Temel İnsan Hakları Bilgisi 2 Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Hukuk düzeni içerisinde insan hakları nedir?
İnsan hakları, bireyin insan olma vasfı doğuştan beraberinde getirdiği haklar demetidir. oluşur. Ahlaki bir kavram olan insan haklarının, hukuk düzeni tarafından tanınmış kısmı ise insanın temel hak ve özgürlükleridir. Ahlaki birer değer olan insan hakları, hukuk düzeni tarafından kabul edildikleri ölçüde hukuki bir değer ve nitelik kazanarak temel hak ve özgürlük haline gelirler.
Gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergesi nedir?
Bir devlette temel hak ve özgürlüklerin ne tür güvencelere bağlandığı; o devletin gelişmişlik düzeyini belirlemedeki en önemli göstergelerden bir tanesidir. Bir devletin gelişmişlik düzeyini belirlerken, o devletteki temel hak ve özgürlükler rejimine ve uygulamasına bakmak yeterlidir.
Toplumsal yaşam ve bireyler bakımından temel hak ve özgürlüklerin önemi nedir?
Toplumsal düzenin veya bu düzenin devamlılığının sağlanabilmesi için anayasal koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması ve hatta kullanımının durdurulması bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. Demokratik-hukuk devletlerinde, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması sadece toplumsal yaşamın tehlikeye düştüğü hallerde, belirli ilkeler çerçevesinde, ölçülü olarak gerçekleştirilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti anayasası en son ne zaman değiştirilmiştir?
1982 Anayasası.
Temel hak ve özgürlüğün sınırlılığı nedir?
Temel hak ve özgürlüğün sınırlılığı kavramı, her temel hakkın kendi yapısı gereği bir takım sınırlılıkları beraberinde getireceği düşüncesine dayanmaktadır. Bu bağlamda temel hak ve özgürlüğe ilişkin yapılacak kanuni düzenleme ile dışarıdan her hangi müdahale olmasa bile, temel hak ve özgürlüğün anayasadan veya kendi doğal yapısından kaynaklı bir sınırlılığı vardır. Sınırlılığın söz konusu olduğu hallerde, hakkın koruduğu alana dışarıdan müdahale edilmesi veya bu alanın daraltılması gibi bir durum söz konusu değildir. Temel hak ve özgürlüğe ilişkin yapılacak kanuni düzenleme ile dışarıdan her hangi müdahale olmasa bile, her temel hak ve özgürlüğün anayasadan veya kendi doğal yapısından kaynaklı bir sınırlılığı vardır.
Hangi durumlarda temel hak ve özgürlüklerin sınırlılığından bahsedilebilir?
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlılığı üç temel nedene dayalı olarak ortaya çıkabilir. Bunlardan ilk ikisi genel ve özel anayasal sınırlar olmak üzere anayasadan kaynaklıdır. Diğeri ise temel hak ve özgürlüğün nesnel yapısından kaynaklı olarak ortaya çıkar.
İçkin sınırlar nedir?
Genel anayasal sınırlara, içkin sınırlar denir ve anayasada tüm temel hak ve özgürlükler bakımından geçerli sınırlamalar getiren düzenlemelere dayanır.
1982 Anayasasına göre genel bir sınırlamanın olduğu madde nedir?
Anayasamızın 12/2. maddesinde genel sınırlama söz konusudur. Bu maddeye göre, temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder. Dolayısıyla anayasaya göre, bütün temel hak ve özgürlükler, daha doğarken m.12/2’deki sınırlarla birlikte, yani kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarıyla yüklü bir şekilde doğmaktadırlar.
Temel hak özgürlüklerin sınırlılığı hangi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar?
Bu tür genel anayasal sınırlar dışında, sadece ilgili temel hak ve özgürlüğe özel, bizatihi anayasa tarafından çizilmiş sınırlar da vardır. Bu sınırlar, hakka ilişkin tanımda yer alır ve Anayasa koyucu böylelikle ilgili hakkı, ancak tanımda yer alan o sınırlar içinde tanıdığını ortaya koyar. Bu tür sınırlar her temel hak ve özgürlük bakımından ayrı ayrı söz konusu olabileceğinden, bunları özel anayasal sınırlar terimiyle ifade etmeyi uygun buluyoruz. Kanun koyucu temel hak ve özgürlüğün sınırlılığını kanun bazında açıkça ifade etmek için kanuni bir düzenleme yapsa bile, bu açıklayıcı bir düzenleme şeklinde kalmaktadır. Son olarak temel hak ve özgürlüğün sınırlılığı onun kendi nesnel sınırlarından da kaynaklanabilir. Bu anlayışa göre, her temel hak, normatif yapısı gereği belli bir nesnel alanda geçerlidir.
