Hayvan Yetiştirme Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Giriş
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Tarım ne demektir?
Tarım, çeşitli kaynaklarda farklı şekillerde tanımlanmakla birlikte, bu tanımların tümünün anlam bakımından farklılık taşımadığı görülür. Örneğin, Türk Dil Kurumu’nun (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğünde tarımın tanımı; “Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması, ziraat” şeklinde yapılmıştır. Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğündeki tarım tanımı ise; “İnsanların hayvansal, bitkisel ve diğer maddelere olan gereksinimlerini karşılamak için planlanmış değişik üretim sistemlerini kapsayan geniş bir terim” olarak verilmektedir.
Hayvancılık ne demektir?
Tarımın ana kollarından birisi olan hayvancılık ise, Coğrafya Terimleri Sözlüğü’nde; “Evcil hayvanlar yetiştirerek onların her çeşit ürünlerinden, kimilerinin de güçlerinden yararlanmayı amaçlayan ve geniş anlamda tarımsal yaşamın bir kolu sayılan etkinlik” olarak yer almaktadır. Benzer bir yaklaşımla Emsen (1994), hayvancılık için; “Hayvancılık ekonomik olarak hayvan ve hayvansal ürün elde etmek üzere evcil hayvanların yetiştirilmesi, üretilmesi, ıslahı, bakım ve beslenmesi konuları ile uğraşır” ifadesini kullanmaktadır.
Bu iki tanımdan hareketle geniş anlamda hayvancılık; evcil hayvanları; et, süt, yapağı, tiftik, angora, kıl, keşmir, deri, post, sakatat, kuyruk yağı, yumurta, bal, arı sütü, polen, bal mumu, ipek, barsak, işkembe, boynuz, tırnak, tüy, gübre gibi ürünlerini elde etmek; çeki, yük taşıma, binek, spor, süs, ev hayvanı ve korunma amaçlı olarak yararlanmak üzere uygun koşullarda ve sağlıklı olarak üretmek, ıslah etmek, yetiştirmek, bakım ve beslenmesini sağlamak üzere gerçekleştirilen ekonomik faaliyet olarak tanımlanabilir.
Hayvancılığın yararları nelerdir?
Hayvancılık; gerek doğrudan gıda, gerek gıda ve giyim sanayisine hammadde üreterek, yan ürünleriyle bitkisel üretim başta olmak üzere çeşitli üretim dallarını destekleyerek, gelişmemiş bölgelerle dağlık alanlarda; çeki, ulaşım ve taşıma gücü sağlayarak insanlığa, dünya ve ülke ekonomilerine önemli katkılar vermektedir. Hayvancılığın belirtilen özellikleri özel hayvancılık bölümlerinde daha ayrıntılı olarak açıklanacak olmakla birlikte burada kısaca değinilmesi yararlı görülmüştür.
Hayvansal proteinlerin özellikleri nelerdir?
Proteinlerin yapı taşları aminoasitlerdir. Hayvansal proteinleri oluşturan aminoasitler; yüksek düzeyde, dengeli ve insanların yararlanabilecekleri niteliktedir. Ayrıca vücut dokularının büyüme, gelişme ve yenilenmesinde kullanılan ve insan vücudunda sentezlenemeyen esensiyel aminoasitler sadece hayvansal ürünlerden sağlanabilmekte, bitkisel proteinlerde bulunmamakta veya çok düşük düzeylerde yer almaktadır. Hayvansal proteinlerin diğer bir özelliği de biyolojik değerliliklerinin yüksek yani kaliteli olmalarıdır. Proteinin kalitesi, içerdiği aminoasitlerin yüksek miktarda ve dengeli olmasıyla ölçümlenir. Çünkü insan organizmasının gıdalardaki proteinlerden yararlanma düzeyini, bu proteinleri oluşturan aminoasitlerin en düşük düzeyde olanı belirlemekte, diğer aminoasitler yüksek düzeyde de bulunsa, bu seviyenin üzerindeki kısımlarından yararlanılamamaktadır. Yumurta, süt ve balıkta bulunan proteinlerin sırasıyla % 94, 82 ve 80’i insanlarca değerlendirilebilirken, bu oran fasulye, bezelye ve yulafta sırasıyla 38, 47 ve 66 dır.
Etin beslenmedeki önemi nedir?
Etin beslenmedeki birincil önemi proteininin yüksek biyolojik değerliliğinden kaynaklanmaktadır. Etin bir diğer önemi de yağ içeriğinden kaynaklanmaktadır. Et yağı; enerji kaynağı olduğu gibi, esensiyel yağ asitleri ve yağda eriyen vitaminler bakımından da zengin bir besindir. Et yağı hücre yapısında yer alan ve metabolik reaksiyonlara katılan; linoleik, linolenik ve arahidonik asitlerce ve tiamin (Vit. B1), riboflavin (Vit. B2), folik asit, niacin, piridoksin (Vit. B6) ve B12 vitaminince zengindir.
