Orta Asya Türk Tarihi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Türk Tarihinin İlk Dönemleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Mevcut kaynaklara göre Türk Tarihi ne zaman başlamaktadır?
Mevcut kaynaklara ve bilgilere göre Türk Tarihi devlet olarak Asya Hunları ile başlamaktadır.
Türk devletlerinin kuruluş sahalarını teşkil eden yerler nerelerdir?
İlkçağlardan beri Altaylar-Sayan Dağları’nın güneybatı bölgesinde yaşayan ve brakisefal savaşçı beyaz ırktan olan Türk soyu, çeşitli sebeplerle gerek milattan önce gerekse milattan sonra değişik bölgelere yayılmışladır. Bu göçler neticesinde Orta Asya (Türkistan) başta olmak üzere Karadeniz’in kuzeyi, Doğu Avrupa, Kafkaslar, İran, Anadolu gibi değişik coğrafyalar Türk devletlerinin kuruluş sahalarını teşkil etmiştir.
Türk Tarihi için en önemli bilgi kaynağı durumunda olan kaynaklar nelerdir? Bu kaynaklar Türkler hakkında ne tür bilgiler verir?
Türk Tarihi için en önemli bilgi kaynağı durumunda olan Çin Kaynakları, özellikle Hanedan tarihleri Hun, Gök-Türk, Uygur gibi devletlerle, büyüklüküçüklü Türk boyları hakkında bilgi vermektedirler. Menşeleri, devlet kurmaları, Çin ile olan münasebetleri, teşkilatları, sosyal hayatları, hükümdarlarının unvanları, ekonomik yapıları, günlük yaşamları, örf ve âdetleri vs. hakkında malumatlar yer almaktadır. Bunlar
Türkistan’daki Türk tarihinin aydınlatılması için eldeki en kıymetli yazılı kaynaklardır. Türk Tarihinin bir başka cephesini teşkil eden Doğu Avrupa Coğrafyası ve burada kurulan Türk devletleri için temel bilgiler Latin ve Bizans kaynaklarında bulunmaktadır. Bu kaynaklarda Türkistan’daki ana yurttan göç ederek gelen ve Karadeniz’in kuzeyi ile Doğu Avrupa’da devletler kuran
Hun, Sabar, Avar, Hazar, Peçenek, Bulgar, Ogur, KumanKıpçaklarının tarih ve kültürleri hakkında kayıtlar yer almaktadır. Ayrıca Rus yıllıkları ile Arap tarih ve coğrafya kitaplarında da Türk tarihi açısından mühim bilgiler yer almaktadır.
Türk kelimesine ilk defa ne zaman rastlanılmaktadır?
Türk kelimesi ilk defa Asya Hun Hükümdarı Motun’un mensup olduğu ailenin isminde (Tu-ku=Türk) karşımıza çıksa da, aynı soydan gelen ve aynı dili konuşan toplulukların genel adı ve devlet ismi olarak ilk defa Göktürkler tarafından kullanılmıştır. İsim tarihi süreçte: Törük=Türük=Türk şeklini almıştır. Ayrıca Türük- Türk adının türeme, türeyiş, doğuş, yaratılışla alakalı olduğu milli kaynaklarda belirtilmiştir. Türk, türemiş, türetilmiş, doğmuş, yaratık insan gibi anlamları da almıştır. Türk kelimesi ilk defa Çin Yıllığı’nda Tu-Küe, Batı’da VI.yy Bizans Tarihçisi Agatias’ın eserinde Turkoi, Cahiliye devri Arap Şairi Nâbigat’us-Zubyan’nin divânında Etrak, Fars kaynaklarında Tur veya Turan, Hint metinlerinde Turukha yahut Turuşka, Rus yıllıklarında ise Tork-Tork şekillerinde kullanılmıştır. Ayrıca İslam kaynaklarında Oğuzlara Türk kimliklerinden dolayı Türkmen denilmiştir
Türk kelimesi hangi anlamlara gelmektedir?
Miğfer, terkedilmiş, olgunluk çağı, deniz kıyısında oturan adam, cezp etmek, türemiş, töreli, sert, kâmil insan gibi türlü mânâlar verilen Türk isminin; günümüzde cins isim olarak “güç-kuvvet”, sıfat hâlinde ise “güçlükuvvetli” mânâsına geldiği kabul edilmiştir.
