Uluslararası Ticaret Dersi 5. Ünite Özet
Gümrük Tarifeleri Ve Tarif Dışı Ticaret Politikası Araçları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Dış ticaret politikasının en yaygın ve en eski araçlarından birisi olan gümrük vergileri, ithal malların ülke sınırlarından geçişleri sırasında devletçe alınır. Çeşitli mallara uygulanacak vergi oranlarını gösteren listelere tarife adı verilir.
Tarifeler konusunda genelde ülkeler bağımsız hareket eder ancak ülkeler iki veya çok yanlı anlaşmalarla tarife oranını belirleyebilirler, bu tarifelere sözleşmeli (akti) tarife denir. Ülkeler dış ticaretin serbestleşmesi adına tarifeleri indirebilir hatta tamamen kaldırabilir.
Tarifelerin Yaygınlığı
Günümüzde gümrük vergileri yalnızca ithalattan alınmaktadır ancak geçmişte ihracattan ve transit mal geçişlerinden de gümrük vergisi alınması yaygın bir durumdu.
Ülkelerin hükümetlerinin tek taraflı kuralı ile konulan tarifelere otonom tarife adı verilir.
Tarifelerin Geleneksel Amaçları: Hazineye Gelir Sağlama ve Yerli Sanayiyi Koruma
Gümrük vergilerinin uygulanmasında en yaygın amaçlar,
- Devlet hazinesine katkı sağlamak,
- Yerli sanayiyi dış rekabetten korumaktır.
Ülkelerin bütçelerine ise farklı oranda etki eder. Gümrük vergileri az gelişmiş ülkelerin hazinelerinde önemli bir yer tutar gelişmiş ülkelerde ise gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergiler hazinelerde önemli yer tutar. Gümrük vergileri malların girişi sırasında, sınır kapılarındaki görevliler tarafından tahsil edilebilmektedir. Bu vergilerden dolayı dış ticaret yoluyla ülkeye giriş yapan ürünlerin fiyatları yükselir ve aynı ürünü üreten yerli üreticiyi korumuş olur. Eğer bu vergi çok yüksek olursa malın ithalatı tümden engellenmiş olur ve bu gümrük vergisine yasaklayıcı (prohibitive) vergi denir. Bundan daha düşük vergi oranının uygulanmasıyla hem yerli üretici korunmuş olur hem de ithalat sağlanır ve bu ürünlerden gümrük vergisi alınarak hazineye gelir sağlanır.
Gümrük Vergilerinin Konuluş Esasları
Gümrük vergileri spesifik veya ad valorem temel ve bunların ikisini birleştiren karma vergiler üzerinden alınabilirler.
Spesifik vergiler, birim ve ağırlık gibi malların fiziki birimleri üzerinden alınır dolayısıyla bu vergilerin uygulaması kolaydır ancak vergide adalet ilkesi ile bağdaşmaz. Ad valorem ise malın değerinin belirli bir yüzde oranı şeklinde alınır.
- Malın fiziki birimi gibi objektif kısıtlara dayandıklarından Spesifik vergilerin uygulamaları kolaydır.
- Ad valorem vergiler kadar dış koruma sağlamaz spesifik vergiler.
- Ad valorem vergiler kalite ve fiyat farklarının önemli olduğu mallara spesifik vergiler ise daha çok aynı kalitedeki standart ürünlere uygulanırlar.
- Ad valorem vergilerin uygulanabilmesi için malların değerinin bilinmesi gerekir.
- Ad valorem vergisi iç ekonomide o sanayi dalına sağlanan koruma oranını yansıtır.
Gümrük Vergisinin Ekonomik Etkileri
Bir mal üzerine konulan gümrük vergisinin etkileri bir çok açıdan ele alınabilir. Bunlar;
- Dar (kısmi denge) veya geniş (genel denge) açıdan,
- Mikro ve makro analizlerle
Ticaret Hadleri ve Optimum Gümrük Tarifesi
Ticaret hacminde ki daralmanın olumsuz etkilerine karşılık, ticaret hadlerinde ki iyileşmeden doğan net refah artışlarını maksimum yapan gümrük tarifesi oranını optimum tarife denilmektedir.
Etken Dış Koruma
Nihai mal ve onun üretiminde kullanılan girdilerin tarife oranları göz önünde bulundurulup bu iki tür tarife uygulamasına dayanarak hesaplanan gerçek koruma oranlarına etken koruma oranı denir.
