aofsoru.com

Bakım Elemanı Yetiştirme Ve Geliştirme 3 Dersi 6. Ünite Özet

Yaşlı Hasta Bakımında Koruma Önleme Ve Bakım

Temel Sağlık Hizmetleri

Yaşam, döllenme ile başlayıp ölüme kadar süren bir süreçtir. Bu süreç içinde insan sürekli değişim içindedir. Birey yaşamının sonuna doğru yaşlanmayla beraber bağımsız yapabildiği birçok aktiviteyi yapamaz duruma gelir. Bu nedenle yaşlı bireyler yaşamlarında bir başkasının yardımına veya desteğine ihtiyaç duyabilirler. Yaşlanmanın genel nüfus içinde giderek arttığı son yıllarda yaşlıların kaliteli bir yaşam sürmeleri; onları yaşam aktivitelerinde en üst düzeyde bağımsızlaştırmak, bakım gereksinimleri olduğunda yardım etmek ve desteklemekle mümkün olacaktır.

Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre iyi yaşam ve iyi sağlık hizmeti temel bir insan hakkıdır. Yaşlı bakım hizmetine katılacak tüm sağlık çalışanları sağlıklı yaşlanma sürecinde, hastalık hâlinde veya yaşlı bireyler gereksinim duyduğunda onlara güvenli bakım hizmeti verebilmeli, bireylerin günlük yaşam aktiviteleri ve bu aktivitelere ilişkin verilecek bakım konusunda bilgi ve beceriye sahip olmalıdır.

Sağlık; ırk, din, dil, politik inanç, ekonomik ve sosyal durum ayrımı gözetmeksizin kazanılan en temel insan hakkıdır. Sağlık hizmeti ise sağlığın tanımında da olduğu gibi bireylerin ve toplumların sağlığını korumak, sağlık düzeyini yükseltmek, hastalık hâlinde tedavi etmek ve engellenme durumlarında ise bireyleri tekrar sağlığına kavuşturmak için yapılan planlı çalışmaların tümüdür.

Sağlık hizmetlerinin temel amacı bireylerin sağlığını korumak ve geliştirmek yani onların sağlık düzeyini yükseltmek ve hasta olmamalarını sağlamaktır. Sağlık hizmetleri genel olarak 3 gruba ayrılarak incelenir. Bunlar; koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi edici sağlık hizmetleri ve rehabilite edici sağlık hizmetleridir.

  • Koruyucu sağlık hizmetleri; sağlığın korunması, hastalıkların önlenmesi için yapılan hizmetler ve düzenlemelerdir. Bu hizmetler bireye ya da çevreye yönelik olabilir.
  • Tedavi edici sağlık hizmetleri; hastalanan bireylerin tekrar sağlığına kavuşturulması ya da hastalığın olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi için yapılan çalışmaların tamamını içerir. Tedavi edici sağlık hizmetleri kendi içinde üçe ayrılır:
  1. Birinci basamak tedavi hizmetleri; ilk başvuru ve ayaktan tedavinin yapıldığı hizmetlerdir (örneğin, aile sağlığı merkezleri).
  2. İkinci basamak tedavi hizmetleri; yataklı tedavinin sürdürüldüğü hizmetlerdir (örneğin, hastaneler).
  3. Üçüncü basamak tedavi hizmetleri; ileri teknoloji ve uzmanlık gerektiren tedavinin sürdürüldüğü hizmetlerdir (örneğin; eğitim, uygulama ve araştırma hastaneleri, özel dal hastaneleri).
  • Rehabilite edici sağlık hizmetleri; bireylerin hastalık ya da kazalara bağlı gelişen kalıcı bozukluklar/sorunlar veya engellilik durumları sonrasında günlük yaşama katılımını sağlamak ve başkalarına bağımlı olmadan hayatını sürdürebilmesi için düzenlenen hizmetlerdir. “Rehabilitasyon” önceden var olan becerilerini çeşitli nedenlerle (kaza, hastalık vb.) yitirmiş kişilere yaşam becerilerinin yeniden kazandırılması ile ilgili girişimleri kapsar. Kelime olarak “re-yeniden”; “habilitas-yapabilir hâle gelmek” anlamına gelir.

