aofsoru.com

Havacılık Emniyeti Dersi 7. Ünite Özet

Emniyet Performansının Ölçülmesi Ve İzlenmesi

Giriş

Daha önce de belirtildiği gibi, hava taşımacılığının insanlığa ve ülkelere son derece önemli ekonomik, sosyal ve kültürel faydaları vardır. Fakat taşımacılık eğer emniyetli bir şekilde gerçekleşmezse sözü edilen faydalardan yararlanılamaz ve sistemin yarattığı maliyetler önemli ölçüde artar. Bu nedenle havacılık örgütlerinin faaliyetlerini yönetirken gözetilmesi gereken önemli alanlardan birisi de emniyettir. Emniyetin yönetilmesindeki en önemli bileşen ise emniyet performansının ölçülmesidir. Çok yaygın bir yaklaşımla ifade edersek ölçül(e)meyeni yönetmek mümkün değildir. Yönetime ilişkin diğer derslerde edindiğiniz bilgilere başvurduğunuzda yönetimin son işlevinin kontrol olduğunu göreceksiniz. Belirlenen amaçlara ne kadar ulaştığımız ya da ulaşamadığımız, bunun nedenleri ve düzeltme ya da ilerleme için neler yapılması gerektiği ancak bu işlev sayesinde ortaya çıkacaktır. İşte tüm bunların başarılması için ölçme, zaman içinde izleme ve analiz etme (çözümleme) şarttır. Bu bölümde havacılık örgütünün faaliyetleri sırasında ortaya çıkmış, çıkmakta olan ve çıkacak emniyet seviyesinin nasıl ölçüleceğine ve zaman içinde izlenmesine (monitoring) ilişkin bilgiler sunulacaktır.

Emniyet Performans Ölçümüne İlişkin Temel Kavramlar

Havacılık örgütlerinin önemli amaçlarından birisi de faaliyetlerini emniyeti bir şekilde gerçekleştirmek, sisteme emniyetli çıktılar sunabilmektir. Bu amaçla ürün ya da hizmet üretirlerken emniyeti sağlayabilmek için, farklı seviyelerde pek çok farklı örgütsel araçlar kullanırlar. Bu ünitede önemli olanlarına yer verilmiştir. Peki, örgüt üretim faaliyetlerinde, süreçlerinde ve süreçlerin çıktılarında emniyeti ne ölçüde sağlamıştır ya da sağlamaktadır? Örgütün emniyeti sağlamak konusundaki başarısı nedir? Emniyeti artırmak için kullanılan örgütsel araçlar ne ölçüde işe yaramaktadır? Eğer havacılık örgütlerinin amaçlarından birisi de emniyeti sağlamaksa bu sorulara cevap vermek gerekir. Genel olarak bu sorulara yanıt vermek için girişilen çabalara emniyet performans ölçümü denilmektedir.

Emniyet performansının neden ölçülmesi gerektiği öncelikle yönetimin işlevleri kapsamında açıklanabilir. Amaçların belirlenmesi, amaçlara varılmasını sağlayacak planların yapılması, planları harekete geçirecek örgütün tasarlanması ve kurulması, örgütün harekete geçirilerek amaçlara doğru yöneltilmesi, tüm bunların birimler arasında eş güdüm sağlanarak yapılması ve nihayetinde amaçlara ne ölçüde ulaşıldığı ya da ulaşılmadığının değerlendirilerek geri bildirim üretilmesi gibi faaliyetler yönetimin işlevleri kapsamındadır (Daft, 2008).

Havacılık örgütünün geçmişteki emniyet performansının ölçülmesi daha önceden alınan risk azaltıcı önlemlerin ne derecede başarılı olduğunu görmek ve geleceğe yönelik dersler çıkartmak için gereklidir. Performans düşükse emniyet ya da risk yönetiminin bir şekilde başarısız olduğu, alınan önlemlerin işe yaramadığı ya da uygulanmadığı anlaşılacaktır. Benzer koşullar devam ederse performansın gelecekte de düşük kalacağı söylenebilir. Nereye, neden ve ne ölçüde müdahale edileceğini bulmak için geçmişteki ve şu andaki emniyet performansını bilmek, bunu amaç ve hedeflerle karşılaştırmak gerekir. Böylece gelecekteki kaza ve ciddi olayları önceden haber alıp önlemek mümkün olabilir. Ayrıca geleceğe dönük yeni emniyet performans amaç ve hedefleri belirleyebilmek için mevcut ve geçmişteki performans seviyesini bilmek gerekir. Kısacası emniyet performansını ölçmek geri bildirim üretilmesi için şarttır. Ölçüm sayesinde elde edilecek geri bildirimler ve çıkartılan dersler yönetimin etkili kararlar almasında ve kaynakları etkili bir şekilde dağıtmalarında elzemdir. Örneğin, sözü edilen bilgiler emniyet politikalarının, prosedürlerinin ve uygulamalarının yenilenmesinde alınacak kararlarda kullanılabilir. Ayrıca çalışanların örgütün emniyet performansı hakkında bilgi sahibi olmaları emniyet farkındalığının ve adanmışlıklarının artmasına, olumlu emniyet kültürünün güçlendirilmesine de yardımcı olacaktır (Safety Management International Collaboration Group, 2013, s.3-4; Hale, 2009).

