Uygarlık Tarihi 2 Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
20. Yüzyıldan 21. Yüzyıla: Savaşlar, Barış Ve Küreselleşme Dönemi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
I. Dünya Savaşının genel ve özel nedenleri nelerdir?
I. Dünya savaşının genel nedenleri şunlardır:
• Fransız Devrimi’nin yaydığı milliyetçilik
düşüncesi,
• Bağımsızlık isyanlarının artması,
• Devletlerarası bloklaşma,
• Ham madde ve pazar arayışı,
• Silahlanma yarışının hızlanması,
• Sömürgecilik.
I. Dünya Savaşının özel nedenleri nelerdir?
I. Dünya savaşının özel nedenleri şunlardır:
• Almanya ve İngiltere arasında ham madde ve
pazar arayışından kaynaklanan rekabet,
• Fransa’nın 1871 Sedan Savaşı’nda Almanya’ya
kaptırdığı Alsas Loren’i geri almak istemesi,
• Balkanlar’da Avusturya ve Rusya’nın
emperyalist emellerinin çatışması,
• İtalya’nın Akdeniz’e egemen olma arzusu,
• Rusya’nın tarihî emellerine ulaşmak istemesi
(Boğazlar-Panslavizm),
• Uzak Doğu ve Afrika sömürgelerinde yaşanan
rekabet,
• Avusturya-Macaristan Veliahdı Ferdinand’ın
Saraybosna’da öldürülmesi.
I. Dünya Savaşı öncesi Avrupa’da itilaf ve İttifak
bloklarını oluşturan nedenler nelerdir?
Avrupa’da ülkeler sömürge çıkarları
doğrultusunda bir birlerine yaklaşmış ve çıkar çatışmaları
nedeniyle kutuplaşmıştır. Bu yakınlaşma ve kutuplaşmalar
itilaf ve ittifak bloklarının oluşmasına neden olmuştur.
I. Dünya savaşı öncesi Avusturya ve Sırbistan’ı karşı
bloklara iten gelişmeler nelerdir?
Avrupa’da ülkeler sömürge çıkarları
doğrultusunda bir birlerine yaklaşmış ve çıkar çatışmaları
nedeniyle kutuplaşmıştır. Bu yakınlaşma ve kutuplaşmalar
itilaf ve ittifak bloklarının oluşmasına neden olmuştur.
Osmanlı Devleti’ni I. Dünya Savaşına girmeye iten
etmenler nelerdir?
Osmanlı’nın 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl
başında uğradığı toprak kayıpları, II. Meşrutiyet’le
hedeflenen idari-askeri amaçlara ulaşılamaması, I. Dünya
Savaşı taraflarının oluşturduğu bloklaşmanın dışında
yalnız kalma çekincesi ve Kaybettiği toprakları geri alma
isteği I. Dünya Savaşına Katılma nedenleri arasında
sayılabilir.
I. Dünya Savaşı’nın geniş bir coğrafyaya yayılmasının
nedeni nedir?
Savaşın dominyon ve sömürgeler vasıtasıyla üç
kıtaya yayılması ve tahmin edilenden çok daha uzun
sürmesi yeni cephelerin açılmasına dolayısıyla savaşın
uzamasına neden olmuştur.
Türk Kurtuluş Savaşına zemin hazırlayan olaylar
nelerdir?
Mondros ateşkesi vasıtasıyla Anadolu’nun İtilaf
devletleri tarafından işgal edilmeye başlaması ve Osmanlı
yönetiminin bu işgallere sessiz kalması Türk Kurtuluş
savaşına zemin hazırlaya temel neden olarak görülebilir.
Kurtuluş Savaşı ne şekilde örgütlenmiştir?
Mustafa Kemal önderliğinde gerçekleştirilen
kongreler yoluyla halk milli mücadeleye hazırlanmıştır.
Lozan antlaşmasının TBMM açısından önemi nedir?
Avrupa Devletleri’nin Mudanya ateşkesiyle
kabullendiği, Kurtuluş savaşının askeri zaferi, diplomatik
anlamda da galibiyete ermiş, Lozan’la Türkiye
Cumhuriyeti Hatay hariç bugün ki sınırlarına
kavuşmuştur.
Paris Barış Konferansını amacından saptıran ve barışı
sağlama konusunda başarısız kılan etmenler nelerdir?
Konferansa 32 devlet çağrılmasına rağmen,
ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın temsilcileri
en yetkili kurum kabul edilmiştir. Çeşitli anlaşmazlıklar
sonunda ABD, İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği
konferans, Savaştan galip ayrılan ülkelerin mağluplarla
konsensüs oluşturduğu bir tutum izlemek yerine Almanya
gibi mağlup devletleri ağır yaptırım ve tazminatlara
mahkum etmesidir.
Paris Barış Konferansının sonuçları nelerdir?
Paris Barış Konferansının sonuçları şöyle
sıralanabilir:
• Avrupa’da yedi yeni devlet yaratıldı:
Çekoslovakya, Yugoslavya, Finlandiya, Polonya,
Estonya, Litvanya, Letonya.
• Wilson’un “halkların kendi kaderini tayin hakkı”
(self-determination) ilkesi benimsenmiş
gözüküldü. Ancak sınırlar, egemen devletlerin
belirlediği şekilde gerçekleşti. Ama yine de
Avrupa’da milliyetçi akımların güçlenmesine
zemin hazırladı. Self-determination ilkesinin pek
çok farklı dili konuşan Doğu Avrupa’da
uygulanmasının güçlüğü anlaşıldı.
• Fransa’nın ısrarları üzerine Almanya’nın ağır
biçimde cezalandırılması Alman halkında
olumsuz tepkilere yol açtı ve Hitler’in iktidara
gelmesinin altyapısını oluşturdu.
• ABD Kongresi Versay Antlaşması’nı
onaylamadı. Aslında, Amerikan Kongresi “inziva
politikası”na başka deyişle Avrupa’nın iç işlerine
karışmama ilkesine geri dönmek niyetindeydi.