Sağlık hizmetleri, toplumların gelişmişlik seviyelerine paralel olarak gelişme gösterdiği gibi sağlık hizmetlerinin sunumu, sağlık hizmetlerine olan ihtiyaçların artmasına paralel olarak artmakta ve değişim göstermektedir. Ülkemizde yaşlı, hasta ve engellilerin bakımı ve desteklenmeleri çoğu zaman geleneksel olarak aile içinde sağlanabilmektedir. Bu durum sağlık sistemini bir ölçüde rahatlatsa da toplum içinde yaşlıların bakım gereksinimini tam olarak karşılamamaktadır.

Sağlık Bakanlığı tarafından evde bakım ile ilgili 2010 yılında çıkarılan yönergede, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurumları bünyesinde açılacak birimler tanımlanmış, evde bakım hizmeti sadece evde sağlık hizmet sunumu olarak ele alınmış ve ihtiyacı olan bireylerle sınırlamıştır

Hasta Güvenliği

Dünyada her yıl yatarak tedavi gören her on hastadan birinin aldığı sağlık hizmetine bağlı olarak zarar gördüğü tahmin edilmektedir.

Hasta güvenliği; bir hastayı istenmeyen bir durum ya da sağlık bakımı ile ilişkili olası bir zarardan uzak tutma durumudur.

Güvenli bir sağlık hizmeti (hasta güvenliği), “hastalara yardım ederken zarar vermekten kaçın” ilkesini taşımalıdır. Hastanın güvenliğini tehdit eden durum, yanlış yapılan bir uygulama olabileceği gibi, yapılması gereken bir uygulamanın yapılmaması/ihmali ve çevresel güvenlik önlemlerinin alınmaması, sağlık bakımı ile ilgili uygulamalarda enfeksiyon gelişmesi, bası yaralarının oluşması gibi çok değişik konularda olabilir.

Yaşlıların sahip olduğu pek çok hastalık ev içinde ya da ev dışında kazalara veya yaralanmalarına neden olmaktadır. Ayrıca yaşlılıkta yalnız yaşama becerisinde de azalma olabilmektedir. Yardıma gereksinimi olan yaşlılar bazen etrafındaki kişiler tarafından şiddet içeren davranışlara maruz kalabilmektedir ve bu durum önemli bir yaşlılık sorunu olarak değerlendirilmektedir.

Yaşlı bireyler ev ortamında en fazla zaman geçirdikleri için sıklıkla “ev kazaları” görülmektedir. Ev içinde en sık karşılaştıkları kaza türü ise genellikle düşmelerdir. Ayrıca yanıklar, zehirlenmeler, kesikler de önemli yaralanmalar arasındadır. Yaşlıların ev kazalarından korunmasında ev ortamının güvenli bir hâle getirilmesi, kazalara yol açabilecek koşulların belirlenmesi gerekmektedir.

Ev dışında kalan çevrenin de “yaşlı dostu” yaklaşım sergilenerek oluşturulması gerekmektedir. Bu yaklaşımla oluşturulacak çevre, yaşlıların yaralanmalarını önleyici ve bedensel sorunlarına uyumlu olmalıdır.

Yaşlının Günlük Bakımı

Bakım kavramı; Türkçe sözlükte bakma işi, bir şeyin iyi durumda kalması için gösterilen özen, harcanan emek, birinin beslenme, giyim vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi olarak belirtilmiştir. Hastalık, engellilik ve yaşlılık gibi durumlarda birey geçici ya da kalıcı olarak öz bakım uygulamaları için bağımlı olabilir ve bir başkasının yardımına ihtiyaç duyabilir. Özbakım; bir başkasının yardımı olmadan, beslenme, boşaltım, giyim ve temizlik ile ilişkili ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğidir.

Özbakım uygulamalarını gerçekleştirirken temel hedef, hastayı bir an önce bağımsızlığına kavuşturmaktır.

Kişisel Hijyen: Hijyen, sağlığın korunması ve sürdürülmesi için yapılan ve alınan önlemlerin tümü olarak ifade edilir ve genellikle temizlik ile ilgili yapılan uygulamalardan bahsedilirken kullanılır.

Sağlıklı bireyler banyo yapma, ağız hijyeni, tuvalet hijyeni gibi kişisel hijyen gereksinimlerini kendileri karşılayabilirler. Kişisel hijyenin karşılanmasında başka birinin yardımına ihtiyaç duyulması bireyler için çoğu zaman rahatsız edici olabilir. Bu rahatsızlık duygusu başka birine bağımlı olma ve utanma duygusundan kaynaklanmaktadır.