Emniyet performansının gelecekte nasıl bir eğilim içinde olacağını önceden başarıyla kestirmek öneylemci (proaktif) emniyet yönetim yaklaşımı açısından son derece kıymetlidir. Başarılı bir kestirim için mevcut ve geçmiş performansın bilinmesi gerekir. Tersi durumda eğilim analizleri yapmak ve öneylemci olabilmek güçleşir. Diğer yandan, emniyeti artırmak için alınan etkili önlemler gerektiği gibi uygulan(a)mıyor olabilir. Ya da son derece karmaşık ve dinamik bir çevrede faaliyet gösteren havacılık işletmeleri hızlı bir şekilde değişen koşullar nedeniyle yepyeni tehlike (hazards) ve risklerle karşılaşmış olabilir. Bunu anlamanın yolu mevcut emniyet performansını bilmekten, hedeflerle ve geçmişteki değerlerle kıyaslamaktan geçer (OECD, 2008). Ayrıca örgütün kendi performansını diğerleri ile kıyaslayabilmesi (benchmarking) için de ölçüm ön koşuldur (Heavisides ve Thompson, 2011). Kıyaslama başka örgütlerden öğrenmenin etkili bir aracıdır. Diğerlerine göre daha iyi bir performans elde edildiğinin bilinmesi örgütün topyekûn başarısını artırırken, ortalamanın altında bir performans seviyesinde olduğunu bilmek örgütün kendine gelmesine yardımcı olabilir. İyi bir emniyet performansının kamuyla paylaşımı örgütün itibarını, değerini, müşteri talebini artırırken doğrudan işletim maliyetlerini ve sigorta primlerini azaltabilir. Bununla birlikte, performansı ölçmenin asıl faydası ölçümden elde edilecek veri ve bilgilerin emniyeti artıracak gelişmelerde kullanılmasıdır.

Emniyet Performans Göstergeleri

Emniyet performans ölçümü aslında hatalara oldukça açık olan güç bir işlemdir. Fakat bu güçlüklere rağmen ölçümü havacılık örgütleri açısından gereklilik hâline getiren önemli faydalar bulunmakta ve sivil havacılık otoriteleri ölçümü zorunlu tutabilmektedir. O hâlde emniyetin nasıl ölçüleceği sorusu önem kazanır. Emniyet performansı, emniyet performans göstergeleri sayesinde ölçülmektedir.

Emniyet performansının ölçülebilmesi için alacağı nitel ya da nicel bir takım değerler sayesinde emniyet performansının büyüklüğü hakkında bize fikir verebilecek değişkenlere ihtiyaç duyarız. Bunlar kısaca emniyet performans göstergeleri olarak tanımlanır. Emniyet performansının ölçülmesi ise bu göstergelerin alacağı değerlerin başka değerlerle karşılaştırılması sayesinde mümkün olacaktır. OECD emniyet performans göstergesini, kazaların önlenmesi, kazalara ve bunlara karşı verilecek tepkiler konusunda hazırlıklı olunması şeklinde tanımlandığı emniyet seviyesinin zaman içinde nasıl değiştiğini gösteren bir araç olarak tanımlamaktadır (OECD, 2008). ICAO ise emniyet performans göstergelerinin tanımını emniyet performansının ölçülmesi için kullanılan parametre olarak vermektedir (ICAO, 2013a). Tanımdaki parametre ölçüme aracılık eden değişken anlamında kullanılmıştır.

