Medeni Hukuk 1 Dersi 6. Ünite Özet

Aile Kavramı, Nişanlanma, Nişanın Sona Ermesi, Evlenme Ve Evlenmenin Şartları

Aile Hukuku ve Aile Kavramı

Aile hukuku, aile çevresindeki kişi ilişkilerini düzenleyen medeni hukuk dalıdır. Medeni kanunun ikinci kitabında 118-494 maddeleri arasındadır.

Bu ikinci kitap üç kısımdan oluşmaktadır.

  1. evlilik hukuku (m. 118-281),
  2. hısımlık (m. 282-395)
  3. vesayet (m. 396-494)

Vesayet, küçük veya kısıtlıların haklarının korunması amacını taşıyan kamu hizmeti niteliğindeki özel hukuk kurumudur.

Hısımlık, sadece gerçek kişiler bakımından söz konusu olan ve insanların yakınlık bağını belirten kurumdur.

Aile hukukuna özgü temel ilkeler:

  • Birlik ilkesi
  • Süreklilik ilkesi
  • Zayıfların korunması ilkesi
  • Eşitlik ilkesi
  • Düzenleme serbestisinin bulunması ilkesi

Anayasa 41. maddesinde aile kavramının Türk toplumunun temelinde olduğu ve eşler arasındaki eşitliğe dayandığı vurgulanmıştır. Aile terimi, bir soydan gelenleri, bir sülaleyi belirtmek için kullanılır. Medeni kanunda aile üç şekildedir:

Dar Anlamda Aile

Medeni hukukta “evlilik birliği” olarak ifade edilen sadece kadın ve kocadan oluşan birliktir. (TMK. m. 185).

Geniş Anlamda Aile

Ana, baba ve çocukların oluşturduğu birliktir. Medeni Kanunun ikinci kısmının, altıncı ayırımı “Velayet” başlığındadır. (TMK. m. 335-363)

En Geniş Anlamda Aile

Ana, baba ve çocukların dışında kan ve kayın hısımlardan, bir sözleşmeyle işçi, hizmetli ve yardımcılardan oluşan birliktir. Medeni Kanunun 367 vd. maddelerinde “Ev Düzeni” başlığındadır.

Nişanlanma

Nişanlanma Kavramı

Medeni Kanunun 118-123. maddeleri arasındadır ve açık bir tanımı yoktur. TMK. m.118 e göre, “Nişanlanma evlenme vaadiyle olur”. Bundan yola çıkarak nişanlanma bir kadın ile bir erkeğin ileride evlenecekleri karşılıklı vaat etmeleridir. Ahlaki ve manevi yönü olan bu hukuki işlem kendine özgü aile hukuku sözleşmesidir.

Evlilik başvurusu yapıldığı an nişanlanma zımnen gerçekleşir.

Nişanlanmanın amacı

  • Uzun yıllar yaşayacak eş adaylarının birbirlerini tanımalarını sağlamak.
  • Eş adaylarının evliliğe hazırlanmalarına ve eksiklerini tamamlamalarına fırsat vermek.
  • Eş adayları arasında evliliğe herhangi bir engel olup olmadığını anlamak.

Nişanlanmanın Hukuki Niteliği

Nişanlanmanın hukuki niteliği konusunda tam bir fikir birliği yoktur. Doktrinde bazı yazarlara göre sözleşmedir. Sözleşme olduğunu kabul etmeyenler hukuki bir ilişki yaratma niteliği olduğunu savunurlar. Diğer bazı yazarlara göre ise nişanlanma evlenme sözleşmesini kurmayı vaat eden bir ön sözleşme niteliğini taşımaktadır.

Sonuç olarak nişanlanma aile hukuku nitelikli, kendine özgü bağımsız bir sözleşmedir.

Nişanlanmanın Meydana Gelmesi

Nişanlanmanın iki temel kurucu unsuru bulunmaktadır. Bunlar, nişanlanacak kişilerin ayrı cinsten olmaları ve erkek ve kadının karşılıklı evlilik vaadinde bulunmasıdır.

Nişanlanma sözleşme olduğu için Türk Borçlar Kanunun 1-206 maddeleri arasındaki hükümler uygulanabilir.