• ABD’nin bu tutumu, Fransa’yı tedirgin etti ve bu
nedenle Almanya’yı izole etmek için onun
komşuları ile ittifak antlaşmaları yapmaya
başladı.
• Versay anlaşmasının onaylanmaması, kuruluş
fikri Wilson’a ait olan Milletler Cemiyetini
zayıflattı.
ABD Başkanı Wilson’nın kurduğu Milletler
Cemiyetinin amacı neydi?
Büyük ve küçük devletlerin bağımsızlığının ve
toprak bütünlüğünün gözetildiği genel bir dünya politikası
oluşturabilmek ve böylece Paris Barış Konferanslarında
hedeflenen dünya barışı emeline ulaşmaktır.
Milletler Cemiyetinin hedeflediği emellere neden
ulaşamamıştır?
En güçlü devletlerin yer almadıkları, alanların ise
Milletler Cemiyetinin amacı konusunda görüş birliğine
varamadıkları (İngiltere-Fransa) bu kuruluş, daha
doğuşunda sakatlanmıştı. İşleyişte de kuruluş amacına
uygun hareket etmedi. İçerisinde yer alan emperyal
devletlerin söz sahibi olduğu, güçsüz devletlerin hakkının
yendiği bir ortam oluştu. Örneğin 400 yıllık Osmanlı
vilayeti olmasına ve yaşayanların büyük çoğunluğunu
Türklerin oluşturmasına rağmen, İngiltere’nin lehine
kararlar verilerek Musul İngiliz egemenliğine bırakıldı. Bu
ve benzeri “büyük” devletlerin çıkarını güden politikalar
barışın korunmasına mani oldu.
Milletler Cemiyetinin üyeliğe Türkiye’yi davet
etmesinin nedeni nedir?
Mustafa Kemal’in izlediği “tam bağımsızlıkçı”
politika nedeniyle Milletler Cemiyetinde ilk ve son defa
davet üzerine bir devlet oluşuma katılır.
Locarno Antlaşmalarının amacı nedir?
1925’te Avrupa devletlerinin imzaladığı Locarno
Antlaşmaları I. Dünya Savaşı sonrası barış ortamı
sağlayabilmek için, bütün sınırların güvenliğini ve bütün
anlaşmazlıkların görüşmeler yoluyla çözümlenmesini
karara bağlıyordu.
İki dünya savaşı arasında izlenmiş olan silahsızlanma
politikasının ilkesi nedir?
İç güvenlik gerekleri gözetilerek silahlanmanın
büyük oranda azaltılmasıdır.
İki Dünya savaşı arası geçiş döneminde yapılan ilk
silahsızlanma girişimi ve amacı nedir?
Silahsızlanmayla ilgili yapılan ilk girişim
“Washington Deniz Silahsızlanması Konferansı” idi.
ABD’nin buradaki amacı Uzak Doğu’da giderek güçlenen
Japonya’nın sınırlandırılmasıydı. Kasım 1921’de başlayan
ABD-Japonya görüşmeleri bir dizi anlaşmanın
imzalanmasıyla 6 Şubat 1922’de sona erdi.
Briand-Kellog Paktı veya Paris Paktı neyi taahhüt
etmektedir?
“Savaşı bir ulusal politika aracı olarak
kullanmaktan vazgeçme” taahhüdünün tüm dünya
devletlerince imzalanacak çok taraşı bir anlaşmada yer
alması düşüncesiydi. Bu iki devletin girişimleri sonucunda
27 Ağustos 1928’de ilk önce 9 devlet (ABD, İngiltere,
Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Belçika ve
Çekoslovakya) arasında imzalanan Briand-Kellog Paktı
veya Paris Paktı’na göre; bu ülkeler anlaşmazlıklarını
savaş yoluyla çözmeyeceklerini ve her zaman barışçı
girişimleri ön planda tutacaklarını taahhüt etmekteydi.
Geçiş döneminde yapılan anlaşma ve alınan kararların
barışa dönük zemin teşkil edememesinin neden veya
nedenleri nelerdir?
Tüm bu barışçıl girişimlere rağmen, devletlerin
silahlanma süreçleri de belirli bir gizlilik altında
sürdürülüyordu. Nitekim 1920’li yılların sonunda Locarno
ve Briand-Kellog Anlaşmaları, Milletler Cemiyeti, Fransa-
Almanya görüş ayrılığının sona erdirilmesi, cemiyet
toplantıları ve refahın genel olarak yeniden sağlanması,
uluslararası ilişkiler yönünden Dünya Savaşı’nın nihayet
sona erdiğine işaret ediyor gibi görünüyordu. Ancak bir iki
yıl daha geçtikten sonra, maliye ve sanayi alanlarında
yaşanan perişan edici çöküntü, bu uyumu sarsmış ve
Japon, Alman; sonraları İtalyan milliyetçilerinin mevcut
düzene yönelttikleri eleştirilerle etkileşim içine girmişti.
Çok kısa bir süre içinde savaş bulutları yeniden kendini
göstermeye başlamıştı. Korku, nefret ve güvensizlik
gitgide artıyor, ekonomik ve siyasal krizler çoğalıyordu.
Bu karmaşa ve düzensizlik totaliter rejimlerin gelişmesi
için elverişli ortamı oluşturdu. Bunun sonucunda kısa bir
süre içinde Rusya, İtalya, Almanya ve İspanya’da totaliter
rejimler işbaşına geçti.
Rusya’da Bolşevik Devrimine yol açan ayaklanma
nasıl başlamıştır?
13 Şubat 1917’de Rusya’nın başkenti
Petrograd’da açlık çeken insanların özellikle de kadınların
öncülüğünde “Barış ve Ekmek” diye başlayan ayaklanma,
kısa zamanda ülke geneline yayıldı.
Ekim Devrimi ne tür düzenlemeler getirmiştir?
bir dizi ekonomik, sosyal ve idari düzenlemeler
getirildi. Toprak mülkiyeti kaldırıldı. Özel çiftlikler
devletleştirildi. İşçiler 8 saatlik iş gününe kavuştular.
