Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi 1 Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yeni Türk Devleti’Nin İlanı: Lozan’Dan Cumhuriyet’E
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Mudanya Mütarekesi niçin yapılmıştır?
26 Ağustos 1922 tarihinde Büyük Taarruz zaferle
sonuçlandı. Yunan ordusu tamamen imha edildi. Türk
kuvvetleri İzmir’i kurtardıktan sonra Çanakkale ve
İstanbul yönünde ilerlemeye başladı. Bu gelişmeler
üzerine İtilaf Devletleri, Türk tarafına bir mütareke
teklifinde bulundu. Türk tarafı mütareke görüşmelerine
ancak, Yunanlardan Trakya’yı Edirne dâhil Meriç
Nehri’nin batısına kadar boşaltılmasını şart koştu. İtilaf
Devletleri, Türkiye’nin bu teklifini kabul etti. 3 Ekim
1922’de Mudanya’da görüşmeler başladı.
Mudanya Mütarekesi’ne hangi devletler katıldı?
Mudanya Mütarekesi’ne şu devletler katıldı:
Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya. ( Görüşmelere
Yunanlılar katılmamıştır.)
Mudanya Mütarekesi nasıl sonuçlandı?
Müttefik devletlerinin temsilcileri, İsmet Paşa’nın
Doğu Trakya’nın Yunanlılar tarafından terk edilmesi
isteğini kabul etmek zorunda kaldılar. İmza edilen
protokole göre Doğu Trakya’nın tahliyesine sözleşmenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlanacak ve 15 gün
içinde tamamlanacaktı. Yunanlılar çekildikçe idareyi
Müttefiklere, onlar da Türklere bırakacaklardı. Yunan
askerlerinin çekilmelerinden sonra 30 gün içinde
Müttefikler de Trakya’yı tamamen boşaltacaklardı.
Mütareke 15 Ekim 1922 tarihinden itibaren yürürlüğe
girdi.
Lozan Konferansı’nın yapılmasının nedenlerini
açıklayınız?
Milli mücadele Dönemi’nde elde edilen askeri
başarılar, siyasi başarıları da beraberinde getirmiş,
Mudanya Mütarekesi imzalanmış ve taraflar arasında
kısmen sağlanan uzlaşmanın hukuki bir statüye
dönüştürülebilmesi için bir konferansın toplanması
kararlaştırılmıştır. TBMM Hükümeti konferansın İzmir’de
toplanmasını istediyse de bu istek, Türk tarafının itibarını
artıracağı ve Yunanistan’ın incinebileceği nedeniyle İtilaf
Devletleri tarafından kabul görmemiş, Konferansın
tarafsız olan İsviçre’nin Lozan şehrinde toplanması
kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte Türk tarafının isteği ve
ısrarı üzerine Boğazlarla ilgili görüşmelere katılmak üzere
Rusya, Ukrayna ve Gürcistan da Konferansa davet
edilmiştir.
Müttefik Devletleri’nin Lozan Konferansı’na Ankara
Hükümeti’yle birlikte İstanbul Hükümetini de davet
etmelerinin sebebi neydi?
Müttefik Devletleri, ikilik çıkarmak ve Ankara
Hükümetini zor durumda bırakmak için Konferansa
İstanbul Hükümetini de davet ettiler.
İstanbul Hükümeti milletvekili Tevfik Paşa, TBMM’ye gönderdiği telgrafta Ankara Hükümeti’nden ne istedi?
Tevfik Paşa, Ankara Hükümeti’ne Lozan’da
yapılacak konferansa birlikte katılmayı teklif etti.
Tevfik Paşa’nın Konferansa Ankara Hükümetine
konferansa birlikte katılalım teklifi üzerine Ankara’da
hangi gelişmeler yaşandı?
Tevfik Paşa’nın bu teklifi Ankara’da şiddetli
tartışmalara yol açtı. Yaşanan tartışmalar Saltanatın
kaldırılması meselesini gündeme getirdi ve 1Kasım
1922’de Saltanat kaldırıldı.
Saltanatın kaldırılması Lozan Konferansı’nı nasıl
etkiledi?
