Temel Gerontoloji Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Geriatri Ve Gerontolojinin Temel Kavramları, Çeşitleri Ve Tarihçesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Türkiye'de yaşlılık biliminin tarihçesini kısaca açıklayınız.
Türkiye’de yaşlılık konusunda ilk bilimsel dernek Prof. Dr. Velittin Kalınkara’nın girişimleriyle 1998’de kurulmuştur. “Yaşlı Sorunları Araştırma Derneği (YASAD)”, yaşlıların yaşam kalitesinin arttırılması ve ulusal yaşlılık politikalarının alt yapısını hazırlamak amacıyla araştırmalar yapmak üzere kurulmuştur. Daha sonra yaşlanmayla ilgili bilimsel araştırmaları yapmak, yaşlanmaya bağlı hastalıkların tedavi ve bakım planlarının yapılması ve uygulanması gibi konularda çalışmalar yapmak üzere çeşitli çeşitli organizasyonlar kuruldu. Hacettepe Üniversitesi bünyesinde 2000 yılında “Geriatrik Araştırma ve Uygulama Merkezi” (GEBAM) kuruldu. Daha sonra Türk Geriatri Vakfı, Türkiye Yaşlılık Konseyi Derneği (TURYAK), Yaşlılık Platformu, Gero-psikiyatri Derneği gibi yaşlıların sorunlarını incelemek, yaşlıların yaşam kalitelerini arttırmak amaçlarıyla ülkemizde çeşitli merkezler, dernekler vs. kurulmuştur. Akademik alanda ilk kez Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde “Gerontoloji Bölümü” açılmıştır (Kalınkara, 2014).
Yaşlı insandan ve onun saygınlığından bahseden bilinen ilk eser hangisidir ve bu konudan nasıl bahsetmektedir?
Yaşlı insandan ve onun saygınlığından bahseden bilinen ilk edebi eser, İÖ yaşadığı tahmin edilen Homeros’un “İlyada” eseridir. Homeros, bu eserde olumlu bir yaşlı görüntüsü çizmiştir. Bu destanda yaşlı insanın toplum tarafından kabul gören, sevilen insanlar oldukları anlaşılmaktadır.
Gerontoloji ve geriatri kavramlarını açıklayınız.
Gerontoloji, yaşlılık sürecini yaşlanmanın nedenlerini ve koşullarını, yaşla ilgili davranış biçimlerini ve yaşlanma süreci çerçevesinde değişen tutum ve davranış kalıplarını inceleyen bir bilim dalıdır. Yaşlanma teorileri, biyolojisi, fizyolojisi, demografisi, epidemiyolojisi, psiko-sosyal değişiklikler, bunların bireysel ve toplumsal sonuçlarını tüm yönleriyle inceler. Geriatri ise yaşlılık halinde ortaya çıkan hastalıklar ile ilgilenen, yaşlılıktan doğan hastalıkların koruyucu, tedavi edici, rehabilite edici ve sosyal yönleriyle ilgilenen tıp biliminin bir dalıdır.
Platon ve Aristoteles'in yaşlılığa bakış açısını açıklayınız.
Platon (İÖ 427- 347) iyi ve bilinçli olarak geçirilen gençlik ve orta yaşlılığın sonucunda iyi bir yaşlılık döneminin geçirileceğinden söz etmiştir. Bu görüş günümüzde yaşlılıkta hastalıklardan korunmanın daha çocukluktan itibaren başlaması gerektiği yönündeki görüşe oldukça yakındır. (Örneğin, günümüzde çocukluk çağında kişilerin kilo almasının önlenmesi, zararlı alışkanlıklardan kaçınması, bazı hastalıkların erken tanı ve tedavilerinin yapılması yaşlılıktaki sağlığı etkilemektedir). Ancak Platon, sosyal çevrenin yaşlılığa etki edebileceğini düşünmemiştir (Tufan, 2002).Aristoteles(İÖ 384-322) ise, yaşlılığı olumsuz bir görüntü olarak tarif etmiştir. Yaşlı insanın kavgacı, geçimsiz, huysuz kişiler olduğundan bahsetmiştir. Aristoteles, yaşlılığın bir hastalık olduğunu düşünmüştür.
Yaş kavramlarını açıklayınız.