1927-1937yılları arasında Rusya’da gerçekleştirilen
sosyal ve ekonomik atılımların kapsamı nedir?
Bu dönemde üç temel kalkınma girişimi görülür;
• Çiftliklerin kolektifleştirilmesi,
• Hızlı sanayileşme ve
• Eğitimde devrim.
Gelişmiş kapitalist ülkeler 1929 Dünya Ekonomik
Bunalımı’nın yıkıcı etkileriyle uğraşırken, Sovyetler Birliği
bu üç alanda şaşırtıcı bir gelişme sağladı. 1920’lerin açlık ve
yoksulluk altındaki bu köylü ülkesi, 20 yıl içinde ABD’den
sonra dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi haline geldi.
1928-1939 yıllarında İtalya’da ortaya çıkan Faşizmin
nedir ve Mussolini tarafından nasıl biçimlendirilmiştir?
Sovyet Rusya’dan sonra I. Dünya Savaşı’nın
ortaya çıkardığı yeni rejimlerden biri de İtalya’da faşizm
olmuştur. Faşizm, bir tür sağ otoriter idare biçimidir. Bir
kuramdan daha çok bir eylem biçimi olarak başlamış,
faşistler iktidara geçtikten sonra kuramlarını geliştirmiştir.
Mussolini belirli bir süreç içerisinde iktidarı ele
geçirdikten sonra, faşizmin bir felsefeye gereksinimi
olduğuna karar verdi. Bu görevi de uzun süreden beri
Hegelci felsefenin İtalyan okuluyla özdeşleştirilen
Giovanni Gentile’ye verdi. Gentile’nin elinde hazır Hegel
devlet kuramı vardı ve çok zamanı olmadığından bunu
kullandı. Mussolini Gentile’nin kendisine sunduğu öneriyi
aldı ve sonuç olarak İtalyan faşizminin kuramının, bir
devlet kuramı, devletin üstünlüğünün, kutsallığının ve her
şeyi kapsar oluşunun kuramı olduğunu ileri sürdü.
Politik terörün egemen olduğu faşist düzen, iş gücü ile
sermaye, endüstri ve tarımı Ulusal Uyuşum (Armoni) adı
verilen ve büyük sermaye grupları ile toprak sahiplerinin
belirleyici olduğu korporasyon örgütlerinde bir araya
getirdi. Daha sonra Mussolini Aşırı Faşist Kanunlar adıyla
bilinen yasaları çıkardı. Bu yasalar bütün demokratik hak
ve özgürlükleri kaldırıyor, sansürü ve diktatörlüğü
getiriyordu. İtalyan hükümeti ve Faşist Parti birleştiriliyor;
böylece Mussolini İtalya’nın tek hâkimi oluyordu.
Almanya’da Nazizm’in doğuşuna Zemin hazırlayan
olaylar nelerdir?
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın tüm dünya
gibi Alman ekonomisini de olumsuz etkilemesi, daha
Dünya Savaşı’nın olumsuz koşullarını üzerinden atamayan
Almanya’da kaos ortamı yarattı. Bu durumdan kendi ve
parti çıkarlarına yararlanmak isteyen Hitler, partide
militarist bir örgütlenmeye giderek Hücum Kıtaları (SA)
ve Muhafız Kıtaları (SS) oluşturdu. Naziler, Komünist ve
Sosyal Demokrat Parti taraftarlarına, işçilere, Yahudilere,
bunların binalarına, yayın organlarına saldırarak sokak
egemenliğini ellerine geçirdi. Ekonomik buhranla birlikte
ortaya çıkan işsizlik ve durgunluk, halkın Nazi Partisine
destek vermesini sağladı. 1928 yılı seçimlerinde 810.000
(%2) oy alıp sadece 12 milletvekiline sahip olan parti,
1930 seçimlerinde oy oranını %18,3 (6.409.000 oy)’e
yükselterek 107 milletvekiliyle parlamentoda ikinci büyük
parti haline geldi. 1932 seçimlerinde Hücum Kıtaları’nın
(SA) ağır baskı ve terörüne rağmen Naziler yine
çoğunluğu sağlayamadı. Ancak oy ve milletvekili
(13.745.000 oy-230 milletvekili) sayısını artırarak
Almanya’nın en büyük partisi oldu. Hitler, parlamento
çoğunluğunu ele geçirmek için bir kez daha (Kasım 1932)
seçime gittiyse de amacına ulaşamadı. Ancak
Cumhurbaşkanı Hindenburg 30 Ocak 1933’te başbakanlığı
kendisine verdi.
Devlet gücünü ele geçiren Hitler bir kez daha seçime gitti.
Baskı, şiddet ve terör altında gerçekleştirilen bu seçimde
(5 Mart 1933) de çoğunluğu sağlayamadı. Ancak yine de
oy oranı ve milletvekili sayısını artırdı (%44 oy-288
milletvekili). Bu seçim Almanya’nın son çok partili
seçimiydi. Hitler 1933’te tutuklattırdığı Komünist ve
Sosyal Demokrat milletvekillerinin olmadığı Reichstag
(Meclis)’dan, Hücum Kıtaları (SA) ve Muhafız
Kıtaları’nın (SS) tehditleri altında 4 yıl için olağanüstü
yetkileri istedi ve Tam Yetki Yasası olarak tanımlanan
yasayı kabul ettirdi. 1934 Ağustos’ unda Hindenburg’un
ölümü üzerine, hükümet başkanlığının yanında, devlet
başkanlığını da alarak Almanya’nın Führer’i hâline geldi.
Daha sonra bütün partileri yasaklayarak diktatörlüğünü
kurdu. Böylece 1945’e kadar sürecek Nazi iktidarı
başlamış oldu.
1934-1945 yılları arasında Nazizm’le yönetilen
Almanya’nın dış politikası ne olmuştur?
