aofsoru.com

Temel Gerontoloji Dersi 8. Ünite Özet

Türkiye’De Yaşlılıkla İlgili Yasal Mevzuat, Etik, Kanunlarve Yaşlılara Hizmet Veren Kurumlar

Giriş

Yürürlükte bulunan hukuk kurallarının bütününe mevzuat denir. Türk mevzuat sisteminde sırası ile anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, tebliğ ve içtihatlar mevzuatın kurallarını oluşturur. Mevzuata ek olarak ülkelerin uluslararası bağlı oldukları belge ve sözleşmeler de yer almaktadır.

Türkiye’de yaşlılığın hukuk alt yapısında sayılan kaynakların hepsinde toplumsal, ekonomik ve sosyal yaşamdaki eksiklikler giderecek kurallar bulunmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılanın (GSMH) önemli bir kısmını yaş ilintili harcamalara ayrıldığı görülmektedir.

Hukuk kuralları, insanın doğumundan ölümüne kadar hayatında düzenleyici rol oynayan esas kurallardır. Bazı durumlarda kanun yapıcısı, “birey ve toplum kesimini” korumak için özel kurallar koyabilir.

Yaşlılıkla İlgili Mevzuat

Yaşlılık hakları yaşlılıkla ilgili mevzuatın temel basamağıdır. Birleşmiş Milletlerin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi tarafından yaşlılık hakları uluslararası seviyede 1995 yılında ele alınmış ve benimsenmiştir. 1999 yılı yaşlılık yılı olarak kutlanmıştır. Eşitlik ilkesi yaşa bağlı olarak, insan haklarına göre değişmez.

Ekonomik, sosyal, kültürel, politik ve medeni hakların toplumun eşit üyesi olarak yaşlılar için özel olarak düzenlenmesine dair görüşler nedeniyle, Birleşmiş Milletler yeni bir çalışma başlatmış ve insan hakları içinde yaşlı haklarını belirleme çalışma grubu oluşturulmuştur. Bu kapsamda yaşlılar;

  • Onurlu,
  • Saygın ve
  • Bağımsız bir yaşam sürme hakkına sahiptirler.

Yaşlı hakları, yaşlı bireyin kendisine olduğu kadar, diğer bireylere ve topluma karşı taşıdığı sorumluluğu da kapsar. Yaşlılar bağımsız ve özgür yaşam hakkına sahiptirler. Yaşlılar kendilerini geliştirme, eğitme ve yaşamlarını yönlendirme, inançlarına uygun ibadet yerlerini kullanma, sosyal çevrelerini seçme, kültürel etkinliklere ve boş zamanlarını değerlendirme etkinliklerine katılma haklarına sahiptirler.

Bilgilerini ve becerilerini topluma sunma, çalışma ortamı oluşturulmasını talep etme, demokratik haklarını kullanma, örgütlenme haklarına da sahiptirler. Yaşlılar kendilerine yönelik her türlü istismarın önlenmesini talep etme hakkına sahiptirler. Yaşlıların da çalışma hakkı vardır.

Yaşlılık Hukuku, yaşlının haklarını, onlara karşı devletin ve kişilerin yükümlülüklerini ve yasal sorumluluklarını, ele alan hukuk dalına denir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesi “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzer sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” demektedir.

12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa’da yapılan bir değişiklikle ‘çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” Bu anayasal ilke ile yaşlılar gibi ve diğer özel surette korunması gereken kesimler için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağı hükme bağlanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 61. maddesi le sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlığı altında, “Yaşlılar, devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir” hükmü le daha önce sosyal güvenlik bakımından korunması gereken kesimler arasında özel olarak sayılan yaşlılara yönelik bir düzenleme bulunmaktadır.

Medeni Hukukumuzda kişilik haklarının kullanılmasını sağlayan ve aynı zamanda sorumluluk sahibi olmasını sağlama durumu kişinin “fiil ehliyeti ”ne sahip olması ile mümkündür. Ayırt etme gücüne sahip (bilinçli olma) ve kısıtlı olmayan her birey, fiil ehliyetine (iş görme) sahiptir.

65 yaş üstündeki bireyin işlemlerini yapabilmesi için, fiillerin hukuk anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinde olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu yüzden noterlikler, mahkemeler, tapu müdürlükler ve buna benzer kamu kuruluşları, 65 yasın üstündeki yaşlılardan bu meyanda rapor getirmesini isterler. Çünkü 65 yaşındaki bireyin bir seçme işi ile karşı karşıya kaldığında, farkında olması, mevcut seçeneklerin yarar ve zararlarını anlaması gerekir.

Medeni Kanunumuza göre iki türlü vesayet vardır:

  • Kamu vesayet,
  • Özel vesayet.

