Uygarlık Tarihi 1 Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Eski Yunan Tarihi Ve Uygarlığı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Minos Uygarlığı'nın tanınmasını ne sağlamıştır?
Eski Yunan Uygarlığı’nın öncüsü niteliğindeki Minos Uygarlığı, İngiliz Arkeolog Sir Arthur Evans’ın 1900 yılında Knossos Sarayı’nı keşfetmesiyle tüm dünyanın ilgisini çekmiştir.
Minos uygarlığının kurulması ve çöküşüne ilişkin bilgileri açıklayınız.
İ.Ö. 2600’lerde Girit Adası’nda gelişmeye
başlayan Minos Uygarlığı, özellikle İ.Ö. 2.binde sanat ve kültür düzeyi yüksek, barış ve refah
içinde bir dönemi simgeler. Sona erdiği dönem
İ.Ö. 1450 civarıdır; ancak İ.Ö. 1000 yılına kadar etkileri devam etmiştir. Minoslular esas olarak deniz ticareti ile uğraşan bir ticaret toplumudur. Uygarlığın çöküşüyle ilgili iki sebep öne sürülmüştür: Birincisi, Thera (bugünkü
Santorini Adası) yanardağının patlaması; ikincisi İ.Ö. 1380 civarında Yunanistan’da Miken Uygarlığı’nın giderek yükselmesi ve Minos
Uygarlığı’na son vermesidir
Minos Uygarlığı'nın sanatsal özellikleri nelerdir?
Minos Uygarlığı’nın sanatında ahşap ve tekstil ürünleri çok popülerdir. Bununla birlikte seramiği, duvarları freskolar ile süslü sarayları, taş işçiliği ve mühürleri de dikkat çekicidir. Bu eserler dönemin resim sanatını anlatan ve üslubun zirveye çıktığı örnekleridir.
Erken dönem, Orta dönem ve Geç dönem Minos döneminin özellikleri nelerdir?
Erken Minos Dönemi seramikleri spiraller, üçgenler, dalgalı çizgiler, balık kılçığı gibi motiflerle karakterize edilebilir. Orta Minos döneminde balık, kuş, mürekkep balığı ve leylaklar popülerdir. Geç Minos Dönemi’nde ise çiçekler, hayvanlar hâlâ devam eder ama çeşitleri artmıştır. Saray üslubu denen stil hâkimdir. Natüralist motifler sadeleştirilmiş ve geometrik formlar başlamıştır. Geç Minos Dönemi’nde Miken sanatı ile benzerlikler artmıştır.
Minosluların yazı dili nedir?
Minosluların yazı dili Linear A olarak
bilinmektedir; ancak tam çözülememiştir. Kazılarda yaklaşık 3000 tablet ortaya çıkarılmıştır. Akaların Girit’i zapt etmesinden sonra ise Linear B yazısı kullanılmıştır. Linear
B yazısı, Michael Ventris tarafından 1950’li
yıllarda çözülmüştür. Hiyeroglif karakteri ile bir kısmı Linear A, bir kısmı Linear B’ye yakın olan Phaistos Diski, arkeoloji dünyasının gizemini koruyan en önemli eserlerindendir.
Minos Uygarlığı'nın toplum yapısı nasıldır?
Girit halkı, kral ve soylular tarafından yönetilmiştir ve bu insanlar din, ticaret
ve sanat olmak üzere her konuda egemen sınıfı temsil etmiştir. Yönetim biçimi teokratiktir. Minos freskolarında erkek ve kadınlar bir arada aynı sporu yaparken betimlenmiştir. Buna dayanarak bazı arkeologlar erkek ve kadının eşit sosyal
statülere sahip olduğunu ve hatta anaerkil sistem olduğunu önermiştir. Minos sanatında kadın daha baskındır ve erkeklerden daha sık tasvir edilmiştir. Bazı erkek tanrıların betimleri olmasına rağmen, tanrıça betimleri daha çoktur: Doğurganlığın Ana Tanrıçası, Hayvanların Sahibesi, Şehirlerin Koruyucusu, Evin Koruyucu
Tanrıçası, Ormanın Tanrıçası ve Yeraltının Tanrıçası. Bu tanrıçalar genelde yılanlar ve kuşlarla bir arada gösterilmiştir. Tanrı ve tanrıçalara düzenlenen kült törenleri doğadaki kutsal alanlarda, mağaralarda, dağ doruklarında,ev ve saray şapellerinde gerçekleştirilmiştir
Minosluların ticari hayatı nasıldır?
