Fiziksel Rehabilitasyon Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Terminal Dönemde Fiziksel Rehabilitasyon
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2050 yılında 65 yaş üstü bireylerin oranının % kaç olması beklenmektedir?
65 yaş üstü bireylerin toplam nüfusuna oranı % 10’un üzerine çıkan bir ülke, çok yaşlı ülkeler kategorisinde sınıflandırılmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 65 yaş üstü bireylerin ülkemiz nüfusuna oranı 2023 yılında % 10.2, 2050 yılında ise % 20.8 olarak gerçekleşecektir.
Terminal dönem bakımı nedir?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tanımlamasına göre terminal dönem bakımı; fiziksel, psikososyal ve ruhsal problemler ve ağrının değerlendirilmesi, erken tanılanması ve tedavi süreciyle yaşam tehdit edici hastalıklarla karşılaşan hasta ve ailesinin yaşam kalitesini iyileştirme yaklaşımıdır. Diğer bir ifade ile terminal dönem bakım, tedavi ve uzun dönem kontrolünün mümkün olmadığını kabul eden bir bakım biçimi olup yaşam süresinden daha çok yaşam kalitesiyle ilgilenir.
- Terminal dönem bakımının hedefleri nelerdir?
65 yaş üstü bireylerde terminal dönem bakımın hedefleri aşağıdaki gibi özetlenebilir;
Yaşlı bireylerin ağrı ve rahatsızlık veren hastalık belirtilerinde rahatlama sağlamak,
Yaşlı bireylere yaşam ve ölümü normal bir süreç olarak deklare etmek,
Yaşlı bireylerde ne ölümü ötelemek ne de ölümü çabuklaştırmak,
Yaşlı bireylerin bakımına psikolojik ve inanç boyutlarını da entegre etmek,
Yaşlı bireylerin ölümüne kadar olabildiğince aktif olarak yaşamlarına yardımcı olan bir destek sunmak,
Yaşlı bireylerin ailelerine yaşadıkları üzüntüyle başa çıkmaya yardımcı olan bir destek sunmak,
Yaşlı bireyleri ve ailelerini psikolojik danışmanlık da dâhil olmak üzere gereksinimlerine yönelik disiplinler arası bir ekip anlayışından yararlandırmak,
Yaşlı bireylerin yaşam kalitesini olabildiğince artırmak ve hastalığın seyrini pozitif etkileyebilmek,
Hastalık sırasında, yaşamı uzatmayı hedefleyen kemoterapi veya radyoterapi gibi diğer tedaviler ile birlikte yaşlı bireylerde hastalığın seyrine yönelik olabildiğince erken uygulamalara yer vermek.
Yaşlı bireylerin süreğen hastalıklarının son döneminde merkezi sinir, kas-iskelet, solunum-dolaşım, mide-bağırsak sitemlerinde ve ciltte meydana gelen değişiklik ve gerileme sonucu ortaya çıkan fizyolojik belirtiler nelerdir?
1. Merkezî Sinir Sistemindeki Fizyolojik Belirtiler: Hastalığının terminal döneminde olan yaşlı bireylerde oryantasyon ve uyum sorunu, bilinç bulanıklığı, sayıklama, uykuda geçirilen zamanda artış (birkaç saat ile tüm gün arasında değişkenlik göstermektedir), yanıtlayıcılık seviyesinde azalma, sonlara doğru komaya giriş, huzursuzluk, sakinleşememe, halüsünasyonlar görme, olmadığı hâlde görme ve işitme ile ilgili uyaranlardan behsetme.
Merkezî Sinir Sistemindeki Fizyolojik Belirtileri Tetikleyen Faktörler: Hastalığın ilerleyen sürecine bağlı olarak kandaki oksijen düzeyinde azalma, doku ve organ işlevlerinde azalma, kanın asitli hâle gelmesi gibi vücutta metabolik dengesizliklerin oluşması, böbreklerle ilgili toksik (zehirli) madde varlığı, karaciğer yetmezliği, ağrıyı bloke etmek amacıyla kullanılan uyuşturucu özellikli maddelerin olumsuz yan etkileri sinir sistemindeki fizyolojik belirtileri değiştirebilir.
2. Kas-İskelet Sistemindeki Fizyolojik Belirtiler: Kas kitlesi ve kuvvetinde azalma, işlevlerde kayıplar ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Kas-İskelet Sistemindeki Fizyolojik Belirtileri Tetikleyen Faktörler: Hastalığın zamanla ilerleyen süreci ve fiziksel aktivite düzeyinde gitgide azalma.
3. Solunum-Dolaşım Sistemindeki Fizyolojik Belirtiler: Kan basıncında (tansiyon) düşüş, kalp hızında (nabız) düzensizlik ve değişkenlik, solunum hızında çok hızlı artış, farklı dönemlerde solunum durması ve göğüste çok yavaş solunum hareketi.
Solunum-Dolaşım Sistemindeki Fizyolojik Belirtileri Tetikleyen Faktörler: Hastalığın zamanla ilerleyen süreci, organ yetmezliği, geri dönüşü olmayan kemoterapinin yan etkileri ve akciğerlerde sıvı toplanması.
4. Mide-Bağırsak Sistemindeki Fizyolojik Belirtiler: Yiyecek ve sıvılara karşı ilgide azalma, kabızlık ve ishal, tuvalet tutma becerisinde kayıplar, hastalığın sonlarına doğru idrar miktarında azalma.
Mide-Bağırsak Sistemindeki Fizyolojik Belirtileri Tetikleyen Faktörler: Hastalık nedeniyle kullanılan ilaçların bazı yan etkileri olabilir. Örneğin ağrıyı bloke etmek amacıyla kullanılan uyuşturucu özellikli maddeler kabızlığa yol açabilir.