Emniyet performansının ölçülmesinde kullanılacak göstergelerin öncelikle geçerli ve güvenilir olması gerekir. Geçerlilik gerçekte ölçmeye çalıştığımız büyüklüğü doğru bir şekilde ölçebilme özelliklerine sahip olma, güvenirlik ise aynı büyüklüğün değişik bağlamlarda ölçüldüğünde aynı değerin bulunması derecesi olarak tanımlanabilir (Hale, 2009). Geçerliliğin elde edilmesi için performans göstergesinin istenmeyen sonuçlar yaratacağına ilişkin bilimsel ya da uygulamadan gelen kanıtlara ihtiyaç vardır (Dyreborg, 2009). Bir örnekle açıklamak gerekirse her 100 uçuştan kaçının programlanan saatte gerçekleştiğine bakmak havayolu işletmesinin emniyet risklerine ilişkin bize herhangi bir fikir vermeyecektir.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir özellik, performans göstergelerinin görece kısa zaman dilimleri içinde ortaya çıkacak değişimleri algılayacak hassaslığa sahip olması gerektiğidir (Hale, 2009). Örneğin, diğer ulaşım türlerine göre oldukça emniyetli olan havayolu taşımacılığında kaza oranları oldukça düşüktür.

Emniyet performans göstergelerinin sahip olması gereken diğer özellikler aşağıda verilmiştir (Hale, 2009; Step Change in Safety, 2003; Heavisides ve Thompson, 2011; Øien vd., 2010; Verstraeten vd., 2014):

  • Gösterge belirsizliğe yol açmayacak, yoruma açık olmayacak, kolayca anlaşılacak ve paydaşlara kolayca iletilecek şekilde tasarlanmalı ve isimlendirilmelidir.
  • Göstergelerin alacağı değerler için gerekli olan verilerin örgüt içindeki sistemde mevcut, kolayca toplanabiliyor ya da üretilebiliyor olması gerekir.
  • Göstergelerin nicel verilerle ifade edilebilmesinde ve bunların birtakım istatistiksel analizlerde kullanılabilecek türde olmasında fayda vardır.
  • Göstergenin vereceği değerlerin istatistiksel olarak anlamlı olabilmesi için yeterince sayıda veri ortaya çıkıyor olabilmelidir.
  • Göstergeler, havacılık örgütünün farklı bölümleri, farklı coğrafyalardaki birimleri ve diğer örgütlerle karşılaştırma yapmaya uygun olmalıdır.
  • Göstergelerin herhangi bir değişim yaşandığında performans artışı ya da azalışını algılayacak kadar hassas ve duyarlı olması gerekir.
  • Göstergeler performans gelişimini sağlayacak eylemlerin belirlenmesine yardım edecek özelliklere sahip olmalıdır.

Göstergelerin yukarıda sıralanan özelliklere sahip olmasının yanında bu ölçütler dikkate alınarak zaman içinde gözden geçirilmeleri ve gerektiğinde değiştirilmelerinde fayda vardır. Örneğin zaman içinde havacılık örgütü bazı alanlarda önemli başarılar elde etmiş ve hedef odağını başka bir sürece kaydırmış olabilir. Bu durumda yeni odak noktasına uygun göstergelerin hayata geçirilmesinde fayda olacaktır (Øien vd., 2010, s.163).

Performans göstergelerinin daha iyi anlaşılabilmeleri için çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılmalarında fayda görülmektedir. Sınıflandırma sayesinde hangi durumlarda ne tür göstergeleri kullanılmanın daha doğru ölçüm sonuçları vereceği hakkında da bilgi sahibi olabiliriz.

Göstergeler şu başlıklar altında sınıflandırılabilir:

  • Gecikmeli ve Öncü Göstergeler
  • Çıktı ve Faaliyet Göstergeleri
  • Tepkisel ve Öneylemci Göstergeler
  • Sonuçların Önem Derecesini Temel Alan Göstergeler

