Diş Politika Analizi Dersi 1. Ünite Özet
Dış Politika Analizi Ve Kuramsal Yaklaşımlar
- Özet
Giriş
Dış politika analizinin özünde bir devlete ait dış politikanın anlaşılması ve açıklanması yer almaktadır. Dış politika bir devletin kendi sınırları ötesindeki devletlerle yürüttüğü iletişimin tamamı olarak tanımlanabilir.
Bir ülkenin dış politika kararı, sonuçta ulusal ve uluslararası camiaya duyurulduktan sonra bireylerin aklında kalan bilgi, devletin ne yaptığının sadece bir özetidir. Ancak gerçekte dış politika analizi, zor ve birden fazla faktörün hesaba katılmasını gerektiren bir süreçtir.
Dış politika analizinin yorumu, diğer toplumları referans alarak karar almanın sonuçlarını ve sürecini içerir. Süreç diye tanımlanan kavram ise araştırmaya odaklanma, problemin tanımlaması, problemin sunuluşu, algı, amaç önceliği, seçeneklerin değerlendirilmesi kısımlarını içerir.
Dış politika analizinin ilk dönemlerde yapılan tanımlamalarında özellikle bir devletin gücünü ve güvenliğini nasıl artıracağına öncelik verilmiştir.
Günümüz uluslararası sisteminin devinimi içerisinde ortaya çıkmakta olan konular (örneğin, enerji politikaları, çevre sorunları, terörizm, telekomünikasyon, insan hakları, nüfus genişlemesi ve kısıtlı doğal kaynaklar) devletlerin dış politika karar mekanizmalarını doğrudan etkilemektedir.
Bu nedenle dış politikanın anlaşılmasında konuların karmaşıklığı içerisinde bu konulara dâhil olan birimlerin anlaşılması üzerine kurgulanabilecek süreçlerin de önemli bir yeri bulunmaktadır.
Liderlerin taşıdığı önem ve dış politika yapım sürecine olan etkileri özünde devletin bekasını ve çıkarlarını en üst seviyede korumayı içerir. Ancak Liderleri tek başına incelemek ise içinde bulundukları durum ve ortamların üzerlerinde kurabileceği etkiyi göz ardı eder.
Liderler ve gruplar dışında devletlerarası politikaya yön veren etmenlerin başında kamuoyu gelmektedir.
Devletlerin temsilcileri olarak liderlerin verdikleri kararlar bazen ülkeleri için olumlu sonuçlar doğurabilirken bazen de içinden çıkılamaz ve geri dönüşü mümkün olmayan durumlara neden olmuştur. Fakat liderlerin tek başına incelenmesi de tamamen dış politika yapım süreci, kararı, davranışı ve sonucunu açıklamayacaktır. Bu nedenle tek bir düzlemde analiz yapılması ve o düzleme ait değişkenlerin (ya da unsurların) değerlendirilmesi yeterli olmamaktadır.
Dış politika analizinin en önemli iki özelliği çok faktörlü (multifactorial) ve birden fazla seviyeli (multilevel) olmasıdır. Bu özellikleri sebebiyle analizin farklı analiz seviyelerinde yapılması gerekmektedir.
Dış Politika Analizinde Kullanılan Analiz Seviyesi Yaklaşımı
Uluslararası siyaset içerisinde farklı birçok aktör yer almakta ve karmaşık ilişkiler farklı düzeydeki açıklamalar ve kuramlar aracılığıyla incelenmektedir.
Analiz seviyesi yaklaşımı uluslararası ilişkilerde benzer aktörlerin veya süreçlerin aynı seviyede incelenmesi ve incelenen sorunsala cevap aramasını sağlamaktadır. Temelde üç farklı analiz seviyesinden ve bu seviyelerin bazı alt seviyelerinden bahsetmek mümkündür:
Birey Seviyesinde Analiz
Birey seviyesinde analiz bireylerin algıları, seçimleri, davranışları ve hareketleriyle ilgilenir.
Birey seviyesinde yapılan çalışmalar özünde liderin (devlet odaklı unsurların ötesinde) dış politikayı oluşturduğu ve liderlerin kararlarının ve seçimlerinin olayları sürüklediği ve tarihe yön verdiği görüşü yatmaktadır. Bu görüş dolayısıyla bireylerin her türlü özelliklerinin incelenmesinin ne kadar önemli olduğunu savunmaktadır.
