Türkiye Cumhuriyeti Siyasî Tarihi Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
İkinci Koalisyonlar Dönemi (1991-2002)
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
1980 öncesi siyasi liderler ülke siyasetinde tekrar ne zaman aktif bir role gelmişlerdir?
1980 askerî müdahalesinin oluşturduğu yeni anayasal ve siyasal yapı ile seçim sistemi “istikrar” adına belli bir süre Meclisin oluşma sekli üzerinde etkili olsa da özellikle 1991 seçimlerinden itibaren 1980 öncesinin aktif, karizmatik, tecrübeli ve belirleyici siyasi liderleri tekrar ülke siyasetinde etkin konuma gelmişlerdir.
1991-2002 yılları arasını tanımlayan ikinci koalisyonlar döneminde yapılan seçimlerde ne gibi değişik durumlar yaşanmıştır?
11 yıl sürecek bir koalisyonlar dönemi yasarken sosyal ve iktisadi anlamda da bir kaosa sürüklenmiştir. Duruma siyasi partiler açısından bakıldığında ise partiler birbirlerine yakın oylar alırken seçim sistemi nedeniyle bir seçimde kıl payı ülke seçim barajının altında kalan bir partinin diğer seçimde oy patlaması yaşadığı, bir önceki seçimde iktidar olan veya iktidar ortağı olan partinin ise konjonktürel nedenlerle Meclis dışı kalabildiği görülmüştür.
1991-2002 yılları arasındaki dönem ne tür krizlere neden olmuştur?
Bu siyasal kompozisyon 1991’den 2002 yılına kadar Türkiye’de her türlü siyasal, sosyal ve iktisadi tartışmanın hükûmet krizine dönüştüğü veya dönüşebildiği yapısal bir kırılganlığa sebep olmuştur. Bu süreçte partiler arasındaki ideolojik ayrımların önemli bir argüman olarak siyasette kullanıldığı, her türlü iç ve dış gelişmenin de hükûmetlerin kısa sürelerde yıkılabilmesine neden olduğu görülmüştür.
İkinci koalisyonlar döneminde siyasetçilerin 1980 anayasasına karşı tutumu nasıldır?
Türkiye’de siyaseten karşılığı bulunamayan birçok kavram üzerinden tartışmaların yürütüldüğü bu dönemde, siyasal partilerin büyük bölümü demokrasi yanlısı oldukları üzerinden, 12 Eylül askerî müdahalesi ile onun ürünü olan anayasaya karsı oldukları iddialarıyla siyasette kendilerine sağlam bir yer oluşturmaya çalışmışlardır.
İkinci Koalisyonlar döneminde hangi ögeler partilerin güçlenmesine neden olmuştur?
Dünyadaki yaşanan küreselleşme tartışmaları çerçevesinde ve ülkedeki dinî, etnik ve kültürel farklılıkların ön plana çıkartılmasıyla merkez kabul edilmeyen birçok partinin güçlendiği ve ülke siyasetinde söz sahibi olmaya başladığı görülmüştür.
İkinci koalisyonlar döneminde bütün partilerin ortak tutum gösterdiği husus nedir?
Bütün siyasi partiler 1991 seçimlerinden sonraki süreçte ilk baslarda, otoriter çözüm önerileri öne süren ir yapıda olmadıklarını göstermeye çalışmışlardır. Siyasal hayatı daha fazla demokratikleştirmek ön kabulü, hemen hemen tüm partilerde ortak anlayış olarak temellenirken siyasi parti liderleri ülkenin tüm sorunlarına karsı, uyumlu ve uzlaşmacı politikalar yürütmek istedikleri izlenimini vermişlerdir.
İkinci koalisyonlar döneminde yaşanan problemlerden en önemlileri nelerdir?
Her üç-dört yılda gerçeklesen ekonomik krizler, toplumsal kutuplaşmaları körükleyebilecek suikastlar, ayaklanma mahiyetine dönüşen kitlesel hareketlerle bir türlü son verilemeyen ayrılıkçı terör, demokrasinin yerleşmesi adına önemli handikaplar olarak dönemin belirleyici unsurları olmuştur.
İkinci koalisyonlar döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) nasıl bir tutum izlemiştir?
Bu süreçte rejim tehlikesi gibi saikler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) siyasal partiler ile koalisyon hükûmetleri üzerindeki etkisi de demokratik sürecin ülkede tamamlanabilmesi adına önemli engellerden biri olarak ortaya çıkmıştır.
İkinci koalisyonlar döneminde 1982 anayasasına yönelik olarak düzenlemeler yapışmış mıdır?
1982 Anayasası’na ilişkin olarak 1995 ile 2001 yılları arasında yapılan kapsamlı değişiklikler ve değişiklik çabaları önemlidir. Bu bağlamda 1982 Anayasası’nın vesayetçi ve otoriter yapısına karsı, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ile demokratikleştirici, liberal ve sivilleşme yönünde çeşitli yasa teklifleri ve taslakları hazırlanmış ve birçok girişimde bulunulmuştur.
Koalisyon hükümeti ne demektir?
Anayasal demokratik parlamenter sistemlerde, yapılan genel seçimler neticesinde tek bir partinin iktidarı elde edecek vekil sayısını elde edemediği takdirde (meclis üye sayısının yarısından bir fazlası), meclisten güvenoyu alabilecek sayıyı elde edebilmek için birçok parti tarafından kurulan hükümettir.
