aofsoru.com

Bahçe Tarımı 2 Dersi 1. Ünite Özet

Yumuşak Çekirdekli Meyve Türleri Ve Nar Yetiştiriciliği

Elma Yetiştiriciliği

Anavatanı, Ekonomik Önemi ve Yetiştirildiği Bölgeler

Elma Rosaceae familyasının Malus cinsine ait bir türdür. Doğal olarak yetiştirilen elmanın (Malus domestica) anavatanı olarak kabul edilen Doğu Asya, Orta Asya, Batı Asya-Avrupa ve Kuzey Amerika bölgesinde 30 kadar türü bulunmaktadır. Ülkemizde Karadeniz bölgemizin iç kısımları ve Toros’lar elmanın yetiştirildiği alanlarıdır ve buralarda M. sylvestris ve M. orientalis türleri doğal olarak yetişmektedir.

Türkiye önemli bir elma üreticisi ülkedir. Elma üretimi en fazla göller yöresinde Isparta ilinde (610.000 ton) gerçekleştirilmektedir. Yazın sıcak nisbi nemin düşük olduğu bölgelerde güneş yanıklığı görülmekte ve bu bölgede yetiştirilen elmanın pazar değerini düşürmektedir. Bunun için bahçelerde gölgeleme yapılmaktadır hem böylece dolu zararına karşı önlemde alınmış olmaktadır(s:4, Fotoğraf 1.1). Uzun süre depolanabilmeleri ve böylece taze tüketime olanak tanıdığı için, meyve suyu, konserve, dilim konservesi, marmelat, reçel, sirke ve kurutulmuş olarak da tüketildiği için elma dünyanın her kıtası ve ülkesinde yetiştirilmektedir.

Morfolojik ve Biyolojik Özellikleri

Elma tohum anaçları üzerine aşılı olarak yetiştirildiğinde taç yüksekliği 8-12 m’ye kadar ulaşabilir ancak; çeşitli gelişme ve büyüme özelliği gösterebilir. Bodur gelişen elma anaçları kullanılarak aşılama yapıldığında ise boyları 3-5 m ve 1-2 m taç genişliğinde olmaktadır.

Elma ağaçları saçak köklüdür ve kökler yüzeysel gelişir. Elma gövdesi gevrek, kırılgan ve düzgün bir yapı gösterir. Güneş yanıklığına karşı duyarlıdır. Tomurcuklar, sürgün tomurcuğu ve çiçek tomurcuğu olarak ikiye ayrılır. Elmaların çiçek tomurcuklarından 4-10 tane çiçek ile 5-6 tane yaprak çıkar. Bu nedenle bunlara karışık tomurcuk adı verilir. Elmanın çiçekleri geç açar ve çiçekler hüzme şeklinde bir ana sap üzerinde birden fazla çiçek olacak şekilde açar (s:5, Fotoğraf 1.2). Çiçekler erseliktir. Bir elma çiçeğinde 5 çanak yaprak, 5 taç yaprak ve 1520 erkek organ bulunur. Taç yaprakları beyaz, pembe veya açık kırmızı renktedir. Dişi organ 5 karpelli (odacıklı) olup her karpelden bir dişicik borusu (stil) çıkar. Her karpel de ikişer tohum taslağı bulunur ve tohum taslakları döllendiğinde 10 tane tohum oluşur.

Elma meyvesi, yumurtalık ve yumurtalığı çevreleyen çiçek dokusunun etlenip sulanması ile meydana geldiğinden yalancı meyvedir. Elma meyvesi çok değişik irilik, şekil, renk, tat ve aroma özellikleri gösterir. Meyve eti rengi ise çoğunlukla sarıdır veya Amasya elmasında olduğu gibi beyazdır. Meyve tadı tatlı, mayhoş, ekşi tatta ve farklı aromada olabilir.

Elmanın olgunlaşma süreside farklılık göstermektedir. Ülkemizde Haziran ortası ve Kasım ayının sonuna kadar devam eden süreçte olgunlaşan çeşitleri mevcuttur. Yazlık (Vista Bella, Jerseymac, Williams Pride, Summer Red, Anna ve Ak elması), Güzlük (Gala grubu, Elstar ve Hüryemez) ve Kışlık (Scarlet Spur, Golden Delicious, Starking Delicious, Starcrimson, Amasya, Topaz, Red Chief, Fuji, Breaburn, Pink Lady ve Grany Smith) olmak üzere elmayı olgunlaşma zamanına göre üç gruba ayırmaktayız.

