Orta Asya Türk Tarihi Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Doğu Avrupa Türk Devlet Ve Boyları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kavimler göçü nasıl başlamıştır?
Orta Asya’da hâkimiyetlerini tamamen kaybeden ve etrafa dağılan Hun kitlelerinin bir kısmı Kazakistan bozkırlarında uzun süre kalıp nüfus ve askerî bakımdan güçlendikten sonra batıya doğru yöneldiler. 360’lı yıllarda Başbuğ Balamir idaresinde İtil Nehri’ni geçip İtil, Don ve Kafkasya arasındaki sahada yaşayan Alanları mağlup edip hâkimiyet altına aldılar ve 370’li yıllarda ilk defa Avrupa önlerinde görüldüler. Harekâtlarına devam eden Hunlar, Don Nehri’ni geçerek Ostragotları (Doğu Gotları) yenip idareleri altına aldılar. Bunu hazmedemeyen Kralları Ermanarik intihar etti (374–375). Ostragotların yenilmesinin ardından bugünkü Romanya’ya yerleşen Atanarik idaresindeki Vizogotlar (Batı Gotları) ile Hunlar karşı karşıya geldi. Atanarik Dinyester’in dik kıyılarına çekilerek Hunlara karşı savunma hattı oluşturdu. Fakat ani Hun baskını neticesinde ağır bir mağlubiyete uğrayan Vizigotlar dağıldı ve büyük bir kısmı güneye kaçtı. Atanarik ise kendine bağlı kitlelerle Olt ve Tuna ırmakları arasına, oradan da Karpatları geçerek Macar Ovası’na sığındı (376). Bu hezimetten sonra Gotların çoğu Doğu Roma arazisine kaçtı. Hunların ilerlemesi karşısında birçok kavimin yerlerinden oynaması sonucu Avrupa’nın etnik bakımdan şekillenmesinde önemli yer tutan kavimlerin göçü meydana geldi.
Avrupa Hunlarının emperyal bir devlet haline gelmesi hangi hükümdar dönemine rastlar?
Tahta çıkış tarihi bilinmeyen Hükümdar Rua zamanında ağırlık merkezi Macaristan sahası olan Hun Devleti emperyal güç haline gelmeye başladı. Bu babda Orta Tuna ve Tisa havzaları ele geçirilirken, Germen ve Slavlar başta olmak üzere çeşitli topluluklar hâkimiyet altına alındı.
Rua öldükten sonra Avrupa Hunları kimler tarafından yönetilmiştir?
Rua öldükten sonra Hun yönetimini Attila ve Bleda üstlendiler. Türk devlet teşkilâtında daima büyük kardeşin tahta çıkması kesin olmayıp, şehzâdeler arasında en liyakatlisinin başa geçmesi geleneği var olmasına rağmen, Bleda Hun Hükümdarı olmuştur. Fakat üstün kabiliyetlerinden dolayı 445 tarihinde Bleda’nın ölümüne kadar devletin idari-askerî bütün işlerini Attila yürütmüş, bu tarihten sonra da devletin tek hâkimi olmuştur.
Avrupa Hunlarının gerileme ve yıkılış süreci nasıl gelişmiştir?
452 yılında Attila’nın ölümünden sonra Hun Devleti çözülmeye başladı. Hun tahtına büyük oğlu İlek çıktı ise de hâkimiyeti çok kısa sürdü. İktidarı sırasında zayıflamaya başlayan merkezi gücü ayakta tutmaya ve ayrılmaya çalışan kavimlerin hareketini durdurmaya çalıştı. İsyan eden Gepid Kralı Ardarik’e karşı mücadele etti. Hun Devleti’nin parçalanma aşamasında hayati önemi bulunan ve bugünkü Macaristan’da olduğu tahmin edilen Nedao (Neato) Nehri civarındaki savaşta ordusu Gepidler karşısında mağlup oldu, kendisi de savaş meydanında aldığı yaralar neticesinde öldü (454). Çok sayıda zayiat veren Hunlar geri çekildi. Bunun üzerine Attila’nın kendisine çok benzeyen ortanca oğlu Dengizik ile Attila’nın en sevdiği küçük oğlu İrnek kendilerine sadık kalan ve topraklarını kaybeden Hunlarla birlikte Karadeniz’in kuzey bölgelerine doğru çekildiler. 469 yılında Valamir idaresindeki Got kuvvetleri karşısında bozguna uğradılar. 460 senesinin ilk yarısından itibaren Dengizik ve İrnek durumlarını düzeltmeye gayret ettiler. Pontus steplerinde, Tuna’nın aşağısındaki kuzey bölgelerinde tutunmaya çalıştılar. Dengizik 466/467 kışında donmuş olan Tuna üzerinden geçerek askerleri ile birlikte Batı Transilvanya’ya girdi. Doğu Roma kuvvetleriyle mücadele etti. 469’da yeni Trakya kumandanı Anagastes, Dengizik’in Hunlarını mağlup etti ve ele geçirilen Dengizik’in kesilen kafası İstanbul’da At Meydanı’nda teşhir edildi. Dengizik’e bağlı Hunların çoğu dağıldı ve Romalılara tâbi oldu. Böylece Hun Devleti tarihe karışarak Hun siyasi varlığı sona erdi.
