Hayvan Besleme Dersi 1. Ünite Özet
Hayvan Beslemenin Genel İlkeleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Hayvan Besleme Biliminin Tarihsel Gelişimi
Besleme, tüm canlıların ortak fonksiyonudur. Hayvan besleme ise tüketilen besin maddelerinin vücutta geçirdiği bir dizi kimyasal değişim sonucu organizmayı düzenleyen bazı özel ürünler oluşturma sürecidir. Hayvan besleme biliminin temel amacı, beslenmemizde önemli bir yere sahip olan et, yumurta ve süt gibi hayvansal gıdaların elde edilmesidir. Tüm bilim dallarında olduğu gibi hayvan besleme biliminde de sürekli yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Diğer bilim dallarında meydana gelen gelişmeler aynı zamanda hayvan besleme bilimine de katkıda bulunmaktadır. Hayvan besle bilimi tarihsel süreçte çeşitli dönemler geçirmişti. Bu dönemlere aşağıda yer verilmiştir.
- Doğallık Dönemi
- Kimyasal Dönem (Enerji Dönemi)
- Mineral Dönemi
- Vitamin Dönemi (Biyolojik Dönem)
- Yemleme Standartları Dönemi
- Amino Asit Dönemi
- Yem Katkı Maddeleri ve İmplantlar Dönemi
- Biyoteknoloji Dönemi
Hayvan Vücudunun Yapısı
Çiftlik hayvanlarının tüm vücut analizleri yaklaşık 130 yıl önce İngiliz bilim adamları Laves ve Gilbert tarafından ortaya konmuştur. O dönemden günümüze hayvanların vücut yapıları ve beslenmeleri üzerine farklı araştırmacılar tarafından çok fazla çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen bulgular beslenme durumu iyi olan, değişik türlere ait hayvanların vücutlarının kimyasal yapıları arasında önemli farklılıklar olmadığını göstermiştir. Çeşitli türdeki hayvanların vücut bileşimleri arasında oransal olarak önemli farklar olsa da yağsız kuru madde esasına göre aralarındaki fark oldukça azdır.
Su ve Organik Maddeler
Su, bütün vücut kısımlarında yer alır ve hayvanın yaşı ilerledikçe su oranı düşer. Organlar arasındaki su oranı ise birbirinden önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir. Örneğin yaklaşık olarak kan % 79-80, iskelet kasları % 76, kemik dokusu % 45 ve diş minesi % 10 düzeyinde su içerir.
Hayvan vücudunda bulunan yağların büyük bir bölümü adipoz dokularda, deri altında, böbrek ve ince bağırsakların etrafında yer almaktadır. Hayvanın yaşı ilerledikçe yağ oranı artar. Protein ise hayvanların bütün organlarında bulunmaktadır. Karbonhidratlar ise vücutta %1’den daha az düzeyde bulunurlar. Karbonhidratlar genel olarak karaciğer, kas ve kanda bulunurlar.
Mineral Maddeler
Hayvan vücudunda çok sayıda element bulunur. Bu mineraller hayvan için yaşamsal öneme sahiptir. Kalsiyum vücutta en fazla bulunan mineral olup tamamına yakını kemik ve dişlerde bulunur.
Kan
Hayvan türüne ve beslenme durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte vücut ağırlığının % 5-10’unu oluşturmaktadır. Kan oranı yağ oranına bağlı olarak değişebilmektedir. Vücuttaki yağ oranı arttıkça kan oranı azalmaktadır. Kan iki kısımdan oluşur. Bunlardan birincisi katı durumda olan kan kürecikleri ikincisi ise sıvı durumda olan plazmadır. Kanın % 30-45’ini kan kürecikleri oluşturur ve bu yüzdelik değere hematokrit denir. Kanın ikinci kısmı olan plazmanın %90-92’si su, geriye kalan kısmı ise katı maddelerdir.
Kaslar ve Diğer Dokular
Yaşamsal olaylara katılan tüm dokuların hareketleri kaslara bağlıdır. Bu nedenle kas dokusu tüm vücudu sarmıştır. İskelet kaslarının % 75-80’ini proteinler oluştururken geri kalan kısmını ise yağlar glikojen ve mineral elementler oluşturmaktadır.