Özal’ın Cumhurbaşkanlığını diğer Cumhurbaşkanlarından ayıran temel nokta nedir?
1989 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin Sekizinci Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Böylece Turgut Özal, Türk siyasal hayatında, gerçek manada asker geçmişi olmadan cumhurbaşkanı olabilen bir şahsiyet olarak ön plana çıkmıştır.
Özal’dan sonra ANAP (Anavatan Partisi) genel başkanlığına kim veya kimler gelmiştir?
Özal’ın cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkmasından sonra, kurucusu olduğu ANAP önce Yıldırım Akbulut daha sonra da Mesut Yılmaz önderliğinde iki hükûmet daha kurmuştur. Ancak, muhalefetin baskısıyla Mesut Yılmaz hükûmeti, toparlanma veya daha fazla kaybı engelleme amacıyla 1991 Sonbaharında erken seçime gitme kararı almıştır. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan milletvekilliği genel seçimleriyle ülkede yeni bir siyasal döneme girilmiştir.
1991 seçimlerinin en önemli özelliği nedir?
Ülke seçim barajı bu seçimlerde de %10 olarak uygulanmış ve birçok parti seçime ittifaklarla girmek zorunda kalmıştır. Seçimden DYP %27 oy oranıyla 178 milletvekili ile birinci parti olarak çıkmıştır. Daha sonra sırasıyla ANAP %24 oy oranıyla 115 milletvekili; SHP ile HEP ittifakı %20 oy oranıyla 88 milletvekili; RP, MÇP ve IDP ittifakı %16 oy oranıyla 62 milletvekili ve DSP ise %10,75 oranıyla 7 milletvekili ile Mecliste temsil edilmişlerdir.
1991 seçimlerinden sonrası ortaya çıkan en büyük sorun nedir?
Yeni TBMM’nin ilk oturumu olan yemin töreninde Halkın Emek Partisi (HEP) kökenli milletvekillerinin, Türkçenin yanı sıra Kürtçe yemin etme isteğiyle somut olarak ortaya çıktı.
1991 seçimlerinde hükümet hangi iki partinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur?
DYP ve SHP, “demokratikleşme paketi” adı altında bir koalisyon protokolü üzerinde anlaşarak DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in başbakanlığında 20 Kasım 1991 tarihinde yeni hükûmeti kurmuştur. Bu hükûmet 31 Kasım’da ülkenin 49. hükûmeti olarak 164 ret oyuna karşı, 280 oyla Meclis’ten güvenoyu almıştır. Hükûmetteki 20 bakanlık DYP’ye, 12 bakanlık da SHP’ye verilmiştir.
1991 seçimleriyle birlikte oluşan koalisyonun öncelikli hedefleri nelerdi?
Ülkede ayrılıkçı terörle birlikte anılan Kürt sorunu ve işkencenin engellenmesi ile yargı güvencesi, getireceği öngörülen yasal düzenlemelerin geliştireceği insan hakları mevzuatının yenilenmesi konuları, hükûmetin öncelikli hedefleri olarak gösterilmiştir. Özellikle üniversitelerde özerklik sağlanması, Olağanüstü Hal mevzuatının kaldırılması, siyaset ve sendikal alanda katılım serbestliği sağlanması konusunda umulan yasaların çıkartılması noktasında hem Mecliste hem de ülke gündeminde yoğun tartışmaların bu dönemde yaşandığı görülmektedir.
1991 hükümeti geçmiş hükümetlere göre Kürt sorununa nasıl eğilmiştir?
Yeni hükûmet kendisinden önceki hükûmetlere göre Kürt sorunu konusunda daha liberal bir politika takip etme kararı almıştır. 7-8 Aralık 1991’de düzenlenen Güneydoğu gezisinde Başbakan Süleyman Demirel, “Türkiye Kürt realitesini tanımalıdır” demiştir.
1991 hükümetinin için Kürt sorununa dair bir görüş ayrılığı yaşanmış mıdır?
Hükûmetin iki kanadı arasında ciddi bir fikir ayrılığının olduğu görülmüştür. Özellikle hükûmetin büyük kanadı olan DYP içinde daha muhafazakâr olarak nitelendirilen kanadın, ayrılıkçı terörün yenilgiye uğratılmadan Kürtçe yayın da dâhil kültürel konularda yasal düzenleme yapılmaması yönünde görüş öne sürmeleri nedeniyle bu konuda olumlu bir gelişmenin yaşanmadığı görülmüştür.
DYP-SHP koalisyonu döneminde Güneydoğu illerinden milletvekili seçilen HEP’liler meclis herhangi krize neden olmuş mudur?
Güneydoğu illerinden milletvekili seçilen HEP’liler, siyasi birçok krizin konusu olmuşlardır. Yemin töreni sırasında zaten ciddi bir tartışmaya yol açmışlardı. Mecliste oldukları dönem boyunca kullandıkları siyasi söylem, geleneksel siyasi anlayışa ciddi bir eleştiri getirmekteydi.
1991-1993 yıllarında demokratikleşme adımlarının atılamamasının temel sebeplerinden biri nedir?
Kürt meselesinin çözümü noktasında bölgenin siyasal temsilcileri olarak görülen HEP’lilerin beklediği adımların atılmaması, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri özelinde yoğunlaşan terörünün de artarak sürmesinden dolayı, hükûmet bu konuda adım atma konusunda çekingen davranmıştır. Ancak PKK ile yaşanan çatışmaların oldukça yoğunlaştığı bir dönemin yaşanması sebebiyle yasal noktada demokratikleşme için istenen gelişmeler gerçekleştirilememiştir.
1991 hükümetinin yaşadığı etnik sorunlar karşısında TSK’nın durumunda bir değişikliğe yol açmış mıdır?
Türkiye’de etnik kökenli olarak yoğunlaşan şiddet, etnik duyarlılığın farklı kültürel gruplar üzerinde de artışına zemin hazırlamıştır. Özellikle kimlik ve kültürel değerler üzerinden yürütülen siyasal tartışmalar, bazı noktalarda askerin sistem içindeki güçlü konumunu daha da pekiştiren gelişmeler için gerekçe olarak gösterilebilmiştir.
DYP-SHP koalisyonun yaşanan olumlu gelişmeler nelerdir?
Bu dönemde Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nda (CMUK) kısmi düzenlemeler yapılmış, 12 Eylül’de kapatılan siyasi partilerin tekrar siyasal hayata katılmaları sağlanmış, Dünya Çalışma Örgütü’nün (ILO) bazı uluslararası antlaşmaları kabul edilmiştir. Bu dönemde anayasal noktadaki tek düzenleme ise radyo ve televizyon işletmeciliği konusunda devlet tekelinin kaldırılması olmuştur.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri nasıl bir işlev görmekteydi?
1961 Anayasası’na 1973 yılında eklenen bir madde ile kurulan ve 1982 Anayasası’nda da devam ettirilen, devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren konularda devamını sağlamak gerekçesiyle görevlendirilen “özel” mahkemelerdir. DGM’lerin çalışma alanı, devletin güvenliğini tehdit eden terör suçları olarak kabul edilmiştir. Bu mahkemeler, 2004 tarihinde TBMM’nin kabul ettiği bir anayasal değişiklikle kaldırılmış, yetkileri de bazı ağır ceza mahkemelerine devredilmiştir.
Süleyman Demirel nasıl bir süreç sonucunda Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir?
1989’da göreve gelen 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 17 Nisan 1993 günü ani bir şekilde görev başında iken ölmüştür. Bu ani ölüm, Türkiye’de ve dünyada kısa süreli bir şok yaşatsa da Meclis hemen cumhurbaşkanlığı seçimi için karar almıştır. Yapılan seçimde en güçlü aday olarak Başbakan ve DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ortaya çıkmıştır. Başbakan Süleyman Demirel 16 Mayıs 1993 günü, seçimin üçüncü turunda 244 oyla Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
Türkiye’nin ilk kadın başbakanı kimdir?
Süleyman Demirel’den boşalan DYP genel başkanlığı için 13 Haziran 1993’te olağanüstü parti kongresi yapılmıştır. Bu kongrede Tansu Çiller DYP Genel Başkanı seçilmiştir. Cumhurbaşkanı Demirel, yeni hükûmeti kurma görevini bu kongreden sonra Tansu Çiller’e vermiş o da ikinci bir DYP-SHP koalisyonu kurmuştur. Başbakanlığını Tansu Çiller’in yaptığı koalisyon hükûmeti 5 Temmuz 1993 günü 247 oyla güvenoyu alarak Türkiye’nin 50. hükûmeti olarak görevine başlamıştır. Tansu Çiller de Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olarak tarihe geçmiştir.
Erdal İnönü’nün siyasetten ayrılmasıyla beraber SHP’nin yeni genel başkanı kim olmuştur?
Erdal İnönü siyasetten ayrılma isteği ile SHP genel başkanlığını bıraktığını açıklamıştır. Bu sefer SHP’de 11 Eylül 1993 günü bir olağanüstü kurultay yapılmış ve Murat Karayalçın, SHP genel başkanı seçilmiştir.
İkinci DYP-SHP koalisyonunda demokratikleşme süreci nasıl işlemiştir?
Ülkenin iktisadi yönden olumsuz gidişatı ile artan ayrılıkçı terörün birlikte ele alınması sonucunda Kürt sorununun çözümünün ötelenmesi hükûmeti sıkıntılı bir dönemde çalışmaya zorlamıştır. Meclise giren HEP’li milletvekillerinin, artan terör olayları ile birlikte çeşitli gerekçelerle milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması dönemin önemli siyasal gelişmeleri arasında yer almıştır.
HEP’li milletvekillerinin, partileri adına yapmış oldukları fiiller ile konuşmalar, HEP’in kapatılmasına sebep olmuştur. Aynı dönemde HEP’in devamı olarak kurulan DEP (Demokrasi Partisi) ve ÖZDEP (Özgürlük ve Demokrasi Partisi) de 1993 ve 1994 yıllarında kapatılmıştır. Bu parti kapatmalar, DYP-SHP hükûmetinin kuruluşunda önemli bir hedef olarak konulan Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin işletilebilmesi adına sıkıntılı durumlara neden olmuştur.
DYP-SHP hükümeti sırasında toplumu derinden etkileyen hangi olaylar yaşanmıştır?
Bu dönemde çeşitli gazeteci, yazar ve hukukçular suikasta uğramışlardır. Bu kişilerden bazıları Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin Emeç ve Uğur Mumcu’dur.
Yine bu hükûmet döneminde 2 Temmuz 1993 günü Sivas’ta yaşanan ve 37 Alevi vatandaşın ölümüyle sonuçlanan Madımak Oteli’nin yakılması olayı ile ayrılıkçı terör örgütünün Erzincan’ın Başbağlar beldesinde 33 köylüyü öldürmesi, ülkedeki etnik ve mezhepsel gerilimin geldiği nokta adına önemlidir.
DYP-SHP hükümeti sırasında siyasi kutuplaşmalar yaşanmış mıdır?
Ülkedeki siyasal iklim gerilmiş ve sağ-sol, TürkKürt, laik-anti laik ve Sünni-Alevi ayrımları üzerinden siyasi kutuplaşmalara gidilmiştir. HEP özelinde etnik kimlik siyasetinin belli bir boyuta ulaştığı görülürken özellikle Refah Partisi (RP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bağlamında da dinî-milliyetçi siyasetin ülkede ivme kazanmaya başladığı görülmüştür.
DYP-SHP hükümetinde ekonomik olarak ne tür gelişmeler yaşanmıştır?
1994 yılına gelindiğinde, özellikle kamu borçlanmalarındaki artış ile birlikte, Ocak 1994’te uluslararası ekonomik denetim kuruluşları Türkiye’nin kredi notunu düşürmüştür. Bununla birlikte başlayan süreçte, artan faiz hadleri göz önünde tutularak 26 Ocak 1994 günü hükûmet devalüasyon yapmak zorunda kalmıştır. Türk lirası bir günde %12’nin üzerinde değer kaybetmiştir.
DYP-SHP koalisyonu sürecinde 1994 yılında gerçekleşen yerel seçimlerin sonucu ne koalisyon ortakları oy kaybetmiş midir?
27 Mart 1994 günü yapılan yerel seçimlerde, DYP az bir farkla seçimlerden birinci parti olarak çıksa da iktidarın küçük ortağı SHP ancak seçimlerden dördüncü parti olarak çıkabilmiştir. Seçimlerde küçük bir oy yüzdesi ile üçüncü parti olarak çıkan RP ise kazandığı yerel yönetim merkezleri dolayısıyla seçimin galiplerinden biri olmuştur.
1994 yerel seçimlerinin ne tür tartışmalara neden olmuştur?
Ülkenin en büyük iki şehri olan İstanbul ve Ankara’nın büyükşehir belediye başkanlıklarını RP’li adayların kazanması ülke gündemini bir süre meşgul etmiş ve ülkede bu gelişme İslamcı-muhafazakâr siyasetin ön plana çıkması olarak değerlendirilmiştir. Bu seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.
DYP-SHP koalisyonunda Avrupa Birliği ile ilgili ilişkilerde bir gelişme yaşanmış mıdır?
1995 yılında siyasal ve ekonomik anlamda da bazı önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde 6 Mart 1995 yılında, Gümrük Birliği Anlaşması’nın imzalanması hem siyasal hem de ekonomik alanda önemli sonuçları olan bir gelişmedir. 1 Ocak 1996’dan itibaren yürürlüğe giren bu anlaşma, hükûmet tarafından AB’ye tam üyelik adına önemli bir gelişme olarak kamuoyuna sunulmuştur.
Gümrük Birliği ne demektir?
Genellikle coğrafi olarak birbirlerine yakın konumda bulunan ülkelerin yaptıkları bir anlaşma neticesinde, kendi aralarında gümrük tarifelerini kaldırarak ortak bir tarife çerçevesinde uyguladıkları serbest ticaret alanlarına verilen addır.
1995 genel seçimleri sonucunda milletvekili sayıları ne şekilde dağılmıştır?
27 Mart 1994 yerel seçimlerinden güçlü olarak çıkan ve iki büyük ilin büyükşehir belediye başkanlığını kazanan RP %21 oy oranıyla 158 milletvekilliği kazanarak birinci parti olarak çıkmıştır. ANAP %20 oy oranıyla 132 milletvekili ile RP’yi izlemiştir. İktidardaki DYP ise %19 oy oranıyla 135 milletvekili çıkararak üçüncü parti olabilmiştir. Bülent Ecevit’in partisi DSP de bir önceki seçime göre oylarını arttırarak %15 oy oranıyla 75 milletvekili almıştır. Meclise giren diğer parti de iktidarın küçük ortağı olan ve %11 oy oranıyla 49 milletvekili çıkararak yüzde onluk seçim barajını aşan CHP olmuştur. MHP ise %8 oy alarak seçim barajını aşamamış ve Meclis dışında kalmıştır.
1995 seçimlerin birinci parti olarak çıkan Refah Partisi (RP) hükümet kurma yetkisi ilk olarak verildiğinde koalisyon hükümeti kurabilmiş midir?
Süleyman Demirel, teamül gereği ilk olarak hükûmet kurma yetkisini RP genel başkanı Necmettin Erbakan’a vermiş fakat Erbakan bir koalisyon imkânı bulamamıştır. Cumhurbaşkanı o zaman seçimden ikinci çıkan parti olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a bu yetkiyi vermiştir.
Hükümeti kurma yetkisi verilen Mesut Yılmaz koalisyon ortağı bulabilmiş midir?
Görevi alan Mesut Yılmaz, DYP lideri Tansu Çiller ile bir koalisyon hükûmetinin kurulması konusunda anlaşmıştır. ANAYOL diye anılan bu koalisyon, iki parti liderinin birbirleri aleyhindeki yolsuzluk iddialarını araştırma girişimleri ve partilerinin içindeki bu koalisyona karşı olan milletvekillerinin hükûmeti desteklememelerinden ötürü, 6 Haziran 1996 günü sona ermiştir.
Koalisyon kurma görevini ikinci kez alan Necmettin Erbakan hangi partiyle koalisyon hükümetini kurmuştur?
Erbakan DYP lideri Tansu Çiller ile anlaşarak 28 Haziran 1996 günü Türkiye’nin 54. hükûmeti olan ve Refah-Yol diye anılan koalisyon hükûmetini kurmuştur. Bu hükûmet, 8 Temmuz 1996 günü Mecliste 278 oy ile güvenoyu alarak göreve başlamıştır. Bu hükûmet protokolündeki en önemli husus, iki parti liderinin başbakanlık görevini iki yıllık süreler hâlinde sırayla yapacakları yönünde aldıkları karar olmuştur.
RP-DYP koalisyonun en sık karşılaştığı eleştiri nedir?
Bazı RP milletvekillerinin söylevleri üzerinden yeni hükûmete karşı laik düzene ilişkin endişeler gündeme getirilmeye başlanmıştır. Başbakan Necmettin Erbakan’ın uluslararası alanda Müslüman ülkeler ile ilgili bazı girişimleri kamuoyunda büyük tartışmalara sebep olmuştur. Bu dönemde bazı dinî grup ve cemaatlerin faaliyetleri hükûmetle ilişkilendirilmiş ve Başbakanlıkta bu dinî grup ve cemaat liderlerine verilen iftar yemeği üzerinden hükûmet oldukça yıpratılmıştır.
Postmodern Askeri Müdahale ne demektir?
Ülkemizde 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısında, askerlerin sivil iktidarın bazı yasal düzenlemeler gerçekleştirmesini telkin yoluyla etkinlik sağlamaya çalışarak sivil iktidar eliyle askerlerin istediklerinin yerine getirilmesi durumudur. Bu durum, klasik modern dönemdeki gibi askerî müdahale sonrası fiilen askerlerin iktidar olması yerine, sivillerin askerlerin uygulanmasını istedikleri politikaları gerçekleştirmeleri olarak da nitelendirilebilir.
28 Şubat askeri müdahalesinin işaretini 8 Şubat’ta hangi siyasi lider vermiştir?
Demirel, 8 Şubat 1997 günü “Ulusa Bildiri” başlıklı bir konuşma yapmıştır. Bildiride “Halkın dinî duygularının siyasi amaçlarla sömürülmesi ağır bir suçtur” diyerek yaklaşan askerî müdahalenin işaretini de yine bizzat kendisi vermiştir.
Milli Güvenlik Kurulunun 28 Şubat 1997 tarihindeki hükümete tavsiye niteliğindeki maddeler nelerdir?
Cemaat ve tarikatlarca işletilen okul, yurt, vakıfların kapatılması; imam-hatip liselerinin sayısının ülkedeki din adamı ihtiyacına göre azaltılması; kökten dincilerin üniversitelerde dâhil tüm kamu kurumlarında kadrolaşmasına müsaade edilmemesi ve zorunlu ilköğretimin 5 yıldan 8 yıla çıkarılması gibi hususlardır.
RP-DYP hükümeti nasıl son bulmuştur?
Hükûmetin iki ortağı koalisyon protokolünde iki yıl süre ile dönüşümlü başbakanlık yapılacağı yönündeki kararı hemen uygulamaya koymaya karar vermiş ve Başbakan Necmettin Erbakan, yeni hükûmeti kurma görevinin ortağı Tansu Çiller’e verileceği öngörüsüyle 18 Haziran 1997 günü Cumhurbaşkanına istifasını sunmuştur. Ancak Cumhurbaşkanı Demirel hükûmeti kurma görevini DYP Genel Başkanı Tansu Çiller yerine, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a vererek RP-DYP hükûmetine fiilen son vermiştir.
RP-DYP hükümeti son bulduktan sonra yeni hükümet hangi partilerin koalisyonuyla kurulmuştur?
ANAP Genel Başkanı Yılmaz’ın, DSP ile 28 Şubat sonrasında istifa eden DYP milletvekillerinin kurduğu ve genel başkanlığına Hüsamettin Cindoruk’un getirildiği Demokratik Türkiye Partisi’nin (DTP) desteğiyle ANASOL-D olarak bilinen hükûmeti kurmuştur. 8 Temmuz 1997 günü 281 oyla Meclisten güvenoyu alarak kurulan bu hükûmete, CHP de erken seçim kararı alınması ve 8 yıllık ilköğretim kararının hemen yasalaşması koşuluyla dışarıdan destek vermiştir.
28 Şubat’tan sonra ayrılıkçı terör örgütüyle mücadelede ne gibi adımlar atılmıştır?
28 Şubat’tan sonra siyasal hayat içinde daha fazla yer almaya başlayan TSK, ayrılıkçı teröre karşı askerî operasyonlarını arttırmıştır. Nisan 1998’de büyük bir operasyon sonucunda PKK’nin iki numaralı ismi olarak nitelendirilen Şemdin Sakık yakalanarak cezaevine konulmuştur. Bu arada Suriye ile yapılan Adana Antlaşması ile Suriye yönetimi, PKK’yi sınırları içinde barındırmama taahhüdünde bulunmuştur. Bu süreçte Suriye’de ikamet eden örgüt lideri Abdullah Öcalan, Suriye dışına gönderilmiştir.
Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı nasıl son bulmuştur?
Eylül 1998’de Başbakan Mesut Yılmaz’ın koalisyon hükûmetine yönelik, ANAP üzerinden yaptığı yolsuzluk iddiaları gündeme getirilmiştir. Bu gelişmeler üzerine koalisyonu dışarıdan destekleyen CHP, iktidardan desteğini çekince 25 Kasım 1998’de Mesut Yılmaz istifa etmiş ve koalisyon hükûmeti düşmüştür.
Cumhurbaşkanı Demirel, Mesut Yılmaz’dan sonra hükümet kurma yetkisini hangi parti liderine vermiştir?
İki aya yakın süren bir hükûmet bunalımından sonra Cumhurbaşkanı Demirel tarafından görevlendirilen DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, bir erken seçim hükûmeti kurma vaadi ile ANAP ve DYP’nin dışarıdan desteğini alarak 17 Ocak 1999’da Meclis’ten güvenoyu alarak göreve başlamıştır.
DSP azınlık hükümetinde ülkedeki tüm partilerin ortak görüş ortaya koyabildiği konu nedir?
Ülkenin gündemi, 1998 sonbaharında Suriye’den gönderilen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye iadesinin sağlanması noktasında yoğunlaşmıştır. Bu konuda ülke içinde bir birlik olduğu, siyasi partilerin uzun zaman sonra bir konu çerçevesinde ortak bir görüş ortaya koyabildiği bir durum olmuştur.
Öcalan nasıl bir süreç sonucunda Türkiye’ye getirilmiştir?
Abdullah Öcalan yakalanmadan önce Rusya’ya gitmiş oradan Yunanistan’a gitmiştir. Yunanistan’da iki hafta kalan Öcalan, ABD ve Türkiye’nin baskıları sonucu, Kenya’ya gönderilmiş ve buradaki Yunan büyükelçiliğinde bir süre barındırılmıştır. Kenya’da da belli bir süre kalan Öcalan, ABD’nin yardımı ile yakalanmış ve 16 Şubat 1999’da özel bir ekip tarafından Türkiye’ye getirilerek cezaevine konulmuştur.
Öcalan’ın yakalanması 1999 seçimlerine etki etmiş midir?
Öcalan’ın yakalanması Bülent Ecevit’in Başbakanlığındaki azınlık hükûmetine ciddi bir siyasal kazanç sağlamıştır. Bunun üzerine Ecevit hükûmeti de 18 Nisan 1999’da yapılmak üzere erken genel seçim kararı almıştır. DSP bu seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başarmıştır.
Azınlık Hükümeti’ni tanımlayınız.
Koalisyon hükümetinin kurulmasındaki esasların geçerli olduğu durumlarda, hükümete girmeden birçok partinin tek bir parti veya güvenoyu alamayacak vekil sayısına sahip birçok parti tarafından kurulan hükümete güvenoyu vermesiyle kurulan hükümettir.
1999 genel seçimlerinin milletvekili dağılımı nasıldır?
İktidarda olan DSP %22 oy oranıyla 136 milletvekili çıkarmıştır. MHP %18 oy oranıyla 129 milletvekili çıkararak seçimlerden ikinci olarak çıkmıştır. Üçüncü olan ve kapatılan RP’nin yerine kurulan Recai Kutan liderliğindeki Fazilet Partisi (FP) ise %15 oy oranıyla 111 milletvekili çıkararak üçüncü olmuştur. Özal tarafından kurulan ANAP ise daha da zayıflayarak %13 oy oranıyla ancak 86 milletvekili çıkarabilmiştir. Demirel’in partisi olan DYP ise %12 oy oranıyla sadece 85 milletvekili ile meclise girmeyi başarmıştır. Seçimlerin büyük sürprizi olan CHP bu seçimlerde %8,75 oy alarak yüzde onluk seçim barajını geçememiş ve Meclis dışında kalmıştır?
1999 seçimlerinden sonra hükümeti kurma yetkisi hangi siyasi lidere verilmiştir?
Cumhurbaşkanı Demirel hükûmeti kurma görevini DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’e vermiştir. Ecevit, MHP ve ANAP ile anlaşarak 28 Mayıs 1999 günü hükûmeti kurmuş ve 9 Haziran 1999 günü Meclisten güvenoyu alarak görevine başlamıştır.
Bu dönemde Türkiye’yi ekonomik açıdan etkileyen en büyük husus nedir?
Türkiye, 17 Ağustos 1999 günü en büyük tabii afetlerden biri olan ve “Gölcük Depremi” olarak tarihe geçen büyük depremle sarsılmıştır. Bu depremde büyük can kaybı yaşanmış, ekonomik anlamda da büyük maddi zararla karşılaşılmıştır.
