Osmanlı Tarihi (1789-1876) Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Iıı. Selim’İn Saltanatının İlk Evresi (1789-1798)
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
17. yüzyılda Osmanlıya karşı oluşturulan Kutsal İttifak’a hangi devletler dâhil olmuştur?
Kutsal İttifak: Çeşitli tarihlerde Müslüman devletlere karşı Katolik Papasının yaptığı çağrıyla Hristiyan devletlerin kurduğu ittifaktır. II. Viyana kuşatmasında XI. Innocentus, Osmanlıya karşı yaptığı çağrıyla Avusturya, Lehistan, Venedik ve daha sonra Rusya bir araya gelerek Kutsal İttifak kurdular.
Doğu Sorunu ya da Şark Meselesi siyasi literatürde ilk kez ne zaman kullanılmıştır?
Doğu Sorunu ya da Şark Meselesi: Parçalanmakta olduğu düşünülen Osmanlı topraklarının akıbeti konusunda Avrupa devletlerinin birbirleriyle rekabetini ifade eden uluslararası sorundur. Siyasi literatürde ilk defa 1815 Viyana Kongresinde kullanılmıştır.
I. Abdülhamid’in ağır bir felç geçirip ve bundan birkaç gün sonra, 7 Nisan 1789’da vefat etmesine yol açan olay nedir?
Özi Kalesi’nin Müslüman sakinlerine karşı Ruslar tarafından büyük bir katliam yapıldı. Özi Kalesi’nin düşmesine ve Müslüman halkın katline çok üzülen I. Abdülhamid ağır bir felç geçirdi ve bundan birkaç gün sonra, 7 Nisan 1789’da vefat etti.
Hatt-ı Hümâyun ne demektir?
Hatt-ı Hümâyun: Hat, Arapça yazı demektir. Padişahın kendi el yazısı ile yazılmış emirlere ise Hatt-ı hümâyun denir. Padişahın ihtiyaç halinde verdiği yazılı emirler için kullanılan bir tabirdir.
Osmanlı tarihinde yabancı bir devletten para alınması, gündeme ilk defa ne zaman gelmiştir?
III. Selim, tahta geçtiğinde Özi Kalesi’nin geri alınmasını emretti. Nisan 1789’da cepheden gelen para, asker ve malzeme isteklerine karşı, sarayda genel bir meşveret meclisi toplandı. En büyük sorundan biri savaşı sürdürmek için hazinede para olmamasıydı. Çare olarak Osmanlı tarihinde ilk defa, yabancı bir devletten para alınması gündeme geldi.
13 Haziran 1788 tarihinde İngiltere, Hollanda ve Prusya’nın; Rusya, Fransa ve Avusturya’ya karşı oluşturdukları ittifaka ne ad verilir?
Üçlü İttifak: 13 Haziran 1788 tarihinde İngiltere, Hollanda ve Prusya’nın; Rusya, Fransa ve Avusturya’ya karşı oluşturdukları ittifaktır.
Şânizâde Mehmed Ataullah Efendi kimdir?
Şânizâde Mehmed Ataullah Efendi (1771-1826): Osmanlı’da yetişmiş önemli âlimlerden olan Şânizâde’nin tıp, tarih, matematik ve coğrafya gibi çeşitli alanlarda telif ve tercüme eserleri vardır. Osmanlı tıbbının modernleşmesinin öncülerinden kabul edilir. 1819’da vakanüvisliğe yani devletin resmi tarih yazıcılığına tayin edilmiştir. Şânizâde Tarihi adlı eseri oldukça önemlidir. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra Beşiktaş İlmiye Cemiyeti’ne üye ve Bektaşi olduğu gerekçesiyle Tire’ye sürgüne gönderilmiştir. 5 Ağustos 1826’da burada vefat etmiştir.
Son Osmanlı-Avusturya savaşını bitiren Ziştovi Antlaşması’nın ana maddeleri nelerdir?
- Osmanlı Devleti, İrşova-i Atik (Orşova) dışında Avusturya’nın işgal ettiği toprakları geri alacaktı.
- İki ülke arasında kesin sınır çizgilerinin belirlenmesi amacıyla bazı düzenlemeler yapılacaktı.