Emniyeti azaltan faktörler (tehlikeler) aslında riskin yükselmesine neden olan faktörler anlamına gelir. Bu durumda sistemdeki tehlikeler sabit kalsa bile bunlara maruz kalma miktarı arttığında istenmeyen olayların ortaya çıkma olasılığının, yani riskin artacağını dikkate almalıyız. Örneğin, bir havaalanında hiç uçuş yoksa uçuş faaliyetlerine ilişkin istenmeyen olayların gerçekleşme olasılığı sıfıra inecek ve risk de olmayacaktır. “En emniyetli uçuş yapılmayan uçuştur” sözü bu ilişkiyi anlatmak için kullanılır. Çünkü uçmayan uçağın uçuş süreçlerinde kaza yapması da mümkün değildir. Oysa uçuş süreçlerinde istenmeyen olayları yaratma potansiyeli taşıyan faktörler (tehlikeler-hazards) sistemin içinde var olmaya devam etmektedir. O hâlde, tehlikeler sistem içinde barınmaya devam ediyorsa faaliyet hacmi (üretim miktarı) arttığında risk ne olur? Bir tehlike (hazard) grubunun içine ne kadar çok faaliyet ya da işlem gönderirsek istenmeyen olayların yaşanması ihtimali de o derece artacaktır. Kısacası risk üretim miktarından ya da başka bir deyişle riskleri aradığımız faaliyet çıktılarının büyüklüğünden etkilenir (ICAO, 2013a, s.2-13). Ülkemizde resmi ve dini bayram tatillerinde daha fazla trafik kazası yaşanması ve daha çok vatandaşımızın kaybedilmesindeki temel neden de budur. Tatil döneminde bir yerlere gitmek için yollara çıkan araç ve taşınan yolcu sayısı, dolayısıyla risk miktarı artmaktadır. Oysa kara yollarının fiziksel özelliklerine bağlı tehlikeler tatil öncesi ve sonrasında aynı kalmaya devam etmektedir.

Doğru bir emniyet performans göstergesi tasarımı için sayılacak istenmeyen olayın hangi faaliyet alanında ya da süreçte gerçekleştiği, burada tam olarak ne üretildiği ve üretim miktarı ölçüm göstergesinin ne olması gerektiği doğru bir şekilde belirlenmelidir. Örneğin, iniş-kalkış sırasında uçağın pistten çıkması son derece tehlikeli sonuçlar üretebileceği için bu durumun emniyet performans göstergesi olarak kullanılması mümkündür. Peki, ilgili üretim miktarı nedir, nasıl hesaplanmalıdır ve oranlama işlemine dahil edilmelidir? Her 1.000 uçuş saati başına pistten çıkma oranı doğru bir gösterge olabilir mi? A ve B havayolu işletmelerinin her ikisinin de ayda 1.000 saat uçuş yaptıklarını, A’nın ortalama uçuş uzunluğunun 2, B’nin ise 5 saate karşılık geldiğini varsayalım. Bu durumda A’nın ayda 500, B’nin ise 200 iniş kalkış yaptığını görürüz. Peki, pistten çıkma miktarı havada geçirilen uçuş saatinden mi yoksa gerçekleştirilen iniş kalkış miktarından mı etkilenir? Cevabınız kuşkusuz iniş kalkış miktarı olmalıdır. O hâlde doğru gösterge her 100, 1.000 ya da 10.000 iniş kalkış başına pistten çıkma sayısı olmalıdır.

Emniyeti artırmaya dönük olarak gerçekleştirilen faaliyet ya da süreçlerin etkinliğinin ölçülmesine yönelik göstergelere diğer bir örnek üst yönetimin emniyet adanmışlığı derecesi olabilir. Üst yönetimin emniyete adanmışlığı düşük olan bir örgütte çalışanların ve alt birimlerin emniyet artırıcı çabalara destek vermesi güçleşebilir. Çalışanlar ve alt birimler, çabalarının değer görmeyeceğini ve boşuna olduğunu düşünebilirler. Ayrıca, eldeki kaynakların emniyetin artırılması açısından nasıl kullanılacağı ile ilgili kararları verme yetkisi de üst yönetimindir (Gerede, 2015b). O hâlde üst yönetimin emniyet adanmışlığı derecesinin bir çeşit öncü, öneylemci gösterge ya da faaliyet göstergesi olduğu ve bu nedenle ölçülmesinin faydalı olacağı söylenebilir. Fakat emniyet adanmışlığı ve olumlu emniyet kültürü gibi sosyal olguların ölçülmesi son derece güçtür. Bu olguların bileşenlerinin ve her birisinin özelliklerinin bilimsel araştırma yöntemleri ile belirlenmesi gerekir.

