluşmamışsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu evrede, suç isnadı ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlık kesin olarak çözülecek değildir. Suçun şüpheli tarafından işlendiği konusundaki şüphe belirli (yeterli) dereceye ulaşırsa iddianame hazırlanır. Savcının iddianamedeki görüşü, değişebilir niteliktedir. Savcılık kovuşturma evresinde yani olay iddianame kabul edilerek mahkemenin önüne taşındıktan sonra bu görüşünü değiştirebilir ve mahkemeden sanığın beraatini talep edebilir. Yasa koyucu, iddia makamının iddianame ile somutlaşan görüşüne bağlayıcılık tanımamıştır. Savcılık (iddia makamı), ceza uyuşmazlığını kendisi açısından ve o an itibarıyla çözümlemiştir. Yasa, bu görüşün (iddianın) bağımsız, tarafsız başka bir süje yani hâkim önünde savunma ile birlikte yeniden tartışılmasını emretmiştir. Yasa koyucu, hâkimin bu tartışma sonucunda ulaşacağı kanaatle (hükümle) ceza uyuşmazlığının çözülmüş sayılacağını ve kanun yollarından sonra bunun bağlayıcı olacağını kabul etmiştir. Kesin hüküm, istisnalar dışında değişmez ve herkesi bağlar, derhâl yerine getirilmesi gerekir. Bu nedenle iddia faaliyeti ile yargı faaliyeti birbirinden farklı niteliktedir. Savcının faaliyeti soruşturma, mahkemenin faaliyeti ise kovuşturma faaliyetidir. Soruşturma evresi kural olarak kovuşturma evresinde iddia makamı olarak yerini olacak olan savcılık makamının aktif olduğu bir evredir. Ancak bu evrede de bazı hâkimlik (yargı) faaliyetleri söz konusu olabilir.
İddianamenin değerlendirilmesi (ara muhakeme) devresi, iddianamenin yetkili ve görevli mahkemenin ilgili defterlerine kaydı ile başlar ve iddianamenin kabulü kararı ile sona erer. İddianamenin kabulü kararı hem ara muhakemenin hem de soruşturma evresinin son işlemidir. Bu işlemle kamu davası açılmış olur. Kovuşturma evresi, iddianamenin kabulü kararıyla başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade eder. Bu evrede, önce duruşma hazırlığı yapılır. Sonra duruşmaya geçilir. Duruşmada iddia ve savunma makamları dinlendiği gibi tüm deliller ortaya konulur ve tartışılır. Son söz sanığa verilerek duruşma bitirilir ve iddia ve savunma çerçevesinde oluşan vicdani kanaate uygun olarak hüküm kurulur. Hüküm, mahkûmiyet veya beraat ya da davanın reddi veya düşmesi biçiminde olabilir. Bu hüküm, temyiz edilirse Yargıtay incelemesinden geçer. Kanun yollarında, üst derece mahkemeleri, alt derece mahkemelerinin verdiği kararların hukuka aykırı olup olmadığını inceler.
Ceza Muhakemesinin Kaynakları
Anayasa
Kişi güvenliği, adil yargılanma, yasal hâkim ilkesi, masumluk karinesi, kimsenin kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya veya delil göstermeye zorlanamaması, Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler dışında vatandaşın suç nedeniyle yabancı ülkeye iade edilememesi, kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kullanılamaması, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik ve savcılık güvencesi, duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması Anayasa’da yer alan ceza muhakemesi ilkeleridir.
2004 Tarih ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Türk ceza muhakemesi hukukunun temel kaynağı, 04.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’dur. Bu Kanun, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Genel yasa niteliğinde olan Ceza Muhakemesi Kanunu dışında, ceza muhakemesine ilişkin konuları düzenleyen tamamlayıcı ve özel nitelikte yasalar da vardır. Bu yasalar, belirli kişi veya suçlara ilişkin özel muhakeme kurallarını içerdikleri için genel yasayı tamamlayıcı niteliktedirler.
Uluslararası Sözleşmeler
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunlar aynı konuda farklı hükümler içerdiği için uyuşmazlık doğarsa esas alınacak olan milletlerarası antlaşma hükümleridir.
Ceza muhakemesi hukukuna ilişkin temel kural ve ilkelere yer verilmiş olan bildirge ve birçok sözleşme vardır. 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1950 tarihli İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme gibi.