1934-1945 yılları arasında Almanya’nın dış
politikası şöyle özetlenebilir:
• Almanya’nın Versay Barış Antlaşması’nın
sınırlayıcı ağır koşullarından kurtarılması,
• Almanya’nın dışında yaşayan bütün Almanların
birleştirilmesi: Tek Ulus, Tek Devlet ilkesinin
gerçekleştirilmesi,
• III. Hayat Sahası (Lebensraum) teziyle
Almanya’nın refah seviyesinin artırılması.
Hitler’in ismini koyduğu bu tez, Almanya’nın
emperyalist bir politika sürdüreceğinin en
belirgin işaretiydi.
I. Dünya Savaşı sonrası Japonya-İngiltere ve
devamında ABD, Sovyet Rusya ile ilişkilerindeki
değişimlerin temel sebepleri nelerdir?
Japonya I. Dünya Savaşı’ndan sonra, Uzak
Doğu’nun en güçlü devleti haline geldi. Bu süreçte
İngiltere’nin desteği de önemliydi. Nitekim Uzak Doğu’da
Rus ve ABD yayılmasına karşı İngiltere Japonya’yı bir
denge unsuru olarak görmekteydi. Ancak, bir süre sonra
Japonya’nın Çin üzerindeki emperyalist istekleri/planları
yüzünden İngiltere ile ilişkileri bozuldu. 1930’lardan
itibaren dünyadaki dengeleri gözeten Japonya Uzak
Doğu’da yayılmaya başladı ve önce Mançurya’yı işgal etti
ve bölgenin denetimini 1932’de eline aldı. Bu ortamda ne
ABD ne Sovyet Rusya ne de Milletler Cemiyeti etkin
olarak bir şey yapamadı. Bu ortamdan yararlanmak
isteyen Japonlar, Çin ile savaşa girişti ve ABD’nin
protestolarına aldırmayarak, Çin’in iç kısımlarına doğru
ilerledi. Japonya’nın bölgedeki üstünlüğü ele alması,
Pasifik’teki güç dengesini bozdu. Durumdan rahatsız olan
ABD başta olmak üzere Sovyet Rusya ve İngiltere, Çin’e
yardıma başladılar. Bölgedeki gerilim II. Dünya
Savaşı’nın 2. yılında, Japonya’nın ABD’nin Pasifik’teki
deniz üssü Pearl Harbor’a hava saldırısıyla en üst düzeye
ulaştı.
II. Dünya Savaşı’nın nedenleri nelerdir?
II. Dünya Savaşı’nın nedenleri şöyle sıralanabilir:
• I. Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletlerin
dayatmalarıyla oluşan şartları ağır antlaşmalar,
• Dünya Savaşı sonrası emperyalist çıkarlar
doğrultusunda çizilen yeni sınırlar (Milliyet
ilkesinin göz önünde bulundurulmaması),
• Milletler Cemiyetinin barışı koruyacak, savaşı
önleyecek yapıya sahip olmaması,
• Almanya’nın her fırsattan yararlanarak Versay
koşullarını esnetmesi,
• İtalya’da faşizmin, Almanya’da Nazizmin ortaya
çıkışı,
• Militarist eğilimlerle birlikte emperyalist
düşüncenin de artması (ırkçılık ve saldırganlık),
• Avrupa ülkelerinde, Mussolini ve Hitler’e
istediklerini vererek yatıştırma politikasının
başarısızlığı,
• 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ve korumacı
ekonominin getirdiği yüksek gümrük
duvarlarının devletler arası rekabete ve
sürtüşmelere yol açması,
• Hitler’in Hayat Sahası (Lebensraum) ve
Almanya’yı dünyanın hâkimi yapma çaba ve
arzusu (hakimiyet hırsı),
• Savaşan Tarafların Mihver Devletleri: Almanya,
İtalya, Japonya; Müttefikler: İngiltere, Fransa,
ABD, SSCB şeklinde bloklaşması.
II. Dünya Savaşını başlatan olay ve sonrası gelişmeler
nasıl gerçekleşmiştir?
23 Ağustos 1939’da Hitler ve Stalin arasında
yapılan Almanya ile Sovyetler Birliği saldırmazlık
anlaşmasından bir hafta sonra, Almanya’nın 1 Eylül
1939’da Polonya’yı işgaliyle savaş başladı. Hitler’in
Fransa ve İngiltere’nin birlikte verdikleri ültimatomu
reddetmesiyle, bu iki devlet Almanya’ya savaş ilan etti (3
Eylül 1939). Polonya’nın durumu SSCB’yi harekete
geçirdi. Sovyet orduları 17 Eylülde Polonya sınırını aşarak
23 Ağustos 1939 tarihli Alman-Sovyet Antlaşması’nda
kendilerine ayrılan yerleri işgale başladı. Doğu sınırını
güvenlik altına alan Almanya batıya yöneldi. Danimarka,
Norveç, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’u işgal etti.
Alman orduları kısa süre içerisinde Paris’e girdi. Yapılan
ateşkesle Fransa’nın kuzeyi Almanya’nın denetimi altına
alındı.1941 yılına gelindiğinde Almanya, Avrupa’nın
büyük kısmına Balkanlar’a, Doğu Akdeniz’e ve Ege
Denizi’ne egemen olmuştu.
Atlantik Demeci ile ne gibi kararlar alınmıştır?
Atlantik Demeci ile alınan kararlar şöyle
sıralanabilir:
• ABD ve Büyük Britanya topraklarını genişletmek
istememektedirler.
• Toprak (sınır) değişikliği arzu edilmemektedir.
• Her ulus kendi istediği hükümet biçimini
seçebilecektir.
• Bütün devletler dünya ticaretine eşit bir şekilde
katılabilecektir.
• Uluslararasında ekonomik anlamda tam işbirliği
istenmektedir.
• Deniz ve okyanuslarda serbest dolaşım (ticaret).
• Nazi istibdadının yıkılmasından sonra, bütün
ulusların güvence içinde yaşadıkları bir barışın
sağlanması.