Minoslular bakır, kalay, altın ve gümüşten lüks tüketim ürünleri ve seramik ticaretiyle uğramıştır. Yunanistan, Kıbrıs, Suriye, Anadolu, Mısır, Mezopotamya ve İspanya ile ticaret yapmışlardır.
Miken Uygarlığı kaç evreye ayrılmıştır?
Linear B yazısını kullanan Aka/Miken Uygarlığı’nın kronolojisi, Minos Uygarlığı’ndaki gibi, seramiklerin gelişimine göre yapılmıştır ve dört evreye ayrılmıştır:
Erken Miken İ.Ö. 1675-1470
Orta Miken İ.Ö. 1470-1370
Sub-Miken İ.Ö. 1370-1200
Geç Minos Dönemi İ.Ö. 1200-1050
Miken Uygarlığı'nın ticari faaliyetlerini açıklayınız.
Minos Uygarlığı’nın çöküşü ile Akalar özellikle deniz ticaret yollarına hâkim olmaya başlamış; Kıbrıs, Mısır ve Anadolu ile ticareti ilerletmiştir. Ticaret malları; parfüm yağları, zeytinyağı, şarap, baharat, seramik, bronz objeler, altın, bakır, kalay, fildişi ve boyadır. Ticaretin canlanması ile Atina, Tebai, Mikenai, Tyrins gibi şehirler giderek gelişmiş ve etrafları görkemli surlarla çevrilmiştir
Miken mimarisinin özellikleri nelerdir?
Miken mimarisinin en karakteristik yapılarından biri Tholos mezarlardır. Bu mezarların, yer altında gömü odası ve dromos denilen bir girişi bulunur. Mikenai kentinde İ.Ö. 1525-1275 arasına tarihlendirilen 9 adet Tholos mezar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarlara Mikenai kentinin efsanevi yöneticileri ile ailelerinin adı verilmiştir. Miken kralı Agamemnon’un maskı adı verilen altından yapılmış olan bir mask, Miken
Uygarlığı’nın en güzel eserlerinden biridir.
Miken Uygarlığına ilişkin eserler ve konuları nelerdir?
Miken Uygarlığı’nın efsanevi kral ve kahramanları, ünlü ozan Homeros’un İlyada ve Odysseus isimli eserlerinde anlatılmıştır. İlyada’nın konusu Tunç Çağı’nın sonlarında Akalar ile Troyalılar arasında geçen ve 9 yıl süren büyük savaştır. Savaş, Troyalı Paris’in Mikenai kralı Agamennon’un kardeşi Sparta kralı Menelaos’un karısı ve dünyanın en güzel kadını Helena’ya âşık olup, onu Troya’ya kaçırması yüzünden çıkmıştır. Bunun üzerine Menelaos ve Akaların baş kralı olan Agamemnon ile diğer Akalar Troya’ya sefere çıkarlar. Savaş bir türlü sonuçlanmayınca Akalar bir hileye başvururlar. Büyük tahta bir at hazırlayıp, içine askerlerini
yerleştirir ve Troyalılara, savaştan geri çekildiklerini bildirerek bu hediyeyi kabul
etmelerini rica ederler. Kale kapısını açarak
tahta atı kabul eden Troyalıları gece kötü
bir sürpriz beklemektedir. Tahta attan çıkan
Akalı askerler tüm kenti yerle bir eder, erkekleri öldürür ve kadınları esir alırlar. Bu, savaşın mitolojik hikâyesidir. İşin gerçeğini, Boğazları geçerek Karadeniz’deki maden yataklarına ve buradaki ticarete egemen olmak isteyen Akalar ile Boğaz’a hâkim Troya arasında ticaret yüzünden çıkan bir savaşta aramak daha doğru olacaktır. Odysseus ise adeta fantastik bir roman formatında olup, Odysseus isimli Akalı kahramanın Troya Savaşı’nın ardından eve dönüşte başından geçen maceraları anlatılmıştır.
Yunanistan'ın Karanlık Çağı nasıl başlamıştır?