Türkiye kelimesi ilk kez nerelerde kullanılmıştır?
Turkhia, Turkia şeklinde Türkiye tabiri ilk defa Bizans kaynağı Menandros’ta görülmüştür. VI. asırda Orta Asya, IX-X. asırlarda İtil’den Orta Avrupa’ya kadar olan saha Türkiye olarak adlandırılmıştır. XIII. asırda Mısır ve Suriye’ye, XII. asırdan itibaren ise Anadolu’ya Türkiye denilmiştir.
Türklerin anavatanı neresidir?
Yafes’ten türediği düşünülen, beyaz ırka mensup olan ve Europid denilen grubun Turand tipindeki breakisefal savaşçı Türk soyunun anavatanı; Altay Dağlarının kuzeyi ile Sayan Dağları’nın güney-batısı arasındaki bölge, Baykal Gölü’nün güney-batısına düşen Yenisey-Orkun sahası yani Kutsal Ötüken toprakları olmuştur.
Türk tarihi ne zaman ve nerede başlar?
Türkler için tarih nerede, ne zaman başlar sorusuna net cevap vermek zor olsa da, son yarım yüzyılda yapılan araştırmalar M.Ö III binli yıllara kadar Türk varlığını geriye götürebilmiştir. Fakat ilk Türk devletinin hangisi olduğu açısından mesele halen çözülememiştir. İskitler (Sakalar) ve Çin’de kurulan Chou devletlerinin kimliği netlik kazanıncaya kadar Türk Devlet tarihini Çinlilerin Hiung-nu dedikleri Hunlar ile başlatmak gerekir. Eski Çin tarihçileri XIV – IV asırlar arasında bazen büyümüş bazen parçalanıp küçülmüş bir Hun Devleti’nin varlığından söz ederlerse de, bu dönemi aydınlatacak tarihi belge bulunamamıştır. Sadece M.Ö 822 yılında Hunların Çin’e yaptıkları saldırıyı ve Çin zaferini anlatan bir şiire rastlanılmıştır. Hsiung-nu, Hiung-nu denilen Hunların menşei konusunda tarihçiler başta olmak üzere Batılı ve Doğulu araştırmacılar tarafından çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Geldiğimiz noktada kaynaklarda verilen bilgiler, dil yadigârları, arkeolojik ve antropolojik veriler ve Göktürklere uzanan tarihi süreç ışığında Hunların Türk olduğu ortaya konulmuştur.
İlk Türk devletleri kimler tarafından kurulmuştur?
Çin’in kuzeyinde, Orhun ve Selenga ırmaklarının kaynak havzası olan kutsal Ötüken bölgesinde bulunan ve tarihte bilinen ilk Türk devletini kuran Asya Hunları, M.Ö 318 yılında devletlerarası arenada gözükmeye ve rol oynamaya başladı.
Hunların ilk dönemlerinde komşu oldukları devletler hangileridir?
Hunların ilk döneminde etraflarında devlet olarak güney-batıda Yüeçiler, doğuda Tung-hular, güneyde ise Çin bulunmaktaydı.
Mete’nin Hun tahtına çıkışı nasıl gerçekleşmiştir?
Yüeçi esaretinden kurtulan Mete ordunun sorumluluğunu üstlenmiş, Hun sarayında üstü örtülü otorite ve hâkimiyet tesis etmeye başladı. Rütbeli rütbesiz askerlerin de tam güven ve itaatini sağlamak için orduyu barış zamanlarında savaşa hazırlayan sürek avlarını fırsat bildi. Mete, hedefe giderken ıslık çalan bir ok imal etti. Ucuna delik açılmış bir kemik takılarak yapılan ok atıldığında ıslığı andıran ses çıkarırdı. Atlı–okçu birliğinin eğitimi esnasında kendisi bu oku nereye atarsa, herkesin hep birlikte oraya atmaları gerektiğini emretti. Bizzat Mete, ıslık çalan okunu değerli atlarının birinin vücuduna attı ve bu anda maiyetinden okunu atmaya cesaret edemeyenleri cezalandırdı. O, kısa bir süre sonra oku ile kıymetli cariyelerinden birini vurdu. Bu defada maiyetinden bazıları bu durum karşısında donup kaldılar ve oklarını atmaya cesaret edemediler. Bunlar da Mete tarafından çok sert şekilde cezalandırıldı. Bir süre sonra Mete, av sırasında ıslık çalan oku ile kendi değerli atını vurduğu zaman, maiyeti istisnasız hep birlikte aynı hedefe ok attı. Bu durum üzerine Mete, maiyetine tamamen güvenebileceğini öğrendi. Sonra o, babası ile ava gitti, Hun hükümdarı olan babasına ıslık çalan okunu attı. Bütün maiyeti de aynı istikamete nişan aldı ve böylece Hun Hükümdarı (Tanhusu) Teoman öldürüldü, Mete Hun tahtına çıktı (M.Ö. 209).
