Uluslararası Ticaret Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Faktör Donatımı (Heckscher-Ohlin) Teorisi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi kimler tarafından yorumlanmıştır?
Karşılaştırmalı üstünlüklerin eksikliğini gidermek üzere Ricardo'dan yaklaşık bir asır sonra ortaya atılan bir açıklama, faktör donatımı teorisidir. (factor endowment theory). İsveçli İktisatçı Eli Heckscher (1879-1952), 1919 yılında yayımlanan bir makalesine dayanan bu yeni yaklaşıma "faktör oranları teorisi" (factor proportions theory) adını vermiştir. Daha sonra Heckscher!in öğrencisi Ohlin tarafından konu tekrar ele alınmıştır.
Heckscher-Ohlin teorisinin dayandığı temel düşünce nedir?
Heckscher-Ohlin Teorisi oldukça açık, basit ve rasyonel bir düşünceye dayanır. Teoride savunulan ana düşünceyi şu şekilde ifade edebiliriz: Bir ülke hangi üretim faktörüne zengin olarak sahipse, üretimi o faktörü yoğun biçimde gerektiren mallarda karşılaştırmalı üstünlük elde eder, yani onları daha ucuza üretir ve o alanlarda uzmanlaşır. Diyelim ki ülke, üretim faktörlerinden emeğe göreceli olarak daha bol biçimde sahiptir. Böyle bir ülkede normal olarak emek yoğun mallar daha ucuza üretilir. Bunun gibi, sermaye faktörüne zengin olarak sahip bulunan ülkelerin de sermaye-yoğun malları daha ucuza üretmeleri beklenir.
Heckscher-Ohlin teorisinin dayandığı iki ana varsayım nedir?
Heckscher-Ohlin Teorisi'nin dayandığı iki anavarsayım şunlardır:
- Ülkeler faktör donatımları bakımından birbirinden farklıdırlar. İki ülkeli modelde bir ülke emek, diğeri ise sermaye bakımından zengin ülkelerdir.
- Mallar faktör yoğunlukları ya da nisbi faktör kullanım oranları bakımından da farklılık gösterirler. Bazı mallar emeğe oranla daha çok sermaye, ya da tersine, sermayeye göre daha çok emek gerektirirler. Birinci türdeki mallara sermaye-yoğun, ikinci türdekilere de emek-yoğun mal adı verilir.
Faktör donatımı nedir?
Heckscher-Ohlin modelinin temel varsayımlarından birisi ülkelerin faktör donatımı bakımından birbirinden farklı olmalarıdır. Faktör donatımı ise iki ayrı şekilde tanımlanabilir: Fiziki ve ekonomik tanımlama. Birinci yaklaşımda faktör bolluğu kavramı arz yönüyle ele alınır. Diğer bir deyişle, faktör donatımı, üretim faktörlerinin fiziki miktarları ya da faktör stoku ile açıklanır. Bu yaklaşım açısından faktör donatımını belirlemek için ülkelerin sermaye stoku/emek stoku oranlarını karşılaştırmak gerekir. Ekonomik yaklaşımda
ise faktör donatımı faktör fiyatları ile tanımlanır. Bu kıstas hem arz, hem talep güçlerine dayanır. Genel bir kural olarak, ülkenin göreceli anlamda zengin biçimde sahip olduğu faktörün fiyatı daha ucuzdur. Dolayısıyla iki ülkedeki göreceli faktör bedelleri karşılaştırılarak bu ülkelerin faktör donatımı özellikleri konusunda bir sonuca varılabilir.
Heckscher-Ohlin teorisinde faktör bolluğunun hangi kıstasa göre tanımlandığı neden önemlidir?
Heckscher-Ohlin teoreminde faktör bolluğunun hangi kıstasa göre tanımlandığının özel bir önemi vardır. Çünkü fiziki tanımlama durumunda teoride öngörülene ters bir sonuç ortaya çıkabilir. Örneğin eğer ülkede sermaye bol olmasına karşın sermaye fiyatları göreceli olarak yüksekse, o takdirde sermaye-yoğun mallar pahalılaşacak ve dolayısıyla ülke bu tür malları ithal edip emek-yoğun malları dışarıya ihraç etmek durumunda kalabilecektir. Bu ise, teoride öne sürülen görüşe ters bir sonuçtur.
Faktör yoğunluğu nedir?