Avarlar hangi boylardan oluşmaktadır?
Hunlardan sonra Avrupa’yı sarsan, Frank ve Bizans imparatorlukları arasında, Hun mirası ve birikimi üzerine güçlü bir devlet kuran Avarlar, temelde Uar-Hun adlı iki boydan oluşan bir Türk grubu idi.
Avarların Avrupa’da 200 yıl süren hakimiyetleri sırasında en önemli askeri teşebbüsü nedir?
Asıl çekirdeğini Türk unsur teşkil etmekle birlikte, çeşitli Slav ve Germen kabilelerinden toplanan kalabalık yardımcı kıtaların desteklediği ordusuyla bilhassa başlıca pazar şehirlerini ve ticaret yollarını daima elde ve emniyet içinde tutmağa gayret ettiği anlaşılan Avar Hakanlığı’nın, Avrupa’da 200 yıl kadar süren hâkimiyeti devrinde en mühim askeri teşebbüsleri İstanbul kuşatmalarıdır.
Avarlar tarih sahnesinden ne zaman ve hangi olayların yaşanmasıyla silinmişlerdir?
630 yılında Avar Kağanı’nın ölümü de yeni Kağan’ın kim olacağı meselesini ortaya çıkarmış, Pannonia’da iç harp vukuu bulmuştur. 791 yılında Frank Kralı Şarlman, Avarlar üzerine tertiplediği seferde Tuna ile Raab suyunun birleştiği yere kadar ilerledi. 796’da ise oğlu Pepin, Orta Macaristan’daki Avar başkentini ele geçirerek Avar Devleti’ne son verdi. Artık hızla tarihten silinmeye başlayan Avarların başında, 805 yılında Hıristiyan olmuş Teodor adlı bir hükümdar görülmektedir. Bu son Avarlar Teodor’un önderliğinde Carnantum ile Sabaria arasına yerleşerek tarihten silindiler. 795 yılında Aix-la Chapelle’de vaftiz olan Tudun unvanlı bir Avar Başbuğu idaresinde 799 yılında Frank hâkimiyetine karşı başkaldırmışlar, fakat sonuç elde edememişlerdir. Onun arkasından yeni bir Avar Başbuğu Zodan da isyan etmiş ise de, başarılı olamayınca 803’te teslim olmuştur. Neticede 791’den itibaren 15 yıl aralıksız devam eden ve amansız bir din muharebesi yapan Frankların hücumları sonunda tamamen ortadan kalktı (805). Parçalanan Avar grupları Doğu Macaristan ve Balkanlara dağıldı, kısa zamanda Hıristiyanlaşarak yerli kalabalık içinde eridi.
Avarların Avrupa’nın sanatsal, kültürel ve siyasi ortamına ne gibi etkileri olmuştur?
Doğu’da İstanbul önlerinden Batıda Germen ve Frank diyarlarına kadar akınlar yapan, geniş bir sahaya hükmeden Avarların askeri ve sanat açısından bu bölgede büyük tesir yapması tabii bir hadisedir. Üzengiyi Avrupa’ya getiren Avarlar sayesinde Doğu Avrupa’nın etnik yapısı değişmiş, Longabardlar İtalya’ya göç etmişler, Slavlar ise Avarlar tarafından kuzeyden getirilerek Vistül, Tuna ve Bohemya havalisine yerleştirilmişlerdir. Avarlar tarafından sistemli bir şekilde göç ettirilmeleri neticesinde, bugünkü Hırvatistan, Sırbistan, Çek, Slovakya ve Polonya’nın etnik yönden temeli atılmıştır.
Sabarlar hangi bölgelerde etkili olmuştur?
Sabarlar (Sabirler), 5-6. yüzyıllarda Batı Sibirya ile Kafkasların kuzey bölgesinde mühim tarihî rol oynadığı bilinen Türk topluluğudur.
Sabar adının anlamı nedir?
Türkçe olan Sabar kelimesi “sab+ar”dan meydana gelmiş olup “sapan, yol değiştiren, başıboş kalan, serbest” manasındadır.
Türkistan’da Asya Hunlarından kopmaları ihtimal dahilinde asıl yurtları neresidir?
Türkistan’da Asya Hunlarından kopmaları ihtimal dahilinde ise de, asıl yurtları Tanrı Dağlarının batısı ile İli Nehri arasındaki sahadır.
Sabarlara ati ilk kesin bilgi ne zaman ve kim tarafından verilmiştir?
Asya Hunlarına bağlı topluluklardan birisi oldukları düşünülen Sabarlara ait ilk kesin bilgi, 461-465 yıllarında Batı Sibirya kavimleri arasındaki büyük kımıldama ve geniş ölçüdeki göç hadiseleri münasebetiyle Bizans tarihçisi Priskos (5. yüzyıl) tarafından verilmiştir.
