Bizans Tarihi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Roma’Dan Bizans’A Geçiş
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Roma İmparatorluğu ve Bizans arasında ne ilişki
vardır?
Bizans, Roma’nın değişim ve dönüşüm geçirerek
ulaştığı bir sentezdir. Bizans oluşumu, Roma devlet
düşüncesi, Hristiyanlık inancı, Yunan dili ve kültürünü
içeren üç ana unsurun birleşiminden doğmuştur.
Roma devletinin başlıca tarih dönemleri nelerdir?
Farklı sınıflandırmalar olmakla birlikte, başlıca
dönemeler Krallık, Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemleridir.
Roma Krallığı nasıl ortaya çıkmıştır?
Roma’nın kuruluşu ile ilgili ilk bilgiler efsanelere
dayanmaktadır. Efsaneye göre, İtalya’da Romus ve Romulus
kardeşler M.Ö. 753’de Roma şehrini kurmuşlar ve hemen
ardından Romulus komşu Sabinlere karşı savaş açmıştır.
Savaşın ardından iki halk birleşmiş ve ilk kral olan Romulus
önderliğinde Roma şehir devleti ortaya çıkmıştır.
Krallık dönemi nasıl ve hangi tarihte sona ermiştir?
Krallık döneminde ilk üç kral Latin, son üç kral
Etrüsk kökenli idi. Son Etrüsk Kralı Tarquinius
Suberbus’un çok zalim olması sonucu Roma halkı
ayaklanarak M.Ö. 509’da kralı şehirden kovulmuştur ve
cumhuriyet yönetimi kurulmuştur. Böylece bu tarihte
krallık dönemi bitmiştir.
Krallık döneminde toplumsal sınıflandırma nasıldı?
Toplum aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştı:
• Patriciler: Büyük toprak sahibi aristokratlardı.
Siyasal haklara tek gruptular. Senato ve Comitia
Curiata bunlardan oluşuyordu. Askerlik
yapmakla yükümlüydüler.
• Pebler: Küçük arazi sahipleri, zanaatçılar,
tüccarlar ve çobanlar gibi kesimlerden
oluşuyordu. Siyasal hakları ve askerlik
yükümlülükleri yoktu. Hukuken özgürdüler.
Patricilerle evlenmeleri yasaktı.
• Cliens: Yanaşma sınıfı olup patricilerin
himayesinde bulunurlardı. Patricilerin kiracıları
veya zanaatkârlarıydılar. Siyasi hakları yoktu.
• Köleler: Mal gibi görülürlerdi, hiçbir hak ve
özgürlükleri yoktu.
Roma halkının toplumsal örgütlenmesini ne
şekildeydi?
Toplumun en küçük birimi aile olup baba ailenin
reisiydi. Aynı soydan ailelerin bileşmesi sonucu oluşan
topluğa ‘gens’ adı veriliyordu. Genslerin birleşmesinden
de bölgesel ve siyasal yapılar olan ‘curia’lar oluşuyordu.
Roma patrici sınıfının en büyük sosyal ve toplumsal birliği
ise ‘tribus’lardı.
Krallık döneminde kaç tribus vardı?
Krallık döneminde üç tribus vardı: Ramnes,
Tities ve Luceres.
Tribuslar nelerden oluşuyordu?
Her tribusta bir siyasi lider, bir rahip ve 10 curia
vardı. Her curia 10 gensten, her gens 10 büyük aileden
oluşuyordu.
Krallık döneminde siyasi örgütlenme nasıldı?
Krallık yönetiminde senato tarafından atanan bir
kral vardı. Kral aynı zamanda en yüksek hâkim, en büyük
rahip ve ordunun en yüksek komutanı idi. Rahipler ve
Senato kralın danışma organlarıydı. Senato’nun üyeleri,
büyük arazi sahibi ailelerin reislerinden oluşuyordu. Halk
meclisi Comitia curiata, Patricilerden oluşuyordu ve askeri
bir niteliğe sahipti. Devlet yasalardan çok geleneklere göre
idare ediliyordu
. Cumhuriyet yönetimini kimler kurmuştur?
Cumhuriyet yönetimini kuranlar yönetimi ele
geçiren Romalı aristokratlardır.
Cumhuriyet rejiminin özellikleri nelerdi?
Her ne kadar devlet yöneticisine ait imtiyazların
vatandaşlar tarafından benimsenmesi esas alınsa da,
uygulamada vatandaşlık hukuku sadece patricilerin elinde
olup Plebler’e yönetimde yer verilmemesi sonucu rejim
aslında aristokrat bir cumhuriyetti. Plebler çetin uzun
mücadeleler sonunda Cumhuriyet rejiminde söz sahibi
olabildi.
Plebler mücadele sonucu ne elde ettiler?
Cumhuriyet döneminin ilk iki yüzyılında plebler
patricilerle eşit haklar istiyorlardı. Barışçıl çabalar sonuç
vermeyince aktif direnişe geçtiler. Bunun sonucunda
Pleblerin yönetime katılmasını sağlamak için Consilia
Plebis veya Comitia Tributa adlı bir halk meclisi kuruldu.
Pleblere de memur olma hakkı tanındı. Kanunlar uzun
çalışmalarla On iki Levha Kanunları adıyla yazıya
geçirildi. Bu kanunlarda aile hukuku, dava hakkı, borç ve
ceza kanunu gibi hükümler düzenlendi. Pleblerin
patricilerle evlenebilmeleri hakkı kabul edildi.
Kartaca (Pön) Savaşları neden yapılmıştır?