Saltanatın kaldırılması Ankara Hükümeti’nin
varlığını daha güçlü hale getirdi. Barış görüşmelerinde
Ankara Hükümetinin daha rahat hareket etmesinin yolu
açıldı. Bu gelişmeyle İtilaf Devletleri Ankara Hükümeti’ni
kendine muhatap almak zorunda kaldı; başka bir deyişle
İstanbul Hükümeti devre dışı kaldı.
İstanbul’da Saltanatın kaldırılması üzerine hangi
olaylar meydana geldi?
Saltanatın kaldırılması üzerine İstanbul’da
Vahdettin aleyhinde gösteri yürüyüşleri oldu. Son Osmanlı
Hükümeti topluca istifa etti. Bu gelişmeler üzerine
dayanacak fazla gücü kalmayan Vahdettin bir İngiliz
zırhlısıyla İstanbul’dan ayrıldı.
Lozan Konferansı’na katılan heyette kimler
bulunuyordu?
Lozan için görevlendirilecek heyet Ankara’da
tartışma konusu oldu. Mustafa Kemal Paşa, Lozan
Konferansı için Türkiye’yi Mudanya Mütarekesi’nde
görüşmeleri başarıyla yürüten İsmet Paşa’yı düşünüyordu.
Dışişleri Bakanı Yusuf Kamil Bey’in istifası üzerine İsmet
İnönü bu göreve getirildi; daha sonra da Türk delegasyonu
başkanı oldu. Heyet şu kişilerden oluşmaktaydı: Hariciye
Vekili İsmet Paşa 1. Delege, Sağlık Vekili Dr. Rıza Nur II.
Delege; Mali Müşavir Hasan Saka ve Celal Bayar’dır. Bu
isimlere ek olarak adli, siyasi, askeri, ticari ve bahri
müşavirler de katıldılar.
Lozan Konferansı hangi tarihte yapıldı ve konferansa
hangi devletler katıldı?
20 Kasım 1922 tarihinde başlayan konferansa;
Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya,
Romanya ve Yugoslavya devletleri katılmıştır.
Lozan Konferansı’nda hangi meseleler görüşüldü?
Lord Curzon’un başkanlığında 20 Kasım 1922’de
toplanan Lozan Konferansı’nda meseleleri incelemek
üzere üç komisyon kurulmuştur.
1. Komisyon, topraklara, askerliğe, boğazlara,
2. Komisyon Türkiye’de yabancıların tabi olacağı
rejime,
3. Komisyon ise iktisadi ve mali meselelere
bakmakla görevlendirildi.
Görüşmelerde İtilaf Devletleri’nin Türkiye’ye olan
tutumları nasıldı?
İtilaf Devletleri’nin eski düzenin bir şekilde devam
ettirilmesini istemeleri, Türkiye’nin kayıtsız şartsız
bağımsız bir devlet olarak yaşamak istemesi üzerine
uzlaşma sağlamak kolay olmadı. Konferans, İtilaf
Devletleri’nin beklentilerinin aksine sekiz ay sürdü.
Konferans’ta Türk heyeti Misak-i Millî’nin
gerçekleştirilmesi için çok gayret gösterdi. Buna karşın
İtilaf temsilcileri Yunanistan’a karşı kazanılan zaferi pek
de hesaba katmadan Sevr’i esas alarak Türkiye’yi yenik
bir devlet olarak görmek istediler. I. Dünya Savaşı’ndan
Avrupa’nın en güçlü devleti olarak çıkmış olan İngiltere,
Lozan görüşmeleri süresince Türkiye’yi yalnız bıraktı.
Doğal olarak böyle bir anlayış ve yaklaşım karşısında
Lozan’da beklenen netice çıkmayacaktı. Anlaşma
sürecinde Ermenilere toprak verilmesi, kapitülasyonların
devam ettirilmesi, savaş tazminatı ve tamirat bedeli,
boğazların statüsü gibi meselelerde anlaşmaya varılamadı.
Lozan Konferansı’nda İtilaf Devletleri’nin “Boğazlar”
konusundaki görüşü neydi?
İtilaf Devletleri, İstanbul ve Çanakkale’de
Boğazların hem ticaret hem de savaş gemilerine açık
bulundurulmasını istedi. 1. Dünya Savaşı’ndan
Avrupa’nın en güçlü devleti olarak çıkmış olan İngiltere,
Lozan görüşmeleri süresince Türkiye’yi yalnız bırakma
çabası içinde oldu.