Miken Uygarlığı’nın çöküşü çok hızlı ve çeşitli nedenlere bağlı olarak gerçekleşmiştir. Dorlar olarak adlandırılan topluluk, Demir Çağı’nın başladığı bu dönemde kuzeyden gelerek İ.Ö. 1200-1100 yıllarında Yunanistan’ı işgal etmiştir. Dorlar, Kuzeybatı Yunanistan, Makedonya ve Epirus’tan gelmiş, buralardan Yunanistan’ın
merkezine doğru kayarak sonra, Peloponnes ile güneydeki Ege adalarına geçmiştir. Yunanistan’ın Karanlık Çağı olarak bilinen bu dönem, İ.Ö. 800 civarında sona ermiştir. Karanlık Çağ süresince daha önceden bilinen pek çok kültürel öge kaybolmuş, Yunanistan’ın Anadolu, Yakın Doğu ve Mısır ile olan ticari ilişkileri sona ermiştir. Çanak çömleklerin üstündeki geometrik bezemelerden ötürü bu tarihsel sürece Geometrik Çağ adı da verilmiştir.
Karanlık Dönem'in en önemli gelişmesi nedir?
Dorların Yunanistan’ı işgali ile başlayan bu dönemde en büyük gelişme, polis adı verilen kent devletlerinin ortaya çıkmasıdır. Bu şehir devletlerinin en önemlileri Atina, Sparta, Thebai, Megara ve Korinthos’dur. Daha önceki dönemlerde kabileye dayalı, bir basileus (kral) yönetiminde kent devletleri vardı. Bu dönemde, günden güne ilerleyen sosyal ve siyasal yaşam sonucunda kral, yanına kendisine yardım edecek memurlar almak zorunda kalmıştır. Bu memurlara örnek olarak Atina’da tesmotetler (hukuk koruyucular), Sparta’da eforoslar (denetçiler) gösterilebilir. Diğer taraftan kralın hak ve yetkileri birtakım danışma meclisleri tarafından daraltılmıştır. Bu meclislere başlangıçta yalnız kral tarafından seçilen tecrübe sahibi ihtiyarlar seçilirken zaman içinde yaş sınırlaması ortadan kaldırılmıştır. Kralın
gücünün sürekli olarak azalmasına karşılık memurların, danışma ve denetleme kurullarının gücü artmıştır. Bunun sonucunda da krallık babadan oğula geçen bir makam olmaktan çıkarak krallar belirli bir süre için seçilmeye başlanmış, sonunda da güç ve yetkilerini aristokratik yönetimlere bırakmak zorunda kalmıştır
Geometrik Çağ boyunca Yunanlıların sosyal ve kültürel hayatı nasıldır?
Tüm Yunanlılar Hellen isimli bir atadan geldiklerine inanır ve kendilerini Hellen, Yunanistan’ı da Hellas olarak adlandırırlar. Konuştukları dil aynı olmakla birlikte diyalekt farkları vardır. Geometrik Çağ boyunca Yunanistan’da ekonominin temelinde tarım ve hayvancılık önemli bir rol oynamış, dönem içinde nüfus giderek artmış ve şehir hayatı yeniden ortaya çıkmıştır. Zaman içinde gelişen kültür hayatı, iş bölümü yapılmasını zorunlu kılmış, bazı meslek gruplarının belirmesine, usta ve işçi gibi ücret karşılığı çalışanların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu zanaatkârlar arasında bakır ve demir ustaları, marangozlar, çömlekçiler, dülgerler sayılabilir. Dönem içinde ulaşımın ilerlemesine bağlı olarak çeşitli bölgeler arasında ilişkiler artmış ve ticaret gelişmiştir. Özellikle kürekli gemiler ile deniz ticaretinde söz sahibi olan Yunanlılar, Fenikeliler ile sıkı ticaret ilişkilerine girmişlerdir. Bu durum Yunan kültürünün gelişmesinde büyük bir rol oynamış, Miken Uygarlığı’nın çöküşüyle kaybolan yazı dilini Yunanlılar Fenikelilerden öğrenmişlerdir. Bu yazı
Yunanistan’a İ.Ö. 8. yüzyılın başlarından itibaren girmiştir. Yunanlılar, Doğu alfabesindeki kendi dillerine uymayan bazı sessiz harflere ses değerleri vermek suretiyle 24 harften oluşan bir alfabe oluşturmuşlardır. Yazı, ilk zamanlar ticari alanda kullanılmış, daha sonraları ise günlük yaşama ve devlet işlerine geçirilmiştir.