1982 Anayasa değişikliği sürecinin temel nedeni nedir?
1982 Anayasası 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi sonucunda hazırlanmıştır.
1982 Anayasası kapsamında Cumhurbaşkanı nasıl atandı?
Kabul edilen bu anayasanın geçici 1. maddesi ile de MGK başkanı Kenan Evren Cumhurbaşkanı olarak atanmış oldu.
1982 Anayasası ile değişikliğe gidilen ve o tarihe kadar yürürlükte olan anayasa ne zaman kabul edilmiştir?
1961 Anayasası
Anayasa değişikliğinin kabulü için hangi kanuna istinaden gerçekleştirilmiştir?
24.09.1982 ise 2707 sayılı Anayasanın Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun kabul edilerek, anayasanın kabulüne ilişkin halkoylamasının 07.10.1982 tarihinde yapılması hükme bağlanmış ve halk oylamasıyla anayasa değişikliği kabul edilmiştir.
Halkoylamasına katılım oranı ve oylama değerleri nasıl olmuştur?
1982 Anayasası yüzde 91.7 katılım oranıyla gerçekleştirilen halkoylamasında, katılanların yüzde 91.37’sinin yeni anayasanın kabulü yönünde oy kullanmasıyla kabul edilmiştir.
1982 anayasasında insan hakları ile ilgili maddeler nerede ele alınmıştır?
1982 Anayasasında ilk on bir maddeden oluşan ve genel esaslar başlığını taşıyan birinci kısmından sonra, 12-74. maddeler arasında düzenlenen ve temel hak ve ödevler başlığını taşıyan ikinci kısım yer almaktadır. Kendi içinde dört bölüme ayrılmış bu ikinci kısmın ilk bölümü ise genel hükümler başlığını taşır. İşte temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel düzenlemelere, temel hak ve ödevlere ilişkin ikinci kısmın, genel hükümler başlıklı bu ilk bölümünde yer verilmiştir. Anayasa koyucu temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması bakımından, olağan dönemlerde ve olağanüstü dönemlerde geçerli olmak üzere iki farklı rejim öngörmüştür.
1982 anayasasının, olağan dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin esasları belirleyen madde hangisidir?
1982 anayasasının, olağan dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin esasları belirleyen 13. Maddesidir.
1982 anayasası 13. Maddesi hangi kanunla değiştirilmiştir?
anayasası 13. Maddesi hangi kanunla değiştirilmiştir? Cevap: 1982 anayasasının 13. Maddesi, 4709 sayılı kanun ile değiştirilmiştir.
1982 anayasasında küçük bir değişiklik içeren 15. Maddesi nedir?
15. Madde, Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. şeklindedir.
03.10.2001 tarihinde 4709 sayılı kanunla yapılan 13. maddedeki anayasa değişikliğinin içeriği nedir?
03.10.2001 tarihinde 4709 sayılı kanunla yapılan anayasa değişikliği temel hak özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin olup, üç fıkradan oluşan 13. madde tek fıkraya indirilmiş ve genel sınırlama sebepleri madde metninden çıkartılmıştır. Değişikliğin gerekçesi olarak, maddenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki ilkeler doğrultusunda yeniden düzenlemesi gösterilmiştir.
5170 sayılı Kanunun 2. maddesiyle, Anayasanın 15. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan değişiklik hangi gerekçeyle yapılmıştır?
5170 sayılı Kanunun 2. maddesiyle, Anayasanın 15. Maddesinin ikinci fıkrasında ölüm cezalarının infazı ibaresi maddesi metinden çıkartılmıştır. 07.05.2004 tarihli ve Nitekim ölüm cezasının hukuk sistemimizden tamamen çıkartılmasının doğal bir sonucu olarak, bu değişikliğin yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır.
1982 Anayasasına göre temel hak ve özgürlükler nasıl ve neye göre sınırlandırılmıştır?
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması olağan ve olağanüstü dönemlerde olmak üzere, iki farklı sisteme göre belirlenmiştir. Olağan dönemlerdeki sınırlandırmalar 13. maddede, olağanüstü dönemlerdeki sınırlandırmalar da 15. maddede hüküm altına alınmıştır.
1982 Anayasasının 13. Maddesinin içeriği nedir?
Anayasanın 13. Maddesine göre; Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. denilmektedir.
Anayasa hükümlerine göre temel ve hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında ki öngörü nedir?
Mevcut anayasa hükümlerine göre, temel hak ve özgürlükler sadece ilgili temel hak ve özgürlük bakımından anayasada öngörülen özel sınırlama sebeplerine bağlı olarak sınırlandırılabilir.
