Turizm Coğrafyası Dersi 5. Ünite Özet
Avrupa’Da Turizm
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Uluslararası turizm, hem yeni iş olanakları sağlaması hem de döviz kazandırıcı etkisinden dolayı ülkelerin odağında yer alan konulardan biridir. Geçmişte uluslararası turizm hareketlerine en fazla katılan ve en fazla turist çeken ülkeler Avrupa ülkeleri iken günümüzde de bu durum çok fazla değişmemiştir. Bugün Fransa, İspanya, İtalya, Almanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkeler dünya turizminin gelişiminde rol oynamakta ve dünya turizmini yönlendirmektedir.
Avrupa’da Turizm
Avrupa’da turizmin tarihsel gelişimine bakıldığında; İngiltere dikkat çekmektedir. Dünyada ilk tren hattı 25 Eylül 1825’te İngiltere’de Stockton-Darlington arasında hizmete açılmıştır. Tren hatlarının gelişimi ile posta arabalarıyla yapılan uzun ve sıkıntılı yolculukların yerini daha kısa süren, rahat ve konforlu seyahatler almaya başlamıştır. İlk kez turizm sözcüğü 1800’lerin başında İngilizcede kullanılmıştır. 1835’te Belçika ve Almanya, 1837’de Avusturya ve Rusya, 1839’da İtalya ve Hollanda trene kavuşmuştur. İlk sınır ötesi hat 1843 yılında Belçika ile Almanya arasında açılmış ve böylece uluslararası turizm hareketi başlamıştır. Öğrenci ve gençlik turizmi ise ilk defa 1918’de Almanya’da başlamıştır.
Tarihte oynadığı rol kadar günümüzde de Avrupa, turizmde büyük önem taşımaktadır. Bugün için sanayileşmiş ve gelişmiş Avrupa ülkeleri, hem en çok turist gönderen hem de kabul eden ülkeler durumundadır. Turistleri çeken etmenler, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte genellikle İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz’de deniz-kum-güneş ağırlıklı kitle turizmi görülmektedir. Bununla birlikte; Kuzey Avrupa ülkelerinde kış sporları, Orta Avrupa ülkelerinde kış turizmi, termal turizm, tarihi eserler ve kültür, Alp ülkelerinde dağ turizm değerleri büyük rol oynamaktadır. Batı Avrupa’nın büyük kentlerinde ise moda, kongre, iş, festival gibi etkinlikleri içine alan kültürel turizm ön plana çıkmaktadır.
Son yıllarda dünyada en çok turist ağırlayan 10 ülke; Fransa, İspanya, ABD, Çin, İtalya, Meksika, Birleşik Kırallık, Türkiye, Almanya ve Tayland olmuştur. Bu ülkeler içinde Fransa, İspanya, İtalya, Birleşik Krallık, Türkiye ve Almanya ise Avrupa ülkeleridir.
Turizmin bir ülkedeki yoğunluğu, genellikle turist alım sayısı ve turizm gelirlerine göre belirlenmektedir. Avrupa ülkeleri dünya turizm hareketlerinin %51’ini ve turizm gelirlerinin %39’unu elde etmektedir. Turizm sektörü, Avrupa Birliği milli gelirinin %5,5’ini, toplam istihdamın %6’sını oluşturmakta ve doğrudan 9 milyon kişiye iş imkânı sağlamaktadır. Avrupa Birliği’nin en büyük hedeflerinden biri ülkeler arasında ortak bir turizm politikası oluşturarak, kültürlerarası yakınlaşmayı sağlamak, turizm yoluyla çok kültürlülüğü ve toplumsal yakınlaşmayı teşvik etmektir.