Birey seviyesindeki analizin iki temel parçası bulunmaktadır. Birincisi liderlerin bireysel özelliklerini tanımlamaya çalışır: liderlerin kişisel özellikleri, inançları ve değerleri dış politikayı açıklayan faktörler olarak incelenmektedir. İkinci parça ise bireylerin kişisel özelliklerinin dış politika karar alma sürecini nasıl etkilediğidir.
Öte taraftan birey seviyesindeki analizlerde bireylerin içinde bulundukları gruplara bağlı davranışları da ele alınmaktadır. Liderler kendi başlarına bir karar mekanizmasının tamamını oluşturmadıkları için grup (yakın iş arkadaşları, danışmanlar ve yakın çevresindeki bireyler) ve bürokrasiye bağlı olarak geniş bir çatı altında karar vermektedirler.
Aynı şekilde, bireyin içinde yer aldığı bürokratik yapı da davranışlarını ve kararlarını etkileyebilir.
Devlet Seviyesinde Analiz
Devlet seviyesindeki analiz sadece devletle alakalı değil (örneğin, askerî güç, ekonomik kriterler, siyasi yapı), devlet seviyesinde incelenebilecek birimlerin araştırılmasını da içermektedir. Bahsedilen ikinci grup içerisinde kamuoyu başta olmak üzere, çıkar grupları, siyasi organizasyonlar, kamu kurum ve kuruluşları yer almaktadır. Bu grupların her biri farklı bir şekilde çalışmakta ve dolayısıyla da dış politika yapım sürecine farklı etkileri olmaktadır.
Bir başka açıdan, devletin etnik yapıları ve millî öncelikleri devlet içi çatışmalar ortaya çıkarabilir ve bu durum da devletlerarası ilişkilerde ve devletlerin dış politika önceliklerinin belirlenmesinde rol oynayabilir.
Etnik yapı gibi devlete ait unsurlar arasında sayılabilecek ekonomik durum, tarih, kültür ve siyasi yönetim de bu seviyede incelenebilecek kriterler arasında sayılmaktadır.
Sistem Seviyesinde Analiz
Sistem seviyesinde analiz devlet üstü ve küresel düzeni içeren bir yaklaşımdır. Hâliyle, sistem seviyesinde bazı olayların (örneğin, terörizm, küresel ısınma, sistemdeki güç dağılımı) küresel seviyede incelenmesi gerekmektedir.
Bu seviye, devletlerarası seviye olarak da nitelendirilebilmektedir.
Bu yaklaşım içerisinde küresel çapta meydana gelen olayların da eklenmesi söz konusudur.
Seviyeler Arası İletişim
Analiz seviyesi yaklaşımı farklı seviyelerde dış politika olaylarının nasıl yorumlanacağına önemli katkı sağlamaktadır. Akademik seviyede araştırmacıların bir kısmı tek bir seviyenin diğerinden çok daha faydalı bilgiler sunduğunu savunurken bir kısım akademisyen de farklı seviyelerin birbirlerini bütünleyici sonuçlar ortaya koyabileceğini savunmaktadır. Bu bağlamda, araştırılan konuya bağlı olarak hangi analiz seviyesinin araştırmacı için faydalı olacağını söylemek en doğrusudur.
Dış politikanın özü gereği tek bir analiz seviyesine bağlı kalmanın da çeşitli sıkıntıları olabilir. Bir tarafta, liderin en etkili aktör olduğu varsayımıyla bir analiz yapılırsa devlete ait özellikler, kamuoyunun lider üzerindeki etkisi ve hatta bölgesel unsurlar ve sistemdeki güç dağılımına bakılmadan yola çıkmanın bazı dezavantajları bulunmaktadır. Öte tarafta, devletin en önemli aktör olduğunu savunarak lider ve kamuoyu gibi iki önemli unsurun dış politika yapımında ve karar süreçlerine hiç önemi olmadığını savunmak da aynı oranda yanlış yorumlamalara yol açabilir.
Dış Politika Analizinin Gelişim Süreci ve Temel Kuramsal Yaklaşım
Siyaset bilimi disiplininde yer alan çalışmalar ilk etapta ABD’deki akademisyenler tarafından yapılmıştır. Fakat son on senede yürütülen çalışmalar farklı ülkelerden akademisyenlerin de konuya dâhil olmasıyla farklı liderlerin, ülkelerin ve araştırma birimlerinin incelenmesine ve geniş bir yelpazede konunun irdelenmesine fırsat vermiştir.