Doğudan gelen Avar baskısı karşısında Sabarlar nerelere yerleşmiştir?
Doğudan gelen Avar baskısı karşısında Sabarlar, yerlerini terk edip batıya yönelmişler, Altaylar ile Ural dağları arası düzlüklerde (bugünkü Kazakistan bozkırlarının güney sahası) yaşayan Ogur boylarını yerlerinden atarak Tobol ve İşim ırmakları çevresine yerleşmişlerdir. Sabarlar bu bölgede baskın kültürleri ve güçleriyle buralarda yaşayan Fin-Ugor menşeli Vogul, Ostiyak gibi kavimler üzerinde hâkimiyet kurarak, yüzyıllarca sürecek olan derin kültürel tesirler yaptılar.
Sabarlar Sasaniler ve Bizanslılarla ne gibi münasebetlerde bulunmuşlardır?
Hazar denizinin kuzeyi ve Yayık-İtil havzasında yarım asır kaldıktan sonra 503 yılında Doğu Avrupa’ya doğru kayarak bir kısım Bulgar gruplarını idarelerine aldılar. 515 sonlarında İtil (Volga) - Don nehirleri arasında ve Kafkasların kuzeyindeki Kuban Irmağı boyunda yerleşen kalabalık Sabar kitlesi, Bizans ve Sasani devletleriyle doğrudan doğruya temas kurdular. Bu durum Sabarların Doğu Avrupa tarihinde mühim rol oynamalarına ve öne çıkmalarına yol açtı. Bu esnada Sabarlar, sınırdaş oldukları Sasaniler ile Bizanslılar arasında devam eden savaşlarda Sasaniler safında yer aldılar. Meşhur hükümdarları Balak idaresinde Bizanslıları mağlup ederek (516), Ermenistan bölgesine akınlar yaptılar. Akabinde Anadolu’ya girerek Kayseri, Ankara, Konya dolaylarına kadar ilerlediler. Bu münasebetle Sabarların sahip oldukları büyük savaş gücü ve bilhassa Sasanilerin ve Bizanslıların bilmediği yüksek harp tekniği Bizans’ta hayret uyandırmıştır. İlerleyen yıllarda menfaatleri ve şartlar gereği kâh Bizans kâh Sasaniler yanında yer almışlardır. Nitekim Bizans İmparatoru Justinianus (527-565) gönderdiği hediyelerle Balak’tan (ölm. 520’ler) sonra onun yerine geçen dul hatunu Boarık (Bug-arık) ile anlaşarak Sabarları kendi safına çekmiştir (528).
Sabarlar tarih sahnesinden nasıl silinmişlardir?
531 yılına kadar Bizans ile işbirliği halinde görülen Sabarlar hakkında sonraları açık bir kayda rastlanmamakla beraber, Bizanslıların müttefiki olarak Sasanilerle yapılan savaşlarda Sabarlar devamlı güç kaybetmişlerdir. Özellikle Şehinşah Anûşirvan (531-579) idaresinde Sasanilerin Kafkaslardaki sürekli ve başarılı savaşlarında (bilhassa 545’de) çok fazla kayıplar vermişlerdir. Neticede askerî güç olmaktan çıkan Sabarlar, 557 yılında Avarlardan yedikleri ağır darbe ile de tamamen dağılmışlardır. Hâkim oldukları saha 531 yılına kadar Bizans ile işbirliği halinde görülen Sabarlar hakkında sonraları açık bir kayda rastlanmamakla beraber, Bizanslıların müttefiki olarak Sasanilerle yapılan savaşlarda Sabarlar devamlı güç kaybetmişlerdir. Özellikle Şehinşah Anûşirvan (531-579) idaresinde Sasanilerin Kafkaslardaki sürekli ve başarılı savaşlarında (bilhassa 545’de) çok fazla kayıplar vermişlerdir. Neticede askerî güç olmaktan çıkan Sabarlar, 557 yılında Avarlardan yedikleri ağır darbe ile de tamamen dağılmışlardır. Hâkim oldukları saha Karadeniz’e ulaşan Göktürklerin batı kanadının idaresine girmiş, Güney Kafkaslardaki yurtları da 576’da Bizanslıların eline geçmiştir. Dağılan Sabarların bir kısmı Kür Nehri’nin güneyine yerleştirilmiştir. Kökleri Sabarlara dayanan Belencer ve Semender boyları da Hazarların esas kütlesini teşkil etmiştir. Sabar adı, günümüzde geniş bir sahayı kapsayan Sibirya ile günümüze taşınmıştır.
Hazar adının anlamı nedir?
VII-XI. asırlar arası İtil, Ural, Kafkas üçgeni ile Kırım’da hâkimiyet tesis eden devletin ve kurucu asli boyun ismi olan Hazar kelimesi; “kaz” (gez) kökünden türemiştir. Kaz-ar, gezer manalarına gelip, Anadolu Türkçesinde “serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan” demektir.