II. Dünya Savaşı Sonrasında Avrupa’da genel durum
nedir?
Bu dönemin en önemli gelişmelerinden biri de
sömürgeciliğin tasfiyesidir. 19. yüzyılda Japonya’nın
gerçekleştirdiği kalkınmayı, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde
Anadolu’da Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Anadolu
halkının da farklı bir açıdan (bağımsızlık savaşı ile)
gerçekleştirmesi Asyalı ve Afrikalı uluslara örnek oldu. II.
Dünya Savaşı’ndan sonra bu uluslar bağımsızlık için
ayaklanmaya başladılar. En azından fiilî emperyalizmin
sonu geldi. II. Dünya Savaşı sonrası dönemin bir başka
önemli gelişmesi ise ABD öncülüğünde NATO’nun
kurulmasıdır (Kuzey Atlantik Paktı, 1949). Buna Sovyet
Rusya’dan cevap gecikmedi; ekonomik işbirliği ve
koordinasyonu sağlayacak COMEKON ve Varşova Paktı
(1955) kuruldu.
Küreselleşme kavramı, kendi perspektifleri açısından
ele alındığında kaç boyutu olabilir?
Siyaset Bilimi, İşletme, Finans, Sosyoloji gibi
birçok farklı disiplinin küreselleşme kavramını kendi
perspektifleri açısından ele almaları sonucunda,
küreselleşmenin birbirinden bağımsız sekiz farklı boyutu
ortaya konmuştur. Bu boyutlar kısaca şöyle açıklanabilir:
• Ekonomik Küreselleşme: Çok uluslu firmaların
dünyanın her yerinden sermaye ve emek kullanan
yeni küresel üretim sistemlerine geçmesi.
• Siyasal Küreselleşme: Serbest pazar ekonomisi,
kamu harcamalarının kısılması, özelleştirilme
vs.yi öngören neo-liberal politikaların tüm
dünyaya yayılması.
• Sosyal Küreselleşme: “Dünya toplumu”
fikirlerinin yaygınlaşması, uluslararası sivil
toplum hareketlerinin yaygınlaştığının
düşünülmesi.
• Teknolojik Küreselleşme: Başta internet olmak
üzere bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması.
• Finansal Küreselleşme: Dünya sermaye
piyasalarının artan karşılıklı bağımlılıkları ve
ortaklıklar kurmaları.
• Coğrafi Küreselleşme: Artan iletişim ve ulaşım
fikriyle sınırsız dünya fikri.
• Kültürel küreselleşme: Başta Amerikan olmak
üzere Batılı kültürel değerlerin egemenliğinde tek
boyutlu bir dünya kültürünün oluşması ve küresel
ürünlerin tüketilmesi.
• Ekolojik Küreselleşme: Sınır tanımayan “küresel
ekolojik sorunlar”ın ortaya çıkışı ve ortak eylem
planı gerektirmeleri.
I. Dünya Savaşı'nın genel nedenleri nelerdir?
Savaşın Genel Nedenleri:
1. Fransız Devrimi’nin yaydığı milliyetçilik düşüncesi,
2. Bağımsızlık isyanlarının artması,
3. Devletler arası bloklaşma,
4. Ham madde ve pazar arayışı,
5. Silahlanma yarışının hızlanması,
6. Sömürgecilik
I. Dünya Savaşı'nın özel nedenleri nelerdir?
Savaşın Özel Nedenleri:
1. Almanya ve İngiltere arasında ham madde ve pazar arayışından kaynaklanan rekabet,
2. Fransa’nın 1871 Sedan Savaşı’nda Almanya’ya kaptırdığı Alsas Loren’i geri almak istemesi,
3. Balkanlar’da Avusturya ve Rusya’nın emperyalist emellerinin çatışması,
4. İtalya’nın Akdeniz’e egemen olma arzusu,
5. Rusya’nın tarihî emellerine ulaşmak istemesi (Boğazlar-Panslavizm),
6. Uzak Doğu ve Afrika sömürgelerinde yaşanan rekabet,
7. Avusturya-Macaristan Veliahdı Ferdinand’ın Saraybosna’da öldürülmesi
Birinci Dünya Savaşı’na yol açan olayların başlangıcı hangi olay olmuştur?
Balkanlar’da genişlemek isteyen Avusturya, aynı bölgede aynı amaçlarla hareket eden Sırbistan’a gücünü göstermek üzere, 1914 yılı Haziran ayı sonlarında Bosna’da bir manevra yapmaya yöneldi. Buna katılmak üzere Avusturya Veliahdı Arşidük Ferdinand Saray-Bosna’ya gelmişti. Ancak Veliaht ve karısı 28 Haziran 1914 günü Princip adında bir Sırplı tarafından öldürüldü. Bu da Birinci Dünya Savaşı’na
yol açan olayların başlangıcı oldu.
Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na neden ve nasıl girmiştir?
II. Meşrutiyet’in ilanı (23 Temmuz 1908) sonrasında yapılmaya çalışılan yenileşme hareketlerinin (idari-askerî) tam olarak gerçekleşmemiş olması, dünya savaşlarının ön günlerinde Osmanlı’yı, oluşan bloklara yanaşmaya itti. Kısmen bloklaşan dünyada yalnız kalma korkusu, biraz da yüzyıl başından beri kaybedilen toprakları tekrar kazanma arzusu ile Osmanlı Devleti kendini Almanya’nın yanında buluverdi (2 Ağustos 1914 Osmanlı-Alman İttifakı). İttifakın hemen sonrası genel seferberlik ilan edilerek ordu hazır duruma getirilmeye çalışıldı. Bu arada devlet, tarafsızlığını ilan etti ve Meclis-i Mebusan dağıtıldı.
1914 yılında iki Alman (Goeben-Breslav) gemisinin Boğazlara sığınması ve satın alındığı ilan edilen bu gemilerin Karadeniz’de Rusya’nın sahillerini bombalaması üzerine Osmanlı fiilen savaşın içine girdi.