Döllenme Biyolojisi

Elma çeşitlerinin çoğu diploittir; Hüryemez, Çakıldaklı, Furunüstü, Jonagold, Kanada Renet, gibi triploid çeşitler de bulunmaktadır. Bir çok elma çeşidi çiçektozu-stigma uyuşmazlığı nedeniyle kendi çiçek tozu kendi dişisini dölleyemez bunun için tozlayıcı çeşit kullanılmaktadır. Bu tozlayıcılar; ana çeşitle aynı zamanda çiçek açmalı, diploit olmalı, çimlenme gücü yüksek, bol ve iyi çiçek tozu vermeli, ana çeşitle uyuşmazlık sorunu bulunmamalı, periyodisite göstermemeli, gençlik kısırlığı süresi ana çeşitle aynı olmalı ve ticari değeri yüksek olmalıdır.

Ekolojik İstekleri

İklim istekleri, elma soğuklara en dayanıklı meyve türüdür. Elmanın kış dinlenme isteği yüksektir. Elmalar için en ideal yerler kışları soğuk, yazları serin ve nispi nemi yüksek bölgelerdir. Ülkemizde göller yöresi, Marmara, Karadeniz, İç Ege ve Akdeniz bölgesinin yüksek yerleri elma yetiştiriciliği için en uygun yerlerdir.

Toprak istekleri, saçak köklü bir meyve olduğu için elma ağır topraklara dayanıklıdır. Aslında elma değişik toprak tipleri ile uyumluluk gösterirken kireçli topraklarda demir elementinin alınamamasına bağlı olarak sararma belirtisi görülür.

Bahçe tesisi, modern elma yetiştiriciliğinde bodur anaçlar kullanılmaktadır. Ancak çöğür anaçlarda yetiştiricilik yapan yerlerde bahçelerin dikim mesafeleri 8x8 m veya 10x10 m olmalıdır. Elma en fazla klon anacı bulunan türdür. Klon anaçları gelişme kuvvetlerine göre çok bodur (M27, M8, M9), bodur (M26, M9 EMLA, Pajami1), yarı bodur (M7, MM106), kuvvetli (M1, M13, M25, MM104, MM109, MM111) ve çok kuvvetli (M12, M16) olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Bu anaçlarda sıra arası ve sıra üzeri mesafeleri (s:5, Çizelge 1.1) verilmiştir.

Bodur yetiştiricilikte; budama, ilaçlama ve hasat gibi işlemler daha kolay ve daha az masrafla yapılabilir, küçük taç yapan bu ağaçlarda her taraf aynı yoğunlukta ve yeterli ışık aldığından meyveler de aynı irilikte, renkte ve kalitede olmaktadır. Bir diğer avantajlarından birisi de ağaçların erken (1-2 yaşlarında) verime yatmasıdır.

Çoğaltma, elmada genetik yapısı heterozigot olduğundan tohumla çoğaltıldığında mutlaka açılma gösterir. Bütün meyvelerde olduğu gibi vegetatif organlar kullanılarak çelik, daldırma, aşı ya da doku kültürü gibi vegetatif yöntemlerle klonal olarak çoğaltılmaktadır.

Elma üretiminde çöğür anaç elde etmek için olgunlaşmamış meyvelerden tohumlar katlanmaya (meyve türlerinin tohumlarının soğuklama ihtiyacını gidermek amacıyla bir süre nemli ortam içinde ve 0 °C ile 10 °C’ler TRM203U-BAHÇE TARIMI II Ünite 1: Yumuşak Çekirdekli Meyve Türleri ve Nar Yetiştiriciliği 2 arasında tutulmasına) aldıktan sonra Mart ayında tohum yastıklarına veya direkt aşı parseline ekilerek çöğürler elde edilir. Ülkemizde özellikle son yıllarda çok yoğun olarak kullanılan klon anaçlar vardır. Bunlar tepe daldırma, hendek daldırma ve çelikle köklendirilir (s:9, Fotoğraf 1.4).

