Bizans Tarihi Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Bizans Devlet Yapısı Ve Eğitim Sistemi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İmparatorların aldığı iki ünvan olan Augustus ve
Caesar ne anlama gelmektedir?
Augustus: Devleti yöneten hanedan içinde en
kıdemli olan imparatorun kullandığı unvandı. Augustus
unvanı Dioklitianos döneminde (284-305) idari olarak
dörtlü yönetime geçildiğinde Sezar’dan daha kıdemli olan
imparator için kullanılmıştır. Caesar=sezar/kayzer:
Dioklitianos (284-305) döneminde Roma imparatorluğu
idari açıdan dörde ayrılınca kıdemli imparator için
Augustus, ikincil ya da Augustus’un yardımcısı genç
hükümdarlar için Sezar unvanı kullanılmıştır. Bizans
döneminde Sezar unvan› daha çok imparatorun okullarına
aitti ve istisnai durumlarda başkalarına da veriliyordu.
Sezar unvan› verilirken haçsız bir taç da hediye
ediliyordu. Latince Caesar olarak yaz›lan bu kelime
değişik dillerde Sezar ya da Kayzer şeklinde telaffuz
edilmiştir.)
Erken Bizans döneminde imparatorluk tahtının boş
kalması halinde nasıl bir süreç işlemekteydi?
Erken Bizans döneminde imparatorluk tahtının boş
kalması halinde, yeni imparator seçimle belirlenmekteydi.
İmparatorun seçiminde 450 yılına kadar ordu söz hakkına
sahipken 450-610 yılları arasında senato belirleyici oldu.
Daha sonra büyük toprak sahipleri de imparatorluk seçiminde
söz hakkına sahip oldular (Baskıcı, 2001, s.245). 7. yüzyıldan
itibaren imparatorluk tahtının babadan oğla geçmesi usulü
benimsendi. Bu usül hiçbir zaman yasa ile düzenlenmedi.
Ancak uygulamada imparatorun büyük oğlunun babasının
ardından tahta geçmesi uygulaması yerleşmiştir. Erkek
evladın olmaması durumunda taht varisi olarak torun ya da
yeğen imparator tarafından halef olarak belirlenebiliyordu.
Halefin belirlenmesinin ardından bu kişi de taç giyiyordu ve
ortak imparator olarak ilan ediliyordu. Bu şekilde ortak
imparatorluk manasında simvasilia olarak adlandırılan
yönetim biçimi ortaya çıktı. Böylece önceleri seçimli bir
monarşi varken hanedanın sürdürülmesinin temini amacıyla
ortak imparator belirlenmesi usulünün 10. yüzyıldan itibaren
tam olarak yerleşmesi ve sürekli bir nitelik kazanmasıyla
imparatorluk makamı kalıtsal hale geldi.
Taç giyme töreni nasıl yapılırdı?
İmparatorun belirlenmesinin ardından, kimin
imparator olduğu ilan ediliyor ve taç giyme töreni
yapılıyordu. İmparator ilan edilme hadisesi imparatorluk
yetkilerinin kullanılması için hukuki bir şarttı. Taç giyme
olayı ise bunu izleyen bir törendi. 602 yılına kadar taç
giyme töreni halka açık bir alanda yapılırdı. Taç giyme tö-
reni dini bir ritüele dönüştükten sonra imparator seçilen
kişi I. Leon’dan (457-474) itibaren imparatorluk tacını,
Bizans kilisesinin en yüksek dini otoritesi konumunda
olan İstanbul Patriğinin elinden giymeye başladı. Taç
giyme törenlerinin 7. yüzyıldan itibaren Aya Sofya
kilisesinde yapılması gelenekselleşti. Taç giyme töreninde
senato, ordu ve halk temsilcileri de yer alıyordu. Tören
sırasında imparatorların (7. yüzyıldaki tasvir kırıcılıktan
sonra) inançlarını açıklayan bir belge imzalamaları
geleneği zorunlu hale geldi. Taç giyme töreni sırasında
imparatorun kiliseye bazı teminatlar vermesi de gelenek
halini aldı (Baskıcı, 2001, s.246).
İmparatorun ailesinde ve yakınından olan kişilere
verilen ünvanlar nelerdir? Açıklayınız.