Halk adına düzenleme yapmak kimin yetkisindedir?
Halk adına düzenleme yapmakla kural olarak yasama organı yetkilidir. Bu nedenle modern dönem hukuk sistemlerinde, temel hak ve özgürlüklerin ancak yasama organı tarafından ve kanunla sınırlandırılabileceği ilkesi kabul edilmiştir.
Kanun hükmünde kararname ile hangi şartlarda sınırlandırma yapılabilir?
Olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin kanun hükmünde kararnameyle sınırlandırılmasına imkan tanınmıştır.
Temel hak ve özgürlüklere ilişkin sınırlamanın kanunla yapılması zorunluluğu, yürütme organının bu alanda hiçbir düzenleyici işlem yapamayacağı anlamına mı gelir?
Yürütme organı bir kanuna dayanmak koşuluyla, temel hak ve özgürlükler alanında da düzenleme yapabilir; kanunun öngördüğü sınırlandırmanın ayrıntılarına ve teknik noktalarına ilişkin hükümler getirebilir. Dolayısıyla yürütme organı, düzenleyici işlem ile kanunda öngörülmüş sınırlandırmayı somutlaştırabilir; ancak kanunda yer almayan bir sınırlandırma getiremez.
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağına ilişkin anayasal madde hangisidir?
Bu konuda, Anayasanın 20. maddesinde teminat altına alınan özel hayatın gizliliğine ilişkin kabul edilen özel sınırlama sebepleri vardır. Anayasanın 20. maddesine göre; Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Yasama organının sınırlama yetkisi nedir?
Yasama organı sadece özel bir sınırlama sebebine dayanarak, sadece bu sebebin ilişkin olduğu temel hak ve özgürlüğü sınırlandırabilir.
Temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılması hangi gerekçeler altında yapılabilir?
Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, özel hayatın gizliliğinin sınırlandırılması bakımından kabul edilmiş olan özel sınırlama sebepleri altında yapılabilir.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında dikkat edilmesi gereken ana konu nedir?
Anayasadaki açık düzenlemeye göre, temel hak ve özgürlükler, ancak özlerine dokunulmaksızın sınırlandırılabileceklerdir. Yapılacak sınırlamanın bu belirtilen boyutlarda olması, sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması gerekmektedir.
Olağan dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin esaslar nelerdir?
• Sınırlamanın kanunla yapılması, • Sınırlamanın temel hak ve özgürlüğe ilişkin kabul edilen özel sınırlama sebeplerine dayanması, • Sınırlamanın temel hak ve özgürlüğün özüne dokunmaması, • Sınırlamanın anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olması, • Sınırlamanın demokratik toplum düzeninin ve Laik Cumhuriyetin gereklerine uygun olması, • Sınırlamanın ölçülü olması.
Egemenliğin halkın elinde olduğu devlet biçimine ne ad verilir?
Egemenliğin halkın elinde olduğu devlet biçimleri cumhuriyet olarak ifade edilir.
Demokrasi nedir?
Siyasal anlamda demokrasi, toplumdaki bireylerin doğrudan yönetime katılmak veya yöneticileri belirlemek suretiyle devlet yönetiminde etkili olabildikleri ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere diğer temel haklarının teminat altına olduğu yönetim biçimidir.
Monarşik demokrasi nedir?
Demokratik sistemlerde egemenliğin muhakkak halkın elinde olmasına gerek yoktur. Ancak cumhuriyet olmamakla birlikte demokratik olan siyasal sistemler de mevcuttur. Bunun klasik örneği olarak Birleşik Krallık gösterilir. Bu devlette egemenliğin kral veya kraliçede olmasına karşın, halk, devlet yönetimine etkin şekilde katılmaktadır. Dolayısıyla devlet siyasal yapı bağlamında monarşik bir demokrasidir.
Demokratik toplumun gerekleri nelerdir?
Yöneticilerin seçimle işbaşına gelmesi, kural olarak isteyen herkesin yönetimde rol almaya talip olabilmesi, diğer temel hakların ve özellikle ifade özgürlüğünün güvence altına alınmış olması, demokratik toplumun temel gerekleri olarak sayılabilir.
Laiklik nedir?
Laiklik hukuk kuralı koyma yetkisinin beşeri iradeye, yani insan iradesine bağlı olmasını, bu konuda herhangi bir tanrısal referansla hareket edilmemesini ifade etmektedir. Bu bağlamda temel hak ve özgürlükler sınırlanırken, bu sınırlama egemenliğin halka ait olması ilkesine aykırılık oluşturmamalı, aynı zamanda da dinsel referanslarla böyle kısıtlamaya gidilmemiş olmalıdır.