Faktör yoğunluğu malların üretiminde kullanılan göreceli sermaye/emek oranlarını ifade eder. Bir malın üretiminde kullanılan girdilerle elde edilen ürün arasındaki teknik ilişkiye üretim fonksiyonu (production function) adı verilir. Geometrik olarak üretim fonksiyonu eş ürün eğrileriyle (iso-quant curves) gösterilir. Diğer bir deyişle, eş ürün eğrisi, teknolojinin koyduğu sınırlandırmalar altında bir maldan aynı miktarı üretmek için kullanılması gereken emek ve sermaye bileşimlerini gösteren bir eğri biçiminde tanımlanabilir.
Teknolojinin bir faktörün belirli ölçülerde öteki faktörün yerine kullanılabilmesine olanak verdiği durumlarda eş ürün eğrisi nasıl şekillenir?
Teknolojinin, bir faktörün belirli ölçülerde öteki faktörün yerine kullanılabilmesine (ikame edilmesine) olanak verdiği durumlarda eş ürün eğrisi orijine göre dış bükey olur. Bu şekliyle tüketici kayıtsızlık eğrilerine benzerler.
Faktör fiyatları değiştikçe durum nasıl değişir?
Faktör fiyatları değiştikçe normal olarak, teknolojinin elverdiği ölçüde ucuzlayan faktör pahalılaşan faktörün yerine kullanılır (ikame edilir). Yani her iki malın üretimi daha sermaye-yoğun duruma gelmiştir. Bunun anlamı gayet açıktır: Maliyet minimizasyonu gereğince ucuzlayan sermaye faktörü, pahalılaşan emek faktörünün yerine geçmiştir.
Sermayesi bol olan bir ülke ile emekçe zengin olan bir ülke teori grafiğinde nasıl şekillenir?
Sermayeye bol olarak sahip olan ve motor üretimi de sermaye yoğun olduğu için, bu ülkenin üretim olanakları eğrisi motor ekseni yönünde daha uzundur. Emeğe zengin biçimde sahip ülkenin üretim olanakları eğrisi de tekstil yönünde dışa doğru daha genişler.
Eğer klasik varsayımın tersine, uluslararası işgücü akımlarının tamamen serbest olduğu kabul edilirse ülkelerarası ücretler ne durumda olur?
Eğer klasik varsayımın tersine, uluslararası işgücü akımlarının tamamen serbest olduğu kabul edilirse, ülkeler arasında ücret eşitliği kendiliğinden sağlanır. Çünkü ücret farklılığı bulunduğu sürece işçiler, ücretlerin düşük olduğu bölgelerden yüksek olduğu bölgelere doğru kayacak ve sonunda ücret düzeyleri eşitlenecektir. Düşük ücretli ülkeler dışarıya işçi gönderdikçe, burada işgücü arzı azalır ve ücretler yükselir. Yüksek ücretli ülkelerde ise tersine, yabancı işçi ithal edildikçe işgücü arzı bollaşacak ve dolayısıyla ücretler düşecektir. Bu iki ters eğilimin sonunda ücretler belirli bir düzeyde karar kılarlar. Kuşkusuz aynı mekanizma sermaye faktörü için de işler.
Heckscher-Ohlin modelinde mal ticareti yoluyla ticaret yapan ülkelerde ücret eşitliğini nasıl sağlanır?
Heckscher-Ohlin modeline göre serbest ticaret ve onu simgeleyen uluslararası uzmanlaşma, ülkelerin bol olarak sahip bulundukları faktörlerin fiyatını yükseltip kıt faktörlerin bedelini düşürerek ülkeler arasında fiyatların eşitlenmesine neden olmaktadır. Ülkeler arasında faktör fiyatları eşitliğini sağlayan uluslararası faktör hareketi değil, serbest ticarettir.
Günümüzde, ticaret yapan ülkeler arasında homojen faktörler için tam bir ücret ve faiz oranları eşitliğinin bulunmamasının sebepleri nelerdir?
Bunun pek çok nedeni bulunabilir. Örneğin hükümetlerin dış ticaret üzerine koydukları kısıtlamalar, ülkelerin kullandıkları üretim teknolojilerinin birbirinin aynı olmaması, üretim faktörlerinin homojen olmaması, taşıma giderleri, sendikaların kısıtlayıcı etkileri, vs. gibi etkenler bunlar arasındadır. Bu koşullar altında uygulamada dış ticaretin uluslararası faktör fiyatlarındaki farkları azaltma yönünde bir etkide bulunacağını savunmak daha gerçekçi olur.
Stolper-Samuelson teoremi neyi savunur?
