Dünya Ekonomisi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Dünya Nüfusu
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Merkantilizm' i kısaca tanımlayınız?
Avrupa’da 16.yy’dan 18.yy’ın ortalarına kadar uygulanan iktisat politikasına Merkantilizm adı verilir. Merkantilizm arz yönüne ağırlık vermektedir ve ihracat fazlası yaratarak ulusal parayı güçlü tutmak temeline dayanmaktadır.
Klasik iktisat'ı açıklayınız?
Klasik iktisat 1776 ve 1843 yılları arasında yaşanan iktisadi gelişmeleri etkileyen ve Batı’ya hâkim olan iktisadi düşünce akımıdır. 1776’da Adam Smith’in eseri “Ulusların Zenginliği” ile başlamış ve 1843’te John Stuart Mill’e ait “Siyasal İktisadın İlkeleri” eseri ile son bulmuştur.
Klasik iktisatçıları, merkantilistlerden ayıran temel özellik nedir?
Klasik iktisatçıları, merkantilistlerden ayıran temel özellik nicelikten ziyade niteliğe önem vermeleri olmuştur. Klasikler, bireylerin sayıca çokluğunu değil eğitimli olmalarını vurgulamışlardır. Eğitimin yaygınlaşmasında kamusal hizmet talep etmişlerdir. Eğitimli insana güvenen William Godwin (1756-1836), Marquis de Condorcet (1743-1794) gibi iyimserler gelecek konusunda Malthus kadar karamsar değillerdir. İnsanlığın bilgi birikimindeki artışların çok daha adil ve refah içinde yaşayan toplumlar yaratacağına inanmışlardır.
Çevreci kavramını açıklayınız?
Çevreci: Doğal kaynakları ve ekosistemleri korumak için lobi faaliyeti yapan, çevre eğitimi, çevreci eylemler ve örnekler geliştirerek, merkezi ve yerel yönetimlerdeki karar alma süreçlerini etkileme arayışında olan kişi.
Demografi nedir?
Demografi: Demografi, dünyada veya bir ülkede bulunan nüfusun yapısını, durumunu, dinamik özelliklerini inceleyen bilim
dalıdır.
Doğum oranını açıklayınız?
Doğum oranı: Bir yılda doğan canlı bebek sayısının yıl ortası nüfusa bölünmesi ve 1000 ile çarpılmasıyla bulunan orandır.
Nüfus Projeksiyonu nedir?
Nüfus Projeksiyonu: Nüfus projeksiyonu, doğum, ölüm ve göç hareketlerinin ilerideki eğilimleri ile ilgili belli varsayımlara dayanarak nüfusun gelecek zamandaki gelişmesi hakkında tahminlerin yapılmasıdır.
Avrupa'da bilim ve düşünce çağının yaşanmasına neden etmenler nelerdir?
Modern çağlardan itibaren insani değerlerle ilgili bilgi birikiminin artış hızı yükselmeye başlamıştır. Avrupa’da yaşanan Rönesans ve Reform hareketlerinden sonra, matbaanın da etkisi ile felsefe ve bilimde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İnsanlık tarihine XVII. yüzyıl “Us Çağı”, XVIII. yüzyıl ise “Aydınlanma Çağı” olarak geçmiştir. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ortaya çıkan yeni tutumlar ve yeni dünya görüşü uygarlık tarihinde “Düşünce Devrimi” olarak adlandırılmaktadır (Kaya, 2000, S. 16). Tüm bu kazanımlar sonucunda insan yaşamının süresini uzatan, kalitesini arttıran pek çok yenilik birbirini takip ederek hayata geçirilmiştir. Örneğin aşı tekniklerinde gerçekleşen buluşlar, çiçek gibi ölümcül bir hastalığı yeryüzünden kaldırmıştır. Avrupa’da gıda malı üretiminde atılan adımlar yaşam umudunu yükseltmiştir.
Rönesans ve Reform'u tanımlayınız?
Rönesans: Yeniden doğuş anlamına gelen Fransızca bir kelimedir. 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa’da açılan bilim ve sanat
çığırı bu adla anılır.
Reform: 15. ve 17. yüzyıl boyunca tüm Avrupa’yı etkileyen Katolik Kilisesi’ ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir. Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşması, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlaması birçok din adamının tepkisini çekmiştir.
XIX. Yüzyıldaki nüfus patlamasının yol açtığı problemler nelerdir?
XIX. yüzyılda özellikle İngiliz adalarında nüfus patlamasının olumsuz etkileri kolayca izlenebilmektedir. Yoksul kırsal kesim kalabalıklaşan nüfusun barınma, beslenme, giyinme gibi temel gereksinimlerini karşılayamaz hâle geldiği için kırdan kente büyük bir göç yaşanmıştır. Artan gecekondu mahallelerinin çevrelediği şehirler, yeni gelenlerin taleplerine cevap vermekte yetersiz kalmıştır. İşsiz tarım işçileri, işsizliklerinin sebebi olarak gördükleri makinelere çeteler hâlinde saldırmaktadır. Mutlakiyetçi rejimler ise giderek kontrol etmekte zorlandıkları halk üzerinde baskıcı rejimlerinin şiddetini arttırmışlardır.