5. Ciltte Ortaya Çıkan Fizyolojik Belirtiler: Soğuk ve nemli deri, el ve ayak parmakları gibi uzuvların uç kısımlarının mavimsi ve şiş olması.
Ciltte Ortaya Çıkan Fizyolojik Belirtileri Tetikleyen Faktörler: Kalp ve dolaşım sisteminin dokuları beslemesinde kayıplar, kalbin pompalama işlevinde yetersizlik ve kas tonusunda azalma.
Ölüm süreci korkusunun nedenleri ve buna ilişkin yapılabilecek müdahaleler nelerdir?
Ölüm süreci korkusunun nedenleri: Nasıl ölünecek, bu sırada ne olacak, ağrılı ölüm korkusu veya diğer maruz kalınan belirtilerle ölüm korkusu (örneğin solunum güçlüğü, kontrol kaybı, zihinsel beceri kaybı, vb.).
Ölüm süreci korkusuna ilişkin yapılabilecek müdahaleler: Ölüm sürecinin fiziksel, psikososyal ve ruhsal belirtileri konusunda yaşlı birey ve ailesini eğitme. Aile yakınlarından nasıl bir ölüm sürecini tercih ettiğini öğrenme. Duyguları normalleştirme. Yaşlı bireyin olabildiğince konforlu olmasını yeniden sağlama.
Terk edilme/bırakılma korkusunun nedenleri ve buna ilişkin yapılabilecek müdahaleler nelerdir?
Terk edilme / bırakılma korkusunun nedenleri: Yalnız olma korkusu, kendilerine bakamayacak durumda olduklarında kimin bakım sunacağı korkusu.
Terk edilme / bırakılma korkusuna ilişkin yapılabilecek müdahaleler: Yaşlı bireye birileri tarafından gerekli bakım ve desteğin verileceğini yeniden sunmak. Yaşlı bireyin varlığını korumasına yardımcı olmak. Sağlık bakım uzmanları (hemşire, hemşire yardımcısı, sosyal hizmet uzmanı), aile, arkadaş, gönüllüler, din görevlileri ile varlığını sürdürme için alternatifleri araştırmak.
Bilinmezlik korkusunun nedenleri ve buna ilişkin yapılabilecek müdahaleler nelerdir?
Bilinmezlik korkusunun nedenleri: Ölüm sonrası ne olacak korkusu
Bilinmezlik korkusuna ilişkin yapılabilecek müdahaleler: Korkunun araştırılması, inanç sistemi ve kültürel destek sunmak.
Bir bireyi oluşturan temel unsurlar nelerdir?
Bireyi oluşturan temel unsurlar;
1. Fiziksel
2. Sosyal-duygusal
3. Bilişsel (zihinsel)
4. Ruhsal ve manevi
"İyilik hali" kavramı ne anlama gelmektedir?
İyilik hâli: Sağlıklı kalma ve en yüksek potansiyeli elde etmek amacıyla devamlı ve bilinçli olarak bireyin efor göstermesidir.
"Biopsikososyal" kavramı ne anlama gelmektedir?
Biopsikososyal: Biyolojik, psikolojik (duygu-düşünce-davranışlar bütünü) ve sosyal (sosyal çevre, ekonomik ve kültürel ögeler) faktörlerin bir bütün olarak bireyin işlevlerinde önemli rol oynadığını savunan bir modeldir.
Terminal dönemdeki yaşlı bireyin yaşam kalitesini etkileyen faktörler nelerdir?
Yaşlı bireylerin hastalıklarına ilişkin terminal dönem bakımlarında “iyilik hâli” ve “biopsikososyal” gibi modellerin benimsenmesi, bakım hizmeti alan yaşlı bireyin yaşam kalitesi üzerinde etkiler göstermektedir. Terminal dönemdeki yaşlı bireyin yaşam kalitesi;
Bireyin ağrı, kabızlık, zayıflık ve nefes darlığı gibi belirtileriyle ilişkilidir,
Bireyin yer değiştirme ve bağımsızlık gibi fiziksel işlevleriyle ilişkilidir,
Anlamlandırma gibi bireyin ruhsal ve manevi işlevleriyle ilişkilidir,
Bireyin ilişkileri, yakın arkadaşlıkları ve ailesi gibi sosyal işlevleriyle ilişkilidir,
Bireyin endişe, depresyon, kabul, ızdırap, huzur gibi psikolojik işlevleriyle ilişkilidir,
Bireyin hatırlama, konsantre olma ve yaşamdaki durumları ifade edebilme gibi zihinsel becerileriyle ilişkilidir,
Bireyin rollerini tanımlaması ve yararlılık hissi gibi sosyal-duygusal işlevleriyle ilişkilidir,
Bireyin biopsikososyal ve ruhsal özellikleriyle ilişkilidir, • Bireysel tatminle ilişkilidir,
Bireyin söylemleriyle ilişkilidir.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "ağrı" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Ağrı: Bireyin duyusal ve sosyal-duygusal deneyimleridir. Ağrının yeni oluşan veya uzun süre devam eden biçimleri vardır. Her yıl yaşlı bireylerin % 70-85’inde ağrı şikâyetleri söz konusudur. Uzun süre devam eden ağrı şikâyet oranı yaklaşık % 20 ile 50 arasındadır. Ağrı nedenleri arasında kas-iskelet sorunları (çarpma veya düşme sonucu ezilme, kırık, kas spazmı), iç organ sorunları (bağırsak, kalp, böbrek ve pankreas), sinir sistemi kökenli ağrılar (şeker hastalığına bağlı sinir iltihabı, siyatik, felç sonrası, ayak-el bölgesi sinirlerinde iltihaplanma). Ağrı, yaşam kalitesi için en önemli unsurlardan biri olup ağrının azaltılması terminal dönemde yaşlı birey konforu için gereklidir. Ağrının yeterli şekilde azaltılamaması, yaşlı bireylerde çeşitli olumsuz sonuçları tetikleyebilir. Bu sonuçların "Ağrı Yönetiminde Başarısızlığın Sonuçları" tablosunda özetlendiği görülmektedir (S: 216, Tablo 8.1). Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerin ağrı ile mücadelesinde ilaç ve ilaç dışı yaklaşımlardan yararlanılmaktadır. İlaçsız ağrı ile mücadele yaklaşımları içerisinde fiziksel aktivite, fizik tedavi programı, alternatif tıp (masaj, akapunktur, tai chi), bilişsel davranışsal terapi kullanılmaktadır. İlaç temelli ağrı ile mücadele yaklaşımları içerisinde hafif ve orta düzey ağrılar için steroid olmayan ağrı-inflamasyon azaltıcı ilaçlar (NSAIDs), daha şiddetli ağrılar için uyuşturucu (opiod maddeler) içerikli ilaçlardan (örneğin morfin, codeine) yararlanılabilmektedir. Özellikle çok kırılgan yaşlılarda steroid olmayan ağrı-inflamasyon azaltıcı ilaçların kullanımı tercih edilmemektedir. İlaçsız yaklaşımların özellikle süreğen ağrı şikâyetleri olan yaşlılarda kullanıldığı bilinmektedir.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "yorgunluk" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Yorgunluk: Yaşlı bireylerin kendini bitkin hissetmesi, fiziksel ve zihinsel enerjisinin olmaması, hastalık veya tedavi sonucu gelişmesi ve istirahatla geçmemesi gibi özellikler içermektedir. Yorgunluk, yaşlı bireylerin terminal döneminde en sık görülen beş belirtiden biri olup, yorgunluk yaklaşık % 48-78 arasında karşılaşılmaktadır. Özellikle kanser, multiple skleroz, kalp hastalıkları ve kronik tıkayıcı akciğer hastalığı olan yaşlılarda yorgunluk belirtileri sıkça gözlenmektedir. Yorgunlukla mücadelede ilaçsız yaklaşım (örneğin gevşeme ve eğlenceli aktiviteler gibi enerji koruma stratejileri, sürekli pasif olmaktan kaçınma, stres yönetimi, müzik, masaj vb.) ve ilaçlı yaklaşım yöntemlerinden yararlanılmaktadır.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "bunamada davranış sorunları" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Bunamada Davranış Sorunları: Ajitasyon olarak tanımlanan fiziksel, sözel, agresif veya agresif olmayan davranışsal belirtilerdir. Bunamada davranış sorunlarının nedenleri arasında enfeksiyon, ağrı, göğüs ağrısı, kabızlık, idrar tutma, vücutta hormonal ve elektrolit anormalliği, ilaç yan etkisi ve çevresel faktörler (acıkma, yorgunluk, üşüme, tuvalet tutma becerisinde kayıp, kabızlık, gürültü, kalabalık, yeni bir bakım personeli, vb.) sıralanabilir. Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerin davranış sorunları ile mücadelede ilaçsız ve ilaçla yaklaşımlar kullanılmaktadır. İlaçsız yaklaşımlar; yaşlı bireyin günlük rutinini değiştirmemek günlük yaşamda bağımsız olmasını destekleme, günlük fiziksel aktivitelerini (örneğin 30 dakika yürüyüş) yapmasını teşvik etme, doğru iletişim tekniklerini kullanmak (örneğin yavaş hızda konuşma, basit cümle kurma, tekrarlama, yeniden yönlendirme), televizyon, radyo, sanatsal faaliyet ve müzikten yararlanma, doğru Bunamada Davranış Sorunları: Ajitasyon olarak tanımlanan fiziksel, sözel, agresif veya agresif olmayan davranışsal belirtilerdir. Bunamada davranış sorunlarının nedenleri arasında enfeksiyon, ağrı, göğüs ağrısı, kabızlık, idrar tutma, vücutta hormonal ve elektrolit anormalliği, ilaç yan etkisi ve çevresel faktörler (acıkma, yorgunluk, üşüme, tuvalet tutma becerisinde kayıp, kabızlık, gürültü, kalabalık, yeni bir bakım personeli, vb.) sıralanabilir. Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerin davranış sorunları ile mücadelede ilaçsız ve ilaçla yaklaşımlar kullanılmaktadır. İlaçsız yaklaşımlar; yaşlı bireyin günlük rutinini değiştirmemek günlük yaşamda bağımsız olmasını destekleme, günlük fiziksel aktivitelerini (örneğin 30 dakika yürüyüş) yapmasını teşvik etme, doğru iletişim tekniklerini kullanmak (örneğin yavaş hızda konuşma, basit cümle kurma, tekrarlama, yeniden yönlendirme), televizyon, radyo, sanatsal faaliyet ve müzikten yararlanma, doğru aydınlatma tercihi yapma, olumlu davranışı pekiştirme, olumsuz davranışı fiziksel olarak engellememe, doğru nefes kullanma, stresle mücadele, masaj uygulama, tuvalete çıkma saatlerini düzenleme olarak sıralanabilir. İlaç temelli yaklaşımlarda ise depresyon, uyku bozuklukları ve ajitasyona yönelik çeşitli ilaç gruplarından (örneğin antipsikotikler) yararlanılmaktadır. Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerde davranış sorunlarına yönelik ilaçsız yaklaşımların öncelikli olarak tercih edilmesi önerilmektedir.