Mete döneminde Hun devletinin sınırları nerelere kadar uzanmıştır?
Mete ile birlikte Hun Devleti otoritesini Orta Asya coğrafyasına kabul ettirmeye başladı. 174 yılında ölen Mete, kısa sürede devletini emperyal güç haline getirip ülkenin sınırlarını doğuda Kore’ye, kuzeyde Baykal gölüne ve Ob, İritiş, İşim nehirlerine, batıda Aral Gölü’ne, güneyde Çin’deki Wei Irmağı, Tibet Yaylası, Karakurum dağları hattına kadar genişletti.
Hun devletinin ikiye ayrılması hangi olay ile gerçekleşmiştir?
Tanhu Ho-han-yeh vezirinin de telkinleri ile Çin hâkimiyetine girerek, bu güç mali durumdan kurtulmak istedi. Ho-han-yeh’in bu teklifi Hun Devlet Meclisi’nde sert tartışmaların yapılmasına yol açtı. Bir nevi Hunlar; her şartta istiklali savunanlarla, tek kurtuluş çaresi olarak istiklalden vazgeçip, mali bakımdan kurtuluş için Çin tâbiliğini görenler olarak ikiye ayrıldı. Meclisteki tartışmalardan sonra kurtuluşu Çin’e bağlanmakta gören Ho-han-yeh ile onun hükümdarlığını tanımayan, Çin tahakkümünü reddeden ve Kuzey Moğolistan’da kendine bağlı kuvvetleri takviye eden bağımsızlık taraftarı Çi-çi arasında uzun bir taht mücadelesi başladı. Çi-Çi kardeşini mağlup ederek Orhon Nehri civarındaki başkenti ele geçirdi. Bunun sonucunda Hun devleti ikiye ayrıldı (M.Ö 54)
Batı Hunların yıkılışı nasıl gerçekleşmiştir?
Çi-çi’nin liderliğindeki Batı Hun Devleti ise ÇuTalas havzasında etrafı surlarla çevrili yeni bir başkent kurarak M.Ö 36 yılına kadar bağımsızlığını muhafaza etti. Ho-han-yeh kendisine bağlı kütlelerle Çin’in kuzey batı sınır bölgesine çekildi. Çi-çi Tanhu ise Gobi’nin kuzeyinde Orhun Selenga bölgesindeki bağımsız devletini güçlendirmek, iktisadî imkânlarını artırmak ve hâkimiyetini batıya doğru yaymak gayesiyle M.Ö 51’de harekete geçti. Tanrı Dağlarının kuzeyi – Issık Göl havalesindeki Wusunları yenip etki alanını Aral Gölüne kadar genişletti. Fakat Çin İmparatorluğu’nun Wusunları ve Kangkü Devleti’ni kendi yanına alıp harekete geçmesiyle Çi-çi’nin hâkimiyeti sona erdi. Hun başkenti Çin ordusu tarafından tamamen tahrip edildi. Başkentte ibretlik bir müdafaa yapılarak sokaklarda kanlı savaşlar verildi. Hun sarayında oda oda çarpışıldı ve Çi-çi, yanında oğlu ve hatunu da dâhil saray mensuplarından bir grupla göğüs göğüse vuruşup hayatını feda etti (M.Ö. 36). Böylece bağımsız Batı Hun Devleti sona erdi.
Hun devletinin yıkılışı nasıl olmuştur?
