Uygarlık Tarihi 2 Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yeniçağ’Da Avrupa Ve Osmanlı (15-17. Yüzyıl)
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Aristokratlar ve ruhbanlar, neden feodal üretim biçiminin devamından yanaydılar?
Çünkü ayrıcalıklı ve avantajlı konumlarını sürdürmeleri buna bağlıydı.
Görünüşte dinsel nedenlerle başlatılan Haçlı Seferlerinin altında yatan gerçek neden nedir?
Uzun yıllar durumlarında bir iyileşme gözlenemeyen serfler genel bir hoşnutsuzluk içindeydiler. Hiçbir maddi varlığı olmayan toplumun bu alt tabakası, zaman içinde düzeni tehdit eden unsurlar olarak görüldü. Amaç düzenin devamlılığını sağlamak olduğundan bu kitlenin Avrupa dışına çıkarılmasına karar verildi ve 200 yıl süren Haçlı Seferleri örgütlendi.
Burjuvazi nedir?
Burjuvazi, Yeniçağ Batı Avrupa’sının sınıfsal yapısı içinde yükselen sınıfı oluşturan, zenginliği ticarete dayalı olan, ekonomik yapıda üstünlüğü ele geçiren ve sonrasında siyasal yapıda hak arayışları içine giren, döneme damgasını vuran bir sınıftır.
Burjuvazi ve aristokratlar arasındaki fark nedir?
Aristokratların zenginliği toprağa dayalıydı ve toprakların bir sınırı vardı. Oysa burjuvazinin zenginliği ticaretten kaynaklanıyordu ve ticaretin, üstelik denizaşırı ticaretin sınırı yoktu. Dolayısıyla ticaretten elde edilen servet, aristokratların topraktan elde ettiği serveti kısa sürede geçecekti. Artık değişim de kaçınılmazdı.
Aristokratlar gelirlerini arttırmak için neler yapmışlardır?
Bir kısmı topraklarını girişimcilere kiralamaya başladılar. Diğerleri de topraklarındaki serfleri, özgürlüklerini de bağışlayarak topraklarından çıkarıp, topraklarını çayır haline dönüştürerek koyun sürüleri beslemeye başladılar. Bu iş için birkaç çoban yeterli olduğundan, serfleri de beslemek zorunda kalmayacaklardı. Böylece elde ettikleri yünü satıp, kendi ihtiyaçlarını karşılama yoluna gittiler. Yün, dokuma sanayii için önemli bir ham madde idi. Doğulu sultanlar, yünlü kumaşlara büyük ilgi gösteriyorlardı.
Dokuma sanayinin gelişimi nasıl olmuştur?
Dokuma sanayii ilk sırada gelişen sanayi kollarından biri oldu. Pek çok imalathane örgütlendi. İmalathaneler sanayileşmeye gidişte ilk adımı oluşturdular. Bu imalathaneler, uzak pazarlara yönelik üretim yapıyorlardı. Özellikle dokumacılık büyük gelişme gösterdi. Dokuma kumaşlara olan talep arttı. İmalathanelerde seri üretim başladı. Kısa sürede ucuz ve standart mal üretilmeye ve bunların ticareti yapılmaya başlandı.
Dokuma sanayinin gelişmesiyle kendi dükkanında üretim yapan zanaatçıların durumu ne oldu?
İmalathanelerle rekabet edemediler ve kısa sürede iflas ettiler. Sonuç olarak dükkanını kapatmak zorunda kalan zanaatçılar, imalathanelerde emeklerini satarak çalışmak zorunda kaldılar
İşçi sınıfı nasıl ortaya çıkmıştır?
İmalathanelerde parça işi yapmaya başlayan zanaatçılar, emekleri karşılığında ücret almaya başladılar. Bunun sonucunda zanaatçılar işçileşti. İşsiz güçsüz kalan ve hiçbir maddi varlığı olmayan serfler de imalathanelere gidip çalışmaya başladılar. Böylece serfler de işçileşti.
Kapitalizm nedir?
Kapitalizm, Yeniçağ’da Batı Avrupa’da ortaya çıkan, üretici güçlerin üretim araçlarından ayrılığı esasına dayanan, sermaye sahibi girişimci bir sınıf ile işçi sınıfının ekonomik ilişkisine dayalı sisteme verilen isimdir.
Kapitalizm nasıl ortaya çıkmıştır?
Feodal ekonomik sistemin çözülmesi, ticaretle zenginleşen burjuvazi sınıfının yükselişe geçmesi, imalathanelerin örgütlenmesi ve işçilerin ortaya çıkması ile yeni bir ekonomik sistemi, kapitalizme geçiş sürecini başlatmıştır.
Avrupa’yı sömürgeci faaliyetlere iten ana neden nedir?
Değişen ekonomik yapıyı devam ettirebilmek ve aralarındaki rekabettir. Yeniçağ’da dış politikada genel olarak denge politikası izlenmeye çalışılsa da siyasal birliğini tamamlayan her devlet diğerinden daha güçlü olma yarışı içindeydi.
Sömürgecilik faaliyetlerine ilk başlayan ülke hangisidir?
Siyasal birliğini en erken sağlayan Portekiz, coğrafi keşiflere ve sömürgecilik faaliyetlere ilk başlayan Avrupa ülkesi oldu. Ticari ilişkilerde, Akdeniz havzasının dışında kalmış olması da Portekiz’i yeni arayışlara itmiş olmalıdır. Portekiz, Afrika kıyılarına yönelik seferleri sonucunda 1442 yılında ilk Afrikalı köleleri Avrupa’ya getirecek, hatta papadan bu işin tekelini alacaktır. Köle ticareti çok karlı bir iş olarak görülecektir. Portekiz, köle ticaretinin yanı sıra Avrupa’ya altını da getirmiştir. 1497’de Vasco de Gama Afrika Kıtası’nı güneyden geçerek Hindistan’a ulaştı. Böylece Batı Avrupa ile Hindistan arasında ilk kez doğrudan ilişki sağlanmış oldu. Sonuç olarak Portekiz, Afrika Kıtası ve Hint Okyanusu’nun kıyı ülkeleri üzerinde hakimiyetini kurdu ve ticaret kolonileri oluşturdu.