Roma’nın topraklarını genişletip İtalya’da
egemenlik kurması sonucunda, dönemin deniz kuvvetleri
ve ticareti güçlü olan Kartaca ile karşı karşıya kalması
sonucu bu savaşlar yapıldı.
Kartaca Savaşlarının sonucunda ne oldu?
I. ve II. Kartaca Savaşları sonunda Roma, Sicilya,
Sardinya, Korsika, İtalya, İspanya ve adaları üzerinde
egemenlik kurarak Batı Akdeniz çevresinde rakipsiz bir
siyasi güç haline geldi.
Roma’nın Doğu Akdeniz’de hâkimiyet kazanması nasıl
oldu?
M. Ö. III yüzyılda Helenistik krallıkların hüküm
sürdüğü Doğu Akdeniz’de Anadolu’da dahil irili ufaklı
krallıklar arasında çekişmeler vardı. Rodos ve Bergama
Krallıkları Roma’dan yardım istediler. Makedonyalıları
mağlup ederek kendine yer edinen Roma, M. Ö. 197
yılında Teselya bölgesinde Makedonya Kralını mağlup
ettikten sonra Yunanistan’da egemenlik kurdu. M. Ö. 190’da Magnesia savaşındaki zaferle Doğu Akdeniz’de
lider oldu.
Anadolu toprakları ne zaman Roma’nın eline geçti?
M.Ö. 188’de Selefkoslar ile imzalanan Apameia
Antlaşması ile Toroslara kadar tüm Anadolu’yu Roma’ya
kaldı.
Pidna Muharebesinin önemi nedir?
M.Ö. 168’de Güney Makedonya’da Pidna
Muharebesinde, Makedonyalılar yine Romalılara
yenildiler. Böylelikle, Doğu Akdeniz’in tek belirleyici
büyük gücü Roma oldu. Çok büyük ganimet elde edildi.
II. Kartaca Savaşının sonunda ne oldu?
III. Kartaca Savaşları sonunda, Roma, Kartaca’yı
tarihten sildi ve Afrika Eyaletini kuruldu.
Roma’nın güçlenmesi ve zenginleşmesindeki etkenler
nelerdi?
Mal ve köle ticaretinin yanı sıra, sömürü
devletlerden elde edilen vergiler Roma’yı güçlendirdi.
Ancak halktan vergi toplayan görevlilerin halkı
sömürmesi tepkilere neden oldu.
Vergilerle halkın sömürülmesine karşı halkın tepkisi ne
oldu?
M.Ö. II. yüzyılın sonlarında Tiberius ve Gaius
Gracchus adlı kardeşler mücadele başlattılar. Devlet
arazilerini yoksul halka dağıtılıp Roma çiftçi sınıfı
oluşturma konusunda bir yasa tasarısı hazırladılar. Ancak
bu kardeşler öldürüldü. Yine de, haksızlıkların kalkması
için siyasal bir reform gerekliliği düşüncesi Roma
halkında yer etti.
Askerlik kurumunda ne gibi değişiklikler oldu?
Yurttaş askerliğinin yerini ücretli askerlik almaya
başladı. Profesyonel askerler komutan kimse ona
bağlanıyordu. Böylelikle komutanlar güç kazanmaya
başladılar ve yüksek memurluklar asker sayısına bağlı
verilmeye başlandı.
I. Triumvirlik dönemi nedir?
MÖ I. yüzyılın ortalarında yetenekli ve değerli
önderler olan Julius Caesar ve Pompeius, zengin bir soylu
olan Marcus Crassus’u aralarına alarak üç kişiden oluşan
idare anlamındaki “birinci Triumvirlik” adlı yönetimi
kurdular. Ancak Crassus öldükten sonra Pompeius,
Galya’da bulunan Ceasar’ı geri çağırdı. Ancak Caesar, bu
durumda ordusunu terk etmek zorunda olacağını biliyordu.
Roma’dan güçlü bir destek alamayacağını bilen Pompeius
Yunanistan’a kaçtı ve Caesar, M.Ö. 45’te Roma’ya
döndüğünde ömür boyu başkanlığa seçildi. Bir yıl sonra
hançerlenerek öldürüldü.
İkinci Triumvirlik dönemi nedir?
Ceasar öldükten sonra iktidar Marcus Antonius’a
geçti. Ancak Caesar’ın evlat edindiği Octavianus senato
tarafından konsüllüğe getirildi. Daha sonra Octavianus ve
Antonius anlaşmaya vararak, komutan Marcus Lepidus’u
da aralarına alarak “ikinci Triumvirlik”i kurdular. Doğuya
giden Antonius, orada Kleopatra’ya âşık oldu ve Mısır’a
gidince Octavianus’la arası açıldı. Aktium Savaşı’nda
Octavianus, Antonius’un donanmasını yendi. Böylece
Octavianus Roma’nın tek önderi oldu.
Octavianus döneminin önemi nedir?
Ölünceye kadar 45 yıl Roma’yı yöneten
Octavianus’a, yüce anlamına gelen Agustus unvanı
verilmişti. Augustus yönetiminde Roma en parlak
dönemini yaşadı. Ticaret çok gelişti. Roma yasaları her
yerde uygulanıyor, lejyonlar hükumeti destekliyordu.
Egemenlik yerli halklara saygılı davranılıyordu.
Çekişmeler sona ermişti. Halk, yasaların güvencesinden
dolayı huzurluydu.
Yabancı topluluklara yurttaşlık verilip özgürlüğünü
kazanmış kölelere devlet görevi verilme hakkın kimin
zamanında gerçekleşti?