Sütün beslenmedeki önemi nedir?
Önemli bir hayvansal ürün de süttür. Süt; yeni doğan ve türe göre değişen sürelerde olmak üzere memeli yavrularının beslenmesinde, onların hızlı ve sağlıklı büyümesinde tartışmasız bir üstünlüğe sahiptir. Süt; vücudun karmaşık besin talebinin çok büyük ölçüde karşılanmasını sağlayabilecek bir içeriğe sahiptir. Süt proteini kazein, yüksek biyoloji değerliklidir. Günlük 1 litre süt tüketimi 5-6 yaşa kadar çocukların günlük protein ihtiyacının tamamını, 14 ile 20 yaş arasında ise ihtiyacın en az yarısını karşılamaktadır.
Kalsiyum içeriğinin yüksekliği, sütün beslenmedeki bir diğer önemli niteliğini oluşturmaktadır. Günlük 1 litre süt tüketimi, büyüme çağındaki çocuklar, erginler, yaşlılar ve hatta emziren annelerin kalsiyum ihtiyacını karşılayabilmektedir.
Süt; A vitamini, riboflavin, magnezyum, tiamin, Vit. B6 ve B12 bakımından da zengindir.
Yumurtanın beslenmedeki önemi nedir?
“Normal büyüklükte bir yumurta kapsadığı besin maddeleri bakımından 90 g et, ve 160 g süte eşdeğerdir. Doğa tarafından insanlara özel ambalajı ile sunulması ve hiçbir şekilde hile karıştırılamaması, yumurtaya diğer gıda maddeleri arasında büyük bir özellik kazandırır” (Emsen, 1994). Ayrıca, proteininin yüksek biyolojik değerliliği; kalsiyum, fosfor, potasyum, iyot, demir, magnezyum, bakır, klor, çinko, flor gibi elementler ve B2, B6, B12, A, D, E ve K vitaminleri bakımından zengin içeriği, yumurtayı önemli bir besin kaynağı haline getirmektedir.
Tarım arazilerinin verimliliğinin korunması amacıyla neler yapılabilir?
Tarım arazilerinin verimliliğinin korunması hatta artırılması amacıyla, aynı tarlada her yıl aynı bitkiyi yetiştirmek yerine, ekim nöbeti uygulayarak farklı yıllarda farklı bitkiler yetiştirmek gerekir. Söz konusu nöbet sisteminde hayvan yemi olarak kullanılacak bitkilerin ekimi de yapılmaktadır. Bu bitkilerin işletmedeki hayvanlara yedirilmesi en karlı yoldur. Böylece ürünler daha yüksek değere dönüştürülmüş olduğu gibi, tarlanın verimliliği de artırılmış olur.
Türkiye'de nitelikli kaba yem üretimi amacıyla yetiştirilen bitkilerinden en önemlileri hangileridir?
Yem bitkileri yetiştiriciliği, kaba yem üretiminin güvencesidir. Türkiye’de nitelikli kaba yem üretimi amacıyla yetiştirilen bitkilerin en önemlileri; yonca, korunga ve mısır (hasıl) dır.
Türkiye'de hayvancılığa ilişkin saptamalar nelerdir?