İspanya neler yapmıştır?
İspanya hizmetinde yola çıkan Kristof Kolomb (1446-1506), yeni bir kıta buldu (1492). Kendisi Asya Kıtasına gittiğini düşünecektir ama Asya ile Avrupa arasında yeni bir kıtanın olabileceği ihtimali de düşünülmeye başlanmıştır. Floransalı denizci Amerigo Vespucci (1454-1512), burasının yeni bir dünya olduğunu kanıtlamaya çalışır. Kolomb’un bulmuş olduğu bu yeni kıta da Amerigo Vespucci’nin ismiyle Amerika olarak adlandırılır. Meksika’daki Aztek Uygarlığa’na son veren (1521) Fernandez Cortez (1485-1547) ile Peru’daki İnka Uygarlığı’na son veren (1532) Francisco Pizarro (1541)’nun seferleri hiç unutulmayacaktır.
Magellan’ın çıktığı seyahat ne zaman başlamış ve bitmiştir?
Magellan (1480-1521) sürekli batıya gidildiğinde Asya Kıtası’na ulaşılacağını düşünüyordu. Magellan’ın İspanya hizmetinde başlattığı (20 Eylül 1519) gezi Sabastian del Cano tarafından tamamlanmıştır (6 Eylül 1521). Magellan yerlilerle yapılan çatışmada öldürülmüştür.
Bu gezinin önemi nedir?
Gezinin önemi, dünya çevresinde gerçekleştirilmiş ilk gezi olmasından kaynaklanmaktadır.
Gezinin sonuçları nelerdir?
Bu ilk gezinin bedeli ağır olmuştur. 1519’da 5 gemi ve 265 kişilik bir mürettebatla yola çıkılmış, 1521’de tek bir gemi ve sadece 18 kişi ile geri dönülebilmiştir. Magellan da yerlilerle yapılan bir çatışmada hayatını kaybetmiştir. Avrupa ile Asya arasında yeni bir kıtanın varlığı ve en önemlisi de dünyanın yuvarlak olduğu kesinlik kazanır. Bundan sonraki seferler bu yeni kıtayı tanımaya yönelik olacak ve sömürgecilik faaliyetleri başlayacaktır.
İspanya’nın başarıları nelerdir?
16. yüzyıl başlarında Amerika Kıtası’nı fethe başlayan İspanyollar 50 yıl içinde Meksika, Orta Amerika ve Brezilya hariç Güney Amerika’ya yayılmışlardır.
Fiyat devrimi nedir?
Meksika ile Peru’dan getirilen çok miktarda altın ve gümüş, değerli madenlerin fiyatının düşmesine ve malların fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Bu fiyat artışı öyle boyutlara ulaştı ki bazı yerlerde fiyatlar 4 kat arttı. Fiyatlarda meydana gelen bu yükselişe Fiyat Devrimi denildi.
Yeniçağ’ın başlangıcı ne zamandır?
Yeniçağ’ın başlangıcı için genellikle kabul gören iki tarih karşımıza çıkar: • 1453 (İstanbul’un Türkler tarafından fethi ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılması) ve • 1492 (Amerika Kıtası’nın keşfi ve İspanya’daki Müslüman Devlet Gırnata’nın tarihe karışması). Burada esas olan, 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yeni bir dönemin başladığı gerçeğidir.
Yeniçağ’ın feodalizmle bağlantısı nedir?
Yeniçağ, feodalizmden Aydınlanma Dönemi’ne bir geçiş sürecidir ve Batı Avrupa toplumu 18. yüzyılda Aydınlanma Dönemi’ni yaşayacaktır.
Düşünsel gelişimin temeli neye dayanır?
Tarih boyunca toplumların düşünsel yapılarında meydana gelen değişim, ekonomik ve toplumsal yapılarında yaşanan değişimle doğrudan ilişkili olmuştur. Dolayısıyla her düşünsel devrimin temelinde ekonomik ve toplumsal değişim yatmaktadır.
Bilimsel siyasal düşünüş yapısının gelişme koşulları nelerdir?
Her üretim biçimi kendi düşünce sistemini oluşturur. Burada esas olan bir önceki üretim biçiminin ideolojisini oluşturan düşünce sistemini reddederek, yaşanan değişimle ortaya çıkan yeni üretim biçiminin ideolojisini oluşturmaktır. Bunun nedeni ise her üretim biçimi kendi ekonomik düzenini oluşturur.
Merkezi mutlak monarşi nasıl kurulmuştur?
Kıta Avrupa’sında ticaret yapabilmek için pek çok feodal beyin toprağından geçmek gerekiyordu. Bu da hem güvensiz bir ortam oluşturuyor hem de maliyeti arttırıyordu. Yükselen sınıf burjuvazi, kendi üretim ilişkilerini destekleyecek ve güvenli bir ortam yaratacak olan güçlü prenslerin yanında yer aldı. Böylece merkezi mutlak monarşiler kuruldu.
Mutlak monarşiyi savunan düşünürler kimlerdir?
Mutlak monarşiyi savunan başlıca düşünürler şöyle sıralanabilir: • İtalya’da Machiavelli, • İngiltere’de Hobbes, • Fransa’da Bodin.
Machiavelli’nin mutlak monarşiyi savunmasının nedeni nedir?
Machiavelli, parçalanmış durumda bulunan İtalya’yı ancak güçlü bir prensin İtalya’da birliği sağlayabileceği düşüncesindeydi. Bu durumda birliği sağlayacak olan prensin önünde onu sınırlayabilecek hiçbir engel olmamalıydı.
Machiavelli’nin prensin yetkileri konusunda görüşleri nasıldı?
