aofsoru.com

Osmanlı Türkçesi 2 Dersi 6. Ünite Özet

Farsça’Da Fiil, Fiilden Türemiş Kelimeler, Farsça’Da Birleşik Kelimeler

Farsçada Fiiller ve Fiilden Türetilmiş Kelimeler

Fiil Gövdeleri

Masdar ekleri olan –den دن ve –ten تن ekleri kaldırıldıktan sonra geriye kalan kısım asıl fiil köküdür. Bu aynı zamanda Türkçe’de olduğu gibi emir tekil 2. şahsı ifade etmektedir. Mesela git-mek masdarında masdarı yapan –mek eki atıldığında geriye kalan fiil kökü git dir ve emir tekil 2. şahıs fiilidir. Hal ve geniş zaman gövdesi de bu kökle yapılır. Fiillerin geçmiş zaman gövdesi masdarın sonundan nun ن harfinin çıkartılmasıyla elde edilir.

Geçmiş Zaman Gövdesi:

Farsça fiillerde geçmiş zaman gövdesi masdarların sonunda bulunan nun ن harfinin atılmasıyla ortaya çıkar. Geçmiş zaman gövdesi çekimli fiil olarak geçmiş zaman teklik üçüncü şahsı ifade eder. İsim olarak da hafifletilmiş masdar da denilen bir fiil-isimdir.

Reften رفتن = gitmek → reft رفت = gitti, gitme, gidiş.

Âmeden آمدن = gelmek → âmed آمد = geldi, gelme, geliş.

Geçmiş zaman gövdesi, Osmanlı Türkçesinde hem birleşik kelimelerde hem de tek başına kullanılmıştır.

Ser-âmed آمد سر = başa gelmiş olan, başa geçmiş olan, Âmed ü reft و رفت آمد = geliş-gidiş,

Mâder-zâd مادرزاد = anadan doğma, doğuştan gibi.

1. Emir veya Hâlihazır Gövdesi

Masdarların emirleri burada iki şekilde ele alınacaktır:

-den li masdarların emirleri:

Fiilin masdar şeklinden –den دن eki kaldırıldıktan sonra kalan kökün emir tekil 2. şahsa işaret ettiği yukarıda belirtilmişti. Ancak bazı durumlarda –den دن eki kaldırıldıktan sonra kökün durumunda bir takım ses değişmeleri oluşur. Bu değişimi sağlayan çoğu zaman harflerin durumudur. Aşağıda köklerdeki ses değişimlerini sağlayan unsurlar verilmiştir.

Masdardaki –den دن kaldırıldıktan sonra kalan köklerin son harfi;

آ /â ile bitenlerde bu harf kaldırılır.

Firistâ-den فرستادن = göndermek masdarında –den/دن kalktıktan sonra firistâ / فرستا yerine firist / فرست şekli gelir. Üftâ-den افتادن = düşmek masdarında –den/دن kalktıktan sonra افتا / üftâ’daki آ/â atıldığında üft / افت kalır.

و /û ile bitenlerde و/û kalkar ve آ/â veya آی /ây gelir.

Fermû-den فرمودن = buyurmak → fermû / فرمو yerine fermâ / فرما veya fermây / فرمای şekli gelir.

Efzû-den دن افزو = artmak → efzû / افزو yerine efzâ / افزا veya efzây / افزای olur.

Bu halin istisnaları da vardır. Meselâ şünû-den شنودن = işitmek masdarının eki düştüğünde şinev / شنو , gunû-den غنودن = uyuklamak, masdarının eki düştüğünde gunev / غنو şeklini alması gibi.

ر/r ile bitenlerde bazılarında آر/âr olur, bazılarında ise yine ر/r kalır:

Şümür-den شمردن = saymak → şümür / شمر yerine şümâr / شمار

Âzür-den آزردن = incitmek → âzür / آزر yerine âzâr / آزار

Değişmeden ر/r olarak kalanlara birkaç örnek:

Perver-den پروردن = beslemek → perver / پرور

Güzâr-den کزاردن = geçirmek → güzâr / کزار

Bu kurala uymayan durumlar da vardır. Meselâ: Ker-den کردن = yapmak masdarından –den/دن eki kaldırıldığında geriye ker / کر kalmaz onun yerine کن / kün gelir. Bür-den بردن masdarında ise aynı uygulamada بر / ber gelir.

ن/n ile biten masdar köklerinde ن/nun aynen kalır:

Hân-den خواندن = okumak → hân / خوان

Efgen-den افکندن = düşürmek → efgen / افکن gibi.

ی/y ile biten fiil köklerinde ی/y düşer:

Bûsî-den بوسيدن = öpmek → bûsî / بوسی yerine bûs / بوس

Nûşî-den نوشيدن = içmek → nûşî / نوشی yerine nûş / نوش

Kural dışı olanlardan bazıları:

Güzî-den کزيدن = seçmek → güz / کز yerine güzîn / کزين

Âferî-den آفريدن = yaratmak → âfer / آفر yerine âferîn / آفرين

-ten’li masdarlarda görülen değişmeler:

Masdardaki –ten/تن kaldırıldıktan sonra kalan köklerin son harfi;

خ/hı ile bitenlerde خ kalkar ve ز gelir:

Endâh-ten انداختن = atmak → endâh / انداخ yerine endâz /انداز

Gürîh-ten کريختن = kaçmak → gürîh / کريخ gürîz / کريز gelir. Kurala uymayan durumlar: Osmanlıcada sık kullanılmış olanlardan bazıları.

Fürûh-ten فروختن = satmak → fürûş / فروش

Şinâh-ten شناختن = tanımak → şinâs / شناس

Nişâh-ten نشاختن = ağaç dikmek → nişân / نشان

س/s ile biten köklerde س harfi; ه/h, ی/y, ن/n, ند/nd, وی/ûy harflerine dönüşebilir:

ه/h aldığı şekle örnekler:

Hâs-ten خواستن = istemek → hâs / خواس yerine hâh / خواه

Res-ten رستن = kurtulmak → res / رس yerine reh / ره

ی/y aldığı şekle örnekler:

Ârâs-ten آراستن = süslemek → ârâs / آرسا yerine ârây / آرای

Pîrâs-ten استن پير = süslemek → pîrây / پيرای gibi.

وی/ûy aldığı duruma örnekler:

Cüs-ten جستن = aramak → cûy / جوی

Şüs-ten شستن = yıkamak → şûy / شوی gibi.

ن/n şeklini aldığı duruma örnekler:

Şikes-ten شکستن = kırmak → şiken / شکن

ند/nd şeklini aldığı duruma örnekler:

Peyves-ten پيوستن = ulaşmak → peyvend / پيوند

Bes-ten بستن = bağlamak → bend / بند gibi.

Not: Bazı kelimelerde س/sin sonda geldiğinde düşer ve kendinden önceki harf son harf olur.

Tüvânis-ten توانستن = muktedir olmak → tüvân / توان

Şâyes-ten شايستن = lâyık olmak → şây / شای gibi.

ش/ş ile biten köklerde ش harfi; ر/r, يس/îs, رد/rd harflerine dönüşebilir:

ش/ş den önce elif varsa ر/r harfini alır:

Dâş-ten داشتن = mâlik olmak → dâr / دار

Enbâş-ten انباشتن = doldurmak → enbâr / انبار gibi.

يس/îs aldığı şekle örnekler:

Nüvîş-ten نويشتن = yazmak → nüvîs / نويس

Rîş-ten ريشتن = eğirmek, bükmek → rîs / ريس .

در/rd aldığı şekle örnekler:

Geş-ten کشتن = dolaşmak, dönmek, gerd / کرد

Neveş-ten نوشتن = gezmek, geçmek, neverd / نورد gibi.

Kurala uymayan kök şekilleri de vardır:

Küş-ten کشتن = öldürmek → küş کش

Hiş-ten / هشتن = bırakmak, salıvermek → hil / هل gibi.

ف/f ile biten köklerde ف harfi; ب/b ye dönüşür:

Firîf-ten فريفتن = aldatmak → firîb / فريب

Yâf-ten يافتن = bulmak → yâb / ياب gibi.

Kural dışı durumlarda bazı masdarlarda –ten / تن eki çıkartıldığında ف olduğu gibi kalır:

Şikâf-ten شکافتن = yarmak, delmek → şikâf شکاف

Bâf-ten بافتن = dokumak → bâf / باف gibi.

Bazen –ten/تن eki çıkartıldığında ف/f ¸ و/v olur;

Ref-ten رفتن = gitmek, yürümek → rev / رو

Bu kurala uymayan kelimelere örnekler:

Girif-ten کرفتن = söylemek, demek → gîr / کير

Pezîref-ten پزيرفتن = kabul etmek → pezîr پزير

  • Farsçada Fiilden Türemiş İsimler

Farsçada fiillerin emir ve geçmiş zaman gövdelerine bazı ekler getirilerek isimler türetilir. Bunlar fiilden kaynaklanan hal ve keyfiyeti, bazen de fiilin tarzını ve şeklini açıklayan isimlerdir. Fiilden türemiş isimlere aynı zamanda hâsıl-ı masdar, ism-i masdar ve masdar-ı nev‘î adları da verilir.

Fiilden isim türetmede kullanılan ekler:

ه/e: Fiilin emir gövdesinin sonuna getirilir.

Hande خنده = gülme, gülüş (isim); handîden خنديدن = gülmek (masdar); hand خند= gül, (emir gövdesi).

Bûse بوسه = öpme, öpüş (isim); bûsîden بوسيدن = öpmek (masdar); bûs بوس = öp (emir gövdesi).

-Bu ek yine fiilin emir gövdesine getirildiğinde âlet ismi (ism-i âlet) yapma fonksiyonunu da yerine getirir;

Mâlîden ماليدن = sürmek → Mâl-e ماله = mala

Rendîden رنديدن = yontmak → Rend-e رنده = rende.

-iş/ش : Bu da fiilin emir gövdesinin sonuna getirilir.

Âmûziş آموزش = öğretiş (isim), âmûhten آموختن = öğretmek (masdar), âmûz آموز = öğret (emir gövdesi)

Âsâyiş آسايش = rahat (isim), âsûden آسودن = rahatlamak (masdar), âsâ/âsây آسا/آسای = rahatla (emir gövdesi).

-âr/آر: Hafifletilmiş masdar da denilen geçmiş zaman gövdesinin sonuna getirilir.

Reftâr رفتار = gitme (isim), reften رفتن = gitmek (masdar), reft رفت = gitti (geçmiş zaman gövdesi)

Güftâr کفتار = söz, söyleyiş (isim), güften کفتن = söylemek (masdar), güft کفت = söyledi (geçmiş zaman gövdesi).

Bazı fiillerin emir gövdesi herhangi bir ek almadan da fiilden türemiş isim görevi görebilir:

Hurûşîden خروشيدن = bağırmak → hurûş خروش = feryad

  • Farsçada Fiilden Türemiş Sıfatlar

Farsçada fiillerden kelime yapımının temelini masdarların –den/دن ve –ten/تن eklerini attıktan sonra elde edilen emir gövdesi ile kelimelerin sonundaki n/ن harfinin atılmasıyla elde edilen geçmiş zaman gövdesi oluşturur. Sıfat-fiil yapımında da bu köklerden istifade edilir. Fiillerin emir ve geçmiş zaman gövdelerine getirildiklerinde sıfat elde etmemizi sağlayan ekler şunlardır:

1. İsm-i fâil (etken) anlamlı sıfat-fiiller yapan ekler:

نده/ende : hânende خواننده = okuyan, hânden خواندن masdarından; revende رونده = giden, reften رفتن masdarından.

ان/ân : gûyân کويان = söyleyen, güften کفتن masdarından; Handân خندان = gülen, handîden خنديدن masdarından;

Ek her masdar köküne eklendiğinde ism-i fâil anlamlı sıfat-fiil yapmaz. Bazı masdar köklerinin sonuna eklendiklerinde zarf-fiil görevi gören kelimeler de yapar:

Üftân افتان = düşerek, üftâden افتادن masdarından;

Lerzân لرزان = titreyerek, lerzîden لرزيدن masdarından.

آ/â : Bu ek geçişli fiillerin emir gövdelerine getirildikleri zaman bazen ism-i fâil manasına getirir:

Gûyâ کويا = söyleyen; güften کفتن = söylemek;

Dânâ دانا = bilen, bilici; dânisten دانستن = bilmek gibi.

2. İsm-i mefûl anlamlı sıfat yapan ekler:

ه/e : Bu ek, fiilin geçmiş zaman gövdesine getirilmek suretiyle ism-i mef‘ûl (edilgen) anlamlı sıfat-fiiller yapar. Âferîde آفريده = yaratılmış; âferîden آفريدن

Efgende افکنده = yıkılmış, düşürülmüş efgenden افکندن;

Nüvişte نوشته = yazılmış, nüvişten نوشتن masdarından gibi.

Geçişli fiillerde hem geçmiş zaman ism-i fâili (etken) hem ism-i mef‘ûlü bildiren görevler yapar. Meselâ; güfte کفته = söylemiş (geçmiş zaman ism-i fâil), söylenmiş (geçmiş zaman ism-i mef‘ûl); Dîde ديده = görmüş, (geçmiş zaman ism-i fâil), görülmüş (geçmiş zaman ism-i mef‘ûl) gibi. Geçişsiz fiillerde sadece geçmiş zaman etken (ism-i fâil) manası alır: Mürde مرده = ölmüş; refte رفته = gitmiş; puhte پخته = pişmiş gibi.

  • Osmanlıcada Sık Kullanılan Fiil Masdarları ve Emir Kökleri

Bu konu için bkz. Ünite 6/ Sayfa 94/ Tablo 6.1

Farsçada Birleşik Kelimeler

İki veya daha fazla kelimeden oluşan yapılara Farsçada birleşik kelimeler denilir. Bunların bir kısmı birleştiklerinde isim yaparlar ve birleşik isim adını alırlar. Bir kısmı ise birleştiklerinde sıfat yaparlar. Bunlara birleşik sıfat denilir.

  • Farsçada Birleşik İsimler

Birkaç şekilde oluşturulma biçimi vardır. Atıf bağlacı (و u, ü) ile yapılan birleşik isimler; isim tamlaması şeklinde olup sonradan izafet kesresi (-ı,-i) kaldırılarak tek bir kelime haline gelmiş birleşik isimler gibi. Bunlar da kendi içerisinde birtakım özellikler gösterir. Şimdi bunlara kısaca değinelim:

1. و , (u, ü) bağlacı ile yapılan birleşik isimler:

Aynı kökten gelip aynı anlamları taşıyan iki kelimenin و ile bağlanmasıyla yapılanları vardır.

Güft ü gû و کو کفت = dedikodu;

Cüst ü cû و جو جست = araştırma, soruşturma, gibi.

Anlamca birbirine yakın ve anlamı kuvvetlendirmek için yanyana getirilen kelimelerin و ile bağlanmasıyla oluşan birleşik isimler de görülür.

Pîç ü tâb و تاب پيچ = kıvrım büklüm, sıkıntı telaş;

Sûz u güdâz و کداز سوز = yanıp yakılma;

Şâh u berg و برك شاخ = dal budak gibi.

Anlamca birbirinin zıddı olan iki kelimenin yine و bağlacı ile bir araya getirilmesiyle oluşturulan birleşik isimler de bulunur:

Âmed ü reft رفت و آمد = gelip gitme;

Zîr ü zeber و زبر زير = alt üst;

Telh ü şîrîn شيرين و تلخ = acı tatlı gibi.

Bir kelimenin tekrarı yapılırken baştaki harfin م/m ünsüzü ile değiştirilmesiyle yapılan tekrarlardan oluşan birleşik isimler:

Herc ü merc مرج و هرج = karma karışık;

Târ u mâr مار و تار = darmadağınık, karma karışık gibi. Bu örneklerdeki birleşik kelimeler و bağlacı olmadan da kullanılabilirler: Herc-merc مرج هرج ; târ-mâr مار تار gibi. Aynı şekilde atıf bağlacı (و) kullanılmadan birleşerek birleşik isim oluşturan başka kelimeler de vardır.

Âmed-şuden شدن آمد = gelip gitme;

Merz-bûm مرزبوم = memleket, ülke gibi.

2. İzâfet kesresi (–ı, -i) kaldırılmış isim tamlamalarından yapılan birleşik isimler:

Farsçada tek kelime gibi görülen bazı birleşik isimler aslında zamanla izafet kesresi (-ı, -i) kalkmış ve birleşik kelime olarak kullanılan yapılardır. Bunlardan bazılarında izafet kesresinin (-ı, -i) kaldırılması yanında tamlamalar da ters çevrilerek birleşik isimler yapılmıştır. Bazı örnekler:

Ser-hadd سرحد = sınır, hudud;

Ser-kâtib سرکاتب =baş kâtib;

Der-sa‘âdet درسعادت = İstanbul;

Mîr-livâ ميرلوا = sancak beyi gibi.

Tamlamaların ters çevrilmesiyle yapılan birleşik isimlere örnekler:

Gül-deste کلدسته = gül demeti (deste-i gül’den);

Bîmâr-hâne بيمارخانه = hastahane (hâne-i bîmâr’dan);

Kütüb-hâne کتبخانه = kitap evi (hâne-i kütüb’den) gibi.

  • Farsçada Birleşik Sıfatlar

Birleşik sıfatlar iki ismin yan yana gelmesiyle yapılabildiği gibi bir sıfat ile ismin bir araya gelmesiyle de yapılabilir. Genel olarak iki ana şekilde meydana getirilirler. Birincisi isim ve sıfat tamlamalarının yer değiştirmeleri ve izâfet kesresinde yapılan değişikliklerle elde edilenlerdir. İkinci grup ise fiil köklerine yapılan ilavelerle elde edilen sıfatları yani sıfat-fiilleri kullanarak yapılan birleşik sıfatlardır.

1. İsim ve sıfat tamlamalarında değişikliklerle yapılan birleşik sıfatlar:

İzâfet kesresi (-ı, -i) kaldırılarak yapılan birleşik sıfatlar:

Bunlar daha çok benzetme ifade eden birleşik sıfatlardır. Mâh-rûرو ماه = ay yüzlü;

Mâh-peyker پيکر ماه = ay yüzlü;

Cennet-mekân مکان جنت = mekânı cennet olan gibi.

İsim tamlaması tersine çevrilerek yapılan birleşik sıfatlar:

Perî-peyker پيکر پری = peri yüzlü;

Ferîdûn-vakar وقار فريدون = Ferîdun vakarlı;

Melek-sîmâ سيما ملك = melek yüzlü gibi.

Sıfat kesresi kaldırılarak yapılan birleşik sıfatlar:

Bunlarda tamlama tersine çevrilmeden isim ve sıfat arasındaki izâfet kaldırılmak suretiyle yapılır.

Rû-siyâh سياه رو = yüzü kara, (rû-yı siyâh’dan kısaltma);

Ser-bülend بلند سر = şanlı (ser-i bülend’den kısaltma) gibi.

Sıfat tamlaması tersine çevrilerek yapılan birleşik sıfatlar:

Normalde tamlayanı sıfat olan tamlamalara sıfat tamlaması diyoruz. Birleşik sıfat yaparken bu tamlamalardaki izâfet kesresi (-ı, -i) kaldırıldığı gibi tamlayan sıfatı başa alınır.

Vâlâ-kadr قدر والا = kadri yüce (kadr-i vâlâ yerine);

Teng-dil دل تنك = acı sözlü (dil-i teng yerine) gibi.

2. Fiil Gövdesi ve bunlara yapılan eklerden oluşan sıfat ve sıfat-fiillerle yapılan birleşik sıfatlar:

Birleşik sıfatlarda isimlerden sonra fiillerin emir gövdesinden sıfat-fiil elde edildiği Fiiller bahsinde anlatılmıştı. Burada emir gövdesinin kendisi sıfat olabildiği gibi, انده/ende veya آن/ân ekleri aldığında da sıfat anlamı kazanmaktaydı. Emir gövdesinin kendisi veya bunlara آن/ân eki getirilerek yapılan kelimeler ism-i fâil (etken) olabiliyordu.

Geçmiş zaman gövdesine ه/e eki getirildiğinde ise ism-i mef‘ûl (edilgen) kelimeler elde ediliyordu. Bunlardan birleşik sıfat elde edilme şekilleri şunladır:

İsm-i fâil (etken) kelimelerle yapılanlar: Bunlar آن/ân eki alarak yapılmış sıfat-fiil kelimelerle yapılan birleşik sıfatlardır. Bu tür birleşik sıfatlarda isim önce sıfat sonra gelir.

Ciğer-sûzân سوزان جکر = ciğer yakan (ism-i fâ‘il), sûhten سختن = yakmak fiil masdarından تن/ten eki atıldığında sûz سوز = yak emir gövdesi elde ediliyordu. Sûz / سوز köküne آن/ân eki getirildiğinde sûzân sıfat-fiili haline gelerek ism-i fâil görevi yapan birleşik sıfat olmaktadır.

Diğer örnekler:

Cân-sitân ستان جان = cân alan,

Şeref-resân شرفرسان = şeref erişdiren gibi.