• “Dünya toplam gıda üretimi, nüfusa yeterli düzeydedir. • Ülkeler arası ve içi gıda dağılımı dengeli değildir. • Gıda dağılımı dengesizliği, gelişme yolundaki ülkelerde daha büyük sorundur. • Gıda ve gıdaya ulaşma yetersizliği olan ülkelerde, gıda üretiminin artırılması tek seçenektir. • Türkiye’de kişi başına günlük toplam protein ve enerji üretimi Dünya ortalamasının üstünde ve yeterli düzeyde olmakla birlikte, yıldan yıla azalmaktadır. • Türkiye’nin kişi başına günlük hayvansal protein ve enerji üretimi, Dünya ortalamasının altında ve yetersizdir, ayrıca yıldan yıla azalmaktadır. • Türkiye’de tarım işletmesi sayısı yıllar itibariyle artmış, işletmeler küçülmüştür. • Türkiye’de hayvansal üretim yapan işletmelerin oranı önemli ölçüde azalmaktadır. • Son 70 yıllık süreçte çayır ve mera alanları % 70 daralmıştır. • Yem bitkileri üretim alan ve miktarı artış göstermekle birlikte, üretim yeterli olmaktan çok uzaktır. • Karma yem hammaddelerinin bir bölümü iç piyasadan yeterince karşılanamamakta, bazıları ise tümüyle dışarıdan sağlanmaktadır.• “Dünya toplam gıda üretimi, nüfusa yeterli düzeydedir. • Ülkeler arası ve içi gıda dağılımı dengeli değildir. • Gıda dağılımı dengesizliği, gelişme yolundaki ülkelerde daha büyük sorundur. • Gıda ve gıdaya ulaşma yetersizliği olan ülkelerde, gıda üretiminin artırılması tek seçenektir. • Türkiye’de kişi başına günlük toplam protein ve enerji üretimi Dünya ortalamasının üstünde ve yeterli düzeyde olmakla birlikte, yıldan yıla azalmaktadır. • Türkiye’nin kişi başına günlük hayvansal protein ve enerji üretimi, Dünya ortalamasının altında ve yetersizdir, ayrıca yıldan yıla azalmaktadır. • Türkiye’de tarım işletmesi sayısı yıllar itibariyle artmış, işletmeler küçülmüştür. • Türkiye’de hayvansal üretim yapan işletmelerin oranı önemli ölçüde azalmaktadır. • Son 70 yıllık süreçte çayır ve mera alanları % 70 daralmıştır. • Yem bitkileri üretim alan ve miktarı artış göstermekle birlikte, üretim yeterli olmaktan çok uzaktır. • Karma yem hammaddelerinin bir bölümü iç piyasadan yeterince karşılanamamakta, bazıları ise tümüyle dışarıdan sağlanmaktadır. • Karma yem sektöründe denetim yetersizliği, kalite ve rekabeti olumsuz etkilemektedir. • Tarım işletmeleri yapısal değişimle verimliliği artıracak sermayeye sahip değildir ve sermaye birikim olanağından yoksundur. Kamu kaynakları ise etkin olarak kullanılmamaktadır. • Hayvancılıkta yetiştirici örgütlenmesi yetersizdir. • Hayvancılık sektörüne kamu müdahaleleri, yetiştiriciyi koruma ve üretimi sürekli kılma yerine, gıda sanayinin hammadde ihtiyacını karşılama veya tüketiciyi korumaya yöneliktir. • Hayvan sağlığı konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Fakat gelinen nokta yeterli değildir.
Türkiye'de hayvansal ürünler üretimini arttırmada olanaklar nelerdir?
• “Türkiye hem hayvancılığın geliştirilmesine uygun olan, hem uygun hale getirebilecek hem de hayvancılıktan başka üretim alternatifi olmayan geniş alanlara sahiptir. • Kaba ve karma yem üretimi açısından pek çok olanak mevcuttur. • Türkiye’nin bitkisel üretimi içerisindeki payı olabilecek veya olması gerekenin çok gerisinde olan yem bitkileri üretimini; öncelikle toprak koruma, sonrasında da hayvancılığı geliştirme amacıyla bugünkü düzeyinin çok üzerine çıkarmak mümkündür. • Türkiye; mevcut genotip ve çevre çeşitliliğinden yararlanılarak, bölgelere ve üretim sistemlerine uygun damızlıklar geliştirme, daha da ötesi bunları dış pazarlara sunma olanağına sahiptir. • Türkiye, hayvancılık sektöründeki bilgi açığını kolaylıkla kapatabilecek alt yapıya sahiptir. • Türkiye; etnik, kültürel, tarihsel, dinsel ve coğrafi yakınlıklarını da kullanarak hayvancılıkta bölgesinin öncüsü, hayvan ve hayvansal ürün konusunda her türlü talebe yanıt verebilecek potansiyele sahiptir. • Büyük işletmelerin kurulması ve çoğalması yanında, küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerinin olanaklarının geliştirilmesi ve üretime katkılarının artırılabilmesi mümkündür.• “Türkiye hem hayvancılığın geliştirilmesine uygun olan, hem uygun hale getirebilecek hem de hayvancılıktan başka üretim alternatifi olmayan geniş alanlara sahiptir. • Kaba ve karma yem üretimi açısından pek çok olanak mevcuttur. • Türkiye’nin bitkisel üretimi içerisindeki payı olabilecek veya olması gerekenin çok gerisinde olan yem bitkileri üretimini; öncelikle toprak koruma, sonrasında da hayvancılığı geliştirme amacıyla bugünkü düzeyinin çok üzerine çıkarmak mümkündür. • Türkiye; mevcut genotip ve çevre çeşitliliğinden yararlanılarak, bölgelere ve üretim sistemlerine uygun damızlıklar geliştirme, daha da ötesi bunları dış pazarlara sunma olanağına sahiptir. • Türkiye, hayvancılık sektöründeki bilgi açığını kolaylıkla kapatabilecek alt yapıya sahiptir. • Türkiye; etnik, kültürel, tarihsel, dinsel ve coğrafi yakınlıklarını da kullanarak hayvancılıkta bölgesinin öncüsü, hayvan ve hayvansal ürün konusunda her türlü talebe yanıt verebilecek potansiyele sahiptir. • Büyük işletmelerin kurulması ve çoğalması yanında, küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerinin olanaklarının geliştirilmesi ve üretime katkılarının artırılabilmesi mümkündür.• Bütçe kısıtlarının giderilmesi ve stratejinin değiştirilmesi koşuluyla; Türkiye’de hayvan sağlığı alanında karşılaşılan sorunların üstesinden gelebilecek eğitimli insan gücü mevcuttur. • Türkiye, organik hayvansal üretime uygun alanlara sahiptir. Organik hayvancılık aracılığıyla değişik nedenlerle geleneksel üretim tarzını sürdürmek durumunda olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelirlerinin artırılması mümkündür” (Ertuğrul ve ark. 2009).
