Osmanlı İktisat Tarihi Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Üretim Yapısı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Osmanlı Devleti, çoğunlukla ticaret, sanayi ve madencilik işletmeciliği konularında nasıl bir yöntem uygulamıştır?
Tımarda olduğu gibi bu sistem içerisinde de devlet genellikle bizzat işletmecilik yapmamakta bunun yerine etkin bir denetimi ve payına düşen gelirleri toplamayı tercih etmiştir. İşletme işi bir kısım yerli ve yabancı kişilere ve kuruluşlara verilmiştir.
Osmanlı Devletini iktisadî yapı bakımından görülen değişmelere göre hangi ana bölümlere ayıra biliriz?
Osmanlı iktisadî yapısının başlıca iki ana döneme ayırarak inceleyebiliriz:
1.Birinci dönem,temel kurumları, değerleri ve dayandığı ilkeleri ile önemli sayılabilecek bir değişmeye sahne olmadığı için klasik veya tipik olarak nitelendirilebilecek olan "başlangıçtan 18. yüzyılın sonlarına kadar" çok uzun bir süreyi kapsar.
2.İkinci dönem, 19.yüzyılın başlarından itibaren yavaş yavaş temelleri atılan ama yüzyılın ortalarından sonra netlik kazanan değişmelerin çerçevelediği ve modernleşmeye yöneldiği açıkça belli olan yüzyıldan daha kısa bir süreyi kapsar.
Osmanlı yönetiminin iktisat hayatı düzenlerken öncelikli önem verdikleri birinci ilke olan provizyonizm (iaşecilik) ilkesi neydi?
Provizyonizm (iaşecilik) : Buna göre iktisadî faaliyetin amacı, ülke içinde mal ve hizmet arzının mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olmasını sağlamaktı. Mal ve hizmet üretenler önce kendi ihtiyaçlarını karşılamalı, ondan sonra da kademeli olarak bütün toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeliydiler.
Osmanlı Devleti, tarımsal üretimde herhangi bir aksamayı önlemek üzere ne gibi tedbirler almıştı?
Devlet:
60-150 dönümlük küçük ölçekli aile işletmelerini ön görmüştü,
ayrıca toprakların miras yolu ile parçalanmadan babadan oğula geçmesi sağlanıyor ve
köylülerin toprağı terk ederek başka yerlere gitmelerine veya işlemeden bırakmalarına da müsaade etmiyordu.
Osmanlı İktisadi yapısı içinde “Dar Bölge Denge Sistemi”olarak tanımlanan uygulama neydi?
“Dar Bölge Denge Sistemi” olarak tanımlanan bu sistemde, kazanın ihtiyacı karşılandıktan sonra kalan mal kademeli şekilde önce ordu ve sarayın ihtiyaçlarını gidermeye tahsis edilir, kalanı da dev nüfusu nedeniyle İstanbul’a yönlendirilirdi.Bölge içinde üretilen ziraî veya sınaî malların hiçbiri kazanın ihtiyaçlarını karşılamadıkça bölgenin dışına çıkarılamazdı.
Osmanlı da "mîrî toprak" neye denirdi?
Mülkiyeti, beytülmal adına devletin denetiminde tutulan topraklara miri toprak denirdi.
Devlet tarafından, köylü ailelerine işleyebilecekleri ölçekte küçük birimler halinde tahsis edilen mîrî topraklar (ziraî topraklar) ın, özel mülkiyetten farkı neydi?
Köylü toprağını vakıf, hibe veya devletin izni olmadan başkasına devredemez, mazeretsiz üst üste üç yıl ekmeden bırakırsa elinden alınır ve toprağa ihtiyacı olan başka bir köylüye verilebilirdi. Toprağını bırakıp başka yere giderse, gittiği yerde yeni bir tahrir defterine kaydedilmedikçe 10 yıl içinde geri getirilebilir veya “çift-bozan resmi” adı ile önemli bir vergiyi ödemek zorunda kalırdı. Öldüğü zaman toprağı, mirasçılar arasında paylaştırılmadan bütün halinde herhangi bir miras vergisi de alınmadan, oğluna intikal ederdi.
Ziraatta “Reaya Çiftliği” denen ve Halil İnalcık’ın “Çift-hane Sistemi” olarak tanımladığı toprak sistemi nedir?
Bir çift öküzle sürülüp ekilen küçük aile işletmelerine dayanan sistemin adıdır.
Anadolu ziraatının en önemli ürünü olan Buğday üretimi, İmparatorluğun en çok hangi bölgelerinde yapılmaktaydı?
Trakya ovaları, Tuna havzası, Dobruca’dan Don nehrine kadar uzanan düzlükler, Volos’tan itibaren Makedonya ve Teselya ovaları, Batı Anadolu ve Mısır önemli buğday üretiminin yapıldığı bölgelerdi.
“Çeltikçiler” veya “çeltikçi reaya” diye adlandırılan pirinç üreticileri Osmanlı ülkesin de, neden avarız türü olağandışı vergilerden muaf tutulmuşlardır?
Pirinç üretimi, özel sulamadan başlayarak, oldukça farklı süreçler gerektirdiği için “çeltikçiler” veya “çeltikçi reaya” diye adlandırılan pirinç üreticileri daha baştan ayrı bir statüye sahip olup, maden çıkaran veya derbentlerden sorumlu köylüler gibi "avarız türü" olağandışı vergilerden muaf tutulmuşlardır.
Osmanlı da sadece imparatorluk içinde pazarlanan ve yurt dışına ihracatı yasak olan zirai ürünler hangileriydi?
Zeytinyağı ve buğday.
Tütün, nereden getirilerek bütün dünyaya yayılmış bir tarım ürünüdür.
Tütün, Amerika kıtasının keşfinden sonra ilk defa Avrupa’ya getirilmiş ve müteakip yüz yıl içinde de bütün dünyaya yayılmış tarım ürünüdür.
19. yüzyıl boyunca Üretim artışını sürekli kılan iç talebin artmasının temel sebepleri nelerdi?
19. yüzyıl boyunca, şehirlerin nüfusunun artmış olması - demiryollarının yapımıyla - iç pazarların genişlemesidir.
Dünya tarihinde insanlığın kullandığı ilk enerji kaynağı neydi?
Hayvanlardı.
Osmanlı devletin de ihracı tamamen yasak olan sanayi ham ve yan mamul maddeleri nelerdi?
"Deri, pamuk ve pamuk ipliği "gibi sanayi ham ve yan mamul maddelerinin ihracı tamamen yasakdı.
Osmanlı da özellikle 16. yüzyıldan itibaren oldukça gelişen ve önemli bir meslek haline gelen "debbâğlık sanatı" neydi?
Dağıtımdan aldıkları ya da bizzat değişik yerlerden getirttikleri ham derileri işleyen,boyayan ve kullanılabilecek hale getiren deri işçiliği sanatına (debbâğhâne işlemciliği) denirdi.
Osmanlı İmparatorluğu’nda dokuma sanayii, kullanılan hammaddeye göre hangi kısımlara ayrılırdı?
Bunlar Üç kısıma ayrılırdı:
- Keten, kenevir, pamuklu dokuma sanayii
- Yünlü dokuma sanayii
- İpekli dokuma sanayii
Osmanlı devleti dönemin de İpekçilik ve ipek ticareti alanında en gelişmiş olan Anadolu da ki ilimiz hangisidir?
Bursa
1860’larda “Islah-ı Sanayi Komisyonu” kurulmasının amacı neydi?
Bu komisyonun amacı sanayi eğitimi vermek, gümrük resmini arttırmak, sergiler açmak ve en önemlisi şirketleşmeyi esnaf içinde sağlamak gibi amaçlara yönelik görevlere sahipti.
Osmanlılar teknik bakımdan ne zaman Batı’dan geri kalmaya başlamışlardır?
17. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlılar teknik bakımdan Batı’dan geri kalmaya başlamışlardı.