- Takvim yaşı (Kronolojik yaş): Yaşımız, doğduğumuz gün ile bugün arasındaki süre olarak kabul edilir. İnsanın yaşıyla yaşlanması arasında ilişki vardır. Ancak takvim yaşı her zaman yaşlılığı ifade etmez.
- Biyolojik yaş: Biyolojik yaş, hücre ve organlarda meydana gelen biyolojik süreçlerle ilişkili olarak ortaya çıkan yaştır. İnsanlar yaşları ilerledikçe daha genç görünmek isterler. Etrafımızda gördüğümüz insanların görünüşlerine davranışlarına göre yaşlarını tahmin etmeye çalışırız. Özellikle kadınlar daha genç görünmek isterler. Hatta kişilerin yaşının sorulması bir nezaketsizlik olarak görülmektedir. Başkalarının yaşı tahmin edilirken özellikle dış görünüşlerine bakılarak tahmin yürütülür.
- Fonksiyonel yaş: Kişinin işlevsel ve bedensel fonksiyonlarına göre bulunduğu yaştır. İki birey aynı takvim yaşında olmasına rağmen işlevsel olarak farklı olabilir.
- Sosyal yaş: Kişinin aile, iş ve ekonomik yönden bulunduğu sosyal statü ve roller sosyal yaşını belirler.
- İdari yaş: Nüfusun yaş gruplarına göre yapılan sınıflandırmasına “idari yaş” denilir. İdari yaş da takvimsel yaş gibi objektif bir ölçüttür. Bireyin değil grubun yaşını ifade eder. Genellikle nüfus istatistiklerinde rastlarız.
- Hukuksal yaş: Hukuksal yaş, yasal hak ve görevleriyle ilişkili olan yaştır. Yani hukuk kurallarına göre kişinin reşit olma yaşı, evlenme yaşı, suç yaşı vardır. Bunun dışında hukuka bağlı olarak okul yaşı, askerlik yaşı, emeklilik yaşı gibi kavramlar vardır.
- Bilişsel yaş: Bireyin öğrenme ve sosyal çevreye uyum yeteneğine göre bulunduğu yaştır. (Tufan, 2014)
Yaşlanmayla ilgili teoriler nelerdir? Kısaca açıklayınız.
Yaşlanmaya özgü değişikliklerle ilgili moleküler düzeyden organ sistemlerinin fonksiyonlarına kadar birçok teori üretilmiştir (Gökçe Kutsal, 2003).
- Serbest Radikal Teorisi: Bu teori yaşlanmaya serbest radikallerin neden olduğunu savunmaktadır. Bu teoriye göre endojen olarak üretilen serbest radikaller, hücre zarını, proteinleri, yağları ve genetik yapıyı hasara uğratırlar. Bu teoriye göre yaşlanmayla beraber oksidanlar ve antioksidanlar arasındaki denge bozulur ve bu daha çok oksidanlar lehine oldukça vücut sistemleri hasara uğrar.
- Hücre Yaşlanması Teorisi: Bu teori yaşlanmanın, hücrelerin tükenmesine bağlı oluştuğunu öngörmektedir. Hücrelerin çoğalması yaşla birlikte kusurlu olabilmekte ya da mutasyona uğrayabilmektedir.
- DNA Hasar Teorisi: DNA hasarı yıllar boyunca sürekli oluşmakta ve bir yandan da tamir edilmektedir. Yıllar geçtikçe bu hasarlar sonucunda hücre, doku, organ bozulmakta ve yaşlanmaya neden olmaktadır.
- Bağışıklık Teorisi: Bu teoriye göre yaşlanmanın nedeni bağışıklık sistemindeki zayıflamadır.
- Endokrin Teorisi: Yaşlanmanın nedeni yaşla birlikte bazı hormonların düzeyindeki azalmadır.
- Nöroendokrin Teorisi: Yaşlanmada beyinde bulunan hipofiz bezindeki değişikliklerin rol oynadığı görüşü vardır.
- Aşınma Teorisi: Bu teoriye göre, organizma tıpkı makinede olduğu gibi çalıştıkça eskimektedir. Bedende fizyolojik dengeyi sağlayan homeostatik mekanizmalar vardır. Homeostatik mekanizmada gençlerin dayanabildiği durumlar, yaşlıların yaşamını tehdit edebilmektedir (Kalınkara, 2014).
Yaşlılarda meydana gelen başlıca değişiklikler nelerdir?