41-45 yılları arasında hüküm süren Claudius
döneminde gerçekleşti.
Neron döneminde gerçekleşen başlıca olaylar
nelerdir?
Claudius’un dördüncü eşinin oğlu olan Neron,
eşinin Claudius’u zehirlemesiyle tahta çıktı. Beş yıl sonra
Neron annesini, karısını, önde gelen yöneticileri öldürttü.
Atletizm, tiyatro, şiir yarışmaları düzenletti. Liderliğinin
10. yılında Roma’da büyük bir yangın çıktı. Yangından ilk
Hıristiyanların sorumlu olduğunu düşünen Neron onlara
eziyet etti. Büyük masraflarla Roma yeniden inşa edildi.
Ancak imparatorluğun çöküş dönemi başladı. Halk
vergilerle ezildi, ordu, siyasete karıştı, Sonunda ordu ile
karşı karşıya kalan Neron intihar etti.
Hadrianus Duvarı nerededir?
117’de imparator olan Hadrianus, tüm Roma
topraklarında zayıf gördüğü yerleri surlarla güçlendirdi.
122’de İngiltere’ye kadar gitti ve İskoç saldırılarına karşı
Hadrianus Duvarı’nı yaptırdı.
Barbar saldırıları ne zaman başladı?
M.S. 180’de Marcus’un ölümünden sonra
imparatorluk 100 yıl kadar “barbar” saldırılarına maruz
kaldı.
Barbar ne demekti?
Barbar sözcüğü, Eski Yunanlılar ’da Romalılar
dâhil kendilerinden olmayan herkes için kullanıldı. Eski
Yunanlılara göre tüm yabancılar vahşi ve uygarlıktan
yoksundular. Romalılar barbar sözcünü Roma topraklarına
saldıran, Got, Frank, Vandal ve diğer Germen kavimleri
için kullandılar.
İmparator Dioklitianos döneminde gerçekleşen köklü
reformların önemi nedir?
Barbar kavimlerin saldırıları, iktidardaki
hükümdarlık sürelerinin üç yıl yıla düşmesi gibi
bunalımlar sonunda toprak kayıpları, kentlerin yıkımları,
dini, ekonomik çalkantılar gibi sorunlar ortaya çıktı. III.
yüzyılın sonlarında İmparator Dioklitianos (284-305)
köklü reformlar yapmak durumunda kaldı. Bu reformlar, Roma’nın Bizans’a dönüşmesiyle sonuçlanan sürecin
başlangıcı oldu.
Roma İmparatorluğu’nun ulaştığı en geniş sınırlar
nedir?
III. Yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun sınırları
kuzeyde İngiltere’ye, güneyde Afrika çöllerine, batıda
Atlas Okyanusu’na doğuda Mezopotamya topraklarına
kadar uzanıyordu.
Dioklitianos’un iktidara geçmesi neden bir dönüm
noktası sayıldı?
Ordu komutanları zaman zaman imparatoru
devirmeye çalışabiliyordu. Dioklitianus bu iktidar
mücadelelerine son vermek istikrar sağlamak için bir
reform gerçekleştirdi ve dört başlı anlamında gelen
Tetrarhia adlı yönetim sistemini kurdu.
Tetrarhia neydi?
Tetrarhia sistemine göre imparatorluğu iki
agustus ve iki sezar birlikte yöneteceklerdi. Agustuslardan
biri imparatorluğun batısına diğeri ise doğusuna
hükmedecekti. Agustuslar kendilerine birer sezarı
yardımcı olarak seçeceklerdi. Agustusların görev süreleri
bitince sezarlar agustusların yerlerine geçecek ve yeni
birer sezar seçeceklerdi. Böylece Tetrarhia sistemi devam
edip gidecekti.
Doğu ve Batı tarafının merkez kentleri neresi oldu?
Dioklitianos, Nikomedia/İzmit’i başkent yaptı ve
doğunun yönetimini üstlendi. Batı tarafını Milano’da
oturan Maximianus idare etti. Roma şehri başkent olma
özelliğinden uzaklaştı ve ileride İstanbul’un önem
kazanmasına neden oldu. İmparatorluk, Doğu,
Balkan/İlirya, İtalya ve Batı/Galya olmak üzere prefekture
denilen dört eyalete ayrıldı. Her bir eyaletin başına
prefektus denen eyalet valisi atandı.
Konstantinos’un hükümdar olması hangi olaydan
sonra gerçekleşti?
Augustus olmayı bekleyen Konstantinos, çeşitli
nedenlerde hep sezar olarak bırakıldı. Karşısında son rakip
olarak Maxentius kaldı ve tetrahia artık doğru
işlemiyordu. Çatışma çıktı ve Konstantinos Roma
yakınlarında Milvian Köprüsü’nde Maxentius’u bozguna
uğrattı. Maxentius savaşta öldü. Konstantinos Roma
İmparatorluğunun Batı tarafında tek agustus olarak hâkim
oldu. Doğu’da da Licinius ile Maximianus Daia arasında
savaş vardı ve sonunda Licinius Doğu’nun tek imparatoru
oldu. Licinius ve Konstantinos arasında on sekiz yıl
kargaşa ve savaşlar yer aldı ve Konstantinos galip gelerek
tek başına imparator oldu.
Milvian Köprüsü Savaşı’nın Hıristiyanlık açısından
önemi nedir?
Milvian Köprüsü Savaşı olarak adlandırılan bu
savaş hem Roma hem de Hıristiyanlık tarihi için büyük
önem taşır. Savaş sırasında “Labarum” denilen ve
Hıristiyanların kutsal sembolü olan haç işaretli bayraklar
kullanıldı. Tarihin “Büyük” unvanını verdiği
Konstantinos, başarısını büyük ölçüde Hıristiyanlara
borçluydu.