Armut Yetiştiriciliği

Anavatanı, Ekonomik Önemi ve Yetiştirildiği Bölgeler

Armut Rosaceae familyasının Pyrus cinsine ait dünya üzerinde 20 kadar türü bulunur. Çin, Orta Asya, Kafkasya ve Batı Asya gen merkezleridir. Armut Türkiye’de çok soğuk bölgelerle Akdeniz kıyı bölgeleri hariç her bölgede yetiştirilmektedir. Ancak Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgelerinde kapama bahçeler daha yoğun olarak bulunmaktadır. Armut üretiminin %28’ini tek başına Bursa ili (108.000 ton) karşılamaktadır.

Meyveler ayrıca meyve suyu, reçel, likör, sirke, tatlı ve konserve olarak sanayide işlenerek ya da bazı çeşitleri kurutularak ve pişirilerek de tüketilebilmektedir. Armut, meyvesinin yaklaşık %85’inin su olmasına rağmen zevkle yenen, B ve C vitaminlerince zengin, içerdiği lif nedeniyle sağlığa yararlı bir meyve türüdür.

Morfolojik ve Biyolojik Özellikleri

Armut genelde dik büyüyen ve 7-12 m yüksekliğinde taçlar oluşturabilen, kurak bölgelerde yetişen ağaçlara aşılandığında susuz koşullara dayanabilen bir türdür. Armut çiçekleri elmadan önce açar. Çiçekleri erselik yapıdadır. Çiçek organları elmadaki gibi olup bir çiçekte 5 çanak, 5 taç yaprak ve 15-20 erkek organ bulunur. Taç yaprakları beyaz veya açık pembe renkte olabilir. Yumurtalık alt durumludur (s:11, Fotoğraf 1.5).

Döllenme Biyolojisi

Armut çeşitlerinin çoğu diploittir. Bazı armut çeşitleri (Göksulu, İğnesi, Tavşan Başı, Cure, Williams Duchesse ve Alexander Lucas) triploittir. Bu çeşitler ile bahçe kurarken aynı zamanda çiçek açan iki farklı çeşit dikilir ve bahçede arı bulunmasına önem verilir. Armutlarda kısmi partenokarpi (döllenme olmaksızın tohumsuz meyve oluşumu) görülür. Partenokarpiye eğilimli çeşitlerde meyve tutumunu ve meyve iriliğini arttırmak için bir büyüme düzenleyici madde olan giberellik asit (GA3) uygulanmaktadır.

Armut meyvesi de elma gibi yalancı meyvedir.Armut meyveleri çok değişik şekil, renk, tat ve aroma özellikleri gösterir. Meyve açık sarı veya yeşil renktedir. Bazı yazlık çeşitlerinde kırmızı renkli ve paslıdır (Meyve yüzeyinin kahverengi mantarımsı bir ağ gibi kabuk bağlaması). Meyve eti rengi beyaz veya krem renktedir.

Çeşitlerin bazılarında meyve etinde taş hücreleri (Hücre duvarları kalın, protoplastlarını kaybetmiş ölü sklerankima hücreleri) oluşur ve yerken ağızda kumlu bir his bırakır.

Armut çeşitleri olgunlaşma zamanı yönünden farklılık gösterir ve 3 grup altında toplanır. Ülkemizde, HaziranTemmuz aylar› içinde olgunlaşan erkenci yaz armutları (Limon, Akça, Mustafa Bey, Coscia ve Bey Armudu), Ağustos-Eylül aylarında olgunlaşan güz armutları (Williams, Santa Maria, Kavun Armudu, Göksulu ve Abaza Armudu) ve Ekim-Kasım aylarında olgunlaşan kış armutları (Ankara, Deveci, Passa Crassane, Beurre Clairgeau, Conference ve Doyenne du Commice ) yetiştirilmektedir.

Ekolojik İstekleri

İklim istekleri, armut elmaya göre daha sıcak bölgelerde yetişmektedir. Armudun kış dinlenme ihtiyacı 1000-2000 saat arasında değişmektedir. Yüksek yaz sıcaklıkları armutlarda elmalar kadar güneş yanıklığına neden olmaz. Aşırı rüzgarlar meyve dökümüne neden olabilir. Nemli bölgelerde kara leke gibi bazı hastalıklar ekonomik zararlara yol açabilir.