Stolper-Samuelson teoremine göre, serbest ticaret ihracat endüstrilerinde yoğun kullanılan faktörün lehinedir, oysa korumacılık ithalata rakip endüstride yoğun kullanılan faktörleri yararlandırır. Başka bir deyişle, korumacılık dolayısıyla ekonomi bir bütün olarak kaybetse de ithalata rakip kesimde çalışanlar bundan yararlanırlar.
Bir ülkenin gümrük tarifesi koyması hangi sonuçları doğurur?
Ülkenin bir gümrük tarifesi koyması, kıt kaynağının reel gelirini yükseltici etkide bulunur. Bunu açıklamak için sermaye zengini olan, dolayısıyla teoriye göre sermaye-yoğun mallar ihraç edip emek-yoğun mallar ithal eden bir ülkeyi ele alalım. Bu ülke emek yoğun ithal malları üzerine bir tarife koyunca, gerek iç tüketiciler, gerekse iç üreticiler açısından emek-yoğun malların iç fiyatları, sermaye yoğun malların iç fiyatlarına oranla yükselir. Dolayısıyla da reel ücret gelirleri artar.
Metzler paradoksu nedir?
Gümrük tarifeleri, yurtiçi üretici ve tüketiciler açısından ithalata rakip malların fiyatını, ihraç mallarının fiyatına oranla yükselttiği sürece, Stolper-Samuelson teoremi analitik bakımdan geçerli olacaktır. Ancak, gümrük tarifeleri bu fiyat oranını düşürürse adı geçen teorem geçerliliğini yitirir. Bu duruma ise "Metzler paradoksu" adı verilmektedir.
Teorinin iktisatçılara çekici görünen yönleri nelerdir?
- Teori çok sağlam bir mantık yapısına dayanır; konulan varsayımlardan tartışmasız sonuçlara ulaşılır.
- Matematik ve geometrik yöntemlerin uygulanmasına çok elverişlidir.
- Dış ticareti, ülkelerin faktör donatımı ve üretim teknolojisi gibi en yalın özelliklerine bağlar.
- Bu teori yardımıyla kalkınmanın dış ticarete etkileri, uluslararası faktör akımlarının nedenleri, dış ticaretin gelir dağılımına etkileri vs. gibi bir dizi önemli sorun açıklıkla cevaplanabilmektedir.
- Bir başka özelliği de, yalnız "mantıken doğru" teoremlerin elde edilmesine değil, aynı zamanda test edilebilir hipotezlerin kurulmasına da olanak vermesidir. Bir teorinin sağlamlığı hiç kuşkusuz onun gerçek olayları açıklamadaki başarısıyla ölçülebilir.
Girdi-çıktı tekniğini kim geliştirmiştir?
Harvard Üniversitesi profesörlerinden Wassily Leontief, 1930'larda endüstriler arası bağlantıları kantitatif olarak ölçmeye yarayan ve girdi-çıktı (input-output) tablosu denilen tekniği geliştirmiştir. Ancak ondan sonradır ki malları emek ve sermaye bileşimine ayırma olanağı doğmuştur.
Heckscher-Ohlin teorisinin ilk uygulamalı testi hangi ekonomi üzerine yapılmştır?
Heckscher-Ohlin teorisinin ilk uygulamalı testi, Leontief tarafından Amerikan ekonomisi üzerinde yapılmıştır. Yazar, Amerika'nın tüm dış dünya ile olan ticaretini ele almış, ihracatta ve ithalâtta bir milyon dolar değerinde "temsili mal balyaları" (bileşimi ihracat ve ithalâtla aynı olan örnek mal bileşimleri) düzenleyerek bunları üretmek için gerekli olan emek ve sermaye miktarlarını hesaplamıştır.
Leontief’in çalışmasına yapılan eleştiriler nelerdir?
Leontief'in araştırmasına karşı pek çok eleştiri yapılmıştır. Bu eleştirilerin bazılarında yöntem konusu üzerinde durulmuş ve örneğin çalışmanın yapıldığı 1947 yılının, savaşın hemen sonrasına rastlaması dolayısıyla tipik bir yıl olmadığı, çünkü ABD'den Avrupa'ya normal sanayi ürünleri ihracatı yapılamadığı öne sürülmüştür. Leontief, 1956'da bu eleştiriye cevap vermek üzere 1951 yılının dış ticaret verilerini (ve ilk çalışmadaki gibi 1947 yılının girdi çıktı tablosunu) kullanarak araştırmasını tekrarlamıştır (1951 yılı genellikle Savaş sonrası onarım faaliyetlerinin tamamlandığı yıl olarak kabul edilir). Bu ikinci araştırma sonucunda Amerika'nın ithalatındaki göreceli yüksek sermaye yoğunluğunun biraz azaldığı, fakat çelişkinin yine de ortadan kalkmadığı görülmüştür.