Avrupa’da Turizmi Etkileyen Etmenler
Dünyada en çok turist çeken ülkeler içinde yer alan Avrupa ülkelerinde, turizmi etkileyen etmenlerin başında; iklim koşulları, yüzey şekilleri, kıyıları, dünyaca ünlü kültürel özellikleri, tarihsel değerleri, çeşitlilik gösteren mutfağı, renkli kültürel yaşamı sayılabilir. Sayılan özelliklerin yanı sıra turizmde bu çekiciliklere erişmek için geliştirilen hava yolu terminalleri, otobüs garları, demir yolu istasyonları, gibi ulaşım alt yapısı, oteller gibi konaklama kapasitesi, lokanta, kafe, bar gibi yeme-içme merkezleri, çeşitli rekreasyon faaliyetleri ile ilgili kolaylıklar ve eğlence yerleri de etkili olmaktadır.
Doğal Etmenler
Turizmde çekicilik çok önemli bir faktördür ve Avrupa’da doğal etmenler içinde yer alan; su kaynakları (denizler, göller, akarsular), termal kaynakları, yer şekilleri, iklim özellikleri, bitki örtüsü ve hayvanlar ile doğal yaşam alanları turizmde çekiciliği artıran özelliklerin başında gelmektedir. Hatta çekicilik kaynaklarına bağlı olarak çok çeşitli turizm türleri ve turistik etkinlikler ortaya çıkmaktadır. Örneğin kıyı-deniz turizmi, kırsal turizm, yayla turizmi, ekoturizm, kış turizmi gibi. Hatta doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, yamaç paraşütü, atlı doğa yürüyüşleri gibi çoğaltılabilecek turizm ile ilgili pek çok kavram isimlerinden de anlaşılacağı gibi doğal etmenlere bağlı olarak yapılmaktadır.
Kırsal turizme yönelik ilk tur programları, 19. yüzyıl İngiltere’de doğaya dönüşün yaşanması ile başlamıştır. Daha sonra bu turizm türü, Avrupa’nın sanayileşmiş ülkelerine yayılmıştır. Kırsal turizm olgusunun hızlı bir şekilde yaygınlaşmasında, başta şehirlerde yaşayanların sosyo-ekonomik durumunun yükselmesi, büyük şehirlerdeki hayat tıkanıklığı, hava kirliliği, gürültü ve stresten kaçma isteği gibi faktörler etkili olmuştur.
Turistler özellikle Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri tercih etmektedir. Buna dayalı olarak Avrupa, dünyanın en çok turist çeken ve turizm geliri en yüksek olan alanı durumuna gelmiştir. Avrupa’da güneş-deniz-kum tatili için güneye Akdeniz havzasına gitmek genel bir eğilim durumuna gelmiştir.
Akdeniz havzası Cebelitarık Boğazı’ndan Ortadoğu kıyılarına kadar yaklaşık 3000 km uzantıya sahiptir. Bu alanın kuzey-güney uzantısı 31-46 dereceli enlemler arasında, 1500 km olarak ölçülmektedir. Genelde 21 derecenin üzerindeki sıcaklığı ve bağıl nem oranındaki düşük yazlarıyla turizmin birçok türü için uygun koşullar oluşturur. Akdeniz Havzası’nın tüm yıl boyunca turist kabul etmesinde ılık kışlar yaşanmasının etkisi de çoktur. Bunun yanı sıra uzun yaz ve ılıman kış koşulları nedeniyle Akdeniz iklimi, buranın turistler için gözde bir sayfiye alanı hâline dönüşmesine yol açmıştır.
Avrupa’nın Kuzey ve Batısındaki alçak alanlar, denizel ve dağlık alanlara oranla doğal çekiciliği daha az olan alanlardır. Bu alçak alanlarda büyük kentler bulunmaktadır. Buralarda iş turizmi ve kısa mesafeli turlar, gözde turistik etkinlikler arasında yer almaktadır.
Kültürel Etmenler
Avrupa’da turizmi etkileyen kültürel etmenlerin başında; geleneksel mimari, dinsel motifler, yerleşme, arazi kullanımı, kılık kıyafet tarzı, el sanatları, yemekler, alışveriş ortamları, müzik, festival, folklor, tiyatro, sergi, güzel sanatlarla ilgili eserler sayılabilir. Bugün Avrupa’nın alçak alanlarında kurulmuş büyük kentlerinde turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin başında; Paris’teki Disneyland ve Park Asterix, İspanya’daki Warner Bros Stüdyoları ve Port Aventura, İngiltere’deki Legoland gelmektedir.
Avrupa’da prehistorik (yazı öncesi, taş, bronz ve demir çağı) döneme ait eserler Britanya, Minorka ve Malta Adaları’nda yaygın olarak bulunmaktadır. Greko Romen (eski Yunan-Roma) döneme ait eserlerden olan Roma Uygarlığı mühendislik yapıları; köprü, su kemeri, tapınak, hamam, arena, Hadriyanus Kapısı’ndan (Antalya) Filistin’e, Ren ve Don Vadisi’nden Sahra Çölü’ne kadar geniş bir alanda görülmektedir.
Güney Avrupa’da Roma İmparatorluğu kökenli Latin kültürü egemen olmuştur. Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz gibi ülkeleri kapsayan bu alana egemen olan kültür, Roman Katolik Kilisesinin etkisiyle şekillenmiştir.
Avrupa Turizm Enstitüsü (ETI), kültürel turizmin bölge için sağladığı ekonomik, toplumsal, kültürel yararları ve ortaya çıkabilecek olumsuzlukları şöyle sıralamaktadır:
- Bölgeye özgü doğal ve kültürel mirasın, geleneklerin kültürel turizm kaynağı olarak kullanılmasını sağlar.
- Kültürel turizme katılanlar yüksek satın alma gücü nedeniyle bölge için yüksek katma değer sağlar.
- Talep çeşitliliği yaratarak turizm kaynaklarının aşırı kullanımı önler.
- Yeni iş olanakları yaratır.
- Var olan talepleri geliştirerek geleneksel turizm faaliyetlerine ek katkılar sağlar.
- Kültürel turizmin bölge açısından ortaya çıkarabileceği olumsuzlukları da göz ardı etmemek kültürel kaynak yönetimine özen göstermeyi gerektirmektedir.
- Kitle talepleri bölgede aşırı kalabalık oluşturabilir.
- Turist taleplerine yönelerek, bölgenin otantik özellikleri kaybolabilir.
- Bölgenin tarihsel süreç içindeki bazı dönemleri taleplere uygun olarak yeniden gerçeğe uygun olmayan şekilde düzenlenebilir.
Avrupa’da Turizm: Bölgesel Dağılış
Avrupa’da turizm; Batı Avrupa, Güney Avrupa, Kuzey Avrupa, Orta Avrupa ve Doğu Avrupa olarak 5 farklı bölge içinde incelenebilir. Avrupa’nın kuzeyinde yer alan İskandinavya ve Baltık ülkelerini; Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya, İzlanda Estonya, Letonya ve Litvanya oluşturmaktadır. Doğu Avrupa ülkelerini; Rusya Federasyonu, Romanya, Polonya, Beyaz Rusya, Moldova ve Ukrayna gibi Avrupa kıtasının doğusundaki ülkeler; Güney Avrupa ülkelerini ise İtalya, İspanya, Fransa, Portekiz ile Andorra, Malta, Monako gibi küçük ülkeler oluşturmaktadır.
Batı Avrupa’da Turizm
Batı Avrupa’da; Fransa, Almanya, Birleşik Krallık (İngiltere), İrlanda, Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve İzlanda ülkeleri yer almaktadır. Lüksemburg dışında sayılan tüm ülkelerin Atlas Okyanusu’nda kıyıları bulunmaktadır.