Yunan mitolojisi tam olarak ne zaman gelişmiştir?
İ.Ö. 8. yüzyılda yaşayan Hesiodos Yunanlılar için bir Teogonia (Tanrılar Sistemi) yaratmış, tanrılara adlar vermiş, bunların görev ve yetkilerini belirlemiştir. Bu tanrıların bir kısmı Ege bölgesinde eskiden beri kendilerine tapınılan
tanrılardır. Bazı tanrılar ise Dorlar tarafından Yunanistan’a getirilmiştir. Yunan mitolojisi, İ.Ö. 700 civarında tam olarak gelişmiştir. Yunan tanrıları hem görünüş hem karakter olarak insanlar gibidir. İnsanlardan farkları ölümsüz olmaları, ambrosia ve nektarla beslenmeleridir. Yunanlılar, tanrılarının Yunanistan’ın en yüksek dağı olan Olympos Dağı’nın zirvesinde yaşadığına inanmışlardır. Esas olarak 12 Yunan tanrısı vardır. Bunların yanı sıra ikincil derecede önemli daha pek çok tanrı bulunur.
Geometrik dönem sanatsal ürünlerinin özellikleri nelerdir?
Geometrik Dönem’i en iyi seramiklerde izleyebilmekteyiz. Çömlekler dama tahtası, iç içe daireler, meander, gamalı haç gibi geometrik motiflerle süslenmiştir. İnsan ve hayvan figürleri de kullanılmış; ancak bunlar köşeli ve geometrik formlar biçiminde, siluet hâlinde yapılıp, yatay bantlardan oluşan panellerin arasına yerleştirilmiştir. İ.Ö. 8. yüzyıldan başlayarak Yunan mitolojisindeki hikâyeler geometrik üsluptaki vazolarda betimlenmiştir. Geometrik Dönem heykeltıraşlığında tunç, pişmiş toprak ve çeşitli taşlardan yapılmış küçük ebatlı heykelciklerle karşılaşırız. Bu heykelcikler çeşitli tanrı, tanrıça ve kahramanları betimlediği gibi
ölümlüler de tasvir edilmiştir.
Arkaik Çağ'da yönetim şekli nasıl bi değişim ve gelişim göstermiştir?
İ.Ö. 8-6. yüzyıllar Yunanistan’da Arkaik Çağ adı ile bilinmektedir. Demokrasinin gelişimi Arkaik Çağ’da olmuştur. Atinalılar, İ.Ö. 594’te aristokratlar ile alt tabaka arasında arabuluculuk yapması ve yönetim biçimini düzenlemesi için Solon’a sınırsız yetki vererek iktidarın başına getirmiştir. Solon, pek çok konuda âdeta devrim niteliğinde olan yenilikler yapmıştır. Köylülerin tüm borçlarını bağışlamış, buğday ihracını yasaklamış ve yeni bir sosyal düzen yaratmıştır. Kişileri mal, mülk ve gelirlerine göre dört sınıfa ayırmış ve ait oldukları sınıfa göre siyasal hak ile askerlik görevlerini tespit etmiştir. Oy verme hakkı fakir vatandaşlara da verilmiştir. Nomos
adı verilen Solon Kanunları’nın tam metni döner tahta levhalara ve özetleri konik taş steller üstüne yazılarak her yere dağıtılmıştır. Bu dönemde aristokratik rejimle demokratik rejim arasında bir yönetim biçimi olan tyranlık karşımıza çıkar. İ.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısında hüküm süren Tyran Peisistratos Dönemi’nde Atina’da özellikle köylüler altın çağını yaşamıştır. Tyranlıktan sonra kurulan yeni yönetim biçimine İ.Ö. 508/507 yılında halkın desteği ile iktidara gelen Kleisthenes’in reformları yön vermiştir. En küçük ayrıntısına kadar düşünülmüş olan bu reform hareketinin temelinde aristokratik teşkilatın gücünü tamamen ortadan kaldırmak, tam anlamıyla düzenli bir hükümet şekli kurmak ve tüm yurttaşların yönetime katılmasını sağlamak amacı yatıyordu.
Arkaik dönemde Kuros ve Kore ne ifade etmektedir?