Machiavelli prensin amacına ulaşabilmesinde her türlü aracı meşru sayacaktır. Böylece her şeyi prensin hizmetine verecektir. Hatta din ve ahlak kurallarının bile prensi durdurmaması gerektiğini ileri sürecektir. Ancak bir yandan da dini devletin denetimine alarak, iktidarın bir aracı haline getirme çabasındadır. Esas olan, devletin birliğinin sağlanmasıdır. Bunu yapacak olan prensin savaşçı, güçlü, kurnaz ve gerektiğinde ikiyüzlü olması ve iktidarı da miras yoluyla değil kendi gücüyle ele geçirmesi gerekmektedir.
Machiavelli’ye göre mutlak monarşi nedir?
Ona göre, devletin üzerinde, devleti durduracak herhangi bir güç yoktur. Dolayısıyla, amaca ulaşmak için her türlü aracı meşru sayan Makyavelizm; devleti amaç, bireyi ise araç olarak gören ideoloji ve rejimlerin esin kaynağıdır.
Bodin’in düşüncelerini şekillendiren ne olmuştur?
Fransa’da, Katoliklerle Protestanlar arasında mezhep mücadelelerinin yaşanması ve din savaşlarının uzayıp gitmesi.
Bodin’in düşüncelerinin amacı nedir?
Dinsel ve siyasal kargaşaya son verecek genel hukuk ilkelerini ortaya koymaktır.
Bodin’in görüşünün sonucu nedir?
Devletin kaynağı olarak aileyi gören Bodin’in görüşünün iki önemli sonucu vardır; • Bunlardan biri özel mülkiyetin varlığı ve dokunulmazlığı, • Diğeri ise ailedeki baba otoritesinin, devlette kralın otoritesine örneklik etmesidir.
Kapitalist sistemin geliştiği dönemde savunması nedir?
Bodin’in özel mülkiyeti savunması dönemin egemen sınıfının çıkarlarıyla örtüşmektedir. Aile, devletten önce var olduğuna göre yani özel olan, kamusaldan daha önce olduğundan mülkiyetin dokunulmazlığı esastır. Bu da kapitalist sınıfın işine yarayacaktır.
Bodin’e göre egemenlik nedir?
Egemenliğin sürekli, mutlak ve bölünmez olduğunu ifade eden Bodin, milli devletin kralını güçlendirmiştir. Onun egemenlik anlayışı, her türlü denetimin dışında, hiçbir şarta tabi olmayan ve hiçbir iradeden emir almayan bir egemenlik anlayışıdır. Dolayısıyla Bodin mutlak monarşiyi savunur.
Bodin’i Machiavelli’den ayıran düşünce nedir?
Doğal hukuk ve Tanrı buyruğunu devletin üzerinde kabul etmesi. Yani egemenliği bir ölçüde sınırlandırmış görünmektedir. Ancak bunun pratikte bir anlamı yoktur, çünkü halka direnme hakkı tanımamaktadır.
Hobbes’in korku ve ben ikiz kardeş gibiyiz demesinin nedeni nedir?
İngiliz düşünürü olan Hobbes’un yaşadığı dönem, İngiltere’de mezhep mücadelelerinin, iç savaşların yaşandığı bir dönemdir. Bu yüzden böyle bir ortamda kargaşa ve bunalımlar içinde, korkularla büyümüştür.
Hobbes’in Leviathan isimli kitabı ismini nerden almıştır?
İncil’de geçen bir ejderhadan almıştır. Yeryüzünde kimse bu ejderhaya karşı koyamaz. Hobbes’un bu ejderhası, devleti simgelemektedir.
Hobbes’e göre devlet nedir?
Yapay bir yaratık olarak da nitelendirilen devlet, bir sözleşmeyle oluşturulmuştur. Hobbes devletin ortaya çıkışını, toplum sözleşmesiyle açıklar. İnsanlar kendi istekleriyle, kendilerini koruması için bir sözleşme yaparak devleti meydana getirdiler. Böylece doğal yaşamdan devlet aşamasına geçildi. Ona göre insanlar devlet kurulmadan önce adeta bir cehennem hayatı yaşıyorlardı. Herkes eşit ve özgürdü. Bu durumda herkes birbiriyle savaşıyordu ve insanlar korku içinde yaşıyorlardı. Böyle bir ortamda uygarlık gelişemezdi. İnsanlar Hobbes’a göre bu cehennem hayatından kurtulmak için sınırsız özgürlüklerine son vermişler, yaptıkları sözleşme ile tüm haklarını kendilerini temsil edecek ve yönetecek devlete devretmişlerdir.
Hobbes’a göre hukukun kaynağı neden tekti ve bu da devletin iradesiydi?
Bu görüşü ile kaba kuvvetin savunucusu olarak görülen Hobbes, mülkiyet hakkını kabul etmekle birlikte; gerekli gördüğünde devletin, mülkiyete el koymasını da kabul eder. Ona göre devletsiz mülkiyetin bir anlamı yoktur. Hobbes’un bu görüşü burjuva çıkarlarına uygun düşmez. O, içinde bulunduğu kargaşa ortamına son verme amacındadır ve çıkar yol olarak da mutlak monarşik bir yönetimi savunur. Ayrıca Hobbes, kilisenin devletin denetimine alınmasını ister ki bu da onun Katolikliği karşısına alarak Anglikanizmi savunduğunu gösterir.
Anglikanizm nedir?
Anglikanizm, İngiltere’de reform hareketleri sonrası ortaya çıkan Kalvenizm ve Katolikliğin birleşmesinden oluşan yeni bir mezheptir.
Hümanizm nedir?
Hümanizm, latince kökenli bir kelime olup insancılık anlamına gelmektedir. Rönesans Avrupa’sında antik dönem metinlerinin incelenmesiyle ortaya çıkan, insanı temel alan, insanın her şeyin ölçüsü olduğunu kabul eden düşünce akımına verilen isimdir. Hümanizm, öte dünya görüşüne karşılık bu dünya görüşünü öne çıkarır. İnsan, evrenin merkezinde Tanrı’nın yerini alır. Hümanizmle, bireycilik ve laiklik gibi görüşler ön plana çıkar.