Ceza Muhakemesine Hâkim Olan İlke ve Haklar
Ceza muhakemesinin tüm evre ve devreleri bakımından anlam ifade eden en önemli hak ve ilkeler şunlardır:
- Ceza muhakemesinin kamusallığı ilkesi
- Soruşturmanın ve kamu davasının mecburiliği (kanuniliği) ilkesi
- Masumluk karinesinden yararlanmalekelenmeme ilkesi
- Kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya ve delil göstermeye zorlanamama (nemo tenetur) ilkesi
- Makul sürede yargılanma ilkesi
- Şüpheden sanık yararlanır ilkesi
- Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi
- Doğal (tabi-kanuni) hâkim ilkesi
- Çelişmeli muhakeme ilkesi
- Davasız yargılama olmaz ilkesi
- Delilerin doğrudan doğruyalığı ilkesi
- Duruşmanın sözlülüğü ilkesi
- Kendisine yapılan isnadı ve haklarını öğrenme hakkı
- Adil yargılanma hakkı
Ceza Muhakemesi Kurallarının Uygulama Alanı
Ceza Muhakemesi Kurallarının Zaman Yönünden Uygulanmas Derhâl Uygulanma İlkesi
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m.4’de, 1412 sayılı CMUK zamanında başlayan ve bu Kanun’a göre yürütülmekte olan soruşturmalar bakımından 5271 sayılı CMK’nın yürürlüğe girmesi ile bu Kanun’un zaman yönünden derhâl uygulanacağı belirtilmiştir. Yani 5320 sayılı Yasa’da, 5271 sayılı yeni CMK’nın uygulanmasında derhâl uygulanma ilkesinin geçerli olacağı kabul edilmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nu değiştirecek olan usul kanunları açısından da aynı ilke geçerlidir.
Derhal Uygulanma İlkesinin Sonuçları
- Muhakeme işlemleri, daima o işlemin yapılacağı anda yürürlükte olan yasaya göre yapılmalıdır.
- Ceza muhakemesine ilişkin yasa sanığın aleyhinde olsa da hemen uygulanmaya başlanır.
- Yürürlükteki yasaya uygun olarak bir kez yapılmış olan işlemler, sonradan yasa değişse de geçersiz olmaz.
- Eski yasaya göre henüz yapılmamış işlemler, artık yeni yasaya göre yapılır.
Derhal Uygulanma İlkesinin İstisnası
Derhâl uygulanma kuralı haksızlıklara yol açacaksa en doğrusu geçiş dönemi için yasayla istisnai hükümler kabul etmektir. Örneğin, yeni kanun bir süreyi kısaltıyorsa daha vakti olduğu düşüncesiyle henüz işlemi yapmamış olan kişinin elinden bu hakkını almak haksızlık olacağından, yasaya hüküm konulmalıdır.
Ceza Muhakemesi Kurallarının Yer Yönünden Uygulanması
Ceza muhakemesi yasalarının yer yönünden uygulanmasında benimsenen ilke, ülkesellik (mülkilik) ilkesidir. Buna göre, Türk mahkemelerinin bir suçu yargılama konusunda millî yargı yetkisinin bulunduğu hâllerde (TCK m.8,10,11,12,13), yargılama Türk Muhakeme Yasası’na göre yapılır
Ceza Muhakemesi Kurallarının Kişi Yönünden Uygulanması
Ceza muhakemesi yasaları, yürürlükte bulundukları sürece bir suçun soruşturma ve kovuşturması ile ilgili olan tüm kişilere (şüpheli/sanık, tanık, bilirkişi, mağdur) uygulanır. Bu kişilerin vatandaş veya yabancı olmasının bir önemi bulunmaz. Ancak yaptıkları görev nedeniyle bazı kişiler açısından istisnalar söz konusu olabilir. Bu kişiler, Türk hukukunda cumhurbaşkanı, milletvekilleri, diplomasi ajanları ve uluslararası sözleşmelerle belirlenen görevli kişilerdir
Ceza Muhakemesi Şartları
Muhakeme Şartı Kavramı
Suç haberinin alınmasıyla birlikte, soruşturmanın mecburiliği (kanuniliği) ilkesi uyarınca soruşturma re’sen başlatılır. Soruşturmada suçun işlendiğini gösteren yeterli delil elde edilirse kamu davası açılır ve kovuşturma re’sen yürütülür. Bazı hâllerde ise soruşturmanın veya kovuşturmanın başlatılması (veya yürütülmesi) belli koşulların gerçekleşmesine veya engellerin bulunmamasına bağlı tutulmuş olabilir. Bunlara, muhakeme şartları denir. Muhakemenin yapılabilmesi için bulunması gereken şartlara, olumlu muhakeme şartları denir. Buna örnek olarak, şikâyet edilmesi ve izin verilmesi gösterilebilir. Muhakemenin yapılabilmesi için bulunmaması gereken şartlara ise olumsuz muhakeme şartları veya muhakeme engelleri denir. Örneğin, sanığın akıl hastası olmaması, zamanaşımının geçmemesi ve aynı konuda verilmiş bir hükmün olmaması, sanığın gaip olmaması gibi.