Konstantinos’un Hıristiyanlar açısında önemi nedir?
Hıristiyanlar Konstantinos’a sempati duyup
destekliyorlardı. O da Hıristiyanlara müsamaha fermanı
çıkartarak Hıristiyanlığı meşru hale getirdi ve tapınaklarını
geri verildi.
İstanbul’un başkent olma süreci nasıl başladı?
Nikomedia/İzmit’i merkez yapan Konstantinos,
Roma dışında başka bir kenti başkent yapmak gerektiğini
düşündü. En sonunda konumundan dolayı Boğaziçi’nde
yer alan Byzantium’u seçti. Şehir, İmparator Vespesianus
(69-79) döneminde Roma’ya dâhil olmuştu. Septimus
Severus (193-211) döneminde bir isyandan dolayı şehir
cezalandırılıp tahrip edilmişti. Byzantium’da yeni bir şehir
kurmaya karar verdikten sonra Konstantinos, 324 yılında
şehrin inşasına başladı. Bazıları Aya Sofya ve Aya İrini
Kiliselerinin yapımına Konstantinos zamanında
başlandığını söylemektedir.
Şehir ne zaman resmen açıldı?
Konstantinos’un Byzantium’da kurduğu yeni
şehir 11 Mayıs 330’da resmen açıldı.
Yeni başkentin adı neydi?
Şehre Yeni Roma (Nova Roma) adı verildi,
ancak bir süre Konstantinopolis denilmesi gelenek haline
geldi.
Yeni başkentin açılışının Bizans açısından önemi
nedir?
İstanbul’un başkent olmasıyla Roma
İmparatorluğu’nun merkezi doğuya kaydı. Ayrıca bir
Doğu dini olan Hıristiyanlığın imparatorlukta kabul
görmesi, Bizans oluşumunun gün yüzüne çıkışına neden
oldu. Bu nedenle genelde Bizans’ın doğuşu olarak
İstanbul’un başkent yapıldığı 330 tarihini benimsenir.
Roma İmparatorluğunun Hıristiyanlaşması hangi
dönemlerde başladı?
İlk zamanlarda Hıristiyanlar, Roma
imparatorluğunda büyük zulümlere maruz kaldılar.
Hıristiyanlık inancı uzun süre yasaktı ve suç sayıldı.
Dioklitianos dönemindeki ağır baskılardan sonra, iktidara
gelen Galerius 311’de Hıristiyanlığı suç olmaktan çıkarttı.
Konstantinos’un Milivian Köprüsü Savaşında
Hıristiyanlarla ilişkisi bir dönüm noktası oldu.
Hıristiyanlar büyük kiliseler etrafında örgütlenmeye
başladılar. Konstantinos’un Hıristiyanlara karşı
müsamahakârlığı ve İznik Konsiline başkanlık yapması
sonucu ileride onu aziz ilan ettiler. I. Teodosios (379-395)
döneminde Hıristiyanlık tek resmi din olarak kabul edildi
ve diğer tüm dinler yasa dışı ilan edildi.
Konstantinos dönemindeki dini sorunlar nelerdi?
En büyük dini sorun olarak İskenderiye
Piskoposu Arius’un fikirlerden doğan Arianizm mezhebi
görülüyordu.
Arianizm nedir?
Arianizm mezhebine göre Hz. İsa, Tanrı ile aynı
özden gelmeyip, onun yarattığı varlıklardan biridir. Teslis
inancının sorgulandığı bu inanışa göre ve Hz. İsa Tanrı
tarafından insanlığın selameti için özel olarak yaratılmış
bir insandı.
Bu dini sorunun çözülmesi için Konstantinos ne yaptı?
Konstantinos sorunun din adamlarının geniş
katılımla tartışılması için ekümenik konsili 20 Mayıs
325’de Nikaeia/İznik’te topladı ve bizzat başkanlık yaptı.
Görüşme sonunda; “Hz. İsa (Oğul) yaratılmamıştır ve
Tanrı (Baba) ile aynı özden vücuda gelmiştir” kararı
alınarak Arianizm sapkınlık sayıldı. Ancak Ariusçular
alınan kararları benimsemedi ve gerilimler devam etti. 381
yılında İstanbul’da ikinci ekümenik konsil toplandı ancak
sonuç değişmedi.
Monofizit ve diofizit nedir?
Hz. İsa’nın doğasına ilişkin tartışmalar sonucu iki
görüş ortaya çıktı. Monofizit/tekdoğacı görüşteki kiliseler
Hz. İsa’daki tanrısal ve insani vasıfların bir değişime
uğramadan tek bir tabiat halinde bulunduğunu kabul
ettiler. Diofizit/çiftdoğacı kilise otoriteleri ise Hz. İsa’nın,
insan olarak dünyaya geldiğini ve tanrısal özün kendisine
sonradan bahşedildiği inancını benimsediler.
Bu tür dini görüş ayrıklıları Bizans’ı ne şekilde
etkiledi?
Dini anlaşmazlıklar, konsiller ve mezhep
çatışmaları Bizans’ta iktidar mücadelelerini, iktidarla
halkın ilişkilerini ve dış politikaları etkiledi.