Yaşlılarda meydana gelen başlıca değişiklikler şunlardır (Gökçe Kutsal, 2006):
- Organ sistemlerinin rezerv kapasitelerinde azalma (özellikle stres periyotlarında belirginleşme).
- Homeostatik kontrolde azalma (termoregülasyon sisteminde bozukluk, baroreseptör duyarlılığında azalma)
- Çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinde azalma (pozisyon değişikliği ile karakterize ortostatik hipotansiyon, değişen ısıya adaptasyonda zayıflık).
- Stres cevap kapasitesinde azalma (ateş, anemi).
- Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan ve giderek artan bu kayıpların sonunda; birey hastalıklara ve yaralanmalara karşı korunmasız bir hale gelmektedir.
Yaşlılık dönemindeki riskli gruplar nelerdir?
Yaşlılara verilen sağlık hizmetlerinin temel ilkesi koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmesidir. Koruyucu hizmetleri planlarken riskli grupların bilinmesi gerekir. Böylece, sağlık hizmetlerine daha çok ihtiyacı olanlar tespit edilmiş olur. Yaşlılık dönemindeki riskli gruplar şunlardır: 1. Çok yaşlı grup (80 yaş ve üzerindekiler) 2. Yalnız yaşayanlar 3. Huzurevlerinde yaşayanlar 4. Çocuksuz yaşlılar 5. Kronik bir hastalığı olanlar 6. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede güçlük çekenler 7. Sosyal kurumlardan destek almayanlar.
Sosyal gerontoloji nedir?
“Bir ülkenin istihdam yapısı ve dokusu, çevre faktörleri, sosyal güvenlik sistemleri, sosyal hizmetleri, ölüm ve doğum tabloları, gelir, eğitim, beslenme, sağlık hizmetleri ve diğer sosyal faktörlerin, yaşlılar ile ilgili bilgilerin ışığı altında, yaşlıların yapılarına uygun olarak düzenlenmesidir” (Kalınkara, 2014). Sosyal gerontoloji sosyal gerçekle, yaşlılık arasındaki karşılıklı etkileşim üzerinde durur, yaşlıyı toplum içinde inceler. Sosyal gerontoloji, yaşlılık sosyolojisinden daha geniş bir kavramdır. Sosyal gerontoloji, gerontoloji biliminin bir alt disiplinidir. Sosyal gerontoloji disiplinlerarası bir alandır. Sosyal gerontolojinin; yaşlılık siyaset bilimi, yaşlılık sosyolojisi, yaşlılık psikolojisi, edebiyat, politika, ekonomi, din ve felsefe bilimleriyle ilişkisi vardır (Kalınkara, 2014).
Geronto-psikoloji nedir?
Psikolojinin alt koludur. Yaşlanma sürecinde ortaya çıkan psikolojik değişiklikler ve gelişmeleri inceler. Özellikle yaşlanmayla birlikte zeka yeteneğinde olan değişimlerle ilgilenir.
Geronto-sosyoloji nedir?
Sosyolojinin bir alt koludur. Yaşlılık sosyolojisi, toplumsal sosyal yapıları analiz eder. Yaşlanma sosyolojisi, yaşlılık politikaları ve uygulama alanlarıyla ilgilenir. Soysal güvenlik, yaşlılıkta bakım, yaşlıların sosyal ve kültürel yaşama katılımı, aile ilişkileri gibi konularla ilgilenir.
Geronto-psikiyatri nedir?
İleri yaş yaşlılarda psikiyatrik hasta sayısı giderek artmaktadır. Alzheimer, bunama gibi hastalıklar özellikle artmaktadır. Bu hastalara genellikle aileleri bakmaktadır. Bu durum, hastaların hem kendileri hem de aileleri için önemli bir sosyal sorundur. Gerontoloji, bu hastaların evde ya da kurumlarda bakımıyla ilgili araştırmalar yapmaktadır. Gerontopsikiyatri, bu hastaların sorunlarıyla ilgilenir.
Geron-teknoloji nedir?