Sezar unvanı hanedandan bir prense, kral naibine ya
da tahta geçme ihtimali olan varislere mahsus bir unvandı.
Nobelisimos unvanı sezar’ın altında yer alıyordu. Bu unvanın
bir işareti olarak kırmızı gömlek, kolsuz manto ve kemer ile
hediye edilen Kuropalatis unvanı, 6. yüzyılda saray muhafız
kumandanına aitken 9. yüzyılda şeref unvanı olmuş ve
önceleri sadece imparatorluk ailesine mahsus bir unvanken
10. yüzyıldan itibaren Gürcistan krallarına da bu unvan
verilmeye başlanmıştır. Patrikia zosti sadece kadınlara
mahsus bir unvandı. împaratoriçenin yakın arkadaşlarına
veriliyordu. Bu paye kemer manasına gelen Zosti’nin hediye
olarak tevcihinden sonra kullanılıyordu. Bu unvanı
kullananlar arasında imparatorun kayınvalidesi de yer
alıyordu. Hanedan mensuplarına verilen bu dört unvanı takip
eden unvanlar arasında Magistros unvanı 8. yüzyıla kadar
kullanılmıştır. Bu unvan Bizans’a Magister Officiorum adı
altında Roma imparatorluğundan geçmiştir. Bu göreve atanan
kişiye makamın bir işareti olarak beyaz altın süslemeli
gömlek, kolsuz manto ve kemer hediye edilmektedir.
İmparatorun başta gelen bakanı ve yakın çalışma arkadaşı idi.
10. yüzyıldan sonra sadece bir şeref unvanı olarak kalmışken
12. yüzyılda Protomagistros adı ile imparatora yakınlığı
gösteren içi boş bir unvan olarak kullanılmıştır. Magistor
unvanını takip eden altıncı makam ise eski Roma unvanı olan
prokonsül’ün yerine eyaletlerin valisi manasında Antipatos
unvanıdır. Bu göreve atanan kişiye erguvani renkli tablet
hediye edilirdi. Tema sisteminin oluşturulmasından 9. yüzyıla
kadar varlığını korumuştur. 11. yüzyıldan sonra protantipatos
adını alarak 12. yüzyılda kullanılmaz olmuştur. Bu makamı
izleyen Patrikios unvanı yedinci sıradaydı. I. Konstantinos
tarafından bir şeref unvanı olarak verilmeye başlanmıştır. Bu
makama atanan kişiye makamın önemini belirten fildişi
yazmalı tablet hediye edilirdi. Başlangıçta yüksek rütbeli
memurlara, hadımlara ve yabancı devlet adamlarına verilen
bu unvan 8. ve 10. yüzyıllar arasında önemli valilere ve
generallere tevcih edilmiş ve 12. yüzyıldan sonra ortadan
kalkmıştır. Erken dönemde senato üyelerine verilen sekizinci
sıradaki Protospatarios unvanı, 10. yüzyıla kadar temalardaki
görev yapan generallere de tevcih edilmiştir. Bu göreve
atanan kişiye mücevherli altın bilezik hediye edilirdi. Sarayda
10. yüzyılda bu unvanı kullanan “sakallılar” ve “hadımlar”
adlı iki gruba rastlanır. Protospatarios sarayda verilen
ziyafetlerin idaresi ve davetlilerin karşılanmasından
sorumluydu. Dokuzuncu sıradaki Disipatos unvanı ise 9.