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "baş dönmesi" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Baş dönmesi: Vücut algısının vücudun bulunduğu boşlukla ilişkisinde anormal duyusal tepki sergilemesidir. Baş dönmesinde ilacın, nörolojinin, kulağın ve diğer çeşitli nedenlerin etken olması söz konusudur. Pek çok baş dönme türü olup (vertigo, bayılma hissi, dengesizlik) bunların altında çeşitli sağlık sorunları bulunmaktadır. Vertigoya neden olan sorunlar menier hastalığı, beyin kanaması, vestibuler sinir iltihabı ve diğerleridir. Bayılma hissine neden olan sorunlar ise dolaşımsal, metabolik, enfeksiyona ilişkin ve ilaç yan etkileridir. Dengesizliğe neden olan sorunlar ise endişe, depresyon, orta kulak iltihabı, sinüzit, görme kaybı, travma sonrası gelişmelerdir. Baş dönmesine yol açan sağlık sorunun öncelikle tedavi edilmesi gerekir. Baş dönmesine ilişkin rehabilitasyon yaklaşımları; yatak istirihatı, pozisyon değişikliğinin kademeli yapılması (örneğin; yataktan ayağa kalkarken önce oturma pozisyonuna gelinmesi ve biraz beklenip sonra ayağa kalkılması), alt uzuvlardaki kirli kanın kalbe dönüşünü hızlandırmadan önce bacakları hareket ettirme, uzun çorap kullanma, vestibuler rehabilitasyondan yararlanma (egzersiz temelli bir program olup görme ve proprioseptif sistemle vestibuler sistemin yeniden koordinasyonuna yardımcı olur), denge ve yürüyüş eğitimi, düşmeyi önleyici stratejiler ve yaşam ortamının yeniden düzenlenmesi.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "solunum güçlüğü" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Solunum Güçlüğü: Genellikle nefes darlığı olarak adlandırılır. Terminal dönemdeki hastaların yaklaşık % 55-70’inde görülür. Solunum güçlüğünün nedenleri arasında süreğen hastalıklar (kalp, akciğer, kanser), obezite, geçirilen cerrahi operasyonlar, dolaşım sorunları, enfeksiyon, reflü, organ yetmezliği (böbrek, karaciğer, kalp), kansızlık ve diğerleri sayılabilir. Solunum güçlüğü ile mücadelede ilaç temelli yaklaşımlar ve rehabilitasyon yaklaşımlarından yararlanılır. Öncelikle solunum güçlüğüne yol açan sağlık sorununun tedavi edilmesi esastır. Rehabilitasyon temelli yaklaşımlar içerisinde; hastanın uygun oturuş pozisyonunu sağlama, baş-boyun ve kolların yastıkla desteklenmesi, odanın oksijen zenginliği için yeterli havalandırılması, solunum egzersizleri, etkili öksürme öğretimi, postüral drenaj, göğüs perküzyon ve vibrasyon, enerji harcamasının artırılmaması, az ve sık beslenmenin tercih edilmesi, gevşeme egzersizleri, pursed-lif solunumun öğretilmesi, müzik dinleme, ten teması, masaj, hasta yaşlı bireyin sosyal ve ruhsal bakımdan desteklenmesi sayılabilir.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "idrar kaçırma" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
İdrar Kaçırma: İdrarın istemsiz olarak tamamıyla veya kısmen kontrol edilmemesidir. İdrar kaçırma bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde kalan yaşlıların yaklaşık % 50’sinde görülmektedir. İdrar kaçırma nedenleri arasında bilişsel düzeyde değişiklikler, enfeksiyon, depresyon, ilaçların yan etkileri (antihistaminikler ve antipsikotikler), kalp yetmezliği, sınırlı hareket ve idrar kanalında darlık olarak sıralanabilir. İdrar kaçırmada yaş, nörolojik hastalıklar (felç, Parkinson vb.), enfeksiyon, obezite, diyabet ve fiziksel engellilik risk farktörü olarak ortaya çıkmaktadır. Terminal dönemde idrar kaçırma ile mücadelede ilaçtan ve davranışsal rehabilitasyon yaklaşımlarından yararlanılmaktadır. Davranışsal yaklaşımlar içerisinde kullanılabilecek teknikler; şayet yaşlı bireyin bilişsel düzeyi uygun ise mesane eğitimi (tuvalet saatlerinde idrar yapma ve zamanla süreyi artırma), idrar tutma becerisi için ödüllendirme sayılabilir. Rehabilitasyon yaklaşımları içerisinde düzenli egzersizden yararlanma (Kegel egzersizi), aktivite düzeyini artırma (gerekirse yürüteç gibi bir yürüme yardımcısı kullanma) elektroterapi (mesaneyi kontrol eden sinirin uyarılması) ve kateter kullanımından (özellikle yatağa bağımlı olunan dönemde) yararlanılabilir. İdrar Kaçırma: İdrarın istemsiz olarak tamamıyla veya kısmen kontrol edilmemesidir. İdrar kaçırma bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde kalan yaşlıların yaklaşık % 50’sinde görülmektedir. İdrar kaçırma nedenleri arasında bilişsel düzeyde değişiklikler, enfeksiyon, depresyon, ilaçların yan etkileri (antihistaminikler ve antipsikotikler), kalp yetmezliği, sınırlı hareket ve idrar kanalında darlık olarak sıralanabilir. İdrar kaçırmada yaş, nörolojik hastalıklar (felç, Parkinson vb.), enfeksiyon, obezite, diyabet ve fiziksel engellilik risk farktörü olarak ortaya çıkmaktadır. Terminal dönemde idrar kaçırma ile mücadelede ilaçtan ve davranışsal rehabilitasyon yaklaşımlarından yararlanılmaktadır. Davranışsal yaklaşımlar içerisinde kullanılabilecek teknikler; şayet yaşlı bireyin bilişsel düzeyi uygun ise mesane eğitimi (tuvalet saatlerinde idrar yapma ve zamanla süreyi artırma), idrar tutma becerisi için ödüllendirme sayılabilir. Rehabilitasyon yaklaşımları içerisinde düzenli egzersizden yararlanma (Kegel egzersizi), aktivite düzeyini artırma (gerekirse yürüteç gibi bir yürüme yardımcısı kullanma) elektroterapi (mesaneyi kontrol eden sinirin uyarılması) ve kateter kullanımından (özellikle yatağa bağımlı olunan dönemde) yararlanılabilir.