Hümanist insan tipi ile tarihsel gerçek neden çelişki yaratmıştır?
İnsanın tek başına bir değer taşıdığı ve önemli olduğu vurgulanırken, bu sistem içinde ezilen ve insanca yaşayamayan alt sınıfların varlığı ve sömürgecilik faaliyetleri, köle ticareti bütün hızıyla devam ederken, ücretlilerin durumları gittikçe kötüleşiyordu. 16. yüzyılda da sömürgelerden getirilen çok miktarda altın ve gümüş madenleri ile yaşanan Fiyat Devrimi, Avrupa’da fiyatların hızla artmasına ve alım gücünün azalmasına yol açarken, sınıflar arasındaki çelişkiyi de iyice belirginleştirmişti.
Ütopya nedir?
Ütopya, büyük ölçüde zihinde tasarlanmış, olması istenen, düşlenen ya da bazı verilerden yola çıkarak olacağı kabul edilen düşler ve isteklerdir.
16 ve 17. yüzyıl sanat etkileşiminde neler vardır?
16. yüzyılda Osmanlılar, Avrupa’dan silah ve teknik malzemeler alırken; Osmanlı kumaşları, halıları, seramikleri, ebruları ve deri ciltleri de Avrupa pazarlarında alıcı buluyordu. Bu Osmanlı ürünlerine öylesine bir talep vardı ki bu talebi karşılamak için Avrupa’da Osmanlı halılarını ve seramiklerini kopya eden atölyeler kurulmuştu. 17. yüzyıla gelindiğinde Osmanlılar da Avrupa’yı daha yakından tanıma çabası içine girdiler. Çok sayıda eser Türkçeye çevrildi. Türk temalarını işleyen eserler arasında Türkleri yücelten eserler de dikkat çekmektedir.
Gaza nedir?
Gaza, İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal savaşa verilen isimdir.
Avrupa’nın Ortaçağı yaşadığı dönemde Doğu’da neden İslam Rönesans’ı yaşanıyordu?
Haçlı seferleri ile başlayan süreçte Doğu ile ticareti sayesinde zenginleşen İtalya kent devletleri, feodal ekonomik ve sosyal yapının en erken çözüldüğü yer olmuştur. Bu ticaret sayesinde elde edilen sermaye ile kapitalist birikimin ilk örnekleri burada ortaya çıkmış, dolayısıyla İtalyan şehir devletlerinin, uzun mesafeli bu ticareti, Roma İmparatorluğu’nun mirasından çok 11 ve 12. yüzyıllardaki İslam dünyasının izlerini taşımıştır.
Klasik dönem Osmanlıdaki bilim geleneği nasıl oluşmuştur?
Özellikle medreselerin kurulması, maddi destek, eserlerin telifi gibi pek çok konuda doğrudan padişahların ve aynı zamanda diğer devlet erkanının önemli katkıları olmuştur. İmparatorluğun en ihtişamlı döneminde; en iyi eserlerini ortaya koyan klasik bilim geleneği, Osmanlı eğitim kurumları ile İslam bilim geleneği üzerine kurulup gelişmiştir. Bu gelenek, Osmanlının Batı ile teması sonrasında da yaşamış ve 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar bazı temel unsurlarıyla devam etmiştir.
Osmanlılar ne zaman Avrupa teknolojisinden yararlanmaya başlamıştır?
15. yüzyıldan itibaren özellikle ateşli silahlar, haritacılık ve madencilik alanında Avrupa teknolojisinden yararlanmaya başlamışlardır.
Rönesans’ın kültürel etkileri nelerdir?
18. yüzyıldan itibaren Batı beğenilen ve taklit edilen bir kültür olmuştur. Batı’dan ilk aktarımlar silah ve teknik alanda olmuştur. Fatih Sultan Mehmed, sarayda Rum ve İtalyan sanatçıları himaye etmiş; Yunan ve Latin klasik eserlerinden saray kütüphanesi kurmuştur. Bellini’nin hükümdarın portresini yapması, Leonardo gibi ünlü sanatçıların Osmanlı padişahına büyük projeler sunması, Beyazid’in yelkenli gemi yapımı için Ceneviz’den mühendisler getirmesi bunların arasındadır.
Avrupa’da Osmanlı etkisi nasıl olmuştur?
Avrupa saraylarını ziyaret eden Osmanlı elçilerinin kıyafetleri ve davranışları ilgi çekmiş, bu ülkelerde Türk modası yaratmıştır. Gösterişli elçi alayları, Batılı ressamların tablolarına da yansımıştır. 16. yüzyılda Fransız elçilerin sık sık İstanbul’u ziyareti, Osmanlı yaşam ve kültürünün sırlarını öğrenmek istemesinden kaynaklanıyordu. Böylece Avrupa saraylarında bir Osmanlı Türk modası başlamıştır. Ayrıca halılarda dikkat çekmiş, Alman, İtalyan ve Hollandalı ressamlar Türk halılarını resmetmiştir. Dokuma, desen ve boyama tekniği bakımından Avrupa ipekli ve pamuklu sanayisinde Osmanlı izlerini açıkça görmek mümkündür. Avrupa Osmanlıdan askeri alanda etkilenmiş ayrıca Osmanlıdan kahvehane kültürünü de almıştır.
Osmanlı siyasal rejimi Avrupa’ya nasıl model olmuştur?
Avrupa’ya Osmanlı Devletinin merkezi-mutlak rejimi örnek olmuş, incelenip, eserlere konu olmuştur. Machiavelli Prens adlı eserinde İtalya’nın siyasal birliğini nasıl sağlayacağı sorununa çözüm önerileri getirirken Osmanlı Devletini örnek olarak göstermiştir. Fransız siyaset teorisyeni Bodin de eserinde Osmanlı Devletine özel bir yer ayırmış Osmanlı siyasal rejimini Batı monarşisiyle karşılaştırmıştır.