Yaşlanmayla birlikte kişilerin “Günlük Yaşam Aktiviteleri”nde (GYA) kısıtlanmalar olur. Yaşlı birey günlük yaşamla başa çıkabilmek, Günlük Yaşam Aktivitelerini bağımsız olarak sürdürebilmek için teknolojiye gereksinim duyacaktır. Yaşlılara özel araç-gereç tasarımı, ergonomik çözümlerle ilgilenen bir alandır. Geronteknoloji yaşlı ve yaşlanmakta olan kimseler için ürün, çevre ve hizmetlerin tasarımı ile ilgilenir. Tarih boyunca, insanoğlu daha iyi yaşamak ve çalışabilmek için çeşitli teknolojik araçlardan yararlanmıştır. Yaşlı birey, bilimsel araştırma, ergonomi ve teknoloji yaşlılara yönelik teknolojinin (geronteknolojinin) 4 değişkenidir (Kalınkara, 2014).
Geriatrik rehabilitasyon nerelerde uygulanır?
Rehabilitasyonun uygulandığı başlıca yerler olarak hastaneler, rehabilitasyon merkezleri, özelleşmiş bakımevleri, huzurevleri, klinikler, hastanelerin poliklinik hizmetleri ve ev ortamlarının olduğu görülmekte. Yataklı Rehabilitasyon Merkezleri: Genellikle hastanelerden bağımsız bir birim olarak çalışır. Burada çalışan sağlık personeli, rehabilitasyon ekibini oluşturur. Her hasta için özel olan bir rehabilitasyon programı uygulanır. Diğer birimlerinden daha yoğun bir şekilde rehabilitasyon hizmeti verir. Bakımevleri: Özel bakıma ihtiyaç duyan yaşlıların bakımlarını sağlamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşudur. Huzurevleri: Yaşlı kişilere huzurlu bir ortam sunmak, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak ve bakımlarını sağlamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşudur. Yalnızca gündüzleri veya tam zamanlı olarak hizmet verebilir. Ayaktan Rehabilitasyon programları: Genellikle hastanelerin polikliniklerinde uygulanır. Bu programda evinde yaşarken takip edilmiş olur. Hasta sosyal ilişkilerini kaybetmez. Hasta programlanmış bir çizelgede haftanın belli günlerini hastane içinde geçirir. Evde Rehabilitasyon Programı: Bu programlar sıklıkla fizik tedavi, iş-uğraşı tedavisi ve hemşirelik hizmetlerinden oluşur. Bazen konuşma terapisti ve sosyal çalışmacı eşlik eder. Bu programlar hekimlerin ve diğer çalışanların katılımı ile yapılan çok amaçlı programlardır. Yaşlının bulunduğu ortamda olması açısından rahatlık sağlar.
Geriatrik rehabilitasyon ekibinde kimler bulunur?
Hekimler: Geriatrik hastanın değerlendirilmesi, hastanın uygun rehabilitasyon hizmetlerine yönlendirilmesi, Tanı ve tedavi yaklaşımlarının uygulanması, hekimin görevleridir. Fizyoterapistler: Kas-iskelet ve sinir sistemi konusunda çalışırlar. Eklem, kas gücünün değerlendirmesi, kuvvet, dayanıklılık ve koordinasyon geliştirmesi amaçlı egzersiz programlarının uygulanması, mobilitenin değerlendirilmesi ve yardımcı cihaz ihtiyacının belirlenmesi ve bunların kullanımının öğretilmesini sağlarlar. Uğraşı terapistleri: Hastaların günlük yaşam aktivitelerini değerlendirir ve bu konuda çalışmalar yaparak yaşam kalitesini artırmaya çalışırlar. Yardımcı cihaz kullanımını önerir ve eğitirler. Aynı zamanda günlük yaşamda ev içi güvenlik, para harcama, uygun ve doğru karar verme gibi konularda da önerilerde bulunurlar. Konuşma terapistleri: Hastaların iletişimi ile ilgili konularda çalışırlar. Yutma ile ilgili sorunlar da konuşma terapistlerinin ilgilendiği sorunlardır. Hemşireler: Rehabilitasyonun her aşamasında görev almaktadırlar. Bazı hemşireler rehabilitasyon alanında özelleşirler. Hastanın ilaçlarını almasında, bağımsız barsak ve mesane aktivitesinde, bası ülserlerinin önlenmesinde, ilaçların alımının, beslenmenin ve yara yeri bakımının yapılmasında görevleri vardır. Sosyal çalışmacılar: Geriatrik rehabilitasyonda yaşlının toplum içerisindeki sosyal, fiziksel, ekonomik durumunun değerlendirilmesini yaparlar. Aile, toplum, resmi kurumlar ve diğer kaynaklarla iletişime geçip hastanın yeniden işlevsel bir birey olması için düzenlemeler yaparlar. Beslenme uzmanları: Beslenme uzmanları hastanın beslenme durumunu değerlendirerek nutrisyonel durumun en iyi hale getirilmesini sağlayacak değişiklikleri yaparlar. Rekreasyonel terapistler: Sosyal görevlerin sürdürülebilmesini ve boş zamanların değerlendirilmesini sağlayacak düzenlemeleri yaparlar. Grup aktiviteleri düzenleyerek sosyal iletişimi sağlarlar. Psikologlar: Hastanın psikolojik durumunu test ederler. Rehabilitasyon sürecini olumsuz etkileyecek bunama ve depresyon gibi konularda psikiyatristlerle işbirliği içinde tedaviye yardım ederler.