Boğazlar konusunda Rusya hangi görüşü ileri sürdü?
Rusya, Boğazların ticaret ve savaş gemilerine açık
bulundurulmasını istedi. Boğazlar gerek savaşta gerekse
barışta bütün savaş gemilerine kapalı olmalı görüşündeydi.
Ayrıca Türkiye’nin Boğazların kontrolünü sağlamak için
bir savaş filosuna sahip olmasını istedi.
Türkiye görüşmelerde Boğazlar konusunda ne istedi?
Türkiye, Misak-i Milliye uygun olarak İstanbul ve
Marmara’nın güvenliği şartı ile Boğazlardan geçişin
serbest olmasını istedi.
Lozan’da “Boğazlar” konusu nasıl sonuçlandı?
Lozan’da Boğazlarla ilgili olarak ortaya konulan
görüşlerde, Türk hâkimiyetine zarar verebilecek olan
Boğazların askerden arındırılması meselesi tartışıldı.
Sonunda Türk devletinin hâkimiyeti altındaki topraklarda
bulunan ve Türkiye için özel bir öneme sahip olan
Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarından yabancı gemilerin
serbestçe geçmesi prensip olarak kabul edildi. Barış
zamanında yabancı ticaret gemilerine gündüz ve gece tam
geçiş serbestliği tanınmış; savaş zamanında Türkiye
tarafsız ise barış zamanındaki rejimin uygulanması;
Türkiye savaşta ise tarafsız gemilerin düşmana yardım
etmemek şartıyla bazı sınırlamalarla Boğazlardan
serbestçe geçebilmeleri kararlaştırıldı.
Lozan’dan sonra Boğazlar konusunda hangi anlaşma
yapıldı?
Lozan’da Boğazlar meselesi her ne kadar
çözülmüş ise de Boğazların ve Marmara Denizi’ndeki
adaların askersizleştirilmesi Türkiye’nin egemenlik
haklarını sınırlandırıyordu. Bir süre sonra Lozan
Antlaşması’nda öngörülen garanti ile haklarının
korunamayacağını anlayan Türkiye, şartların değiştiğinden
bahisle Boğazlarla ilgili statünün değişmesi yönünde
birtakım girişimlerde bulundu. 20 Temmuz 1936 yılında
Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Bu
Antlaşmanın Türkiye’nin lehine olduğu söylenebilir.
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan ülkelerin
durumu nasıl çözümlendi?
Mısır ve Sudan üzerindeki Türk haklarından 5
Kasım 1914 tarihinden geçerli olmak üzere vazgeçilmiş ve
buralar İngilizlere verilmiştir. Filistin, Sina, Yemen, Asir,
Hicaz ve Irak ülkeleri üzerinde de artık Türkiye’nin hiçbir
hakkı kalmadığı kabul edildi. Bu ülkeler de İngilizlere
verildi. Türkiye’nin Tunus ve Fas üzerinde artık hiçbir
hakkı kalmadı. Bu ülkeler Fransa’ya verildi. Türkiye’nin
Trablusgarp ve Bingazi (Libya) üzerinde hiçbir hakkı
kalmadı. Bu yerler de İtalyanlara bırakıldı.
Görüşmelerde Lozan ve Kerkük meselesi ile ilgili
hangi kararlar alındı?
Misak-i Millî’nin birinci maddesine giren MusulKerkük
ve Süleymaniye ile Erbil üzerindeki Türk iddiaları
barışın tasdikinden sonra Milletler Cemiyeti’nin kararına
göre Türkiye-Irak sınırı çizilirken göz önüne alınacaktır.
Lozan’da “Adalar” konusu nasıl sonuçlandı?