İsm-i fâille (etken) yapılan birleşik sıfatlar Osmanlı Türkçesinde yaygın olarak kullanılmamışlardır.

İsm-i mef‘ûlle yapılan birleşik sıfatlar:

Bunlar geçmiş zaman gövdesine yapılmış eklerle elde edilen kelimelerle (ism-i mef‘ûl, edilgen) yapılan birleşik sıfatlardır. Masdarın sonundaki ن/n ünsüzünün kaldırılmasıyla geçmiş zaman gövdesi elde ediliyordu. Böylece elde edilen geçmiş zaman gövdesine ه/e eki ilâve edilmesiyle ism-i mef‘ûl (edilgen) kelimeler oluşturuluyordu. Bunlar da isim sıfattan önce veya sonra gelebilmektedir. Bu tür birleşik sıfatlar Osmanlı Türkçesinde daha yaygın kullanılmıştır.

Dil-şikeste شکسته دل = gönlü kırık (ism-i mef‘ûl), şikesten شکستن = kırmak masdarının sonundaki ن/n çıkartıldığında geriye kalan şikest / شکست geçmiş zaman fiil gövdesi olur. Geçmiş zaman fiil tabanına ه/e eklendiğinde şikeste = شکسته kırılmış sıfat-fiili (ism-i mef‘ûl) elde edilir. دل / Dil ismiyle birleştiğinde birleşik sıfat halini almış olur;

Dil-dâde دلداده = gönül vermiş;

Felâket-zede فلاکتزده = felâkete uğramış;

Umûr-dîde امورديده = iş görmüş, tecrübeli gibi.

Bu yapıda bazen de sıfatlar önce gelir:

Küşâde-dil دل کشاده = gönlü açık, şen olan;

Şikeste-tâli ‘طالع شکسته = talihi kırık, talihsiz gibi.

Geçmiş zaman gövdesi ile yapılan birleşik sıfatlar:

Hafifletilmiş masdar da denilen geçmiş zaman gövdeleri hiçbir ek almadan da kendi başlarına sıfat-fiil (ism-i mef‘ûl) anlamı taşırlar. Sonlarına ه/e eki almayan ism-i mef‘ûllerdir. Bunlarla da birleşik sıfat yapılır ve isim önce sıfat sonra gelir.

Sâl-hurd خرد سال = yaş geçirmiş, ihtiyar;

Sâye-perverd پرورد سايه = gölgede büyütülmüş, tembel; Dâmen-âlûd آلود دامن = eteği bulaşık, iffetsiz gibi.

Emir gövdesi (hal-geniş zaman) ile yapılan birleşik sıfatlar:

Emir gövdesi ism-i fâil anlamı veren fiil tabanıdır. Farsça fiillerin emir gövdeleri aynı zamanda sıfat-fiil anlamı taşırlar. Dolayısıyla birleşik sıfat yapımında en fazla bu yapı kullanılmıştır. Bu tür birleşik sıfatlarda isim önce sıfat-fiil (emir gövdesi) sonra gelir.

Cihân-ârâ آرا جهان = cihânı süsleyen (ism-i fâil). Ârâsten آراستن = süslemek masdarından تن/ten eki atıldığında kalan ârâ/ârây آرای / آرا = süsle emir gövdesi. İsimle birleştiğinde birleşik sıfat. Diğer örnekler:

Dil-âşûb آشوب دل = gönlü karıştıran güzel;

Müşkil-pesend پسند مشکل = zor beğenen;

Kalem-tırâş تراش قلم = kalem yontan gibi.

  • Farsçada Zarf Grupları:

Farsçada ön eklerle yapılan isimler bahsinde de işlendiği gibi bazı kelimelere getirilen ön ve son eklerle bazı isim ve sıfatlar yapılıyordu. آ/â-, ب/be-, تا/tâ- gibi ön eklerle yapılan kelime grupları bazen zarf görevi gören yapılardır.

آ/â- : Dem-â-dem دمادم = sık sık, her dem,

Ser-â-ser سراسر = baştan başa,

Dûr-â-dûr دورادور = uzaktan uzağa gibi.

ب/be- : Ser be-ser سربسر = başbaşa,

Dest be-dest بدست دست = el ele,

Sû be-sû بسو سو = taraf taraf gibi.

تا/tâ- : Ser tâ-ser سرتاسر = baştan başa,

Ser tâ-pâ سرتاپا = baştan ayağa gibi.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email