Türkiye'de hayvansal ürünler üretimini arttırmadaki kısıtlar nelerdir?
• “Tarımın diğer dallarında olduğu gibi hayvancılık alanında da durum saptamaya yönelik bilgiler önemli ölçüde eksiktir. Var olan bilgiler de yeterli ve güvenilir değildir. • Kamunun hayvancılıkla ilgili uygulamaları genellikle belirlenmiş bir hedefe yönelik olmamakta, geniş çerçeveli ve uzun soluklu bir programın parçası niteliğini taşımamaktadır. Geçici çözümlemelere yönelik bu tip uygulamalar doğası gereği kalıcı sonuçlar üretememektedir. • Tarım ve Orman Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı pek çok anlamda yeterli personel ve teşkilat yapısına sahip olmakla birlikte, uygulama hataları sonucunda düştüğü hantal yapılanmayı etkin hale getirebilecek atılımlar gerçekleştirilememektedir. • Hayvan ve hayvansal ürün piyasası dengesizliğini korumaktadır. Üretici/tüketici fiyat paritesi her iki kesimin de aleyhine işleyen bir yapıdadır. Pazarlama kanallarının sağlıksız işleyişi, bazı ürünleri işleyen sanayi kollarında oligopol bir yapı ve çok sayıdaki pazarlama ara kademesinin ürüne eklediği katma değere görece, yüksek kar sağlamasından kaynaklanan bu durumun kısa sürede ortadan kalkması beklenmemelidir. • Piyasa fiyatlarının denge unsuru olabilecek nitelikteki çeşitli kamu kuruluşları (Yem Sanayi A.Ş., Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu), bu işlevi üstlenecek yapılar oluşturulmadan yok edilmiş, hayvan ve hayvansal ürün piyasası yetiştirici ve tüketici aleyhine işleyen bir niteliğe bürünmüştür. • Meraların besleme kapasitesinin yetersizliği, yem bitkileri üretiminin sınırlılığı ve yoğun yem ana bileşenlerinin yetersiz üretimi nedeniyle kaba ve yoğun yem üretiminin ya yetersiz ya da dışa bağımlı olması, yem/ ürün paritesinin hayvan yetiştiricisi aleyhine oluşmasına neden olmaktadır. • Hayvancılığın çoğu alanlarında yetiştirici örgütlenmesi oluşmamış, bazı alanlarda ise gelişme sürecinin başlangıcında ve oldukça cılız bir yapıdadır. • Hayvancılık işletmelerinin pek çoğunun küçük ölçekli oluşu, karlılığın son derece düşük olması, pazar koşullarında yetiştirici aleyhine olan dengesiz yapı, yetiştiricinin örgütsüzlüğü vb nedenler işletmelerin sermaye artırımını engellemekte, işletme büyüklüğünün artırılması ve üretim sisteminin değiştirilmesine engel teşkil etmektedir. Bazı hayvansal ürünler, özellikle süt piyasasında tekelleşme ve oligopol bir yapı oluşturma eğilimi, orta ve büyük ölçekli sığırcılık yatırımı konusunda heves kırıcı olmakta, mevcut işletmelerin de varlığını tehlikeye düşürmektedir. • Ülke genelinde hayvan varlığının genetik kapasitesini artırmada önemli bir araç olabilecek yapay tohumlamanın yaygınlaşması önündeki engeller kaldırılamamıştır. • Uygun ve nitelikli damızlık hayvan üretimini yeterli düzeye çıkarabilecek önlemler alınamadığı gibi, bunu önemli sayan anlayışlar da terk edilmiştir. • Türkiye’nin kırmızı et ihtiyacının sadece büyükbaş hayvancılık sektörü tarafından karşılanması olası değildir. Açığın kapatılmasında yegâne kaynak olan küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ise son yıllara kadar tamamen kaderine terk edilmiştir. • Türkiye’ye kaçak hayvan girişinin önlenememesi, hayvan sağlığını koruma önlemlerini baltaladığı gibi başta kırmızı et piyasası olmak üzere sektördeki dengesizliğin derinleşmesine de neden olmaktadır. • Hayvan sağlığı ve sağlıklı hayvansal üretimin asgari koşulları sağlanamamış, bu yüzden ortaya çıkan büyük kayıpları önlemek mümkün olamamıştır. • Hayvan aşı ve ilaçlarında dışa bağımlılık azaltılamamış, aksine artmıştır. • Önemli bazı salgın hastalıkların baskı altında tutulması hedeflenmekte, bunların eradikasyonu konusunda yeterli ve etkin çaba gösterilmemektedir. İç piyasada gıda güvenliği konusunda tereddüde ve büyük ekonomik kayıplara