Fakör Donanım Testinin sonuçları nelerdir?
Leontief Çelişkisinin tatmin edici biçimde açıklanamamış olması Heckscher-Ohlin Teorisi'nin geçerliğine duyulan kuşkuları artırmış ve teorinin diğer ülkeler üzerinde de test edilmesine yönelik çalışmaları hızlandırmıştır. Faktör Donatımı Teorisi'ni test için çok sayıda ülke üzerinde yapılan çalışmaların sonucunda, bugün teorinin daha çok vasıfsız emek zengin az gelişmiş ülkelerle sermaye zengin gelişmiş ülkeler arasındaki ticareti (endüstriler-arası ticareti) açıklamakta başarılı olabileceği noktasında bir görüş birliği oluşmuş durumdadır. Gerçekten de, ancak bu iki grup ülke arasında faktör donatımı bakımından büyük farklar bulunmaktadır. Nitekim bunların birbirlerinden alıp sattıkları mallar da, örneğin tarım ve sanayi ürünleri gibi, genellikle farklı endüstrilere aittir.
Neo-faktör donatımı teorisi nedir?
Faktör donatımı teorisi ile nitelikli işgücü (skilled labor) hipotezi arasında büyük bir benzerlik vardır. Gerek işgücünün eğitilmesi, gerekse fiziki sermayenin yaratılması tasarrufu gerektirir. Gerçek hayatta, nitelikli emek-yoğun mallarla sermaye-yoğun mallar genellikle birbirinin aynısıdırlar. O yüzden bazı iktisatçılar bu ikisinin "türetilmiş" (man-made) kaynaklar adı altında birleştirilmesini önerirler. Heckscher-Ohlin teorisinin bu yönde değiştirilmiş şekline, "neo-faktör donatımı" teorisi denmektedir.
Teknoloji açığı hipotezi kim tarafından ortaya atılmıştır?
Teknoloji açığı hipotezi 1961'de Posner tarafından ortaya atıldı. Buna göre, sanayileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin büyük bir bölümü, yeni mal ve üretim süreçlerine dayalıdır.
Teknoloji açığı hipotezi nedir?
Sanayileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin büyük bir bölümü, yeni mal ve üretim süreçlerine dayalıdır. Bunlar çoğunluğu ileri sanayileşmiş ülkelerde kurulu bulunan yenilikçi firmalar tarafından geliştirilirler. Yenilikler, patent ve fikri mülkiyet hakları yasaları ile korunur. Başka bir deyişle, bir yeniliği ilk kez bulan firma onun monopolcüsü olur. Başkalarının, o buluşu izinsiz kullanması değinilen bu yasalarla önlenir. Dolayısıyla teknoloji açığı hipotezine göre, yeni bir mal veya üretim süreci bulan sanayileşmiş ülkeler, bu malların ilk ihracatçıları olurlar. Ancak zamanla teknoloji taklit yoluyla, ya da serbest bir mal durumuna gelerek öteki ülkelerin eline geçtikten sonra, o ülkeler emeğin ucuzluğu veya doğal kaynak üstünlükleri nedeniyle söz konusu malı ilk icat edenden daha ucuza üretirler. Böylece adı geçen mal daha az gelişmiş durumdaki bu ülkeler tarafından ihraç olunmaya başlanır. Malı ilk icat edenler bu ülkelerle rekabet edemedikleri için onu şimdi dışarıdan ithal ederler. Bunun en tipik örneği dokumacılık ürünleridir.
Ürün dönemleri hipotezi nedir?
Hipotezde öne sürülen görüşe göre, bazı ülkeler halen var olan mallarda, bazıları da yeni mallar üretiminde uzmanlaşırlar. Ancak kritik önem taşıyan varsayım şu ki bir mal, yeni mal durumundan eski mal biçimindeki yaşam dönemlerine geçerken üretimin coğrafi yeri de değişir. Vernon'a göre, teknolojik yenilikler ve yeni malların geliştirilmesi ileri sanayileşmiş ülkelerde, özellikle de ABD'de oluşur. Bu durum, yüksek derecede eğitilmiş işgücünün ve AR-GE'ye yapılan göreceli yüksek harcamaların bir sonucudur.
Ürün dönemleri hipotezine göre yeni malın üretiminde ilk aşama nedir?