Kuros: Çıplak, genç erkek heykellerine verilen isimdir. Giysili Kuros heykelleri çok azdır. Bu heykellerin başlangıçta tanrı Apollon’u betimlediği düşünülmüş ancak, sonra sadece Apollon değil, diğer tanrı ve kahramanları ayrıca insanları da tasvir ettiği anlaşılmıştır.
Kore: Giysili genç kız heykellerine verilen isimdir
Tapınaklarda kullanılan İyon düzeninin özellikleri nelerdir?
Arkaik Çağ’da başlamış olan diğer bir önemli düzen İyon düzenidir. İlk olarak İyonya bölgesinde ortaya çıkmış daha sonra tüm Yunan dünyasına yayılmıştır. İyon düzeninde inşa edilmiş bir tapınak çok basamaklı podyum üstünde yükselir. Sütunlar bir kaide üstüne yerleştirilmiştir. Sütun gövdeleri derin yivler biçiminde oyulmuştur. En dikkat çekici ögesi sütun başlığıdır. Sütun başlığının her iki yanından volütler sarkar ve iki cephelidir. Dor tapınağı yalın ve sert erkek güzelliğine, İyon düzeni ise saçları omuzlarına dökülmüş zarif, ince bir genç kızın güzelliğine benzetilmiştir.
Klasik Çağ döneminde felsefe ve inanç sistemi nasıl bir değişim ve gelişim göstermiştir?
Klasik Çağ’da Yunan dünyasında mitolojiden ya da çok tanrılı dinden kopuş ve doğal olayların yine doğal nedenlerle açıklanması gerektiği inancı hâkim olmaya başlamıştır. Bu dönemde bilimle felsefe hep bir arada olmuş, başlangıçta doğa felsefesi ön plandayken, sonlara doğru pratik felsefe ağırlık kazanmıştır. Bu felsefe
sistemlerinde tanrı, insan ve doğa, bir düşünce bağlantısı içinde kavranmaya başlamıştır. İnanca ve sezgiye değil, akla dayalı bir sistem ortaya çıkmıştır. Klasik Çağ’da yaşamış ve döneme damgasını vurmuş en ünlü filozof, Perikles’in de yakın arkadaşı olan Sokrates (İ.Ö. 469-399)’tir. Atinalı bir heykeltıraşın oğlu olan Sokrates’in
yazılı hiçbir eseri yoktur. Kendisi ve felsefesi hakkındaki tüm bilgileri öğrencileri olan Platon ile Ksenophon’dan öğreniriz. Sokrates daima gerçek hakikati aramanın peşinde gitmiştir, ünlü sözü; “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.”, onun felsefesini özetler. Sokrates’in en büyük düşmanı dönemin ünlü komedya yazarı
Aristophanes’tir. Eserlerinde Sokrates’i sürekli yermiştir. Aristophanes (İ.Ö. 448- 380) oyunlarında, Sokrates dışındaki diğer filozofların ve politikacıların yanlış ve saçma bulduğu yanlarını da göstermeye çalışmıştır. Kuşlar, Kadınların Savaşı, Bulutlar en önemli eserleridir. Sokrates’in en ünlü öğrencisi Platon (İ.Ö. 427-347)’dur. Kurduğu okula Akademia adını vermiştir. Bu kurum günümüzdeki üniversitelerin
temelini oluşturur. Felsefesinin temelini İdealar Kuramı ve insan ruhunun ölümsüzlüğü üzerine kurmuştur. Devlet yönetim şekillerinin değişmesi gerekliliğini savunmuş ve ideal bir devleti anlatan Politeia (Devlet) isimli kitabı yazmıştır. Klasik Çağ’da yaşamış Ephesoslu Herakleitos (İ.Ö. 535?-475) ise felsefe tarihinde dinamik
bir felsefi sistemi ortaya koyan ilk kişidir ve doğadaki her şeyin sürekli değişim içinde olduğunu öne sürmüştür. Dönemin en ünlü doğa bilimcisi ise Anaksagoras (İ.Ö. 500-420)’tır. Astronomiye büyük katkıları olmuştur. Tıp alanında da bu dönemde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Hipokrat (İ.Ö. 460-377), klinik gözlemi başlatan ilk kişidir ve bugün modern tıbbın kurucusu olarak bilinir. Babası bir
hekim olan Hipokrat’ın ölümünden sonra Kos Adası’nda (İstanköy) bir hekimlik okulu kurulmuş ve buluşları geliştirilerek sürdürülmüştür. Corpus Hippocraticum
(Hipokrat Yazıları) isimli kitabında batıl inançları ve büyü ile iyileştirme metotlarını reddetmiştir. Hekimlerin mesleğe başlarken insanlık yararına çalışacakları konusunda ettikleri yemin yani Hipokrat Yemini onun kurallarına dayanır. Yine
Klasik Çağ’da yaşamış Herodotos (İ.Ö. 485-425) ise modern tarihin babası olarak kabul edilir. Anadolu topraklarında Halikarnasos (Bodrum)’ta doğmuştur. Historiai (Herodot Tarihi) isimli eseri dokuz bölümden oluşmuş ve bunlara şiir ve müziğin ilham perileri olan 9 Müz’ün adını vermiştir.