Nişanlanan tarafların iradeleri bozuk olmamalı, muvazaalı olmamalı, hata, hile, tehdit içermemelidir.

Nişanlanma iradesinin mutlaka nişanlanacaklar tarafından açıklanmış olması gerekmektedir.

Bu nedenle nişanlanma temsilci aracılığıyla yapılamaz; fakat haberci aracılığıyla yapılabilmesi kabul edilmektedir.

Kurucu unsurların yanında nişanlanmanın geçerliliği için bazı unsurlar da aranmaktadır. Bunlar açık olmamakla birlikte doktrinde TMK 118. Maddeden yola çıkarak şekli koşullar ve maddi koşullar olarak iki grup altında incelenmektedir.

Şekli koşullar

Evlenme vaadinin ya da iradenin açıklanmasının hangi şekilde yapılacağı konusunda bir açıklık yoktur.

Şekilsel olarak nişan töreni yapma vb. ritüellerin hukuki bir zorunluluğu yoktur. Önemli olan ayrı cinse mensup kişinin evlenme niyetlerinin açığa vurulmasıdır.

Maddi koşullar

Nişanlanmanın iki maddi koşulu vardır. Bunlar:

  • Nişanlanma ehliyeti
  • Nişanlanma engelinin bulunmaması.

Nişanlanma Ehliyeti : Ayırt etme gücüne sahip , ergin olan ve kısıtlı da bulunmayan tam ehliyetli kişiler tek başlarına nişanlanabilirler. Tam ehliyetsizler ise diğer hukuki işlemler gibi nişanlanamazlar. Sınırlı ehliyetli kişiler kimsenin rızası olmadan tek başlarına nişanlanabilirler. Sınırlı ehliyetsizler ise sadece yasal temsilcilerin izni ile nişanlanabilirler (TMK. m.118/II). Doğacak sonuçlarda yine yasal temsilcinin izni aranmaktadır ve mali sonuçlarının sınırlı ehliyetsizi bağlaması yasal temsilcinin rızasına bağlıdır.

Nişanlanma Engelinin Bulunmaması: Nişanlanma engellerinin neler olduğu kanunda açık olmamakla birlikte evlenme engelleri nişanlanmayı da engeller niteliktedir. Ayırt etme gücünden yoksunluk ve kesin evlenme engelinin var oluşu nişanlanmayı geçersiz kılar. Nişanlanmanın ahlaka ve adaba aykırı olmaması gerekmektedir, aksi halde geçersiz sayılacaktır.

Nişanlanmanın Hukuki Sonuçları

Nişanlanmadan doğan yükümlülükler

Sadakat ve yardım yükümlülüğü: Yasa da açıkça belirtilmemiş olup ilişkiye uygun davranmalarını, ailelere ait öğrendiklerini açığa vurmamalarını, evlenmelerini imkânsız kılacak davranışlardan kaçınmalarını gerekli kılar. Ayrıca maddi ve manevi yardımda bulunma yükümlülüğü vardır.

Evlenme yükümlülüğü: Nişanlanmanın nihai amacı tarafları evlendirmektir. Nişanlanmada evlenme yükümlülüğünü yerine getirmek tamamen tarafların serbest iradesindedir. Biri diğerini evliliğe zorlayamaz. Kanunun TMK. 119. maddesinde bu durum “Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez. Evlenmeden kaçınma hali için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.” şeklinde belirtilmiştir.

Nişanlanmadan doğan hak ve yetkiler

Nişanlanmadan doğan hak ve yetkiler ise şunlardır:

  • Tanıklıktan kaçınma hakkı
  • Hâkimlikten kaçınma hakkı
  • Nişanlının öldürülmesi halinde öldüren kişiden “destekten yoksun kalma tazminatı” isteme hakkı
  • Mal rejimi sözleşmesi yapma hakkı
  • Nişanlının bir haksız fiil şeklinde ölümü halinde ölümden sorumlu olan kişiye karşı manevi tazminat davası açma hakkı

Nişanlılığın Sona Ermesi

Sona Erme Sebepleri

Kendiliğinden sona erme

Nişanlılığın kendiliğinden sona ermesine sebep olan etkenler; evlenme, ölüm, imkânsızlık ve bozucu şartın gerçekleşmesidir.