Osmanlı ve Avrupa’da dini hoşgörü farkları nelerdir?
Osmanlıda fethedilen topraklarda yaşayan gayrimüslim halkın yerlerinde kalmalarına izin verildiği gibi her türlü can, mal güvencesi de teminat altına alınıyordu. Din ve geleneklerini yaşama özgürlüğü de tanınıyordu. Aynı dönemlerde Hristiyan Batı Avrupa’da bırakın başka dine mensup olmayı Hristiyan olup da Katolik olmayanlara karşı bile yaşam hakkı tanınmıyordu. Avrupa’da Protestanlar yoğun bir baskı altında tutulup zulme uğrarken, Osmanlı ilerleyişi ile Protestan halk, Osmanlı himayesinde rahat bir nefes alabilmiştir.
Osmanlı-Avrupa arasındaki sanat etkileşimi nasıldır?
Batı ile kültür alışverişi ilk Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed’le olmuştur. Rönesans sanatına ilgisiz kalmayan Fatih Sultan Mehmed, İtalyan sanatçılara (Costanzo da Ferrara, Gentile Bellini) kendi madalya ve portrelerini yaptırarak, güç ve otoritesini göstermek; imparator imajını Avrupa’ya yaymak istedi. İtalyan sanatçılar resimlerinde Türk figürlerine, giysilerine, Türk desenlerine ve halılarına yer verdiler. Osmanlı saray hayatı Avrupalıların ilgi odağı haline geldi. Kanuni döneminde, Avrupa ile artan siyasi ve ticari ilişkiler, kültürel etkileşimi arttırdı ve bu sanata da yansıdı. Bu dönemde Avrupa sanatı üzerinde Osmanlı etkisi iki şekilde ortaya çıktı: • Bunlardan biri, Osmanlı ilerleyişi ve üstün otoritesine duyulan korku ve tepki ile üretilen eserlerden oluşurken; • Diğeri Osmanlı yükselişini anlamaya, kültürünü tanımaya yönelik verilen daha nesnel ve bilimsel çalışmalar ile sanat eserlerinden oluşuyordu.
Osmanlı Siyasetinin Avrupa’daki izleri nelerdir?
Osmanlı Devleti, 16. yüzyılda dorukta olan siyasi gücünü ve nüfuzunu müttefiki olan Avrupalı devletler üzerinde etkin bir şekilde kullanmıştır. Fransa Hollanda ve İngiltere’ye tanınan ticari ayrıcalıkların temelinde, Osmanlı otoritesi lehine bir güç dengesi oluşturma çabası dikkat çekmektedir. Daha önce Bizans’a tabi olan yerleri Fatih Sultan Mehmet, birer birer kendisine bağlamış, hakimiyet alanını genişletmiş ve seferler planlı bir şekilde Güney İtalya’da Otranto’ya kadar sürdürülmüştür. Dolayısıyla Katolik Rum Kilisesi’nin siyasi gücünü kaybetmesinde Osmanlı ilerleyişinin ve Ortodoksların hamiliğini üstlenmiş olmasının etkisi büyüktür.
Thomas Morus kitabında hayali bir düzeni nasıl anlatmıştır?
Morus, insanların mutlu olabilecekleri bir düzen arayışı içindedir. Yaşadığı ülke olan İngiltere’de, teknolojik gelişmeler sonucu, kapitalist ilişkilerin ortaya çıkması ve sermaye birikimiyle sosyal dengeler değişmeye başlamış, eşitsizlik belirginleşmiştir. Morus, sosyal sınıflar arasındaki dengesizliğe, özel mülkiyetin yol açtığı düşüncesindedir. Nitekim, Ütopya adlı adada herkes çalışır ancak hiç kimsenin özel mülkiyeti yoktur.
Hümanizm nasıl ortaya çıkmıştır?
İtalya’da antik dönem yazarlarının eserlerine ilgi duyan, bu eserleri araştırarak genel kütüphaneler, edebiyat dernekleri kuran fikir adamlarının bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Fikir adamlarına da hümanist denilmiştir.
Hümanizm kendini nasıl göstermiştir?
Fikir adamları önce antik dönem eserlerini incelediler, sonra kendi eserlerini verdiler. Böylece hümanizm akımı, edebi eserlerle kendini gösterdi. İtalya’da ortaya çıktı ve kısa süre içinde İtalya dışına yayıldı. İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da hümanistler ortaya çıktı ve çeşitli eserler verdiler.
Ünlü Hümanist isimler kimlerdir?
En önemlisi hümanistlerin babası kabul edilen Petrarch’dır. Diğerleri arasında da Boccacio, Bacon, Monteigne, Erasmus gibi isimler sayılabilir
Rönesans ne anlama gelir?
Yeniden Doğuş anlamına gelir ve antik dönem eserlerinin Yeniçağ’da yeni bir yorumla ele alınması esasına dayanır.
Rönesans döneminde Antik çağın örnek alınmasının nedeni nedir?
Rönesans döneminde Antik çağın örnek alınmasının iki neden vardır: • İlki, Antik Çağ sanatının dünyasal ve canlı oluşu, aynı zamanda Yeniçağın ruhuna ve dönemin ihtiyaçlarına cevap vermesidir. • Diğeri ise üretim biçiminin kendi toplumsal yapısını ve kültürünü oluşturma gereksiniminden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle hümanizm akımı Rönesans’ın ideolojisini oluşturacaktır.
Rönesans neden İtalya’da Floransa merkezli olarak ortaya çıkmıştır?
Nedenler arasında; ekonomik gelişmişlik, antik geleneğin varlığı, Bizanslı bilginlerin eski Yunan edebiyatının metinlerini buraya getirmeleri ve bunların incelenmesi ile ilk genel kitaplıkların ve edebiyat derneklerinin burada kurulması sayılabilir.
Klasik dönem Rönesans sanatçıları kimlerdir?