Malın yurtiçi katma değerinin ne oranda korunduğunu ifade eden, nihai mal ve girdiler üzerinde ki gümrük tarifeleri sonucudur. Buna da etken koruma denilmektedir.
Etken koruma, girdiler üzerindeki tarife oranı ile ters orantılı bir ilişki içerisindeyken nihai mal üzerinde ki tarife oranı ile de doğru oranda bir ilişki içerisindedir.
Üretimde tek girdi yerine birden fazla girdi kullanılması durumunda da etken koruma geçerlidir.
Bir malın üzerine belli oranda bir tarife konulması o malı üreten yurtiçi endüstrilere aynı oranda koruma sağladığı anlamına gelmez. Gerçekte iç endüstrilerin ne oranda korunmakta olduğu etken koruma oranına bağlıdır.
Miktar Kısıtlamaları
Miktar kısıtlamalarını Geleneksel olarak tarife dışı araçların ağırlıklı bir bölümü oluşturur. İthalat kotaları ve ithalat yasakları miktar kısıtlamaları arasında önemli bir yer tutar.
Ödemeler bilançosunun açıklarını önlemek veya yurtiçi sanayi veya tarım kesimini korumak gibi nedenlerle ithalat kotaları kullanılır.
İthalatı kotalarla kısıtlamanın en son şekli ithalat yasaklarıdır. İthalat yasaklarına şu gibi nedenlerle başvurulabilir;
- Ekonomi için önemsiz veya lüks sayılan malların ithaline izin verilmeyerek kıt döviz kaynaklarından tasarruf sağlanır.
- Yerli sanayi dış rekabetten tam olarak korunur.
- Dış açıkların kapatılmasına katkı sağlar.
Döviz Kontrolü
İthalat kotaları ve çoklu kur sistemleri döviz kontrolü veya kambiyo denetimi adı veriler sistem ile birlikte uygulanır. döviz kontrolü döviz çıkışlarını kotalar ise mal akımlarını sınırlandırır.
Döviz piyasasına yapılan hükümet müdahalelerine ve dövizle ilgili işlemler üzerine hükümetin koymuş olduğu kısıtlamalara döviz kontrolü adı verilir. Her türlü döviz işlemleri hükümetin tekeli altındadır. Merkez bankaları döviz alım ve satım işlemlerini yürütmek üzere görevlidirler.
Döviz kontrolleri genellikle sabit kur sisteminde uygulanır ve sabit kurları hükümetler belirler.
Az gelişmiş ülkelerde döviz kontrolü sistemi geniş bir uygulama alanı bulmuştur. ithalatı kısıtlayarak dış ödeme açıklarını önlemek için kullanılabilen bir araç olarak görülmesi bunun önemli nedenlerinden birisidir.
İthalat hacminin mutlak olarak kısıtlanabilmesi ve mevcut döviz rezervlerinin çeşitli dış ödeme ihtiyaçları arasında belirli bir öncelik sırasına göre dağıtılabilmesi az gelişmiş ülkelerin döviz kontrolüne göstermiş oldukları büyük ilginin diğer bir nedenidir.
Üçüncü olarak döviz kontrolü ülkeden sermaye ihracını doğrudan önleyen bir araçtır.
1930’ lardan,1985’lere kadar kötü döviz kontrolü sağlayan ülkelerden biriside Türkiye’dir. Merkez bankasının dışında izinsiz olarak döviz ihraç ve ithalatı ve döviz alım ve satımı yasaklanmıştır. Döviz karaborsacısı bunun sonucunda ortaya çıkmıştır. Merkezi ise Tahtakale olmuştur. Tahtakale piyasası bugünde vardır, ancak bugün bu piyasada yapılan işlemler yasal nitelik kazanmıştır.
Petrol Krizi ve Yeni Korumacılık
1973 Dünya Enerji Krizi’nden sonra baş gösteren “enflasyonla birlikte işsizlik” (stagflasyon)uygulamaları karşısında sanayileşmiş ülkelerde korumacılık akımları yeniden yaygınlık kazanmıştır. Bu yeni korumacılık az gelişmiş ülkelerin yeni ihraç etmeye başladıkları emekyoğun sanayi malları üzerinde ortaya çıkmıştır.