Hazarlar ne zaman tan bağımsızlıklarını kazanmıştır?
Devletlerarası arenada gücünü göstermeye ve mühim rol oynamaya başlayan Hazarlar, tâbi oldukları I. Göktürk Devleti’nin 582 yılında Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılarak parçalanma sürecine girmesiyle daha müstakil hareket etmeye başlamışlardır. 630 senesinde devletin yıkılması sonucunda da Hazar Devleti tam bağımsız hale gelmiştir.
Hazarlar hangi bölgelerde ticaret yapmışlardır?
Ortaya çıkışlarından itibaren askerî hüviyetleri ön planda görünen ve bozkır geleneğine sıkı sıkıya bağlı olan Hazarlar; jeopolitik bakımdan çok önemli olan İtil, Yayık,
Kuban ve Don gibi dört büyük nehrin arasında; ÇinTürkistan-Karadeniz-Bizans, Anadolu-İran Harzem, Suriye-Mezopotamya-Kafkasya-Doğu Avrupa, Hazar ülkesi-İskandinavya yollarının birleştiği yeri ellerinde bulundurduklarından yavaş yavaş ticaretle de ilgilenmeye başlamışlardır. Çünkü ticaret yollarının güvenliğini sağlayarak karşılığında vergi alıyorlardı ki, bu durum Hazarlardaki gücün ve değişimin temelini oluşturacaktı.
Hazarlar tarih sahnesinden nasıl ve ne zaman çekilmişlerdir?
Bizans’ın Hazarlara karışı takip ettiği siyaseti değiştirerek onlara karşı cephe alması, Ruslar ve Peçenekler başta olmak üzere komşu Türk boyları ile diğer kabilelerin, devletlerin saldırıları ve dâhildeki isyanlar, Hazarların tamamen çözülmesine yol açmıştır. Bu saldırıların X. yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha da şiddetlenmesi sonunda da Hazar Devleti’nin varlığı tamamen sona ermiştir. 965 yılındaki Ruslarla yapılan savaştan sonra devletlerini kaybeden Hazarların bir kısmı Kırım’a, diğer bir kısmı da Hazar Denizi ile Kafkaslar arasındaki bölgeye çekilmişlerdir. Hazarların büyük kısmı Kıpçak Türkleri ile bazı Hazarlar da Ruslar ile karışmışlardır. Kıpçaklar ve Ruslar arasında varlıklarını bir süre daha devam ettiren Hazar grupları, neticede kimliklerini kaybederek tamamen erimişlerdir. Geri kalanlardan bazıları da Dağıstan ve özellikle Derbend (Derbent) civarına yerleşerek XII. yüzyılın sonlarına kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Hazar ülkesi iki asır Kıpçakların hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1229 yılında Moğollar tarafından istila edilmiştir.
Hazarların başında olan kişiye hangi unvan verilirdi?
Ana karakter itibariyle Göktürk devlet teşkilatını esas alan bir idari yapıya sahip olan Hazar Devleti’nde başta bulunan kişiye Hakan adı verilirdi.
Hazarların yönetim biçimi ne zaman değişmiştir?
Hazarlar, zaman içerisinde değişik faktörlerin tesiriyle birçok açıdan değişim göstermiştir. Bunun bir yansıması olarak başlangıçta tek bir Hakan tarafından yönetilen devlette VIII. yüzyılın ikinci yarısından sonra “çifte yönetim” şekli görülmeye başlanmıştır.
Hazarlarda hakanlar kaç yıl süreyle tahtta kalabilirlerdi?
Hakan’ın hükümdarlık süresi kırk yıl idi. Bu süreyi bir gün dahi geçerse “Hakan bunadı” diyerek halk onu öldürürdü.
Hazarlarda hukuk sistemi nasıldır?
Çok hukuklu bir yapıya sahip olan Hazar Devleti’nde hukuki işleri yürüten yedi hâkim bulunmakta idi. Bu hâkimlerden ikişer tanesi Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman toplumlara tahsis edilmiş, eski Türk dininde olanlara da bir hâkim ayrılmıştı.
Hazar toplumun dini yapısı nasıldır?