Leonardo da Vinci, Michealangelo ve Rafaello sayılabilir. Bu dönem sanatçılarının birçoğu hem bilim adamı hem de sanatçıdır. Bu da bilim ve sanatın henüz ayrılmadığını ve uzmanlık alanlarının belirginleşmediğini gösterir. Leonardo da Vinci’nin Vitruvius Adamı, Rönesans döneminde yapılmış örnek bir bilim ve sanat eseri olma özelliğini taşır.
Rönesans’la birlikte sanattaki gelişmeler nelerdir?
Sanatçı yaptığı eseri imzalayarak, kendi kimliğini ortaya koymaya başlamış, insan merkezli düşünüşün ürünü olarak, portre sanatı gelişmiştir. Perspektif kullanılmaya başlanmış, peyzaj önem kazanmıştır. Figürler gerçek doğanın içinde resmedilmiştir. Jest ve mimikle hareket kazandırılan figürlerin duygularına da resim ve heykellerde yer verilmiş, anatomi bilgisinden de yararlanılmıştır. Sanat, uluslararası bir nitelik kazanmıştır. İnsanın zayıflığını temsil eden Ortaçağ heykellerinin aksine güçlü, kahraman insanı temsil eden heykeller yapılmaya başlanmıştır. Örneğin Michelangelo’nun Davut heykeli, gücünden ve gençliğinden yararlanılan bir kahramandır.
Maniyerizm nedir?
Maniyerizm, 16. yüzyıl ikinci yarısında Rönesans sanatına duyulan bir tepkinin sonucunda ortaya çıkmış, Rönesans’ın insanı ön plana alan, sıkı bir geometriye dayanan akılcı tutumuna karşı çıkma, katı kalıpları yıkma eylemidir. Sanat eserlerinde, gerçek boyutlardan uzaklaşılan, abartılı ve özenticiliğin hakim olduğu sanat anlayışı.
Reform nedir?
Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme, düzeltme, ıslahat anlamlarına gelmektedir. Reform, 16. yüzyıl başlarından itibaren, Katolik Kilisesinin yozlaşmasına karşı çıkışla başlayan ve Protestanlık mezhebinin ortaya çıkışına yol açan, dinsel bir harekettir. Almanya, Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde etkili olmuştur.
Luther neyin başlatıcısı olmuştur?
Luther, ekonomik ve sosyal yapının değiştiği ve bir dönüşümün yaşandığı ortamda reform hareketinin başlatıcısı olmuştur.
Luther’in bu konudaki düşünceleri nelerdir?
Luther, günah bağışlama belgelerinin satışına karşı çıkarak, Katolik Kilisesi’nin içinde bulunduğu yozlaşmaya dikkati çekmek istemiştir. Hümanizm akımı ile reforma hazırlık yapılan bu dönemde, bu çıkış, kitleleri harekete geçiren bir eylemi de başlatacaktır.
Luther konuyu Hristiyan özgürlüğü kavramı ile nasıl açıklamıştır?
Hristiyanların, dinsel anlamda özgür olduğunu, aracıya ihtiyaçları olmadığını ifade etmektedir. Ancak bu özgürlüğün bir sınırı vardır. O da din, yani inançtır. Bunun dışında sosyal ve siyasal alandaki eşitsizliği kabul eder. Mevcut düzenin devamından yana görüşler ileri sürer. Özellikle başta bulunan yöneticilere boyun eğilmesini ister. Çünkü ona göre manevi özgürlüğe olanak veren, dünyasal düzendir ve bu düzen korunmalıdır.
Calvin’nin reform konusundaki tutumu nasıldır?
Cenevre’de Protestanlığı örgütlemeye çalışan Calvin, burada teokratik bir diktatörlük kurmuştur. Aslında söylemlerinde, kilise ile devletin görev ayrımından, kilisenin devlete karşı özerkliğinden ve laiklikten yanadır, ancak uygulamada bunun tersini yapmıştır.
Calvin’in öğretisi nedir?
Calvin’in öğretisi, insanı, dünya işlerinden ayırmıyordu. O, insanın yapabileceği her girişimi görev olarak görüyordu. Calvin’in görüşlerini benimseyenler Calvincilik adı altında her türlü kapitalist girişime aracı oldular. Böylece Calvincilik, kapitalizmin gelişme gösterdiği ülkelerde yayıldı. Yükselen burjuvazi, kazanç amacıyla yaptığı tüm hareketlerin dinsel yaptırımı olarak Calvinciliği kullandı.
Calvin ve Luther’in ortak görüşleri nelerdir?
Katolik Kilisesinin otoritesinin, din adamlarının aracılığının ve bazı dinsel törenlerin reddedilmesi, kutsal kitabın esas alınması bunlar arasında sayılabilir. Aynı zamanda Calvin’in doğadaki düzenin tanrısal olduğu ve insanların değiştiremeyeceği, bu nedenle de düzenin koruyucusu olması gerektiği yolundaki görüşleri de Luther’le örtüşmektedir. Nitekim Calvin, insanların manevi eşitliğinden söz ederken; ekonomik, sosyal ve siyasal eşitsizliği kabul eder. Calvin’in genel felsefesi alın yazısına dayalıdır ki bu da Luther’deki, yöneticilere boyun eğilmesi düşüncesiyle benzerlik gösterir. Calvin, yöneticilerin gücünü Tanrı’dan aldığını, bu nedenle yöneticilere karşı gelmenin Tanrı’nın düzenine karşı gelmek demek olduğunu iddia eder.
Reform konusunda Münzer’in yorumu nedir?
Münzer’e göre reform hareketinin, ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamı içine alacak şekilde olmasıdır.
Münzer’e göre Tanrı Krallığı dediği düzen nedir?