Her ne kadar uluslararası politika çalışan araştırmacılar için bireysel aktörlerin psikolojik özelliklerinin karar alma süreçlerini etkilemeleri normal bir sonuç olarak karşılansa da disiplindeki birçok kuram ve düşünce okulu bu durumu göz ardı etmiştir ve umursamamıştır. Bunun ötesinde deneysel çalışma yapan araştırmacılar da uzun seneler boyunca devlet altı öğelerin (bireyler, gruplar ve kamuoyu başta olmak üzere) dış politika üzerindeki etkilerini önemsememişlerdir. Öte yandan, birey odaklı bakış açısı başta olmak üzere devlet altı unsurların dış politika yapımına nasıl katkıda bulunabileceğini gösteren çalışmalar literatürde 1950’lerden günümüze kadar uzanmaktadır. Bu süreç içerisinde etki yaratan üç çalışmanın günümüzdeki dış politika analizine temel oluşturduğunu söyleyebiliriz:
Snyder, Bruck, ve Sapin’in 1954 senesinde yayımladığı çalışma ulus-devlet altı analiz seviyesinin kullanılmasını savunmuştur. Bu çalışma dış politika analizinin farklı boyutlardan incelenmesine öncülük eden bir eserdir. Bu yaklaşım ile Snyder ve ekibi dış politika analizinin özünden farklı bir şekilde dış politikanın karar alma süreçlerine odaklanılması gerekliliğini ortaya koymuştur.
NOT : Burada dış politika analizi (foreign policy analysis) ile dış politika karar alma (foreign policy decision making) arasındaki farktan kısaca bahsetmek gerekiyor. Dış politika analizi farklı boyutlarda konuyu incelemeyi hedeflerken, dış politikada karar alma yöntemi ise sürece ve olayların çıktılarından çok sürecinin nasıl işlediğini çözmeye çalışır. Bu nedenle dış politika karar alma süreci bireylere, gruplara veya kamuoyu gibi devlet altı birimlere daha fazla önem vermektedir. Hatta, Snyder ve ekibinin oluşturduğu literatür bireylerin en önemli unsur olarak dış politikaya yön verdiklerini savunur. Dış politika analizi ise daha geniş bir kavram olarak tanımlanabilir.
Rosenau’nun 1964’teki makalesi araştırmacıları aktör odaklı çalışmalara yönlendirmiştir. Bu çalışmasında Rosenau farklı analiz seviyelerinin kullanılmasının da dış politikanın anlaşılmasında önemli olduğu savunulmuştur.
Sprout ve Sprout’un 1956’daki çalışması ise devletlerarası sistemler içerisinde güç kapasitelerini stratejiden, kararlardan, niyetlerden ve yanlış yönlenmelerden bağımsız bir şekilde analiz etmeyi önermiştir. Dış politikayı anlamada uluslararası çevre ve dış etkilerin karar alıcılar tarafından nasıl algılandığı ve yorumlandığı önem taşımaktadır.
Bu üç temel çalışma da dış politikanın özünde karar alıcı bireylere ait özelliklerin ne kadar etkili ve sürece yön verici olduğunu göstermiştir.
Burada kuramsal bir çerçeve açarak liderlerin (veya bireylerin) nasıl davranabileceklerine yönelik bilgi vermek gerekirse rasyonel seçim teorisinden bahsetmek gereklidir: Dış politika kararlarının, karar alıcının amaçları doğrultusunda rasyonel olduğu savunulur. Rasyonel seçim teorisi karar alma sürecinin nasıl işlemesi gerektiğini belirler. Bu yaklaşım bir karara nasıl ulaşıldığıyla ilgilendiği için sürece özel önem vermektedir.
NOT: Rasyonel seçim teorisinin prensiplerine uygun bir şekilde matematik odaklı bir modelleme aracı olarak oyun teorisi, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, iktisat başta olmak üzere birçok disiplinde kullanılmaktadır. Oyun teorisiyle amaç, birimlerin nasıl hareket edebileceklerini yaratılan modeller aracılığıyla öngörmek ve planlamaktır. Bu sayede, karar vericilerin nasıl bir yol takip ederek, hangi kararları alabileceklerinin önceden belirlenebileceği varsayılmaktadır.
Yakın Dönem Dış Politika Analizi Çalışmaları
Soğuk Savaş dönemindeki iki kutuplu dünya ve neredeyse sıfır toplamlı rekabet olarak nitelendirilen iki gücün birbiriyle sürekli çatışması temel anlamda devlet ve sistem bağlı olmak üzere makro seviyedeki değişkenlerle ilgilenmiştir. Temel aktörlerin çoğunlukla devlet olarak kabul edildiği Soğuk Savaş düzeni boyunca devlet altı unsurlar göz ardı edilmiştir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ise bu süreçte dış politikanın anlaşılmasında önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu değişiklikler içerisinde en önemlisi ise sadece sistemde gücün nasıl dağıldığının değerlendirilmesiyle devletin dış politika önceliklerinin ve kararlarının artık anlaşılamayacağı olmuştur. Bu nedenle liderler öncelikli olmak üzere (ki bu çerçevede yapılan ilk çalışmalar yukarıda da bahsedildiği gibi 1950’lerden 1970’lere kadar uzanmıştır), farklı unsurların araştırılmasını ve mikro düzeyde analiz yapılmasını gerektirmiştir.
Yakın dönem içerisinde sayılabilecek eserlerin ikinci bir özelliği de kullandıkları metodolojinin ve yöntemlerin farklı olmasıdır. Sistem seviyesinde yapılan çalışmalarda aktörlerin davranışları çoğunlukla rasyonel seçim teorisi, oyun teorisi, ekonometrik modellemeler ve geniş örneklemi olan (çok sayıda dünya ülkesini içeren) çalışmalar olmuştur.
Aktörlerin çok sayıda olduğu ve farklı seviyelerde hareket ettiğini savunan yeni dönem dış politika analizi yaklaşımının hedefleri farklı olduğu için yöntemleri de farklı olmuştur. Bu yaklaşımda karmaşık durumların anlaşılmasında en uygun yöntemin kullanılması gerekmiştir.
Sonuç olarak Soğuk Savaş dönemi öncesi ve sonrasında açıklanmaya çalışılan sorunsallar ve bunları açıklamak için kullanılan yöntemlerin birbirinden farklı olması dış politika analizinde önemli akım değişikliklerine yol açmıştır. Bu değişiklik, açıklanmak istenilen sorunsalın genelden özele veya bireye kadar indirilmesine sebep olmuştur. Analiz seviyesinde ve biriminde meydana gelen bu değişiklik ise kullanılan metodolojiyi ve yöntemleri de değiştirmiştir.
Dış Politika Analizinin Katkısı
Dış politika analizinin Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler disiplinine en önemli katkısı devlet davranışı olarak ortaya çıkan dış politikanın temel karar vericiler arasındaki teorik geçişleri sağlamasıdır. Burada dört farklı değerden bahsedebiliriz: Öncelikle, farklı analiz seviyelerindeki yaklaşımıyla anlamlı yorumların yapılabileceği sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. ‹kinci temel katkı ise uluslararası politika çalışmalarında daha geniş ve genellenebilir bir açıklama yapma fırsatı doğurması sayılabilir.
Üçüncü olarak, devlet davranışlarının doğal genellemelerinin tanımının daha ötesine giderek daha tatmin edici açıklamalar sunar. Yani, sadece devlet odaklı bir bakış açısı değil bunun ötesine geçerek farklı seviyelerden farklı analizler yaparak ortaya konulacak çıkarımların tutarlılığını kuvvetlendirir. Son olarak da, dış politika analizi, siyaset biliminin birçok alt disiplini arasında bir köprü görevi görür.
Dış Politika Analizinde Kullanılan Araştırma Yöntemleri
Dış politika analizinde nicel ve nitel olarak farklı yöntemler kullanılmaktadır. Nicel yöntemler çoğunlukla sayısal analiz ve istatistik kullanmayı gerektirirken, nitel yöntemler ise sözel içeriğe sahiptirler. Bu yöntemler aşağıdaki gibi sıralanabilirler:
İçerik Analizi
Dış politika içerisinde kullanıldığı haliyle, yazıya geçirilmiş ya da kaydedilmiş konuşmaların sistematik ve objektif olarak çalışmasıyla, siyasi aktörlerin kişiliklerinin ve bireysel özelliklerinin anlaşılmasında kullanılan bir araştırma tekniği olarak tanımlanabilir. İçerik analizi özellikle liderlik analizi ve kişilik analizi çalışmalarında kullanılmaktadır.