Kavimler Göçü sırasında en büyük ilk tehlike ne zaman
yaşandı?
mparator Valens (364-378) zamanında kavimler
göçü nedeniyle Batı’da başlayan Germen istilası sırasında
yaşandı. Hun ilerleyişine direnemeyen Vizigotlar (Batı
Gotlar), Roma İmparatoru Valens’ten Trakya’ya yerleşme
izni aldılar. Ancak Vizigotlara karşı olumsuz tavır
gösterilmesi sonucu çatışma yaşandı. 378 yılında yapılan
savaşta, Ostrogotların da desteklediği Vizigotlar, Bizans
ordusunu korkunç bir hezimete uğrattı. Daha sonra
imparatorluğun doğusu bir yüzyıl boyunca Germen istila
tehditleriyle uğraştı. Batısı ise doğrudan bu istilaya maruz
kaldı.
Roma İmparatorluğu’nun ne zaman ikiye ayrıldığı
kabul edilir?
395 yılında I. Teodosios, toprakları oğulları
arasında paylaştırdı. Adriyatik’ten itibaren Batı tarafını
Honorios, Doğu tarafını ise Arkadios yönetecekti. Bu olay
tarihe Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması olarak
geçti. Aslında daha önce de yönetimde bunlar yapıldığı
gibi, devletin birliği fikri hiçbir zaman terk edilmemişti.
Ancak bu defa çözülme gittikçe kendini daha fazla
hissettirdi çünkü doğuda ve batıda gelişen şartlar farklıydı
ve rekabet kaçınılmazdı.
II. Teodosios döneminde Doğu Roma
İmparatorluğunda yaşanan önemli gelişmeler nelerdir?
II. Teodosios zamanında yaşanan başlıca
gelişmeler şunlardır:
• Barış görece ölçüde tesis edildi.
• İstanbul’da Büyük Konstantinos zamanından
kalan yüksekokul genişletilerek bir üniversite
kuruldu. Burada hukuk, hitabet, felsefe, gramer
gibi dersler okutuldu.
• Eski Roma kanunları elden geçirilip, yeni
konulan kanunlarla birlikte Codex Teodosianos
adıyla yayınlandı.
• Konstantinos zamanında yapılmış ve yetersiz
kalan surların dışına geçen ve denizden de
koruyan yeni ve güçlü surlar inşa edildi. Tam
zamanında bitirilen surlar İstanbul’u kuşatmış
olan Attila’nın ve Hunların şehre girmesini
engelledi. Ancak yine de imparatorluk ağır vergi,
haraç ve anlaşmalara maruz kaldı.
Batı Roma İmparatorluğu nasıl yıkılmıştır?
455 yılında Batı imparatoru III. Valentinianus’un
ölümünden sonra iktidar Germen Ricimer’in eline kaldı.
Ricimer, on yedi yıl boyunca Batı’nın kaderine zalimce
hükmedip 472’de ölünce, bir süre Doğu’daki Zenon
tarafından tayin edilen kukla imparatorlar hükmettiler. 4
Eylül 476’da ordu komutanı Germen Odovakar, son Batı
İmparatoru Romulus Augustulus’u bir darbeyle tahttan
indirdi. Kendisi kral unvanıyla Zenon’a itaatini bildirdi ve
güya imparatorun emirleriyle İtalya’yı yönetecekti. Ancak
aslında Batı İmparatorluğunun tüm diğer eyaletleri gibi
İtalya’da da Germen hâkimiyeti kurulmuş oldu. Bu olay
tarihe Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışı olarak geçti.
Bizans İmparatorluğu’nun ilk parlak dönemi kimin
zamanında gerçekleşmiştir?
Siyaset, hukuk ve imar gibi pek çok alanda
imparatorluk tarihine damgasını vuran gelişmeler
nedeniyle İmparator İustinianos’un döneminde
gerçekleşmiştir.
İmparator İustinianos’un eşi kimdir ne neden
önemlidir?
İmparatorun eşi Teodora, yaşamı boyunca
egemenliği imparator ile paylaşmıştır. Teodora, eşinin
yanında bütün yetkileriyle tam bir imparatoriçe olarak
hüküm sürmüştür. Bu gücünü Nika ayaklanması sırasında
göstermiştir.
Nika ayaklanması nedir?
Ağır vergilerden bunalan halk, büyük kentlerde
Maviler ve Yeşiller adı altında örgütlenmişti. Bu örgütler
sportif ve kültürel etkinliklerin yanı sıra, vergilerin
toplanması, asayiş gibi gerektiğinde milis gücü olarak rol
oynayabiliyorlardı. İki grup arasında kıyasıya bir rekabet
vardı ve dini alanda da bu görülüyordu. Bu rekabetten
siyasi iktidar her zaman yararlanıyordu. Bu gruplar 532’de
Nika adındaki ayaklanmayı çıkardılar ve olay Bizans mparatorluğu’nu derinden sarstı. Başkent yakılıp yıkıldı.
Teodora’nın kararlılığı, komutan Belisarios’un ve
diplomat Narsis’in becerisi ile isyan bastırıldı ve imparator
halkın saygısını kazandı.
Bizans İmparatorluğu toprakları bakımından
İmparator İustinianos’un önemi nedir?
İmparator İustinianos dönemindeki fetihlerle
Bizans, Roma İmparatorluğunun eski topraklarına yakın
bir alanda egemenlik kurdu.
İmparator İustinianos dönemindeki diğer önemli
gelişmeler nelerdir?
Diğer gelişmeler arasında şunlar vardır:
• Tüm dış saldırılara rağmen başarılı fetihler ve
diplomatik girişimlerle Bizans hâkimiyetindeki
topraklar hemen hemen iki katına çıktı ve eski
Roma İmparatorluğu’nun ihtişamına kavuştu.