Ürün dönemleri hipotezine göre yeni malın üretimi önce ufak çapta yapılır. Üretim sürdürüldükçe üretime ilişkin sorunlar çözümlenir ve ürün geliştirilir. İlk aşamadaki ufak ölçekli üretim ihracata değil, iç piyasa talebini karşılamaya yöneliktir. Ayrıca, başlangıçta üretimin tüketiciye yakın yerde gerçekleştirilmesi gerekir. Çünkü malın geliştirilmesinde destek (feedback) sağlayan onlardır. Burada yalnızca yurtiçi firmalar yeni teknolojiye sahip olduklarından, üretim yeniliği bulan firmanın ülkesinde yapılır.
Ürün dönemleri hipotezine göre yeni malın üretiminde ikinci aşama nedir?
İkinci aşamada ürün hemen hemen tam olarak olgunlaştırılmıştır. Bu aşamada üretim hızlandırılır, satışlar önce iç piyasaya yöneliktir, sonra ihracata başlanır. Böylece malın iç tüketimi ve iç üretimi artar; fakat dışarıda gelişen bir talep de bulunduğu için üretimdeki artış hızı çok daha yüksektir. Üretici firma halen yeni teknolojiyi tek başına elinde tutmaktadır.
Ürün dönemleri hipotezine göre yeni malın üretiminde üçüncü aşama nedir?
Giderek üretim yöntemi, deneme-yanılma veya deneyleme konusu olmaktan çıkar ve üretim teknolojisi standartlaşır. Böylece üçüncü aşamaya geçilir. Artık yenilikçi firma içte ve dışta teknoloji lisansı vermeyi kârlı bulmaya başlar. Standart üretimin maliyetini düşürmek için üretim, örneğin işçi ücretlerinin düşük olduğu öteki ülkelere kaydırılır. Çünkü icatçı ülkede yüksek derecede kalifiye işgücü dolayısıyla, üretim maliyetleri göreceli olarak yüksektir. Kısacası artık AR-GE harcamalarına ve yüksek mühendislik becerilerine sahip emeğe gerek kalmayan bu aşamada, üretimin başka ülkelere aktarılması daha ekonomik duruma gelir.
Tercihlerde benzerlik hipotezi neyi konu alır?
İsveçli İktisatçı Brunstam Linder'in 1961'de geliştirdiği tercihlerde benzerlik hipotezi (similarity in preferences) homojen olmayan sanayi ürünleri ticaretini konu alır.
Tercihlerde benzerlik teoremi neyi savunur?
Bu görüşe göre, sözü edilen malların ticareti üretim maliyetlerinden çok, ülkeler arasındaki zevk ve tercihlerin benzerliğine yani talep koşullarına bağlıdır. Zevk ve tercihleri belirleyen temel etken de göreceli gelir düzeyleridir.
İçsel ölçek ekonomileri hangi durumda söz konusudur?
İçsel ölçek ekonomileri (internal scale economies), firmanın kendi üretim ölçeği arttığında ortalama maliyetlerinin düştüğü durumlarda söz konusudur. Otomobil endüstrisi bunun tipik bir örneğidir.
Dışsal ölçek ekonomileri hangi durumda söz konusudur?
Firmanın bağlı olduğu endüstride üretim hacmi genişledikçe onun ortalama maliyetleri düşme gösteriyorsa üretimde dışsal ölçek ekonomileri (external scale economies) söz konusudur. Bilgisayar endüstrisi ve yarı geçişken çip imalatı bunun örnekleridir.
Ölçek ekonomileri uluslararası ticaret yönünden hangi sonuçları doğurur?
Önce, ülkelerin bu tür endüstrilerde uzmanlaşmaları için daha güçlü bir teşvik sağlar. Ülke, iç piyasada tüketicilerin satın alacakları çok sayıdaki maldan az miktarlarda üretmek yerine, ölçek ekonomisine sahip birkaç endüstri üzerinde uzmanlaşmaya gider ve ihtiyacı olan diğer malları dışarıdan ithal eder. Böylece ölçek ekonomileri maliyetleri düşürerek, üretim ve zevkler yönünden birbirine benzer ülkeler arasında bile kârlı ticaret yapma olanağı sağlar.
Dışsal ekonomilere bağlı ticaret ürünlerde çeşitlendirmeyi nasıl arttırır?
Eğer dış ticaretin yapılmadığı varsayılsaydı firmalar yalnızca yurtiçi tüketiciler için üretimde bulunurlardı. Oysa tüketiciler gerçekte ürün çeşitliliğine değer verirler. Yani her malın değişik türlerini tercih edebilirler. Ama kapalı bir ekonomide tüketicilerin sınırlı sayıda oluşu nedeniyle firmalar, ölçek ekonomileri sağlamak üzere bir malla ilgili ancak az sayıda çeşit üretirler.