Temel hak ve özgürlüklerin kullanımının sınırlandırılması ile durdurulması arasında nasıl bir fark vardır?
Temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulması, sınırlandırılmasını aşan bir ifadedir. Sınırlandırmada hakkın kullanımı tamamen ortadan kalkmamakta, hak sadece belirli sınırlamalar içerisinde kullanılabilmektedir. Buna karşın durdurmada ise hakkın kullanımı tamamen dondurulur; belirli sınırlamalar içinde bile kullanımı söz konusu olmaz.
Olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında dikkat edilmesi gereken nokta nedir?
Olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında dikkat edilmesi gereken tek şey, sınırlamanın 15. maddedeki koşullara uygun olup olmadığıdır. Bu husus Anayasa m.121/2 hükmüyle de desteklenmektedir. Olağanüstü dönemlerde, temel hak ve özgürlüklerin kullanımının sınırlandırılması veya durdurulması bakımından, sadece Anayasanın 15. Maddesinde öngörülen koşullar geçerlidir. Bu hallerde Anayasanın 13. maddesindeki koşullar dikkate alınmaz.
Anayasanın 15. maddesindeki düzenleme ışığında olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması veya durdurulmasının koşulları nelerdir?
Anayasanın 15. maddesindeki düzenleme ışığında olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması veya durdurulmasında; a) Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerden biri mevcut olmalıdır. b) Uluslararası hukuktan kaynaklı yükümlülüklere uygun hareket edilmelidir. c) Ölçülülük ilkesine uyulmalıdır. d) 15. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ilkelere riayet edilmelidir.
AİHS açılımı nedir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi.
Sözleşmeye aykırı davranılıp davranılmadığını denetleyen bir yargı organı nedir?
Avrupa İnsan hakları Mahkemesi
Ölçülülük ilkesi nedir?
Olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması bakımından aranan bir diğer koşul da, sınırlamanın durumun gerektirdiği ölçüde olmasıdır. Ölçülülük veya orantılılık ilkesi olarak ifade edilen bu koşula göre, getirilen sınırlama, ulaşılmak istenen amaç bakımından elverişli ve zorunlu olmalıdır bağlamda amacı gerçekleştirmek için elverişli olmayan veya zorunlu olandan daha fazla sınırlama getiren düzenlemeler, ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturacaklardır.
Anayasamıza göre hangi temel hak ve özgürlüklerin kullanımına olağanüstü dönemlerde bile dokunulamaz?
a. Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…)dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz b. Kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz c. Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez d. Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Dışarıdan herhangi bir müdahale olmaksızın, temel hak ve özgürlüğün anayasadan veya kendi nesnel yapısından kaynaklanan sınırlarını ifade eden kavram nedir?
Temel hak ve özgürlüğün sınırlılığı.
1982 anayasası hangi askeri müdahale ile TSK’nın siyasal iktidarı ele almasının sonucu olarak hazırlanmıştır?
12 Eylül 1980 askeri darbesi
Anayasamıza göre temel hak ve özgürlükler hukuk kaynaklarından hangisi ile sınırlandırılabilir?
Anayasamıza göre temel hak ve özgürlükler sadece kanunla sınırlandırılabilir.
Olağanüstü dönemlerde bile dokunulamayacak temel hak ve özgürlükleri belirleyen ilkelerden nelerdir?
a. Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz. b. Kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz. c. Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez. d. Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlılığı neye dayalı olarak ortaya çıkabilir?