I. Dünya Savaşı hangi coğrafyalara yayılmıştır?
Savaşın uzun sürmesi onun geniş bir coğrafyaya yayılmasına neden oldu. Savaşanlar yönünden dolaysız olarak 3 kıtaya, fakat dominyonlar ve sömürgeler açısından da dolaylı olarak 5 kıtaya yayıldı. Avrupa’da İspanya, İsviçre ve İskandinav ülkeleri dışında 14 devlet bu savaşın içinde yer aldı. Asya’dan Japonya, Amerika Kıtası’ndan ABD eylemli olarak buna katılırken, Afrika’daki sömürgelerle Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngiliz dominyonları da kendilerini bu savaşın dışında tutamadı.
Dominyon ne demektir?
Dominyon: Eskiden Britanya İmparatorluğu’na ya da Commonwealth ‘e bağlı ülkeleri belirten terim. Bu devletler Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika Birliği, İrlanda ve Newfoundland’dır. Bunlar yasal açıdan özerk olmakla ve dış işlerinin yönetimini kendileri üstlenmekle birlikte, Büyük Britanya İmparatorunu hükümdar olarak kabul ediyorlardı. Dominyon teriminin yerine 1947’den sonra, “Commonwealth üyesi” ya da “Commonwealth devleti” terimi kullanılmaya başlandı.
Savaşın sonunda imzalanan ayeşkes ve barış antlaşmaları hangileridir?
Devlet Adı | Ateşkes Adı ve Tarihi | Barış Antlaşması ve Tarihi |
Bulgaristan | Selanik | Nöyyi |
Osmanlı İmparatorluğu | Mondros 30 Ekim 1918 | Sevr |
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu | (Macaristan) Belgrat 3 Kasım 1918 | Triyanon |
(Avusturya) Willaquiste 4 Kasım 1918 | Sen Jermen 10 Eylül 1919 | |
Almanya | Redhondes 11 Kasım 1918 | Versay |
Genel olarak değerlendirilecek olursa I. Dünya Savaşı'nın özellikleri nelerdir?
-
28 Temmuz 1914’te başlayan Dünya Savafiı 11 Kas›m 1918’e kadar 4 yıl 3 ay 14 gün sürdü. Bu hâliyle dönemi itibarıyla tarihin kesintisiz en uzun savaşıydı.
-
Başlangıçta 3 kıtaya, daha sonra getirilen askerler açısından 5 kıtaya yayıldı.
-
Nüfuslarının toplamı 1.170.735.000’ i bulan ülkelerden, 66.058.810 kişilik ordular karşı karşıya geldi [22.850.000 Bağlaşma (İttifak), 43.188.810 Anlaşma (İtilaf)].
-
Savaştaki insan kayıpları, 17 milyona yakını Bağlaşma, 22 milyonu Anlaşma devletlerine ait olmak üzere 39 milyonu aştı.
-
Yapılan hesaplara göre 4 yıl boyunca toplam savaş harcamaları Bağlaşıkların 60, Anlaşma devletlerininki 125 milyar doları aşmış olup, toplamı 186 milyar dolara ulaşmaktaydı.
-
Bu savaş içerisinde Osmanlı Devleti’nin savaş giderleri de 1.430.000.000 dolar olarak hesaplanmaktaydı.
-
Dünya Savaşı’nın en önemli özelliklerinden biri de bazı yeni silahların bu savaşta ilk kez kullanılmasıydı. Bunlar arasında başta uçak olmak üzere en etkili zırhlı araç tank, denizaltı ve zehirli gazlar vardı.
-
Rusya’da Boşevik Devrimi gerçekleşti. İktidara geçen Bolşeviklerin ilk işi 3 Mart 1918’ de Rusya ile ona karşı savaşan devletler (Avusturya-Macaristan, Almanya, Osmanlı Devleti, Bulgaristan) arasında Brest-Litovsk Antlaşması’nı imzalamak oldu. Bu arada yeni yönetim, savaş içerisinde Anlaşma Devletleri arasında yapılan Anadolu’yu paylaşma planlarını (Gizli Anlaşmalar) da açığa vurdu.
I. Dünya Savaşı'nda imzalanan gizli anlaşmalardan biri olan Londra Anlaşması'nın amacı neydi?
Londra Anlaşması 26 Nisan 1915
Taraflar: İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya
Amaç: İtalya’yı kendi yanlarına çekebilmek
Anlaşmaya göre, İtalyan işgalinde olan Rodos ve 12 Ada ile Bingazi ve Derne (Trablusgarb)’deki Osmanlı hakları İtalya’ya geçiyor, ayrıca Anadolu Asya’sı paylaşıldığında Antalya ve çevresi İtalyanlara vadediliyordu.
I. Dünya Savaşı'nda imzalanan gizli anlaşmalardan biri olan St. Jean de Maurienne Anlaşması'nın amacı neydi?
St. Jean de Maurienne Anlaşması ( 19-21 Nisan 1917)
Taraflar: İngiltere, Fransa, Rusya ile İtalya
Amaç: İtalya’nın Anadolu Asyası üzerindeki haklarının belirlenmesini sağlamaya çalışması. Anlaşmaya göre Antalya, Konya, Aydın, İzmir ve kuzeyi İtalya’ya bırakılıyordu.
Kurtuluş Savaşı başlarken yapılan temel saptamalar nelerdir?
Kurtuluş Savaşı başlarken hemen her olgu ve olanak değerlendirilmiş ve “üç” temel saptama yapılmıştı:
1. Türk toplumu tarihsel, sosyal ve kültürel yapısı gereği yabancı işgale karşıdır ve bağımsız yaşama geleneğine sahiptir, Türk halkına güven esastır.
2. Rus Devrimi, ulusal kurtuluş savaşları için önemli bir güç yaratmıştır. Bu güçle gerçekleştirilecek dayanışma “Türk Kurtuluş Savaşı” na önemli katkı sağlayacaktır.