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "uzuvlarda şişlik (lenf ödem)" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Uzuvlarda Şişlik (Lenf Ödem): Vücut dokuları arasındaki boşluklarda proteince zengin anormal sıvı birikimi sonucu gövde ve uzuvlarda ortaya çıkan şişliklerdir. Şişlik nedenleri arasında kalıtım, travma, obezite, enfeksiyon ve kanser (örneğin göğüs kanseri) tedavisi (örneğin cerrahi, radyasyon tedavisi) sayılabilir. Uzuvlarda şişlikle mücadelede ilaç temelli yaklaşımlar, cerrahi ve rehabilitasyonel yaklaşımlardan yararlanılır. Rehabilitasyon yaklaşımları içerisinde, basınçlı kıyafet uygulaması (örneğin eli ve kolu içeren), dekonjestif terapi (enfeksiyon riskini azaltmak, cilt sağlığını korumak, yara iyleşmini hızlandırma, hareketi artırma, yaşam kalitesini iyileştirmek amacıyla), aralıklı hava basıncı uygulaması ve egzersiz uygulamalarına yer verilir.
Yaşlı bireylerin terminal dönemine ilişkin belirtilerinden biri olan "basınç yaraları" kavramını, nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm müdahalelerini açıklayınız.
Basınç Yaraları: Terminal dönem yatağa bağımlı olan yaşlı bireylerde basınç ve sürtünmeye bağlı genellikle kemik çıkıntı bölgeleri üzerindeki deri ve deri altı dokusunda yer alan yaralanmadır. Vücudun en sık basınç yarasına maruz kalan bölgeleri; kuyruk sokumu, topuklar, oturulduğunda yerle temas eden bölge (ischium), uyluk kemiği ile kalça kemiğinin birleştiği kısımdır. Terminal dönemde olan yaşlı bireylerden yaklaşık % 2 ile 28’i arasında görülür. Tedavi edilmeyen basınç yaralarında ağrı, enfeksiyon, derin dokulara doğru tünel oluşumu görülür. Basınç yarasının oluşum nedenleri; basınç, parçalayıcı kuvvete maruz kalma, sürtünme, cilt dokusunun nemli ve havasız kalması sıralanabilir. Uzun süre hareketsizlik, duyu kaybı, obezite, eklem hareketlerinde kalıcı kısıtlılık, kırık, kas-iskelet bozuklukları, yaşı, kilo kaybı, cilt dokusunun esnekliğinde azalma, yetersiz beslenme, diyabet, bağırsak ve mesane kontrolsüzlüğü, damar hastalığı ve geçirilmiş basınç yarası hikâyesi risk faktörleri olarak sıralanmaktadır. Basınç yaralarının iyileştirilmesinde çeşitli seçenekler vardır. Bunlar; ağrı ile mücadele yaklaşımları (basınç yarasının oluştuğu bölgeden elbisenin çıkarılması ve yaranın temizlenmesi, yara bakımı, yataktaki yaşlı bireye uygun pozisyon verilmesi, yara bakımı öncesi ilaç kullanımı, bölgesel ağrı kesici krem kullanılması), basınç azaltma tekniklerinin kullanılması (olabildiğince düzenli olarak yatakta yaşlı bireyin pozisyon değişikliği yapılır, yastıkla köprü oluşturulur ve topuklar yükseltilir), enfeksiyonla mücadele edilir (özellikle derinin alt tabakası ve kemik enfeksiyonu), beslenme desteği (örneğin; protein ve vitamin C), psikososyal gereksinimlerin karşılanması (rehberlik ve psikolojik danışmanlık için yönlendirme). Destek yüzeyine ilişkin yaklaşımlar (örneğin; yatak örtüsünün kırışık olması engellenir, yaşlı bireyin kıyafetinin katlanması önlenir, yatağın yüksek sünger özelliğine sahip olması sağlanır. Örneğin 10-15 cm sünger yüksekliği, havalı yatak, jel yatak, su yatağı, değişken basınçlı yatak). Yara iyileşmesine ilişkin yaklaşımlar (düzenli yara temizliği, nemlendirici kullanma, enfekte dokunun çeşitli yöntemlerle çıkarılması). Yara kıyafetine ilişkin yaklaşımlar (transparan film, hidrojel vb.). Koku kontrolüne ilişkin yaklaşımlar (kokuyu azaltma, dokular arası sıvıyı boşaltma ve enfeksiyonu kontrol etmek amacıyla). Özellikle zor iyileşen ve iyileşmeyen yaralar için antibiyotik kullanımı, gümüş jel uygulaması ve vakum yardımlı yara kapatma (negatif basınç yara tedavisi) tedavi yaklaşımlarından yararlanılmaktadır. Basınç yaralanın oluşumunu önlemede cilt bakımı, yatak içi doğru pozisyonlama (S. 218, Şekil 8.1), mümkün olduğunca yatak içi ve dışında yer değiştirmek, eklem hareket açıklığını korumak ve uzuvlarda kan dolaşımını sağlamak gerekir.