Toprak istekleri, armut kazık köklü bir meyve türü olduğundan derin toprakları sever. Kurak koşullara elmalara göre daha dayanıklıdır. Bütün meyvelerde olduğu gibi yüksek taban suyu armutlara da zarar verir.

Bahçe tesisi, Armut yetiştiriciliğinde modern bahçeler aşılı fidanlarla tesis edilmektedir. Bu amaçla bir yıllık iyi gelişmiş ve mümkünse dallanmış fidanlar kullanılır. Armut meyvesi kurak ve sulama imkanlarının kısıtlı olduğu ortamlarda kuvvetli anaçlar kullanılır ve dikim aralıkları geniş bırakılır. İyi bir verim elde edebilmek için mutlaka bahçe içinde tozlayıcı çeşit bulundurulmalıdır. Tozlayıcının oranı %10’dan daha az olmamalı ve tozlayıcı ile ana çeşit arasındaki mesafe 15 m’yi geçmemelidir.

Çoğaltma, armut tohumla çoğaltıldığından vegetatif çoğaltma yöntemi kullanılır. Armut aşı dışında vegetatif yollarından çoğaltılamadığından fidan üretiminde aşı çöğür anaçlarına ya da klon anaçlarına uygulanır. Ağaçlarda değişik oranlarda bodurluk sağlayan BA29, Ayva A (Quince-A) ve Ayva C (Quince-C) klon anaçları ülkemizde son zamanlarda kullanılmaya başlanmıştır.

Ayva Yetiştiriciliği

Anavatanı, Ekonomik Önemi ve Yetiştirildiği Bölgeler

Ayva Rosaceae familyasının Cydonia cinsi içinde yer alan bu meyvenin kültürü Cydonia oblanga ’dır. Ayva’nın anavatanı Kuzey-Batı-İran, Kuzey Kafkasya, Hazar denizi çevresi ve Anadolu’dur. Ülkemizde çok soğuk bölgeler dışında özellikle Marmara Bölgesi’nde üretimi gerçekleştirilmektedir. En fazla üretiminin olduğu il Sakarya’dır. Daha çok sıcak ılıman iklimlerde yetişen ayva; serin iklime sahip ve nisbi nemi düşük olan yerlerde sert, kumlu ve boğucu olmaktadır.

Ayva meyveleri sindirim sistemine son derece yararlı olup, bazı hastalıkların tedavisinde bitkisel ilaç olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca mide ve bağırsakları kuvvetlendirdiği, ince bağırsak iltihabını iyileştirdiği, kanı temizlediği ve kaynatılarak suyu içildiğinde boğaz ağrılarına, ses kısıklığına ve öksürüğe iyi geldiği belirtilmektedir. Komposto, jöle, marmelat ve reçel olarak da tüketilmektedir.

Morfolojik ve Biyolojik Özellikleri

Ayva ağaçları çok sayıda dip sürgünü oluşturdukları için çalı formunda görülür. Yarı kazık köklü olduğu için bir çok bölgede sulamadan da yetiştirilir. Çiçek tomurcukları kısa ve zayıf sürgünlerde uç uca yakın tomurcuklarda oluşur. Bu tomurcuklar uyandığında önce 5-6 yaprak taşıyan kısa sürgün oluşur sonra tek bir çiçek açar. Çiçekleri erseliktir ve 5’er taç ve çanak yaprak, 15-20 erkek organa, 5 karpelli dişi organa sahiptir. Çiçekleri iridir ve taç yaprakları beyaz ya da açık pembedir (s:14, Fotoğraf 1.6).

Döllenme Biyolojisi

Ayva çeşitleri kendine verimli oldukları için tek çeşitle bahçe kurulabilir. Çiçeklenme zamanında görülen yağışlar, serin, sisli havalar ve arıların azlığı döllenmeyi olumsuz etkiler. Ayva meyvesi yalancı meyvedir, olgunlaşmamış meyvenin rengi yeşildir olgunlaştıkça sararır. Meyve yüzeyi çok kısa tüylü, meyve eti sert veya yumuşak, sulu veya kuru, gevrek veya boğucu olabilir. Meyve yüzeyindeki tüylerin kolay temizlenmesi ve et kısmının yumuşaması meyvenin olgunlaştığını göstermektedir.