Endüstriler-arası ticaret nedir?
Dünya ticareti geleneksel anlamda birbirine benzer olmayan, ya da tamamen değişik endüstriler tarafından üretilen malların alım satımı biçiminde düşünülmüştür. Buna endüstriler-arası ticaret (interindustry trade) adı verilir.
Endüstri-içi ticaret nedir?
Günümüzde asıl ağırlık taşıyan aynı endüstriye ait farklılaştırılmış malların alınıp satılmasıdır. Buna da endüstri-içi ticaret (intra-industry trade) denmektedir.
İki-yönlü ticaret nedir?
Endüstri-içi ticaret, yani bir ülkenin aynı genel endüstri kapsamındaki farklılaştırılmış malları hem ihraç,
hem de ithal etmesi, iki-yönlü ticaret (two-way trade) olarak da bilinir.
Endüstri-içi ticaretin önemli ilk kez ne zaman dikkat çekmiştir?
Endüstri-içi ticaretin önemi ilk kez Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun kurulması ve Topluluğa üye ülkeler arasındaki gümrük tarifeleri ve öteki dış ticaret kısıtlamalarının kaldırılması sırasında dikkati çekti. Yapılan uygulamalı araştırmalar, bölge içinde ticaretin serbestleştirilmesi sonucu ticaret hacminin büyük ölçüde genişlediğini, ancak bu artışın daha çok aynı endüstri kapsamındaki farklılaştırılmış malların değişimi biçiminde gerçekleştiğini ortaya koydu.
Heckscher-Ohlin Teoremi ve monopolcü rekabet hipotezi uluslararası ticarete nasıl yaklaşır?
Heckscher-Ohlin Teoremi, uluslararası ticareti karşılaştırmalı üstünlüklere, ya da faktör donatımındaki farklılıklara dayandırır. Oysa monopolcü rekabet hipotezinde, endüstri-içi ticaret mal farklılaştırılması ve ölçek ekonomileri ile açıklanmaktadır. Buna göre, ülkeler arasındaki faktör donatımları ne derece farklı ise karşılaştırmalı üstünlüklere bağlı endüstriler-arası ticaret de o derece büyük olur.
Heckscher-Ohlin Teorisi ve yeni teoriler arasında bir ilişki bulunur mu? Açıklayınız.
Heckscher-Ohlin Teorisi'nin ve yeni teorilerden her birisinin, diğerlerinin kapsamadığı uluslararası ticaret alanlarını açıklamaya yönelik olduğunu, dolayısıyla da aralarında bir tamamlayıcılık ilişkisi bulunduğu belirtebilir. Buna göre, ülkeler faktör donatımı yönünden ne derece farklı iseler aralarındaki ticaret o ölçüde endüstriler-arası türünde olacaktır. Buna karşılık, ülkelerin faktör donatımları ne ölçüde birbirinin benzeri ise aralarındaki ticaret o derecede endüstri-içi ticaret niteliği taşıyacaktır. Konuya kalkınma açısından bakılırsa, bu demektir ki, az gelişmiş ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki ticaret genellikle endüstriler-arası nitelik taşır ve bu tür ticaret Faktör Donatımı Teorisi'ne dayanır. Sanayileşmiş ülkelerin kendi aralarındaki ticaret daha çok endüstri-içi türde olduğundan yeni teorilere göre açıklanır.
Faktör Donatımı Teorisi hangi tür ticareti açıklamak için daha uygundur?
Faktör Donatımı Teorisi ham maddeler, tarım ürünleri ve emek yoğun sanayi malları üzerindeki ticareti açıklamak için yeni hipotezlerden daha uygundur.
Yeni teoremler hangi tür ticareti açıklamak için daha uygundur?
Ürünleri ve emek yoğun sanayi malları üzerindeki ticareti; ölçek ekonomileri ve farklılaştırılmış mallara dayalı yeni teoremler ise yoğun sermaye ve teknoloji içeren sanayi malları üzerindeki endüstri-içi ticareti açıklama yönünden daha uygun bir yapıdadır.
Heckscher-Ohlin Teorisi'nin ana fikri nedir?
Heckscher-Ohlin Teorisi oldukça açık, basit ve rasyonel bir düşünceye dayanır. Teoride savunulan anadüşünceyi şu şekilde ifade edebiliriz: Bir ülke hangi üretim faktörüne zengin olarak sahipse, üretimi o faktörü yoğun biçimde gerektiren mallarda karşılaştırmalı üstünlük elde eder, yani onları daha ucuza üretir ve o alanlarda uzmanlaşır.