Özel mülkiyetin ve zümre farklılıklarının olmadığı bu düzenin, tüm Hristiyan dünyayı kapsamasını hedeflemişti. Münzer’in bu fikirleri Almanya’da Köylüler Savaşının devrimci kanadını etkiledi. Köylüler hareketin itici gücü oldu. Köylülerin liderleri arasında ılımlı olanlar daha fazla idi. Bunlar görüşmeler ve anlaşmalar yoluyla elde edilecek tavizleri yeterli görüyorlardı. Nitekim savaşın başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenleri arasında, köylü liderleri arasında amaç ve yöntem birliğinin olmaması en önemlilerinden biridir.
Reform sonuçları nelerdir?
Bilim, sanat ve kültürün gelişmesinin önü açılmış oldu. Ekonomik yapıda ise kapitalizmin daha da güçlenmesi ile sonuçlandı. Protestanlık, kapitalizmle iç içe geçti. Öte yandan reform, mezhep çatışmalarına yol açtı. Katoliklerle Protestanlar arasında yoğun mücadeleler yaşandı. Sonuçta bu çatışmalar Avrupa’da Din Savaşları’nı ve Otuz Yıl Savaşları’nı başlattı. Pek çok insan hayatını kaybederken; Avrupa bu savaşların bedelini gerek nüfusu gerekse ekonomik hayatındaki olumsuz etkileriyle ödedi. Sonuç olarak 1648 Westfalya Antlaşması ile Protestanlık mezhebi resmen tanınmış oldu ve günümüze kadar Hristiyanlığın en çok taraftar bulan üç büyük mezhebinden biri haline geldi.
Reformun mesleki açıdan sonucu nedir?
Tüm işlerin eşit sayılması ve sıradan hayatın da kutsal olduğu düşüncesidir. Artık mesleklerden biri, diğerinden daha kutsal değildi. Toplumsal çalışma ahlakı oluşturuldu. Böylece aracılığına ihtiyaç duyulmayan din adamları sınıfı diğerleriyle aynı seviyeye indirgenmiş oldu. Dünyasal mesleklerin de önemli olduğu vurgulanarak, kişinin yeteneklerinin önü açılmış oldu. Böylece kültür, uygarlık, bilim ve sanatın gelişmesi sağlandı.
Osmanlıların ilerleyişinin etkileri nelerdir?
Daha önce Bizans’a tabi olan yerleri Fatih Sultan Mehmet, birer birer kendisine bağlamış, hakimiyet alanını genişletmiş ve seferler planlı bir şekilde Güney İtalya’da Otranto’ya kadar sürdürülmüştür. Dolayısıyla Katolik Rum Kilisesi’nin siyasi gücünü kaybetmesinde Osmanlı ilerleyişinin ve Ortodoksların hamiliğini üstlenmiş olmasının etkisi büyüktür. Papalık otoritesinin sarsılmasıyla Avrupa siyasi dengesinin değişmesinde de Osmanlının etkisinden söz etmek mümkündür.
Osmanlıyı tek siyasi organizasyon yapan nedir?
Osmanlı Devletinin, üç dini birden resmen tanıyan; etnik ve dinsel alt gruplarıyla birlikte uyumlu bir şekilde bir arada yaşamalarını güvence altına almasıdır.
Osmanlı Devletinin uzun ömürlü olmasının nedenleri nelerdir?
Üç kıtaya yayılan Osmanlı Devleti’nin uzun ömürlü olma sırrı; geniş topraklarda farklı din, dil, ırk mensuplarını bir arada uyum içinde yaşatabilecek bir dahili teşkilata, kapasiteye sahip olmasından kaynaklanır. Bu çok uluslu ve çok dinli Osmanlı yapısı, sosyo etnik bir dengeyle iç tutarlılığını kurmayı başarmıştır. Bu dengenin uzun ömürlü olması da yönetim anlayışına milli bir ideolojinin hakim olmamasından kaynaklanmıştır.
Burjuvazi ne demektir?
Burjuvazi: Yeniçağ Batı Avrupa’sının sınıfsal yapısı içinde yükselen sınıfı oluşturan, zenginliği ticarete dayalı olan, ekonomik yapıda üstünlüğü ele geçiren ve sonrasında siyasal yapıda hak arayışlarıçine giren, döneme damgasını vuran bir sınıf.
Kara yolunu güvenli görmeyen Haçlılar’ın, daha sonra seferlerini deniz yoluyla yapmayı tercih etmeleri neyi sağlamıştır?
Kara yolunu güvenli görmeyen Haçlılar’ın, daha sonra seferlerini deniz yoluyla yapmayı tercih etmeleri aynı zamanda ticaretin gelişmesini de sağladı.
Ortaçağ’ın kan soyluluğuna dayalı ayrıcalıklı sınıfı aristokratlar, bu değişime ayak uydurmak için ne gibi girişimler içinde bulunmuşlardır?
Ortaçağ’ın kan soyluluğuna dayalı ayrıcalıklı sınıfı aristokratlar, bu değişime ayak uydurma çabası içine girdiler. Bir kısmı topraklarını girişimcilere kiralamaya başladılar. Bir kısmı da topraklarındaki serfleri, özgürlüklerini de bağışlayarak topraklarından çıkarıp, topraklarını çayır hâline dönüştürerek koyun sürüleri beslemeye başladılar.
İşçi sınıfı ne demektir?
Yeniçağ Avrupa’sında ekonomik ve sosyal yapıda meydana gelen değişimle birlikte ortaya çıkan ve imalathanelerde iş bölümü esasına göre çalışan, ücret karşılığı emeklerini satarak geçinen yeni sınıfa verilen isim. Bu sınıfı oluşturanlar serfler ve zanaatçılardı.
İmalathaneleri örgütleyen sermaye sahibi girişimci sınıf, serf ve zanaatçıları imalathanelere çekmeyi nasıl başardı?