Hazarlarda genel olarak eski Türk inanç ve kültürü hâkim olsa da, Hazar ülkesinde birçok din bir arada yaşamış, engin din hürriyetinin sonucu olarak değişik dinler Hazar topraklarında misyonerlik faaliyetlerine girişmişler ve inançlarını yaymışlardır. Ülkede camiler, kiliseler ve sinagoglar yan yana yer almıştır. Hazarların esas ve uzun süre bağlı kaldıkları dinleri Gök Tanrı Dini idi. Hazarlar arasında ilk devirlerden itibaren görülen ve küçümsenmeyecek sayıda yayılmaya başlayan bir diğer din de Hıristiyanlıktı. Kafkasya, Azerbaycan, Güney Rusya ve Kırım’da Hıristiyanlık VI. yüzyıldan itibaren yayılmaya ve yerleşmeye başlamıştır. Hazarlar arasında Müslümanlık da yayılmaya başlamış ve İslam mücahitleri; Ermenistan, Güney Kafkasya ve Hazar ülkesinde fetihler yaparken dinlerini de yaymaya çalışmışlardır. Hazarların X. yüzyılda Ruslar karşısında güç duruma düşmeleri ve 965’te Hakan’ın Hârizmlilere sığınması, çok kalabalık Hazar kütlelerinin İslâmiyet’e girmesine sebep olmuştur. Bunlar yanında Hazarların Hz. Musa şeriatını benimseyerek Musevi dinine girişleri Ortaçağ’dan beri şaşırtan ve tartışılan bir hadise olmuştur. Günümüzde Hazarların ahfadı ve Karai inancında olan, Kırım, Litvanya, Türkiye gibi değişik ülkelerde yaşamaya çalışan, sayıları oldukça azalan Karay Türkleri, kendilerini Hz. Musa şeriatına bağlı hakiki Museviler olarak adlandırmaktadırlar.
Büyük Bulgar Devleti ne zaman ve nerede kurulmuştur?
I. Göktürk Devleti’nin yıkılması, Avarların 626 yılındaki başarısız İstanbul kuşatmasından sonra güç kaybetmesi ve 630 yılında Kaganın ölümü üzerine Pannonia’da iç harp çıkması üzerine Bulgarları oluşturan başta Ogurlar ve İrnek’e bağlı Hun bakiyeleri olmak üzere boylar beylerin yönetiminde müstakil hareket etmeye başlamışlardı. Bunun üzerine, Asya Hunlarından beri devam eden Dulo isimli hükümdar ailesi soyundan gelen Kubrat (Kurt); VII. Yüzyılın ilk yarısında Karadeniz ve Kuzey Kafkasya arasında dağınık halde yaşayan ve bir kısmı sınırları Karadeniz’e dayanan Göktürklere; bir kısmı ise Pannonia merkezli devlet kuran, hâkimiyetlerini Kafkaslara kadar genişleten Avarlara tâbii yaşayan Bulgarları istiklal mücadelesi için bir araya getirdi. Mücadeleler sonucunda Kubrat, Azak Nehri’nin kuzeyindeki saha merkezli olmak üzere Dnyeper bölgesinde Büyük (Magna) Bulgar Devleti’ni kurdu(635) ve yeni devletin ilk Hanı oldu.
Büyük Bulgar Devleti ne zaman ve nasıl son bulmuştur?
Kubrat Han devleti kurduktan sonra İstanbul’a elçi göndererek Bizans İmparatoru Herakleios (610– 641)’la antlaşma imzaladı. İmparator Herakleios, AvarSasani ittifakına karşı yeni bir müttefik bulması açısından Büyük Bulgar Devleti’nin varlığını kabul etti ve Kubrat Han’a hediyeler göndererek ona Patrik unvanı verdi. Büyük Bulgar Devleti, kurucusunun 665 yılında ölümünden sonra fazla yaşayamadı. Ayrılmayıp bir arada yaşamalarını tavsiye ettiği oğulları arasındaki çekişmeler neticesinde parçalanmaya başladı. Üç tanesinin isminin bilindiği beş oğlundan en büyüğü Batbayan babasının isteği mucibince yerine tahta geçti ise de, kısa sürede iç mücadeleler sonucu devlet nihayet buldu.
Bizans İmparatorluğu neden Tuna Bulgarlarıyla anlaşma yapmak zorunda kalmıştır?
İslam ordularını durdurduktan sonra İmparator IV. Konstantinos (668-685) 680 yılında donanmayı Tuna deltasına gönderdi ve topladığı kara ordusuyla birlikte Oglos bölgesine Bulgarlara karşı harekete geçti. Dobruca’yı muhafaza gayesiyle Çernova ile Köstence arasında istihkâmları faaliyete geçiren Asparuh, kuvvetleriyle, IV Konstantinos’un ordusunu durdurmak gayesiyle Basarabya’daki müstahkem yurtlarına çekildi. Böylece Bizans ordusu Tuna bataklıkları arasında hareketsiz kaldı. Akabinde Bulgarların saldırısına uğrayan Bizans ordusu pek çok zayiat vererek kaçmaya başladı. Bu başarı neticesinde Asparuh Tuna’yı geçerek korumasız bir vaziyette bulunan Moesia’yı ve Odessa (Varna) yakınlarına kadar Dobruca bölgesini işgal etti. Bunun üzerine İmparator IV Konstantinos, Asparuh ile on yıllık barış anlaşması imzalamak ve ona yıllık vergi ödemek mecburiyetinde kaldı.
Bizanslılar ile Tuna Bulgarları arasında yapılan anlaşmanın Tuna Bulgarları açısından önemi nedir?