Besin Maddeleri
Besin maddeleri yemlerde bulunan ve hayatın devamı için gerekli olan bileşiklerdir. Bu tanım kapsamında hayvan beslemede altı farklı besin maddesinden söz edilebilir. Bu besin maddeleri şu şekilde sıralanmaktadır.
- Lipidler
- Karbonhidratlar
- Proteinler
- Su
- Mineral maddeler
- Vitaminler
Lipidler
Hayvansal dokularda yaygın olarak bulunan lipidler, hayvan için önemli bir besin maddesidir. Lipidler organizmada enerji depolama ve gerektiğinde enerji sağlama yönünden diğer organik maddelerden daha üstün niteliğe sahiptirler.
Lipidlerin Sınıflandırılması ve Özellikleri
Lipidler genel olarak yağ asitleri, gliserol taşıyan lipidler, gliserol taşımayan lipidler ve diğer sınıf bileşiklere bağlı lipidler olmak üzere 4 ana gruba ayrılırlar.
Yağ Asitleri
Lipidlerin en önemli özelliklerinden birisi yağ asitleri ile esterleşmiş halde bulunması ya da esterleşebilir nitelikte olmasıdır. Doğada bulunan yağ asitleri düz zincirli olup genellikle çift sayıda karbon atomu taşırlar. Ancak doğada tek sayıda karbon atomu taşıyan yağ asitleri de bulunur. Yağ asitlerinin karbon atomu sayısı 2 ile 34 arasında değişir. Çift bağ içermeyen yağ asitlerine doymuş, çift bağ içeren yağ asitlerine ise doymamış yağ asitleri denir.
Doymuş Yağ Asitleri
Doymuş yağ asitlerinin karbon atomları zincirde tek bağ ile bağlı olup artan değerler hidrojenle doyurulmuş durumdadır. Bunlarda çift bağ bulunmaz.
Doymamış Yağ Asitleri
Doymamış yağ asitleri en az bir adet çift bağ içerirler. Bu yağ asitlerinin hepsi de oda sıcaklığında sıvıdırlar. Doymamış yağ asitleri doymuş yağ asitlerinden daha düşük erime noktasına sahiptirler.
Esansiyel Yağ Asitleri
Hayvansal organizma ancak bir adet çift bağ yapabilir. Bu nedenle, molekülünde birden fazla çift bağ bulunan linoleik, linolenik ve araşidonik asitler hayvansal organizmada sentezlenemezler. Bunların yiyeceklerle dışarıdan alınmaları gerekir. Bu nedenle söz konusu asitler esansiyel yağ asitleri olarak tanımlanırlar. Bunların, hayvanlara yemleri ile mutlaka verilmeleri gerekir.
Omega-3 Yağ Asitleri
Omega-3 yağlarının insanların sağlığının devamlılığı için alınması gerektiği belirtilmektedir. Bugün artık bu grup yağ asitlerine, insanların kalp ve damar hastalıkları ile tansiyon ve şeker gibi hastalıklardan korunması ve sağlıklı yaşamın devamı açısından alınması zorunlu olan yağ asitleri gözüyle bakılmaktadır.
Konjuge Linoleik Asit
Vücutta doğal olarak bulunmaz ve çeşitli tepkimeler sonucunda ortaya çıkar. Konjuge linoleik asit, özellikle son yallarda antikarsinojenik etkisinden dolayı kanserin önlenmesinde üzerinde önemle durulan bir besin maddesidir. Ayrıca bu yağ asidinin insanlarda damar sertliğini önlediği belirtilmektedir.
Gliserol Taşıyan Lipidler
Nötral yağlar ile fosfogliseridler gliserol taşıyan lipidleri oluştururlar. Enerji değerleri oldukça yüksek olup yaklaşık 9400 Kcal/kg’dir. Hayvan dokularında oldukça yaygın olarak bulunurlar.