Yaşlı bireylerde terminal dönem bakım ve rehabilitasyonun temel bileşenleri nelerdir?
Yaşlı bireylerde terminal dönem bakım ve rehabilitasyonun üç temel bileşeni vardır. Bu bileşenler; • Yaşam tehdit edici bir hastalığın (örneğin kanser, kalp ve akciğer hastalıkları) varlığında yaşlı bireyin mümkün olduğu kadar yaşam kalitesini geliştirme • Hastalığın son döneminde olan yaşlı bireyin akıl sağlığı, vücut işlevleri ve ruhsal durumu arasında bütünlük sağlamak • Terminal dönem bakım gereksinimi olan yaşlı birey, ailesi, bakım personeli, hemşire, doktor, fizyoterapist, ergoterapist, dil-konuşma terapisti, rehberlik ve psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı ve diğer ilgili uzmanlar arasında iş birliğinin sağlandığı bir bakım modeli ile hizmet sunmaktır.
Terminal dönemde olan yaşlı bir bireye uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon programının hastaya sağladığı yararlar nelerdir?
Terminal dönemde olan yaşlı bireylerin rehabilitasyon süreçlerinde fizyoterapi önemli bir alana ilişkin sağaltım sağlamaktadır. Özellikle yaşlı bireyin vücut pozisyonunu değiştirme, dönme-oturma, yataktan kalkma, ayakta durma ve yürüyüş gibi kaba işlevsel yer değiştirme becerilerine odaklanmaktadır. Ayrıca fizyoterapi ve rehabilitasyon süreci süreğen sağlık sorunlarının kas-iskelet sistemi, solunum-dolaşım sistemi, cilt ve diğer vücut yapıları üzerinde yol açtığı problemlere çeşitli teknik ve yöntemlerle çözüm sağlar. Terminal dönemde olan yaşlı bir bireye uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon programının hastaya sağladığı yararlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Terminal dönemde uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon yaşlı bireyin beceri ve kontrol düzeyinin korunmasını destekler, çaresizlik hissini azaltır, iyilik hâli ve genel ruh hâlini pozitif destekler.
• Terminal dönemde uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon özellikle vücut yapıları ve bağışıklık sistemi üzerinde zorlayıcı etkileri olan kemoterapi ve radyoterapi gibi kansere müdahale yaklaşımlarında yaşlı bireyin istenmeyen yan etkilere olan toleransını artırır.
• Terminal dönemde uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımları hastalığın son dönemindeki öncelikleri belirlemeye ve hedefleri yönetmeye yardımcı olur. Örneğin hastalığın erken döneminde amaç, işlevleri korumak ve bağımlılığı azaltmakken hastalığın ilerleyen döneminde öncelikler güvenlik, yaşlı bireyin yaşam alanının değerlendirilmesi, yer değiştirmeye yardımcı olmak, düşmeyi önleyici tedbirler almak, transfer teknikleri (örneğin tekerlekli sandalyeden klozete geçme) ve yardımcı cihazların (örneğin yürüme yardımcısı olarak yürüteç veya kanadiyen kullanımı) kullanımını öğretmektir. Yaşlı birey hastalığının son evresine geldiğinde yatak içi doğru pozisyon verme, cilt bütünlüğünü koruma, ağrıyı azaltıcı teknikleri kullanma, hijyene önem verme, kan dolaşımı ve duyusal girdiyi düzenlemek amacıyla hafif masaj uygulamak önemlidir.
Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireye fizyoterapi ve rehabilitasyon programı kapsamında yapılan uygulamalar nelerdri?
Terminal dönemde olan yaşlı bireyin hastalık belirtilerine ilişkin tedavisi, ilaç müdahaleleri, hastanın konforunun sağlanması için mevcut tedavisinin sürdürülmesi, sürecin yaşlı birey ve yakın aile üyeleri üzerinde yol açacağı psikoljik travmaya karşın önleyici yaklaşımlar ve diğer destekleyici önlemlerle birlikte yaşlı bireye fizyoterapi ve rehabilitasyon programının da uygulanması gereklidir. Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireye fizyoterapi ve rehabilitasyon programı kapsamında bazı uygulamalara yer verilir. Bunlar;
• Temel günlük yaşam aktivitelerinde (örneğin giyinme, beslenme, temizlik, yer değiştirme) bağımsızlığı destekleme
• Ağrı, kabızlık, cilt bütünlüğü ve harekete yönelik semptomatik tedavi
• Terapatik egzersiz, elektroterapi, eklem ve yumuşak doku mobilizasyonu, hidroterapi ve yardımcı araç-gereçler gibi tedavi seçeneklerini kullanma
• Yaşlı birey, bakım personeli ve aile üyelerine sağlık ve işlev düzeyi, sağlığı geliştirici yaklaşımlar, doğru tutuş ve destek, omurga sağlığı ve yaşam alanı güvenliği hakkında eğitim sunma
• Uygun egzersiz planlama.
"Hidroterapi" kavramı ne anlama gelmektedir?
Hidroterapi: Suyun fiziksel özelliklerinden (kaldırma, basınç, direnç, ısı) yararlanarak vücut fizyolojisi üzerinde sağaltım etkisi sağlayan tedavi yaklaşımıdır.
Hastalığın terminal dönemindeki ergoterapi aşamaları nelerdir?