Bu antlaşma ile Bizans İmparatorluğu kendi toprakları üzerinde kurulan Bulgar Devleti’ni resmen tanımış oldu.
Tuna Bulgarları ve Bizanslılar arasında yapılan anlaşmadan sonra tarafların bu anlaşmaya göre birbirlerine karşı olan tutumları nasıl olmuştur?
Asparuh, devletini kurduktan sonra Bulgarları Balkan Dağı-Tuna, Karadeniz arasındaki bölgeye yerleştirdi ve anlaşmayı bozmasından endişe ettikleri Bizans’a karşı nüfusunu arttırmak gayesiyle Bizans topraklarındaki Slavlarla ittifak yaparak, onları sınırları içerisine çekme politikası izledi. Ayrıca Asparuh Han Bizans ile imzaladığı anlaşmaya sadık kalmaya hep itina gösterdi. Bizans ise; anlaşmayı bozmak, Tuna ve Balkan dağları arasında Bulgarlarca ele geçirilen yerleri geri almak gayesiyle hep fırsat kolladı.
Asparuh öldükten sonra yerine geçen oğlu Tervel Caesar ünvanını alması hangi olayla gerçekleşmiştir?
Asparuh öldükten sonra oğlu Tervel Tuna Bulgar Devleti Hanı oldu. 695 yılında tahtan indirilerek burnu kesik vaziyette Gelibolu’ya sürülen ve buradan Hazarlara sığınan II. Justtinianos, Bizans İmparatoru II. Tiberios(698–705)’un Hazarlarla yüklü miktarda altın karşılığında anlaştığını haber alınca Karadeniz’in batı tarafına kaçarak, Tervel Hana sığındı ve yardım istedi. Justtinianos’un talebini kabul eden Tervel, büyük bir ordu ile İstanbul üzerine yürüdü. Tiberios’un kaçması üzerine başkente girdi ve Justinianos’un yeniden İmparator olmasını temin etti (705). Justinianos, şükran ifadesi olarak Tervel’e “Caesar” unvanını verdi.
Tuna Bulgar Devleti tarih sahnesinden hangi olayla silinmiştir?
Slavlara göre daha az sayıda nüfusa sahip olan Bulgar Türkleri, zaman içinde Bizans etkisindeki Slav kültürünün tesiri altına girmeye başladılar. Devlet içinde görevlendirilen Slavların sayısı devamlı arttı. Evlenmeler yolu ile karışmalar çoğaldı. Slav dilinin tesiri gittikçe fazlalaştı. Sonuçta alınmak istenen tedbirlere rağmen Türkler hızla Slavlaştı. Nitekim Boris Han(852–889)’ın 864 yılında Ortodoksluğu resmen kabulü ve Han unvanını bırakıp yerine Çar unvanı almasıyla Bulgarların Türklüğü ile Tuna Bulgar Devleti sona ermiş oldu.
İtil Bulgarları hangi asırlar arasında tarih sahnesinde yer almışlardır?
Başkenti Bulgar şehri olan ve İtil, Kama nehirlerinin birleştiği alanda kurulan İtil Bulgar Devleti, VII-XV. yüzyıllar arasında varlığını koruyabilmiştir.
İtil Bulgar Devleti hangi hükümdar döneminde 33. İtil Bulgar Devleti hangi hükümdar döneminde İslamiyet’i kabul etmiştir?
Sultan Şekkey’in oğlu İlteber Almış’ın, başa geçtikten sonra gördüğü bir rüya üzerine İslâmiyet’i kabul etmesiyle İtil Bulgar Devleti’nin resmî dini İslâmiyet olmuştur.
İtil Bulgarlarının sonunu hazırlayan gelişmeler neledir?
Altınordu Hanı Pulat Timur tarafından 1361 senesinde cezalandırıldı ve Bulgar şehri başta olmak üzere ülke topraklarında ağır tahribatlar yapıldı. Timur’un, 1391 ve 1395 yıllarında Altınordu Devleti Hanı Toktamış’a karşı yaptığı seferlerden Bulgarlar da fazlaca etkilendi. İtil Bulgarları 1399’da Ruslarla yaptıkları savaşı kaybedince tamamen dağıldılar.
Peçenekler kimdir?
Peçenekler, Türkistan’dan batıya IX. ve XI. asırlarda büyük kitleler halinde göç eden Türk boylarından birisidir. Peçenekler, Kaşgarlı Mahmud’a göre Batı
Göktürk Oğuz boylarından olup, 22 Oğuz boyundan
19.sudur.
Peçeneklerin yaşam alanları nerelerdir?
Peçeneklerin batıya, Emba-Yayık (Çim-Ural) ve İtil boylarına gelmeden önceki yaşadıkları yerler, tarihi kaynakların kifayetsizliğinden tam olarak bilinememektedir. Isık Göl-Balkaş, İli Havza’sı dolaylarında Türgişlerin bir kolunu oluşturdukları tahmin edilmektedir. Uzların tazyiki ile Çu ve Talas havalisinden ayrılarak Emba-Yayık kıyılarına gelmişler, Hazar Denizi civarı, Emba-Yayık-İtil boylarında yaşamaya başlamışlardır.