Gönüllü ihracat kısıtlamaları Sanayileşmiş ülkelerde yaygınlaşan “yeni korumacılık” akımları kapsamında en çok kullanılan araçlardan birisidir. Nitelikleri bakımından gönüllü ihracat kısıtlamaları ithalat kotalarına benzerler. Bunların uygulamasını ihracatçı yerine getirir ithalatçı değil. Bu tür kısıtlamalar ithalâtçı durumdaki sanayileşmiş ülkelerle, ihracatçı durumdaki az gelişmiş ülkeler arasında yapılan ikili veya çok yanlı anlaşmalara dayanırlar. Burada ithalatçı durumdaki sanayileşmiş ülkenin bir tür siyasi ve ekonomik baskısı vardır. Anlaşma gereği örneğin Hindistan AB’ye çelik veya Türkiye ABD’ye tekstil ihracatını belirli bir kota ile sınırlandırır. Bu tür anlaşmalara “gönüllü” (!) ihracat kotaları denmesinin nedeni budur.
İhracat Sübvansiyonları
Ekonomik analiz açısından ihracat sübvansiyonları döviz gelirleri üzerinde birbirine ters yönlü iki etki doğururlar. Bunlar;
- Ticaret hadleri etkisi ve
- Döviz kazandırıcı etkidir.
İhraç malları sübvansiyonlar tarafından yabancı para cinsinden ucuzlatılıyorsa dış ticaret hadleri ülke aleyhine değişir. ihraç mallarının dış talep esnekliğinin yeterince yüksek olması durumunda, ticaret hadlerindeki düşüşe karşın, ülkenin toplam döviz gelirleri artar
İhraç sübvansiyonlarına rakip ülkeler büyük tepki gösterirler. Bu nedenle ülkeler ihracatı dolaysız parasal ödemelerle desteklemek yerine dolaylı yollarla destekleme yoluna giderler (sübvansiyonu, düşük faizli kredi, vergi indirimi vb.).
İthalat ve İhracat Vergileri
Hükümetler zaman zaman çeşitli adlar altında vergi alırlar. Bunlar;
İthalatta Fark Giderici Vergileri
Fark giderici vergi uygulamaları İthalatla rekabet eden yerli endüstrileri korumak için başvurulan yollardan birisidir. İthal kotalarına doğurdukları sonuçlar bakımından benzerler. Tarım kesimi için daha çok kullanılırlar. Hükümetler korumak istedikleri sektördeki üreticiler için yüksek iç fiyatlar belirlerler. Minimum ithal fiyatlarını bunlar oluştururlar. Fark giderici vergiler bu yüksek fiyatları geçerli kılmak için kullanılırlar.
İthalatı engellemede fark giderici vergiler çok katı uygulamalardır. İthalat kotalarına benzetebilirler.
İhracat Vergileri
Malların ihracından çeşitli isimler altında alınan vergilerdir. İhracatının sınırlanmaya yönelik olması diğer araçlardan farklı olmasının sebebidir. Gelişmekte olan ülkelerde oldukça yaygındır. Ancak sanayileşmiş ülkelerde fazla kullanılmamaktadır. Dünya ihracat piyasalarında önemli yeri olan ülkeler, ticaret hadlerini geliştirmek için ihracat vergilerini kullanma yoluna gidebilirler.
Monopoller ve Karteller
Yüksek fiyat uygulamaları ile kazanç elde etmesi Monopolcü uygulamaların en temel özelliğidir. Fiyat farklılaştırması yapmak Monopolcü firmanın karını artırabilmesi için başvurabileceği bir yoldur. Firma daha sonra fiyatları yükseltme düşüncesi ile geçici bir süre dış piyasa fiyatlarını düşürme yoluna gidebilir.
- İhracat monopolleri ve Damping
- Dampinge Karşı Hükümet Politikaları
Karteller
Karteller, benzer mal veya hizmetleri üreten firmaların fiyatları belirlemek, üretimi kısmak, piyasaları bölüşmek veya yeni teknolojilerin uygulamaya konmasını sınırlandırmak gibi amaçlarla aralarında yapmış oldukları anlaşmalardır.
Karteller geçici anlaşmalardır; kartele giren firmalar bağımsızlıklarını kaybetmezler. Bu özellikler onları şirket birleşmelerinden (tröstler) ayırır. Karteller, fiyatı yükseltip kârı artırabilmek için üretimi suni olarak kısma yoluna giderler. Bunun içinde kartele giren her firma için bir ihracat kotası belirlenir.