Türkistan sahasında M.S 18–46 yılları arasında güçlü devlet adamı Yü Tanhu, Hunlara yeniden bağımsızlık kazandırıp eski günleri andıran siyasi kuvvet elde ettiyse de bu durum da uzun sürmedi. Yü’nün ölümünden sonra oğlu Pu ile yeğeni Pi arasında çıkan taht kavgaları Hunları tekrar kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayırdı. Güney Hun Devleti Çin’e bağımlı kalarak Çin’in tayin ettiği Hanlar tarafından idare edildi. Kuzey Hun Devleti ise çevresindeki diğer kavimler mücadele ederek istiklalini korumaya çalıştı. Bağımsız bir siyaset takip edemeyen Güney Hun Devleti, Çin ile çevresindeki diğer kavimlere karşı mücadele eden bağımsız Kuzey Hun Devleti arasında tampon görevi yaptı. Kuzey Hun Devleti’nin siyasi varlığı, Wuhuan ve Siyenpilerin devamlı baskısı sonucunda Miladi 2. asırda sona erdi. Hun boyları Moğolistan’ı boşaltmak mecburiyetinde kaldı ve batıya çekilerek Kazak bozkırlarında yaşayan soydaşlarına katıldı. Çin hâkimiyeti altında yaşayan ve iç karşılıklar içerisinde bulunan Güney Hun Devleti ise 216 yılında Çin’in topraklarını işgal etmesiyle nihayet buldu. Bazı kudretli Hun boyları küçük Hun devletleri kurarak varlıklarını V. asrın ilk yarısına kadar sürdürdüler. Netice olarak kendisinden sonra kurulan Türk devletlerine teşkilat, zihniyet açısından temel teşkil eden ve tespit edilen ilk Türk devletini kuran Asya Hunları; Çin yıkıcı politikaları başta olmak üzere siyasi, askerî, iktisadî, kültürel, coğrafi, iklim ve tabii afetler gibi birçok sebepten tarihe karıştı.
Ak Hun devletinin tarih sahnesine çıkışı nasıl olmuştur?
Eftalitler diye de bilinen Ak Hunların bu isim altında tarih sahnesine çıkışları Juan-Juanlara bağlı olarak yaşayan ve Asya Hunlarının bakiyesi olan Uar ve Hun boylarının Altay dağları havalisinden hareket ederek Güney Kazakistan bozkırlarına gelmeleriyle alakalı olmuştu.
Ak Hunların hakimiyet alanları nerelerdir?
Ak Hunlar, Çu, Seyhun, Semerkand havalisine, akabinde de Hazar Denizi’nin güneyine hâkim oldular.
Tabgaçlar kimdir, ne zaman, nerede ve kim tarafından kurulmuştur?
Kuzey Çin sahasında yer alan Hun-Türk şehir devletleri bulunduğu sırada etrafta başka siyasi teşekküller de kendini gösterdi. Bunlardan birisi Tabgaç dediğimiz, Çin yıllıklarında ise T’o-ba diye geçen Kuzey-batı Çin’deki devletti. Tabgaçlar, Hunlarla Göktürkler arasında bir geçişti. Tabgaçlar uzun müddet soy bakımından münakaşa mevzuu olsa da bu gün Türk asıllı oldukları görüşü genel olarak kabul edilmektedir. Bu büyük devlet IV. asır sonlarına doğru Kouei adında bir Türk başbuğu tarafından 385 yılında kurulmuştur. Önceleri küçük oymaklar halinde kendi reislerine tabi yaşayan boyları Kouei derleyip toplamış, tek idare altında birleştirmiştir.
Tabgaçların en parlak devri kimin hükümdarlık dönemine rastlar?
Tao devri Tabgaçların en parlak zamanıdır.
Göktürkler kimdir?
Göktürk Devleti, VI. ve VIII. yüzyıllar arasında Mançurya’dan Karadeniz’e kadar uzanan geniş coğrafyada hüküm sürmüş bir Türk devletidir. Göktürklerin menşei Hunlara dayanmaktadır ve soyadları Aşina’dır. Göktürklerin menşeinin Hunlara bağlanması konusunda Çin yıllıklarında iki değişik kayıt bulunmaktadır. Birinci kayıtta “Hunların başka bir soyu”, ikinci kayıtta Suo ülkesinde yani “Hunların kuzeyinde bulunma” yer almaktadır. Çin kaynaklarında Göktürklerin menşei ile ilgili kayıtlarda “kurttan türeme” ve “Suo ülkesinden çıkma” olarak özetleyebileceğimiz efsanevi rivayetler de mevcuttur.