yüzyıldan itibaren kullanılır. 11. yüzyılda hâkimlere verilen
bir unvan olarak karşımıza çıkar. Göreve atanan kişiye
imparatorluk diploması layık görülürdü. Onuncu sıradaki
Spatarokandidatos unvanı kılıç taşıyıcısı manasındaki
Spatarios unvanı ile beyaz üniforma giymiş saray muhafızı
teğmen rütbelerinin birleşmesinden oluşur. 9. yüzyıldan sonra
görülmeye başlar. Görevinin bir işareti olarak makama atanan kişiye altın bir zincir hediye edilirdi. Saray teşkilatının
dışında noter ve küçük dereceli yargıçlar için de
kullanılmıştır. 1094’ten sonra kullanılmaz olmuştur. On
birinci sıradaki kılıç taşıyıcısı manasına gelen Sparatiros
unvanı daha çok saray muhafızlarına verilirdi. On ikinci
sıradaki beyaz manasına gelen Kandidatos unvanı beyaz
üniforma giyen ve imparatorluk muhafızlığı yapan birimin
üyeleri için kullanılmıştır. 350’den sonra bir unvan olarak
kullanılmaya başlamıştır. Bu göreve atanırken makamını
belirten altın bir zincir hediye edilirdi. I. Iustinianos
kariyerine kandidatos unvanıyla başlamıştır. Hem sivil hem
de askeri bir unvan olan teğmen rütbesiyle ilgili olarak
kullanılmış olan kandidatos unvanı 11. yüzyıldan sonra
kaybolmuştur. On üçüncü sıradaki ipatos, konsül kelimesinin
Yunanca karşılığıdır. 6. yüzyıldan sonra şeref unvanı olarak
kullanılmıştır. İpatos görevine atanan kişiye bir diploma
hediye edilirdi. Çoğu zaman bürokrat ve maliye memurları
için kullanılmış olsa da zaman zaman askerler için de
kullanılmıştır. 1111 yılından sonra bu unvan kaybolmuştur.
Strator, imparatorluk sarayında ve eyalet yönetiminde
kullanılan şeref unvanlarındandır ve 9. yüzyılın sonunda
saray görevlileri arasında on dördüncü sırayı almaktadır. Bu
göreve atanmanın bir alameti olarak görev verilen kişiye altın
mücevherli kırbaç verilirdi. Ahırların ve atların bakımından
sorumlu olan demektir. Strator daha çok saraydaki mirahor
için kullanılmış bir unvan olarak dikkat çekmektedir. On
beşinci sırada kırmızı bir asa tevcih edildikten sonra atanan
Mandator vardır. Özel misyonlar için daha çok imparatorun
özel ulağı ve elçisi olarak görevlendirilen memur manasına
gelen mandator unvanı hem sivil görevliler hem de yüksek
askeri bir unvan olarak kullanılmıştır. İlk defa 9. yüzyılda
kullanılmıştır. Daha sonra bu unvan yerini çavuş rütbesine
bırakmıştır. On altıncı sıradaki vestitor unvanı, imparatorun
gardırobundan sorumlu olan memurlar için kullanılmıştır.
Göreve atanırken bir broş hediye edilirdi. On yedinci sırada
silentiarios makamı vardır. Bu göreve altın bir asa hediye
edilerek atanırdı. Sarayın düzeninden ve sessizliğinden
sorumlu olan kişiydi. Ayrıca sarayın onarımından ve
arızalarının bakımından da sorumluydu. Sonuncu makam bir
diploma hediye edilerek verilen stratilatistir. Bu unvan doğu
batı ordularının komutanı olarak kullanılmıştır.
Bizans dönemindeki ordunun yapısını anlatınız.
Ordu 5. yüzyıl ortalarına kadar, yeni imparatoru
seçme hakkına sahipti. Ordu, tahta geçecek kişinin
imparator (augustus) ilan edildiği tören sırasında iktidarı
imparatora teslim ediyordu. Daha sonra imparatoru seçme
yetkisinin senatoya geçmesi ve dimosların etkinliğinin
artmasıyla, ordunun yönetimdeki ağırlığı zayıfladı.
Ordunun paralı askerlerden oluşması sonucu,
imparatorluğun idaresinin yabancı kökenli ordu
komutanlarının eline geçeceği endişesi de imparatorluk
içinde birbiriyle çatışan güç odaklarını senato etrafında
birleştirdi. Bu gelişme ordunun yönetimdeki etkisini
azaltan bir faktör oldu. Ordu orta Bizans döneminde
yönetim alanındaki eski etkinliğini yeniden elde etti. İdari
alanda yapılan yeni düzenlemeler sonucu imparatorluk
tema olarak adlandırılan geniş idari bölgelere bölündü.