Türk karasuları içinde bulunan irili ufaklı Akdeniz
ve Ege Adaları Anadolu’nun huzuru ve güvenliği için çok
önemliydi. Ancak Türkiye bu adaların çok azını
alabilmiştir. Türkiye’nin tarihi ve hukuki durumu gözardı
edildi. Lozan’da İmroz, Bozcaada, Limni ve Sema direk
adaları askersiz olmaları koşuluyla Yunanistan’a
bırakılmıştır. Yunan birlikleri işgal ettikleri İmroz ve
Bozcaada’dan çekildikten sonra Türkiye’nin buralarda
yerli halkın da söz sahibi olacağı bir yönetim uygulaması
serbestliğine ve Yunanistan’ın da Limni, Midilli, Sakız,
Sisam ile Nikarya adalarında hiçbir deniz üssü ve askeri
istihkâm kurmaması kararı alındı. 1912’den beri işgal
altındaki Rodos ve on iki ada ile yanlarındaki adacıklar ve
karasularımızdaki Meis Adası’nın İtalyanlara bırakılması
kararlaştırıldı. Kıbrıs Adası 5 Kasım 1914’ten beri
İngiltere’ye terk edilmiş sayıldı. Bununla birlikte
Kıbrıs’taki Türklerin iki yıl içinde Türk vatandaşlığına
geçebilme imkânı garanti altına alındı.
Lozan’daki görüşmelerde Türkiye’de yaşayan
Ortodoks Rumlar ile Yunanistan’da yaşayan Müslüman
Türklerin durumu nasıl çözümlendi?
Büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine
karışmak için sık sık gerekçe olarak kullandıkları
azınlıklarla ilgili meselelerin Lozan’da hassasiyetle ele
alınması doğal bir durumdu. Lord Kurzon için azınlıklar
meselesi çok iyi bir propaganda malzemesiydi. Lord
Kurzon, bir yandan azınlıklar meselesini kendi isteklerini
elde edebilmek için bir baskı aracı kullanmak isterken
diğer taraftan da Konferans’ın kesintiye uğraması halinde
bunun sorumluluğunu Türk tarafına yüklemek için
mükemmel bir fırsat olarak kullanmak istedi. Alınan
karara göre; Türkiye’de yaşayan Müslüman olmayan
azınlıklar hukuken ve fiilen Türk uyruklu sayılacaklar ve
kendileri için her türlü hayır kurumu açabileceklerdi. Aynı
zamanda Türkiye’de yaşayan Rumlarla Yunanistan’da
yaşayan Türkler karşılıklı değiştirilecekti. Batı Trakya’da
yaşayan Türkler bunun dışında tutulacaktı.
Lozan’da Türkiye’de açılacak yabancı okullarla ilgili
olarak nasıl karar alındı?
Türkiye’de açılması düşünülen yabancı okulların
Türk kanunlarına uymak suretiyle açılabileceklerine karar
verildi. Alınana karara göre İstanbul’daki Rum-Ortodoks
Patrikhanesi yine İstanbul’da kalacak ve dokunulmazlığı
olacaktır. Yabancı okullar, Türk Maarif Vekâlet
müfettişleri tarafından teftiş edilebilecekler ve müdür
muavinlerinden birisi Türk olacaktır. Yabancı hastaneler
ise Sağlık Bakanlığınca kontrol edilecektir.
Lozan’da görüşülen Osmanlı borçları konusunda
taraflar hangi ileri görüşleri ileri sürdüler?
Görüşmelerde Türk tarafı, işgal masraflarının
Türkiye tarafından ödenmesinin mümkün olmadığını
söyledi. İngiltere ve Yunanistan Türkiye’den İstanbul ve
Musul’u boşaltmasını talep ettiler. Ayrıca bu iki devlet
Osmanlı borçları ve kapitülasyonlar konularında Türk
heyetine zorluk çıkardılar. 20 Kasım 1922 - 4 Şubat 1923
tarihleri arasındaki Lozan Konferansı’nda İngilizler
Yunanistan’ı açıkça himaye etti. İtilaf Devletleri Türkiye
üzerinde baskı kurdu. Adil olmayan bu görüşmelerde Batı
Trakya Yunanistan’a bırakılıyordu. İtilaf Devletleri’nin bu
yanlı tutumu, Batı Anadolu, Marmara ve Doğu Trakya’yı
harabeye çeviren Yunanlılardan harp tazminatı alınmasını
imkânsız hale getirdi. Anlaşma sağlanamayınca Türk
heyeti Ankara’ya döndü.
Görüşmelerde Osmanlı borçları nasıl çözümlendi?