Gliserol Taşımayan Lipidler
Lipid kaynaklarının çoğundan önemli miktarda alifatik alkol elde edilmektedir. Mumlar ise hayvanlarda ve bitkilerde koruyucu bir madde olarak bulunurlar. Özellikle hayvanların üzerinde bulunan kıl, yapağı ve kürkler mumsu salgılarla kaplanmıştır. Steroidler, hayvansal ve bitkisel organizmalarda yaygın olarak bulunan, fizyolojik aktiviteleri yüksek ve steran halkası taşıyan bileşiklerdir. En önemli sterol kolesteroldür. Kolesterol hayvan ve insanlarda damar sertliğine neden olur. Bu hastalık et oburlarda çok ender görülür.
Diğer Sınıf Bileşiklere Bağlı Lipidler
Bu grupta yer alan lipidler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.
- Lipoproteinler
- Proteolipidler
- Fosfatidler
- Lipo-amino asitler
- Lipopolisakkaritler
Karbonhidratlar
Karbonhidratlar doğada çok yaygın olarak bulunurlar. Basit şekerler halinde bulundukları› gibi, pek çok organik ya da inorganik bileşiğe bağlanarak karmaşık yapılarda da yer alabilirler. Canlılarda çok değişik amaçla kullanılırlar. Genel olarak hayvanların en önemli enerji kaynaklarını oluştururlar. Karbonhidratlar üç farklı özelliklerine göre üç farklı şekilde sınıflandırılırlar;
- Yapılarındaki karbon atomu sayısına göre
- Yapılarındaki aldehid ve keton gruplarına göre
- Yapılarındaki basit şeker sayısına göre
Yapılarındaki basit şeker sayısına göre, karbonhidratlar dört gruba ayrılır. Bunlar; monosakkaritler, disakkartiler, olisakkaritler ve polisakkaritlerdir.
Proteinler
Hayvan vücudunda bulunan yumuşak dokuların ve organların ana öğesini proteinler oluşturmaktadır. Bu nedenle hayvanlara, büyümeleri, yıpranan organlarının yinelenmesi ve hayvanlardan ürün elde edilmesi amacıyla sürekli protein vermek gerekir. Proteinler genel olarak tatlı ve kokusuzdurlar.
Amino Asitler
Amino asitler, proteinlerin temel yapısal birimidirler. Proteinlerin yapısında standart olarak bulunan 20 amino asit vardır. Amino asitler nötr, asidik ve bazik amino asitler olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Amino asitler esansiyel ve esansiyel olmayan olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Peptidler
İki ya da daha çok amino asitin su çıkararak peptid bağı ile birleşmeleri sonucu oluşan bileşiklerdir. Peptidler, doğada çok çeşitli organik maddelerin bileşiminde yaygın olarak bulunurlar.
Proteinlerin Denatürasyonu
Bir protein molekülünün birincil yapısı değişmediği halde, bazı dış etkiler ile özellikle ikincil, üçüncül ve dördüncül yapıları bozulabilir. Bu olaya denatürasyon adı verilir.
Protein Yapısında Olmayan Nitrojenli Bileşikler (NPN’li Bileşikler)
Gerek hayvanlarda gerekse bitkisel organizmalarda proteinlerin yanı sıra protein olmayan ve daha basit yalpıda olan bir kısım nitrojenli bileşikler de bulunur. Bunlara protein yapısında olmayan nitrojenli bileşikler adı verilir. Bunların çoğu suda çözünürler, billurlaşırlar ve diffüze olabilirler.
Su
Su, çiftlik hayvanları için önemli bir besin maddesi olup vücuttaki bileşiklerin en önemlisidir. Yağsız hayvan vücudunun yaklaşık olarak 2/3’ünü su oluşturmaktadır.
Hayvanlar vücuttaki suyun yaklaşık %10’unu kaybederse ölürler.