Muhakeme Şartlarının Bulunmamasının Sonuçları
Muhakeme şartlarının varlığı veya yokluğu, soruşturmanın başlamasından hükmün kesinleşmesine kadar muhakemenin her aşamasında re’sen araştırılır. Soruşturma evresinde, olumlu muhakeme şartlarının gerçekleşme veya engelin kalkma ihtimali yoksa kovuşturma olanağının bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.
Kovuşturma evresinde şartların gerçekleşip gerçekleşmeme ve engelin kalkıp kalkmama ihtimaline göre, mahkemenin ne tür karar verebileceği yasada açıkça gösterilmiştir. Soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup bu şartın gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığının anlaşılması hâlinde davanın düşmesine karar verilir. Buna karşılık şartın henüz gerçekleşmediği ancak gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunun anlaşıldığı hâllerde ise şartın gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı veya uygulamada kullanıldığı şekliyle duruşmanın tatili kararı verilir.
Kanun yolu aşamasında kanun yolunda yetkili olan merci, ilk olarak önüne gelen işte muhakeme şartlarının gerçekleşmiş olup olmadığına bakacaktır. Örneğin, suç zaman aşımına uğramışsa veya bir genel af kanunu çıkmış ise o da derhâl düşme kararı verecektir.
Bazı Muhakeme Şartları
Şikâyetin Gerçekleşmiş Olması
Şikâyet, suçtan zarar görenin ceza soruşturması yapılmasında sakınca görmediğini ve failin cezalandırılmasını istediğini belirtmesidir. Şikâyete bağlı suçlarda, şikâyet olmadan adli makamlar soruşturmaya başlayamazlar. Şikâyet edilen olay olduğundan, şikâyet dilekçesinde tek bir kişi gösterilmiş olsa bile, bu şikâyet suça katılan tüm failleri kapsar. Buna şikâyetin bölünmezliği veya şikâyetin sirayeti denir.
Şikâyetten Feragat Edilmemiş veya Vazgeçilmemiş Olması
Şikâyetten feragat, şikâyet hakkı doğduktan sonra bu hakkın süresi içinde kullanılmayacağının belirtilmesidir. Şikâyetten feragat, yasada düzenlenmiş değildir. Doğmuş olan bir hakkın kullanılmasından feragat edilebilir. Şikâyetten feragat, açık olabileceği gibi örtülü (zımni) de olabilir. Feragat, failin kabulüne bağlı değildir. Bu nedenle tek taraflı bir işlemdir. Feragat, suça katılanların tümünü etkiler.
Şikâyetten vazgeçme, şikâyet hakkı kullanıldıktan sonra şikâyetin geri alınmasıdır. Şikâyetten vazgeçme, onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. O hâlde vazgeçme, karşı tarafın kabulüne bağlıdır.
Kusur Yeteneğinin Bulunmaması
Yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı şu hâllerde muhakeme engeli teşkil eder: Fiil tarihinde 12 yaşını tamamlamamış çocukların kusur yeteneği ve dolayısıyla ceza ehliyeti yoktur. Bunlar hakkında, kovuşturma yasağı bulunmaktadır. Fiili işlediğinde akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği bulunmayan veya önemli derecede azalmış olan kişilerin de ceza ehliyeti yoktur.