Bunun sonucu tema kumandanı olan generaller geniş
yetkilere sahip olarak büyük askeri ve siyasi güç
kazandılar. Bu dönemde ordu paralı askerlerden değil yerli
halktan askere alınan kişilerden oluşmaktaydı. Ordunun
etkinliğinin artmasına bağlı olarak orta Bizans döneminde,
ordu saflarından gelen yetenekli pek çok general
imparatorluk makamına kadar yükseldi. İzleyen yeni
düzenlemeler sonucu temaların daha küçük bölgelere
bölünmesinin ardından yerel komutanların imparator olma
ihtimali de azaldı. 11. yüzyıla gelindiğinde temalarda
yönetsel yetkiler sivil ve askeri idareciler arasında
paylaştırıldı. Kuzey ile doğu sınırlarının kalıcı hale
gelmesinin halkta güvenlik konusundaki endişeleri ortadan
kaldırması sonucunda, o güne kadar kamusal yaşamın
önemli bir unsuru olagelmiş ordunun etkinliği büyük
ölçüde azaldı.
Bizans merkezi yönetim teşkilatının yapısını ve
işleyişini anlatınız.
mparator Konstantinos ilk olarak İstanbul’u
Trakya İdari Bölgesinden ayırdı ve İstanbul eyaletini
oluşturdu. İstanbul eyaletinin yönetimini Roma
döneminde prokonsül, Bizans’ta antipatos denilen eyalet
valisine (prokonsüle) verdi. Ayrıca İstanbul’da başkentin
idaresinden, şehre hububatın sağlanmasından ve loncalar
ile esnafın denetiminden sorumlu olan şehir eparhos’u
kadrosunu oluşturdu. Bu devlet memuru, Bizans tarihi
boyunca başkent hayatında önemli rol oynadı. Adalet
hizmetleri, asayiş, şehrin iaşesinin temini onun görev
alanına giren konular olup şehrin ticaret ve üretim dâhil,
bütün ekonomik hayatı onun denetimi altındaydı. Daha
sonra eparhos’a yargısal yetkiler de verildi.
Konstantionos, merkezi idareyi takviye etmek amacıyla,
erken dönem Bizans tarihinde imparatorluk ailesinin
dışında herhangi birinin gelebileceği en üst makam olan
magister officiorum kadrosunu 320 yılında oluşturdu.
Bütün eyaletlerin (praefectura) yönetimi, devletin
güvenlikle ilgili hizmetleri, imparatorun şahsi güvenliği,
saray törenlerinin düzenlenmesi, yabancı elçi heyetlerinin
kabulü, posta hizmetleri gibi işler magister officiorum’a
bağlı olarak çalışan kalabalık bir sivil memur grubu
tarafından yürütülüyordu. Magister officiorum, görevinin
önemi ve sorumluluklarının çok olması sebebiyle
imparatorla her gün görüşüyordu. Böylece 4. yüzyıldan
başlayarak 6. yüzyıla kadar merkezi idarenin en önemli üst
düzey görevlisi oldu. Bu makamların dışında hukuk
işlerinden, kanunların ve emirnamelerin hazırlanmasından
sorumlu questor sacri palatii denilen adalet bakanlığı
oluşturuldu. Darphane ve madenlerin denetimi, nakdi
vergilerin toplanması ve devlet görevlilerinin ücretlerinin
ödenmesinden sorumlu comes sacrarum largitiorum olarak
adlandırılan maliye bakanlığı meydana getirildi.
İmparatorun özel hazinesinden sorumlu comes rerum
privatorum denilen bir makam da ihdas edildi. Bu
makamların başındaki kişilerin bugünkü bakanlara denk
düşen görevleri de vardı. Sivil idarenin diğer görevlileri arasında, imparatorun arşivinden sorumlu protosekretis,
imparatorun özel ve gizli mektuplarını yazan ve mistikos
olarak adlandırılan özel kalemi, posta hizmetleri ve
yabancı elçilere verilen hediyelerden sorumlu tu dromu
olarak isimlendirilen memuru, 9. yüzyıldan önce saraya
bağlı olan sonra Patrikhaneye bağlanan İstanbul’daki
büyük yetimhaneden sorumlu orfanotrofos adlı memuru
ile sarayın muhafız kuvvetleri komutanı olan ve
protostrator olarak adlandırılan memuru gelmektedir.
Bizans tarihinde devlet ve kilise ilişkileri nasıldı?
Bizans kilisesi, devletin nezareti ve koruması
altındaydı. İmparator otorite olarak kilisenin üzerinde bir
konuma sahipti. İmparator tebaasının anlayışına göre
Tanrı’nın seçtiği ve yeryüzünde onun ilahi temsilcisi sıfatını
taşıyan bir kişiydi. Dogmatik konulardaki görüş ayrılıkları
devletin bütünlüğünü tehdit edecek noktaya geldiğinde
imparator, birliği sağlamak ve dini konuları görüşmek için
konsilleri başkanlığında toplantıya çağırıyordu. Konsil
kararlarını onaylayıp ilan ediyor, kilisenin ayin biçimleri
konusunda kendi hükmünü verebiliyordu. Patrik seçiminde
de söz hakkı sahibiydi. İmparator, metropolitlerin oylamaları
sonucu belirlediği üç adaydan birini patrik olarak seçiyordu.
İmparator, kilise konsillerinin kararlarını reddetmeye ya da
değiştirmeye yetkili değildi. İnanç sorunlarında kesin hüküm
vermeye yetkili tek organ kilise konsili olup imparatora
düşen Ortodoks inancını korumak ve ayrıştırıcı sapkın
inanışlarla mücadele etmekti.
Bizans döneminde taşra teşkilatında geçen tema
kavramı nedir? Açıklayınız.
Orta Bizans döneminin taşra teşkilat yapısını ifade
eden yeni kavram tema’dır. Tema sistemi eyalet yönetimi
bakımından bir yeniliktir ve genel bir reformun sonucu olarak
değil imparatorluğun savunma ihtiyaçlarının bir sonucu
olarak doğmuştur. Tema sözcüğü ilk başlarda askeri birlik
mensuplarının kayıtlarının tutulduğu defteri ifade ediyordu.
Zamanla askeri birliğin kendisini sonra da askeri birliğin
bulunduğu bölgeyi ifade eder hale geldi. Nihayetinde, bir
idari yönetim birimini ifade eden bir kavrama dönüştü.
Temalar tamamen askeri nitelikte yönetim birimleri olup
başlarında o askeri bölge için bütün askeri ve sivil otoriteyi
elinde tutan sınırsız yetkileri olan sadece imparatora karşı
sorumlu ve genellikle 3 ya da 4 yıllığına atanan bir general
(stratigos) bulunuyordu. Onun yanında ilk başlarda bölgedeki
sivil idarenin başı olarak tema prokonsülü bulunmaktaydı.
Başka sivil memurlar da temada görev yapmaktadır. Ayni
vergileri tahsil etmek ve askeri birlikler için gerekli ikmali
sağlamakla görevli protonotarios, İstanbul’daki bir
mahkemeden gelerek yargılama sırasında tema generalinin
yanında hazır bulunan yargıç (kritis), temadaki askerlerin
kayıtları tutan hartularios bu memurlara örnek gösterilebilir.
Bizans’ta ilköğretim eğitim nasıldı? Açıklayınız
İlkokullarda öğrencilere temel bazı bilgilerin
verilmesi hedeflenmişti. Okulların başlıca amacı
çocukların iyi Hıristiyanlar olarak yetişmesiydi. Kilise,
yetişme çağındaki çocuğun evde Hıristiyan anneden aile
içi ilk eğitimi alarak ve kilise içinde faaliyet gösteren
“kutsal yazı okullarında” yani ilkokullarda din adamları
tarafından üç ya dört yıl süren bir eğitimin ardında dindar
Hıristiyanlar olarak yetişeceğini umuyordu. Bu eğitim
sayesinde çocuğun Hıristiyanlık karşıtı doğmalar ve
Bizans’ın düşmanlarına karşı koyacak bir donanıma sahip
olacağı düşünülüyordu. Bu okullarda okuma, yazma,
temel düzeyde matematik, dilbilgisi, din dersi, kilise
ilahileri, tarihle bütünleştirilmiş mitoloji eğitimi
veriliyordu. Hıristiyanlık öğretisinde beden, günahların
kaynağı olarak görüldüğünden ve ruhun bedene
hapsedildiği düşünüldüğünden beden eğitimi bu okullarda
verilmemekteydi. Sözü edilen bu ilköğretim okullarında
okuma “kitabı” olarak Eski ve Yeni Ahit (İncil) ve ilahi
kitapları kullanılıyordu. O dönemdeki uygulamada disiplin
cezaları olarak dövme, değnekle vurma, uzaklaştırma ve
aç bırakma gibi uslandırma yöntemleri kullanılmaktaydı.