İçerik analizi özünde kodlamaya dayalı bir çalışmadır. Bu yöntemin en sorunlu kısmı ise incelenen belgelerden bireye ait psikolojik durum ve kişilik özelliklerinin çıkarılmasındaki zorluktur. Teknolojini gelişmesi ile birlikte, günümüzde içerik analizleri bilgisayarlar aracılığıyla sistematik bir şekilde yapılabilmektedir.
Vaka Analizi
Vaka analizinde olaylar, belirli koşulların değişkenleri nasıl etkilediklerini gözden geçirmek için en benzer ya da en farklı boyutları ile karşılaştırılmaktadır. Vaka analizi özellikle bir araştırma projesinin ilk basamaklarında, yani belirli bir olay ya da problemin hangi yönlerinin önemli olduğu, hangi kanıtların aranacağı, sonuçları açıklamada hangi faktörlerin rol oynayacağı net olmadığında kullanılmaktadır. Bu ilk safhadaki araştırmalarda, belirli bir olaydaki tüm verilere açık fikirli bir yaklaşım izlemek, yararlı düşünceler ve hipotezler üretmeye yardımcı olabilir.
Ancak kontrollü karşılaştırma eksikliğinden kaynaklanarak, vaka analizi, çıkarımsal önyargılara karşı savunmasız kalmıştır. Çünkü sistematik bilimsel metodun yokluğunda sonuçların çıkarılması, analizi yapanın sezgilerinden, sübjektif değerlendirmelerinden etkilenebilir.
Vaka analizi tek bir olay, ülke veya tarih aralığı için yapılabileceği gibi birden fazla devletin karşılaştırılması veya farklı dönemlerin birbiriyle karşılaştırılmasında da kullanılabilir.
Deneysel Yöntem
Deneysel yöntem herhangi bir konunun sebep-sonuç ilişkisi içerisinde incelenebilecek en etkin araştırma yöntemidir. Deneylerin sağladığı en önemli katkı ise tüm araştırma yöntemleri arasında nedensel müdahale açısından en yüksek güvenilirliği sağlamasıdır.
Deneyler araç olarak çok etkili olabilseler de dış politika analizi konusunda kısıtlı noktalarda katkı sağlayabilmektedirler.
Anket Yöntemi
Anket araştırmaları bireylerin siyasi tutumlarını ve davranışlarını ölçmek üzere kullanılabilecek en önemli araçlardan biridir. Anketler, belirli bir sorunsala bağlı kalınarak kamuoyunun anlaşılmasında kullanılmaktadır.
Bilgisayar Modelleri ve Simülasyonlar
Son dönemlerde dış politika analizlerinde bilgisayar kullanımı yoğunlaşmıştır. Gerçek hayatta meydana gelen bir olayın verileri bilgisayar ortamına aktarılarak çeşitli analiz modelleri oluşturulmaktadır. Bilgisayarların kullanımı çoğunlukla olayların belirli bir sistematik yapıyı takip edeceği ve karar alıcıların belirli bir davranış biçimine göre hareket edeceği varsayımına dayalıdır. Hâliyle bilgisayar modelini oluşturan kişi model içerisinde kullanılan bütün parametreleri kendisi belirlemektedir. Bunun içerisinde karar alıcıların herhangi bilgiyi aldıklarında ne yapabileceklerinden, karar alıcıların hangi silsileye bağlı olarak bilgiyi alıp, bu bilgiye istinaden nasıl hareket edebilecekleri modellenmektedir. Bu nedenle bilgisayar modellemeleri hem sistem hem de sistem içindeki aktörler hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmasını gerektirmektedir.
Simülasyonlar ise bilgisayar modellemelerinin çok fazla sayıda (örneğin 10000 kez) tekrar edilmesiyle karar alıcıların davranışlarının nasıl gelişeceğini öngörmeye çalışır. Simülasyonların en büyük eksikliği ise gerçek bilgiye dayalı bir şekilde işlemediklerinde ortaya çıkmaktadır. Çünkü gerçek olamayan bilgi, araştırmacıyı doğal olarak gerçek olmayan bir sonuca çıkaracaktır. Bu nedenle simülasyonların konu üzerinde yeterince bilgi ve deneyim edinildikten sonra uygulanması çok önemlidir.