İş Hayatında Standartlar Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Çevre Yönetim Sistemine İlişkin Standartlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Milton Friedman'ın sosyal sorumluluk hakkındaki görüşleri nelerdir?
Milton Friedman’ın sosyal sorumluluğa ilişkin görüşü “klasik yaklaşım” şeklinde nitelendirilmektedir. Klasik yaklaşım işletmenin ve dolayısıyla yöneticilerinin tek bir sosyal sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk işletme kârını en üst düzeye çıkartmaktır. Bu yaklaşımda işletme toplumsal, ekolojik ve ekonomik açıdan sadece “gerekli” olan yükümlülükleri yerine getirmektedir.
Milton Friedman’a göre işletme yöneticileri işletme sahiplerine karşı getiri sağlama ve aynı zamanda toplum rerahını gözetme gibi iki amaca odaklandığında önemli bir çıkar çatışması oluşmakta, bu çatışma da işletmenin çöküşüne zemin hazırlamaktadır. Friedman söz konusu çöküşün kaçınılmaz olduğunu iddia etmektedir. Friedman yöneticileri sosyal sorumluluk amaçları peşinde koşmaya yöneltmenin iş etiğine de aykırı olduğunu belirtmektedir. Çünkü yöneticilerin toplumsal fayda için uyguladıkları sosyal sorumluluk faaliyetlerinin maliyeti ya hissedarlara yüklenmekte ya da tüketicilere aktarılmaktadır. Yönetici işletmenin profesyonel çalışanı ise sorumluluğu topluma değil, işletme sahiplerine karşıdır.
Ekonomist Milton Friedman’a göre sosyal sorumluluk yöneticilerin katlanmaması gereken bir maliyettir.
İşletmeler sosyal sorumluluklarını yerine getirme konusunda nasıl bir yol izlemelidirler?
Sosyal sorumluluğun işletmelerin yükümlülüğü olup olmadığına ilişkin farklı düşünceler varlıklarını sürdürse de işletmelerin kendilerine uygun bir yol haritası çizerek sosyal sorumluluk çabalarını yürütmeleri gerekmektedir. Bu aşamada işletmelerin;
- Tüm yasal sosyal sorumluluk gereklerini yerine getirmeleri,
- Yasalarıngerektirmediğisosyalsorumlulukalanlarındagönüllüuygulamalarınyapılabilirliğini değerlendirmeleri,
- Hangi sosyal sorumluluk faaliyetleri içersinde yer aldıklarını tüm işletme paydaşlarıyla paylaşmaları gerekmektedir.
İşletmeler katıldıkları sosyal sorumluluk faaliyetlerini amaca yönelik pazarlama aracılığıyla da duyurabilir.
İş etiği ile sosyal sorumluluğun karşılaştırılması ve ilişkilendirilmesi nasıldır?
İş hayatında etik bireysel kararların örgüt üzerindeki etkisine odaklı bir konudur. Bunun aksine sosyal sorumluluk örgütün hem topluma yönelik fayda sağlaması hem de hissedar değerini arttırmasını gerekli kılan toplumsal beklentiler ve gerekliliklerdir. Etik ve sosyal sorumluluk birbirleyle çok yakından ilişkili iki kavram olsa da farklılıkları göz ardı edilmemelidir. Örgüt genelinde çalışanların tümünün, yönetsel görevi olsun veya olmasın,
etik davranması beklenir ve gerekirken; sosyal sorumluluk örgütün stratejik yönetimiyle daha yakından ilişkili bir kavramdır.
İşletmenin sosyal sorumluluk faaliyetlerini etkileyen ve bu faaliyetlerden etkilenen paydaşlar kimlerden oluşur?
Hissedarlar/işletme sahipleri, tedarikçiler, bankalar ve diğer kredi kurumları, çalışanlar, tüketiciler ve rakipler işletme faaliyetlerinden etkilenen ve işletme faaliyetlerini etkileme potansiyeli olan örgütsel bileşenlerdir.
Yöneticiler üçlü sorumluluk çerçevesinde hangi sorulara cevap aramalıdırlar?