  • Evlenme: Nişanlı tarafların evlenmesi ile nişanlılık sona erer. Ancak nişanlılardan birinin başka biriyle evlenmesi de nişanlılığın sona ermesi için yeterlidir.
  • Ölüm: Ölüm ve ölüme denk tutulan gaiplik halinde nişanlılık sona erer.
  • İmkânsızlık: Nişandan sonra ortaya çıkan ve evliliği kesin bir şekilde imkânsız kılan durum olursa, nişanlılık kendiliğinden sona erer.
  • Bozucu şartın gerçekleşmesi: Taraflar nişanlanmayı bozucu şarta bağlı olarak gerçekleştirmişlerse, bozucu şartın gerçekleşmesiyle nişanlılık sona erer.

Karşılıklı anlaşma ile sona erme

Taraflar serbest iradeleri ile anlaşarak nişanlılığı sona erdirebilirler. Buna “ikale” denmektedir. Hediyeler geriye verilir ve taraflar maddi ve manevi tazminat talep edemezler.

Nişanlılıktan tek yanlı dönme (nişanı bozma)

Taraflardan biri hiçbir sebep göstermeksizin dilediği zaman nişanlanmadan tek yanlı olarak dönebilir.

Bu anlamda nişanın bozulması haklı bir sebeple nişanı bozma veya haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozma olarak iki şekildedir.

Haklı bir sebep olmaksızın nişanlılığın bozulması yine iki şekilde olmaktadır; nişanlılardan biri ya hiçbir sebep bulunmaksızın nişandan döner veya kendi kusuru ile nişanı bozacak bir sebep yaratarak nişandan döner.

İrade bozukluğu halleri

Hata (aldatma), hile (yanılma) ve tehdit (korkutma) hallerinden birinin etkisiyle nişanlanan taraf, derhal diğer tarafa yapacağı tek taraflı irade beyanıyla nişanlılığı bitirebilir.

Nişanlılardan birinin tekrar nişanlanması

Nişanlı iken nişanlılardan birinin ikinci kez nişanlanması ilk nişanlılığı kural olarak sona erdirir. Fakat ikinci nişanlılık, ilkini devam ettirmek ve ikinci nişanlısı ile geçici süre birlikte olmak amacıyla yapılmış ise ikinci nişanı ahlaka aykırılık nedeniyle geçersiz saymak gerekecektir.

Nişanlılığın sona ermesinin hukuki sonuçları

Nişanlılığın sona ermesiyle kazanılan statü sona erer. Böylece hak ve yükümlülükler de ortadan kalkar. Sona erme ile hediyelerin geri verilmesi ve tazminat sorunları ortaya çıkmaktadır.

Hediyelerin geri verilmesi

Nişanlanmayla verilen ve ekonomik değer taşıyan her türlü kazanma (hediye) nişanlanmanın evlilik dışında sona ermesiyle verenler tarafından geriye istenebilir. Geriye verilmesi için mutlaka nişanlılık için verilmiş olması ve alışılmışın dışında bir nitelik taşıması gerekmektedir. Anlaşmazlık durumunda “alışılmışın dışı” kavramının ne anlam ifade ettiğine hâkim verir. Kararı, örf-adet, gelenek-göreneklere göre verebilir. Hediyeler, aynen ya da misli ile geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır (TMK. m.122).

Tazminat

Bir sebeple veya sebep olmaksızın nişan bozulduğu zaman kusurlu olan taraf diğer tarafa yaptığı harcamalar ve maddi fedakârlıklar karşılığında tazminat vermekle yükümlüdür. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın yakınları da bu haktan yararlanırlar (TMK. m.120).

Kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu taraftan manevi tazminat için uygun miktarda para da isteyebilir (TMK. m. 121). Manevi tazminat davası sadece nişanlılar arasında açılabilir. Nişanlıların yakınları açamazlar. Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, nişanlılığın bitiminden bir yıl sonra zaman aşımına uğrar (TMK. m.123).