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlılığı üç nedene dayalı olarak ortaya çıkabilir. Bunlardan ilk ikisi genel ve özel anayasal sınırlar olmak üzere anayasadan kaynaklıdır. Diğeri ise temel hak ve özgürlüğün nesnel yapısından kaynaklı olarak ortaya çıkar.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kişiler bakımından kapsamı nedir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) sözleşmeci devletlere kendi egemenlikleri (yargılama alanı) altındaki kişilere Sözleşme’de yer alan hak ve özgürlükleri garanti etmeyi yüklemesi bakımından oldukça önemlidir. Devletlerin egemenlikleri altındaki kişiler teriminden sadece o devletin vatandaşları anlaşılmamalıdır. Diğer Sözleşmelerin aksine AİHS’nin uygulanması açısından vatandaşlık önemli değildir. Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru yapmak için sadece sözleşmeci taraf bir devletin vatandaşı olmak gerekli değildir. Sözleşme ile Sözleşme’ye taraf olmayan üçüncü devlet vatandaşlarının ve hatta vatansız olan kişilerin temel hak ve özgürlükleri de güvence altına alınmıştır. Bu sayede taraf devlet ülkesinde bulunan yabancılar Sözleşme’nin garanti altına aldığı haklarını korumak için dava açabilmektedirler.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulama alanının sadece taraf devletin ülkesinden ibaret olmaması, sözleşmenin yer bakımından geçerliliğinde nasıl bir sonuç yaratmaktadır?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi öncelikle sözleşmeci devletlerin ülkelerinde geçerlidir. Sözleşmeci devlet ülkesinde yargı yetkisi altında bulunan herkes Sözleşme’nin garanti altına aldığı hak ve özgürlüklerden faydalanır. Bunun yanında Sözleşme’nin yer bakımından uygulama alanı sadece ilgili taraf devletin ülkesinden ibaret değildir ve o devletin meşru veya meşru olmayan fiili hakimiyetinin olduğu her yerde geçerli olmaktadır. Bu durumun iki sonucu vardır. Birincisi sözleşmeci devlet vatandaşları ülke dışında yerleşmiş veya ikamet etmiş olsalar bile bazı açılardan sözleşmeci devletin yetki alanı içinde sayılırlar. Bu bakımdan, akit devletler yurt dışındaki diplomatik ve konsolosluk temsilciliklerinin bazı uygulamalarından dolayı Sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu tutulabilirler. İkinci sonuç ise sözleşmeci bir devletin kendi ülkesi dışında, ister meşru sayılsın ister sayılmasın hakimiyet kurduğu topraklardaki uygulamalarından dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yetkili sayılması durumudur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin zaman bakımından geçerliliği ne şekildedir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin zaman bakımından geçerliliği, Sözleşme’nin bir sözleşmeci taraf açısından yürürlüğe girdiği tarihten sonrası içindir. Sözleşme kural olarak geriye etkili olarak uygulama alanı bulmaz. Bu sebeple Sözleşme geçmişi de kapsayan bir etkiye sahip değildir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisinin kapsamı ne şekildedir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'nin yargı organıdır. Dolayısıyla Mahkemenin (AİHM) yargı yetkisi AİHS ile sınırlıdır. Buna göre Mahkemenin yargı yetkisi AİHS ve Sözleşme’ye bağlı olarak düzenlenen ek protokollerdir. AİHS uyarınca Mahkemeye intikal eden, Sözleşme ve Ek Protokollerin yorumu ve uygulamasına ilişkin olan konuların hepsini kapsar. AİHM’nin yargı yetkisi, ilgili taraf devletin ek bir kabulüne bağlı değildir, 11 no.lu Protokol sonrası AİHS’nin aldığı şekil sonrasında AİHM’nin yetkisi sözleşmeci devletler bakımından zorunludur. Yani bir devlet AİHS’ye taraf olmakla AİHM’nin yargı yetkisini kabul etmiş sayılır. Herhangi bir başvurunun Mahkemenin yargı yetkisine girip girmediği ile ilgili tartışmalar AİHM tarafından sonuçlandırılır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ulusalüstü bir yargı merci olmaması neyi ifade etmektedir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ulusalüstü bir yargı yeri değildir. Mahkemenin üstlendiği görev, Sözleşme ve ek protokollerde belirtilen haklara yönelik, bir hak ihlalinin bulunması ve bu konuda iç hukuk yollarının tüketilmiş olması ya da etkili iç hukuk yollarının bulunmaması gibi durumlarda başvuruyla sınırlı olan bir başvuru incelemesidir. Mahkeme önüne gelen her olayı somut bir incelemeye tabi tutmaktadır. Mahkeme, üye devletlerin hukuk düzenlerindeki yasal ve anayasal düzenlemelere ilişkin soyut değerlendirme yapma yetkisine sahip değildir. Eğer öne sürülen ihlal olayı direkt olarak iç hukuktaki bir yasal veya anayasal düzenlemeden kaynaklanıyorsa bu durumda AİHM olayı tespit ederek ihlale yol açan düzenlemenin ilgili devletlerce değiştirilmesini sağlama etkisine sahiptir. Onun ötesinde Mahkeme ulusal kanun koyucuların yerine geçip ilgili iç hukuk hükmünü değiştirmek ya da ilgili iç hukuk yargı mercilerinin yerine geçip içtihat yaratamaz. AİHM verdiği kararlarda AİHS ihlali var mı yok mu onu tespit eder. Bu tespitler neticesinde ulusal hukuk yapıcılara ve yargı organlarına yol göstermiş olur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlarının seçimi hangi organ tarafından yapılmaktadır?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yargıçların seçimi Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından gerçekleştirilir. Meclis, Avrupa Konseyi'ne üye devletlerin hükümetlerinin, kendi ulusal meclislerinden atadıkları temsilcilerden oluşur. Devletler nüfusları ile orantılı bir sayıda temsilciyi ülkelerini temsil etmek üzere bu mecliste görevlendirirler. Eylül 2018 itibariyle mecliste 324 temsilci vardır, Türkiye’nin temsilci sayısı 18’dir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Genel Kurulu'nun görev ve yetkileri nelerdir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Genel Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
- Üç yıllık bir süre için başkanını ve bir veya iki başkan yardımcısını seçmek,
- Belirli süreler için Daireler oluşturmak,
- Daire başkanlarını seçmek,
- Mahkeme iç tüzüğünü kabul etmek,
- Yazı işleri müdürünü ve bir veya birden fazla müdür yardımcısını seçmek,
- Daire yargıçlarının sayısını belirli bir süre için, beşe düşürülmesini Bakanlar Komitesinden talep etmek.