XIX. Yüzyılın nüfus artışı çözümünü tartışınız?
Avrupa’nın içinde bulunduğu durum bilim adamlarınca iki farklı şekilde yorumlanmıştır. Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi bir grup iyimser bilim adamı insanlığın geleceğine umutla bakarken, Malthus başta olmak üzere diğer bir grup bu konuda karamsardır. İki yüzyıl önceki tartışmadan iyimserlerin haklı çıkma nedenlerini ise o dönemde ortaya çıkan üç önemli gelişmeye bağlamak mümkündür (Kennedy, 1995, s, 7-14). Bunlar aşağıda sıralanmaktadır:
• İngiltere’den yurt dışına yönelen göçler
• İngiltere’de tarımsal üretime uygulanan yenilikler ve kaydedilen ilerleme
• İngiltere’de sanayi devriminin başlaması ve verimlilik artışı
Tarımsal ve sınai üretimdeki artış ve verimli topraklara göç eden İngiliz vatandaşları aracılığı ile anavatana gönderilen kaynaklar İngilizleri dünyanın en zengin toplumu hâline getirmiştir. Böylece nüfusun kaynaklar üzerindeki baskısı teknolojinin gücüyle,
yani insan zekâsının bulduğu yeni üretim, iletişim ve ulaşım yöntemleri ile cevaplandırılmış olmaktadır. Böylece sonuç olarak İngiliz halkı, Malthus’un gerçekleşmesini beklediği kötü kaderden kurtulmuştur.
XX. Yüzyıldaki nüfus patlamasının yol açtığı problemler nelerdir?
Nüfus baskısı ile ortaya çıkan ve dünya ülkeleri arasındaki gerilimi şiddetlendiren çelişkileri dört alt başlık altında incelenmektedir:
- Ekonomik büyüme ile ilgili çelişki: Artan nüfusa bağlı olarak ortaya çıkan talebin giderilmesi ekonomik anlamda büyümeyi gerektirir. Ancak nüfus projeksiyonlarına göre gerçekleşmesi gereken büyümenin şimdiki tüketim kalıpları ile sürdürülmesinin mümkün olmadığı hesaplanmaktadır.
- Askeri nüfusun dağılımı ile ilgili çelişki: Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki çelişkilerin diğer bir kaynağı askeri nüfus büyüklüğüdür. Nüfusu azalan toplumlar savunma gücünü kaybetme korkusu içindedirler.
- Genç ve yaşlı nüfusun dağılımı ile ilgili çelişki: Gelişmekte olan ülkelerin hızlı nüfus artışı ile gelişmiş ülkelerin negatif nüfus artışı iki farklı ülke grubu arasındaki diğer bir çelişki kaynağıdır. Nüfusun 15 ile 65 yaş arasındaki grubu ülke kaynakları üzerinde en az baskı yaratan, üretken gruptur. Bu gruba dâhil olmayan 15 yaşın altındakiler gelişme yolundaki ülkelerin problemidir.
- Göç olgusunun yol açtığı çelişki: Nüfus artışının yol açtığı diğer bir problem göç olgusudur. Kaynak darlıklarının yol açtığı baskı nedeni ile insanlar yerlerinden yurtlarından ayrılmanın riskini göze almaktadırlar. Ülke içinde, kırdan kente göç sosyal problemler yaratmaktadır. Aynı şekilde ülkeler arasındaki göçler çok daha büyük problemlere neden olmaktadır.
Pronatalist kavramını açıklayınız?
Pronatalist: Doğum yanlısı, doğumların artırılmasını savunan görüş. Doğum yanlılarının en önemlisi Fransız filozof Auguste
Comte’dur. Comte savunduğu Pozitivist düşüncede nüfus artışını ve nüfus yoğunlaşmasını ekonomik ve sosyal kalkılmanın
en önemli faktörü sayar.
Göç olgusunun ülkeler arasında çelişki kaynağı olmasının temel nedeni nedir?
Göç olgusunun ülkeler arasında çelişki kaynağı olmasının pek çok nedenini sıralamak mümkündür. En önemli problem ortaya çıkan maddi paylaşımdır. Göç, kaynakların yeniden dağılımına neden olmaktadır. Etnik saığın bozulacağı, ülke sınırları içinde kontrolün kaybedileceği diğer bir endişe kaynağıdır. Yabancılarla birlikte gelebilecek garip yaşam tarzları, dinî kurallar, kültürel alışkanlıklar tepki çekmektedir. Yıllardan beri korunan değerlerin zedeleneceği korkusuna salgın hastalık korkusu da eklenmektedir.