Peçenekler hangi siyasi olayla son bulmuştur?
Peçeneklerin siyasi tarihleri Lebunium savaşı sonucu nihayete ermiştir.
Uzlar Rus ve Bizans kaynaklarında nasıl anılmışlardır?
Ogurlardan asırlarca sonra batıya gelen Oğuzların bir diğer kolu Uzlar, Rus yıllıklarında Tork, Torki, nadiren Torkmen (Türkmen); Bizans kaynaklarında ise Uz diye zikredilmişlerdir.
Uzlar son dönemlerine doğru hangi milletlerin idaresinde yaşamıştır?
Kuman-Kıpçakların baskısı ile esas Uz kütleleri 1048 yılında Don boyundan Dnyeper Nehri’ne doğru Kiev Rusyası’nın güneyine kadar yayılmışlardır. 1060’lı yıllarda Orta Dnyeper sahasındaki oldukça kalabalık Uzların varlığının Rus bozkırlarını tehdit etmesi üzerine Rus knezleri birleşerek Uzlara hücum etmişler, mağlup olan Uzlar ise Tuna istikametine çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Peçenek sahasına gelen Uzlar 10641065 tarihinde Bizans ve Bulgarların karşı koymasına rağmen Tuna’yı geçerek Trakya ve Makedonya’yı yağmalamışlardır. Akabinde Selanik’e hatta
Peloponezos’a kadar ilerlemişlerdir. Uzların bu harekâtları akabinde maruz kaldıkları salgın hastalık ve tabi afet ile aralarında uzun süredir husumet bulunan Peçeneklerin saldırısı onlar için tam bir felakete yol açmıştır. Kurtulan az sayıda Uz, Macaristan’a akın düzenlemişlerse de başarılı olamamışlardır (1068). Don ve Dnyeper sahasına gelen Kumanların hâkimiyetine girmeyi kabul etmeyerek güney Rusya’ya dönen Uzlar ise sınır boylarında Rus knezlerine hizmet etmişlerdir. Nitekim güney Rusya’da onlardan birçok yer ismi kalmıştır. Bu arada az sayıda da olsa bazı Uzlar, Kumanların idaresi altına girmek mecburiyetinde kalmışlardır.
Kuman-Kıpçaklar kimdir?
Batı Göktürklerini oluşturan topluluklardan biri olan Kıpçaklar, İrtiş boylarında oturan ve Çiklerin devamı olan Kimeklerden X. asırda İşim-Tobol vadilerinde yerleşen bir kol idi.
Kuman-Kıpçaklar Avrupa’da ilk olarak ne zaman boy göstermişlerdir?
Moğol istilasına kadar Karadeniz bozkırlarına yani Deşt-i Kıpçak Bölgesi’ne hâkim olan KumanKıpçaklar, ilk defa 1030–1050 yılları arasında Doğu Avrupa’da görülmüşlerdir.
D. Rassovsky’ye göre; Rus, Bulgar, Alan, Burtas, Hazar ve Ulahların Kuman tabiiyetinde yaşadıkları bu devirde Kuman-Kıpçak ülkesi kaç kısımdan oluşmaktadır?
D. Rassovsky’ye göre; Rus, Bulgar, Alan, Burtas, Hazar ve Ulahların Kuman tabiiyetinde yaşadıkları bu devirde Kuman-Kıpçak ülkesi 5 kısım halinde idi: Orta Asya, Yayık-İtil, Don-Donetz, Aşağı Dnyeper, Tuna. Buralarda Kuman-Kıpçaklar, her biri kendi başbuğlarının idaresinde olmak üzere ayrı bölükler olarak yaşıyorlardı.
Kuman-Kıpçakların 11. Asırdan sonra akıbetleri ne olmuştur?