• Hukuk alanında büyük reformlar yapıldı ve
Codex İustinianos veya Corpus Iuris Civilis
adındaki yasalar külliyatı oluşturuldu.
• Ayasofya’nın inşası dâhil, önemli imar
faaliyetleri gerçekleştirildi.
İustinianos’un ölümü ardından bu başarı
sürdürülebildi mi?
İustinianos öldükten sonra imparatorluk
ihtişamını koruyamadı. Halefi II. İustinos (565-578)
zamanında dağılma başladı. İtalya’nın büyük kısmı
kaybedildi ve İspanya da 584 yılında kesin olarak Bizans
yönetiminden çıktı. Bu kayıplarla Bizans İmparatorluğu
Doğu Akdeniz’le sınırlı bir devlet haline döndü. İleriki
yıllarda Slavlar Balkanlar’ı yurt edinecekti. Fokas
dönemindeki baskıcı rejim, Slav-Avar ilerleyişi ve
doğudaki İran savaşları bir araya gelince Bizans
İmparatorluğu çöküş eşiğine geldi. Fokas’ı askeri
müdahale ile deviren Heraklios sayesinde imparatorluk
çöküşten kurtuldu.
Roma şehri kim tarafından, ne zaman ve nerede kurulmuştur?
Roma’nın kuruluşu ve krallık döneminde yaşanan gelişmeler efsanelerle örülü bir şekilde zamanımıza kadar ulaşan bir takım bilgilerden ibarettir. Bu efsaneye göre, İtalya’nın Latium bölgesinde, Romus ve Romulus kardeşler M.Ö. 753’de Tiber nehrinin kenarında Palatium tepesi üzerinde Roma şehrini kurdular.
Latium bölgesi neresidir?
Latium Orta İtalya’da merkezi Roma olan ve günümüzde Lazio olarak adlandırılan bölgenin adıdır. Tiber ve Aniene nehirleri arasında yaklaşık 17000 kilometre karelik bir toprağı kapsayan Latium bölgesi bereketli ova toprağı ve İtalya’daki Latin kavimlerin ana yurdu olarak bilinmektedir.
Curiata nedir?
Curiata, Başlangıçta soya dayalı daha sonra servet ve nihayet yaşanan mekana göre oluşturulan halk meclisinin adıdır. Bu meclise sadece patriciler katılabilirdi. Başlangıçta savaşın yapılması ve barışın sağlanması kararını veren bu halk meclisi daha sonra kralın seçimi ve yasaların onaylanmasında da görev almıştır.
Roma devletinin toplumsal örgütlenmesini anlatınız?
Populus Romanus yani Roma halkının toplumsal örgütlenmesinde en küçük birim aileydi. Mutlak bir baba otoritesine dayalı ataerkil tipte olan Roma ailesinde aile fertleri önce itaat sonra da emretmek için terbiye edilirlerdi. Aynı soydan gelen aileler gens adı verilen bir akraba birliğini kuruyorlardı. Ortak kült, ortak mülkiyet ve ortak hukuka sahip olan gensler birleşerek daha büyük bir birlik olan curiayı oluşturuyordu. Bölgesel ve siyasal bir yapılanma olan curiaların kendilerine mahsus kültleri, mülkleri ve toplanma yerleri vardı. Halk meclisinin oluşumu ve oylama curiaya göre yapılırdı. Roma patrici sınıfının en büyük sosyal ve toplumsal birliği tribus idi. Krallık döneminde Populus Romanus’u üç tribus (Ramnes, Tities ve Luceres) meydana getiriyordu. Her tribusun bir siyasi lideri ve bir rahibi vardı. Her tiribus 10 curia’dan, her curia 10 gensten, her gens 10 büyük aileden oluşuyordu. Krallık döneminin sonuna doğru Tribuslar bir kabile birliği olma özelliğinden çıkarak belli yerlerde oturan arazi sahiplerinin bulundukları yerel ve idari bölgeler haline geldiler.
Krallık döneminde siyasi - idari yapının en önemli kurum ve unsurları nelerdir?
Roma’nın başında senato’nun atadığı ve “tanrıların rızasını” kazanmış olduğuna inanılan bir kral bulunmaktaydı. En yüksek hâkim, en büyük rahip ve ordunun en yüksek komutanı mevkiinde bulunan kral, siyasi, askeri, hukuki ve dini yetkileri şahsında toplayarak iktidarını mutlak ve en büyük kılmıştı. Bu erişilmez iktidarın temelini buyurmak, emretmek yetkisi anlamındaki imperium ve atama ile azletme yetkisine sahip manasındaki auspicium oluşturmaktaydı. Rahipler ve Senato kralın danışma organlarıydı. Senato’nun üyeleri, büyük arazi sahibi ailelerin reislerinden oluşuyordu ve sayısı yüz kadardı. Patricilerden oluşan halk meclisi Comitia curiata askeri bir nitelik taşıyordu. Savaş ve barışa karar veren bu mecliste oylama kişiye göre değil curialara göre yapılıyordu.
Roma Cumhuriyeti'nde Pleblerin genel olarak istekleri nelerdi?
Cumhuriyet döneminin ilk iki yüzyılı patriciler ve plebler arasındaki yoğun mücadeleyle geçti. Plebler, patricilerden, siyasi bakımdan eşitlik, seçme seçilme, meclislere katılma, devlet memuru olabilme, patricilerle evlenebilme haklarını istiyorlardı. Bunların dışında hukuki, dini ve ekonomik alanlarda patricilerle eşit haklar talebinde bulunuyorlardı.