- Hotin Kalesi, Ruslar ile savaş bitene kadar Avusturya’nın elinde kalacaktı.
- Avusturya limanlarından hareket eden ticaret gemilerine Garp Ocaklarından zarar gelmemesi sağlanacaktı ve zarar gelirse Osmanlı Devleti tarafından tazmin edilecekti.
- Ziştovi Antlaşması’nda Osmanlı ve Avusturya hükümdarlarının iyi niyet göstergesi olarak karşılıklı elçi gönderilecekti.
10 Ocak 1792’de Ruslarla imzalanan Yaş Antlaşması’nın ana maddeleri nelerdir?
- Her iki ülke, savaşa karışmış olan tebaası için af çıkaracak.
- 1774 Küçük Kaynarca, 1779 ve 1783 antlaşmaları geçerliliğini korurken 1784’te Rusların Kırım’ı ilhakı ile bu bölgede Kuban Nehri’nin iki ülke arasında sınır olması kabul edilecek.
- Dinyester (Turla) Nehri iki devlet arasında sınır olacak, Özi Kalesi dâhil nehrin sol tarafındaki yerler Ruslarda kalacak; nehrin sağ tarafında bulunan Rus işgalindeki Bender, Akkerman, Kili ve İsmail Kaleleri ve diğer yerler Osmanlı Devleti’ne geri verilecek.
- 1774 Küçük Kaynarca ve diğer antlaşmalarla Eflak ve Boğdan’a verilen haklar muhafaza edilecek.
- Garp Ocakları korsanlarının Rus ticaret gemilerine saldırması engellenecek, saldırıya uğrayan gemilerin zararları Osmanlı Devletince tazmin edilecek.
- İki ülke arasında iyi niyet göstergesi olarak karşılıklı elçi gönderilecek.
1787-1792 Osmanlı-Rus ve 1788-1791 Osmanlı-Avusturya savaşlarının Osmanlı tarihine başlıca etkileri neler olmuştur?
Yaş Antlaşmasıyla 1787 yılında Ruslar ile başlayan savaş resmen sona erdi. Osmanlı ordusu 1792 Nisanı’nda İstanbul’a döndü. Osmanlı Devleti, savaşa baslarken en öncelikli hedefi Kırım’ı geri almaktı. Fakat Kırım’ı geri alamadığı gibi, az da olsa toprak kaybına uğradı. Ruslar daha güneye inerek Balkanlarda daha rahat hareket etme imkânı yakaladı. Üstelik Ruslar yanında savaşa katılan gayrimüslimler için af çıkartılması, bu halkların gözünde Rusların koruyuculuk imajını pekiştirdi. Bu şekilde, bölgedeki nüfuzu güçlendiren Rusya, ileride yeni problemlere sebep olacaktı. Yine de hem Ruslar ve hem de Avusturyalılar için savaş beklentilerini tam olarak karşılamamıştır. Uygulamaya koymak istedikleri “Grek Projesi” gerçekleştirilemedi. Osmanlı Devleti, her iki ülke ile ayrı barış antlaşmaları yaparak, aralarındaki ittifakı bozmayı basardı. Üstelik Ziştovi Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yüzyıllardır devam eden uzun mücadeleye son verdi. Bundan sonra Balkanlarda güçlenen Rusya etkisine karşı, iki ülke birbirine daha yakın duracaktı. Savaş sırasında ilk defa Hristiyan devletlerle ittifak arayışına gidilmesi, Osmanlı’nın diplomasi anlayışının değişmeye başladığı göstermekteydi. Babıali, Avrupa’daki kuvvetler dengesindeki değişim sayesinde ağır kayıplar vermekten kurtulduğunun farkındaydı. Bunun sonucu olarak karşılıklılık esasının benimsendiği, denge siyasetinin gözetildiği ve yalnızlık politikasının terk edildiği yeni bir diplomasi anlayışı ortaya çıkacaktı.
Nizâm-ı Cedîd ne demektir?
Osmanlı Devleti’nin Avusturya ve Rusya ile barış yapmasıyla birlikte III. Selim bir komisyon kurularak hemen bir reform programının hazırlanmasını istedi. İbrahim İsmet Bey başkanlığındaki komisyon 72 maddelik bir reform programı hazırlandı. Bu reform programı “Nizâm-ı Cedîd” yani Yeni Düzen olarak adlandırıldı. Aslında bu kavram ilk defa Köprülü Mustafa Fazıl Paşa tarafından kullanılmıştı. I. Abdülhamid döneminde Cezayirli Gazi Hasan Paşa, kurduğu yeni donanmaya Nizâm-ı Cedîd adını vermişti. III. Selim döneminde, bunlardan farklı olarak Nizâm-ı Cedîd dar ve geniş iki anlamda kullanılmıştır. Dar anlamda yeni kurulan ordunun adıydı. Geniş anlamda ise III. Selim döneminde yapılan tüm reformları ifade etmekteydi.
Nizâm-ı Cedîd reformlarının kendisinden önceki ıslahat girişimlerinden farkı nedir?
Nizâm-ı Cedîd reformları kendisinden önceki ıslahat girişimlerinden farklı olarak daha geniş kapsamlı ve programlıydı. Kendinden önceki ıslahat hareketlerine göre, Avrupa etkisi daha belirgindi. Fakat reformları gerçekleştiren ekibin Batı hakkında doğru ve geniş bir bilgi birikimine sahip olduğu söylenemez. Reform sürecinin Kabakçı Mustafa İsyanı ile sona ermesi ve büyük oranda köklü değişiklikler sağlayamaması kendinden önceki ıslahat girişimlerinden farklı olmadığı izlenimi vermektedir. Nizâm-ı Cedîd’i önemli kılan, getirdiği yenilik ruhunun devam etmesi ve II. Mahmud döneminde yapılacak reformlara referans olmasıdır.
Nizâm-ı Cedîd reformlarının, daha çok yeni ordunun masraflarının karşılanması için kurulan yeni hazineye ne ad verilmiştir?
Nizâm-ı Cedîd reformlarının ama daha çok yeni ordunun masraflarının karşılanması için İrâd-ı Cedîd adıyla yeni bir hazine kuruldu (1 Mart 1793). Tütün, kahve ve şarap gibi keyif verici şeylerden alınan vergiler, ferman ve berat yenilenmesinden alınan ücretler, mahlûl (sahipsiz) mukataaların gelirleri gibi çeşitli kalemler İrâd-ı Cedîd hazinesine tahsis edildi.
III. Selim döneminde askeri alanda yapılan reformlar nelerdir?
Askerî alanda yapılması düşünülen reformlar sadece yeni kurulan ordu ile sınırlı kalmayacaktı. Eski ocaklar tamamen ihmal edilmeyerek buralarda da bazı düzenlemeler yapıldı. Yeniçerilerin talimi için Topkapı Sarayında Ağa Yeri isimli yer talimgâh olarak düzenlendi. Topçu, Lağımcı ve Humbaracı Ocakları için ayrı talimatlar hazırlandı. Tophane için Avrupa’dan uzmanlar getirildi. Kaliteli barut imalatı için baruthaneler ıslah edilirken Küçükçekmece’de modern yeni bir tesis açıldı. 1794’de Baruthane Nazırlığı kuruldu. Kaptan-ı Deryalığa 1792’de Küçük Hüseyin Paşa’nın getirilmesinden sonra denizcilik alanında da önemli gelişmeler yaşandı. Yabancı uzmanların yardımıyla tersaneler ıslah edildi. 1795’te “Tersane Nizâmı” adlı bir kanun çıkarıldı. 1804 yılında çok kapsamlı bir kanunname daha hazırlandı. Bu kanunname Bahriye’de gerçekleştirilecek reformlar için gerekli paranın temini ve harcanmasını belli esaslara bağladı. Tersane Eminliği kaldırılarak, Bahriye Nezareti kuruldu ve başına eski Paris sefiri Moralı Esseyyid Ali Efendi getirildi. Fakat bu nezaret Kabakçı Mustafa isyanı sonrasında ortadan kaldırıldı. 1807’de tersane ve donanma için tabip ve cerrah yetiştirilmesi amacıyla Tersane Tıphanesi kuruldu. I. Abdülhamid zamanında açılan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun yeni düzenlemelerle ıslah edildi. Ama asıl önemli gelişme 1795’te Hasköy’de bir kara mühendis okulunun yani “Mühendishane-i Berr-i Hümayun’un” açılmasıdır.
Osmanlı Devleti’nde Meşveret Meclisleri nasıl bir yere sahipti?
Meşveret Meclisi: Türk Dil Kurumu sözlüğünde; bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, iki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alış verişinde bulunması şeklinde açıklanan meşveretin İslam devlet geleneğinde önemli bir yeri vardır. Osmanlı Devleti’nde önemli ve olağanüstü konuların görüşüldüğü danışma meclislerine, Meşveret Meclisi denilmekteydi.
Osmanlı tarihinde ilk defa önce İsveç ve ardından Prusya ile ittifak antlaşmaları imzalanması neyin göstergesi sayılabilir?
III. Selim, daha Avusturya ve Rusya ile savaşı devam ederken Osmanlı Devleti’nin devletlerarası ilişkilerine yeni bir boyut getirmişti. Devletin askeri gücünün düşmanları karşısında yetersizliğinin farkına varan genç sultan, Osmanlı tarihinde ilk defa önce İsveç ve ardından Prusya ile ittifak antlaşmaları imzalamıştı. Bundan sonra uluslararası ilişkilerde denge siyasetinin gözetilmesi ve ittifaklar arayışı Osmanlı dış politikasının temelini oluşturacaktı.
III. Selim döneminde diplomasi alanında yapılan en önemli reform nedir?
Avrupa’da ikamet elçiliklerinin açılmasıdır.
III. Selim’in sadrazama gönderdiği hattı hümayunda “Ben daima İstanbulkari, Ankarakari kumaş giyerim, devlet ricalim ise Hindkari, İrankari kumaş giyerler. Memleket kumaşları giyseler, memleket malı revaç bulur.” sözleriyle anlatmak istediği nedir?
Bu sözlerle III. Selim’in lüks tüketime tepkisi ve yerli malı teşviki anlatılmaktadır.
18. yüzyılın sonunda Osmanlı taşrasının neredeyse tamamıyla âyanların kontrolüne girmesinin ana nedeni nedir?
18. yüzyılın sonunda, savaşlar nedeniyle merkezî otoritenin iyice zayıflaması sonucunda Osmanlı taşrası neredeyse tamamıyla âyanların kontrolüne girer.
Osmanlı’da Rumeli ve Balkanlarda Dağlı Eşkıyasıyla mücadelede mutlak bir başarıya ulaşılamamasının nedenleri nelerdir?
Her şeyden önce eşkıyanın faaliyet gösterdiği alan coğrafi olarak çok genişti ve eşkıyanın kaçıp saklanmasına oldukça elverişliydi. Eşkıyaların büyük bir bölümünün asker kaçağı olması da mücadeleyi zorlaştırmaktaydı. Devlet, kesin bir kararlılıkla eşkıya ile mücadele etmemekteydi. Kimi zaman tavizkâr davranarak eşkıyaları azletmesi ve hatta makamlar vermesi eşkıyayı cesaretlendirmekteydi. Merkezden gönderilen valiler, biraz da dönemin koşulları elvermediği için İstanbul’dan yeterince destek görmemekteydi. Bölgede görevli devlet adamlarının gevsek davranmaları veya birbiriyle rekabeti eşkıya ile mücadeleyi olumsuz etkiliyordu. Hatta ordu içinden bile eşkıyalarla is tutanlar oluyordu. Valiler eşkıya ile mücadele için büyük oranda âyanlardan yardım istemek zorunda kalıyordu. Fakat Dağlı eşkıyasına bir türlü son verilememesinin en önemli nedeni, yukarıda belirtildiği gibi bazı âyan ve yerel eşrafın çıkarları gereği eşkıya ile beraber hareket etmesiydi.
Vladika ne demektir?
Vladika: Osmanlı hâkimiyetinde özerk bir yapıya sahip olan Karadağ’da yönetim, seçimle işbaşına gelen ve vladika denilen Ortodoks din adamlarına bırakılırdı. 1697 yılında vladika seçilen Danilo Petroviç döneminde vladikalık hanedanlığa dönüştü. Petroviç hanedanından gelen Karadağ yöneticilerine vladika denilmeye devam edildi.
III. Selim döneminde öne çıkan isyanlar hangileridir?
İşkodra Mutasarrıfı Kara Mahmud Paşa İsyanı, Pazvandoğlu Osman İsyanı, Kırım Hanzâdesi Cengiz Mehmed Giray İsyanı, Gürcü Osman Paşa İsyanı, Rusçuk Âyanı Tirsiniklioğlu İsmail, Acemoğlu Ahmed İsyanı, Caniklizâde Tayyar Mahmud Paşa İsyanı.
Avrupa devletleri ihtilal ve sonrasında yaşananları, Fransa’nın bir iç meselesi olarak görmelerine karşın neden İhtilal Savaşları’nı başlatmışlardır?
Çünkü mutlak monarşinin kaldırılması, kral ve kraliçenin hapsedilmesi ve ardından cumhuriyetin ilanı Avrupa’daki mevcut düzen için bir tehdit olarak algılandı.
Fransız İhtilali'nin sonuçları nasıl özetlenebilir?
- Fransa’da mutlak monarşi yıkılarak, cumhuriyetin ilanıyla egemenliğin halka ait olduğu kabul edilmiştir.
- Fransa ile yeni rejimi kendilerine tehdit olarak gören Avrupa devletleri arasındaki mücadele neredeyse tüm kıtanın ekonomik ve sosyal düzenini alt üst etmiş, Avrupa siyasi haritasını yeniden şekillenmiştir.
- Eşitlik, özgürlük, laiklik, demokrasi ve adalet gibi kavramlar evrensel nitelik kazanmışlardır.
- İnsan Hakları Bildirgesi dünya geneline yayılarak bireyin özgürlük alanının genişlemesine katkı sağlamıştır.
- Milliyetçilik fikri çok uluslu devletlerin yıkılışına zemin hazırlamıştır.
- İhtilal, evrensel etkisi nedeniyle Yeni Çağın bitişi Yakın Çağın başlangıcı kabul edilmiştir.
Fransa’daki cumhuriyet rejiminin ilk tanıyan Avrupa ülkesi hangisidir?
Prusya’dır. 27 Nisan 1795’de Basel’de Fransa ile Prusya arasında antlaşma imzalandı. Bu, Fransa’daki cumhuriyet rejiminin ilk defa bir Avrupa ülkesi tarafından tanınması anlamına geliyordu.
Fransa ile Avusturya arasında imzalanan Campo Formio Antlaşması’nın Osmanlı Devleti açısından etkileri neler olmuştur?
Campo Formio Antlaşması’nın Osmanlı Devleti açısından da önemli sonuçları oldu. Tarihte ilk defa Fransa ile Osmanlı arasında doğal sınır tesis edilmiş yani sınır komsusu olmuşlardı. Fransa’nın Dalmaçya kıyılarına ve Yedi Adalara yerleşmesi Osmanlı Devleti’ni oldukça tedirgin etti. Çünkü Fransızlar, bölgedeki Hristiyan toplulukları özellikle Mora’daki Rumları ihtilal düşünceleriyle Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmaya başlamışlardı. Bundan cesaretle Mora’da Rumlar arasında kıpırdanmalar ortaya çıktı. Napolyon’un Bosna ve Arnavutluk üzerine bir sefer düzenleyeceğine dair söylentiler, diplomatik çevrelerde dile getiriliyordu. Babıali iyi ilişkiler içerisinde olduğu hatta bir ittifak antlaşması için görüşmelerde bulunduğu Fransa ile dostluğuna mesafe koyarken Rusya ile yakınlaşmaya başladı. Ruslar da Campo Formio antlaşmasından tedirginlik duyuyordu. 1796’da II. Katerina’nın ölmesi ve yerine I. Pavel’in geçmesi de iki ülke yakınlaşmasında etkili oldu.