Bizans’ta ortaöğretim eğitim nasıldı? Açıklayınız.
Ortaöğretim “sholio tu grammatiku” adı verilen
okullarda verilmekte ve çocuklar bu okullara 10-12
yaşlarında kabul edilmekteydi. Eğitimlerine devam etmek
isteyen erkek öğrencilerin gittiği bu okullarda eğitim
süresi 3 ya da 4 yıldı. Kız çocukları temel eğitimden sonra
ev işleriyle uğraşmakta ve pek çok kısıtlamalara tabi
tutulmaktaydılar. Ancak varlıklı ailelerin kızları evde özel
eğitim almaktaydı. Temel eğitimin aksine ortaöğretimdeki
bu okullarda eski Yunan kültürü daha ağırlıklı bir yere
sahipti. Dersler, öğrencilerin kişilik gelişimine katkı
sağlayacak nitelikteydi. Eğitim programına bakıldığında
Helenistik dönemde geçerli olan ortaöğretimdeki eğitim
programının korunduğu görülmektedir. Derslere
bakıldığında, programda antik Yunancayı iyi derecede
öğrenmek için kapsamlı dilbilgisi dersleri, temel düzeyde
retorik ve diyalektik öğretimini içeren “trivium”(tritti) adlı
bir ders, aritmetik, geometri, astronomi ve müzik
derslerini içeren “quadrivium” (tetrakti) adlı ders, hızlı
yazma dersi (tahigrafia), temel tıp bilgileri dersi, siyaset
ve kilise tarihi dersi görülmektedir. Şiir derslerinde epik
şiir, özellikle Homeros destanları okutuluyordu. Ayrıca
İsiodos, Pindaros, Arhilohos, trajedi yazarlarından Eshilos
(Aiskhylos), Evripidis, Sofoklis’in eserleri okutuluyordu.
Ortaöğretime yönelik okullara devlet kurumlarında görev
almak ve sosyal statü elde ederek zamanla üst düzey
idareci olmak isteyenler devam etmekteydiler
Bizans’ta yükseköğretim eğitim nasıldı? Açıklayınız.
İmparatorların çoğu, özellikle yükseköğretime
önem vermiştir. Eğitim kurumlarıyla kütüphanelere mekân
temin etmişler ve yüksekokullarda iyi yetişmiş
eğitimcilerin görev almasını sağlamışlardır. Helenistik
dönemde olduğu gibi Bizans döneminde de yükseköğretim
kurumlarına vergi muafiyeti tanınmıştır. İmparatorluk
tarihi boyunca faaliyet göstermiş olan yükseköğretim
kurumlarının sayısı oldukça çoktur. İstanbul’da üniversite
ölçeğinde bir öğretim kurumu kurulmazdan çok önce
Atina’da bu düzeyde eğitim veren Atina Akademisi,
İskenderiye’de felsefe, matematik ve tıp eğitimi veren ve
Musio adını taşıyan bir yükseköğretim kurumu ve
Beyrut’ta bir Hukuk Okulu bulunmaktaydı.
Pandidaktirio’da (üniversitede) ders verecek olan hocalar
senato tarafından seçilmekteydi ücretlerini devlet
karşılamaktaydı. Öğrenciler için eğitim ücretsizdi.
Iustinianos da Pandidaktirio’ya destek olmuş ve
bünyesinde hukuk fakültesi de kurulmuştur. Üniversite
unvanını taşıyan bu eğitim kurumu 9-11. yüzyıllar
arasında büyük bir gelişme göstermiştir. Fakültelerinde
dilbilgisi, filoloji, retorik ve felsefe, müzik ve Roma
hukuku dışında, geometri, astronomi gibi pozitif bilimler
de okutulmaktaydı. Bunlara daha sonra tıp fakültesi de
eklenmiştir. İstanbul’daki İmparatorluk üniversitesinde ve
başkentteki yüksekokullarda imparatorluğun dört bir
köşesinden ve o dönemin bilinen dünyasından öğrenciler
ve onların yanı sıra komşu devletlerden genç prensler ve
taht varisleri de sık sık öğrenim görmekteydiler. Bizans
devleti döneminde İstanbul dışında Atina, Selanik,
Antakya, Beyrut, İskenderiye gibi diğer önemli
kentlerinde mevcut olan okulların yanı sıra özellikle
retorik ve felsefe eğitimi veren yeni yüksekokullar da
açılmıştır.