On iki levha kanunlarını açıklayınız?
Roma Cumhuriyeti'nde M. Ö. 450 yılında kanunları yazıyla belirlemek için bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun üyesi olan hukukçulara Decemvir adı verildi. Uzun çalışmalar sonucunda yazıldıkları levhalar dolayısıyla On iki Levha Kanunları adıyla bilinen kanunlar hazırlandı. Bu kanunlarda aile hukuku, dava hakkı, borç ve ceza kanunu gibi hükümler vardı. Böylece kanunlar karşısında Plebler de dâhil olmak üzere tüm Roma vatandaşlarına haklı muamele görüp görmediklerini kontrol edebilme imkânları sağlandı ve Patrici memurların keyfi hareketlerinin önüne geçildi.
Kelt kavramını açıklayınız?
M.Ö. Avrupa’da varlıkları bilinen ve daha çok Britanya adalarında, İspanya, Fransa’da yerleşen ve kendilerine ait dilleri olan kavmin adıdır. Günümüzde Fransa’daki Britonların, İskoçların, Gallerlilerin ve İrlandalıların dillerinin Keltçeden geldiği kabul edilmektedir.
II. Kartaca Savaşı'nı anlatınız?
M.Ö. 218-201 yılları arasında yaşanan II. Kartaca savaşlarında, Roma denizde sağladığı üstünlüğü kullanarak İspanya, Sicilya ve Afrika’ya çıkartma harekâtları düzenlerken, Kartacalı Hannibal, Galya ve Alpleri aşarak İtalya’ya girdi ve Roma’ya ağır darbeler indirdi. Buna rağmen Roma, Kartaca kuvvetlerini etkisiz hale getirmeyi başardı ve Hannibal, İtalya’yı terk etmek zorunda kaldı. Kartaca, rakibi karşısında uğradığı ağır yenilgilerden sonra İspanya ve adaları Roma’ya bıraktı ve Akdeniz’de belirleyici bir güç olma özelliğini yitirdi. Roma böylece Batı Akdeniz çevresinin rakipsiz tek siyasal gücü konumuna ulaştı.
Helenistik dönem nedir?
Helenistik, Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden Yunanistan’ın Roma tarafından M.Ö. 146 senesine kadar olan 177 yıllık süreç genelde tarihçiler tarafından Helenistik dönem olarak adlandırılır. Bununla birlikte bazı tarihçiler Hellenistik dönemi M.Ö. 330 ila M.Ö. 30 yılların arasındaki 3 asırlık süreç olarak gösterirler.
Tiberius ve Gaius Gracchus kardeşlerin mücadelesini açıklayınız?
Senatörler ve öbür yöneticiler çabuk zengin olmanın yollarını ararken, eyaletlerde vergi toplama işini üstlenmiş olan mültezimler, öncelikle kendi kazançlarını düşünerek halkı sömürüyorlardı. Kişisel hırslar ve açgözlülük, cumhuriyetin ilk yıllarındaki yurtseverlik ve fedakârlığın yerine geçmişti. Bütün bunlar halk arasında büyük tepkilere neden oluyordu. Halkın ezilmesi karşısında, M.Ö. II. yüzyılın sonlarına doğru Tiberius ve Gaius Gracchus adlarında iki kardeş mücadele etmeye başladılar. M.Ö. 133’te soyluların el koyduğu devlet arazilerini yoksul halka dağıtarak bir Roma çiftçi sınıfının oluşmasını sağlamaya yönelik bir yasa tasarısı hazırladılar. Fakat bu iki kardeşin halkın çıkarlarını savunma gayretleri, onların acımasızca öldürülmesiyle son buldu. Fakat onların çabalarıyla Romalılar arasında haksızlıkların ortadan kalkması için siyasal bir reform gerektiği inancı yerleşti.
Lejyon nedir?
Lejyon içinde süvari ve hafif piyade askeri bulundurmakla birlikte yoğun olarak ağır piyadelerden oluşan Roma askeri birliğine lejyon denilmektedir. Zaman içinde değişmekle birlikte bir lejyon 4200 lejyoner yani piyade asker ve 300 süvari yani atlı askerden oluşmaktaydı.
Birinci ve ikinci Triumvirlik kimler tarafından kurulmuştur?
Birinci Triumvirlik Julius Caesar, Pompeius ve Marcus Crassus tarafından ikinci Triumvirlik ise Marcus Antonius, Gaius Julius Caesar Octavianus ve Marcus Lepidus tarafından kurulmuştur.
İlk Roma İmparatoru Agustus dönemini kısaca açıklayınız?
Octavianus, M.S. 14’te ölünceye kadar tam 45 yıl Roma’yı yönetti. M.Ö. 27’de kendisine, yüce anlamında Agustus sanı verilmişti. Çok büyük bir güce sahip olmasına karşın, Roma’nın eskiden olduğu gibi cumhuriyetle yönetildiği izlenimini yaratmaya büyük özen gösterdi. O dönemde krallar mutlak egemenliğe sahipti. Romalılar böyle bir yönetim istemiyordu. Augustus yönetiminde Roma en parlak dönemini yaşadı. Ticaret çok büyük bir gelişme gösterdi. Roma yasaları imparatorluğun her yerinde uygulanmaktaydı. Güçlü hükümet, lejyonlarca da destekleniyordu. İmparatorluğun egemen olduğu bölgelerdeki yerli halkların haklarına saygı gösteriliyordu. Yüzyıllardan beri sürmekte olan çekişme ve kargaşanın sona ermiş olması Augustus’un başarısıydı. Halk, yasaların güvencesi altında olmanın huzuru içindeydi. Augustus ölmeden önce imparatorluğa üvey oğlu Tiberius’u seçmişti.