Yaşlılığın değerlendirilmesinde kullanılan demografik ölçütler nelerdir?
- Doğuşta beklenen yaşam süresi: Bir bireyin doğduğu andan itibaren yaşaması beklenen ömürdür. Hayat tabloları, her yaştaki nüfusun ölümlülük olasılıklarını ve hayatta kalma sürelerini ayrıntılı olarak açıklayan tablolardır. Demografik analizin en eski araçlarından birisi olan hayat tabloları, ölümlülük (mortalite) tabloları olarak da bilinmektedir. Bu gösterge hayat tabloları yoluyla elde edilebilmektedir. Doğuşta beklenen yaşam süresi, ülkelerdeki sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyelerini, yaşam kalitesini ve ölümlülük seviyelerini ölçmekte kullanılan çok önemli bir göstergedir.
- 65 yaş üzerinde beklenen yaşam süresi: 65 yaşına gelmiş kişilerin, bu yaştan sonra beklenen ortalama yaşam süresidir.
- 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı: Bir toplumda 65 yaş üzeri nüfusun, tüm nüfusa bölünmesiyle elde edilir.
- 85 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı: Bir toplumda 85 yaş üzeri nüfusun, tüm nüfusa bölünmesiyle elde edilir.
- Nüfusun ortalama yaşı: Nüfusun yaşları toplamının nüfusa bölünmesiyle elde edilen aritmetik ortalamadır.
- Ortanca Yaş (Medyan yaş): Nüfusun tek yaşa göre sıralandığında ortada kalan yaş olup, nüfusu iki eşit parçaya böler. Alttaki genç, üsteki yaşlı nüfus grubunda birbirine eşit sayıda kişi bulunur.
- 65 yaş ve üzeri nüfusun 5 yaş altı nüfusa oranı: 65 yaş üzerindeki nüfusun, 5 yaş altındaki nüfusa bölünmesiyle elde edilir.
- Yaşlı bağımlılık oranı: Çalışma çağındaki her 100 kişiye düşen yaşlı sayısıdır. “15-64” yaş grubundaki her 100 kişi için “65 ve daha yukarı” yaş grubundaki kişi sayısıdır (Bilir ve Erbaydar, 2012).
- Yaşlılık İndeksi: Yaşlıların iyi olma durumlarını ölçmek için çeşitli göstergelerden faydalanılır. Bunlara örnek olarak maddi iyilik, fiziksel iyilik, sosyal iyilik ve duygusal iyilik göstergeleri verilebilir: Maddi iyilik, yılda eve giren ortanca gelir, mutlak yoksulluk içinde olmayanların yüzdesi; fiziksel iyilik, sakatlığı olmadan yaşayanların yüzdesi, ilacını kendi kendine alabilenlerin yüzdesi, kısa mesafeyi kendi kendine yürüyebilenlerin yüzdesi, yaşam beklentisi, obez olmayanların yüzdesi; sosyal iyilik, ekonomik ve sosyal aktivitelere katılanların yüzdesi, bir çocuğuyla ilişkisi olanların yüzdesi; duygusal iyilik, depresyon olmayan yaşlıların yüzdesi, intihar hızı, yaşamdan memnun olanların oranı gibi göstergelerle değerlendirilebilir (Kaneda, 2011)
Yaşlılığın değerlendirilmesinde kullanılan mortalite ölçütleri nelerdir?