yol açan bu durum, dış satım olanaklarını da sınırlandırmakta veya ortadan kaldırmaktadır. • Hayvancılık sektörüne uygulanan teşvik ve destekler konusunda, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, isabetsiz kararlar devam etmektedir. • Hızlı bir şekilde gelişen ve dünya standartlarında üretim gerçekleştirilebilen tavukçuluk sektöründe damızlık ve önemli yem bileşenleri ile aşı ve ilaç gibi girdiler bakımından dışa bağımlılığı kırmaya yönelik olarak hemen hiç çaba gösterilmemektedir. • Araştırma ve geliştirme faaliyetleri yetersizdir. Bu alandaki yapıyı geliştirme ve çağdaş düzeye ulaştırma yerine; var olanı elde tutmaya yönelik bir çabadan dahi söz etmek mümkün değildir. Daha da ötesi, mevcut yapının yük olduğunu varsayan bir anlayışın egemen olduğunu kanıtlayan uygulamalar gerçekleştirilmektedir. • Bakanlığın organizasyonuna yönelik girişimleri, geleceği tasarlamadan gerçekleştirme anlayışı egemenliğini sürdürmektedir. • Hayvan ve hayvansal ürünler dış alımı konusunda var olan iç ve dış baskılar giderek yoğunlaşmaktadır” (Ertuğrul ve ark. 2009).
Türkiye'de hayvansal ürünler üretimini arttırmada tehditler nelerdir?
• “Kentlere göçün yoğunluğunu koruması, en azından küçükbaş hayvan yetiştiriciliğindeki küçülmenin son yıllardakine benzer şekilde sürmesi sonucunu doğuracaktır. • “Kentlere göçün yoğunluğunu koruması, en azından küçükbaş hayvan yetiştiriciliğindeki küçülmenin son yıllardakine benzer şekilde sürmesi sonucunu doğuracaktır. Ülke kaynaklarının bir bölümünün daha değerlendirme dışı kalmasına neden olacak bu durum, kırmızı et açığının daha da büyümesi anlamına gelmektedir. • Et açığının kapatılamaması durumunda Türkiye’ye kaçak hayvan girişi veya besilikkesimlik hayvan, karkas ve lop et ithalatı artan bir seyir izleyecek ve ülkemizin önemli ve sürekli et ithalatçısı konumu daha da belirginleşecektir. • Ekonomik gelişme dışındaki nedenlerle kentlere yoğun göç, sosyal sorunların artması ve çalkantıların oluşmasına neden olacaktır. • Büyükbaş hayvancılık sektöründe alınması gerekli önlemlerin daha da geciktirilmesi, Türkiye’nin Batı ve Orta Avrupa ülkelerinin damızlık, süt, et ve ürünleri pazarı haline gelmesine neden olabilir. • Hayvancılık sektörünün çeşitli alanlarındaki yapısal bozuklukların giderilmemesi halinde özellikle küçük işletmelerin hayvancılığı terk etme süreci en azından devam edecek, daha da kötüsü hızlanacaktır. • Sermaye yetersizliği ve diğer olumsuzluklar nedeniyle büyük işletmelerin kurulamaması ve mevcutların büyüyememesi sektördeki küçülmeyi hızlandıracaktır. • Tarıma dayalı sanayinin, en azından hammaddelerini temin aşamasında tekelleşme eğiliminde olduğu bazı girişim ve uygulamalarından sezinlenmektedir. Bu konuda önlem alınmaması hayvancılık sektörünün sorunlarını daha da artıracaktır. • Hayvancılığa dayalı ulusal sanayinin, çok uluslu sermayenin denetimine girmesi ihtimali artmaktadır. Önlem alınmazsa kısa sürede büyük hayvancılık işletmeleri de çok uluslu sermayenin denetimine girecektir. • AB katılım sürecindeki ülkemizin hayvancılık ve buna dayalı sanayi üretiminin her kaleminde birliğe üye diğer ülkelerin pazarı konumuna gelmesi olasılığı ürkütücüdür. Türkiye’ye özgü olarak öne çıkarılan kalıcı kısıtlamalar bu olasılığı artırmaktadır. • AB’nin Türkiye’ye vereceği kotalar ile bunların işletmelere dağıtılmasında yanlı davranılmasının söz konusu olabileceği ve bunun, sektörün gerçek temsilcilerinin sisteminin dışına itilmesine veya kendi işletmesinde işçi olmasına neden olabileceği olasılığı gözden kaçırılmamalıdır. • Küresel ısınmaya bağlı olarak Akdeniz İklim Kuşağında ortaya çıkabileceği ileri sürülen iklimsel değişiklikler; tarımın ve Türkiye nüfusunun beslenmesinin önünde önemli bir tehdit unsuru olarak varlığını korumaktadır” (Ertuğrul ve ark. 2009).