İmparator Caligula dönemini açıklayınız?
Tiberius’tan sonra Caligula yirmi beş yaşında imparator oldu. Babası Germanicus asker olduğu için çocukluğu askerler arasında geçmişti. Halk babasını sevdiği gibi, onu da benimsedi. Caligula başa geçtiği ilk yıllarda iyi bir yönetici izlenimi veriyordu. Ama sekiz ay sonra hastalandı, belki de bu hastalığın etkisiyle, daha sonraki yıllarda dengesiz davranışlarda bulunmaya başladı. Roma’nın en tanınmış ailelerini yok etti. Cumhuriyet döneminin törelerine karşı duyduğu tepkiyi göstermek için sevdiği atını önce rahip, sonra da konsül ilan etti. Bir gladyatör gibi dövüştü, akrabalarının çoğunu öldürdü. Acımasızlığı dillere destan oldu. Dört yıl süren kanlı bir saltanattan sonra, koruma görevlilerinden biri tarafından öldürüldü
İmparator Neron dönemini anlatınız?
M.S. 54’te Agrippina, Claudius’u zehirledi, böylece yerine oğlu Neron tahta geçti. İlk beş yıl sorunsuz geçti; ne var ki, sonraki yıllar benzeri görülmemiş bir dehşet yaşandı. Neron annesini ve karısını öldürttükten başka, zamanın önde gelen yöneticilerini de birer birer ortadan kaldırdı. Neron atletizm, tiyatro ve şiir yarışmaları da düzenletti. Hükümdarlığının 10. yılında Roma’da büyük bir yangın çıktı. Neron bunun ilk Hıristiyanların suçu olduğunu ileri sürdü ve onlara eziyet etti. Kentin yeniden yapılması için büyük paralar harcadı. Roma İmparatorluğu’nun tarihine bakacak olursak çöküşün Neron zamanında başlamış olduğunu görürüz. Vergi yükü altında ezilen insanlar sıkı ve düzenli çalışamaz olmuştu. Ordu, siyasete karışıyor, hükümet ordunun istemlerine çoğu zaman boyun eğiyordu. Neron’un savurganlığı imparatorluğun birçok yerinde ayaklanmalara yol açmıştı. Sonunda orduyu da karşısında bulan Neron intihar etti.
İmparator Hadrianus dönemini açıklayınız?
Hadrianus, ülkeye çoktan özlenen barış ve bolluğu geri getirmekte başarılı oldu. 117’de imparator olan Hadrianus, Roma topraklarını baştanbaşa denetleyerek, zayıf gördüğü yerleri surlarla güçlendirdi. 122’de İngiltere’ye kadar gitti. Adanın kuzeydoğusunda İskoç saldırılarına karşın kendi adıyla anılan Hadrianus Duvarı’nı yaptırdı. Onun başarısı sayesinde bir sonraki imparator Antoninus Pius sanatsal etkinliklere zaman ayırabildi.
Marcus Aurelius dönemini anlatınız?
Marcus Aurelius imparatorluğun doğu sınırını güvence altına aldıktan sonra kuzeydeki barbar kabileleri de bir dizi savaşla eski yerlerine sürdü. Depremler ve su baskınları Roma’nın büyük bir bölümünün yıkılmasına, tahıl depolarının zarar görmesine neden oldu. Bu da kenti kıtlığa sürükledi. Doğudan gelen veba da hızla yaygınlaştı. Tüm bunlara karşın, Marcus Aurelius vergileri olabildiğince düşük tutmaya çalıştı ve mahkemelerin iyi işletilmesini sağlayarak sorumlu bir yönetici olduğunu
gösterdi. İmparatorluğun gücünü tehdit ettiğini düşündüğü Hıristiyanlara karşı baskıcı bir siyaset izledi.
Milvian Köprüsü Savaşı'nı açıklayınız?
Roma tahtı için hak iddia eden iki İmparator Maxentius ve Konstantinos arasında geçmiştir. İlk harekete geçen Konstantinos oldu. 312 yılında büyük bir orduyla Alpler’i aşıp kuzey İtalya’ya girerek Maxentius’a karşı yürüdü. Roma yakınlarında Milvian Köprüsü’nde Maxentius bozguna uğratıldı. Tarihe Milvian Köprüsü Savaşı olarak geçen bu savaş hem Roma hem de Hıristiyanlık tarihi için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu savaşta “Labarum” denilen ve Hıristiyanlığın kutsal sembolü olan haç işaretli bayrakları Konstantinos ordusuna taşıttı. Maxentius savaş sırasında öldürüldü, Konstantinos Roma halkı ve Senato tarafından kurtarıcı olarak selamlanarak Roma şehrine girdi. Böylece Roma İmparatorluğunun Batı tarafında tek agustus olarak Konstantinos hakim oldu.
Kavimler göçünü açıklayınız?
Dördüncü yüzyılın dünya çapında en önemli gelişmelerinden biri şüphesiz kavimler göçüdür. Asya Hun İmparatorluğu’nun yıkılışıyla başlayan ve doğudan batıya bir dizi kavmin birbirini yerinden sürmesiyle, muazzam bir demografik hareket olan kavimler göçünün yıkıcı etkileri Bizans İmparatorluğu üzerinde kendini göstermekte gecikmedi. Sonuç olarak Batı Roma bu göç karşısında yıkılmış ve barbar kavimler tarafından yağmalanmıştır.