Dokunulmazlığın Bulunmaması
Belli sıfatlara sahip bulunan kişiler açısından söz konusu olan dokunulmazlık, bir muhakeme engeli oluşturmaktadır.
Diğer Bazı Muhakeme Şartları
Görülmekte olan dava bulunmaması, kesin hüküm bulunmaması, suçun zaman aşımına uğramamış olması, yargılanacak kişinin hayatta olması, talep, mütalaa, izin, karar, aynı konuda aynı fail hakkında açılmış dava bulunması, ön ödemenin yerine getirilmesi, uzlaşma, af, diğer bazı muhakeme şartlarıdır.
Ceza Muhakemesi İşlemleri
Muhakeme işlemleri bir hukuki sonuca ulaşmak ve yargılamayı bu amaca uygun olarak ilerletmek için yapılmış olan irade açıklamalarıdır.
İşlemlerin Sınıflandırılması
Ceza muhakemesi işlemlerinin bir kısmı, iddianame, temyiz veya itiraz dilekçesinin düzenlenmesinde olduğu gibi yazılı; bir kısmı, ifade ve sorguda olduğu gibi sözlü; bir kısmı, koklama, dokunma şeklinde gerçekleştirilen keşifte olduğu gibi vücut hareketiyle yapılır. Muhakeme işlemlerini maddi yapılarına göre sözlü işlemler, yazılı işlemler ve eylemli işlemler şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Bu işlemleri işlemi yapan süjeye göre de sınıflandırmak mümkündür. Süjesine göre işlemler, hâkim işlemleri, savcılık işlemleri ve savunma işlemleri şeklinde tasnif edilebilir. Örneğin hâkimlik işlemleri ara karar, nihai karar şeklinde yazılı, tanığın dinlenmesi gibi sözlü, keşif gibi eylemsel olabilir. Yine savcılık işlemleri, iddianame şeklinde yazılı olabileceği gibi tanığın dinlenmesi şeklinde sözlü ve keşif gibi eylemsel de olabilir.
Hâkimlik İşlemi Olan Kararların Verilme Usulü ve Tebliği
Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dâhil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir. Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.
Mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar. İnfaz edilecek kararlar, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Tebligat, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla Tebligat Kanunu’na göre yapılır. Kazai merciler Tebligat Kanunu’na göre elektronik ortamda da tebligat yapabilirler.
Muhakeme İşlemlerinde Süreler
Ceza muhakemesinde süreler, hak düşürücü ve düzenleyici süreler olmak üzere ikiye ayrılabilir. Hak düşürücü süreler, bir işlemin yapılabilmesi ve bir hakkın kullanılabilmesi için işlemin yapılacağı zaman diliminin üst sınırı gösterilerek tayin edilen sürelerdir. Düzenleyici süreler ise hak bahşetmeyip muhakemeyi düzenlemek ve kısa sürede sonuçlandırılmasını sağlamak amacıyla öngörülmüş olan sürelerdir. Bu tür sürelere, uyulmamasının yaptırımı olmadığından yaptırımsız süreler de denilmektedir.
Ceza muhakemesinde süreler; saat, gün, hafta, ay ve yıl olarak belirlenmiş olabilir. Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar. Süre, hafta olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer. Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter. Yıl olarak belirlenen süreler, sürenin başlangıcını oluşturan işlemin yapıldığı günün, son yılda ay ve gün olarak karşılığı olan günün mesai saati bitiminde son bulur.
İşlemlerde Sürelerin Geçirilmemiş Sayılması (Eski Hale Getirme)
Ceza muhakemesi işlemleri için kabul edilmiş olan hak düşürücü sürelerin kusursuz olarak kaçırılması hâlinde kişilerin hak kaybını önlemek için eski hâle getirme kurumu öngörülmüştür. Sanık, yokluğunda aleyhine verilen hükümlere karşı eski hâle getirme isteminde bulunabilir.
Eski hâle getirme talebi de süreyle kısıtlanmıştır. Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir. Kanun yoluna başvuru hakkının bildirilmediği hâllerde kanımızca kişi kanun yoluna başvuru hakkını bir şekilde öğrendikten sonra yedi gün içinde eski hâle getirme talep edebilir.
Eski hâle getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini durdurmaz ancak mahkeme yerine getirmeyi erteleyebilir. Eski hâle getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir; reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebilir