aofsoru.com

Orta Çağ-Yeni Çağ Avrupa Tarihi Dersi 3. Ünite Özet

Geç Dönem Ortaçağ Avrupa Tarihi (1300-1453)

Geç Dönem Ortaçağda Batı Avrupa

İngiltere 1133-1485 yılları arasında Plantagenet hanedanı tarafından yönetilmiştir. Hanedanın kurucusu, Anjou bölgesinin kontu Geoffroy Plantagenet ile İngiltere’yi fetheden Norman hanedanından I. William’ın torunu Matilda’dan olma İngiltere kralı 1. Henry’dir.

İngiltere’de bir asırda sadece üç kral hüküm sürmüştür. Bunlardan:

  • Edward Plantagenet (1272-1307)
  • II. Edward (1307-1327)
  • III. Edward (1327-1377)

Bu durum İngiltere’de monarşinin güç kazanmasına ve merkezi yönetimin kuvvetlenmesine yol açmıştır. 15. Yüzyılda İngiltere’de Lancaster hanedanı kraliyet hanedanı olur.

Fransa’nın merkezi yönetimi 14. Yüzyılda Capet hanedanlığı ile güç kazanır. IV. Philippe, asillerin toplandığı parlamentoyu oluşturdu. IV. Philippe 1314 yılında öldü. Ölümünü takip eden 14 yıl içine üç oğlu da vefat etmiştir. Üç oğlu erkek vâris bırakmayınca, Fransa tahtına Valois Hanedanı'ndan VI. Philippe geçti. Bunun sonucunda Capet hanedanlığının dönemi kapanmıştır.

İngiltere kralı Edvard yeni Fransa Kralını kabul etmeyerek Fransa tahtına geçmek istedi. Böylece kısa süreli bir antlaşmanın ardından hanedan mücadelesi kanlı ve yıllarca sürecek bir savaşlar dizisine dönüşmüştü. Bu anlaşmazlık tarihte Fransa ile İngiltere arasında geçen Yüzyıl Savaşları olarak yerini alacaktı.

En sonunda kanlı savaştan yorulan iki taraf barış için Ağustos 1475 yılında birleştiler. Yüzyıl Savaşları bir antlaşma metni olmaksızın son buldu. Fransa uzun süren yenilginin sonunda ülkesinin topraklarını İngilizlerden geri almayı başarmış ve güçlü bir monarşi oluşturmayı başardı.

İngiltere, Lancaster hanedanlığının yönetiminde Avrupa kıtasında toprağı kalmamış, ada krallığına gerilemiş bulunmaktaydı.

Almanlar merkezi bir yönetim oluşturmayı başaramazlar. Almanya’yı geç dönem ortaçağ boyunca çok sayıda feodal yapılar şekillendirmiştir. Ülkenin başında bir imparator vardır, ancak yetkileri sadece simgeseldir. Ülkede gerçek yönetimi prensler, yüksek rütbeli rahipler ve şehir heyetleri elde tutmaktaydı.

İngiltere ve Fransa’nın aksine Almanya’da kraliyet ailelerinin soya dayalı olarak babadan oğula geçmemesi merkezi yönetim anlayışının Almanya’da benimsenmemesine neden olmuştur.

İtalya’da Alman imparatorlarının otoritelerinin azalmış olmasından dolayı güçlü şehir devletlerinin hâkim olduğu bir yapı oluştu. Bu şehir devletlerini yöneten kişiler ticaretle uğraşarak zenginliklerini artırınca ülkede toplumsal, bilimsel, ekonomik ve kültürel gelişmeler meydana geldi.

Geç Dönem Ortaçağ’da (1300-1453) Avrupa

IV. Haçlı Seferinden sonra Bizans kendisine ait toprakların çoğunu Venediklilere ve Atina’da kurulan Latin Dukalığına bırakmak zorunda kaldı. Bizans ise Bizans’ın gerçek varisi olduklarını iddia eden üç ayrı İmparatorluğa ayrıldı. Bunlar:

  • İznik İmparatorluğu
  • Trabzon Rum İmparatorluğu
  • Epir İmparatorluğu

Bu durum Bizans’ın yıkılış sürecini başlatmıştır. 14.yüzyılın başında Anadolu’nun kuzeybatısında kurulmuş olan Osmanlı devleti 14.yüzyılın ortasında Avrupa topraklarına Gelibolu’nun fethi ile girmiştir. Osmanlı bu gelişmeden sonra Latin devletleri, Bizans, Bulgar ve Sırplarla mücadele etmiştir. Osmanlı çevresinde bulunan ülkeleri kendi yönetimine katarak Balkanlarda gücünü arttırmıştır. IV. Haçlı seferlerinden sonra Latin ülkelerin kurduğu Atina Latin Dukalığı ve Mora’da kurulan Akaya Latin Prensliği İstanbul’un fethi ile Osmanlı devletinin yönetimine geçmiştir. Osmanlılar fethi ettikleri yerlerde mimarinin en güzle eserlerini inşa etmişlerdir. İstanbul’un fethi tarihçiler tarafından ortaçağın kapanışı, yeniçağın başlangıcı olarak kabul edilir.

Bulgarlar 5. yüzyılın ikinci yarısında ilk kez tarih sahnesine çıkar. 679-1018 yıllarında Tuna Bulgar Devleti’ni kurarlar. Kökenleri Orta Asya’ya dayanan Bulgarlar bölgede yaşayan Slavlarla karışmışlar ve Orta Asya’ya dayanan kimliklerini kaybetmişledir. 10. Yüzyılda en parlak dönemlerini yaşayan Bulgarlar 1018’de Bizans egemenliğine girdi ve I. Bulgar Devleti sona erdi. 1204 yılında İstanbul’un Haçlılar tarafından ele geçirilmesi Balkanlarda Bulgarların Bizans hâkimiyetinden kurtulmasına ve bağımsızlıklarını ilan etmelerine neden olmuştur. Ancak 1330 yılında Velbujd Savaşında Sırplara yenilince Bulgar devleti hızla gerilemeye başladı. Daha sonra ilk önce Kırım merkezli Altın Ordu devletinin, daha sonra da Osmanlı devletinin vasalı haline geldiler. Bulgarlar ancak 19. Yüzyılda tekrar devlet kurma imkânı buldu.

Sırplar Balkanlarda kurulan bir diğer devlet. Stefan Duşan 1331 yılında devletin başına geçmiş ve Sırplara en parlak dönemi yaşatmıştır. Ancak kendisinin ölümüyle birlikte Sırp Devleti zayıflamıştır.

Geç dönem Avrupa tarihinde Osmanlı ile boy ölçebilecek devlet Macarlardı. Macarlar Osmanlılara karşı mücadelelerini Polonya ve Lehistan’dan destek alarak sürdürmüşlerdir.

Geç Dönem Ortaçağ Avrupa’sında Yenilikler

1100 yıllarından itibaren Kuzey Avrupa’da görülen tarımsal büyümenin temelini ağır saban, üçlü tarla rotasyonu ve yeni bir at koşum sisteminin geliştirilmesi ile çivili at nalı oluşturmuştur. Bu yenilikler hem üretimin hem de nüfusun çoğalmasına neden olmuştur. Aynı zamanda nüfus şehirlerde toplanmaya başlamıştır. Ticaretin kolaylaşmasına ve artmasına güvenlik ortamının artması yol açmıştır. İtalyan şehir devletleri bu durumdan yararlananmış ve tekstil üretimi, bankacılık ve gemicilik işleri ile uğraşmaya başlamışlardır. Bunun yanında altın para bastılar, muhasebe ve sigortacılık gibi yeniliklere imza attılar.

Avrupa’da artık şehirler üretiminde uzmanlaştıkları ürünlerle tanınmaya başlandı.

Şehirlerin servetleri artınca bu mimariye ve altyapı çalışmalarına da yansıdı. Şehirler aynı zamanda belirli etkinlikler çerçevesinde nüfusun buluştuğu yer haline gelmiştir. Şehirler öğretmenler için de çekim yerleri oluşturmaktaydı. Böylelikle şehirlerde okuryazar oranı artmış, üniversitelerin kurulmasına olanak sunmuş. Hansa birliği kurulmuş. Böylelikle şehirlerarası ticareti geliştiren bir teşkilatlanma başlamıştır. Hansa birliği 1161 yılında kurulmuştur. Ancak etki alanını Vikinglerin denizden yaptıkları saldırılardan vazgeçip tarım işleri ile uğraşmaya başlamaları sonucunda 14. yüzyılda genişletmiştir.