- Paydaşlarımıza adil düzeyde gelir getirebiliyor muyuz? (Ekonomik bileşen)
- Çalışma yöntemlerimiz çevreyi koruma ve geliştirme işlevini yerine getiriyor mu? (Çevresel bileşen)
- Faaliyetgösterdiğimizyerlerdeyaşayanbireylerinyaşamkalitelerinikoruyupgeliştirebiliyor muyuz? (Toplumsal bileşen)
Sürdürülebilirlik kapsamında hangi konular ele alınmakta ve sürdürülebilirlikte ana tema nedir?
Sosyal sorumluluk çabalarının uzun dönemli olarak devam ettirilebilmesi, işletmecilik faaliyetlerinin sürdürülebilirliğiyle doğru orantılıdır. Günümüzde sürdürebilirlik kaçınılması mümkün olmayan önemli bir işletmecilik konusu halini almıştır. Sürdürülebilirlik kapsamında işletmelerin doğal kaynakları nasıl koruyarak faaliyet gösterecekleri, örgütsel atıkları nasıl en aza indirmeleri gerektiği, geri kazanım, soyu tükenmekte olan bitki ve hayvanları koruyarak çevrenin korunması çabalarına nasıl katkı sağlayacakları ele alınan alt başlıklar arasındadır.
Sürdürülebilirlikte ana tema dünyanın gelecek nesillere iletilmek üzere bize verilmiş bir emanet olarak algılanmasıdır.
Sosyal sorumlu örgüt nedir?
Sosyal sorumlu örgüt yasal ve ekonomik gerekliliklerin ötesinde, doğru işleri yapma niyeti olan ve toplumun genel refah düzeyini geliştimek amacıyla faaliyet gösteren örgüttür.
İşletmeler, doğal olarak yasalara uymak ve hissedarlarına gelir sağlamak durumundadır fakat fark yaratan toplumu olduğundan daha iyi bir seviyeye getirme konusunda gösterilen çabadır. Her ne kadar kulağa hoş gelse de sosyal sorumluluğun gerekli olup olmadığı, yaklaşım farklılıklarının ötesinde tartışılmaya devam eden bir konudur.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın – United Nations Environment Programme (UNEP) işlevi/amacı nedir?
Birleşmiş Milletler Çevre Programı – United Nations Environment Programme (UNEP) Birleşmiş Milletler’de çevre konusunun eşgüdümünü, çevrenin durumunun küresel düzeyde sürekli gözden geçirilmesini, çevre sorunları hakkında uluslararası toplumun dikkatinin çekilmesini, uluslararası ve ulusal çevre politikasının ve hukukunun gelişiminin sağlanmasını amaçlamaktadır.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı Birleşmiş Milletler bünyesinde çevre konusunun eş güdümünü sağlamaktadır.
Ekvator prensipleri (ilkeleri) nedir?
Ekvator İlkeleri büyük altyapı ve endüstriyel projelerin toplumsal ve çevresel düzeydeki olumsuz etkilerini en aza indirmeyi amaçlayan ilkeler bütünüdür.
Ekvator Prensipleri (İlkeleri) hangi başlıklarda gruplandırılmaktadır?
- İnceleme ve Kategorilere Ayırma
- Sosyal ve Çevresel Değerlendirme
- Uygulanabilir Sosyal ve Çevresel Standartlar
- Eylem Planı ve Yönetim Sistemi
- Danışmanlık ve Bilgilendirme
- Anlaşmazlık Mekanizması/Kurulu
- Bağımsız İnceleme
- Sözleşmeler
- Bağımsız Denetleme ve Raporlama
- EPFI (Equator Principles Financial Institutions) Raporlama
Sosyal sorumluluk nedir?
Sosyal sorumluluk çok çeşitli şekillerde tanımlanabilmektedir. Örneğin “kâr elde etmek”, “kâr elde etmenin ötesinde bir şeyler yapmak”, “kurumun toplumsal refahı geliştirme amacıyla giriştirdiği işler” ve “toplumsal ve çevresel koşulları geliştirmeye dönük girşimler” kurumsal sosyal sorumluluk veya sosyal sorumluluk kavramıyla ilişkilendirilen faaliyetlerdendir.
Sosyal sorumluluk düşüncesinin temel olarak, örgütün tüm paydaşlarının çıkarlarını, işletmecilik faaliyetlerinin normal seyrinin ötesinde bir seviyede gözeterek faaliyet göstermesini gerektirmektedir. Günümüzde tüketiciler örgütlerin çevresel duyarlılık göstermelerini, toplumsal fayda sağlayan girişimlerde bulunmalarını, çalışanlarınının sağlıklarını koruyacak önlemler almalarını beklemektedir.
Sosyal sorumluluk faaliyetleri farklı örgütlerde farklı yollarla gerçekleştirilmektedir. Örneğin bu ünitenin sonunda yer alan “Okuma Parçası” bölümünde ETİ’nin “Sağlık için Hareket, Hareket için Sarı Bisiklet” başlıklı sosyal sorumluluk projesine ilişkin ayrıntılı bilgi verilmektedir.
Üçlü sorumluluk nedir?
Üçlü sorumluluk örgütün sosyal (toplumsal), ekolojik (çevresel) ve ekonomik sorumlulukları olduğu ve sorumluluklarının tümünü dengeli bir şekilde yerine getirmesi anlamına gelmektedir. Üçlü sorumluluk günümüz işletmelerinin sorumluluklarının tanımlanması ve faaliyet sonuçlarının değerlendirilmesinde oldukça önemli bir göstergedir.
Yeşil işletmecilik nedir?
Yeşil işletmecilik ekolojik (çevresel) açıdan sürdürülebilir işletmecilik anlamına gelmektedir.
"Sosyoekonomik yaklaşım"ı sosyal sorumluluğu nasıl ele almaktadır?
Kurumsal sosyal sorumluluğa ilişkin görüşlerden biri “sosyoekonomik yaklaşım” olarak adlandırılmaktadır. Sosyoekonomik görüş işletmelerin kâr elde etmenin ötesinde sosyal sorumlulukları olduğu düşüncesine dayanmaktadır.
İşletmecilikte sürdürülebilirlik nedir?
İşletmecilik literatüründe sürdürebilirlik geleneksel olarak işletmenin devamlılığı ve kazanç artışı sağlaması olarak tarif edilmektedir. Günümüzde ise kavram daha farklı yorumlanmaktadır. Bu yorumda sürdürebilirlik ile birey veya örgütün şu andaki ihtiyaçları karşılarken, başkalarının gelecekteki ihtiyaçlarından feragat ettirilmemesi ifade edilmektedir.
Kısaca ifade etmek gerekirse sürdürülebilirlik, dünyayı atalarımızdan bize kalmış bir miras olarak görmek yerine gelecek nesillere aktarılması için bize verilmiş bir emanet olarak algılamakla ilgildir.
Genel olarak dünyayı daha yaşanabilir kılan, insanların çalışmak istedikleri,
tüketicilerin tercih ettikleri ve uzun dönemli yatırım potansiyeli olan işletmeler sürdürebilirliği yüksek işletmelerdir.
Yeşil işletmecilik hareketinin temel tetikleyicileri nelerdir?
- Nüfus
- iklim değişikliği
- şehirleşme
- küreselleşme
yeşil hareketin temel tetikleyicilerindendir.
Kyoto Protokolü nedir?
Kyoto Protokolü 1992’de Rio de Janeiro’da imzalanarak 1994’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değisimi Çerceve Sözlesmesi’nde (Framework Convention on Climate Change, FCCC - BMİDÇS) yer alan hedeflerin ve somut azaltım yükümlülüklerinin bir şartnamesi olarak değerlendirilebilir. BMİDÇS, iklim değişikliği sorununu kabul eden ve insanlarla çevreye verilen yoğun zararı önlemek adına iklim sistemini stabilize etmek üzere harekete geçilmesini öngören genel bir deklarasyondur.
21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren Sözleşme’ye halen, aralarında ülkemizin de bulunduğu 195 ülkenin yanısıra, Avrupa Birliği (AB) de taraftır. Ülkemiz Sözleşme’ye 24 Mayıs 2004 tarihinde katılmıştır. BMİDÇS, taraf ülkeleri, sera gazı salımlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını (örneğin ormanlar, okyanuslar, göller) korumaya teşvik etmektedir.
Yeşil işletmelerin nasıl sınıflandırılmaktadır?
Her yeşil işletme eş değerde yeşil değildir.
Örgütler yeşil olmak, bir başka ifadeyle çevreci olmak için çeşitli eylemlerde bulunmaktadır. Bazı örgütler çevrecilik hareketine yasal gereklilikler kadar katılım gösterirken, bazıları ürün ve üretim süreçlerinde köklü değişimler yaparak yasaların gerekli kıldığından daha yoğun bir çevrecilik faaliyetine girişebilir. İşletmelerin çevre konusunda takındıkları tavır “yeşilin tonları” şeklinde sınıflandırılmakta ve dört farklı yoğunlukta olabilmektedir.
Çevreye ilişkin duyarlılık düzeyi düşük seviyede olan işletmeler, bir başka ifadeyle açık yeşil işletmeler, çevre konusunda yasal olarak gerekeni yapan işletmelerdir. Yasal yaklaşım olarak adlandırılan bu yaklaşımı benimseyen işletmeler çevresel duyarlılık düzeyi düşük, sosyal gereklilikler nedeniyle çevre hareketine katkı sağlayan örgütlerdir. Çevre konusundaki yasa, kural ve yönetmeliklere uyumlu olarak hareket eden “açık yeşil” işletmeler, çevreye ilişkin yükümlülüklerini yapılması gerekeni yaparak yerine getirmektedir.
Yasal yaklaşıma göre biraz daha yeşil olan piyasa yaklaşımında ise işletmenin tüketicilerin tercihleri doğrultusunda hareket etmesi söz konusudur. Çevresel konularda müşterilerin talebi belirleyicidir. İşletme yasal gerekliklere ek olarak, çevresel konularda reaktif bir tutum sergilemekte, müşterilerin istekleri doğrultusunda ürünlerini daha çevreci kılacak önlemler almaktadır.
Diğerlerine göre daha yeşil olan paydaş yaklaşımında ise işletme farklı paydaşların çevreye ilişkin taleplerini karşılamaya çalışmaktadır. İşletme tüm paydaş gruplarını dikkate almakta ve çevresel konularla ilgili tüm paydaşları tatmin eden bir faaliyet planı geliştirmektedir.
Çevresel duyarlılığı en yoğun yaklaşım, daha doğrusu “koyu yeşil” işletmelerin benimsediği yaklaşım aktivist yaklaşım olarak anılmaktadır. Aktivist yaklaşımda işletme çevresel konularda proaktif bir tutum sergilemektedir. İşletme faaliyetlerinde sürekli olarak dünyayı korumak ve daha yaşanabilir kılmak adına ne yapması
gerektiğini sorgulamaktadır
UNEP’in disiplinler arası öncelikleri nelerdir?
- İklim Değişikliği,
- Afet ve Çatışma,
- Ekosistem Yönetimi,
- Çevresel Yönetim,
- Kimyasallar ve Atıklar,
- Kaynak Verimliliği,
- Çevresel Değerlendirme.
Avrupa Komisyonu’nun açıkladığı düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinin politika bildirgesinde yer alan başlıklar nelerdir?
- 2050 itibariyle karbon salınım oranının 1990 yılı oranlarına kıyasla %80 düşürmek,
- Söz konusu oranlarda 2030’da %40, 2040’ta %60 düşüş sağlamak,
- Süreci tüm sektörlerin desteğini alarak yürütmek,
- Düşük karbon ekonomisine geçişi yapılabilir ve kabul edilebilir bir maliyetle gerçekleştirmek.
Yeşil iş ne demektir?
Yeşil iş ve meslekler çevre kalitesinin korunmasına ve geliştirilmesine katkı sağlayan iş ve mesleklerdir.
Yeşil iş; özellikle ekosistemin ve biyolojik çeşitliğinin korunmasına ve
sürdürülmesine yönelik işler, enerji, malzeme ve su tüketimini azaltan yüksek verimlilikli işler, ekonomiden karbon kullanımının azaltılması, atık ve çevre kirliğinin önlenmesine yönelik stratejileri barındıran işlerdir.
Yeşil işin anlamının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre de değişebileceği unutulmamalıdır. Gelişmiş bir ülkede yeşil işler, ileri teknolojiler vasıtasıyla gerçekleştirilen çevreye duyarlı işleri ifade ederken, gelişmekte olan ülkeler açısından ise sahip olunan düşük teknolojiler ve üretimin sektörel dağılımı nedeniyle görece çevreye daha az duyarlı işler yeşil iş olarak değerlendirilebilmektedir.
Hangi işler yeşil iş olarak adlandırılabilir?
Yeşil iş olarak adlandırılabilecek işler:
- Özellikle endüstri, taşımacılık ve inşaat gibi sektörlerde enerji ve kaynak verimliliğinde gelişmeler sunan faaliyetler,
- Yenilenebilir enerji,
- Sürdürülebilir taşımacılık,
- Atık yönetimi ve ham maddelerin geri dönüşümü,
- Kirlilik kontrolü ile ilgili eko-endüstriler,
- Balıkçılık, ormancılık vetarımı kapsayan doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını içeren işler,
- İklim değişikliğine uyum ile ilişkili faaliyetler ve
- Çevre dostu hizmetler
şeklinde sıralanabilir.
ISO 14001 nedir?
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi uluslararası düzeyde kabul gören ve bilinirliği oldukça yüksek bir çevre yönetim sistemi standardıdır.
ISO 14001 sertifikasyonuna başlamak isteye işletmeler (örgütler) nelere dikkat etmelidir?
- Örgüt öncelikle amaçlarını tanımlamalı ve standartlarla ulaşmak istedikleri amaçları belirlemelidir.
- Örgüt sürecin başlangıcında üst yönetimin desteğini sağlamış olmalıdır. Üst yönetim de etkili bir çevre yönetim sisteminin ve sürece olan bağlığının öneminin farkına varmış olmalıdır.
- Örgüt var olan süreç ve sistemlerinin çevresel etkisine ilişkin detaylı bir bilgi birikimine sahip olmalıdır. Bu etki çevre yönetim sisteminin temelini oluşturacak ve uygulayıcıların açıkları görüp düzeltici tedbirler almasını kolaylaştıracaktır.
ISO 14001’in temel faydaları nelerdir?
- Şimdiki ve gelecekteki yasal düzenlemelere uyumlu bir şekilde faaliyet gösterebilme,
- Liderin desteği ve çalışanların katılımını sağlama,
- Stratejik iletişim faaliyetleri yoluyla işletmenin itibarını geliştirme ve paydaşların güvenini kazanma,
- Çevresel konuları işletme yönetimiyle ilişkilendirerek stratejik amaçlara erişim,
- Düşük maliyet ve artan verimlilik dolayısıyla sağlanan rekabet ve finsansal üstünlük,
- Tedarikçileri işletmenin faaliyet sistemine dâhil ederek onların da çevresel performans düzeylerini geliştirmelerini sağlama.
Sorumlu Yatırım İlkeleri (PRI) adı altında ortaya konan temel prensipler nelerdir?
- Çevresel, toplumsal ve yönetişimsel konuların yatırım analizleri ve karar verme süreçleri ile bütünleştirmesi,
- Hissedarlık faaliyetlerinde aktif rol oynamak; çevresel, toplumsal ve yönetişimsel hissedarlık politikaları ve uygulamaları ile bu rolün bütünleştirilmesi,
- Yatırım yapılan şirketlerden çevresel, toplumsal ve yönetişimsel etki konusunda gerekli bilgilendirmenin yapılmasını talep etmek,
- Yatırım sektöründe PRI’nin kabul görme ve uygulanma alanının geliştirilmesine yönelik tutundurma faaliyetlerini yürütmek,
- İlkelerin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için işbirliği içinde çalışılması
- Her katılımcının uygulama ve gelişme sürecinde gerçekleştirdiği faaliyetlerin raporlanması, bir başka ifadeyle duyrulmasıdır.