Kuman-Kıpçaklar, 1091’de Edirne yakınındaki
Lebunium savaşında Bizans’ın müttefiki olarak Peçenekleri hezimete uğrattılar. 1091’de Macaristan’a, 1092’de Lehistan’a girdiler, 1093’de tekrar Bizans topraklarında göründüler. 1093-1094’de Rus bölgelerine akınlara devam ettiler. 1096 yılında Kiev civarını yağmaladılar. 1103’de birleşik knez orduları karşısında tutunamayan Kumanlardan bir grup Macaristan’a geldi. Dnyeper Kumanları 1184 yılında birleşik Rus kuvvetleri karşısında mağlup olarak, çok sayıda kayıp verdiler. Don ve Kuban havalisindeki Kumanlar Gürcüler ile münasebet tesis ederek, Kafkasya’ya geçtiler, Selçuklulara karşı Gürcülere yardım ettiler. XIII. asırda Deşt-i Kıpçak’ta güç kaybeden Kumanlar Harzemşahlarla irtibata geçerek, ordularında görev aldılar. 1223 yılında Moğollarla yapılan Kalka Savaşı’nda hezimete uğrayan Kumanlar iyice dağıldılar, Deşt-i Kıpçak bozkırlarında hâkimiyetlerini tamamen kaybettiler ve bölgelerini Altınordu’ya terkederek İtil Bulgar ülkesine sığındılar. Sınırları OkaSura nehirleri boyuna yani İtil Bulgarları hududuna kadar uzanmıştır. Bu geniş coğrafyada bir buçuk asırdan fazla hüküm süren Kuman-Kıpçaklar, Rus, Bizans devletleri ile çeşitli Balkan ve Avrupa topluluklarının, Peçenek ve Uz gibi çeşitli Türk boylarının, Mısır coğrafyasının tarihinde derin izler bırakmışlardır. XIII. asrın başlarından itibaren iktisadi sıkıntılar başta çeşitli sebeplerle Kuman-Kıpçaklar çocuklarını başka ülkelere göndermişlerdir. Mısır’da kurulan Eyyubî Devleti’nin asker ihtiyacı Deşt-i Kıpçak ve Kafkaslardan getirtilen bu insan gücünden karşılanmağa başlanmıştır.
Codex Cumanicus nedir?
1303 senesinde İtalya tüccar ve misyoner birisince Kırım’da kaleme alınan, içerisinde iki bin beş yüz Kuman-Kıpçakça kelime ile İncil’den tercümeler ve Katolik ilahiler bulunan Latince, Farsça, Kuman-Kıpçakça sözlüktür. Kuman-Kıpçakların dilinden de öğeler barındıran kalan eşsiz bir eserdir.
Hunlar'ın batı kanadı reisi kimdir ?
Uldız
Doğu Romalılar'a doğan güneşi göstererek "güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar her yeri fethederim" diyen hükümdar kimdir ?
Uldız
Tarihte Anatolius Barışı diye bilinen en ağır şartlar taşıyan antlaşma hangi Hun hükümdarı döneminde imzalanmıştır ?
Atilla
Roma senatörü Avvienus'un başkanlığında, Roma Valisi Trigetius ve Papa I. Leo'nun da içinde bulunduğu bir elçilik heyeti hangi Hun hükümdarına gönderilmiştir ?
Atilla
Atilla'nın oğlu olan İrnek'e bağlı olan Hunlar, gelecekte Ogurlarla beraber hangi milletin oluşmasında temel unsur olmuşlardır ?
Bulgarlar
Hunlar'dan sonra Avrupa'yı sarsan Frank ve Bizans İmparatorlukları arasında Hun mirası ve birikimi üzerine güçlü bir devlet kuran Türk grubu hangisidir ?
Avarlar
Avarlar'ın 582'lerde stratejik Belgrad ve Sirmium ( Eszek) gibi mühim Bizans sınır şehir-kalelerini ele geçirmesiyle neyi elde etmişlerdir ?
Balkan yolunun tamamen Avarlara açılmasını
Sabarlar, 557 yılında hangi devletten yedikleri ağır darbe ile tamamen dağılmışlardır ?
Avarlar
Savaşçılığı, idareciliği ile meşhur Türk Kraliçesi "Boarık" hangi topluluğun 100.000 kişilik ordusunu kumanda etmiştir ?
Sabarlar
Hazarlar, hangi devlete tabî olarak onların batı kolunu teşkil etmişlerdir ?
Göktürkler
Hazarlar'ın Bizans ile tesis ettikleri işbirliği ve izledikleri siyaset ile faaliyetleri hangi devletin güç kaybetmesine ve yıkıl sürecine girmesine sebep olmuştur ?
Sasani
Hazarlar hangi devletin yıkılması sonucunda tam bağımsız hale gelmiştir ?
Göktürk Devleti
Hazarlar 1229 yılında kimler tarafından istila edilmiştir ?
Moğollar
Hazarlar esas ve uzun süre hangi dine bağlı kalmışlarıdır ?
Gök Tanrı
Büyük Bulgar Devleti'nin kurucusu kimdir ?
Kubrat Han
Bizans kaynaklarında Bulgaria Devleti diye zikredilen batılı tarihçilerin I. Bulgar Krallığı dediği devletin ilk hükümdarı kimdir ?
Asparuh
Tuna Bulgarları en parlak dönemi kimin zamanında yaşamıştır ?
Omurtag
İbn-i Fadlan'ın elçilik görevi ile çıktığı yolculuğunda hangi ülkeden gördüklerini anlatan seyahatnamesi Türk Tarihi için önemli bir kaynak olmuştur ?
İtil Bulgar Ülkesi
Kaşgarlı Mahmud hangi topluluğu 22 oğuz boyundan 19. olarak değerlendirmiştir ?
Peçenekler
Peçenekler'ın, Ruslar'ın Karadeniz'e inmelerine mani olması en çok hangi devletin işine yaramıştır ?
Bizans