Evlenmenin Tanımı ve Hukuki Niteliği

Evlenmenin Tanımı

Evlenme , bir kadın ile bir erkeğin tam ve sürekli bir yaşam ortaklığı kurmak üzere hukuken aranan koşullarına uygun şekilde birleşmeleridir. Nişanlıların evlilik birliğini kurmak için yaptıkları hukuki işlem de “evlenme” olarak adlandırılır.

Evlenmenin Hukuki Niteliği

Evlenmenin hukuki niteliği doktrinde üç şekildedir. Bunlar sözleşme görüşü, kurum görüşü ve şart-tasarruf görüşüdür. Doktrinde çoğunluk, evliliğin kendine özgü aile hukuku sözleşmesi olduğunu savunmaktadır. Evlenme tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları ile gerçekleştiğinden, bir aile hukuku sözleşmesi kurulmaktadır.

Evlenmenin Koşulları

Evlenmenin koşulları, maddi ve şekli koşullar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Evlenmenin Maddi Koşulları

Evlenmenin maddi koşulları iki şekildedir. Bunlardan ilk olumlu evlenme ehliyetinin olması ikincisi ise olumsuz evlenme engelinin bulunmamasıdır.

Evlenme ehliyetinin olması (olumlu koşul)

Evlenecek kişilerin evlenme ehliyetine sahip olması yani belirli bir yaşa gelmesi ve ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekmektedir. Sınırlı yetersizlerin ise yasal temsilcilerinin izinleri bulunmalıdır.

  • Ayırt etme gücü: Ayırt etme gücünden kasıt kişinin evlenmenin anlam ve önemini anlayabilecek, yükümlülüklerini taşıyabilecek yaş ve olgunluğa erişmiş olmasıdır. Burada ayırt etme gücünün bulunması gereken an evlenme sözleşmesini yapıldığı andır.
  • Evlenme yaşı: Evlenme niteliği gereği belli bir bedeni ve fiziki olgunluğu gerektirir. 2002 tarihinde yeni Medeni Kanun yürürlüğe girmesi ile evlenme yaşı açısından kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır.

Medeni Kanun olağan evlenme yaşını onyedi yaşın tamamlanması olarak belirlemiştir. Fakat ergin olma yaşı onsekiz yaşının tamamlanmasıdır. Onsekiz yaşını tamamlayanlar diledikleri gibi evlenebilirler. Olağan evlenme yaşına girenler ise sadece anne babalarının izni ile evlenebilirler. Hâkim olağan üstü bir durumda onaltı yaşını doldurmuş kişilerin evlenmesine izin verebilir (TMK. m. 124).

  • Yasal temsilcinin izni: Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar temsilcilerin izni ile evlenebilirler (TMK. m. 126,127). İznin yazılı bir şekilde evlilik başvurusu sırasında verilmesi gerekir. Velayet anne ve babada ise, anne ve babanın izni birlikte vermeleri gerekir. Hâkim, haklı bir gerekçe göstermeden evliliğe mani olan yasal temsilcileri dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir (TMK. m.128).

Evlenme engellerinin bulunmaması (olumsuz koşul)

Evlenme engellerinin bir kısmı “kesin evlenme engelleri”, bir kısmı ise “kesin olmayan evlenme engelleri” niteliğini taşır.

  • Kesin evlenme engelleri: Evlenme engellerinden birinin olması durumunda yapılan evlenme “mutlak butlanla” batıldır. (TMK. m. 145).

Kesin evlenme engelleri; yakın hısımlık, mevcut evlilik ve akıl hastalığıdır.

Yakın hısımlık : TMK. m. 129’a göre yasaklanan yakın hısımlık sebepleri;

Kan hısımları bakımında üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,

Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,

Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlenmek yasaktır.

Mevcut evlilik : TMK. m. 130’a göre bir kişinin yeniden evlenebilmesi için önceki evliliğini bitirmiş olmasını belgelemesi gerekmektedir. Bu durum boşanmada, ölümde ve gaiplik durumunda, bu durumların belgelenmesi halinde boşanan eşler veya sağ kalan eş yeniden evlenebilir.

Akıl Hastalığı : TMK. m. 133’e göre akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbi bir sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.