Avrupa İnan Hakları Mahkemesi Başkanlığı'nın yapısı ne şekildedir?
Avrupa İnan Hakları Mahkemesi Genel Kurulu, Mahkemeye bir başkan ve bir ya da iki başkan yardımcısı seçer. Başkanların veya yardımcılarının tekrar seçilmeleri mümkündür. Başkan ve yardımcıları Mahkeme yargıçları arasından seçilmektedir. Mahkeme başkanlarının görev süresi 3 yıldır. Mahkeme başkanının ya da yardımcılarının Mahkeme üyeliğinin bitmesi veya süreleri sona ermeden önce istifa etmeleri durumunda, Mahkeme Genel Kurulu veya ilgili bölüm görev süresini tamamlayacak olan kişiyi seçerek göreve devam etmesini sağlar. Seçimler seçilmiş mevcut yargıçların oy kullanması usulüyle ve gizli oyla gerçekleşir. Mahkeme başkanı veya yardımcıları görev süreleri dolsa bile halefleri seçilinceye kadar görevlerine devam ederler. Mahkeme Başkanı, bir bütün olarak Mahkemeyi temsil eder. Mahkemenin çalışmasından ve idaresinden sorumludur. Mahkemenin Avrupa Konseyi makamlarıyla olan ilişkilerinden sorumludur. Mahkeme başkanı, Mahkeme Genel Kurulu toplantılarına, Büyük Daire toplantılarına, Yedi Yargıçlı Kurul toplantılarına başkanlık etme gibi görevlerle donatılmış durumdadır.
Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü'nün görevleri nelerdir?
İç tüzüğün 17. maddesi doğrultusunda, Mahkeme Başkanının denetiminde olan Mahkeme Yazı İşleri Müdürünün görevleri şunlardır:
- Yazı işleri müdürü Mahkemenin görevlerini yerine getirmesinde yardımcı olur. Yazı işlerinin örgütlenmesinden ve faaliyetlerinden Mahkeme Başkanının emri altında sorumludur.
- Mahkeme arşivini saklar ve açılmış veya açılacak davalara ilişkin olarak mahkemeye gelen ve oradan gönderilen yazışma ve bildirimlere aracı olur.
- Yazı işleri müdürü görevlerine bağlı gizlilik yükümlülüğü saklı olmak üzere, özellikle basından gelen istekler de dahil, Mahkeme faaliyetleri hakkında gelen bilgi isteklerini karşılar.
- Yazı işlerinin işleyişi, müdür tarafından hazırlanan ve Mahkeme Başkanı tarafından hazırlanan yönergeler ile düzenlenir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin altında yer alan Komitelerin görevleri nelerdir?
Komiteler, oldukça önemli bir işlevi yerine getirir. AİHS’nin 28. maddesine göre; Komiteler yapılan bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesini yapar. Başvurunun daha fazla incelenmesine gerek olmayan hallerde, oy birliği ile "kabul edilemezlik" veya "kayıttan düşürülme" kararı verebilir. Komitenin bu konudaki kararları kesindir. yani açıkça dayanaktan yoksun başvurular ilk aşamada elenir. Bu durumda, Komitelerin görevlerinden biri; bir kabul edilemezlik kararı doğrultusunda özellikle açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemeye girmesini önlemektir. Yani Komite başvurunun kabul edilemezliğine ya da davanın düşmesine karar vermek gibi ön eleme yetkisiyle donatılmıştır. Bu görevinin ötesinde Ek 14 no.lu Protokol ile Komitelere davanın esasına ilişkin alma yetkisi de verilmiştir. Buna göre Komite bireysel bir başvuruda eğer kabul edilemezlik kararı vermemişse davadaki temel sorun, Sözleşme ve Protokollerinin uygulanması veya yorumlanması ile ilgili olup zaten Mahkeme’nin yerleşik içtihadının konusu ise davayı kabul edilebilir bulabilir ve aynı zamanda davanın esasına ilişkin karar verebilir. Komitenin bireysel başvurunun esasına ilişkin karar alabilmesi böylelikle şarta bağlanmıştır. Komitenin esasa ilişkin karar alabilmesinin en önemli şartı ilgili davanın konusunun AİHM’nin ilgili konuda "yerleşmiş bir içtihatının" bulunması gereğidir. Eğer böylesi bir durum yoksa Komite elindeki davayı Daireye gönderir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi altındaki Dairelerin, başvurunun esasına ilişkin vermiş olduğu bir kararının kesinlik kazanması için gerçekleştirmesi gereken durumlar nelerdir?