XX. Yüzyılın nüfuz patlamasına ilişkin çözümünü kısaca tartışınız?
Günümüzde ülkeler dışarıdan gelen göçü çeşitli sınırlamalara tabi tutmak istemektedirler. Ancak çaresiz insanları göçten uzak tutmak mümkün olmamaktadır. Günümüzde göçü uyaran en önemli neden enformasyon devrimidir. Televizyonlardan cazip yaşam koşulları tüm dünyaya yansıtılmaktadır.
Klasik ve Neoklasik Yaklaşım açıklayınız?
Klasik ve Neoklasik teoride toplumsal nüfus ulus içinde hareketli fakat uluslararasında hareketsiz olan bir üretim faktörü olarak kabul edilmektedir. Emek ve sermayenin uluslararası mobilitesi düşük kabul edilirken, malların toplumlar arasındaki serbest dolaşımından söz edilmektedir. Klasiklere ve Neoklasiklere göre insanların doğup büyüdükleri topraklardan kopup göçmesi kolay değildir. Yüksek ücretlerin cazibesine kapılıp ülkelerini terk etmeyeceklerdir. Kaldı ki uluslararası mal ticareti, bu malların üretiminde kullanılan üretim faktörleri fiyatlarını da değişik ülkelerde birbirine eşitleyecektir. Ancak bu analizin açıklayıcılığı sınırlıdır. Ücretlerin dünya genelinde eşitlenmesinin gerçek dışı oluşu yanında insanları ülkelerinden koparan pek çok siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel neden bulunmaktadır. Dolayısıyla toprağa bağlılık ikinci plana itilmiş ve göç talebi ön plana çıkmıştır.
Amerika Birleşik Devletlerinin Göç Politikası'nı açıklayınız?
1920’li yıllarda ABD göç politikasına bazı sınırlamalar getirmiştir. 1921 yılında göçlerle ilgili kota getiren ilk yasa kabul edilmiştir. Bu dönemde Japonların ve Çinlilerin ABD’ye göç etmeleri yasaklanmıştır. ABD’nin göçe koyduğu sınırlamalar nedeniyle Avrupa’dan yapılan göçler İngiltere’nin eski sömürge toprakları olan Avusturalya, Kanada, Yeni Zellanda ve Güney Afrika’ya yönelmiştir . İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin göç politikası tekrar esneklik kazanmıştır. Kotalar kaldırılmıştır. Akrabalıklara ve mesleki özelliklere dayalı kabuller arttırılmıştır. Asya kökenli göçlere yeniden izin verilmiştir. Böylece nitelikli elemanların ABD ekonomisine katkılarını arttırmaya yönelik politikalar benimsenmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası göç olgusunun geçtiği aşamalar nelerdir?
- Kuzey Amerika, Avusturalya ve Güney Afrika’ya Avrupa ve Asya’dan hâlen yapılmakta olan göçler
- Vietnam Savaşı sonrasındaki göç
- Küba, Meksika ve Puerto Rico’dan ABD’ye göç
- Eski kolonilerden anakaraya geri dönüş. Güney Asya ve Batı Hind Adaları’ndan İngiltere’ye; Kuzey Afrika’dan Fransa’ya, Endonezya’dan Hollanda’ya; Afrika’dan Portekiz’e geri dönüş
- Güney Avrupa’dan özellikle Türkiye ve eski Yugoslavya’dan Kuzey Avrupa’nın Batı Almanya ve İsviçre gibi patlayan ekonomilerine geçici göç
- Petrol ihraç eden ülkelere ve Japonya’ya Asya’dan giden göç
- Rusya ve Doğu Avrupa’dan ABD’ye ve İsrail’e Yahudi göçü
- Doğu Avrupa’dan, Batı Avrupa’ya ve ABD’ye göç
Bilginin uluslar arası göçünü tartışınız?
Günümüzde ise ülkeler arası ilişkilerde iletişim ve ulaşım teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak çok büyük bir dönüşüm yaşanmaktadır. Küreselleşme kavramı altında çeşitli boyutlarda incelenen bu dönüşüme bilgi çağı da denilmektedir. Artık bilginin ışın hızıyla bilgisayarlar aracılığı ile dünyanın dört bir yanına iletilmesi mümkün hale gelmiştir. Bilgiye en kısa yoldan, en kolay şekilde ulaşmanın teknolojisini kurmuş olan gelişmiş ülkelere dünyanın dört bir yanından bilgi akmaktadır. Kısacası büyük bir bilgi göçü yaşanmaktadır. Günümüzde bilgiye ulaşmak ve onu en doğru şekilde kullanmak becerisine sahip olmak ülkeler için her şeyden önemli hale gelmektedir.