Devleti yöneten hanedan içinde en kıdemli olan imparatorun kullandığı unvan nedir?
Augustus, devleti yöneten hanedan içinde en kıdemli olan imparatorun kullandığı unvandır.
İmparatorun yardımcısı için hangi ünvan kullanılırdı?
Sezar.
7. yüzyıldan itibaren imparatorun taç giyme töreni İstanbul'daki hangi dini yapıda yapılırdı? Aya Sofya
Aya Sofya
Daha çok imparator çocuklarının kullandığı unvan nedir?
Nobelisimos
Ordu ne zamana kadar, yeni imparatoru seçme hakkına sahipti?
Ordu 5. yüzyıl ortalarına kadar, yeni imparatoru seçme hakkına sahipti.
I. Vasil tarafından (885-886) çıkarılan kanunnamenin adı nedir?
Epanagogi.
Saray muhafız alayı komutanı ve imparatorun şehirde bulunduğu sırada ve seferde, güvenliğinden sorumlu üst düzey devlet görevlisinin ünvanı nedir?
Saray muhafız alayı komutanı ve imparatorun şehirde bulunduğu sırada ve seferde, güvenliğinden sorumlu üst düzey devlet görevlisinin ünvanı Drungarios Tis Viglis'tir.
7. yüzyılda girişilen idari reformlar sonucunda imparatora doğrudan bağlı olan ne adı altında (günümüzdeki bakanlıklara benzer) bir dizi merkezi hizmet birimi oluşturuldu?
7. yüzyılda girişilen idari reformlar sonucunda imparatora doğrudan bağlı olan logotesia adı altında (günümüzdeki bakanlıklara benzer) bir dizi merkezi hizmet birimi oluşturuldu.
Tahtın serveti yani imparatorun malvarlığı ile ilgili konulara bakan devlet daireleri de vardı. Bunların başında olan ve 6. yüzyıldan 10 yüzyıla kadar imparatorluk çiftliklerinin işletilmesi ve sarayların bakımından sorumlu olan kişiye ne ad verilirdi?
megas kurator
Hizmet karşılığında tahsis edilen devlet arazilerine ne denir?
Pronoia
Kara kuvvetleri komutanı doğrudan kime bağlıydı?
İmparator.
İmparatorluk toprakları Dioklitianos tarafından kaç tane ile (eparhia) bölünmüştü.
100
Her bir ilin (iparhia’nın) başına doğrudan imparatora bağlı, onu temsil eden ve çok güçlü bir konuma sahip olan genel valilere ne ad verilmiştir?
iparhos
Generalin Bizans'taki karşılığı nedir?
stratigos
Temaların yanı sıra 9. yüzyılda ve 10. yüzyılın ilk yarısında imparatorluğun doğu sınırında bulunan daha alt düzeyli idari birimlere ne ad verilmiştir?
klisures
İznik’te yapılan birinci konsil kaç yılında yapılmıştır?
325
Manastır hareketi 3. yüzyıl sonlarında ve 4. yüzyıl başlarında nerede başladı?
Mısır'da.
Hangi imparator Prohiros Nomos adlı kanunnameyle kilise ve imparatorun otoritelerinin eşitliğini savunan düzenlemeleri yürürlükten kaldırmıştır?
İmparator VI. Leon (886-912), Prohiros Nomos adlı kanunnameyle kilise ve imparatorun otoritelerinin eşitliğini savunan düzenlemeleri yürürlükten kaldırmıştır.
Bizans'ta okulların başlıca amacı neydi?
Okulların başlıca amacı çocukların iyi Hıristiyanlar olarak yetişmesiydi.
II. Teodosios tarafından yeniden yapılandırılmış ve MS. 425 yılında üniversite anlamına gelen “Pandidaktirion” nerede kurulmuştur?
İstanbul