Dairenin başvurunun esasına ilişkin vermiş olduğu bir kararın kesinlik kazanabilmesi için aşağıdaki durumlardan birisinin gerçekleşmiş olması gereklidir:
- Tarafların başvurunun Büyük Daireye gönderilmesini istemediklerini bildirmiş olması gerekir.
- Karar tarihinden sonraki 3 ay içinde tarafların başvurunun Büyük Daireye gönderilmesini istememiş olması gerekir.
- Eğer başvuru Büyük Daireye gönderilmek istenmişse Büyük Dairenin Alt Kurulu tarafından bu isteğin reddedilmiş olması gerekir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru şekilleri nelerdir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'nin ihlal edildiğine dair başvurular iki türlü olmaktadır. Bu başvuru türlerinden ilki AİHS’nin 33. maddesi uyarınca "devletler"ce yapılan başvurular, ikincisi ise AİHS’nin 34. maddesi uyarınca "bireyler"in yaptıkları başvurulardır. Mahkemeye başvuru bir üye devlet ya da devletler tarafından yapılırsa devlet başvurusu, kişiler (bireyler veya tüzel kişilikler) tarafından yapılırsa da bireysel başvuru söz konusu olmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde dava açmak isteyen sözleşmeci taraf ya da tarafların verecekleri dilekçe metninde hangi öğelerin bulunması gerekir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 33. maddesi doğrultusunda, Mahkeme önünde dava açmak isteyen sözleşmeci taraf ya da tarafların verecekleri dilekçe metninde şu ögelerin bulunması gerekmektedir:
- Davanın yönetildiği sözleşmeci tarafın ismi,
- Olayların açıklanması,
- Sözleşme’nin ihlali hakkındaki iddia veya iddiaların açıklaması ile elverişli kanıtlar,
- Sözleşme’nin 35/1 maddesinde belirtilen kabul koşullarının bulunduğuna ilişkin açıklama,
- Dava konusu ve Sözleşme’nin 41. maddesi uyarınca zarara uğratıldığı varsayılan taraf veya taraflar hesabına ana çizgileri ile haklı giderim istem veya istemlerine ilişkin açıklamalar,
- Hükümet temsilcisi olarak atanan kişi veyakişilerin isim ve adresleri,
- Elverişli tüm belgelerin, özellikle dava konusuna ilişkin yargısal ve sair kararların örnekleri.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne "bireysel başvuru" hakkını kullanmaya yetkili olanlar kimlerdir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 34. maddesine göre "bireysel başvuru" hakkını kullanmaya yetkili olanlar:
- Gerçek kişiler (davanın konusuna göre tüzel kişiler de bu kapsamda yer alabilir)
- Hükümet dışı kuruluşlar,
- Kişi gruplarıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının kullanılabilmesi için hangi şartların sağlanması gereklidir?
Bireysel başvurunun kullanılabilmesi için;
- Menfaatin kişisel olması gerekir, yani bireyin bir işlemden bizzat etkilenmesi gerekir.
- Menfaatin doğrudan olması gerekir.