Kişisel hijyenik bakım gerçekleşmediğinde deride ölü dokular artar, üzerinde mikroorganizmalar ürer, cilt kötü kokar ve bütünlüğü bozulabilir. Cildin bütünlüğünün korunması, ölü dokuların, kötü kokuların ve mikroorganizmaların uzaklaştırılması, aynı zamanda deri sağlığının sürdürülmesi için yaşlı bireylerin hijyen gereksinimleri sağlık bakım elemanları tarafından karşılanmalıdır.

Bireyin günlük hijyen gereksinimi belirlenmeli ve doğru bir yaklaşımla bu gereksinimler karşılanmalıdır. Hijyen gereksinimleri karşılanırken her bireyin kendine özgü olduğu unutulmamalı ve mahremiyetine özen gösterilmelidir.

Vücut Bakımı: Yapacağınız hijyen uygulaması veya diğer uygulamalar öncesinde yaşlı bireye mutlaka önceden bilgilendirme yapılması ve bireyin onayının alınması gerekir.

  • Banyo sayısının haftada 1-2 kez olması, nemlendirici sabunlar kullanılarak yapılması ve çok sıcak su kullanılmaması sağlanmalıdır. Suyun sıcaklığı 46°C’yi geçmemelidir.
  • Yatak içerisinde yapılan banyo vücudun silinmesi şeklinde olmalıdır.
  • Yatak banyosu yaptırılırken bireyi üşütmemeye, mahremiyetini korumaya özen gösterilmelidir.
  • Yaşlının yanına banyo için kullanacağınız malzemeleri önceden hazırlayarak getirmelisiniz.

Saç Bakımı: Bakım yapılırken saçlı deri gözlemlenmeli; herhangi bir problemle karşılaşıldığında bireyin tıbbi yardım alması sağlanmalıdır.

Saçların yıkanması için kuaförlerin kullandığına benzer yatak içinde saç yıkama küvetleri kullanılmalıdır. Bu küvet yoksa yaşlının başının altına önce bir havlu, üzerine bir muşamba serilerek muşambanın bir ucu uzunca bırakılıp bir kovanın içine sarkıtılarak akan su uzaklaştırılmalıdır.

Saçlar sıcak su ile (43-44°C’yi) alından ıslatılarak sabun kullanmadan, yumuşak bir şampuanla, yavaş masaj hareketleri ile yıkanmalı ve durulanmalıdır. Saçın kirliliğine göre şampuanlama tekrarlanır.

Ağız ve Diş Bakımı: Ağız ve diş bakımı yapılırken gözlenmeli ve herhangi bir problem varsa yaşlının tıbbi yardım alması sağlanmalıdır.

  • Ağız ve dişlerin temizliği için yaşlıların günde en az iki kez dişlerinin fırçalaması sağlanmalıdır.
  • Diş fırçası yumuşak uçlu ve sapı rahat tutulabilen bir fırça olmalıdır. Yaşlılar için pilli diş fırçaları iyi bir alternatiftir.
  • Protezleri varsa bunların temizliği fırça ile yapılabildiği gibi suya atılan temizleme tabletleri veya solüsyonlar kullanılarak da yapılabilir. Protezler her yemekten sonra yıkanmalı ve takmadan önce ağız suyla çalkalanmalıdır.

Ayak Bakımı: Yaşlılarda ayak bakımı çok önemlidir. Özellikle diyabet (şeker hastalığı) ve damar hastalığı olanlarda ayak dokularının beslenmesi bozulacağı için parmak derileri her türlü darbeye duyarlı hâle gelmekte, yaralar oluşabilmekte ve zor iyileşmektedir. Ayakların günlük temizliğinin ve bakımının aksatılmaması gerekmektedir.

Duyu Organları Sorunları ve Bakımı: Görme ve Göz Bakımı: Yaşlanmanın en belirgin hissedildiği organlardan biri gözdür. Yaşlının göz sağlığı ve gözlük camlarının kontrolü için göz muayeneleri aksatılmamalıdır. Yaşlının yaşadığı ortamda lambaların iyi aydınlatmasına özen gösterilmeli, düşme ve çarpmalara karşı karanlık ortamda kalmasına izin verilmemelidir.

İşitme ve Kulak Bakımı: Yaşlanma ile kulaklarda işitme özelliği bozulur kullanılan işitme cihazı varsa cihaz gece çıkarılıp sabunlu su ile silinip durulanmalı ve kurulanmalıdır.