Batı Avrupa ülkelerinin ortak özelliği; Avrupa’nın sanayisi gelişmiş zengin ülkeleri arasında olmalarıdır. Nüfus artışının düşük olduğu bu ülkelerde, halkın büyük bir bölümü kentlerde yaşamaktadır ve kişi başına düşen milli gelir oldukça yüksektir. Ekonomik olarak güçlü olan ülke insanlarının turizme katılma oranları da artmaktadır. Belçika, Lüksemburg ve Hollanda’dan oluşan Benelüks ülkeleri, Avrupa’nın en çok turist gönderen ülkeleri arasında yer almaktadırlar.
Fransa’da, kuzey ve batıdaki alçak alanlar (Seine, Loire, ve Garonne havzaları), Manş Denizi ve Atlas Okyanusu kıyıları (Bretagne dâhil), dağlık alanlar (Güneybatıda Pirenelerden başlayıp doğuda Alpler’e bağlanan sıradağlar), Akdeniz kıyısı ve Korsika Adası olmak üzere toplam beş turizm bölgesinden söz edilebilir.
Fransa-İspanya sınırındaki Pireneler, 3300 m’ye varan yüksekliği, ormanları, vadileri, boğazları ve göllerinden oluşan manzaralarıyla turistler için bir çekim alanı oluşturur. Burada iki ülkeye ait ulusal parklar ve kayak merkezleri kış sporlarına bir zemin oluşturmaktadır. Bunlar; Fransa kesiminde Pyreneeler Ulusal Parkı ve sınırın öbür tarafında İspanya’nın Ordesa Ulusal Parkı’dır.
Fransa’da en çok turist çeken bölge Akdeniz kıyılarıdır. Buradaki iklim, güneş, deniz ve kum turizme en uygun koşulları oluşturmaktadır. Bölgede kültürel ve tarihî eserlerde çoktur.
Fransa coğrafi özellikleri ve kültürel çeşitliliği ile her mevsim turist çeken bir ülkedir. Kış turizmi için Alpler, Pireneler ve Auvergne bölgeleri tercih edilirken, yaz turizmi için ülkenin güney bölgesinde özellikle Nice, Cannes, St. Tropez ilgi görmektedir. Başkent Paris turistlerin her mevsim gittikleri bir şehirdir. Fransız mutfağı da turizmde önemli bir yere sahiptir.
Orta Avrupa’da Turizm
Kuzey Denizi ile Avrupa’nın ortasında Tuna boylarına kadar uzanan bölgede yer alan ülkeler, Orta Avrupa ülkelerini oluşturmaktadır. Bunlar; Almanya, İsviçre, Avusturya, Lihtenştayn (Liechtenstein), Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti’dir.
Orta Avrupa ülkeleri içinde Almanya, İsviçre ve Avusturya her yönden gelişmiş, kişi başına düşen milli geliri, satın alma gücü ve yaşam standardı yüksek ülkelerdir. Özellikle Almanya, bölgenin olduğu kadar dünyanın sayılı zengin ülkeleri arasında yer almaktadır.
Avrupa’nın en büyük, dünyanın Amerika Birleşik devletleri ve Japonya’dan sonra 3. büyük ekonomisi olan Almanya, gidilebilecek bölgelerin çeşitliği, festivaller, özel etkinlikler ve kültürel aktivitelerin çokluğu ile yılın her dönemi turist çeken bir ülkedir. Kuzeyde Kuzey Denizi, Danimarka ve Baltık Denizi; doğuda Polonya ve Çek Cumhuriyeti; güneyde Avusturya ve İsviçre, Batıda ise Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda ile komşudur. Almanya’nın turizm çekicilikleri iç talebe ve yabancı turistlerin yöneldikleri alanlara göre değişmektedir. Yabancı turistler için özellikle çekici alanlar, büyük ve tarihi şehirler ve diğer tarihsel yerleşmelerdir. Almanya, turistler için çekici özelliklerine göre farklı bölgelere ayrılarak incelenebilir. Bunlar; Almanya’nın kıyı kesimi, Kuzey Avrupa ovasının bu ülke içinde kalan kısmı, merkezi yaylaları, kuzeyde Harz dağları, güneyde kara ormanları ve Bavyera ormanları, Bavyera Alpleri ve Rhein Boğazı’nı içine alan Rhein (Ren) Vadisi’dir.