Türkiye, Osmanlı borçlarının tamamını
üstlenemeyeceğini bildirdi. Osmanlılar bu borçları aldığı
dönemde, topraklarının tamamının Türkiye’de olmadığını
ve bu yüzden Türkiye’nin bütün borçlardan sorumlu
tutulamaz tezini öne sürdü. Türkiye ayrıca “Ya o
toprakların tamamını bize verin; ya da Türkiye payına
düşeni ödesin” talebinde bulundu. Eski Osmanlı toprakları
üzerinde İtilaf Devletleri toprakların tamamının
Türkiye’ye bırakılmasını istemedi. İtilaf Devletleri
Türkiye’nin payına düşen borçları ödemesini kabul etti.
Lozan Barış Antlaşması hangi tarihte ve hangi
devletler arasında imzalandı?
Antlaşma 24 Temmuz 1923’te Türkiye, İngiltere,
Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya,
Bulgaristan, Portekiz ve Belçika arasında imzalandı.
Lozan Antlaşması’nın Türkiye açısından daha iyi
sonuçlanması mümkün müydü?
Anlaşmanın bu haliyle kabul edilmemesi,
Türkiye’nin yeniden savaşa girmesi anlamına geliyordu.
Dolayısıyla Türkiye’nin o günkü koşullarda savaşa
girmesi mümkün değildi. Bu yüzden Türkiye bu
anlaşmayı en zararsız biçimiyle kendi lehinde imzalamıştır
denilebilir.
Lozan Antlaşması’nın sonuçları nelerdir?
Türkiye Lozan Barış Antlaşmasıyla bağımsızlığını
bütün dünyaya duyurdu. Misak-i Millî’nin
gerçekleştirilmesi ve tam bağımsızlığın sağlanması
yolunda büyük bir kararlılıkla yürütülen milli hareketin
siyasi ve hukuki alanda bir başarı olarak kabul edilmesi
gereken Lozan Antlaşması, bağımsız güçlü bir Türk
Devleti’nin kurulmasın sağlayan bir anlaşma olmuştur.
İkinci Meclis ilk oturumunda hangi önemli konularda
çalışmaları gerçekleştirmiştir?
Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan etmenin yanında
yeni devletin esaslarını belirleyecek köklü düzenlemeleri
yapacak olan İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisi, 11
Ağustos 1923 tarihinde çalışmalarına başladı. 13 Ağustos
1923’te başkanlık seçiminde 197 milletvekilinin 196’sının
oyunu alarak Gazi Mustafa Kemal başkan seçildi.
Bakanlar Kurulunun üyeleri de güvenoyu alarak
çalışmalarına başladı.
Ankara’nın başkent olmasının nedenlerini açıklayınız?
Gazi Mustafa Kemal gazeteci Hans Lazar’a
verdiği 23 Eylül 1923 tarihli demecinde Ankara’nın
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olacağını söylemişti.
Mustafa Kemal Paşa bu konudaki düşüncesini İsmet
İnönü’yle paylaştı. Mustafa Kemal Paşa’nın bu direktifi
İsmet Paşa tarafından uygulamaya kondu. 13 Ekim
1923’te Mecliste kabul edilen ve Anayasa’ya dâhil edilen
madde ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başşehri
Ankara olarak belirlendi.
Gazi Mustafa Kemal Ankara’nın başkent olmasını
istiyordu. Aynı zamanda uzun yıllar hilafetin başkentliğini
yapan İstanbul’un görevini tamamladığını düşünüyordu.
Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkenti Ankara
oldu. Ankara’nın başkent olması stratejik yönden
önemliydi.
Türk ordusunun İstanbul’a girişi nasıl oldu?
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan
Antlaşması’na göre İtilaf Devletleri’nin askerleri altı hafta
içinde İstanbul’u boşaltacaktı. Bu anlaşma gereği
İstanbul’un boşaltılması süreci resmen başladı. 6 Ekim
1923 tarihinde Şükrü Naili Paşa komutasındaki Türk
askerleri, halkın büyük sevgi gösterileri arasında
İstanbul’a girdiler. Böylece 13 Kasım 1918’de fiilen ve 16
Mart 1920’de resmen başlayan işgal, her manada sona
erdi.
Cumhuriyetin İlanı sürecinde Mecliste hangi
gelişmeler yaşandı?
İkinci Meclisin çalışmaya başlamasıyla birlikte Mecliste
muhalefet rüzgârları esmeye başladı. İçişleri Bakanı Fethi
Okyar’ın istifa etmesi ve bu koltuğa muhaliflerin kendi
adaylarını getirmek istemeleri üzerine Mustafa Kemal
Paşa bu gelişmelerden rahatsız oldu. Hükümeti
Çankaya’da toplayarak istifa etmelerini istedi. Ayrıca
mevcut hükümet üyelerinden hiç kimsenin yeni kurulacak
kabinede görev kabul etmemesinin uygun olacağını
bildirdi. Böylece muhalefet grubuna bir hükümet kurma
fırsatı verilmiş olacaktı. Aslında bu aynı zamanda bir
iktidar mücadelesiydi. 29 Ekim 1923 tarihinde meclis eski
hükümetin yerine daha kuvvetli bir hükümet kurmaya
çaba harcadı ama sonuç alınamadı. Aynı gün Gazi
Mustafa Kemal Paşa, daha önce hazırlığını yaptığı ve
bunu başta İsmet İnönü olmak üzere yakın arkadaşlarıyla
paylaştığı, kurulmasını düşündüğü Cumhuriyet İdaresi’nin
mecliste görüşülmesini istedi. Meclis oy çoğunluğu ile
Cumhuriyet İdaresini kabul etti. Cumhurbaşkanı Gazi
Mustafa Kemal Paşa seçildi. Başbakanlığa İsmet İnönü
getirildi. İsmet İnönü hükümeti güvenoyu aldı.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhuriyet’i ilan
ederken nasıl bir yol izledi?
Mücadeleye atıldığı ilk günden itibaren Meclisi ön
plana çıkaran ve her hususta tam bir fikir birliği ile netice
almaya çalışan Mustafa Kemal Paşa, yakın çevresi dâhil
cumhuriyetin ilanı konusunda onunla aynı fikirde olmayan
milletvekillerini görünce cumhuriyetin bir an önce ilan
edilmesini zaruri gördü. Bütün üyelerin tek tek ikna
edilmesi gibi bir çaba tabi ki daha demokratik olurdu.
Ancak buna zaman yoktu. Askeri başarı kazanılmış,
memleket düşmandan kurtarılmıştı. Ancak bu başarı,
siyasi düzenlemelerle desteklenmediği takdirde, milleti
uçurumun kenarına getiren yönetim anlayışının yeniden
hâkim duruma gelmesi, mevcut ortamda çok kolaylıkla
gerçekleştirilebilecek bir olaydı.
Cumhuriyetin ilanının Türk toplumu üzerindeki etkileri
nasıl oldu?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 29 Ekim 1923
tarihinde ilanı ile altı yüzyıllık bir dünya devleti resmen
yıkılmış; aynı millete dayanan birlik anlayışı, sistemi ve
idealleri farklı yeni bir kadronun idaresinde yeni bir devlet
doğdu. Cumhuriyetin ilanında amaç, medeni dünya ile
Türkiye arasında açılan boşluğu bir an evvel kapatmak
hatta muasır medeniyetin üstüne çıkarmaktı. Cumhuriyet
sistemi, Yeni Osmanlı düşüncesinde 1860’lı yıllardan
itibaren tartışıldığı gibi Atatürk’ün de 1923’ten çok
önceleri Türkiye’nin kurtuluşu için meşruti-monarşi tarzı
bir yönetimin yeterli gelmeyeceği düşüncesi
bilinmekteydi. Önceki dönemlerde devleti kurtarmak ve
düzeni ıslah etmek amacıyla yapılanların yarım işler
olduğunun bilinci ile Mustafa Kemal Paşa, bir daha aynı
sıkıntıları yaşamamak amacıyla gerekli gördüğü bütün
köklü değişikleri birbiri ardına hayata geçirdi.
Cumhuriyetin ilanı, anlayış değişimi gibi son derece güç
ve zahmetli bir sosyal inkılabı gerçekleştirmenin ilk
adımını sağladı. Cumhuriyeti Atatürk’ün en büyük başarısı
ve Türk Milletinin onun önderliğinde gerçekleştirdiği en
büyük inkılap olarak anlamak gerekir.
Türk kuvvetleri İzmir'e hangi tarihte girmiştir?