  • Kesin olmayan evlenme engelleri: Kesin olmayan evlenme engelleri; bekleme süresi ve evlenmeye engel hastalıklardır.

Bekleme süresi : Kadın evliliğin sona ermesinden üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması ve eşlerin yeniden evlenme durumlarının olmaması durumunda mahkeme bu süreyi kaldırır (TMK. m. 132). Hâkime bu konuda takdir yetkisi tanınmamıştır; koşullar gerçekleştiğinde hâkim süreyi kaldırmakla yükümlüdür. Süre dolmadan ve mahkemeye sürenin kaldırılması için başvurulmadan her nasılsa kadının evlenmesi durumunda artık bu evlilik geçerli kabul edilecektir.

Evlenmeye engel hastalıklar : Medeni Kanunumuz tıbbi yönden evlenmeyi engelleyecek akıl hastalığı dışındaki hastalıkları, evlenme engeli olarak saymamıştır. 1930 tarihli “Umumi Hıfzısıhha Kanunu” frengi, bel soğukluğu, cüzzam gibi kalıtsal hastalıkları evlenme engeli olarak saymıştır. Bu tür bulaşıcı hastalıklara sahip kişiler doktor raporu olmadığı takdirde kural olarak evlenemezler; fakat evlendikten sonra ortaya çıkmışsa evlilik geçerlidir.

Şekli Koşullar

Şekli koşullar; evlenmeden önce, evlenme sırasında ve evlenmeden sonra olmak üzere üçe ayrılır. Evlenme için gerekli şekli koşullardan birine uyulmaması durumunda evlilik geçersiz olur.

Evlenmeden önceki işlemler

Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya görevli memur, köylerde ise muhtardır (TMK m. 134). Evlendirme Yönetmeliğinin 28.11 2017 tarihli değişik 7. maddesi ile burada sayılanların Kanununda sayılan kişilerin de evlendirmeye yetkili olduğu kabul edilmiştir. Anılan hüküm şu şekildedir. "....) Bakanlık; il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine, nüfus müdürlüklerine, il ve ilçe müftülüklerine ve ilgili dış temsilciliklere evlendirme memurluğu görev ve yetkisi verebilir."

Evlenme memuruna nüfus cüzdanı, nüfus kayıt örneği, önceki evlilik sona eriş belgesi, küçük veya kısıtlı ise yasal temsilci izni ve sağlık raporu verilmek zorundadır. Evlendirme memuru belgeleri inceler, evlenmeye ehil olmadığı ve engel bir durum olduğu tespit edilirse başvuru reddedilir. Bu yazı ile hemen bildirilir. Ret kararına karşı mahkemece itiraz edilebilir. Mutlak butlan sebeplerinden birinin olduğu davalar, basit yargılama usulüyle görülür. (TMK. m. 138).

Başvuruda bir sorun olmadığı durumlarda evlilik günü ve saati taraflara bildirilir. Taraflar talep ettiği takdirde memur altı ay geçerli olan evlenme izin belgesi verir.

Evlenme sırasındaki işlemler ve evlilik töreni

Evlenme töreni, evlendirme dairesinde veya tarafların istedikleri uygun bir yerde, ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın ve memurun önünde yapılır (TMK. m. 141).

Memur, taraflara evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Tarafların olumlu sözlü yanıt verdikleri anda evlilik sözleşmesi kurulmuş olur. Sonrasında memur hukuka uygunluğunu açıklar.

Resmi memur önünde yapılmayan evlilikler “yok” hükmündedir. Taraflar iradelerini açıklamış olsa bile bu irade açıklamasına hiçbir hukuki sonuç bağlanmayacaktır.

Evlenmeden sonraki işlemler

Tören tamamlanınca eşlere aile cüzdanı verilir. Aile cüzdanı gösterilmeden dini nikâh yapılamaz. Evlenmenin geçerli olması, hiçbir şekilde dini törenin yapılmasına bağlı değildir (TMK. m. 143). Evlenme bittikten sonra işlem evlenme kütüğüne kayıt edilir ve eşler, tanıklar ve kendisi tarafından imzalar atılır.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v