Fakat 1337 yılında Yüzyıl Savaşlarının başlaması ve 1348-1350 yılında kara vebanın yayılması ile olumlu gelişmelerde gerileme yaşanmıştır.

Kara vebadan daha ziyade yoksullar ve kentlerde yaşayanlar etkilenmiştir. Soylular ise daha az etkilenmiştir.

Ortaçağ süresince kadınların hayat süreleri, doğum esnasında ölümler ve sık doğurma nedeniyle erkeklerden daha kısaydı. Genel olarak kadın ve erkeğin ortalama yaşam süresi 33 yıl kadar kısa bir zamandı.

Askerlik mesleği ilk kez 14.yüzyılda maaş karşılığı sürekli asker bulundurulmasıyla ortaya çıktı. Orduda iki tip süvari bulunmaktaydı.

  • Birinci tip zırhlı olan süvariler
  • İkinci tip zırhsız, ok ve kılıç kullanan süvariler

Devletlerin sürekli piyadeler bulundurmaya başlayınca savaş meydanlarında etkili olan süvariler piyadelerin karşısında bozgun yaşamaya başladılar.

Avrupa’da ilk üniversiteler 11. Ve 12 yüzyılda ortaya çıktı. Üniversiteler öğrencilerine akıl ile inancın uyum içinde olduğunu aktararak skolastik düşünce yapısını yaymak istemekteydi. Üniversiteler 14. yüzyılda entelektüel kesimin toplanma yeri haline gelmiştir.

Avrupa’da ilk üniversiteler 11. Ve 12 yüzyılda ortaya çıktı. Üniversiteler öğrencilerine akıl ile inancın uyum içinde olduğunu aktararak skolastik düşünce yapısını yaymak istemekteydi. Üniversiteler 14. yüzyılda entelektüel kesimin toplanma yeri haline gelmiştir.

Geç Dönem Ortaçağ Avrupa’sında Papalık Ve Hukuk Uygulamaları

Papalık kurumu 14. Ve 15. yüzyılda itibar kaybetmeye başlamıştır. 1309 yılında Papalık kurumunun krallarla yaşadığı anlaşmazlık ve bu durumun silahlı çatışmaya dönüşmesi sebebiyle Papa V. Clemens Papalığın merkezini Fransa’nın Avignon kentine taşıdı. Fransız ve İngiltere kralları Papa ile anlaşmazlıklar yaşayan İtalyan soylularını desteklemekteydi. Papalık kurumu altmış sekiz yıl Avignon’da ikamet etmek zorunda kalmıştır. 1377 yılında Papalık makamı Fransızların oyuncağı olmakla suçlandı. İngilizler ve Almanlar Papanın Hristiyanlığı temsil etmediğini savunmuştur. Bu gelişmeler sonuncunda Papalık tekrar Roma’da ikamet etmek üzere İtalya’ya döner. Ancak Fransızlar bu durumdan rahatsız olduklarından Avignon’da ikamet olacak olan kendi Papalarını göreve getirdiler. Böylelikle Papalık makamı iki başlı bir hal almıştır. Bu duruma son vermek üzere 1409-1449 yıllarında konsiller dönemi başlamıştır. Pisa, Konstanz, Siena ve Basel’de toplanan konsiller Papayı Katolik kilisesinde reformlar yapmaya zorlamak istediler. Ancak Papa, bu istekleri ret etti ve Katolik dünyasındaki sorunları görmezlikten geldi. Papa V. Martin konsili dağıttı ve papalığın hiçbir şekilde hiçbir makama hesap vermeyeceğini ilan etti. Bunu yaparak papalığın Katolik Hristiyanlığının en yetkili makamı olduğunu kanıtlamıştı.

Geç dönem ortaçağ Avrupası’nda bazı ülkeler töreye dayalı örfi hukuk sözlü, belirsiz ve yerine göre değişebilen bir hukuk sistemi uygulamaktaydı. Oysa Roma hukuku yazılı, açık tek şekilli ve öğretilmesi kolaydı. Bu nedenle zamanla üniversiteler vasıtasıyla Roma hukuku Katolik olan Avrupa ülkelerinde kabul görmüş ve uygulanmaya başlanmıştı.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email