Tat Alma ve Dil Bakımı: Ağız ve diş sağlığını sürdürmek için bakım yapılırken dil de fırçalanmalı ve temizlenmelidir. Kötü ağız hijyeni yaşlının tat alma duyusunu etkileyerek beslenmesini bozabilir. Ağız içinde başka bir sağlık sorununa bağlı kuruluk ve dilde yaralar varsa yaşlının tıbbi yardım alması sağlanmalıdır çünkü bu sorunlar tat almayı güçleştirir.

Koku Alma ve Burun Bakımı : Koku alma duyusu yaşam kalitesi açısından çok önemlidir. Yaş ilerledikçe koku yeteneği azalabilir. Burun tıkanıklıkları koku almayı bozabilir. Bunun için burundan nefes alışı her iki burun deliği için de kontrol edilip, burun temizliği yapılmalıdır. Koku alma kaybı olan yaşlılar yaşadıkları ortamdaki gaz sızıntılarını geç fark edebilir veya fark etmeyebilirler. Bu nedenle yaşlıların yaşadıkları ortamdaki gaz sızıntılarına karşı sesli-ışıklı uyarı veren alarm sistemleri kurulmalıdır.

Dokunma ve Deri Bakımı: Yaşlılıkta cilt altı dokunma reseptörlerinde (alıcı hücreler) duyarlılık azalmıştır. Özellikle el ve ayaklarda sıcak, soğuk ve basınç duyusunu algılama yavaşlamıştır. Yanıklar, soğuk ya da basınçtan dolayı oluşabilecek kaza ve yaralanmalara maruz kalmasına yol açmaması için önlemler alınmalıdır.

Yaşlılarda Görülen Deri Sorunları ve Bakımı: Derideki yaşlanma ve yıpranma sürecini çevresel faktörler, özellikle güneş ışınları arttırır ve hızlandırır. Derinin yaşlanması ile ilgili başlangıç yaşı ise genetik özelliklerin de etkisiyle bireyden bireye farklılık gösterir. Doğal yaşlanma süreci içinde deride ortaya çıkan en çarpıcı değişiklikler; incelme, kuruluk, kabalaşma, kırışıklık, deri esnekliğinin azalması sonucu gevşeme ve sarkma, kahverengi lekeler, seyrek ve gri saçlar, iyi veya kötü huylu oluşumların (benler) görülme sıklığının artmasıdır. En sık karşılaşılan deri sorunları içinde; deride kuruluk ve kaşıntı da yer alır tedavisi için nem arttırılmalıdır.

Deride kuruluk; yaşlılarda görülen deride kaşıntı nedenlerinin başında kuruluk gelir. Yaşla birlikte yağ ve ter bezlerinin fonksiyonlarındaki azalma derinin nemlenmesinin azalmasına dolayısıyla kuruluğa neden olur. Deriyi nemlendirmek amacı ile nemlendirici içeren sabunlar kullanılması ve banyo sonrası ciltteki nemi korumak için ilk beş dakika içinde nemlendirici kremlerin sürülmesi kuruluğa bağlı kaşıntıyı azaltabilir.

Kaşıntı; yaşlılarda rahatsızlık veren bir yakınmadır. Kuruluk, kaşıntının en önemli nedenlerinden biridir. Ayrıca yaşlının var olan bir hastalığı da kaşıntıya neden olabilir. Başlangıçta şiddetli kaşıntıya rağmen deride görünür bir değişiklik olmazken daha sonra tırnaklama etkisi ile üzeri kanatılmış görünümle birlikte, sert kabarıklıklar oluşur.

Hafif kaşıntılarda, sıcak banyo ve tahriş edici sabunlardan kaçınmak, ortamın neminin arttırılması, ılık su kompresleri gibi önlemlerle kaşıntı giderilmeye çalışılır. Daha sonraki aşamada nemlendiriciler ve dermatologların önereceği ilaçların kullanılması gerekir.

Cilt lekeleri ve cilt üzerindeki kabarıklıklar; cilt lekeleri ve cilt üzerindeki kabarıklık sorunu kişilerin sosyal ilişkilerini, psikolojik durumlarını, iş ilişkilerini etkileyeceğinden deri yaşlanmasını önlemeye yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Bası yarası ve bakımı; dokuların uzun süreli basınç altında kalmasına bağlı gelişen ve daha çok vücudun kemik çıkıntılarının üzerinde gözlenen kanlanması bozulmuş doku kaybı bası yarası olarak isimlendirilir. Bası yarası yerine “yatak yarası” ve “dekübitüs ülseri” terimleri de kullanılmaktadır. Dekübitüs, Latincede “yatmak” anlamına gelen “decumbere” sözcüğünden türemiştir. Ülser, genellikle kendiliğinden iyileşemeyen doku kaybına uğramış yaralara denir.