- 65 yaş ve üzeri nüfusta ölüm hızı: 65 yaş ve üzeri ölümlerin, 65 yaş ve üzeri nüfusa bölünmesiyle elde edilir.
- 65 yaş ve üzeri orantılı ölüm hızı: 65 yaş ve üzeri ölümlerin tüm ölümler içindeki payıdır.
- 65 yaş ve üzeri nüfusta ölüm nedenleri
Yaşlılığın değerlendirilmesinde kullanılan morbidite ölçütleri nelerdir?
- 65 yaş ve üzeri grupta kronik yeti yitimi sıklığı
- 65 yaş ve üzeri grupta belirli hastalıkların sıklığı
Yaşlılığın değerlendirilmesinde kullanılan hastalık yükü ölçütleri nelerdir?
- Yaşam Yılı Kaybı (YLL): Erken ölümlere bağlı kaybedilmiş yıllar
- Yeti yitimine bağlı Yaşam Yılı Kayıpları (YLD)
- Yeti yitimine ayarlanmış yaşam yılları (DALY): Yeti yitiminin ortaya çıkmasından itibaren geçen yıllar ile erken yaşta meydana gelen ölümlere bağlı kaybedilen süreyi bir ölçütte bir araya getirerek göstermektedir. DALY= YLL + YLD
- Doğumda sağlıklı yaşam yılı beklentisi (HALE) (Bilir ve Erbaydar, 2012).
Yaşlı sağlığının korunmasında birincil korunma çalışmalarını açıklayınız.
Sağlıklı olan bireylere sağlık üzerinde olumsuz etki yapabilecek faktörlerden nasıl korunması gerektiği sağlık eğitimi çalışmaları ile anlatılır. Sağlığın korunması yanında kişinin sağlık düzeyinin daha üst düzeye çıkarılması için yapılan çalışmalara “sağlığın geliştirilmesi” denir. Örneğin hava kirliliğinin kontrolü, suların kontrolü, gıda maddelerinin sağlığa uygun olması gibi çalışmalar sağlığın geliştirilmesi için yapılır. Sağlıkla ilgili olumlu davranışların uygulanması da birincil korunmadır. Sağlıklı ilgili olumlu davranışlar: sağlıklı beslenmek, fizik egzersiz yapmak, sigara kullanmamak ve stresden uzak kalmaktır.
Yaşlı sağlığının korunmasında ikincil korunma çalışmalarını açıklayınız.
Hastalıklar ortaya çıkmadan yapılan “erken tanı” çalışmalarıdır. Erken tanı, henüz hastalığın klinik belirti ve bulgularının ortaya çıkmadığı bir dönemde hastalığın tespit edilmesidir. Birçok hastalığın erken dönemde yakalanma olasılığı vardır. Pek çok kanser türü, kalp damar hastalıkları, diyabet, solunum sistemi hastalıkları erken dönemde tanı konabilen hastalıklardır. Erken dönemde tanı konulduğu zaman kişilerin yaşam süresi ve yaşam kalitesi de önemli ölçüde artmaktadır. Erken tanı çalışmaları için sağlıklı kişilerin belirli aralıklarla muayene edilmesi gerekmektedir. B
Yaşlı sağlığının korunmasında üçüncül korunma çalışmalarını açıklayınız.
Üçüncül korunma, hastalıklar ortaya çıktıktan sonra, hastalığın kötü sonuçlarından korunma anlamına gelmektedir. Üçüncül korunmanın öncelikli amacı ölümün ertelenmesi ve hastanın yaşadığı sürece yaşam kalitesinin arttırılmasıdır. Bu anlamda yapılan rehabilitasyon çalışmaları da üçüncül korunma kapsamındadır.
Aktif yaşlanma kavramını açıklayınız.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1990’lı yıllarda öne sürülmüş olan bu kavram, yaşlıların günlük yaşamlarında sosyal, ekonomik ve kültürel aktivitelere katılarak geçirdiği bir yaşlanma sürecidir. Aktif yaşlanmayı sosyal, ekonomik, çevresel, bireysel, davranışsal ve sosyal koşullar etkilemektedir. Yaşlı bireyler herhangi bir engellilik durumları olması halinde bile toplumda yürütülen faaliyetlere katılabilirler, deneyimlerini daha genç kuşaklara aktarabilirler. “Aktif Yaşlanma” programı içinde, beklenmeyen ve erken ölümlerin önlenmesi, kronik hastalıklara bağlı engellilik durumlarının engellenmesi, yaşlılık döneminde de hayattan zevk alma, yaşlı bireylerin sosyal, politik, ekonomik aktivitelere katılabilmeleri gibi faaliyetleri içermektedir.