Türkiye'nin hayvansal ürünler üretimini arttırmada fırsatlar nelerdir?
• “Türkiye, sahip olduğu fiziksel ve biyoiklimsel çeşitliliğe bağlı olarak bitkisel ve hayvansal ürün yelpazesi oldukça geniş bir ülkedir. Mevcut koşullar, bu çeşitliliğin daha da artırılabilmesine olanak sağlayacak niteliktedir. • Türkiye’de yerleşmiş bir hayvancılık geleneği mevcuttur. Koşulların elverişli hale getirilmesi durumunda hayvancılıkta yatırım ve istihdamın hızla artırılması mümkündür. Girişimci ve işgücü konularında bir darlık ile karşılaşılması olası değildir. • Türkiye, bölgesindeki coğrafi yerleşimi, komşusu ülkelerin hayvancılık yapılanması ve hayvansal ürün gereksinmeleri dikkate alındığında, bu alanda öncü ülke konumuna gelme olanağına sahiptir. Belirtilen ülkelerle değişik alanlardaki yakınlıkları da bu hedefi destekleyici faktörlerdir. Bu ülkelere hayvansal ürün ve özellikle de damızlık dışsatımını gerçekleştirme ve hızla pazarını geliştirebilme olanağı mevcuttur. • AB ülkelerinin kuzu ve oğlak eti üretimi, talebin gerisindedir. Türkiye bu açığı kapatabilecek potansiyele sahiptir. • Türkiye koyun populasyonunun çok büyük bölümünü yağlı kuyruklu ırklar oluşturmaktadır. Yağlı kuyrukluluk, kuyruksuz karkastaki düşük yağ oranına bağlı olarak kolesterol oranının düşük olmasını sağlamaktadır. Düşük kolesterollü kuzu eti üretimi ve tanıtımı ile dış satım olanakları geliştirilebilir. • Özellikle İngiltere’ye olmak üzere oğlak eti dış satımı gerçekleştirmek mümkündür. • Koyun ve keçi sütünden yüksek pazar fiyatlı ürünler üretilebilmektedir. Süt toplama, ürüne işleme alt yapısının geliştirilmesi ile gelirlerin artırılması ve dış satımın sağlanması mümkündür.• “Türkiye, sahip olduğu fiziksel ve biyoiklimsel çeşitliliğe bağlı olarak bitkisel ve hayvansal ürün yelpazesi oldukça geniş bir ülkedir. Mevcut koşullar, bu çeşitliliğin daha da artırılabilmesine olanak sağlayacak niteliktedir. • Türkiye’de yerleşmiş bir hayvancılık geleneği mevcuttur. Koşulların elverişli hale getirilmesi durumunda hayvancılıkta yatırım ve istihdamın hızla artırılması mümkündür. Girişimci ve işgücü konularında bir darlık ile karşılaşılması olası değildir. • Türkiye, bölgesindeki coğrafi yerleşimi, komşusu ülkelerin hayvancılık yapılanması ve hayvansal ürün gereksinmeleri dikkate alındığında, bu alanda öncü ülke konumuna gelme olanağına sahiptir. Belirtilen ülkelerle değişik alanlardaki yakınlıkları da bu hedefi destekleyici faktörlerdir. Bu ülkelere hayvansal ürün ve özellikle de damızlık dışsatımını gerçekleştirme ve hızla pazarını geliştirebilme olanağı mevcuttur. • AB ülkelerinin kuzu ve oğlak eti üretimi, talebin gerisindedir. Türkiye bu açığı kapatabilecek potansiyele sahiptir. • Türkiye koyun populasyonunun çok büyük bölümünü yağlı kuyruklu ırklar oluşturmaktadır. Yağlı kuyrukluluk, kuyruksuz karkastaki düşük yağ oranına bağlı olarak kolesterol oranının düşük olmasını sağlamaktadır. Düşük kolesterollü kuzu eti üretimi ve tanıtımı ile dış satım olanakları geliştirilebilir. • Özellikle İngiltere’ye olmak üzere oğlak eti dış satımı gerçekleştirmek mümkündür. • Koyun ve keçi sütünden yüksek pazar fiyatlı ürünler üretilebilmektedir. Süt toplama, ürüne işleme alt yapısının geliştirilmesi ile gelirlerin artırılması ve dış satımın sağlanması mümkündür. • Organik hayvancılığın kolaylıkla geliştirilebilmesini sağlayacak koşullara sahip alanlar azımsanamayacak ölçektedir. • Tavukçuluk sektörü büyük ölçekte üretim ve ihracat yapabilecek kapasitededir. Girdilerde dışa bağımlılığın kırılması bu kapasitenin daha etkin kullanımına olanak sağlayacaktır. • Hayvanların tanınması ve kayıt tutma da dahil, veri toplama ve değerlendirmeyle ilgili pek çok alanda sahip olunan imkanlar işlerin daha doğru ve hızlı yapılması maliyetini azaltmaktadır” (Ertuğrul ve ark. 2009).• Organik hayvancılığın kolaylıkla geliştirilebilmesini sağlayacak koşullara sahip alanlar azımsanamayacak ölçektedir. • Tavukçuluk sektörü büyük ölçekte üretim ve ihracat yapabilecek kapasitededir. Girdilerde dışa bağımlılığın kırılması bu kapasitenin daha etkin kullanımına olanak sağlayacaktır. • Hayvanların tanınması ve kayıt tutma da dahil, veri toplama ve değerlendirmeyle ilgili pek çok alanda sahip olunan imkanlar işlerin daha doğru ve hızlı yapılması maliyetini azaltmaktadır” (Ertuğrul ve ark. 2009).
Türkiye'nin hayvansal ürünler üretimini arttırmada öneriler nelerdir?
• “Türkiye’nin tarımsal envanterini çıkarmak ve bunu kolayca güncellenebilir bir yapıya kavuşturmak gerekir. Bu amaçla; • Tarım Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu başta olmak üzere ilgili kurumlar arasında işbirliği sağlanmalıdır. • Hayvan verimlerine ilişkin bilgilerin ölçüm değerlerine dayalı olarak elde edilmesi için doğrudan bilgi toplayan bir oluşum gerçekleştirilmelidir. Bu amaçla Türkiye’yi temsil eden belirli tespit alanları oluşturulmalı ve bilgi bu alanlardan sağlamalıdır. • Envanter ve tarımsal istatistiklere esas olacak verilerin sürekliliği ve güvenilirliği için mevcut sistem gözden geçirilmeli, günümüz teknolojik olanaklarından daha etkin yararlanılmalıdır. • Kurulacak bilgi toplama sistemi hayvan ve ürün izlemeye olanak sağlayacak nitelikte olmalıdır. • Tarımsal üretimin temel unsurları bakımından Türkiye birbirinden oldukça farklı üretim sistemlerine sahiptir. Bu nedenle hemen her üretim dalı ya da tür için üretim sistemlerine özgü ıslah programları geliştirilmelidir. • Ürün kalitesini geliştirme ve izleme için laboratuvar alt yapısı güçlendirilmeli, sivil toplum örgütleri de bu alanda görev üstlenmelidir. • Kaba yem üretimini geliştirme ve sürekli kılmanın hayvansal üretimle ilişkisi göz ardı edilmeden, üretimin yaygınlaştırılmasını sağlayacak özendirici önlemler geliştirilerek sürdürülmelidir. • Karma yem bileşenlerinden kıt olanların önemli bir bölümü aynı zamanda yağ bitkisi niteliğindedir. Türkiye bu tip bitkilerin yurt içi üretimini artırmak için bu ürünlere özel uygulamalar geliştirmelidir. • Hayvansal üretim için ticari girdi niteliği olan ürünlerin (yem, ilaç, katkı maddesi vb) denetimi sistemli ve sürekli hale getirilmelidir. • Kooperatifler ve yetiştirici birlikleri benzeri sivil örgütlerin geliştirilmesi ve özerk yapıda çalışabilmeleri için gerekli yasal alt yapı hazırlanmalı, kamunun bu örgütler üzerinde baskı oluşturması engellenmelidir. • Üreticilerin fiyat oluşumuna da katılmalarını sağlayacak Pazar mekanizmaları etkin hale getirilmelidir. • Türkiye’nin aşı ve biyolojik madde üretiminde dışa bağımlı olması engellenmelidir. • Hayvan hastalıkları ile mücadelede hastalıkları baskı altına almaya dayalı hayvan sağlığı stratejisi ortadan kaldırmaya yönlendirilmelidir. • Hayvansal üretim çevre ilişkisi ihmal edilmemeli, özellikle gübrenin kirletici etkisini ortadan kaldırmak ve