26 Ağustos 1922 tarihinde Büyük Taarruz başlamış, 30 Ağustos’ta Yunan ordusu tamamen kuşatılmış ve büyük bir kısmı imha edilmiştir. Yunan Başkomutanı General Trikopis de esir alınmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın “ Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!” emriyle ilerleyen Türk kuvvetleri 9 Eylül’de İzmir’e girmiştir.
Mudanya Konferansı'nda Türkiye'yi kim temsil etmiştir?
Mudanya Konferansı'nda Türkiye'yi İsmet Paşa temsil etmiştir.
İtilaf Devletleri hangi olay sonrası TBMM'yi tanımıştır?
Mudanya Mütarekesi sonucunda İtilaf Devletleri TBMM'yi resmen tanımıştır.
Müttefik devletlerinin Lozan Konferansı'na Ankara Hükümeti ile birlikte İstanbul Hükümeti'ni de davet etmesi hangi sonucu doğurmuştur?
13 Kasım 1922’de Barış görüşmelerini Lozan’da başlatmayı kararlaştıran Müttefik Devletler, 27 Ekim 1922’de konferansa Türk tarafında ikilik çıkarmak amacıyla Ankara Hükümeti ile birlikte İstanbul Hükümeti’ni de davet etmişlerdir.29 Ekim
1922’de Tevfik Paşa TBMM’ye gönderdiği bir telgrafla konferansa birlikte katılmayı teklif etmiştir.Tevfik Paşa’nın bu teklifi TBMM’de şiddetli tartışmalara yol açmş, yaşanan tartışmalar neticesinde Saltanat’ın kaldırılması meselesi gündeme gelmiş ve 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmıştır.
Saltanat'ın kaldırılması sonucu Padişah'ın durumu ne olmuştur?
Saltanat’ın kaldırılmasını takip eden günlerde Vahidettin aleyhinde İstanbul’da gösteri yürüyüşleri yapılmıştır. Son Osmanlı hükûmeti’nin de 4 Kasım tarihinde topluca istifa etmesi üzerine dayanacak bir gücü kalmadığını düşünen Vahidettin 16/17 Kasım 1922 gecesi İngilizlerin Malaya Zırhlısı ile sessiz sedasız İstanbul’dan ayrılarak İngiltere’nin himayesine geçmiştir.
Lozan Heyeti'nde Türk delegasyonu kimlerden oluşmaktadır?
Hariciye Vekili İsmet Paşa, Sağlık Vekili Dr. Rıza Nur, mali müşavir Hasan Saka ve Celal Bayar'dan oluşmaktadır.
Lozan Konferansı'nda hangi ana meseleler ele alınmıştır?
Lozan Konferansı'nda meseleleri incelemek üzere üç komisyon kurulmuştur. I. komisyon topraklara, askerliğe, boğazlara; II. komisyon Türkiye'de yabancıların tabi olacağı rejime; III. komisyon ise iktisadi ve mali meselelere ait konulara bakacaktı. Böylece görüşülecek konular üç başlık altında toplanmıştır.
Lozan Konferansı hangi tarihte toplanmıştır?
Lozan Konferansı görüflmelerine İngiltere’deki Hükûmet değişikliği sebebiyle planlanandan bir hafta sonra 20 Kasım 1922’de, saat 15.30’da Lozan’da, Casino de Montbenon’da başlanmıştır.
Lozan Konferansı'na yalnızca boğazlar meselesini görüşmek üzere katılan devlet hangisidir?
Konferans’a Türkiye ile birlikte İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya, Romanya ve Yugoslavya (Eski Sırp-Karadağ, Hırvat, Makedon) bütün maddeler üzerinde söz sahibi olarak Sovyet Rusya ve Bulgaristan ise yalnızca Boğazlar görüşmelerine katılmak üzere ABD de gözlemci sıfatıyla katılmıştır.
Lozan Konferansı'nda Suriye sınırı nasıl belirlenmiştir?
Suriye sınırının, 20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanan Ankara İtilafnamesi’nde belirlenen haliyle aynen kabul edilmesi ve İskenderun ve Antakya’daki Türklerin kendi kültürlerini korumaları konusunda Ankara İtilafnamesi’nin hükümlerine uyulması kararlaştırılmıştır.
Lozan Konferansı'nda Musul meselesi nasıl sonuçlanmıştır?