I. Göktürk devleti kim tarafından ve nasıl kurulmuştur?
Göktürklerin ilk dönemlerinde başında bulunan Bumin, 546 yılında Juan-Juanlara karşı isyan eden Tölesleri mağlup ederek, nüfus ve asker bakımından gücünü arttırdı. Artık kendisini tâbi oldukları Juan-Juan hükümdarı ile denk gördüğünden, Juan-Juan Hükümdarı A-na-kui’nin kızını istedi. A-na-kui bunu reddetti. Bunun üzerine Bumin 552 yılında ani bir baskın düzenleyerek Juan-Juanları bozguna uğrattı. Bu zafer sonrasında İl Kağan unvanını alan Bumin, Ötüken merkezli Göktürk Devleti’ni resmen kurdu.
I. Göktürk devletinin ikiye ayrılması nasıl gerçekleşmiştir?
Kara Kağan’dan sonra tahta oturan Mukan Kağan ölmeden önce kardeşi Taspar’ın kağan olmasını vasiyet etmişti. Ağabeyinin bu iyiliğini unutmayan Taspar Kağan da ölmeden önce Mukan Kağan’ın oğlu Ta-lopien’in tahta geçmesi vasiyetinde bulundu. Ancak Ta-lo-pien’in annesinin Türk olmaması sebebiyle meclis Kağanlığı onaylamadı ve müzakereler sonucunda Kara Kağan’ın oğlu İşbara’nın tahta çıkması kabul edildi (581). Bu durumu kabullenemeyen Ta-lo-pien ise Apa Kağan unvanını alarak kuzey bölgelerine çekilmek zorunda kaldı. Apa Kağan, destek almak için Çin ile diplomatik temaslar kurarak hediyeler gönderdi. Bu sırada Çin entrikaları sonucu İstemi Yabgu’nun oğlu Tardu Kağan ile İşbara Kağan’ın arası açıldı. Çin’de ise yeni bir hanedan ortaya çıktı. Chou hanedanının yerine kurulan Sui hanedanı 350 yıl sonra Kuzey ile Güney Çin’i birleştirmeyi başardı. Bu süreçte Göktürkler parçalanırken, Çin birleşiyordu. Çin bölünmeyi körüklemek için Tardu’ya elçi göndererek ona bağımsızlık ve hükümdarlık sembolü olan “kurt başlı sancak” sundu. Bu olay sonrasında Tardu ile İşbara arasındaki ilişkiler daha da gerildi. Buna Moğol kabilelerinin isyanları da katılınca Göktürk Devleti 582 yılında resmen ikiye ayrıldı. 582 yılına kadar Göktürk Devleti’nin doğu ve batı kanatları merkezi devletin bir parçası olduğu halde, bu tarihten sonra devletten koptu ve Doğu Göktürk, Batı Göktürk adında iki yeni devlet teşkil edildi.
Doğu ve Batı Göktürklerin tarih sahnesine çıkışları nasıl olmuştur?
582 yılına kadar Göktürk Devleti’nin doğu ve batı kanatları merkezi devletin bir parçası olduğu halde, bu tarihten sonra devletten koptu ve Doğu Göktürk, Batı Göktürk adında iki yeni devlet teşkil edildi.
İkiye ayrılan Göktürkleri kim yeniden birleştirmiştir?
Batı Göktürk Kağanı Tardu, Bilge Kağan unvanıyla Doğu ve Batı Göktürkleri belirli bir süre tekrar birleştirmeyi başardı.
Doğu Göktürkler tarih sahnesinden ne zaman ve nasıl silinmişlerdir?