Emniyet Performansının İzlenmesi

Uygun göstergeleri kullanarak yapılan ölçümler sayesinde emniyet performansına ilişkin bir takım veriler elde edip bunları bir kenara not etmek acaba emniyeti artırabilmek için yeterli olur mu? Bu sorunun cevabı elbette “hayır” olacaktır. Bu ölçüm sonuçlarının ne anlama geldiği araştırılmalıdır. Başka bir anlatımla elde edilen ölçüm verilerini çözümleyerek (analiz ederek) bilgiye ulaşabilmek gerekir. Emniyeti sağlama konusundaki başarımımız (performansımız) yeterli mi? Hangi faaliyet alanlarında ve süreçlerde daha iyi ya da daha kötüyüz?

Bunun sebepleri nelerdir? Tüm bunları geçmişle kıyasladığımızda durum nedir? Öncesine göre ne kadar iyi ya da kötüyüz? Emniyet performansımıza ilişkin alarm veren faaliyet ya da süreçler var mıdır? Daha önce aldığımız emniyet artırıcı önlemler işe yarıyor mu? Emniyet performansımızı etkileyen bir değişim söz konusu mu? Bu değişim hangi faaliyet alanını ve süreçleri ne kadar etkilemektedir? Tüm bu sorulara cevap aradıktan sonra, gelecekte karşılaşılması muhtemel emniyet performans seviyesi nedir? Nereye, hangi kaynaklarla ve ne tür bir müdahale gereklidir?

Ölçme kavramını tanımlarken de değindiğimiz gibi, aslında ölçmek bir büyüklüğü başka bir standart büyüklükle karşılaştırma işidir. Uzunluğu ölçmek istediğimizi düşünelim. Ölçüme konu olan uzunluğu, daha önceden belirlenmiş ve karşılığı 1 m olarak karara bağlanmış uzunlukla karşılaştırarak sonuca varırız. Peki, göstergeler aracılığıyla elde ettiğimiz ve emniyet performansı hakkında fikir veren büyüklükleri karşılaştıracağımız referans büyüklük değeri nedir? Tam da bu noktada emniyet performans ölçüm ve zaman içinde izleme süreçlerini tamamlamamıza yarayacak iki yeni kavram gündeme gelir. Bunlardan ilki her bir gösterge için alarm seviyesi diğeri de hedef seviyedir. Bunların alacağı değerleri önceden karara bağlar ve elde ettiğimiz gösterge değerlerini bu referans değerlerle karşılaştırırız.

Hedefler her bir gösterge için ayrı ayrı ve bir sonraki izleme dönemi için belirlenir. Gelişme hedeflerinin genellikle % olarak ifade edildiği görülmektedir. Örneğin, bir havaalanının uçak motorlarında yarattığı yabancı madde hasarı oranını %10 oranında iyileştirmeyi hedeflemesi gibi. Eğer izleme için öngörülen zaman dilimi 1 yıl ise bir önceki yılın değerlerinin aritmetik ortalaması ile gelecek yılın sonunda elde edilen değerlerin aritmetik ortalaması karşılaştırılır. Bir önceki yıl iniş kalkış yapan her 1.000 uçak başına 0,2’lik bir yabancı madde hasarı yaşandığını varsayalım. Eğer gelecek yılın sonunda ortaya çıkan değerlerin ortalaması 0,18’in altına inmişse hedefe ulaşıldığı anlamına gelir.

Emniyet Performans Ölçüm Süreci

Emniyet performans ölçümüne ilişkin gerekli bilgileri verdikten sonra bu ölçüm sürecini topyekûn ele alalım. Süreç, ölçüm sistemini kuracak ekibi oluşturarak onlara gerekli yetki ve sorumlulukları vermekle başlamaktadır. Ölçüm süreci, aşama aşama aşağıdaki gibi özetlenebilir (Heavisides ve Thompson, 2011, s.18-20; OECD, 2008; Safety Management International Collaboration Group, 2013, s.7-12):

  1. Rol yetki ve sorumlulukların belirlenmesi,
  2. Ölçüm yapılacak faaliyet ve süreçlerin belirlenmesi,
  3. Ölçüm yapılacak faaliyet ve süreçlerde çıktı analizinin yapılması,
  4. Yüksek önem dereceli sonuç göstergelerinin belirlenmesi,
  5. Düşük önem dereceli sonuç göstergelerinin belirlenmesi,
  6. Göstergeler için ihtiyaç duyulan verilerin belirlenmesi,
  7. Verilerin toplanması ve göstergelere yüklenmesi,
  8. Ölçüm değerlerinin analiz edilmesi,
  9. Elde edilen sonuçların emniyeti artırıcı çabalarda kullanılması,
  10. Göstergelerin gözden geçirilmesi.

Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email