3. Büyük devletler dört yıllık Dünya Savaşı’ndan sonra savaşacak durumda değildirler, bu nedenle Anadolu’nun içlerine uzanarak bir silahlı çatışmayı göze alamazlar.
I. Dünya Savaşı sonrasında Üç Büyükler denen güç odağı nasıl oluşmuştur?
Birinci Dünya Savaşı'ndan galibiyetle çıkanlar, sürekli bir barış sağlayacak konferansın Paris’te toplanmasını kararlaştırmışlardı. Bu konferansa Bağlaşık Devletlere karşı savaşmış ya da onlara savaş ilan etmiş olan 32 devleti çağırmışlardı. Ancak söz konusu devletleri üç gruba ayırmışlar, böylece beş büyük devlet yetkiyi kendi ellerinde toplamışlardı: ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya. Bu devletlerin başbakan ve dışişleri bakanlarından oluşan Onlar Konseyi, en yetkili kurul kabul edilmişti. Ayrıca kimi sorunlarda Japonya’nın dışında öteki devletlerin katıldığı Dörtler Konseyi öngörülmüştü. Baş gösteren anlaşmazlık yüzünden İtalya bir ara konferanstan çekilince de ABD Başkanı Wilson ile İngiliz Başbakanı Lloyd George ve Fransa Başbakanı Clamenceau dünya barışı adına kararlar almaktan çekinmemişler, böylece Üç Büyükler denen güç odağını oluşturmuşlardı.
1919 Barış Konferansı’nın sonuçları nelerdir?
1919 Barış Konferansı’nın sonuçları şu şekilde özetlenebilir:
1. Avrupa’da yedi yeni devlet yaratıldı: Çekoslovakya, Yugoslavya, Finlandiya, Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya.
2. Wilson’un “halkların kendi kaderini tayin hakkı” (self-determination) ilkesi benimsenmiş gözüküldü. Ancak sınırlar, egemen devletlerin belirlediği şekilde gerçekleşti. Ama yine de Avrupa’da milliyetçi akımların güçlenmesine
ABD Başkanı Wilson'un başlangıçte Amerika'yı savaştan uzak tutmak istemesinin sebebi neydi?
1913’te ABD’nin 28. Başkanı olan Woodrow Wilson, Dünya Savaşı’na kadar Monroe Doktrini ve Açık Kapı İlkesi adı verilen iki ana ilkeyi dış politika esası olarak belirledi. Birincisi ile Avrupa devletlerini kıtadan uzak tutmaya çalışırken, diğeriyle de Amerika’nın dışa açılımı sağlanmak istenmekteydi. Bu nedenlerle de başlangıçta Amerika’yı savaştan uzak tutmaya çalıştı.
Milletler Cemiyeti hangi amaçlarla kurulmuştu?
Kuruluş fikri ABD Başkanı Wilson’dan kaynaklanan Cemiyet, 18 Ocak 1919 Paris Barış Konferansı’nda görüşülmüş ve nihayet dünya barışının kalıcı kılınması, anlaşmazlıkların barış yoluyla çözülmesi, büyük devletlerin olduğu kadar küçük devletlerin de bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini sağlamak, adalete dayalı yeni bir dünya düzeni kurmak vb. amaçlarla 8 Ocak 1920’de İsviçre’nin Cenevre kentinde kuruldu.
Locarno Antlaşmaları ne zaman imzalanmıştır ve önemi nedir?
Almanya Başbakanı Streseman’ın 1925 şubatında Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya arasında bir saldırmazlık paktı imzalanması teklifiyle başlayan görüşmeler, 16 Ekim 1925’te İsviçre’de Locarno Antlaşmalarının imzalanmasıyla sonuçlandı.
Bu anlaşmalar, Almanya’yı tekrar uluslararası iş birliğine sokması bakımından iki savaş arası dönemin önemli bir dönüm noktasıdır.
Almanya'da Nazizm döneminde dış politikada nasıl bir pan uygulanmaktaydı?
Dış politikada üç aşamalı bir plan uygulamaktaydı:
-
Almanya’nın Versay Barış Antlaşması’nın sınırlayıcı ağır koşullarından kurtarılması›,
-
Almanya’nın dışında yaşayan bütün Almanların birleştirilmesi: Tek Ulus, Tek Devlet ilkesinin gerçekleştirilmesi,
-
Hayat Sahası (Lebensraum) teziyle Almanya’nın refah seviyesinin artırılması. Hitler’in ismini koyduğu bu tez, Almanya’nın emperyalist bir politika sürdüreceğinin en belirgin işaretiydi.
İki dünya savaşı arası dönemin en önemli ekonomik gelişmesi nedir?
İki dünya savaşı arası dönemin en önemli ekonomik gelişmesi Büyük Buhran adı verilen ve tüm dünya ülkelerini etkileyen ekonomik bunalımdır.
Ekonomik bunalımın bazı unsurları, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede var olmasına rağmen krizin başlangıcında, dünyanın birkaç önemli ekonomi ve ticaret merkezlerinden birisi olan New York “Wall Street Borsası”nın çöküşü rol oynadı. Kriz ABD’den bütün dünyaya yayıldı.
1929’un yazında Amerikalı yetkililer kredileri kısıtlamaya karar verdiler. Bu da çöküş için psikolojik ortamın yaratılmasını sağladı. Çöküş 23 Ekim 1929’da patladı.
İkinci Dünya Savaşı'nın nedenleri nelerdir?