İsviçre ve Avusturya esas Alp ülkeleri olarak bilinmektedirler. İsviçre, tarıma ve el sanatlarına (saat yapımı) dayalı bir ülke iken bugün Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri durumuna gelmiştir. Gelişen sanayisi ile birlikte turizm de ülke ekonomisinde önemli rol oynamaya başlamıştır. Başlangıçta, Locarno ve Lugano gibi göl kenarındaki merkezler yaz tatilcilerini ağırlarken, zamanla turizmi Alpin karakterli olmuştur. İsviçre, dünyanın en çok turist çeken 20 ülkesi içinde yer almaktadır. Ülkenin konumu, sunduğu kolaylıklar, etrafında gelir durumu yüksek nüfusa sahip ülkelerin olması, günübirlik ziyaretleri kolaylaştırmakta ve ülkeyi çekici kılmaktadır. 2014 yılında 9,2 milyon ziyaretçi ve 17,4 milyar dolar turizm harcaması gerçekleşmiştir. Ülkeye en fazla Almanlar, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Amerikalılar ve Çinliler gelmektedirler.
Kuzey Avrupa’da Turizm: İskandinavya ve Baltık Ülkeleri
Avrupa’nın kuzeyinde yer alan İskandinavya ve Baltık ülkelerini; Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya ve İzlanda ile 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşan Estonya, Letonya ve Litvanya oluşturmaktadır.
İskandinavya Yarımadası’nın batı kıyıları, kışın Gulf Stream (Golfstrim) sıcak su akıntısının etkisinden dolayı nispeten ılıman geçmekte, ancak iç kısımlarda yaşanan düşük sıcaklıklar nedeniyle akarsu ve göller donmaktadır. Kuzey Denizi kıyıları boyunca uzanan fiyortlar, karaların iç kısımlarına kadar kilometrelerce sokulmakta ve lüks gemilerle seyahat eden turistler için eşsiz manzaralara sahip güzergâhlar oluşturmaktadır. Bu bölgede, iklim koşulları turizm için bir dezavantaj oluşturmakla birlikte bitki örtüsü, yer şekilleri, su kaynakları ve yaban hayatı doğa turizmi için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Kuzey Avrupa ülkeleri içinde Finlandiya’ya, on binlerce göle sahip olduğundan “binlerce gölün ülkesi” de denilmektedir. Ülkede zengin bir akarsu ağı, binlerce buzul gölü bulunmaktadır. Finlandiya’nın Göller Bölgesi’ni oluşturan Ortadoğu bölümü; parlak mavinin renk verdiği göl labirentleri, nehirleri, su kanalları, ormanlar ve vadileri, adalar ve binlerce km’yi bulan Finlandiya Körfezi sahili ile Avrupa’nın en büyük göl bölgesinden birini oluşturmaktadır. Ülkede uzun süren kışlar, kış turizmini tercih eden turistler için çeşitli imkânlar sunmaktadır. Ülkenin Laponya olarak adlandırılan kuzey bölgesi, arktik bir iklimin ve yüksek zirvelere sahip dağların olanak tanıdığı kar kayağı ve dağ yürüyüşleri için mükemmel bir bölgedir.
Finlandiya, sağlık turizmi bakımından, dünyada henüz yeterince bilinmese de her gecen gün bu alanda daha fazla tanınmaktadır. Ülkede, uzun yıllar boyunca yaşatılan spa ve sauna kültürü bu alanda bir avantaj sağlamaktadır. Ülkede, her çeşit büyüklükte ve tipte sauna bulunmaktadır. Çoğunlukla Rus turistleri çekmek için oluşturulmuş sağlık turizmine yönelik tesisler bulunmaktadır. Fin hastaların yurt dışında tercih ettikleri ülkeler ise; İsveç, Estonya, İspanya, Tayland ve Litvanya’dır.