Heckscher-Ohlin Teorisi’nin dayandığı ana varsayımlar nelerdir?
Heckscher-Ohlin Teorisi’nin dayandığı iki anavarsayım şunlardır: (a) Ülkeler faktör donatımları bakımından birbirinden farklıdırlar. İki ülkeli modelde bir ülke emek, diğeri ise sermaye bakımından zengin ülkelerdir. (b) Mallar faktör yoğunlukları ya da nisbi faktör kullanım oranları bakımından da farklılık gösterirler. Bazı mallar emeğe oranla daha çok sermaye, ya da tersine, sermayeye göre daha çok emek gerektirirler
Heckscher-Ohlin modelinde faktör donatımı nasıl açıklanır?
Faktör donatımı, üretim faktörlerinin fiziki miktarları ya da faktör stoku ile açıklanır. Bu yaklaşım açısından faktör donatımını belirlemek için ülkelerin sermaye stoku/emek stoku oranlarını karşılaştırmak gerekir. Örneğin
aşağıdaki eşitsizliğe göre Almanya sermaye, Türkiye de işgücü bakımından daha zengin ülkelerdir.
Faktör yoğunluğu ne demektir?
Faktör yoğunluğu malların üretiminde kullanılan göreceli sermaye/emek oranlarını ifade eder.
Emek yoğun malların daha ucuza üretilebilmesinin sebebi nedir?
Diyelim ki ülke, üretim faktörlerinden emeğe göreceli olarak daha bol biçimde sahiptir. Böyle bir ülkede normal olarak emek yoğun mallar daha ucuza üretilir. Bunun gibi, sermaye faktörüne zengin olarak sahip bulunan ülkelerin de sermaye-yoğun malları daha ucuza üretmeleri beklenir.
Heckscher-Ohlin modelinden çıkartılan farklı teoremler hangileridir?
Heckscher-Ohlin modelinden birisi faktör fiyatları eşitliği teoremi, diğeri de Stolper-Samuelson gelir dağılımı teoremi olmak üzere, elde edilen iki önemli sonuç daha vardır.
Wassily Leontief tarafından geliştirilen girdi-çıktı tablosu hangi amaçla kullanılır?
Harvard Üniversitesi profesörlerinden Wassily Leontief, 1930’larda endüstriler arası bağlantıları kantitatif olarak ölçmeye yarayan ve girdi-çıktı (input-output) tablosu denilen tekniği geliştirmiştir. Ancak ondan sonradır ki malları emek ve sermaye bileşimine ayırma olanağı doğmuştur
Heckscher-Ohlin teorisinin ilk uygulamalı testi kim tarafından yapımıştır?
Heckscher-Ohlin teorisinin ilk uygulamalı testi, Leontief tarafından Amerikan ekonomisi üzerinde yapılmıştır. Yazar, Amerika’nın tüm dış dünya ile olan ticaretini ele almış, ihracatta ve ithalâtta bir milyon dolar değerinde “temsili mal balyaları” (bileşimi ihracat ve ithalâtla aynı olan örnek mal bileşimleri) düzenleyerek bunları üretmek için gerekli olan emek ve sermaye miktarlarını hesaplamıştır
Sanayi ülkeleri arasındaki dış ticaretin büyük bir bölümünün nitelikli
işgücü farklılıkları ile açıklanabileceğini savunan teorem hangisidir?
Nitelikli İşgücü teoremi: Keesing ve Kenen gibi yazarlar, sanayi ülkeleri arasındaki dış ticaretin büyük bir bölümünün nitelikli işgücü farklılıkları ile açıklanabileceğine işaret etmişlerdir. Bu görüşe göre belirli türlerdeki mesleki veya nitelikli işgücü bakımından zengin ülkeler, üretimi büyük ölçüde bu faktörlere bağlı olan mallardauzmanlaşırlar. Öte yandan, niteliksiz emeğe bol olarak sahip bulunan ülkeler ise, yoğun biçimde niteliksiz emeği içeren malların üretiminde üstünlüğe sahip bulunmaktadırlar.
Teknoloji Açığı Teoremine göre sanayileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin büyük bölümü hangi unsurlara dayanır?