Şi-pi Kağan, 619 yılında Çin’e karşı büyük bir akın düzenlediği esnada aniden öldükten sonra oğlu Shihpo-pi’nin yaşı küçük olduğundan, Türk töresi gereği kardeşi İlteber Şad, Ch’u-lo Kağan unvanıyla Göktürklerin başına geçti. Ağabeyinin siyasetini devam ettiren Ch’u-lo Kağan, 621 yılında Çin’e karşı büyük bir sefere çıkacağı sırada, Çinliler tarafından zehirlenerek öldürüldü. Yerine kardeşi İl Kağan unvanıyla tahta çıktı ve 630 yılına kadar hüküm sürdü. İl Kağan, teslim aldığı devlet ve ordunun gücünü hükümdarlığı süresince muhafaza etmeye çalıştı. 627 yılından itibaren Göktürklerin başından felaket eksilmedi. Göktürkler doğal afetler ve boyların isyanı ile sarsıldı. Kara kış Göktürklerin bütün hayvanlarını telef etmişti. İl Kağan malî darboğazdan boylara yeni vergiler yükleyerek çıkmak istedi. Sir Tarduşlar, Uygurlar, Bayırkular ve daha birçok boy hep birlikte ayaklandılar. Göktürk ülkesi perişan durumda olmasına rağmen, İl Kağan 628 yılında Çin’e bir sefer yaptı. Belki de Çin’i yağmalayarak bu sıkıntıları aşmak istedi. İsyancı boylar ve Çin karşısında zor durumda kalan İl Kağan, 630 yılında ağır bir mağlubiyet alarak, Demir Dağı’na kaçmak zorunda kaldı. K’i-min Kağan’ın üvey kardeşi İşbara’ya sığındı ise de Çinlilere teslim edildi. Bu hadise ile birlikte Doğu Göktürk Devleti sona ermiş oldu (630).
Batı Göktürkler fetret devrine nasıl ve ne zaman girmişlerdir, fetret devri kaç yıl sürmüştür?
552 yılında Bumin Kağan’ın gayretleri ile kurulup kısa zamanda emperyal güç bir halinde gelişen Göktürkler bir müddet sonra zaaf alameti göstermeye başladı. Önce ikiye ayrıldılar ve bunlar teker teker Çin hâkimiyetini kabule mecbur oldular. 649 yılında Doğu Göktürkleri, 659’da Batı Göktürkleri tam olarak Çin boyunduruğuna girdi. 630’dan itibaren Türk tarihinde misli az görülen bir zillet yani esaret devri başladı. Çinliler Göktürk ülkesini altı idari bölgeye ayırdı. 630 senesinden 681 senesine kadar geçen süre (51 yıl) fetret devri olarak anılmaktadır.
Göktürklerin Çin esaretine düşmelerinin sebepleri nelerdir?
Göktürklerin Çin esaretine düşmeleri üç ana sebebe bağlandı. Bu sebepler söyle sıralanabilir; Göktürklerin Çin esaretine düşmeleri üç ana sebebe bağlandı. Bu sebepler söyle sıralanabilir;
• Türk devlet adamlarının kabiliyetsizlikleri (bilge, cesur olmayışları),
• Dış tesirler yani Çin entrikaları,
• Türk insanının hükümdarlarına itaatsizliği.
II. Göktürk devleti nasıl kurulmuştur?
679 yılındaki ayaklanmadan sonra 681 yılında Göktürkler tekrar ayaklandı. Bu sefer İl Kağan’ın amca oğullarından, Aşina Fu-ni-en Kağan seçildi. Fakat Çin ile yapılan savaşta yenilmeleri üzerine o ve birlikte ayaklanmaya katılan elli dört arkadaşı idam edildi. 681 yılından itibaren Kutlug ve arkadaşları Göktürkleri Çin tahakkümünden kurtulmak için nihai mücadeleyi başlattı. Kutlug, bir süredir bağımsızlık mücadelesi veren halkı toparlayarak Çogay-kuzı dağına çıktı. Kutlug’u takip edenler beşbin kişiden fazla idi. Çin’den kaçıp gelen Tonyukuk da isyana katılarak Kutlug’un en büyük yardımcısı oldu. Çin eyaletlerine baskınlar şeklinde başlayan mücadelenin ve Ötüken’de Oğuzların yenilmesi sonunda II. Göktürk Devleti kuruldu. Kutlug, Kağan ilan edildi (682).
II. Göktürk devletinin kurucusu kimdir?
Kutlug, istiklal mücadelelerinin sonunda tesis edilen devletin, “devleti derleyen, toparlayan” manasına gelen “İlteriş” unvanıyla kurucu Kağan’ı oldu.