Doğu Avrupa’da Turizm
Doğu Avrupa ülkelerini; Rusya Federasyonu, Romanya, Polonya, Beyaz Rusya, Moldova ve Ukrayna gibi Avrupa kıtasının doğusundaki ülkeler oluşturmaktadır. Nemli karasal iklimin hüküm sürdüğü bu ülkeler, özellikle çekici iklim özelliklerine sahip Akdeniz kıyısındaki ülkelere turist göndermektedir.
Doğu Avrupa ülkelerinde, turizmde yaşanan gelişmelerde, özellikle özelleştirme süreci ile yaşanan değişimlerin etkisi görülmektedir. sağlamıştır. Budapeşte, Prag, Moskova gibi büyük şehirlerde turizm alt yapısı iyileştirilmiş, geçmişte kısıtlanmış olan ülke içi seyahatler tamamen serbest bırakılmıştır.
Doğu Avrupa, fiziksel özellikleri bakımından beş bölgeden oluşmaktadır. Bunlar: 1. Kuzey Avrupa ovasının doğuya doğru uzanan kesimi (Kuzey Polonya ve Baltık ülkelerine kadar uzanır), 2. Kuzey Avrupa’nın yüksek alanlarının doğuya doğru uzanan bölümü, 3. Alplerin doğu ucundan Slovak Cumhuriyeti’ne kadar uzanan Karpat Dağları, 4. Tuna Ovaları ve 5. Bulgaristan’ın Balkan Dağları’dır. Bu fiziksel özellikleri ile birbirinden ayrılan bölgeler, aynı zamanda farklı turizm bölgelerinin oluşmasına yol açmaktadır. Polonya’da Finlandiya dışındaki diğer Avrupa ülkelerinin hepsinden daha çok göl bulunmaktadır. Ormanlarla kaplı, dağların dik yamaçları arasında gömülmüş, güzel manzaralı gölleri ile Mazurian Göller Bölgesi en tanınmış olanıdır. Güneydoğu Polonya’da yer alan Karpatlar , manzaraları ile yazın, kayak alanları ile de kışın turistler için çekici dağlardır.
Çek Cumhuriyeti’nin doğusunda bulunan Slovakya, sanayisi ile Avrupa’nın hızlı büyüyen ekonomilerinden biri durumundadır. Ancak ülkede turizm beklenen düzeye gelememiştir. Ülkedeki Tatra Dağları âdeta ülkenin belkemiğini oluşturmaktadır. Tatra Ulusal Parkı birçok yabani hayvan, ayı ve kurtların yaşam alanını oluşturmaktadır. Tatra Dağları, dinlenme merkezleri, sağlık merkezleri, mağaraları, Levoca ve Bardejov gibi bozulmamış ortaçağ kasabaları ile turistler için çekici alanlardır.
Doğu Avrupa ülkelerinden biri olan Macaristan, denize kıyısı ve çok olağanüstü manzaraları olamamasına rağmen büyük gölleri, kültürel ve tarihi zenginliği eskiden beri dünyanın çok turist çeken ülkelerinden biridir. Doğu Avrupa’nın Paris’i olarak görülen Budapeşte, sanat ve kültür faaliyetlerinin de merkezlerinden biridir.
Bulgaristan ve Romanya, Doğu Avrupa ülkeleri içinde güneş-deniz-kum tatili sunabilen ülkeler konumundadırlar. Ancak geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu ülkelere gelen turist sayıları oldukça düşüktür. Bulgaristan, dağları, kıyıları, eski şehirleri, tarihsel eserleri ile Avrupa’nın önemli turizm destinasyonlarından biri olabilecek turizm kaynaklarına sahiptir. Manastırları ile ünlü Trojan , Bulgar tarihi ile ilgili bir açık hava müzesinin yer aldığı Koprivstica Köyü , başkent Sofya turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerler arasındadır. Romanya’da, Karadeniz kıyıları boyunca gelişen tatil merkezleri (en eskisi Mamaia) özellikle geçmişte Doğu Avrupalı turistlerin tercih ettikleri yerler olmuştur.