Yaşlı bireylerin terminal dönemde ergoterapi bağlamında desteklenmesinde bazı anahtar hususlar vardır. Destek sürecinin her aşamasında ergoterapist yaşlı bireye özgü gereksinimler doğrultusunda anahtar hususları yeniden gözden geçirir. Hastalığın terminal dönemindeki ergoterapi aşamaları ve anahtar noktalar;
1. Yaşlı bireyin yönlendirilme aşaması; bu dönemde bireyin sağlık koşullarında değişim hızlı olmaktadır. Bu nedenle ergoterapi için hızlı müdahale sürecine başlanmalıdır. Bu kapsamda hastanın, ailesinin ve bakım personelinin ergoterapinin önemi ve yapılması gerekenler konusunda eğitimine geçilmelidir.
2. Yaşlı bireyi değerlendirme aşaması; bu dönemde yaşlı birey, ailesi ve bakım personeli hakkında bilgi toplanır ve yaşanılan duygusal tepkiler belirlenmeye çalışılır. Duygusal tepkilerin değerlendirilmesi yaşlı bireyle ilgili problemlerin, bağımsızlık ve yaşam kalitesi düzeyi hakkında fikir verebilir. Değerlendirme sırasında yaşlı bireyin dikkatli dinlenmesi ve empati ile yaklaşılması bireyin ergoterapiste güven oluşması için önemlidir.
3. Yaşlı bireyle ilgili hedef koyma aşaması; bu dönemde belirlenecek hedefler yaşlı birey ve aileye yönelik olmalıdır. Hedeflerin işlevsel olması için ergoterapist tarafından konulan hedeflerin yaşlı birey ve ailesi tarafından da benimsenmesi gerekir. Bu dönemde yaşlı bireye yönelik konulan hedefler kısa dönemli olmalıdır. Çünkü hastalığın ilerleyen döneminde değişim hızlı olmaktadır. Ayrıca kısa dönemli hedefler birey tarafından başarılabilir, uzun dönem hedefler ise ilk etapta başarılamayıp yaşlı bireyin yaşam süresi de buna elvermeyebilir.
4. Yaşlı bireye müdahale aşaması; bu dönemde hedeflere yönelik müdahale tekniklerinde bazı değişikliklere gidilmesi gerekir. Çünkü yaşlı bireyin ağrı seviyesi yüksek, enerji düzeyi yetersiz ve genel yorgunluk düzeyi fazla olabilir. Bu dönemde yaşlı bireyin yaşadığı ev veya bakımevi ortamında geçici uyarlamalar ve değişiklikler yapılması gerekir(S. 231, Şekil 8.12). Şekilde (S. 231, Şekil 8.12) görüldüğü üzere yürüme güçlüğü ve denge kaybı olan yaşlı bireyin bazı temel gereksinimlerini taşıması bu dönemde oldukça güçleşir. Yürüteçte yapılan bir değişiklik ile, yaşlı bireyin hem yürüyüş hem de yiyecek tepsisini taşıma işlevine katılım sağlaması kolaylaştırılır (S. 231, Şekil 8.12). Bu dönemde yaşlı bireyin tam işlevsel bağımsızlığından ziyade yaşam kalitesinin olabildiğince kontrol altında olmasına önem verilir.
5. Yaşlı bireyde müdahale sonuçlarını değerlendirme aşaması; bu dönemde müdahale sonuçlarından elde edilen gelişmeler değerlendirilir. Elde edilen sonuçların kalıcılığı konusuna fazla odaklanılmamalı çünkü hastalık ilerleyişini sürdürmektedir. Elde edilen sonuçların yaşlı bireyin ve onunla ilgilenen bakım personelinin yaşam kalitesine etkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerde uygulanabilecek ergoterapi stratejileri nelerdir?
Hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerde uygulanabilecek ergoterapi stratejileri aşağıda özetlenmektedir.
• Aktivitede Uyarlama: Amaç yaşlı bireyin günlük yaşam aktivitelerine katılımını olabildiğince sürdürmesini sağlamaktır. Aktivitede uyarlama için etkinlik analizi ve beceri basitleştirme teknikleri kullanılabilir ve böylelikle yaşlı birey günlük yaşam aktivitelerinde yer alabilir. Aktivitede uyarlama stratejileri olarak enerji tasarruf teknikleri, yardımcı araç-gereçler, bakım personelinin desteği ve risk azaltma ve güvenlik tekniklerinden yararlanılır.
• Çevresel Uyarlama: Amaç yaşlı bireyin azalan işlev düzeyine karşın yaşam alanında üstesinden gelinmesi gereken eylemlerin zorluk düzeyini azaltmaktır. Örneğin banyoya giderken ayağını kaldırıp eşikten geçmesinin getirdiği güçlüğü azaltmak amacıyla, eşiğin kaldırılması, banyo aydınlatmasının artırılması, banyo girişinde kaymaya yol açacak yerdeki halı paspasın kaldırılması. Tüm bu çevresel düzenlemeler yaşlı bireyin banyodaki eylemlere katılımını kolaylaştıracaktır. Çevresel uyarlama stratejileri; ev içi değişiklikler, yardımcı araç-gereçler, ev içerisinde olan tehlikeli ev araçlarının ortamdan kaldırılması.
• Sağaltıcı Müdahaleler: Amaç yaşlı bireyin yaratıcılığını, kendini ifade edebilmesini ve normal yaşamını olabildiğince sürdürmesini sağlamaktır. Sağaltıcı müdahale stratejileri; günlük yaşam aktivitelerine katılımı kolaylaştırma, yaratıcı aktivitelerde bulunma, serbest zaman etkinliklerine katılma (örneğin arkadaşlarıyla buluşma, bir kutlamaya katılma, TV’de canlı yayınlanan bir futbol maçını izleme vb.) ve günlük bakım programları.