Yaşlılığın çeşitleri nelerdir?
- Kronolojik yaşlanma: İnsanların takvime ve doğum yılına göre yaşlanmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü insan ömründe yaşlanmaya kronolojik bir sınır getirmiştir ki bu da 65 yaştır. • 65 - 74 yaş Genç Yaşlılık, • 75 - 84 yaş İleri Yaşlılık, • 85 yaş ve üstü Çok ileri Yaşlılık olarak adlandırılmaktadır.
- Biyolojik yaşlanma: Hücre sayısında azalma, hücrelerin fonksiyonlarında azalma, organlarda fonksiyonların azalması ve böylece vücudun yapısal ve işlevsel olarak değişimi olarak kabul edilir. Örneğin insanlar yaşlandıkça kas kuvveti azalır, kemiklerinde zayıflama, eklemlerinde kireçlenme gibi durumlar görülür. Yaşla birlikte, sindirim sistemi, solunum sistemi, böbrek fonksiyonları, bağışıklama sistemi, kardiyovasküler sistem, üreme sistemi gibi birçok sistemde değişiklikler başlar. Biyolojik yaşlanma, genetik özellikler, yaşam tarzı, kronik hastalıklar ve kişilerin fizyolojik başa çıkma yolları ile ilişkili olarak farklı bireylerde değişik şekilde ortaya çıkabilmektedir.
- Psikolojik yaşlanma: Zeka, hafıza gibi alanlarda fonksiyon azalmasıyla birlikte davranış değişikliği şeklinde ortaya çıkan yaşlanmadır.
- Sosyolojik yaşlanma: Bireyin sosyal olarak toplumda rol, statü değişmesiyle ortaya çıkan sosyal işlerinde gücünün ve yeteneğinin azalarak kaybolması olarak kabul edilir. Yaşlanma, insanların sosyal rollerinde de değişikliklere hatta kayıplara yol açar. Emeklilik bu değişikliklerden en önemlisidir. İleri yaşlarda eş kaybı da önemli bir sosyal sorundur.
- Normal yaşlanma: Zamanın gidişine bağlı olarak ortaya çıkan anatomik ve fiziksel işlev değişiklikleridir.
- Duygusal yaşlanma: Kişinin kendisini duygusal olarak yaşlı hissetmesidir. Bu, psikolojik yaşlanma olarak da adlandırılabilir.
- Fonksiyonel yaşlanma: Bir kişinin aynı yaşta olan bireylerle karşılaştırıldığında fonksiyonlarını yapamamasıdır (Yaşlı sağlığı. Sağlık Bakanlığı, 2002).
Toplumsal yaşlanmayı açıklayınız.
Toplumsal yaşlanma, nüfusun yaş yapısının değişerek, toplam nüfustaki çocukların ve gençlerin payı azalırken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun yüzdesinin toplam nüfus içinde artmasıdır. Bir toplumun başka bir topluma göre yaşlanmasıdır. Toplumsal yaşlanma, toplumdaki yaşlıların, genel nüfusa göre oranında artış olması (Nüfus piramidinde tavan yaşlanması) ya da toplumdaki genç nüfusun oranında azalma olması (Nüfus piramidinde taban yaşlanması) şeklinde görülebilir. Yaşlılık sadece insanlar için değil toplumlar için de geçerlidir. Toplumlar yaşlı nüfusu açısından dört gruba ayrılmışlardır: 1. Genç toplumlar: 65 yaş üzeri nüfus % 4’den azdır, 2. Erişkin toplumlar: 65 yaş üzeri nüfus % 4-7 arasındadır, 3. Yaşlı toplumlar: 65 yaş üzeri nüfus % 7-10 arasındadır, 4. Çok yaşlı toplumlar: 65 yaş ve üzeri nüfus %10’nun üzerindedir. Bu toplumlarda doğum hızının çok düşük olması yanında, genç nüfusun göç etmesi de buna katkıda bulunmuştur. İsveç, İrlanda, Finlandiya, Norveç gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri bu gruptadır (Akgün, 2004).