Konferans’ta Türkiye-Irak sınırının da çözümü mümkün olamamış ve meselenin Lozan’dan sonra dokuz ay içinde Türkiye ile İngiltere arasında dostça belirlenmesi kararlaştırılmıştır. Böylece Musul meselesi Konferans’ta çözülememiş ve ileriye bırakılmıştır. Konferans’tan sonraki süreçte 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması ile Musul’un İngilizlerin manda yönetimi alt›nda Irak’a bırakılmasına karar verilecektir.
Lozan Konferansı'nda İtilaf Devletleri'nin Boğazlar ile ilgili görüşü nedir?
İtilaf Devletleri; İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının, hem ticaret hem de harp gemileri için kesin olarak açık olması; bu açıklığın güvencesi olarak Boğazların iki tarafının askersizleştirilmesi ve milletlerarası bir idare kurularak bu idarenin kontrolünde yönetilmesi. ABD temsilcisi de hiçbir millet için özel ayrıcalık olmaksızın tam bir serbestlik olmasını ve dünya ticaretini hiçbir milletin engellememesi gerektiğini savunmuştur.
Lozan Konferansı'nda Türkiye'nin Boğazlar ile ilgili görüşü nedir?
Türkiye’nin görüşü: Misak-› Millî’ye uygun olarak, İstanbul ve Marmara’nın güvenliği şartı ile Boğazlardan geçişin serbest olmasıdır.
Lozan Konferansı'nda Türkiye'ye bırakılan adalar hangileridir?
Lozan'da İmroz, Bozcaada, ve Tavşan adaları Türkiye'ye bırakılmıştır.
Lozan Konferansı'nda Kıbrıs meselesi nasıl sonuçlanmıştır?
Kıbrıs adası 5 Kasım 1914’ten beri İngiltere’ye terk edilmiş sayılacaktır. Bununla birlikte Kıbrıs’taki Türklerin iki yıl içinde Türk vatandaşlığına geçebilme imkânı
garanti altına alınmıştır.
Lozan Konferansı'nda nüfus mübadelesi nasıl sonuçlanmıştır?
Alınan karara göre Türkiye içinde yaşayan Müslüman olmayan azınlıklar hukuken ve fiilen Türk uyruklu sayılacaklar ve kendileri için her türlü hayır kurumu ve okul açabileceklerdir. Türkiye’de yaşayan Rumlarla Yunanistan’da yaşayan Türkler karşılıklı olarak değiştirilecekler, İstanbul’da yaşayan Rumlarla, Batı Trakya’da yaşayan Türkler bu değiş tokuşun dışında tutulacaklardır. İstanbul Rumları yayın, okul açma, hastane ve vakıf işlerinde serbest olacaklar, Türk mahkemelerinde kendi dilleri ile ifade vermelerine engel olunmayacak, dinî tatillerinde mahkemeye çağrılmayacaklardır. Bu hakların hepsi Batı Trakya’daki Türkler için de geçerlidir. Ayrıca her iki tarafta kalmış olan harp esirleriyle sivil tutukluların derhal memleketlerine iade edilmeleri kabul edilmiştir.
TBMM Lozan Barış Antlaşma'sını hangi tarihte onaylamıştır?
Antlaşma 23 Ağustos 1923 tarihinde TBMM’de onaylanmış ve 6 Haziran 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türk ordusu İstanbul'a hangi tarihte girmiştir?
6 Ekim 1923 tarihinde Şükrü Naili Paşa komutasındaki Türk askerleri İstanbul halkının büyük sevgi gösterileri arasında İstanbul’a girmiştir.
Cumhuriyet'in ilanından sonra TBMM'nin ilk başkanı kim olmuştur?
Cumhuriyet’in ilanı gerçekleştirildikten sonra hemen Cumhurbaşkanı seçimi yapılması teklif edilmiş ve bu oturumda “158 azanın oy birliğiyle” Ankara Mebusu Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhurbaşkanlığına seçtikleri ilan olunmuştur. Başbakanlığa getirilen İsmet Paşa hükûmeti güvenoyu almış, aynı gün Fethi Bey Meclis Başkanlığına seçilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa'nın Cumhuriyet'i ilanındaki amaç nedir?
Cumhuriyet’in ilanından amaç, medeni ve modern dünya ile Türkiye arasında açılan boşluğu bir an evvel kapatmak, hatta muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmaktır.