aofsoru.com

Bakım Elemanı Yetiştirme Ve Geliştirme 3 Dersi 5. Ünite Özet

Yaşlı Bakım Modelleri

Sosyal Bakım Modellerinin Gelişim Süreci

Nüfusun yaşlanması toplumun aile hayatından çevreye, sosyokültürel faaliyetlerden sosyal güvenliğe, iş olanaklarından sağlığa kadar birçok yönünü etkilemektedir.

Çoğu zaman insanlar yaşlı, yaşlanmak, yaşlılık kavramlarına olumsuz anlam yüklemektedir oysa aktif ve sağlıklı bir yaşlanma mümkündür. Ayrıca yaşlıların genç bireylere tecrübe ve bilgilerinin aktarımı toplum için çok önemlidir. Bu sebeple günümüzde yaşlılık ile ilgili planlar, programlar ve politikalar genel sağlığı arttırmaya ve yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik olma yolundadır.

Geriatri yaşlılık ve hastalıklarını konu edinen tıp dalıdır. Disiplinler arası bir bilim kolu olan gerontoloji ise yaşlanma sürecini inceler. Yaşlanma ile birlikte gelen değişiklikler ve hastalıklar, yaşlıları tamamen veya kısmen başkalarına bağımlı hâle getirebilmektedir. Bu durum yaşlıya bakım hizmeti vermeyi zorunlu kılmaktadır.

Uluslararası düzeydeki belgelerden İnsan Hakları Evrensel Bildirisi bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını amaçlamaktadır. 1948 yılında kabul edilen, yaşlıları da içeren bildirinin 25. maddesinde; ‘Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbı bakım ile gerekli toplumsal hizmetler ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar’ denmektedir.

Yaşlanma ve yaşlılık ile ilgili yapılan eylem Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 1982 yılında Viyana’da düzenlenen ‘Dünya Yaşlanma Asamblesi’dir. Asamble’de, “bağımsız yaşam, katılımcılık, bakım, onurlu yaşam/itibar ve kendini gerçekleştirme” gibi beş başlıkta özetlenebilecek ilkeler belirlenmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 1994 yılında Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nı gerçekleştirmiş ve konferansın temasını “21. Yüzyılda Herkes için Sağlık” olarak belirlemiştir. Bu konferansın hedeflerinden biride yaşlı bireylere yöneliktir.

Yaşlı bireylerin, toplumun kalkınmasında bir kaynak olarak ele alınması gerektiğinin önemi vurgulanmıştır. Ayrıca aile fertlerinin yaşlı bireylere bakabilmesi için gereken koşullar ve destek sistemleri tartışılmış; sağlık, ekonomik ve sosyal güvenlik sistemlerinin yaratılmasına yönelik hedefler ortaya konmuştur.

2002 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Madrid’de “2. Yaşlılık Asamblesi” düzenlenmiştir. Yaşlı bireylerin yaşam kalitelerinin iyileştirilmesi, topluma uyumları, maddi sorunlar ve sağlık problemler ile tüm yaş gruplarını kapsayan politikalar oluşturulması çerçevesinde “Uluslararası Eylem Planı” hazırlanmıştır. 2002 Uluslararası Eylem Planında, gelecekteki yirmi yıl için yaşlanma politikaları belirlenmiştir. Eylem planında ayrıca uygulamalara yönelik öncelikler sunulmuş ve yapılması planlanan eylemler tanımlanmıştır.

Yaşlanmayla ilgili Uluslararası Madrid Eylem Planı’nın uygulamasına ilişkin sunulan rapora Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun (UNFPA) katkısı olmuştur.

‘UNFPA, Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin ve Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nın da dâhil olduğu uluslararası alanda kabul görmüş diğer kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak için yaşlanmayla ilgili meselelerin ve yaşlı insanların sorunlarının, ulusal kalkınma gündemine ve yoksulluğu azaltma stratejilerine dâhil edilmesi gerektiğini savunmaktadır. UNFPA, ülke ofislerin, yaşlanmayla ilgili uluslararası Madrid Eylem Planı’nın uygulanması ve gözden geçirilmesi süreçlerinde savunuculuk yapmaları ve bu plana katkıda bulunmaları için teşvik etmektedir. UNFPA’nın yaşlı nüfusun program bazında desteklenmesi için geliştirdiği strateji dört ana alana odaklanmaktadır. Bunlar savunuculuk, teknik yardım, eğitim ve araştırmadır.’

Tüm uluslararası eylem planları çerçevesinde, dünyanın farklı yerlerinde yaşlıya sunulan hizmetlere bakıldığında Avrupa ülkelerinde yaşlıya sunulan hizmetler sosyal koruma hizmet alanı içinde yer almaktadır. Kurumsal bakımdan ziyade, kendi yaşadıkları ortamlarda yaşlıya hizmet götürmek anlayışı yaygındır. Yalnız yaşayan ve bakım verecek yakını olmayan yaşlılara tedavi, refakat imkânları ve bakımları sunulmakta ya da kurum bakım hizmeti verilmektedir. Farklı ülkelerde ise örneğin Amerika’da, yaşlılara bakım daha çok kurumsal düzeyde hizmet verilmektedir. Kanada’ da ise 65 yaş ve üzeri her vatandaş, yaşlılık sigortası almaya hak kazanmakta ve evde yardıma ihtiyacı olanlara birçok destek hizmet sunulmaktadır.

Koruyucu, Tedavi Edici ve Rehabilitatif Sağlık Hizmetleri

Toplumu oluşturan bireylerin sağlığı; biyolojik, psikolojik, sosyal ve ruhsal bileşenler ile içinde yaşanılan kültürel ve ekonomik çevre gibi birçok faktörün etkisi altındadır. Eğitim, meslek, çalışma koşulları, sosyal ve fiziksel çevre, kültür, sağlık hizmetleri gibi pek çok mekanizma da sağlığın korunmasında ve yaşam kalitesinin sağlanmasında rol oynamaktadır.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra, tedavi edici sağlık anlayışı yerini, hekimlik ve sağlık uygulamalarını halkın içine yayma fikri olan “halk sağlığı ve hastalıktan koruma” anlayışına bırakmıştır. Toplumun sağlık sorunlarını belirlemek, önlemek, ortadan kaldırmak ve toplumun sağlık seviyesini yükseltmek ön plana geçmiştir. 1946 yılında da tüm insanların sağlık durumlarını iyileştirmeyi amaçlayan DSÖ kurulmuştur.

Koruyucu önlemler, sağlıktan hastalığa geçiş ve hastalığın seyri sırasında bireylere yapılan müdahalelerdir; birincil koruma, ikincil koruma ve üçüncül koruma olarak üçe ayrılır.

Öncelikli olarak, sağlık hizmetlerinin temel amacı, kişiler ve toplumları hastalıktan korumaktır. Hastalıktan korunulamadığı durumda, ikinci aşama olan hastalıkların tedavisi, hastalık tam olarak tedavi edilemezse de üçüncü aşama olan rehabilitasyon çalışması gelmekte ve gerekmektedir.

Birincil korumadan (prevantif) söz edildiğinde, hastalık ortaya çıkmadan klinik öncesi dönemde hastalığa sebep olacak etkenlerin ortadan kaldırılması, sağlığın bozulmasının önlenmeye çalışılması anlaşılır. İkincil korumada (medikal, tedavi edici), erken teşhis ve tedavi yoluyla hastalığın ortadan kaldırılması veya ilerlemesinin durdurulması söz konusudur, yani bozulan sağlığa yeniden kavuşulmaya çalışılır. Üçüncül korumada (rehabilitatif) ise hastalık veya kaza sonucu oluşan özürlülük veya engel durumu rehabilitasyon çalışmasıyla olanaklar dâhilinde fiziksel, ruhsal, sosyal, mesleki ve ekonomik açılardan en iyi hâle getirilir.

Son yıllarda “sağlığı geliştirme” terimi koruyucu sağlık hizmetler alanında sıkça kullanılmaktadır. Bu kavram ilk olarak, Ottawa Bildirgesi’nde (DSÖ, 1978) ortaya çıkmış ve ‘insanların kendi sağlıkları üzerindeki kontrolü arttırmaları ve böylece sağlıklarını geliştirmeyi sağlama süreci’ olarak belirtilmiştir.

Yaşlı Bakım Modelleri

Alman Meslek Odası bakımı şöyle tanımlamaktadır: “Bakım, hayat yardımıdır ve toplum en gerekli bir sosyal hizmettir. İster sağlıklı ister hasta tüm yaş gruplarında fizik, psikolojik ve sosyal aktivitelerin ve işlevlerin sağlanmasında yardımcı olmaktır”.

Bakım, temel günlük yaşam aktivitelerinde minimal kişisel destekten, tüm bakımı kapsayan ihtiyaçlara kadar genişleyebilir. Uzun süreli bakım, kronik durumlar ve fonksiyonel kısıtlılığa sahip tüm yaş gruplarında sürekli servisin sağlandığı durumdur; yaşlılar için ev ya da kurumsal hizmetlerde kapsayabilir.

Dünyada yaşlılara hizmet veren farklı bakım modelleri vardır. Günümüzde üç bakım modeli öne çıkmakta ve üzerinde tartışılmaktadır: Bunlar;

  • Tıbbı model,
  • Bireysel model
  • Sosyal modeldir.

Tıbbı modelde kişinin tıbbı durumuna göre belirlenen bakım model, sosyal modelde kişinin sosyal statüsü ve sosyal rolüne göre belirlenen bakım model, bireysel modelde ise bireyin kendisine göre belirlenen bakım modeli ön plana çıkmaktadır. Bireysel veya bireye özel modeller bunların içinde en çok geçerliliği olan bakım modelleridir.

Bakım kriterlerine göre önerilen modellerde ise modellerin bir veya birkaçı bir arada olabilir; bunlar hastaneden, yataklı rehabilitasyon merkezlerine, gündüz bakım evlerinden evde bakım modellerine kadar çeşitlilik göstermektedir. Sağlık hizmetlerinin verildiği kurum modelleri hastaneler, gündüz hastaneler, özel üniteler, bakım evler, gündüz bakım merkezler, özel bakım evleri şeklindedir. Sağlıklı yaşlılar için de huzur evleri, sığınma evleri, yaşlı kulüpleri olabilmektedir.

Evde Bakım Hizmetleri

Yaşlanmayla birlikte birçok biçimsel, fizyolojik, biyolojik değişim görülür ve yaşlılar birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kalabilmektedir. Yaşlıların gereksinimlerinin ev ortamında karşılanması “evde bakım” olarak tanımlanabilir. Bu gereksinimleri ve verilen hizmetleri evde sağlık hizmetine gereksinimi olan yaşlıların muayene, tahlil, tedavi, tıbbı bakım ve rehabilitasyonlarının kendi evlerinde ve yalnız ya da birlikte yaşıyorsa diğer aile bireylerinin arasında sağlanması bu kişilere ve aile bireylerine sosyal ve ayrıca psikolojik destek hizmetlerinin birlikte verilmesi şeklinde olabilir.

Evde bakım bireyin çok farklı ihtiyaçlarının karşılanması için verilen hizmetleridir. Ev işleri, kişisel bakım, beslenme, acil müdahale, sosyal ilişkiler, ulaşım, eğitim, maddi danışmanlık ve sağlıkla ilgili uygulamalar bu hizmetlerdendir.

Evde bakım hizmetleri çok boyutlu bir yaklaşımdır. Bu sebeple birçok farklı alandan uzmanın birlikte çalışması gerekmektedir. Bu ekipte, hekim, hemşire, eczacı, psikolog, dil ve konuşma terapisti, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı gibi farklı meslek grupları rol alır.

Kurumsal Bakım Hizmetleri

Kurumsal bakım hizmeti denildiğinde, aile desteği dışında verilen barınma, beslenme, sağlık, sosyal hayat gibi birçok ihtiyacın karşılandığı hizmetlerden bahsedilmektedir.

Devlet Tarafından Verilen Hizmetler: Türkiye’de 1982 Anayasası, sosyal hizmet alanına giren grupları belirlemiştir. Korunmaya, bakıma, yardıma ve rehabilitasyona muhtaç çocuk, sakat ve yaşlılara öncelik tanımış; bu alanda devletin gerekli teşkilat ve tesisleri kurması veya kurdurması hükmünü getirmiştir.

Anayasanın bu hükmü doğrultusunda hazırlanan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile sosyal hizmetlere ilişkin faaliyetlere devletin denetim ve gözetiminde halkın gönüllü katkı ve katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülmesi esası getirilmiştir.

Türkiye’de, 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz, kimsesiz bireylere yaşlılık aylığı bağlanmaktadır.

Yerel Yönetimlerin Sunduğu Hizmetler: Belediyelerin sosyal yardım görevleri kapsamında yaşlılara yönelik görevleri de bulunmaktadır. Bu görevler 3030 sayılı Kanun’da hüküm bulunmadığı hâllerde ise belediyelerin tabi olduğu 1580 sayılı Kanunun 15. maddesinin 34, 45, 57, 69, 71. fıkralarında yer almıştır.

Belediyeler; yardıma muhtaç olan yaşlı bireylerin barınması için huzurevi yapmak, ücretsiz muayene ve ilaç yardımı yapmak, gıda, yakacak, belediye otobüslerinden ücretsiz veya indirimli yararlanmalarını sağlamak gibi görevleri yerine getirmektedir.

Bakım Hizmetlerinin Temel Esasları

Devlet, yerel yönetimler ya da özel sektörün sunduğu hizmetleri, yaşlının ve yaşlanmanın temel özelliklerini ve ihtiyaçlarını bilerek, hizmete yönelik uygulamalar geliştirmeyi amaçlamaktadır. Evde bakıma öncelik vererek, bakıma muhtaç yaşlılara ve aile fertlerine sosyal güvence sağlayarak, koruyucu sağlık ve tıbbı rehabilitasyon önlemleriyle birlikte hayatı sürdürme bağımsızlığını amaç edinerek yapılan düzenlemeler yasalarla güvence altına alınmıştır.

Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan, evde sağlık hizmetlerinin uygulama usul ve esasları hakkında yönergede amaç, kapsam, dayanak ve tanımlar verilmiştir ( www.saglik.gov.tr ). Bu yönergenin amacı;

  • Evde sağlık hizmeti sunumuna ihtiyacı olan bireylerin muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyonlarının evinde ve aile ortamında sağlanması,
  • Bu kişilere ve aile bireylerine sosyal ve psikolojik destek hizmetlerinin bir bütün olarak birlikte verilmesi için Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurumları bünyesinde evde sağlık hizmetleri birimleri kurulması,
  • Bu birimlerin asgari fiziki donanımı ile araç, gereç ve personel standardının ve ilgili personelin görev yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi,
  • İletişim, randevu, kayıt ve takip sisteminin tanımlanması ve uygulamanın denetimine ilişkin usul ve esasların belirlenerek evde sağlık hizmetlerinin sosyal devlet anlayışı ile etkin ve ulaşılabilir bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır.

Yönerge, Sağlık Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren ve Sağlık Bakanlığınca, bünyesinde evde sağlık hizmetleri birimi kurmak suretiyle bu hizmetleri vermeye yetkili kılınacak yataklı tedavi kurumlarını, toplum sağlığı merkezlerini ve buralarda çalışan personel ile aile hekimlerini, aile sağlığı merkezlerini ve aile sağlığı elemanlarını kapsamaktadır (bu yönerge, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3’üncü ve 9’uncu maddeleri ile 13/12/1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 43’üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır ( www.saglik.gov.tr ).


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email