Osmanlı Türkçesi Metinleri 2 Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Nesih Yazısı İle Metinler 4: Evrak Örnekleri-Iı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Bundan akdemce taraf-ı Hazret-i Cihân-dârîlerinden Rusya İmperatoruna irsâl buyurulan nâme-i humâyûn-ı mahsûsaya cevâb olarak imperatorun küçük mührüyle memhûr vârid olan nâmesini Rusya elçisi bu def?a Re’îs Efendi kullarına irsâl idüp, derûnunda Türkî tercemesi dahi olduğunu ifâde itmekle, takdîm-i atebe-i mülûkâneleri kılındı.
Yukarıdaki cümleden çıkarılabilecek bilgiler nelerdir?
Padişah tarafından daha önce Rus imparatoruna bir mektup gönderilmiştir.
Rus imparatoru bu mektuba bir cevap yazmıştır.
Mektup Rus elçisi vasıtasıyla ulaştırılmıştır.
Mektup sultana varmadan önce Reisülküttaba ulaşmaktadır.
Mektubun Türkçe tercümesi yapılmıştır.
Âfitâb-ı âlem-tâb-ı mülûkâne tamlamasının anlamı nedir?
Tamlama "meliklere yaraşır şekilde ışığı âlemi kaplayan-aydınlatan güneş" anlamına gelir. Bu tarz ifadeler sultana yapılacak övgünün tesirini arttırmayı amaçlar. Yapılan teşbihler sultanın övgüsü için edebî açıdan başarılıdır.
Devlet-i aliyye ifadesini açıklayınız.
Yüce devlet anlamına gelen bu tamlama Osmanlı Devleti ile özdeşleşmiş bir sıfattır. Tarihi metinlerde Osmanlı Devleti için genellikle bu sıfat kullanılır.
Ber-vech-i tafsîl ibaresinin anlamı nedir?
Ber-vech-i tafsîl; her yönüyle açıklanacağı/açıklandığı üzere anlamına gelmektedir. "Ber-vech-i" ifadesiyle başlayan ve sıklıkla karşımıza çıkan bazı ibareler vardır. Ber-vech-i bâlâ, ber-vech-i âtî gibi ifadeler sıklıkla karşımıza çıkar.
Esbâb, âsâr, asâkir, ecnâd kelimelerinin ortak özelliği nedir?
Sebepler, eserler, askerler, askerler/taburlar anlamlarına gelen kelimelerin ortak özelliği çoğul isimler olmasıdır.
İstihkâm kelimesinin kök harfleri ve vezni nedir?
H-K-M kök harflerinden türeyen bu kelimenin vezni İSTİF'ÂL'dir.
Hudâ-yı müte'âl tamlamasının anlamı nedir?
Yüce Allah demektir.
Ba'de't-temhîr ifadesinin anlamı nedir?
Mühürlendikten sonra demektir. Ba'de ile başlayan buna benzer pek çok tamlamayla karşılaşmak mümkündür.
Şerîf-i Mekke-i Mükerreme ibaresi neyi ifade etmektedir?
Mekke ve havalisinin emiri anlamına gelir. O bölgenin sorumlusuna verilen isimdir.
Dâ’ire-i Devlet-i aliyyelerinde bu makule hidmet me’mûl olan kullarına hîn-i iktizâda beglerbegilik virilse, takımını ve dâ’iresini tanzîmde dahi ziyâde suhûlet der-kârdır.
Yukarıdaki cümleden çıkarılacak bilgiler nelerdir?
Osmanlı Devleti içinde beylerbeyilik görevi verilebilmektedir.
Beylerbeyilik istenen kişiler daha önce başka görevdedir.
Beylerbeyi görevinde olan kişi kendi sorumlu olduğu kişileri verilecek görevle daha iyi tanzim edebilecektir.
Çünki, Halîl Efendi sâbıkda âlî mansıblardan olan Defter emâneti ve Yeniçeri kitâbetinden munfasıl olmağla şimdi orta mansıblardan olan mevkufâtcılık ihsân buyurulması...
Yukarıdaki ifadeden çıkarılabilecek bilgiler nelerdir?
Halil Efendi isimli kişinin bulunduğu görevler.
Defter eminliği ve yeniçeri katipliği görevlerinin mevkâfâtçılık makamından üstün olduğu
Mevkûfâtçı terimini açıklayınız.
Vakfolunmuş mülklerin idaresiyle meşgul me’murdur. Mevkufat kalemi de daha çok mahlül olan vakıf gelirleri, vakıftan hazineye ait fazla gelirler ve örfî vergilerden savaşa ait olan gelirleri toplayan kalem olarak bilinir.
"Kapusuz levend eşkiyası" hakkında bilgi veriniz.
Bir paşa veya yöneticiden arta kalmış, bağlanacakları kapı kalmamış eşkıyaya verilen isimdir. Bahriye askerlerine levend denilirken, bir dönem işsiz güçsüz maaşsız kalmış ve eşkıyalıkla uğraşmaya başlamış tiplere verilen isim haline gelmiştir.
Bu def?a İspanya Kralına i?tâ buyurulacak nâme-i humâyûnları müsveddesiyle arz olunan takrîr-i çâkerânem bâlâsına şeref-yâfte-i sudûr olan mübârek hatt-ı humâyûn-ı şevket-makrûnlarında...
Yukarıdaki cümleden çıkarılacak bilgiler nelerdir?
Gönderilecek mektup İspanya Kralına gidecektir.
Bahsi geçen mektup henüz müsvedde şeklindedir.
Mektup yazıldıktan sonra Sultana sunulmuştur.
Mektup yazıldıktan sonra Sultan tarafından mühürlenmiştir.
Sultân Ahmed Han-ı Gazî Hazretlerinin zemân-ı saltanatlarında ba?z-ı mülûk-i nasârâya yazılan nâme-i humâyûnları kaydları manzûr-ı mülûkâne buyurulmak içün Dîvân-ı humâyûnları kaleminde mahfûz bir kıt?a atîk nâme
cüz’ü kâğıtlarının kenârları bükülüp merfû?-ı atabe-i ulyâ-yı mülûkâneleri kılınmışdır. Müsvedde-i merkumeyi kulları dahi kaleme alsam, sâbıklarına tatbîk ile yine bu mazmûn
üzre yazılacağı ma?lûm-ı humâyûnları buyuruldukda yine tebyîz ve tahrîrinde ne vechile irâde-i aliyye-i mülûkâneleri buyurulur ise emr u fermân şevketlü, kerâmetlü, mehâbetlü,
kudretlü veliyy-i ni?metim Efendim Pâdişâhım Hazretlerinindir.
Yukarıdaki cümlelere göre yazışmaları kaleme alan memurun çalışma yöntemi nedir?
Yazılacak namelerin daha önceki örnekler üzerinden yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarz yazılmasının sultan açısından bir problem teşkil edip etmediği de sorulmuştur.
"ke’ş-şemsi fî vasati’n-nehâr" ifadesinin anlamı nedir?
Gündüzün ortasında görülen güneş gibi apaçık ve zahir manasındadır.
Keşîde nedir? Anlatınız.
Çekme-çekilmiş anlamına gelir. Yazıda bâzı harflerin üzerine çekilen çizgi; sin, şın, vav. gibi kuyruklu uzantılı harflerin yazıda mahsus surette çekilmesine denir.
Şerîf kelimesinin türü nedir? Aynı kökten türeyen kelimeler nelerdir?
Şerîf kelimesi Fa'îl veznindedir. Bu vezin sıfat-ı müşebbehe türündeki kelimelerin veznidir. Ş-R-F kök harflerine sahip kelimeden Eşref, Teşrîf, Müşerref, Müşerrif gibi kelimeler türetilmiştir.
"Gedik ilhâk etmek" terimini açıklayınız.
Genelde bir iş ya da görevi tamamıyla üstlenebilir durumda olmak, hak kazanmak, ustalığına sahip olma gibi manalarda kullanılmakla birlikte geniş bilginin ansiklopedilerde bulunabilecek geniş bir konudur.
Câize kavramını açıklayınız.
Edebiyat ve sanattaki anlamından biraz farklı olarak bu terim, Osmanlı idari ve mâlî teşkilatında özellikle yüksek makamlara tayin edilen kişiler tarafından verilmesi adet olan aynî ve nakdî çeşitli hediye ve gelirleri ifade eder. Nitekim başta padişah ve sadrazam olmak üzere tayinin yapılmasında etkili olanlara ve maiyetindeki memurlara rütbelerineuygun olarak hediyeler (câize-pîşkeş) verilmesi yerleşmiş bir usuldü. Padişahlara verilene “Tûğ-ı Hümâyûn câizesi” denilirdi. Sadrazam dâhil pekçok devlet adamının aylık belirli
bir maaş yerine has, zeamet vb. isimlerle anılanyıllık gelirleri yanında böyle bir gelirden de faydalanması günün şartlarına göre bir ihtiyaç belki de bir zaruretti. Tayinlerden başka yüksek dereceli memurların bulundukları yerde göreve devam etmelerine dair çıkan kararlarda yani senelik ibkalarda da sadrazam ve sadaret kethüdası gibi yöneticilere para ya
da kürk ve kumaşlar gibi nakdî hediyeler gönderdikleri ve caizenin bazen hazine için de kullanıldığı bilinmektedir. Vezirlerden tayin edildikleri hizmete göre çeşitli miktarlarda
“tuğ câizesi” ve “mansıb câizesi” adıyla iki tür vergi alınırdı. En yüksek caizesi olan yerlerden biri ise Mısır Valiliği idi. Özellikle XVIII. yy. dan sonra caizenin bir makama tayin için
bir rüşvet haline geldiği ve rüşvetle eş anlamlı olarak kullanılmaya başlandığı görülmekte ve eleştirilmekteydi. Sultan Abdülmecid zamanında sadrazamlara maaş bağlanmış ve caize alma usulü kaldırılmıştır.