Osmanlı Yenileşme Hareketleri (1703-1876) Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Reformların Zemini: 18. Yüzyıl
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Birinci Edirne vakası olarak tarihe geçen hadise ne zaman ve nasıl gerçekleşmiştir?
Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyılın başında tarihe “Birinci Edirne Vakası” diye geçen 1703 isyanı ile sarsıldı. Dönemin padişahı II. Mustafa (1695-1703) bu isyan neticesinde tahtını kardeşi III. Ahmed’e bıraktığı gibi, dönemin muktedir şeyhülislamı Feyzullah Efendi de linç edildi. Şeyhülislam Feyzullah Efendi, 1688’deki 17 günlük kısa şeyhülislamlığının ardından 1695-1703 arasında ikinci kez bu makama getirildi. Bu sürede, evlât ve yakınlarını devletin önemli makamlarına taşıdı. 1703’te çıkan isyanda malları yağmalandı, başı kesildi, cesedi sürüklenip Tunca nehrine bırakıldı. Oğulları ise Yedikule zindanında hapsedildi.
Gerileme paradigması nedir?
Gerileme paradigması, 1300 ilâ 1566 arasında Osmanlı Devleti’nin on başarılı, savaşçı ve yetenekli sultanla beraber genişlediğini ve daha sonra amansız bir gerilemeye mahkûm olduğunu savunur. 17. ve 18. yüzyıllarda eserlerini kaleme alan bazı Osmanlı nasihat yazarlarının yaşadıkları dönem hakkındaki yakınmaları, erken Cumhuriyet döneminin ve bazı Batılı tarihçilerin eserlerinde mutlak gerçekliğin bir ifadesi olarak yeniden üretilmiştir. Bu çalışmalar bir yandan da modernleşme teorisinin içerisine oturuyordu. Modernleşme teorisi, sınırları oldukça net olarak belirlenmiş bir gelişim çizgisini dayatıyordu. Bu, Batı demokrasilerinin ve özellikle de Büyük Britanya ile Fransa’nın takip ettiği çizgi olup bu anlayışa göre modernleşme eşittir batılılaşma idi.
Klasik Osmanlı tarihyazımının, 18. yüzyılı Tanzimat reformlarına ve “batılılaşmaya” referansla anlamaya çalışmasındaki eksiklik nedir?
Günümüz Osmanlı tarihçiliği, bu dönemdeki gelişmeleri sadece Batı’da meydana gelen hadiselerin bir yansıması ve Avrupa’dan doğrudan veya dolaylı alınan ilhamın bir sonucu değil, iç dinamiklerin yahut daha başka coğrafyalarla da çoklu etkileşimin bir sonucu olarak kavramak eğilimindedir.
Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın sadareti ile Osmanlı’da yenileşme hareketleri arasındaki ilişki nedir?
Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın Sadareti (1718-1730), Osmanlı’da yenileşme hareketlerinin başlangıcı, “Türkiye”de batılılaşmanın ilk safhası ve “Türkiye”de sekülarizmin ortaya çıkışı şeklinde izah edilir.
Klasik Osmanlı tarihyazımında yer alan, Yirmisekiz Mehmed Çelebi'nin Osmanlı'nın yenileşme hareketine etkisi konusundaki eksiklik nedir?
Yirmisekiz Mehmed Çelebi, klasik Osmanlı tarihyazımında, kendinden önce Avrupa’ya gönderilen Osmanlı sefirlerinden ayrı tutulur ve onun diplomatik ya da askeri bir nedenle değil, Avrupa medeniyetini ve eğitimini izlemesi için Damad İbrahim Paşa tarafından özel bir misyonla Paris’e gönderildiği ileri sürülür. Oysa, dönemin kaynaklarında İbrahim Paşa’nın bu tür bir emir verdiğine dair henüz bir veri tespit edilemedi. Mehmed Çelebi, padişahın Kudüs’teki Kutsal Lahit Kilisesi’ni (Saint-Sépulcre) onarmaları için Fransızlara izin verdiğini bildirmek, Fransa’ya verilmiş olan kapitülasyonların yenilenmesi konusunu görüşmek, Osmanlı yönetimini Fransız siyasetinden haberdar etmek ve Osmanlı-Fransız münasebetlerini güçlendirmek üzere Paris’e gönderilmişti.
İbrahim Müteferrika ve Osmanlı'da matbaanın gelişimi arasındaki ilişki nedir?
1727 yılında, Macar mühtedisi İbrahim Müteferrika tarafından kurulan Darü’t-Tıbâati’l-Âmire adlı matbaa da yine Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Paris sefaretiyle ilişkilendirilir. Yirmisekiz Mehmed Çelebi’yle beraber Paris’te bulunan oğlu Said Efendi’nin burada matbaa ile ilgili gözlemleri ve İstanbul’a döndüğünde bu konuda Müteferrika’ya yaptığı yardımlar sayesinde matbaanın hayat bulduğu iddia edilir. Bu bakış açısının, İstanbul, Selanik, İzmir ve Halep’te Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar tarafından öteden beri işletilmekte olan matbaacılık altyapısını inkâr ettiği açıktır. Müteferrika, 1493’ten, II. Bayezid devrinden (1481-1512) beri imparatorlukta zaten var olan matbaacılık alt yapısına Türkçe harfli ilk matbaayı kazandırmıştır. Ayrıca, Batı’da Türkçe harfli eserlerin önceden beri basıldığını da ifade etmek gerekir.
Osmanlı askeri sisteminin ıslahı bakımından önemli bir gelişmeye neden olan Humbaracı Ahmed Paşa kimdir?
Humbaracı Ahmed Paşa’nın Humbaracı Ocağı’nın düzenlenmesi için iltica talebinde bulunması, bu dönemdeki önemli bir gelişmedir. Humbaracı Ahmed Paşa, aslen Fransız asilzade ailelerinden birine mensup olan ve 1675 Temmuz’unda Fransa’nın Coussae şehrinde doğan Comte de Bonneval, 54 yaşında Türkiye’ye gelir ve İslamiyet’i kabul ederek Ahmed ismini alır. 1731’de beylerbeyilik unvanını alması üzerine Humbaracı Ahmed Paşa olarak tanınır ve yeni bir humbaracı ocağı kurmakla görevlendirilir. Osmanlı hükümetine sunduğu raporların birer nüshasını Fransa’ya da göndermesi casus olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. 14 Mart 1747’de vefat etmiştir.
Klasik Osmanlı tarihyazımında, 1730 isyanı ile ilgili ortaya koyulmayan eksiklikler nelerdir?
1730 isyanı, klasik Osmanlı tarihyazımında Patrona Halil’in omuzlarına yüklenmiş ve tarihsel bağlamından koparılmıştır. Dönemin kaynaklarının dikkatli bir analizi, bu isyanın, hakim bakışın aksine, dönemin “batılılaşma” hareketlerine ya da lüks tüketim alışkanlıklarına yönelik bir tepki olmadığını ortaya çıkarmaktadır. İsyan, hükümet içindeki ve dışındaki odaklar arasındaki bir güç çatışması olup dünyeviliğe (sekülarizme) savaş açan kişi olarak resmedilen Patrona Halil’in liderliğinde değil, Kaymak Mustafa Paşa gibi hükümet içinden ve İspirizade Ahmed Efendi ile Zülâli Hasan Efendi gibi ulemadan kimselerin organizasyonu ile ve yeniçerilerin fiili katılımıyla gerçekleşmiş ve İbrahim Paşa’nın uzun yıllar devletin ana mekanizmalarında tuttuğu gücün değişmez sahipleri devrilmiştir.
18. yüzyıl Osmanlı tarihi incelemelerindeki 1730-1789 yılları arasındaki dönem ile ilgili eksiklik nedir?
18. yüzyıl Osmanlı tarihi incelenirken bütünsellik gözden kaçırılır ve yarım asırdan fazla bir dönem arada geçiştirilir. Oysa, III. Ahmed döneminden devralınan pek çok yenilik tarihsel sürekliliğe uygun olarak üzerine yenileri konularak sürdürülmüş ve III. Selim dönemine aktarılmıştı
I. Mahmud dönemindeki temel yenileşme hareketleri nelerdir?
I. Mahmud zamanında yapılan ıslahatlar çoğunlukla askeri alanda idi. Sığınma isteği I. Mahmud döneminde kabul edilen Humbaracı Ahmed Paşa’nın yaptığı reformlar da bu bağlamda önemlidir. Humbaracı Ahmed Paşa, dönemin sadrazamı Hekimoğlu Ali Paşa’nın himayesinde bir ulûfeli (maaşlı) Humbaracı Ocağı kurmuş; ayrıca, Hendesehâne (Hendese Odası, Humbarahâne) isimli bir kışla ile bir okul açmıştı. Lehistan’dan ustalar getirtilerek İbrahim Müteferrika’nın idaresinde bir kağıt imalathanesi açıldı.
III. Osman (1754-1757) döneminde tarihe geçen önemli olaylar nelerdi?
Üç yıla yakın padişahlık yapan Sultan III. Osman devrinden hatırda kalan, İstanbul’un üçte ikisini harap eden Eylül 1755 tarihli Hocapaşa ve Temmuz 1756 tarihli Cibali yangınlarıdır. 18 semt ile 3.851 binanın yandığı Cibali yangını, İstanbul’un Türkler tarafından fethinden beri çıkan en büyük yangındı.
III. Mustafa (1757-1774) dönemindeki önemli gelişmeler nelerdir?
Yeniçeri Ocağı’na yönelik düzenlemelerin III. Mustafa döneminde de gündemde olduğu bilinmektedir. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarındaki kale ve savunma sistemlerinin güçlendirilmesi, Topçu Ocağı’yla Tophane’nin düzenlenmesi, Hasköy’de bir top dökümhanesinin yapılarak yeni topların dökülüp top arabalarının ıslah edilmesi gibiBaron de Tott öncülüğünde yapılan askeri yenilikler ile İstanbul’un imarı, su ve yiyecek sorunlarına çözüm gibi çabalar ve Koca Ragıp Paşa önderliğindeki reformlar bu dönemde gerçekleşmiştir.
Islahat Layihaları ne anlama gelir?
Islahat Layihaları, yönetim anlayışında değişime ya da yenileşme öngörülen kurumlara dair şahıslar yahut dairelerce hazırlanan raporlardır.
I. Abdülhamid (1774-1789) dönemindeki yenileşme hareketleri nelerdir?
I. Abdülhamid devrinde padişaha bir dizi ıslahat layihası sunulmuştu. Canikli Ali Paşa, padişaha sunduğu Tedâbirü’l-Gazevât başlıklı eserinde, askeriyeden ilmiyeye, üst düzey devlet görevlilerine ve yiyecekten satın alma işlemlerine kadar pek çok konuda ıslahat tavsiyelerinde bulunur. Bu dönemin önemli gelişmelerinden biri de, 1775’te Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’un (1781’den itibaren Mühendishane-i Tersane-i Amire) kurulmasıdır. Ayrıca, uzun süredir atıl durumda olan Müteferrika matbaası, 12 Mart 1784’te Halil Hamid Paşa’nın sadareti esnasında Beylikçi Mehmet Raşid ile Vakanüvis Ahmed Vâsıf ’ın öncülüğünde yeniden açıldı.
Nizam-ı Cedid nedir ve ne zaman ortaya koyulmuştur?
1789’da tahta geçmeden önceki kafes yıllarında topçulukla ilgili bir risale kaleme aldığı bilinen III. Selim, Nizam’ı Cedid adı verilen büyük reform programını 1792’de devreye sokmuş; Nizam-ı Cedid programı kapsamında toplam 22 layiha sunulmuştu.
Nizam-ı Cedid'de sunulan layihalardaki ortak görüş neydi?
Layihalardaki ortak görüş, askerin, yani Yeniçeri Ocağı’nın ıslahı idi. Reşid Efendi ile Abdullah Birrî Efendi’nin lâyihalarını benimsediği ve Yeniçeri Ocağı’na alternatif bir yapılanma, hatta, açıkça zikredilmese de, Yeniçeri Ocağı’nı kaldırma teşebbüsü içerisine girdiği anlaşılıyor.
III. Selim’in askeri reform programının en önemli konuları hangi alanlardaydı?
Sunulan lâyihaları değerlendirmek üzere kurulan komisyon, 72 maddeden oluşan bir reform programı ortaya koymuştu. Olayın askeri ya da yeniçerileri ilgilendiren kısmı, talim yapılması ve “talimli asker” yetiştirilmesi isteği idi. Talimler, ateşli silâhlar karşısında harp etmeyi ve yeni savaş teknikleri çerçevesinde tüfeğin kullanımını öğretmeyi amaçlıyordu. III. Selim’in programı, humbaracı, lağımcı ve topçu ocaklarında, yani askeriyenin tamamında ıslahat yapılmasını öngörüyordu. Nizam-ı Cedid programının önemli bir ayağını da deniz gücüne (donanma) yönelik düzenlemeler oluşturur.
III. Selim’in Osmanlı’nın diğer ülkeler ile ilişkileri açısından en önemli girişimi ne olmuştur?
III. Selim’in Osmanlı’nın etrafındaki dünya ile münasebeti açısından belki de en önemli girişimi, 1793’te Londra ve 1797’de Paris, Viyana ve Berlin’de daimi ikamet elçiliklerini kurmasıydı. Bu elçiliklerle, Osmanlı yerli unsurlarının Avrupa dilleri ve kültürlerine vakıf olması; hızlı ve güvenilir bilgi akışının sağlanmasıyla da Osmanlı dış siyasetinin etkin bir biçimde yürütülmesi amaçlanmıştı.
III. Selim dönemindeki en önemli gelişmelerden biri olan “Avrupa tüccarı” uygulaması nedir?
Bu uygulamayla, gayrimüslim Osmanlı tüccarına Avrupalı tüccar gibi ticaret yapma hakkı tanındı. Avrupa tüccarı beratı bu gruplara şüphesiz bir lütuf olarak değil, esnafın kendisine yaratmış olduğu alanın zorunlu bir sonucu olarak verilmişti. Devlet, kendi uyruğunda olan bu tüccarın kapitülasyonların yabancı tüccara sağladığı haklardan yararlanmak amacıyla yabancı devletlerin uyruğuna geçmemeleri için böyle bir uygulamaya başvurmuştu. Böylece, gayrimüslim tüccarı berat yoluyla kendine bağlayıp ticari faaliyetlerini Osmanlı tebaası olarak sürdürmelerini sağlamak istedi.
Nizam-ı Cedid hareketi ve III. Selim’in saltanatı, ne zaman ve hangi süreç sonunda sona ermiştir?
Nizam-ı Cedid hareketi ve III. Selim’in saltanatı, 1805 Selimiye Camii Vakası, 1806 II. Edirne Olayı ve 1807 Kabakçı isyanı diye meşhur olan Vaka-yı Selimiyye gibi birbirini takip eden üç büyük hadisenin ortaya çıkardığı karmaşık bir muhalefet süreci neticesinde sona erdi.