Bakım Elemanı Yetiştirme Ve Geliştirme 1 Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Bakım Gerektiren Bireylerin Sosyal İhtiyaçları
- Sorularla Öğrenelim
- Özet
Bakım hizmetleri neleri kapsamaktadır?
Bakım hizmetleri, yaşlı, hasta ve özürlü gibi bakıma muhtaç bireyin yaşam kalitesinin sağlanması ve yükseltilmesi ile ilgili temel gereksinimlerinin karşılanmasını kapsamaktadır.
Gelişmiş ülkelerde yaşlılığın başlangıcı olarak hangi yaş kabul edilmektedir?
Gelişmiş ülkelerde yaşlılığın başlangıcı olarak kabul edilen 65 yaş ve üzeri olarak kabul edilir.
Sosyal Sağlık kavramını açıklayınız.
Sosyal sağlık, sosyal boyuttaki iyilik durumu, insanın sosyal boyutlu sorunlarının yaşanmaması ve sosyal çalışma müdahaleleriyle çözülmesi durumu olarak tanımlanmaktadır. İnsanın, yaşlının sosyal ilişkiler temelinde kendisini sağlıklı, başarılı, doyumlu, hazlı hissetmesi durumudur.
Sosyal hastalık durumu nedir? Açıklayınız.
İnsanın çevresiyle, ailesiyle, dostlarıyla, akrabalarıyla iletişiminin kopması, olmaması bir sosyal sorundur; sosyal hastalık durumudur. Yapmak istediği herhangi bir etkinliği yapması karşısında engeller varsa bu sosyal hastalığa çağrıdır, davetiyedir. Okula gidemiyorsa eğitim istiyor, alamıyorsa; sağlık sorunlarının çözülmesinde engeller varsa; bir sorununun çözülmesi için nereye başvuracağını bilemiyorsa; çözüm için kendi kendisini ikna edemiyorsa; tam
tersine, kendisi lehine yapılan hizmetleri ve destekleri reddediyorsa; istemiyorsa; boş zamanını nasıl geçireceğini bilemiyorsa insan için bu, düzeyine göre ya bir sosyal rahatsızlık ya da bir sosyal hastalık durumudur. Yalnızlaşmak ve yalnızlık, eğer bunu insan bir amacıyla ilgili ve geçici olarak, kendi iradesiyle istemiyorsa bir sosyal hastalıktır. İnsanlarla etkileşim kurmada, dost bulmada güçlükler yaşanıyorsa bu da sosyal hastalık durumudur.
Etkinlik teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.
Etkinlik Teorisine göre, yaşlının etkinlik durumunu önceki yaşam biçimi, sosyo-ekonomik durumu ve sağlık düzeyi belirlemektedir. Yaşlı bireyin yaşamdaki etkinliğinin giderek azaldığı kabul edilmekle birlikte, toplumun yaşlı bireyden elini çekmesi ile toplumsal etkileşim azalmaktadır. Yaşlılık döneminde yaşanan emeklilik ya da dulluk sonucunda bazı roller kaybolur.
Rol Bırakma teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.
Rol Bırakma Teorisine göre, kaybolan bu roller bireyin ailesine, mesleğini/işini ve topluma aidiyetini olumsuz olarak etkiler. Yaşlıdan beklenenler de yaşlıları “rolsüzlük” rollerine, toplumsal yönden kaybolan statülerine uyum sağlamaya güdülemez.
İlişki Kesme Teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.
İlişki Kesme Teorisine göre, yaşlılık toplumdan yavaş yavaş geri çekilme süreci olarak görülmektedir. Fiziksel etkinlikleri azalırken toplumsal olarak da bir uzaklaşma yaşar ve kendi iç dünyalarına çekilirler. Bu durum ayrıca, rollerin kaybı ya da azalması ile ilgili olup bireyi toplumsal açıdan yararlı kılan olanaklarını da giderek azaltır.
Toplumsal Değişim Teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.
Toplumsal Değişim Teorisine göre, gelişen toplumlardaki yaşlıların “yapabildikleri” ile teknolojik gelişim hızı ve olanakları denk olamamaktadır. Bu değişim hızına yetişemeyen ya da beklentileri karşılayamayan yaşlı birey de zaman zaman modası geçmiş bulunmaktadır. Bu durum ise yaşlı bireyin güvenlik, saygı, sevgi, ait olma ve tanınma gibi gereksinimlerini tehdit etmektedir.
Yaşlı bireylerin sosyal etkinlikleri nelerdir?
Yaşlılıkta bireyin sosyal yönden aktif olmasını sağlayan sosyal ilişki ve hobileridir.
Yaşlılıkta sosyal ilişkilerin önemini kısaca açıklayınız.
Yaşlı bireylerin sosyal ilişkilerini henüz yaşlılık dönemine gelmeden önce düzenlemesi gerekir. Bireylerin her zaman bir başkasının sohbetine, iletişimine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç yaşlılık döneminde giderek daha da çok artmaktadır. Yaşlılıkta aile ilişkilerinden daha çok arkadaş grupları önem kazanmaktadır. Çünkü ileri yaşlarda aile üyeleri ile her zaman birlikte bulunulmayabilir. Bu durumda daha çok arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri önem kazanır.
Kendisine ihtiyaçlarının bulunduğunu hissetmesi de yaşlıyı yaşama bağlayan ve onu aktif kılan nedenlerdendir. Yaşlı annenin (anneanne-babaanne) torun bakması, onların denetimini sağlaması bir işe yarama duygusunu yaşamasına neden olur. Bu tür davranışlar aile ve akrabalık ilişkilerinin pekişmesini sağlar, yaşlının yaşamla bağı artar ve bütün bunlar sosyal anlamda yaşlı bireyin yaşam kalitesini yükseltir.
Aile ilişkilerinin yaşlılık için önemini açıklayınız.
Yaşlı insanda sosyal rolün ve kendisine olan güvenin kaybolması, faydasızlık, çaresizlik, başkalarına muhtaç olma ve ölüm korkusu gibi ruhsal problemlere de yol açmaktadır. Görgün-Baran’a göre (2005), yakın çevresinin kendisine ihtiyaçlarının bulunduğunu hissetmesi, yaşlıyı yaşama bağlayan ve onu aktif kılan nedenlerdendir. Yaşlı annenin (anneanne- babaanne) torun bakması, onların denetimini sağlaması bir işe yarama duygusu yaşamasına neden olur. Bu tür davranışlar aile ve akrabalık ilişkilerinin pekişmesini sağlar ve yaşlının yaşamla olan bağını arttırarak sosyal anlamda yaşlı bireyin yaşam kalitesini yükseltir. Yaşlı birey için aile, başlıca duygusal ve sosyal destek sistemidir. Toplumsal değişimle birlikte bireyselleşme artmış, akrabalık bağları zayıflamıştır. Ancak bireylerde aile bağları ile ilgili sevgi gereksinimi yaşamın tüm gelişimsel süreci için de geçerlidir. Bu gereksinim yaşlılık döneminde de çocukluk döneminde de uygun şekilde karşılanmalıdır. Yaşlılıkta böyle bir gereksinimin olmadığı yaklaşımı yaşlıyı daha çok yalnızlığa ve depresyona iter.
Yaşlılıkta yoksulluğun birey üzerindeki etkileri nelerdir?
Yaşlılıkta; gelirde azalma, işsizlikte artma görülmektedir. Özellikle yoksul kesimde yaşayan yaşlılarda kronik işsizlik bulunmaktadır. Bir işte çalışma güvencesi elde eden yaşlılar ise çoğunlukla düşük ücretle çalıştırılmaktadır. Sanayileşmiş toplumlarda yaşlıya iş verme ve ücret belirlemede yaş ayırt edici bir etmen olarak rol oynamaktadır. Yaşlılar yaşam düzeylerini yükseltecek, gelirlerini arttıracak, ek işleri bulmakta güçlüklerle karşılaşmaktadır (Emiroğlu, 1995). Bireyler yaşlandıkça daha az çalışmakta, üretmekte ve kazanmaktadırlar (Onat, 2002).
Emekliliğin yaşlı birey üzerindeki etkileri nelerdir?
Emeklilik, bir anlamda gelirde ve dolaysıyla yaşam düzeyinde düşüş demektir. Hastalık gibi durumlarda, bu olumsuz ekonomik tablo, daha da bozulur; artık ebeveyn; çocuklarının, akrabalarının desteğine gereksinim duyar hâle gelmiştir. Diğer taraftan yaşlılığın, bireyin emekliliğini de yaşadığı bir dönem olduğu söylenebilir. Yaşlı insanlar açısından değerlendirildiğinde emeklik, kişiyi hazırlıklı veya hazırlıksız bir rol değişikliği ile karşı karşıya getirebilir. Yaşlı birey emekliliğe hazırlanmamış ise kendisini boşlukta hissetme, maddi sorunlar yaşama ve çevreyle olan iletişimini kesme veya iç dünyasına kapanma gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilir (Er, 2009). Heyman’a göre (1970), emekli olan kişiler için, özellikle de erkekler için çalışma yaşamındaki rolünde, verimlilikte ve yetişkin hayatı boyunca merkezî bir konumda olan ilişkilerinde bir kayıp ortaya çıkar. Evde yeteri kadar bir etkinliği bulunan çalışan kadınlar için ise emeklilik çok fazla bir zorluk çıkartmaz, hatta bir lütuf gibi görülür.Yaşlılık, bireyin emekliliğini de yaşadığı bir dönemdir. Birey emekliliğe hazırlanmamış ise kendini boşlukta hissedebilir, bireysel üretkenliğin ve statünün kaybı, kişilerarası ilişkilerde sınırlanmalara ve maddi sorunlara yol açabilir.
Yalnızlığın kaç boyutu vardır?
Yalnızlığın sosyal ve duygusal izolasyon olmak üzere iki ayrı boyutu söz konusudur.
Sosyal izolasyon kavramını açıklayınız.
Sosyal izolasyon, bireyin toplumda kabul edilen bir yerinin olmamasıdır.
Duygusal izolasyon kavramını açıklayınız.
Duygusal izolasyon ise bireyin yaşamında sevgi objesinin bulunmaması biçiminde kavramlaştırılabilir. Sosyal izolasyon boyutu, bireyin toplumda tanınan sosyal rol eksikliği, duygusal izolasyon boyutu ise sosyal ve duygusal ilişki eksikliğini içerir.
Huzurevi yaşamının yaşlı birey üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
Genellikle huzur-evi yaşamın geriye dönüşü olmayan son istasyonu olarak görülür ve bu değişmez niteliği nedeniyle de reddedilir. Bir huzurevine kendi isteği ile gitmek veya oraya evlatları tarafından yerleştirilmek, kimsesiz olup da zorlayıcı nedenlerle buraya düşme anlamını taşır. Alışılan çevreden ve yıllarını geçirdiği aile ortamından ayrılmak; acı, tatlı birçok anıyla bağlandığı evinden uzaklaşmak, yeni bir çevreye uyum sağlamak ve tanımadığı insanlarla birlikte yaşamaya çalışmak, yaşlı açısından kabul edilmesi zor bir durumdur. Bu nedenle huzurevinde yaşamak biyolojik ve psikolojik sağlığı ve sosyal işlevselliği etkileyen stresli bir yaşam olayı olarak değerlendirilir. Huzurevi yaşamının yaşlı birey üzerindeki olumsuz etkilerinden birisi de yalnızlık ve terk edilmişlik duygusu biçiminde ortaya çıkmaktadır (Danış, 2004). Yalnızlık ve terk edilmişlik duygusu yaşlılar için çok önemlidir.
Yaşlılık döneminde yaşanılan psiko-sosyal sorunlar nelerdir?
Yaşlılık döneminde toplumsal rol, sorumluluk ve ilişkilerle ilgili pek çok değişimin bir arada yaşanması, çocukların bağımsızlıklarını kazanıp evden ayrılması, yakınların kaybının yaşanması, bazı bireylerin kimliklerini, kendilerine güvenlerini kaybetmeleri gibi olumsuzluklarla başa çıkmaya çalışma, önemli ölçüde stres yaşamasına ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Yaşlıların karşılaştığı en önemli stres nedenleri arasında ise herhangi bir gelirin olmaması, rol ve statü kaybı, eşlerden birinin ölmesi, işi bırakmayla ortaya çıkan soyutlanma ve işlevselliğin kaybedilmesi yer almaktadır.
Yaşlılık döneminde önceden sahip olunan rollerin kaybedilmesi bireyin kendini işe yaramaz hissetmeye başlamasına neden olabilir. Sosyal rollerin kaybı, emeklilik, dul kalmak, çocukların evden ayrılması, giderek artan yalnızlık duygusu ve maddi zorluklar da yaşlının yaşam kalitesini düşürerek, birtakım ruhsal sorunları da beraberinde getirmektedir. Yaşlılıkta yaşanan ruhsal sorunların başında depresyon, intihar girişimi ve demans gelmektedir (Bekaroğlu , 1991).
Yaşlıların sosyal hizmetler kapsamına giren sorunları nelerdir?
Ekonomik sorunlar,
Sosyal sorunlar,
Psikolojik sorunlar,
Kültürel sorunlar
Toplumsal hizmetlere ulaşmakta güçlük yaşanması,
Kuşak sorunları
Yalnızlık sorunları,
İletişimsizlik,
Sevgisizlik,
Sağlık,
Umutsuzluk
Cinsel
Ev işlerini yapmada kendine yetememe
Can sıkıntısı ve zaman geçirememe sorunlarıdır.
Özel gereksinimli çocuğa yönelik aile tutumlarının çocuğun toplumdaki yerini belirlemede ki önemini açıklayınız.
Özel gereksinimli çocuğa yönelik aile tutumları çocuğun toplumdaki yerini belirleyen en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bu tutumlar ebeveynlerin kişilikleri, yetersizlikle ilgili önceki yaşantıları ve yetersizliğin şiddeti gibi birçok faktöre göre değişiklik göstermektedir. Uygun olmayan tutumlar, çocuğu aşırı korumayla sonuçlanabilmekte ya da bağımlılık ve olgunlaşmama gibi duygusal sorunlara yol açabilmektedir. Engelli çocuk genellikle okula gönderilmemekte ve sonucu olarak da birçok istenmeyen tepki ile birlikte yaşamının sonraki dönemlerinde mesleki engellerle karşılaşmaktadır. Çocukluk çağının büyük bölümünü oluşturan okul yaşamı, başka bir deyişle okula gitmek engelli çocuğun en temel haklarından biri olarak dikkat çekmektedir.
Engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki engeller nelerdir?
Engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki engeller yoksulluk, eğitim, ulaşım, fiziksel çevre ve konut, rehabilitasyon, engellinin özel yaşamı ve istihdam sorunlarıdır.
Engelli bireyler için yoksulluk nasıl bir engel oluşturmaktadır?
Engellilerin genel olarak toplumla bütünleşmesinin önündeki engellerden birisi ve belki de en önemlisi yoksulluktur. Yapılan araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin büyük çoğunluğunun toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir. Engellilik nedenleri açısından bakıldığında çoğunlukla yoksul kesimler bu açıdan dezavantajlı grup arasında yer almaktadır. Ayrıca engellilik, işsizliğin de başlıca nedenleri arasında sayıldığı (Karataş, 1996) için yoksullukla arasında bir neden-sonuç bağlantısı bulunduğu söylenebilir. Yoksul kesimden gelen engelliler, yoksulluğu üreten başka sebeplerle de bir arada yaşadıkları için, onlarda yoksulluk âdeta bir kısır döngüye dönüşmektedir. Bu durum, engellilerin topluma katılımlarının önündeki en ciddi engeldir. Engellilerin koruyucu aile uygulaması içinde bakılması, kendi kendilerine yeterli olabilmesi için meslek edindirilmeleri ve işe yerleştirilmeleri önemle vurgulanmaktadır.
Engelli bireyler için eğitimin önemini açıklayınız.
En önemli sosyalleşme araçlarından birisi de eğitimdir. Engelli çocuğun küçük yaşlardan itibaren özel eğitim alması, engelini aşması ve bağımsız yaşam becerilerini geliştirmesi açısından son derece hayati öneme sahiptir. Özel eğitim engelli bireyin hem akademik ve öz bakım becerilerini geliştirmesine yardımcı olur hem de sosyalleşmesini sağlar. Engelli bireyin normal çocuklarla birlikte eğitim görmesi en tabi insan hakkı olarak kabul edilir.
Çağdaş eğitim anlayışında, eğitimin odağında, engelli olsun olmasın, insan, insanın özellikleri ve gereksinimleri yer alması gerekmektedir (Karataş, 2002). Zorunlu eğitim herkes gibi engellileri de kapsamaktadır. Ancak, bu bağlamda en sorunlu konular arasında engelli çocukların okul öncesi eğitimi ve yetişkin engelliler için örgün ve yaygın eğitim olanaklarının yok denecek kadar az olması yer almaktadır. Eğitim sisteminin engellilerin gereksinimlerini karşılayacak bir düzeye ulaştırılması gerekir. Engellilerin eğitiminde meslek elemanlarının yetiştirilmesi gerekir.
Engelli çocukların eğitimine neden öncelik verilmesi gereklidir?
Engelli çocukların eğitimine öncelik verilmesi gerekmektedir. Bu nedenler: (a) Ebeveynlerin, aile bireylerinin ve toplumun engelli bireyleri eğitmenin yararlı olmadığı, zaman, para ve diğer kaynakların israfı olarak değerlendirilmesi (b) Engelli çocuğun kardeşi olması durumunda, ebeveynlerin yoksulluğu ve toplumdaki tutum engelleri yüzünden eğitim önceliğinin kardeşine verilmesi (c) Erişilemeyen yapıların çevresi, okul binaları, yollar, toplu taşıma vb. gibi mimari ve çevresel engellerin yaygınlığı (d) Eğitim sisteminin de çoğu engelli birey için erişilebilir olmamasıdır.
Toplumdaki engeller kaç kategoride değerlendirilmektedir?
Toplumdaki engeller çevresel ve tutum engelleri olmak üzere başlıca iki kategoride değerlendirilmektedir.
Engellilerin yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden içinde yaşadıkları fiziksel çevrenin önemini açıklayınız?
Engellilerin yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden içinde yaşadıkları fiziksel çevre büyük önem taşımaktadır. Fiziksel çevreyi toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Günümüzde çoğu toplumda yollar, kaldırımlar, binalar, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha birçok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Engelli bireyin bu sınırlamalarla karşı karşıya kalması toplumsal yaşamdan dışlanmasıyla sonuçlanmaktadır.
Rehabilitasyon kavramını açıklayınız.
Rehabilitasyon ihtiyacının yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin ‘ikame edilmesi” (Karataş, 2001) demektir.