gübreye değer kazandırmak için işletme ve yerleşim birimlerine özgü önlemler geliştirilmelidir. • Hayvansal üretimin toplumun sağlıklı beslenmesi için önemi göz önünde tutulmalı ve Türkiye hemen bütün ürünlerde ihracatçı olmayı öngören bir strateji izlemelidir. • Başta kanatlı yetiştiriciliği olmak üzere, bazı alanlarda özel sektörü damızlık üretimine çekecek teşvikler yapılmalıdır. • Süt başta olmak üzere birçok ürünün alıcısının oligopol bir yapı oluşturmasını engelleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. • Türkiye’de nüfus artışının hızlı sayılabilecek düzeyde sürmesine rağmen, hayvansal ürünler üretiminde arzulanan artışın sağlanamaması, birçok üründe kişi başına tüketimi azaltmıştır. Yaklaşık 10 yıl içerisinde en azından süt üretiminin 15 milyon, kırmızı et ve yumurta üretiminin 1 milyon ton, kanatlı eti üretiminin de 1,5 milyon tona çıkarılması hedeflenmeli ve gerçekleştirilmelidir” (Ertuğrul ve ark. 2009).• Hayvansal üretimin toplumun sağlıklı beslenmesi için önemi göz önünde tutulmalı ve Türkiye hemen bütün ürünlerde ihracatçı olmayı öngören bir strateji izlemelidir. • Başta kanatlı yetiştiriciliği olmak üzere, bazı alanlarda özel sektörü damızlık üretimine çekecek teşvikler yapılmalıdır. • Süt başta olmak üzere birçok ürünün alıcısının oligopol bir yapı oluşturmasını engelleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. • Türkiye’de nüfus artışının hızlı sayılabilecek düzeyde sürmesine rağmen, hayvansal ürünler üretiminde arzulanan artışın sağlanamaması, birçok üründe kişi başına tüketimi azaltmıştır. Yaklaşık 10 yıl içerisinde en azından süt üretiminin 15 milyon, kırmızı et ve yumurta üretiminin 1 milyon ton, kanatlı eti üretiminin de 1,5 milyon tona çıkarılması hedeflenmeli ve gerçekleştirilmelidir” (Ertuğrul ve ark. 2009).
Tarımın ana üretim kolları nelerdir?
Tarım, bitkisel üretim ve hayvancılık olmak üzere iki ana üretim kolundan oluşan bir bütündür.
Besin maddeleri kaç gruba ayrılır, nelerdir?
Proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler, su ve mineral maddeler olmak üzere altı gruba ayrılan besin maddeleri; bitkisel ve hayvansal kökenlidir.
Hayvansal kökenli gıdalar nelerdir?
Hayvansal kökenli gıdalar; et, süt, yumurta ve bal şeklinde sıralanabilir.
Türkiye'de küçükbaş hayvan varlığında azalma yaşanmasının nedeni nedir?
Türkiye küçükbaş hayvancılığı ekstansif yapıdadır. Koyun varlığının büyük bölümünü yerli ırklar oluşturmakta, besleme ağırlıklı olarak otlatmaya dayanmaktadır. İşletmeler küçük, yetiştirici örgütlenmesi yetersiz olduğundan girdi temini, ürün değerlendirme ve pazarlama olanakları sınırlıdır. Buna bağlı olarak üretici pazar fiyatından düşük pay almakta, üretim büyük ölçüde geçimlik olarak yapılmaktadır. Türkiye’de hayvancılığın geliştirilmesine ilişkin hemen tüm girişim ve önlemlerin sığırcılığa yönlendirilmesi, küçükbaş sektörünün genellikle ihmal edilmesi bunda etkili olmuştur. Bu durumun doğal sonucu olarak da küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde gereken gelişme ve ilerlemeyi sağlamak mümkün olmamıştır.
Mera alanlarının daralması, kente göçün körüklenmesi ve kırsaldaki genç nüfusun hayvancılığa ilgisinin azalması belirtilen olumsuzluklara eklenince, küçükbaş hayvan varlığında hızlı bir azalma süreci yaşanmaya başlamıştır
Eradikasyon nedir?
Eradikasyon: Yok etme, söndürme (hastalıklar için) anlamına gelmektedir.