DSP-MHP-ANAP hükümetiyle Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler ne aşamaya gelmiştir?
10-11 Aralık 1999 günlerinde, AB’nin Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin AB’ye tam üyelik için adaylık başvurusu kabul edilmiştir. Bu tarihe kadar, sürekli oyalanan bir ülke olan Türkiye, AB’nin resmî aday ülkesi hâline gelmiştir. Böylece uzun üyelik sürecinde önemli bir adım daha atılmış oldu. Bu durum ülkede, ekonomik ve siyasal anlamda belirli bir süre olumlu bir havanın esmesini sağlamıştır.
Helsinki Zirvesinin Türkiye için önemi nedir?
10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleşen AB Zirvesi’nde, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik başvurusu, bazı yasal düzenlemeleri çıkartması koşuluyla, kabul edilmiş ve Türkiye AB aday ülkesi statüsünü elde etmiştir.
Cumhurbaşkanı Demirel’in görev süresi dolduktan sonra Cumhurbaşkanlığı makamına hangi isim gelmiştir?
Cumhurbaşkanı Demirel’in görev süresi 2000 yılı Mayıs ayında dolmuş ve yeni cumhurbaşkanının seçilmesi gündeme gelmiştir. Bu konuda, iktidar partileri dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer üzerinde anlaşmışlardır. Daha sonra muhalefet partilerinin de destek verdiği Sezer, 5 Mayıs 2000 günü Mecliste yapılan oylamada 330 oy ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Onuncu Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı olmadan önce devletin hangi makamından görev yapmıştır?
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından Cumhurbaşkanlığı köşküne çıkan Sezer asker ve siyasi olmayan ilk cumhurbaşkanı olmuştur.
2001 yılında hangi yaşanan olaydan sonra Türkiye ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır?
9 Şubat 2001 tarihinde yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısında, Başbakan Ecevit ile Cumhurbaşkanı Sezer arasında anayasal çerçevedeki bir konuya ilişkin olarak bir tartışma yaşanmıştır. Başbakan Ecevit’in bu tartışmayı bir basın toplantısında kamuoyuyla paylaşması, siyasi çatışma ve istikrarsızlık içinde olan ülkenin, zaten kırılgan olan ekonomisinin daha derin bir krize girmesine yol açmıştır.
Ekonomik kriz Türk lirası üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır?
Türk lirası yabancı paralar karşısında %130 oranında değer kaybetmiş, enflasyon ise %90’ı bulmuştur. Bunun bağlantılı olarak borsada da çok sert bir düşüş yaşanmıştır. Özellikle bankacılık sektörünü vuran krizde, yirmi banka iflas etmiş, binlerce bankacı işsiz kalmış ve birkaç ay içinde sayıları milyonları bulan insan da işlerinden atılmıştır.
Ekonomik kriz yaşanmaya başlandığı anda atılan ilk somut adım ne olmuştur?
İktidar, ilk şoku atlatır atlatmaz ekonominin yönetimiyle ilgili radikal kararlar alarak durumu düzeltmeye çalışmıştır. İlk olarak, Dünya Bankası başkan yardımcılarından Türk ekonomist Kemal Derviş, Başbakan Ecevit’in davetlisi olarak Türkiye’ye getirilmiş ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı yapılarak dışarıdan kabineye alınmıştır. Kemal Derviş, Dünya Bankasının “acil kurtarma planı” adı altında, Meclisten 10’un üzerinde yasayı iki-üç ay gibi kısa bir sürede çıkarttırmayı başarmıştır.
DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti hangi olayla birlikte meclisteki çoğunluğunu kaybetmiştir?
DSP kanadından hükûmette yer alan dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve 2001’de hükûmette ekonomiyi teslim eden Kemal Derviş önce hükûmetteki görevlerinden sonra da DSP’den istifa etmişlerdir. DSP’nin bir lider partisi olduğu iddiasıyla yapılan bu girişim sonucunda, atmış kişinin üzerinde bir sayıda milletvekili DSP’den istifa etmiş ve İsmail Cem tarafından kurulan Yeni Türkiye Partisi (YTP)ne geçmişlerdir. Bu gelişmeler üzerine koalisyon hükûmeti, Meclisteki çoğunluğunu kaybetmiştir
DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti Avrupa Birliği ilişkileri kapsamında ne gibi olumlu düzenlemeleri Meclis’ten geçirmiştir?
Bu dönemde koalisyon hükûmeti, 1999 Helsinki Zirvesi’nde öngörülen şekilde AB’ye uyum çerçevesinde 2001 ve 2002 yıllarında üç yasa paketini Meclis gündemine getirmiş ve bu paketlerin AB’nin istediğine yakın şekillerde Mecliste kabul edilmesini sağlamıştır. Bu paketler çok boyutlu olup insan haklarından, ekonomik hayatın işleyişine ve demokrasinin geliştirilmesine kadar ülke için siyasal, sosyal, iktisadi ve hukuki anlamda pozitif olarak algılanabilecek birçok düzenlemenin hayata geçirilmesine zemin hazırlamıştır.
2002 erken seçimlerinin Türk siyasal hayatındaki yarattığı trajik olay nedir?