Bası yaralarının gelişiminde, yaşlılar en riskli grubu oluşturur. İdrar ve dışkısını altına kaçıran yaşlı ve felçli hastaların altının nemli kalması yara açılımını kolaylaştırır. Nemli cilt yumuşar ve basınca maruz kalan bölgelerde yara açılmasını hızlandırır.

Bası yarasına bakıldığında hangi evrede olduğunu anlamak için evrelendirme özelliklerini bilmek gerekir. Bası yaralarının evrelendirilmesi:

  • Evre I: Ciltte basmakla kaybolmayan kızarıklık vardır. Cilt bütünlüğü bozulmamıştır.
  • Evre II : Cildin üst tabakalarını içeren cilt kaybı vardır. Yara yüzeyeldir, sıyrıklar vardır ve su toplamıştır.
  • Evre III : Cilt ve cilt altı dokuları içine alan, kas tabakasının altına inmemiş yara vardır. Yara içe doğru oyulmuş şekildedir ve çevre dokularda da ayrılmalar vardır.
  • Evre IV: İleri derecede doku harabiyeti ve ölmüş (siyahlaşmış) alanlar görülür; cilt, yağ, kas ve kemik dokularının harabiyeti vardır.

Bası yaralarının açılabileceği yerleri önceden bilmek, korunma açısından önem taşır. Bası yaralarının en sık gözlendiği bölgeler kuyruk sokumu kemiğinin olduğu bölge, topuklar, kalçanın her iki tarafı ve yan taraflarıdır.

Bası yarası açılmaması için koruyucu önlemleri uygulamak daha akılcı ve ucuzdur. Hasta yakınları da koruyucu bakım ve yara bakımı konusunda eğitilmeli, iş birliği sağlanmalıdır.

Bası Yaralarının Açılmasını Önleyici, Koruyucu Bakım:

  • Yatan hastaların yatış pozisyonu 2 saatte bir değiştirilmelidir. Bireyin başka bir problemi yoksa yüzüstü pozisyonda uyutulması önerilmektedir.
  • Hastanın pozisyonu değiştirildikten sonra basınç altında kalan bölgeler yumuşak malzemelerle desteklenmeli ve basınç noktalarına kan dolaşımını hızlandırmak için masaj yapılmalıdır.
  • Hastaların cildinin nemli kalmamasına özen gösterilmelidir.
  • Yatak çarşafları temiz, kuru ve kırışıksız olmalıdır.
  • Hastaya teri emen pamuklu çamaşırlar giydirilmelidir.
  • Basınç altında kalan bölgelere olan kan akımını hızlandırmak için hastaya yatak içerisinde hareketler yaptırılmalıdır.

Bası Yaralarının Bakımı: Açılmış olan yaranın bakımı ve tedavisi doktor ve hemşire tarafından yapılmalıdır.

  • Yara bakımında amaç; yaranın nemli tutulması, yara üzerindeki ölü dokuların uzaklaştırılması ve yarada enfeksiyon gelişmemesidir.
  • Derin oyukları olan yaralar günde en az bir kez steril serum fizyolojik ile yıkanarak ölü dokular temizlenmelidir.
  • Plastik cerrahlar yarayı değerlendirerek en uygun pansuman malzemesine ya da yaranın ameliyatla onarılıp onarılmayacağına karar verir.
  • Yaranın iyileşmesi için son aşama yaranın ameliyatla tedavi şeklidir.

Yaşlılarda İlaç Kullanımı

Yaşlıların değerlendirmesi yapılırken mutlaka sürekli kullandığı ilaçlar görülmeli ve bilinmelidir. Çoklu ilaç kullanımı kaçınılmaz ise ilaç-ilaç, ilaç-besin ve ilaç- hastalık etkileşmeleri göz önünde bulundurulmalıdır. İlaç önerisi doktor tarafından yapılmalı, eczacı tarafından ilaç ile ilgili bilgi aktarımı yapılmalı ve sağlık bakım elemanları tarafından ilacın doğru ve güvenli kullanımının takibi yapılmalıdır. Yaşlının ilaç kullanımı, diyeti, alışkanlıkları ve bitkisel kökenli tüketimleri doğru ve tam olarak sorgulanmalıdır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email