-
I. Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletlerin dayatmalarıyla oluşan şartları ağır antlaşmalar,
-
Dünya Savaşı sonrası emperyalist çıkarlar doğrultusunda çizilen yeni sınırlar (Milliyet ilkesinin göz önünde bulundurulmaması),
-
Milletler Cemiyetinin barışı koruyacak, savaşı önleyecek yapıya sahip olmaması,
-
Almanya’nın her fırsattan yararlanarak Versay koşullarını esnetmesi,
-
İtalya’da faşizmin, Almanya’da Nazizmin ortaya çıkışı,
-
Militarist eğilimlerle birlikte emperyalist düşüncenin de artması (ırkçılık ve saldırganlık),
-
Avrupa ülkelerinde, Mussolini ve Hitler’e istediklerini vererek yatıştırma politikasının başarsızlığı,
-
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ve korumacı ekonominin getirdiği yüksek gümrük duvarlarının devletler arası rekabete ve sürtüşmelere yol açması,
-
Hitler’in Hayat Sahası (Lebensraum) ve Almanya’yı dünyanın hâkimi yapma çaba ve arzusu (hakimiyet hırsı),
-
Savaşan Tarafların Mihver Devletleri: Almanya, İtalya, Japonya; Müttefikler: İngiltere, Fransa, ABD, SSCB şeklinde bloklaşması
İkinci Dünya Savaşı nasıl sonuçlanmıştır?
1943’ten sonra savaş Almanya’nın aleyhine döndü. Özellikle müttefiklerin Normandiya Çıkarması’yla Alman düşüşü başladı.
Uzak Doğu’da ise Japonya, ABD’nin 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya, 9 Ağustos 1945’te Nagasaki’ye atom bombası atmasıyla kayıtsız şartsız teslim oldu. 1945 yılında mihverin tamamı (Almanya-Japonya-İtalya) öne sürülen şartları kabul ederek savaştan çekildi.
Washington’da 26 devlet tarafından imzalanmış olan Washington Demeci'nde neler kabul edilmiştir?
1 Ocak 1942’de Washington’da 26 devlet tarafından imzalanmış demeç şu şekilde özetlenebilir:
-
- ABD ve Büyük Britanya topraklarını genişletmek istememektedirler.
-
- Toprak (sınır) değişikliği arzu edilmemektedir.
-
- Her ulus kendi istediği hükümet biçimini seçebilecektir.
-
- Bütün devletler dünya ticaretine eşit bir şekilde katılabilecektir.
-
- Uluslararasında ekonomik anlamda tam işbirliği istenmektedir.
-
- Deniz ve okyanuslarda serbest dolaşım (ticaret).
-
- Nazi istibdadının yıkılmasından sonra, bütün ulusların güvence içinde yaşadıkları bir barışın sağlanması.
II. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında yapılan toplantılar hangileridir?
Atlantik Demeci, Casablanca Konferansı, Washington Konferansı, Quebec Konferansı, Moskova Konferansı, Kahire Konferansı, Tahran Konferansı, Yalta Konferansı, Potsdam Konferansı
II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'da yaşanan önemli gelişmeler nelerdir?
Savaştan sonra Avrupa’nın gücünü yitirmesiyle dünya politikasına iki yeni kuvvet, ABD ve Sovyet Rusya yön verir olmuştu. Sovyet Rusya’nın etkinliği ile yine dünya politikasında ideoloji de ön plana çıkmış oldu. Sovyet Rusya’nın komünist düzen ve ideolojiyi yayma girişimlerine karşı ABD de Truman Doktrini ve ardından Marschall Planı ile engel olmaya çalıştı. Bu da iki kutuplu dünyada soğuk savaşın başlangıcı oldu.
Bu dönemin en önemli gelişmelerinden biri de sömürgeciliğin tasfiyesidir. Asyalı ve Afrikalı uluslar bağımsızlık için ayaklanmaya başladılar. En azından fiilî emperyalizmin sonu geldi.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemin bir başka önemli gelişmesi ise ABD öncülüğünde NATO’nun kurulmasıdır (Kuzey Atlantik Paktı, 1949). Buna Sovyet Rusya’dan cevap gecikmedi; ekonomik işbirliği ve koordinasyonu sağlayacak COMEKON ve Varşova Paktı (1955) kuruldu.
Emre Kongar'a göre küreselleşme ne anlama gelmektedir?
Kongar’a göre, küreselleşme dünyanın yaşadığı tarım ve endüstri devrimlerinden sonra ortaya çıkan üçüncü büyük devrimin, iletişim ve bilişim (telefon ve bilgisayar) devriminin görüntülerinden biridir. Buna bir de Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle, 1945’ten bu yana devam eden Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve iki kutuplu dünyadan tek kutuplu/merkezli dünyaya geçilmesi eklenince süreç tamamlanmaktadır.
Küreselleşmenin boyutları nelerdir?
Siyaset Bilimi, İşletme, Finans, Sosyoloji gibi birçok farklı disiplinin küreselleşme kavramını kendi perspektifleri açısından ele almaları sonucunda, küreselleşmenin birbirinden bağımsız 8 farklı boyutu ortaya konmuştur:
-
Ekonomik Küreselleşme: Çok uluslu firmaların dünyanın her yerinden sermaye ve emek kullanan yeni küresel üretim sistemlerine geçmesi.
-
Siyasal Küreselleşme: Serbest pazar ekonomisi, kamu harcamalarının kısılması, özelleştirilme vs. yi öngören neo-liberal politikaların tüm dünyaya yayılması.
-
Sosyal Küreselleşme: “Dünya toplumu” fikirlerinin yaygınlaşması, uluslararası sivil toplum hareketlerinin yaygınlaştığının düşünülmesi.
-
Teknolojik Küreselleşme: Başta internet olmak üzere bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması.
-
Finansal Küreselleşme: Dünya sermaye piyasalarının artan karşılıklı bağımlılıkları ve ortaklıklar kurmaları.
-
Coğrafi Küreselleşme: Artan iletişim ve ulaşım fikriyle sınırsız dünya fikri.
-
Kültürel Küreselleşme: Başta Amerikan olmak üzere Batılı kültürel değerlerin egemenliğinde tek boyutlu bir dünya kültürünün oluşması ve küresel ürünlerin tüketilmesi.
-
Ekolojik Küreselleşme: Sınır tanımayan “küresel ekolojik sorunlar”ın ortaya çıkışı ve ortak eylem planı gerektirmeleri.