Kanunda asıl olan kamu vesayetidir. Bu vesayet Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından yürütülür. Özel vesayet ise “kayyum”, yasal danışman veya bir aileye verilebilir. Fakat yaşlılara ilişkin bu konudaki uygulamalar mahkemelerin üzerindeki iş yüklerinin fazla olması sebebiyle çoğunlukla sürüncemede kalmaktadır. Bu alanda çocuklar için getirilen kurallara benzer acil hukuk kurallarının yaşlılar için getirilmesine de ihtiyaç vardır.

Yaşlılık ve Etik

Etik, insan davranışlarına yönelik kabul edilmiş değerler ve standartlar bilimi olarak tanımlanabilir. Etiğe ilişkin değerler tüm dünyada ortaktır. Ahlak ise her toplumda değişebilecek gelenekler, alışkanlıklar, töreler, örf adetler, yasaklar ve yaşam biçimleri gibi tutum ve davranışları kapsar. Tıp etiği sağlık alanının tümünü içeren davranışların iyi veya kötü yönden değerlendirilmesini inceler. Aynı zamanda tüm sağlık çalışanlarının meslek etiği ilkeler de bu kapsam içinde yer alır.

Tıp etiğinin kaynağı yaklaşık 2500 yıllık bir geçmişe uzanmaktadır. Ünlü Yunan hekim Hipokrat’ın (MÖ. 460-370) tıp alanındaki etiğin birinci kaynağı olarak kabul edi- len yemin metin buna örnek olarak gösterilmektedr. Tıp etiğinin değerleri dört ilkeye dayanmaktadır:

  • Yararlılık,
  • Zarar vermeme,
  • Hasta özerkliğine saygı ve
  • Adalet.

İlk iki ilke kaynağını Hipokrat Hekimliği geleneğinden almaktadır. Son ikisi ise günümüzde tıbbi gelişmelerin sonucu ortaya çıkmış ilkelerdir.

Aydınlatılmış onam, hastanın tıbbi işlem konusunda bilgilendirilmesi ve tıbbi işlemin kabul edildiğine dair hastadan onam (onay) alınmasıdır. Aydınlatılmış onamla ilgili yaşlı hastalarda karşımıza çıkan özel sorunların başında akli “yeterlilik” ve “fiilî ehliyet”e sahip olma sorunu gelmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığınca Yaşlı Bakım Elemanı, “bilim ve teknolojinin tüm verilerinden yararlanarak, ev ve kurumlarda kendi sorumluluklarının bilinci altında; yaşlı ve hasta kişilerin bakım ve danışmanlığı, vücut temizliği, sağlık personeli tarafından önerilen ilaçların kullanılması, beslenmeler, sağlık personel tarafından tespit edilen nefes, hareket, tedavi çalışmalarında yardımcı olan, alanıyla ilgili araç ve gereçler yerinde ve zamanında kullanabilen elemandır” şeklinde tanımlanmaktadır.

Yaşlılıkla İlgili Kanunlar

Yaşlı ve hasta hizmetlerinin tarihçesi 1700’lü yıllara kadar uzanır. Önceler kiliselerin desteği ile bir araya gelen gönüllüler evlere, özellikle yoksul hastalara yemek ve yardım götürmek amacıyla ev ziyaretler yaptılar. 1796’da kurulan Boston Dispanseri, Amerika’da evde bakım hizmeti sunan ilk kuruluştur. Tarihte gönüllü organizasyonlar şeklinde verilen hizmetler 1909 yılında hayat sigortası şirketleri tarafından evde bakım sigortası oluşturmaya başlanmıştır. Avrupa’da 1980’li yıllara kadar kurumsal bakım geçerli iken, bu dönemden sonra yaşlı ve hasta kişilerin kendi evlerinde 24 saat bakım hizmeti alması fikri benimsendi.

Türkiye’de sosyal yardım, 3017 sayılı Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı Teşkilat Kanununun 17. maddesine istinaden ve 225 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 4. maddesi ile 1963 yılında kurulan Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü ile başlamıştır.

1983 yılında çıkarılan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile sosyal hizmetlere ilişkin faaliyetlere devletin denetim ve gözetiminde halkın gönüllü katkı ve katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülmesi esası getirilmiştir.

1983 yılında çıkarılan 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığının teşkilat görevleri yeniden düzenlenmiş, Sosyal Yardım görevi bu bakanlığın uhdesinden alınarak, 2828 sayılı yasaya göre kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna devredilmiştir. Daha sonra bu genel müdürlük 2011 yılında, 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlanmıştır. Yaşlılarla ilgili üç temel kanun bulunmaktadır. Bunlar;

  • 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu,
  • 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun,
  • Belediye hizmetlerinde ücretsiz ulasım ve indirimler yapılması ile ilgili 4736 Sayılı Kamu Kurumlarının Mal ve Hizmet Tarifeleri Kanunudur.

Yaşlılara Hizmet Veren Kurumlar

Türkiye’de yaşlılara kurumsal olarak hizmet veren kurum Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığıdır. Türkiye’de;

  • İlk huzurevi 1966’da Konya’da,
  • İkincisi ise Eskişehir’de açılmıstır.

1982 Anayasasının 61. maddesi, Sosyal Hizmetler alanına giren grupları açık bir şekilde belirlemiş, korunmaya, bakıma, yardıma ve rehabilitasyona muhtaç çocuk, sakat ve yaşlılara öncelik tanıyarak, devletin bu alanda gerekli teşkilat ve tesisler kurması veya kurdurması hükmünü getirmiştir.

Ülkemizde yaşlılara hizmet veren kurumlar şöyle sıralanabilir:

  • Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,
  • Huzurevi, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezleri,
  • Yaşlı hizmet merkezleri,
  • Belediyeler,
  • Sağlık Bakanlığı,
  • Yaşlılara hizmet veren özel kurum ve kuruluşlar.

16 Nisan 2018 Referandumu Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi ile birlikte 10/7/2018 tarih 30474 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı 1 nolu Kararnamesi ile Bakanlığın adı “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmuştur.

Bu kararname ile önceki durumda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde politika oluşturma görevi saklı kalmak üzere, konuya ilişkin esas politika oluşturma görevi Cumhurbaşkanlığı bünyesine kurulan 9 politika kurumundan biri (Aynı Kararname Madde-30) konumuzla ilgili olan Sosyal Politikalar Kurumu bünyesine alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu; ihtiyaç sahiplerine yönelik politika önerileri geliştirmek, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi, iş ve aile hayatı uyumunun sağlanması ve dezavantajlı gruplara yönelik politika önerileri geliştirmek gibi yaşlı sağlığı hizmet politikaları bu kapsamdadır.

Ayrıca bu kararname ile Başbakanlığa bağlı 657 sayılı yasaya tabi en yüksek devlet memurluğu olan Başbakanlık Müsteşarlığı “İdari İşler Başkanı” unvanı verilerek Cumhurbaşkanlığı bünyesine alınmıştır. Bu Başkanlık en yüksek devlet memuru olarak kabul edilmiş, müsteşarlık bünyesindeki genel müdürlükler korunarak bakanlıklar arası görev koordinasyonlarından sorumlu kılınmıştır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu makamla koordineli çalışmak durumundadır.

Huzurevi, Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri, altmış yaş ve üzerindeki yaşlı kişilere hizmet vermek amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Ülkemizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet vermektedirler.

Özel bakım, ruh sağlığı yerinde olup, bulaşıcı hastalığı olmayan, yatağa bağımlı ya da fiziksel ve zihinsel gerilemeler nedeniyle özel ilgi, destek ve koruma gerektiren yaşlılara verilen hizmeti kapsamaktadır.

Sosyal hizmetler alanında temel yasa olarak kabul ettiğimiz 2828 sayılı kanunda, Yaşlı Hizmet Merkezleri ve bu merkezlerde gündüzlü bakım ve evde bakım hizmet verileceği hükümlerde yer almaktadır.

Belediyeler, yaşlılara yönelik farklı sosyal yardım yöntemler uygulamakla serbesttirler. Ancak bu uygulamalar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının gözetim ve denetim altında yürütülmektedir.

Yaşlılara verilen hizmetler yönünden önemli bir boyutun sorumlusu Sağlık Bakanlığıdır.

Yaşlılara hizmet veren kurumlar arasında sorumlu olduğu hizmetler; tanı ve tedavi işlerinde yaşlılara gösterilen kolaylıklar ve hasta evinde kendisine doğrudan verilen sağlık hizmetleridir.

Özel huzurevi hizmeti veren kuruluşlar şöyle sıralanabilir:

  • Dernek ve vakıflara ait kuruluşlar,
  • Azınlıklara ait kuruluşlar,
  • Gerçek kişilere ait (özel) kuruluşlar.

Türkiye’de Dernek ve Vakıflara bağlı olarak hizmet veren 30 huzurevi bulunmaktadır. 2014 yılı verilerine göre bu 30 huzurevinde 2,482 yaşlı yatılı hizmet almaktadır. Azınlıklara ait 7 huzurevinde 920 yaşlı hizmet almaktadır. 2013 yılı verilerine göre Türkiye’de gerçek kişilere ait huzurevi ve bakım evi merkezi sayısı 139 idi. Bu huzurevlerinde 6,853 yaşlı hizmet almaktaydı. 2015 yılında bu sayı 167’ye ulaşmıştır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email