Teknoloji açığı hipotezi 1961’de Posner tarafından ortaya atıldı. Buna göre, sanayileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin büyük bir bölümü, yeni mal ve üretim süreçlerine dayalıdır. Bunlar çoğunluğu ilerisanayileşmiş ülkelerde kurulu bulunan yenilikçi firmalar tarafından geliştirilirler. Yenilikler, patent ve
fikri mülkiyet hakları yasaları ile korunur. Başka bir deyişle, bir yeniliği ilk kez bulan firma onunmonopolcüsü olur. Başkalarının, o buluşu izinsiz kullanması değinilen bu yasalarla önlenir.
Raymond Vernon tarafından ortaya atılan ve teknoloji açığı hipotezinin geliştirilmis hali olan teorem hangisidir?
Ürün dönemleri hipotezi (product cycle model), teknoloji açığı hipotezinin genelleştirilmiş ve geliştirilmiş bir şeklidir. 1966’da Raymond Vernon tarafından ortaya atılmıştır.
Ürün dönemleri teoreminin en önemli varsayımı hangisidir?
Hipotezde öne sürülen görüşe göre, bazı ülkeler halen varolan mallarda, bazıları da yeni mallar üretiminde uzmanlaşırlar. Ancak kritik önem taşıyan varsayım şu ki bir mal, yeni mal durumundan eski mal biçimindeki yaşam dönemlerine geçerken üretimin coğrafi yeri de değişir.
Tercihlerde Benzerlik Teoremi hangi sanayi ürünlerini konu alır?
İsveçli İktisatçı Brunstam Linder’in 1961’de geliştirdiği tercihlerde benzerlik hipotezi (similarity in preferences) homojen olmayan sanayi ürünleri ticaretini konu alır.
Ölçek Ekonomileri Teoremi'nin öne sürdüğü görüş nedir?
Bazı mallarda ortalama üretim maliyetleri üretim ölçeğine (economies of scale) ya da üretim hacmine bağlıdır. Eğer üretim ölçeği büyürken ortalama maliyetler düşüyorsa, üretimde ölçeğe göre azalanmaliyetler veya artan getiri koşulları geçerlidir.
Monopolcü Rekabet Teoremi, günümüz sanayi üretiminin temel özelliğini nasıl açıklar?
Günümüz ekonomilerinde özellikle sanayi üretiminin temel özelliği homojen değil, farklılaştırılmış malların üretilmekte oluşudur. Uluslararası ticaretin de çok büyük bir bölümü bu farklılaştırılmış nitelikteki malların alım satımını kapsar.
Heckscher-Ohlin Teorisi’nin ve yeni teorilerden her birisinin değindiği, diğerlerinin ise kapsamadığı sonuç nedir?
genel sonuç olarak Heckscher-Ohlin Teorisi’nin ve yeni teorilerden her birisinin, diğerlerinin kapsamadığı uluslararası ticaret alanlarını açıklamaya yönelik olduğunu, dolayısıyla da aralarında bir tamamlayıcılık ilişkisi bulunduğu belirtebilir.
İçsel üretim ekonomileri hangi durumlarda söz konusudur?
çsel ölçek ekonomileri (internal scale economies), firmanın kendi üretim ölçeği arttığında ortalama maliyetlerinin düştüğü durumlarda söz konusudur
Tercihlerde Benzerlik Teoremi'nde uzmanlık ve deneyim ile ihracat arasındaki ilişki nasıl açıklanır?
Linder’e göre bir ülkede firmalar, halkın çoğunluğu tarafından talep edilen ve piyasası geniş olan malları üretirler. İç piyasanın talebini karşılamak için üretim yapıldıkça bu malların üretiminde deneyim ve etkinlik kazanılır; daha sonra da söz konusu mallar zevk ve tercihleri, ya da genel olarak gelir düzeyleri yönünden benzer olan ülkelere ihraç edilir. Diğer yandan, zevk ve tercihleri farklı olan düşük veya yüksek gelirli azınlıkların talebi ise tercihleri kendilerine benzeyen yabancı ülkelerden yapılan ithalatla karşılanır.
Tercihlerde Benzerlik Teoremi'nin açıklayamadığı nokta nedir?
Linder hipotezi, kendi ülkesi İsveç’in dışındaki ülkeler için fazla destek bulmamaktadır. Ayrıca, bir ülkede iç piyasası olmayan, diğer bir deyişle doğrudan doğruya ihracat amacıyla üretilen birçok sanayi malı bulunabilir; teorem bu gibi malların ticaretini de açıklayamaz.
Ürün Dönemleri Teoremi'ne göre ürün dönemleri ne zaman tamamlanır?
Nihayet yenilikçi ülke, kendi iç piyasasında da tamamen devre dışı bırakılınca ürün dönemleri tamamlanmış olur.