Ekolojik İstekleri

İklim istekleri, ayva sıcak ılıman iklim meyvesidir. Soğuk ve nemi düşük bölgelerde meyvenin kalitesi düşmektedir. Ayrıca kuvvetli rüzgârların olduğu bölgede meyvelerin dökülmesine ve dalların kırılmasına neden olur.

Toprak istekleri, ayva yarı kazık kök olduğu için çok değişik koşullarda yetiştirilebilir. Ağır ve su tutan topraklarda da meyve kalitesi bozulur.

Bahçe Tesisi

Ülkemizde ayva ağaçları sınır ağaçları olarak tarla ve bahçelerin kenarına dikilir. Ağaçlar çalı formunda ve çok gövdeli, zayıf büyüme özelliklerinden dolayı dikim aralığı dar tutulur.

Çoğaltma, ayva çeşitleri vegetatif yöntemler ile çoğaltılır. Çelik, tepe daldırması ve dip sürgünü yöntemlerle kolay çoğaltılabilir. Bu nedenle çoğaltmada anaç kullanılmaz. Ancak bazı zor köklenen cinslerinde tohum anaçları ya da Ayva A klon anaçlarını aşılayarak fidan üretilir.

Nar Yetiştiriciliği

Anavatanı, Ekonomik Önemi ve Yetiştirildiği Bölgeler

Nar Punicaceae familyasının Punica cinsine ait bir tür olup kültürü Punica granatum ’dan başka bodur gelişen P. nana türleridir. Narın anavatanı Ortadoğu, Kafkasya ve Yakın Doğu gibi Asya kıtasının farklı bölgeleridir. Ülkemizde en fazla Antalya ilinde üretilmektedir.

Narın meyvesi, gövdesi, çiçeği, kökü; ilaç, tanen, boya ve pektin gibi ürünler elde etmek için kullanılır. Orta Doğu’da narın ağacının kabuğu barsak parazitlerini temizlemede kabuğu ve etli kısmının mide rahatsızlığı için kullanıldığı belirtilmiştir.

Morfolojik ve Biyolojik Özellikleri

Nar çalı şeklinde bir ağaç olup 3-5 m yüksekliğinde taç oluşturabilen bir türdür. Kışın yapraklarını döken, sık dallar veren ve bazı çeşitlerinde dalları dikenli olan nar bitkisi saçak köklüdür. Saçak köklü olduğu için ağır topraklara dayanıklıdır.

Narın çiçek tomurcukları belirgin değildir ve uzun süre çiçekli görülürler. Çiçekler büyüktür ve çok kısa bir sapla veya doğrudan dala tutunurlar. Çiçek tablası çan şeklinde olup kalın ve etlidir. Çanak yaprakları 5-8 parçalı bitişik çiçeklenme zamanında uç tarafları ayrılır. Renkleri kırmızının tonlarındadır. Erkek organlar parlak sarı renktedir. Dişi organ bir tanedir (s:17, Fotoğraf 1.7). Nar meyvesi küresel yapıda, iri ve kırmızı renktedir. Narların tatları da değişiklik gösterir. Ekşi ve mayhoş olanlar meyve suyu sanayisinde tatlı olanlar ise sofralık olarak değerlendirilir. Ülkemizde verimi ve depolama özelliğinden dolayı Hicaz narı tercih edilmektedir.

Döllenme Biyolojisi

Nar çiçekleri erseliktir, geç açar ve çiçeklenme uzun sürer. Erken çiçek açanlar daha kaliteli ve iri meyveli olurlar. Nar çiçeklerin dişi organları aynı düzeyde gelişmemiştir gelişenlerde yumurtalığın bulunduğu alt kısım iri gelişmemişlerde küçük görülmektedir. Çiçek açtıktan sonra kısa bir süre sonra dökülür buna erdişi fizyolojik erkek çiçek denir. Nar böcek ve arılar ile tozlanır çoğunluğu kendine verimlidir.

Ekolojik İstekleri

İklim istekleri, sıcak ılıman ve subtropik iklim bölgelerinde üretilir. Narlar düşük sıcaklıkta ılıman bölgelerde -10’a kadar dayanabilirler. Yüksek sıcaklık ve ışığı seven nar yetiştiriciliğinde yıllık 500 mm’lik yağış yeterli olmaktadır. Bu yağışlar yaz aylarında olursa meyve kalitesini bozar ve çatlamaya sebebiyet verir. Çatlamaya sebep olan bir diğer neden su düzensizliğidir. Ayrıca yazın direk güneş gören meyvelerde güneş yanıklığı söz konusu olabilir.

Toprak istekleri, derin, nemli ve geçirgen topraklarda iyi gelişim gösterse de değişik toprak çeşitleri için uyumludur. Toprak reaksiyonu alkaliden aside doğru olan değişen topraklarda yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Bahçe tesisi, nar bahçesi, uzun ve sıcak bir yaz mevsimi görülen, güneşli bol olan ve kış aylarında sıcaklığın -10 °C’den aşağı düşmediği yerlere ekimi yapılmalıdır. Dikim aralığı narlarda 2-6 m arasında değişir ancak sık dikimde yapılabilir.

Çoğaltma, çelikle, daldırma ve dip sürgünleri ile çoğaltılırlar. Ticari anlamda odun çelikleri yapıldığı için yıllık dallardan 10-20 cm çelikler hazırlanır. Bu nedenle anaç kullanarak aşı ile çoğaltma yapılmaz.

Bahçe Yeri Seçimi ve Fidan Dikimi

Bahçe yerinin seçimi meyve bahçesi oluşturulurken bölgenin iklim ve toprak özellikleri, arazinin konumunun meyve için uygun olup olmadığı belirlenmelidir. Bu nedenle, iklim özellikleri olarak kış soğukları, soğuklama süresi, tomurcukların uyanması ve çiçeklenme dönemlerinde görülen ilkbahar geç donları, sonbahar erken donları, yaz sıcakları, güneşlenme, rüzgar ve yağış gibi ağaçların gelişmesini, verimini ve meyve kalitesini etkileyecek iklim olayları incelenmelidir.

Her meyve türünün kök yapısına göre toprak isteği farklı olmaktadır. Toprağın en az 90 cm derinliğine kadar olan kısmında fiziksel ve kimyasal analizi yapılmalıdır. Çok killi ağır topraklar, çok hafif, çakıllı, kumlu topraklar meyve üretimi için uygun değillerdir. Taban suyu seviyesi yine meyvelere zarar veren bir diğer faktördür. Bu yüzden özellikle ilkbahar mevsiminde gerekli ölçümler ve araştırmalar yapılmalıdır. Toprağın pH’sı, kireçli olup olmaması, tuzluluğa sebep olan elementlerin miktarı da incelenmesi gereken kimyasal özelliklerdendir. Fiziksel ve kimyasal özelliklere göre uygun meyve çeşitleri seçerken uygun tozlayıcı seçmek önemli unsurlardandır.

Arazi Hazırlığı ve Fidan Dikimi

Öncelikle daha önce tarım yapılmış alanlarda pulluk tabanını kırmak için riper ile çift yönlü derin sürünüm yapılarak başlanmalıdır. Arazide sökülmüş ağaç varsa köklerden ve yabancı otlardan arazi tamamen temizlenerek, 2 yıl kuru tarım yapılarak topraktan kaynaklanacak hastalıkların önüne geçilir.

Fide seçerken bol saçak köklü ve sağlıklı, gövdede yeterli sayıda tomurcuk olmasına dikkat edilmelidir. Kalın ve boylu fidanlar yeni kökler oluşturması zor olacağından tercih edilmemelidir. Fidan çukurları birkaç gün önceden 60-70 cm genişlik ve derinlikte açılmalıdır. Aşılı fidanlarda aşı noktası toprak seviyesinin 5-10 cm üzerinde olması gerekir. Köklendirilecek çoğaltılmış fidanlar söküldükleri seviyede dikim çukuruna yerleştirilmelidir (s:20, Fotoğraf 1.8).