• Gevşeme ve Stres Yönetimi: Amaç hastalığının ilerleyişi ve eşlik eden belirtilerin (örneğin; ağrı, mide bulantısı) birey üzerindeki olumsuz duygusal etkilerini azaltmaktır. Gevşeme ve stres yönetim stratejileri; ilerleyici kas gevşeme tekniği, meditasyon, müzik, aromaterapi, gevşemeyi sağlayıcı çevresel ortam (örneğin; park ziyareti) dır.
• Hasta Eğitimi: Amaç hastalık ve etkilerinin kişinin işlev düzeyine yansımasını yaşlı bireyin anlamasına yardımcı olmaktır. Eğitim, hastalığın yol açtığı problemler ve tedavisi hakkında yaşlı bireyle olan diyaloğun açık ve dürüst olmasına yardımcı olarak endişenin azalmasına yardımcı olur.
• Bakım Personeline Eğitim ve Destek: Amaç bakım personelinin doğru ve güvenli şekilde yaşlı bireye bakım hizmeti sunarak bireyin fiziksel durumunu korumasını sağlamaktır. Bakım personeline eğitim sunulması ve daha iyi araç-gereçle donatılması yaşlı bireyin azalan işlev düzeyini daha iyi desteklemesi, yaşlı bireyin konforuna ve bakım personelinin kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olur. Bakım personeline eğitim ve destek stratejileri; güvenli bakım sunma teknikleri, doğru destek verme ve vücut kullanma teknikleri, omurga sağlığını koruma teknikleri, hasta transferi (S. 232, Şekil 8.13), araç-gereç kullanımı (örneğin tekerlekli sandalye), destek ve bakım hizmetine yönlendirme. Özetle; hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerin günlük yaşam aktivitelerine katılmaları; yeterli destek sunarak, beceriyi kolaylaştırarak, yardımcı araç-gereçlerden yararlanarak, enerjiyi dikkatli kullanarak, yaşam alanı içerisinde çevresel değişiklikler yaparak ve olası risk ve tehlikeleri azaltarak sağlanabilir. Bu bağlamda; yukarıda sıralanan ergoterapi stratejileri rehabilitasyon ekibi içerisinde ergoterapist tarafından uygulanarak hasta bireyin yaşam kalitesinde pozitif etki bırakabilir. Yaşam kalitesinde sınırlı da olsa bu pozitif etkiler yaşamının sonunda olan hasta yaşlı bireylerin konforu için önemlidir.
• Sağaltıcı Müdahaleler: Amaç yaşlı bireyin yaratıcılığını, kendini ifade edebilmesini ve normal yaşamını olabildiğince sürdürmesini sağlamaktır. Sağaltıcı müdahale stratejileri; günlük yaşam aktivitelerine katılımı kolaylaştırma, yaratıcı aktivitelerde bulunma, serbest zaman etkinliklerine katılma (örneğin arkadaşlarıyla buluşma, bir kutlamaya katılma, TV’de canlı yayınlanan bir futbol maçını izleme vb.) ve günlük bakım programları.
• Gevşeme ve Stres Yönetimi: Amaç hastalığının ilerleyişi ve eşlik eden belirtilerin (örneğin; ağrı, mide bulantısı) birey üzerindeki olumsuz duygusal etkilerini azaltmaktır. Gevşeme ve stres yönetim stratejileri; ilerleyici kas gevşeme tekniği, meditasyon, müzik, aromaterapi, gevşemeyi sağlayıcı çevresel ortam (örneğin; park ziyareti) dır.
• Hasta Eğitimi: Amaç hastalık ve etkilerinin kişinin işlev düzeyine yansımasını yaşlı bireyin anlamasına yardımcı olmaktır. Eğitim, hastalığın yol açtığı problemler ve tedavisi hakkında yaşlı bireyle olan diyaloğun açık ve dürüst olmasına yardımcı olarak endişenin azalmasına yardımcı olur.
• Bakım Personeline Eğitim ve Destek: Amaç bakım personelinin doğru ve güvenli şekilde yaşlı bireye bakım hizmeti sunarak bireyin fiziksel durumunu korumasını sağlamaktır. Bakım personeline eğitim sunulması ve daha iyi araç-gereçle donatılması yaşlı bireyin azalan işlev düzeyini daha iyi desteklemesi, yaşlı bireyin konforuna ve bakım personelinin kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olur. Bakım personeline eğitim ve destek stratejileri; güvenli bakım sunma teknikleri, doğru destek verme ve vücut kullanma teknikleri, omurga sağlığını koruma teknikleri, hasta transferi (S. 232, Şekil 8.13), araç-gereç kullanımı (örneğin tekerlekli sandalye), destek ve bakım hizmetine yönlendirme. Özetle; hastalığının son döneminde olan yaşlı bireylerin günlük yaşam aktivitelerine katılmaları; yeterli destek sunarak, beceriyi kolaylaştırarak, yardımcı araç-gereçlerden yararlanarak, enerjiyi dikkatli kullanarak, yaşam alanı içerisinde çevresel değişiklikler yaparak ve olası risk ve tehlikeleri azaltarak sağlanabilir. Bu bağlamda; yukarıda sıralanan ergoterapi stratejileri rehabilitasyon ekibi içerisinde ergoterapist tarafından uygulanarak hasta bireyin yaşam kalitesinde pozitif etki bırakabilir. Yaşam kalitesinde sınırlı da olsa bu pozitif etkiler yaşamının sonunda olan hasta yaşlı bireylerin konforu için önemlidir.