Devlet Bahçeli, bir yurt gezisinde siyasal belirsizliğin giderilmesi gerektiği düşüncesini somutlaştırarak 3 Kasım 2002’de erken genel seçime gidilebileceğini söylemiş ve hükûmet bu konuşmadan kısa bir süre sonra da erken genel seçim kararı almıştır. 3 Kasım 2002 günü yapılan milletvekilliği genel seçimlerinde seçim kararı alan koalisyon ortaklarının hepsi yüzde onluk seçim barajının altında kalarak Meclis dışında kalmışlardır. Bu, Türk siyasal hayatı adına trajik bir olay olarak tarihe geçmiştir.
Anayasal demokratik parlamenter sistemlerde, yapılan genel seçimler neticesinde tek bir partinin iktidarı elde edecek vekil sayısını elde edemediği takdirde (meclis üye sayısının yarısından bir fazlası), meclisten güvenoyu alabilecek sayıyı elde edebilmek
için birçok parti tarafından kurulan hükümete ne ad verilir?
Koalisyon Hükümeti; anayasal demokratik parlamenter sistemlerde, yapılan genel seçimler neticesinde tek bir partinin iktidarı elde edecek vekil sayısını elde edemediği takdirde (meclis üye sayısının yarısından bir fazlası), meclisten güvenoyu alabilecek sayıyı elde edebilmek için birçok parti tarafından kurulan hükümete denir.
ANAP ilk kez hangi yıl yapılan yerel seçimlerden üçüncü parti olarak çıkmıştır?
26 Mart 1989 günü yapılan yerel seçimlerde, altı yıldır iktidarda bulunan ANAP ilk kez bir seçimden üçüncü parti olarak çıkmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sekizinci Cumhurbaşkanı kimdir?
Turgut Özal, 31 Ekim 1989 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin sekizinci Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
20 Ekim 1991 tarihinde yapılan milletvekilliği genel seçimlerinde hangi parti en çok oyu almıştır?
Seçimden DYP %27 oy oranıyla 178 milletvekili ile birinci parti olarak çıkmıştır.
1961 Anayasası’na 1973 yılında eklenen bir madde ile kurulan ve 1982 Anayasası’nda
da devam ettirilen, devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren konularda devamını sağlamak gerekçesiyle görevlendirilen “özel” mahkemelere ne ad verilir?
Devlet Güvenlik Mahkemesi
Turgut Özal'ın ölümünden sonra cumhurbaşkanı kim olmuştur?
Süleyman Demirel
Genellikle coğrafi olarak birbirlerine yakın konumda bulunan ülkelerin yaptıkları bir anlaşma neticesinde, kendi aralarında gümrük tarifelerini kaldırarak ortak bir tarife çerçevesinde uyguladıkları serbest ticaret alanlarına ne ad verilir?
Gümrük Birliği
27 Mart 1994 yerel seçimlerinde hangi parti en çok oyu almıştır?
27 Mart 1994 yerel seçimlerinden güçlü olarak çıkan ve iki büyük ilin büyükşehir belediye başkanlığını kazanan RP %21 oy oranıyla 158 milletvekilliği kazanarak birinci parti olarak çıkmıştır.
Necmettin Erbakan 1996'da 54. hükümeti hangi parti ile koalisyon oluşturarak kurmuştur?
Erbakan DYP lideri Tansu Çiller ile anlaşarak 28 Haziran 1996 günü Türkiye’nin 54.
hükûmeti olan ve Refah-Yol diye anılan koalisyon hükûmetini kurmuştur.
Ülkemizde Postmodern Askerî Müdahale tam olarak ne zaman gerçekleşmiştir?
28 Şubat 1997
28 Şubat Kararlar'ından sonra Necmettin Erbakan'ın istifası sonrası hükümeti kurma görevi hangi partiye verilmiştir?
Cumhurbaşkanı Demirel, hükûmeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a vermiştir.
16 Ağustos 1997'de zorunlu ilköğretim kaç yıla çıkarılmıştır?
16 Ağustos 1997’de 8 yıllık ilköğretime geçiş kararı yasalaştırılmıştır.
16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi RP partisini kapattıktan sonra Necmettin Erbakan, kaç yıl siyasi yasaklı ilan edilmiştir?
5 yıl
7 Ocak 1999’da Meclis’ten güvenoyu alarak hükümeti kuran partinin adı nedir?
DSP
Bülent Ecevit’in Başbakanlığındaki azınlık hükûmetine ciddi bir siyasal kazanç sağlayan olay nedir?
Abdullah Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilmesi.
Koalisyon hükümetinin kurulmasındaki esasların geçerli olduğu durumlarda, hükümete girmeden birçok partinin tek bir parti veya güvenoyu alamayacak vekil sayısına sahip bir çok parti tarafından kurulan hükümete güvenoyu vermesiyle kurulan hükümete ne ad verilir?
Azınlık Hükümeti
18 Nisan 1999 genel seçimlerinden hangi parti birinci olarak çıkmıştır?
DSP %22 oy oranıyla birinci parti olarak çıkmıştır.
Türkiye'nin AB aday ülkesi statüsünü elde ettiği zirvenin adı nedir?
Helsinki Zirvesi
Türkiye Cumhuriyeti’nin Onuncu Cumhurbaşkanı kimdir?
Ahmet Necdet Sezer