Bilge Kağan, Kül Tegin ve Tonyukuk’un II. Göktürkler için önemi nedir?
Bilge Kağan, Kül Tegin ve Tonyukuk ile birlikte Göktürkleri yok olmanın eşiğinden kurtarmıştır. Üç isimden günümüze Türk tarihini şaheserlerinden Orhun Abideleri kalmıştır.
II. Göktürk devletinin nasıl ve ne zaman yıkılmıştır?
Bilge’den sonra Göktürk tahtına çıkan kağanların kifayetsizliği, Çin faktörünün de eklenmesiyle kısa zamanda devleti zaafa uğratarak iç savaşa sürükledi. 744’te Karluk, Uygur ve Basmılların Kağan Ozmış’la olan mücadeleleri galibiyetleriyle sona erdi. Müttefikler Ozmış’un başını keserek Çin İmparatoru’na gönderdiler. Durum böyle iken koalisyona dâhil olan boyların aralarında anlaşamadıkları görüldü. Uygurlar, Karluklarla birlikte Basmıllara karşı cephe alarak Basmıl başbuğunu öldürdüler. Bunun yerine Uygur Başbuğu Kağan oldu. Bilge Kül Kağan 745’de Uygur Devleti’ni tesis etti. Böylece 745’de Göktürk Devleti tarihe karıştı.
Eski Türklerde hükümdarlık alametleri nelerdir?
Eski Türklerde bazı hükümdarlık alametleri bulunuyordu. Bunlar Altun Otağ, örgin (taht), tuğ (kurt başlı sancak), davul ve yay idi.
Kut nedir?
Göktürklerde siyasi iktidar ilâhî menşeliydi ve “Kut” tabiri ile ifade ediliyordu. Kut’un Tanrı tarafından verildiğine ve kağan vazifesini gereği gibi yapmadığı takdirde geri alındığına inanılıyordu.
Toy nedir ve nasıl işler?
Türklerde siyasî, askerî, iktisadî ve kültürel bütün meselelerin görüşülüp, karara bağlandığı bir devlet meclisi bulunmakta ve bu meclis “toy” olarak adlandırılmaktaydı. Meclis üyelerine de “toygun” denilmekteydi. Hükümdar meclisin tabiî başkanıydı. Kağan olamadığı zamanlarda meclise “aygucı” veya “üge” olarak anılan başbakanlar başkanlık etmekteydi.
Göktürklerde hükümet mekanizması nasıldır?
Devlet işlerini görmek amacıyla meclisten ayrı bir kurul olarak hükümet görev yapmaktaydı. Hükümet Orhun Abidelerinde “ayukı” sözüyle ifade edilmekteydi. Hükümet, altısı dış işleri, üçü de iç işleri ile ilgilenen dokuz bakandan meydana gelmekteydi. Buyruk adı verilen bakanların başında bir nevi sadrazamın, başbakanın karşılığı olan “aygucı’’ bulunurdu. Aygucılar hükümdar adına ordu komutanlığı yapan, diplomatik ilişkileri yürüten, geniş yetki ve sorumluluk sahibiydiler. Bakanlar dışında yirmi sekiz tane yüksek rütbeli görevli vardı. Bunlardan rütbe sırasına göre Yabgu, Şad, Tegin, Tudun, İlteber vs. gibi unvanlar kullanan görevlilerdi.
Göktürklerin yönetim biçimi nedir?
Göktürk devleti doğu-batı olarak ayırabileceğimiz ikili teşkilat ile yönetiliyordu. Doğuda Kağan hüküm sürerken, batıda -genellikle kardeşi- Yabgu unvanıyla görev yapıyordu. Yabgu icraatında serbestti. Ancak iç ve dış bütün icraatlarını kağan adına yapmaktaydı ve ülkenin tümünü ilgilendiren meselelerde merkeze danışmadan hareket edemezdi.
Göktürklerin toplum yapısı nasıldır?