Hellenizm neye denmektedir?
Yunanlılar, kalabalık kitleler halinde Doğu ülkelerine girerek bir yandan kendi kültür ve uygarlıklarını bu ülkelere yayarken diğer yandan Doğu’nun yüksek kültüründen etkilenmişlerdir. Böylece, Yunan kültürü ile Anadolu, Mısır, Pers ve diğer kültürlerin geçmişten itibaren var olan ilişkileri iyice birbiriyle kaynaşarak kozmopolit bir kültür ortaya çıkmıştır. Yunan dili diğer toplumlarda da yayılmış ve ortak resmî bir dil olmuştur. Bununla birlikte yerli halklar kendi dillerini kullanmaya devam etmiştir. Yunan tanrılarıyla Doğu’nun gizemli tanrıları birbirinden etkilenmiş, pek çok farklı inanç doğmuştur. Büyük İskender de Doğu’nun gizemli dinlerinden etkilenmiş ve Mısır’da Amon-Ra rahipleri tarafından tanrıkral ilan edilmiştir. Yunan kültürünün Doğu kültürü ile karışıp kaynaşmasından oluşan bu yeni kültüre Hellenizm denmiştir.
Hellenistik mimarisinin temel özellikleri neleridr?
Hellenistik Çağ’da Yunan kültürü ile birlikte Yunan mimarisi ve sanatı da Ege hatta Akdeniz ülkelerinin dışına çıkarak çok geniş bir alana yayılmıştır. Bunun sonucunda Yunan ve Doğu elemanlarının karışması ve kaynaşmasıyla meydana gelen karma bir sanat ortaya çıkmıştır. Hellenistik Çağ mimarisi genel karakteri bakımından klasik Yunan mimarlığının devamı şeklindedir. Dor, İyon ve Korinth düzenleri
bu dönemde de kullanılmıştır. Bununla birlikte bazı yenilikler de kendini göstermiştir. Bu dönemde sütunlar daha yüksek ve ince, başlıklar daha küçük yapılmaya başlanmıştır. Ayrıca cephe bezemesinde taşta ışık gölge oyunları uygulanarak gözde hareketli, hoş bir etki bırakması sağlanmıştır. Bu çağın en ünlü mimarı Anadolulu Hermogenes’dir. İ.Ö. 2. yüzyılda yaşamış olan Hermogenes, İyon mimarisinde çok
önemli bir uygulama olan pseudodipteros tapınak planının yaratıcısıdır. Mimarın en ünlü yapıtları Menderes Magnesiası (Ortaklar-Tekke köy)’ndaki Artemis Leukophryene Tapınağı ve Teos (Sığacık)’taki Dionysos Tapınağı’dır.
Antik Yunan'da ölüm inancı neleri içermektedir?
Antik Yunan dünyasında ölümden sonra yaşamın devam edeceği inancı vardır. Ölenlerin yeraltı dünyasının baştanrısı olan Hades’in yanına gideceğine inanılmıştır. Ruhlar, Hades’e gitmek için Styks Nehri’ni geçmek zorundadır. Ruhları bu
nehre kadar getiren tanrı, Hermes Psykhepompos (ruhları taşıyan Hermes)’tur.
Ölüler, nehirde bekleyen kayıkçı Kharon’a bir obol vermek zorundadır. Bu ücret verilmezse ruhlar sonsuza kadar orada bekleyecektir. Ölümün ardından, o evde yas olduğunun işaretlerinden biri olarak sokak kapısının önüne su dolu bir testi konulur ve ölüm sessizce ilan edilir.