Güney Avrupa’da Turizm
İtalya, İspanya, Fransa ve Portekiz’i kapsayan Güney Avrupa ülkeleri içinde Andorra, Malta, Monako gibi küçük ülkeler de bulunmaktadır. Güney Avrupa’da turizmde başı çeken ülke İspanya’dır. İspanya’da turizm sektörü, ülkenin gayri safi milli hasılasının (GSMH) yaklaşık yüzde 11’ini oluşturmaktadır. Sahip olduğu doğal ve kültürel özellikler İspanya’yı dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından biri yapmıştır. Dünyanın en fazla İnsanlık Mirası şehrine sahip olan ikinci ülkesi, Biyosfer Rezervleri ilan edilen doğal alanlar sıralamasında dünyanın üçüncü ülkesi ve tüm Kuzey Yarımküre ’de en fazla mavi bayraklı plaja sahip ülkedir.
İspanya’nın en çok turist çeken bölgeleri arasında; Katalonya, Kanarya Adaları, Balear Adaları ve Endülüs de yer almaktadır. İspanya’daki tüm gecelemelerin %25-30’u Balear adalarında gerçekleşmektedir. Adaların en büyüğü Mayorka (Mallorca) turizm faaliyetlerinin de merkezidir. Akdeniz kıyıları boyunca yer alan Costa Brava, Costa Dorada, Costa del Azahar, Costa Blanca (Beyaz Kıyı), Costa del Sol iklimi, kumsalları, konaklama tesisleri gibi özellikleri ile turistler için çekici kıyılardır.
Güney Avrupa’nın, turizmde dikkat çeken diğer bir ülkesi İtalya’dır. Turizm endüstrisini yaklaşık yüzyıl önce kurmuştur. 1964 yılında İspanya tarafından geçilinceye kadar da dünyada en çok turist alan ülke İtalya olmuştur.
Kıyılarından, kış sporları merkezleri ve tarihsel şehirlerine kadar çok farklı turizm çekiciliklerine sahip olan İtalya, uluslararası turizmden de çok büyük bir pay almaktadır. Turizmciler tarafından İtalya, yemeğin, şarabın, aşkın, modanın, inancın ve sanatın ülkesi olarak kabul edilmektedir. Turistlerin ilgisini; İtalya’nın güneyinde deniz, kum, güneş, Milano’da moda; Venedik’te kanallar arasında dolaşmak, Floransa’nın sokaklarında İtalyan yemeklerini tatmak çekmektedir.
Avrupa, dünya turizminde oldukça önemli bir yere sahiptir. Dünya turizm sıralaması barometresine göre Avrupa’da turizmde öne çıkan ülkeler; Fransa, İspanya, İtalya, Türkiye, Almanya ve Birleşik Krallık’tır. Turist sayıları bakımından Avrupa’da Fransa dikkat çekmesine ve dünyada ilk sırada yer almasına karşın turizm gelirleri bakımından bir sıralama yapıldığında ilk sırada ABD yer almaktadır. Turizm gelirlerine göre ABD’yi İspanya, Fransa, Çin, İtalya, Tayland, Almanya, Birleşik Krallık, Avustralya ve Türkiye izlemektedir.
Turizm yer aldığı ya da geliştiği ülke ya da bölgenin mekânı üzerinde olduğu kadar ekonomik ve toplumsal yapısı üzerinde de pek çok etkiye sahiptir. Turizm ekonomik, toplumsal-kültürel, çevresel-ekolojik etkileri ile günümüzde olduğu gibi gelecekte de önemini korumaya ve bir rekabet alanı olarak görülmeye devam edecektir.