İşçi sınıfını besleyen diğer bir kesim de serflerdi. Feodal beyler serfleri topraklarından çıkarıp, değişen yapıya ayak uydurma çabası içine girdikleri zaman, işsiz güçsüz kalan ve hiçbir maddi varlığı olmayan serfler de imalathanelere gidip çalışmaya başladılar. Böylece serfler de işçileşti. İmalathanelerin iş gücüne ihtiyacı vardı. İmalathaneleri örgütleyen sermaye sahibi girişimci sınıf, serf ve zanaatçıları imalathanelere çekmeyi başardı. Böylece serfler ve zanaatçılar işçileşerek ister istemez sistemin bir parçası oldular.
Kapitalizm nedir?
Yeniçağ’da Batı Avrupa’da ortaya çıkan, üretici güçlerin üretim araçlarından ayrılığı esasına dayanan, sermaye sahibi girişimci bir sınıf ile işçi sınıfının ekonomik ilişkisine dayalı sisteme verilen isim.
Kapitalist sınıf nedir?
Yeniçağ’da Batı Avrupa’da ortaya çıkan, ekonomik sistemin değişmesini sağlayan sermaye sahibi, girişimci sınıf
Avarupa’yı sömürgeci faaliyetlere iten başlıca sebep nedir?
Coğrafi keşiflerden önce Avrupalının bildiği dünya, Avrupa Kıtası’ndan başka Asya’nın bir bölümü ve Afrika’nın kuzeyi ile sınırlıydı. Avrupa’yı sömürgeci faaliyetlere iten başlıca sebep, değişen ekonomik yapıyı devam ettirebilmek ve aralarındaki rekabettir. Yeniçağ’da dış politikada genel olarak denge politikası izlenmeye çalışılsa da siyasal birliğini tamamlayan her devlet diğerinden daha güçlü olma yarışı içindeydi.
Coğrafi keşiflere ve sömürgecilik faaliyetlerine ilk başlayan Avrupa ülkesi hangisidir?
Siyasal birliğini en erken sağlayan Portekiz, coğrafi keşiflere ve sömürgecilik faaliyetlerine ilk başlayan Avrupa ülkesi oldu.
Afrikalı ilk köle grubu Avrupa’ya kaç yılında getirilmiştir?
Portekiz, Afrika kıyılarına yönelik seferleri sonucunda 1442 yılında ilk Afrikalı köleleri Avrupa’ya getirecek, hatta papadan bu işin tekelini alacaktır.
Batı Avrupa ile Hindistan arasında ilk kez doğrudan ilişki ne zaman ve nasıl sağlanmıştır?
1497’de Vasco de Gama Afrika Kıtası’nı güneyden geçerek Hindistan’a ulaştı. Böylece Batı Avrupa ile Hindistan arasında ilk kez doğrudan ilişki sağlanmış oldu.
Amerika nasıl keşfedilmiştir?
Siyasal birliğini sağlayan İspanya da Portekiz’in ardından sömürgeci yarışa girdi. İspanya hizmetinde yola çıkan Kristof Kolomb (1446-1506), yeni bir kıta buldu (1492). Gerçi kendisi Asya Kıtasına gittiğini düşünecektir ama Asya ile Avrupa arasında yeni bir kıtanın olabileceği ihtimali de düşünülmeye başlanmıştır. Nitekim Floransalı denizci Amerigo Vespucci (1454-1512), burasının yeni bir dünya olduğunu kanıtlamaya çalışır. Kolomb’un bulmuş olduğu bu yeni kıta da Amerigo Vespucci’nin ismiyle Amerika olarak adlandırılır.
Meksika’daki Aztek Uygarlığı’na son veren kimdir?
Meksika’daki Aztek Uygarlığı’na son veren (1521) Fernandez Cortez'dir.
Peru’daki İnka Uygarlığı’na son veren kimdir?
Peru’daki İnka Uygarlığı’na son veren (1532) Francisco Pizarro'dur.
Dünya çevresinde gerçekleştirilmiş ilk sefer hangisidir?
Magellan’ın İspanya hizmetinde başlattığı (20 Eylül 1519) ve Sabastian del Cano’nun tamamladığı (6 Eylül 1521) seferin önemi, dünya çevresinde gerçekleştirilmiş ilk sefer olmasından kaynaklanmaktadır.
Fiyat Devrimi nedir?
Aztek ve İnka uygarlıklarına ait hazineler ile Meksika ile Peru’dan getirilen çok miktarda altın ve gümüş, değerli madenlerin fiyatının düşmesine ve malların fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Bu fiyat artışı öyle boyutlara ulaştı ki bazı yerlerde fiyatlar 4 kat arttı. Fiyatlarda meydana gelen bu yükselişe Fiyat Devrimi denildi.
Mutlak monarşi nedir?
Mutlak Monarşi: Kapitalist sistemle birlikte ortaya çıkan yeni yönetim biçimine verilen isim. Kral, burjuvazinin desteği ile feodal özerkliklere karşı iktidarını güçlendirerek, çok başlı feodal siyasal yapılanmaya son verecek ve merkezî mutlak yönetimini yerleştirecektir. Böylece değişen ekonomik yapıya uygun bir yönetim biçimi oluşturulacaktır ki bu yönetim biçimi, ilk aşamada mutlak monarşi olacaktır.
Machiavelli’nin savunduğu yönetim biçimi nedir?
Machiavelli’nin savunduğu yönetim biçimi mutlak monarşidir.
Rönesans neden Yeniden Doğuş olarak nitelendirilmiştir?
Rönesans, Ortaçağ kültürü ve sanatının reddedilmesi ve antik dönem sanat ve kültürünün yeniden diriltilmesi anlayışından dolayı Yeniden Doğuş olarak nitelendirilmiştir. Bu, genel olarak Ortaçağ’ın, Karanlık Çağ olarak kabul edilme yanlış anlayışından kaynaklanmaktadır.
Seydi Ali Reis’in uzun deniz seyahatlerini, Hint Okyanusundaki gözlemlerini astronomi ve coğrafi bilgilerini kaleme aldığı eserinin adı nedir?
Uzun deniz seyahatlerini, Hint Okyanusundaki gözlemlerini astronomi ve coğrafi bilgilerini kaleme aldığı el-Muhitdir.