Ortaçağdan Günümüze Anadolu Uygarlıkları Dersi 4. Ünite Özet
Selçuklu Dönemi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Anadolu Selçuklu Dönemi Tarihine Giriş
Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın 1071 yılındaki Malazgirt Zaferi ile birlikte Oğuz boylarına Anadolu’nun kapıları açıldı, ve emir ve komutanlar burada fetihler gerçekleştirip soyadlarını verdikleri beylikler kurdular. İlk kurulan beylikler arasında Dilmaçoğulları Beyliği, Danişmendli Beyliği, Saltuklu Beyliği, Mengücekli Beyliği, Çakalılar Beyliği ve Tanrıbermişler Beyliği bulunmaktadır.
Bizanslılar 1097 tarihinde İznik’i ele geçirince Selçuklular Orta Anadolu’ya çekilip Konya’yı başkent yaptılar. Aynı tarihlerde İnaloğulları, Ahlatşahlar ve Artuklular kuruldu.
Anadolu Selçukluları I. Mesud döneminde tam bağımsızlıklarını elde ettiler. Avrupalılar, I. Mesud döneminden itibaren Anadolu’yu Türkiye olarak adlandırdılar. 1318 yılında Anadolu Selçukluları yıkıldı.
Anadolu Selçuklu Dönemi, Erken Dönem Türk Beylikleri ile Anadolu Selçukluların iç içe geçmiş kısmen ortak tarihlerini kapsar. Genellikle yıkımları birbirinin elinden olmuştur.
Anadolu Selçuklu Dönemi’nde Kültürel Ortam
Anadolu’da kurulan beyliklerin çevresinde toplanan Türk boyları Orta Asya ve Orta Doğu’nun kültürünü ve kendi gelenek ve göreneklerini Anadolu’ya taşıdılar ve Anadolu’da Selçuklu Dönemi uygarlığını biçimlendirdiler.
Artuklu hükümdarları medrese, zaviye, imaret, şifahane ve zengin vakıflar kurarak ilim ve kültürün ilerlemesini sağladılar. Selçuklu Sultanları, kervansaraylar ve hanlar yaptırarak ve ticaret yollarının güvenliğini sağlayarak ticareti ve ekonomiyi canlandırdı. Ayrıca, Türk, Arap ve Fars kökenli alim, mutasavvıf, şair ve edebiyatçılara her türlü kolaylığı sağladılar.
Kayseri’de kurulan Ahi teşkilatı, I. Alaeddin Keykubad’ın desteği ile büyük bir uygarlık ve kültür projesine dönüştü ve bütün Anadolu’ya yayılarak Anadolu’nun sosyal, siyasi, ekonomik, bilim, sanat ve savunmasında büyük rol oynadı.
Moğol istilalarının neden olduğu kitlesel göçlerle birlikte özellikle Horasan ve Irak gibi büyük kültür çevrelerinden şeyh ve dervişler Anadolu Selçuklu topraklarına geldi. Horasan’dan çocuk yaşta Anadolu’ya gelen Mevlana Celâleddin Rumi, Anadolu Selçuklu tasavvuf ve kültür hayatında önemli rol oynar. Ayrıca, Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi sufilerin bulunduğu Yesevilik, Vefailik, Kalenderilik, Haydarilik gibi tasavvuf tarikatleri de kurularak halk İslamlığı oluşturuldu.
Anadolu Selçukluların yazı dili Farsça ve Arapça olduğundan Türkçe yazılmış çok az eser bulunmaktadır.
Selçuklu Devleti’nin son günlerinde Yunus Emre parladı ve 14. Yüzyıl Türkçesi ile yazılmış dini ve tasavvufi içerikli şiirleriyle ünlü oldu.
Anadolu Selçuklu Dönemi Sanatı
Anadolu Selçuklu Dönemi Mimarisi
Erken Dönem Türk Beyliklerinden günümüze pek çok cami ve medrese gelmiştir. İnaloğulları, Atuklular, Danişmendliler ve Saltuklar’in inşa ettiği camileri Anadolu’nun çeşitli kentlerinde görmek mümkündür.
İslam aleminde eğitim medreselerde verilirdi ve Anadolu’da Türk devri başladığında en erken tarihli medreseleri Artuklu, Danişmendli ve Selçuklular inşa etmiştir. Bu medreselere Orta, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da rastlanmaktadır. Kapalı ve açık avlulu olmak üzere ikiye ayrılan medreselerin en erken tarihli açık avlulu medreselerini Artuklular, kapalı avlulu medreselerini ise Danişmendliler kurdular.
Artuklu, Mengücekli ve Selçuklular, medrese plan şemalarını kullanarak hastaların tedavi edildiği şifahaneleri de inşa ettiler. Anadolu’daki en erken tarihli şifahane, Emineddin Külliyesi’nin yıkılan maristanıdır. Selçukluların bilinen ilk şifahanesi ise Kayseri Gevher Nasibe maristanıdır.
Selçuklu Döneminin en erken tarihli mezar taşları ve sandukaları Ahlat Meydanlık mezarlığında görülmektedir. Erken Dönem Türk Beylikleri’nden Danişmendli, Saltuklu, Mengücekli ve Selçuklular, mezar taşlarının yanı sıra Orta Asya’dan getirdikleri mumyalama geleneğini de koruyarak türbe ve kümbetler inşa etmiştir.
Anadolu, konumu nedeniyle ticaret açısından büyük önem taşımaktadır. Bunu değerlendiren Selçuklu Sultanları, ticaret yollarının güvenliği sağlayıp, eski köprüleri onarıp, yeni köprüler kurup, bu yollar üzerine kervansaraylar ve hanlar inşa etmiştir.
Erken tarihli hanların çoğunun avlu ve kapı bölümleri vardır. Selçuklardan kalan köprülere Hasankeyf Köprüsü ve Malabadi Köprüsü örnek verilebilir. Aksaray yakınlarındaki Selçuklu Kervansarayı ve Alay Han da Selçukluların inşa ettiği kervansaraylar ve hanlara birer örnek teşkil eder.
Bu dönemdeki hamamlara bakacak olursak, Selçuklu hamamlarının soyunmalık, ılıklık, sıcaklık bölümleri ve su deposu ile külhan denen bölümlerinin olduğunu görürüz. Mardin, Divriği, Kayseri ve Konya’da bu hamam örneklerini görmek mümkündür.
Selçuklu sarayları Konya, Sivas ve Kayseri’de bulunurdu. Bu saraylarda çini ve alçı bezemeler kullanılırdı. Moğol ve Timurlu istilaları ile bölgede yapılan savaşlar Artuklu saraylarının yok olmasına neden olmuştur.
Anadolu Selçuklu Dönemi El Sanatları
Anadolu Selçukluları Arap yazısının kufi ve sülüs türleri başta olmak üzere pek çok yazı çeşidini kullanmıştır. Kur’an ve dini kitapların bezenmesine büyük önem verilmesi sayesinde Anadolu Selçuklu Dönemi’nde bir tezhip ekolu oluşmuş ve gelişmiştir. Tezhiplerde farklı renklerde geometrik ve bitkisel bezemelerin yanı sıra çeşitli çiçek motiflerine de yer verilmiştir.
Kitap ciltleme bakımından, Anadolu Selçukluları açıklı koyulu kahverengi deri ciltlerinin üzerlerine kalıp kullanarak soğuk baskı tekniği ile ön ve arka kapaklarda farklı desenler yapmıştır. Anadolu Selçuklularının bilinen en erken tarihli kitap cildi Kitabü’l-Garibeyn fi’l Kur’an ve’l Hadis adlı yazma esere aittir.
İslam minyatür okulunda gelişen minyatür sanatı Büyük Selçuklulardan Anadolu’ya geçmiştir. Anadolu’da yapıldığı bilinen ilk kitap münyatürleri konusu geometrik ve teknik aletler olan otomata adlı kitapta bulunmaktadır. Anadolu Selçuklularından ise günümüze iki minyatürlü yazma gelebilmiştir. Bunlardan biri Varka ve Gülşah isimli minyatürlü Farsça yazmadır. Diğeri ise Sivaslı İbn El Sicistanı tarafından yazılarak resmedilen ve şu anda Paris Ulusal Kütüphanesinde bulunan yazmadır.
Anadolu Selçuklu saraylarının duvarlarında minyatür tarzı resimler bulunan çini kaplamalar ve insan figürlü freskolar kullanılırdı. Selçuklu divanında görev yapan üstad ressamlar da bulunurdu, bu da Anadolu Selçuklular Döneminde minyatürden başka resimlerin de yapıldığını göstermektedir.
Selçuklu Dönemi mimarisinin ana yapı ve bezeme malzemesi taştır. Selçuklu üslubunu en iyi yansıtan taş eserlere baktığımızda portaller, mihrap, minber, konsol, mukarnas ve tonoz gibi mimari ögeleri görürüz. Portallerde geometrik, bitkisel ve figürlü bezemeler kullanılırdı. Bitkisel ve figürlü bezemeleri bulunan Konya İnce Minareli Medrese portaline eklenen yazı şeritleri portali eşsiz kılar.
Dönemin mimarisinin öne çıkan figürleri arasında İkizler burcu kabartması, boğa, aslan, kaplan, saç örgülü insan başı, çift başlı kartal, ejder, melek ve hayat ağacı kabartmaları yer alır.
Selçuklu yapılarının önemli bezeme malzemeleri arasında bulunan sırlı tuğlalar çiniden daha dayanıklı oldukları için cephelerin kapı ve pencere alınlıklarıyla minare gövdelerinde kullanılmıştır. Bu sırlı tuğlalarda genellikle firuze rengi, mor, siyah ve kobalt mavi renkeri kullanılmıştır. Malatya Ulu Cami ve Tokat Gök Medrese’de sırlı ve sırsız tuğlalardan yapılmış eşsiz bezeme örnekleri mevcuttur.
Anadolu Selçukluları çiniyi yapıların iç duvar kaplamalarında kullanmıştır. Saray kazılarından elde edilen figürlü ve figürsüz çini buluntular, Selçuklu çinilerinin ne kadar ileri seviyede bulunduğunu göstermektedir.
Çinilerde çini mozaik tekniği ve düz kaplama tekniği olmak üzere iki uygulama tekniği dikkati çekmektedir. Çini mozaik tekniği genellikle kubbe göbekleri, kubbe etekleri, kubbe geçişleri ve mihrap kaplamalarında kullanılmıştır. Çiniler sır altı, lüster ve minai teknikleri ile imal edilmiştir. Figürlü olan çinilerde saray hayatı, saray eğlenceleri, av sahneleri ve fantastik yaratıklar konu edilmiştir.
Ayrıca, Konya, Kubadabad ve Alanya Sarayı kazılarında cam parçaları ile kumlu gri ve beyaz hamurlu, firuze sırlı pek çok seramik bulunmuştur. Anadolu Selçuklu seramiklerinin sırlı ve desenli olanları genellikle sgrafitto tekniğiyle yapılmıştır. Ayrıca, sırsız, derin oyma, slip, sıraltı veya lüster tekniğiyle yapılmış çok sayıda seramik bulunmuştur.
Yapılan kazılarla Artuklu ve Anadolu Selçuklu saraylarının duvar kaplamalarında dekoratif amaçla alçının tek başına kullanıldığı açığa çıkmıştır. Konya II: Kılıç Arslan Köşkü ve Kubadabad Sarayı kazılarında bulunan alçıların bezeme konularını av sahneleri, hayvan ve insan figürleri, geometrik ve bitkisel figürler oluşturmaktadır.
Anadolu Selçuklu dönemindeki ahşap eserlere baktığımızda ahşap sanatında kündekari, oyma, kazıma, ajur ve kafes tekniklerinin kullanıldığını görürüz. Rahleler, minberler, kapı ve pencere kanatları, sandukalar, kürsüler, kirişler ve başlıklar ahşap eserler içerisinde önemli yer tutarlar.
Anadolu Selçuklu döneminde en çok maden eserlerini Artuklular vermiştir. Maden eserler içerisinde Hasankeyf hükümdarının adının geçtiği mineli bakır tasın özel bir yeri vardır çünkü bu tas bakır üzerine mine tekniğinin uygulandığı tek İslami örnektir.
Selçukluların halı ve kumaş sanatında hatırı sayılır bir ünü vardır. Konya, Kayseri, Kırşehir ve Aksaray Selçukluların dokuma merkezleridir. Genellikle halılarda kırmızı, mavi, lacivert, kahverengi ve beyaz renkler ve kartal, sekiz kollu yıldız gibi desenler kullanılırdı.
Selçukluların kumaş dokuma merkezleri ise Konya, Sivas, Kayseri, Erzincan, Malatya ve Ankara’dır. Altın tellerle dokunmuş kırmızı renkli ipekli kumaşlar çok kaliteli olup liman kentlerine gönderilerek Venedik ve Cenevizli tüccarlara satılırdı. Ayrıca, Selçuklu sultanları altın tellerle dokuttukları ipekli kumaşları yabancı ülkelerin hükümdarlarına, elçilerine ve ileri gelenlerine hediye ederdi.