Suyun Hayvan Vücudunda Bulunuşu
Hayvan vücudundaki su içeriği hayvanın türüne, yaşına ve vücut yağ oranına bağlı olarak değişir. Vücuttaki suyun yarıdan fazlası kaslarda ve %12.5 kadarda kemiklerde bulunur. Yağ dokusunun su içeriği %6-10 arasında değişir. Su molekülünün bir tarafı pozitif yüklü diğer tarafı negatif yüklü etkiye sahiptir. Bu özellik bir çok besin maddesinin çözünmesini ve iyonize olmasını sağlar. Hayvanlar su ihtiyaçlarını içme suyundan, yemlerde bulunan sudan, organik maddelerin oksidasyon sonucu ortaya çıkan metabolik sudan ve negatif enerji dengesi sürecinde parçalanan vücut dokularından elde edilen sudan karşılarlar.
Çiftlik hayvanlarının su tüketimini etkileyen en önemli faktörler günlük olarak tükettikleri yem kuru maddesi miktarı ve çevre sıcaklığıdır.
Çiftlik hayvanları belirli aralıklarla su tüketirler. Su kaybı, oran ya da miktar bakımından sürekli olarak değişmektedir. Hayvanlar, belirli bir süre devam eden su kaybını sınırlamak ya da yem tüketimi kısmak suretiyle su gereksinimlerini azaltarak tepki verirler.
Genellikle insan tarafından tüketilen suyun hayvanlar tarafından da tüketilmeye uygun olduğu kabul edilebilir. Hayvanlar, insanlara göre tuz oranı yüksek suyu daha fazla tolere edebilme yeteneğine sahiptirler. Su kalitesine bağlı olarak hayvanın tüketeceği yem miktarı da düşer.
Mineral Maddeler
Hayvanların yaşamlarını normal olarak sürdürebilmeleri için inorganik ya da minerallere gereksinim duyarlar. Tüm besin maddeleri değişik miktarlarda mineraller içerirler. Mineral maddeler, hayvansal organizma tarafından gereksinim miktarına göre sınıflandırılırlar. Nispeten fazla miktarda gereksinim duyulan mineraller makro elementler, çok az miktarda gereksinim duyulanlar ise iz elementler olarak tanımlanmaktadır.
Makro Elementler
Makro elementler grubuna giren başlıca elementler aşağıda sıralanmıştır.
- Kalsiyum
- Fosfor
- Magnezyum
- Sodyum
- Potasyum
- Klor
- Kükürt
İz Elementler
İz elementler grubuna giren başlıca elementler aşağıda sıralanmıştır.
- Demir
- Bakır
- Molibden
- Manganez
- İyot
- Kobalt
- Çinko
- Selenyum
- Flor
- Krom
- Kalay
- Bor
- Silisyum
- Vanadyum
- Nikel
- Lityum
Vitaminler
Vitaminler, doğal yiyeceklerde çok az miktarlarda bulunan ve yiyeceklerde bulunmaması avitaminoz denilen yetersizlik hastalıklarına neden olan yaşamsal öneme sahip bir organik madde grubudurlar. Vitaminler, yağda ve suda çözünebilmelerine göre iki gruba ayrılırlar.
Yağda çözünen vitaminler A, D, E, ve K grubunu oluşturan vitaminlerdir.
Suda çözünen vitaminler ise, B grubu vitaminler ile vitamin C ( L-askorbik asit) olarak ikiye ayrılmaktadır.
B grubu vitaminlerin en önemlileri aşağıda sıralanmıştır.
- Vitamin B1 (Tiamin)
- Vitamin B2 (Riboflavin)
- Nikotinik Asit (Niasin)
- Vitamin B6
- Pantotenik Asit
- Biotin
- Vitamin B12 (Kobalaminler)
- Folik Asit (Folasin)
- Para Aminobenzoik Asit (PABA)
- Kolin
- İnozitol
Vitamin C (Askorbik Asit, Dehidroaskorbik Asit)
Bütün canlı dokularda bulunur. Doğada çok yaygın olarak bulunan bu vitaminin en zengin kaynakları taze meyve ve yeşil sebzelerdir. Canlıların sağlıklı yaşamaları açısından çok önemli bir yere sahiptir.
Vitamin C yetersizliğinden skorbüt hastalığı gelişir.