Fidan dikimi kışın soğuk geçen yerlerde Şubat-Mart aylarında kışları ılıman geçen yerlerde ise Kasım-Aralık aylarında yapılmalıdır. Burada önemli olan tomurcuklar patlamadan dikim yapılmasıdır. Fidan dikildikten sonra yanına herek ya da kazık çakılarak fidan bağlanmalıdır. Dikimin ardından can suyu verilmelidir.

Kültürel İşlemler

Toprak işleme; kış aylarında fosfor ve potasyum gibi geç çözünen gübrelerle organik gübreleri kök seviyesine indirmek için toprak derin işlenebilir. Bu işlem saçak köklülerde yüzeysel yapılır. Yabancı otlar ile mücadelede bu sürümler ilkbahar-yaz aylarından yüzeysel yapılmalıdır.

Sulama; sulama zamanı ve miktarı toprağın nemine bakılarak yapılsa da buharlaşma kapları ve ya tansiyometreler ile de belirlenebilir. Sulama süresi kök derinliğine su ininceye kadar sürer. Hafif topraklarda sulama sık sık yapılırken ağır topraklarda daha uzun aralıklar ile yapılır. Su tüketimi bölgeye, yağışa, sıcaklığa ve meyve çeşidine göre değişir. Ağaçlar büyüdükçe taç genişlemesine bağlı olarak köklerde yanlara doğru büyüme gösterir verilen su taç izdüşümüne doğru verilmelidir.

Gübreleme; toprak ve yaprak analizlerine bakılarak belirlenmektedir. Toprak analizleri gübre miktarı ve çeşidi hakkında bilgi verirken bazı durumlarda toprakta olduğu halde bazı elementleri bitkiler alamazlar dolayısıyla bunu yaprak analizi yaparak anlayabiliriz. Fosforlu ve potasyumlu gübreler kış aylarında ya da organik gübreler ile sonbaharda verilir. Azotlu gübreler yarısı vejetasyon başlamadan önce diğer yarısı Mayıs-Haziran aylarında verilir. Çünkü bitki gübrenin hepsinden faydalanamaz.

Budama; bitkinin organının kesilerek uzaklaştırılmasın denir. Budama ağaca şekil vermek, ağacın ömrünü, meyve kalitesini ve ilaçlama etkisinin artıran önemli etkinliktir. Standart meyve yetiştiriciliği en fazla uygulanan budama tekniği goble ve doruk dallı olandır (s:22, Fotoğraf 1.9). Bodur yetiştiricilikte en çok tercih edilen teknik telli terbiyedir. Doğru budama yapabilmek için ağaçların dalları ve çiçek tomurcukları iyi bilmesi gerekir.

Hasat; meyve türlerine göre değişiklik göstermektedir. Hasat zamanı için; tam çiçeklenmeden ağaç olumuna kadar geçen gün sayısı, meyve kabuğunun zemin ve üst rengi, meyve eti sertliği, meyve kesitindeki nişastanın şekere dönüşme düzeyi ve suda çözünür kuru madde miktarı en önemli kriterlerdendir. Hasat yaparken mümkün olduğu kadar meyveye zarar vermeden ve hemen serin yere götürülerek ön soğutma işlemi yapılmalıdır.

Hastalık ve zararlılar ile mücadele; elma, armut ve ayva türlerinin en önemli hastalığı karaleke’dir. Nemli bölgelerde çok görülen bu hastalık için kış aylarında ve erken ilkbaharda genellikle bakırlı ilaçlarla yeterli olabilmektedir. Elmalarda külleme hastalığı, armutta görülen ateş yanıklığı, yumuşak çekirdekli meyve türlerinde, meyve kalitesini etkileyen en önemli zararlılar ise elma iç kurdu, meyve sineği, testereli arılar, yaprak bükenler, yaprak bitleri ve kabuklu bitler gibi daha birçok zararlılar ve hastalıklar ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu hastalık ve zararlılarla mücadele için öncelikle kültürel tedbirler alınmalı, biyolojik mücadele yöntemleri tercih edilmeli, ilaçlar uygun doz ve zamanda uygulanmalıdır. Etkili bir mücadele için üreticiler hastalık ve zararlıları iyi tanımalı ve mücadeleyi geciktirmemelidir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email