- Menfaatin doğmuş olması ve güncel olması gerekir. Yani, iddia konusu ihlal Mahkeme sırasında giderilmemiş olmalıdır, güncelliğini korumalıdır. Başvurunun incelenmesi sürecinde de ihlal devam ediyor olmalıdır. İleride doğma olasılığı yüksek olan ihlaller için başvuruda bulunulamaz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne devlet başvuru ve bireysel başvurular için ortak olan kabul edilebilirlik şartları nelerdir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne devlet başvuru ve bireysel başvurular için ortak olan iki tane kabul edilebilirlik şartı bulunmaktadır; biçim ve öz yönünden iç hukuk yollarının tüketilmiş olması ve başvurunun 6 aylık süre içinde yapılmış olması. Hak ve özgürlüğü ihlal edilen birey önünde birden fazla iç hukuk yolunun bulunması halinde, birey bunların hepsini tüketmek zorunda değildir. Kural olarak, bunlardan kendisine en uygun olanını seçip, seçtiği yolu tüketmekle iç hukuk yolunu tüketmiş sayılır. İç hukuk yollarının tüketilmesini gerektirmeyen durumlar ise şöyle sıralanabilir:
- İç hukuk yolunun etkisiz olması,
- Açık bir ulusal yasa hükmünün bulunması,
- Yerleşmiş bir yargı içtihadının bulunması,
- Sözleşmeye aykırı yerleşmiş yönetsel uygulamalar,
- Davanın sürüncemede kalması,
- Engelleme,
- İç hukuk yolunun etkili ve uygun olduğu konusunda kuşku duyulması.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru yapılabilmesi için gerekli olan biçim ve öz yönünden iç hukuk yollarının tüketilmiş olması neyi ifade etmektedir?
Bir başvurunun kabul edilebilir olması için iç hukuk yolları, olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne gelmeden önce öz ve biçim yönünden tüketilmiş olmalıdır.
- Öz Yönünden İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi: Mahkeme önünde ileri sürülen hususlar, iç hukuk yolu tüketilirken de ileri sürülmüş olmalıdır.
- Biçim Yönünden İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi: Öngörülen iç hukuk yollarının yöntem, biçim, süre ve diğer şartlara uygun olarak tüketilmesini ifade eder. Aksi hâlde iç hukuk yolları tüketilmemiş sayılır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru açısından geçerli olan kabul edilebilirlik şartları nelerdir?
- Kural olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'ne yapılacak bireysel başvurularda mağdur olmak şartı arandığından bireysel başvurularda başvuranın kimliği önem kazanmaktadır ve isimsiz başvurular kabul edilmemektedir. Ayrıca başvuru dilekçesinin kişi veya usulüne uygun olarak yetkilendirdiği kanunu temsilcisi tarafından imzalanmış olarak teslim edilmesi gereklidir.
- AİHM’ye yapılan bir bireysel başvuru, başka bir milletlerarası merciye yapılmış olan başvurunun "esas" itibariyle aynısı olmaması gereklidir. Eğer olay AİHM’den önce başka bir uluslararası karar mercii tarafından değerlendirilmiş ya da değerlendirilmekteyse başvuru kabul edilebilirlik aşamasında reddedilir.
- Ayrıca, şikayet konusu Sözleşme hükümleriyle çelişkili olmamalı, başvuru açıkça dayanaktan yoksun olmamalı ve başvuru hakkı kötüye kullanılmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince kabul edilen başvurunun "esas" yönünden incelenmesi aşamasında Mahkeme tarafından yapılan işlemler ne şekildedir?
Bir başvuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne usulüne uygun geldikten sonra başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verildikten sonra, ilgili davanın niteliğine göre, Komite, Daire ya da Büyük Daire başvuruyu "esas" yönünden incelemeye başlar. Yargılamanın bu bölümünde Mahkeme tarafından yapılan işlemler 3 grupta toplanabilir:
- Başvurudaki şikayetle ilgili olayları tespit etmek.
- Taraflar arasındaki sorunu dostça çözüme kavuşturmak.
- Dostça çözüme ulaşılamaması halinde, esas hakkındaki son kararını vermek. Yani herhangi bir Sözleşme hükmünün ihlal edilip edilmediğini belirlemekBir başvurunun esas açısından incelemesi kural olarak davanın niteliğine göre Komite veya Daire, istisnai hallerde de Büyük Daire tarafından yerine getirilir. Bu istisnai durumlar; Dairenin Büyük Daire lehine davadan vazgeçmesi ve Daire tarafından verilen bir kararın yeniden incelenmesi amacıyla Büyük Daireye götürülmesidir. Bu iki yöntem füzyon tezinin benimsenmesini sağlayan politik uzlaşmanın temel taşını oluşturmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bir davayı sonuçlandıran kararları kaç grupta toplanır?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin açılan bir davayı sonuçlandıran kararları 4 grupta toplanabilir. Bunlar:
- Başvurunun kabul edilebilirlik açısından reddi yani kabul edilemezlik kararı.
- Gerekli şartların oluşması nedeniyle davanın düşürülmesi yani başvurunun kayıttan düşürülmesi.
- Dostça çözüme ulaşılması ile davanın sonlandırılması.
- Dostça çözüme ulaşmanın mümkün olmadığı durumlarda davanın esasına ilişkin olan son karar. Daha açık bir ifadeyle, iddia edildiği gibi Sözleşme’nin ihlal edilip edilmediğini belirleyen karar.