Göktürklerde aile (oguş) sosyal hayatın en küçük birimini oluşturuyordu. Ailelerin birleşmesiyle Urug (aileler birliği?), Urugların birleşmesiyle de Boylar meydana geliyordu. Boyların başında boy beyleri bulunuyordu. Boylar bir araya gelerek Bodun’u oluşturuyordu. Bodun bağımsız veya bir “il”e bağlı olabilirdi ve Bodun’un başında topraklarının genişliğine göre Yabgu, Şad vb. unvanlı yöneticiler bulunurdu. Göktürklerde devlet “il” olarak adlandırılıyordu.
Göktürklerin temel geçim kaynakları nelerdir?
Çin kaynaklarında su ile sebzeyi çevreden tedarik ettikleri ve hayvancılık ve avcılıkla geçindikleri belirtilmektedir. Göktürklerin besledikleri hayvanların en önemlileri at ile koyundur. Türkler, Çin’e başta at olmak üzere canlı hayvan, konserve et, deri gibi hayvanî ürünler satmış, karşılığında hububat ve ipek almışlardı. Göktürklerin başlıca geçim kaynağı hayvancılık olmakla birlikte, tarım ile de uğraştıkları ve her ailenin kendilerine ait ekip biçtiği, suladığı arazisinin bulunduğu, maden işledikleri bilinmektedir. Tarım ve hayvancılığın dışında Göktürklerin bir diğer geçim kaynağı madenciliktir.
Göktürklerde hukuki meseleler nasıl çözülürdü?
Göktürkler hukukî meseleleri Türk töresine göre çözümlüyorlardı. Töre, kanun manasına gelmektedir ve kaynağını Türk gelenekleri oluşturmaktadır.
Türk töresinde ne gibi yaptırımlar bulunmaktadır?
Türk töresi ağır cezalar içermektedir. Türk töresine göre, adam öldüren, evli bir kadınla zina yapan, hırsızlık yapan ve atların koşum takımlarını çalanlar idam ediliyordu. Genç kızları aldatanlar ağır bir tazminat ödüyor ve o kızla evlenmek zorunda bırakılıyordu. Adam yaralayanlar yaranın ağırlığına göre tazminat ödemek zorunda kalıyordu. At veya diğer malları çalanlar, çaldıkları malın on katını ödemeye mahkum ediliyordu. Hafif suçlarda on günü aşmamak kaydıyla hapis cezası uygulanıyordu. Vatana ihanet edenler ve askerlikten kaçanlar ise doğrudan idam ediliyordu.
İslam öncesi Türk tarihi açısından Çin kaynakları hangi konularda bilgi sunmaktadır?
Türk Tarihi için en önemli bilgi kaynağı durumunda olan Çin Kaynakları, özellikle Hanedan tarihleri Hun, Gök-Türk, Uygur gibi devletlerle, büyüklü-küçüklü Türk boyları hakkında bilgi vermektedirler. Menşeleri, devlet kurmaları, Çin ile olan münasebetleri, teşkilatları, sosyal hayatları, hükümdarlarının unvanları, ekonomik yapıları, günlük yaşamları, örf ve âdetleri vs. hakkında malumatlar yer almaktadır. Bunlar Türkistan’daki Türk tarihinin aydınlatılması için eldeki en kıymetli yazılı kaynaklardır.
"Türk" adının kökenine ilişkin Kaşgarlı Mahmud'un görüşü nedir?
Kaşgarlı Mahmud, ‘‘Türk Nuh’un oğlunun adıdır. Tanrı tarafından bu ad Nuh’un oğlu Türk’ün evlatlarına verilmiştir’’ diye yazmıştır.
Hun imparatoru Mete'nin Çin'i yenmiş olmasına rağmen ilhak etmeyerek vergiye bağlamakla yetinmesinin sebebi nedir?
Psikolojik olarak ezdiği İmparatoru teslim almak, Çin ordusunu tamamen yok ederek Çin’i ele geçirmek mümkün iken, kalabalık ve geniş Çin ülkesinde Türk kavminin kimliklerini kaybederek Çinlileşmesi endişesini taşıyan Mete, Çin’i ezmeyi ve tahakküm altına almayı yeterli bulmuştur. Bu seferden sonra M.Ö 197 bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmayla Mete Çin’i yıllık vergiye bağlamış, iki ülke arasında uzun yıllar sürecek ticari ilişkiler tesis etmiştir.
Mete'nin yerine tahta geçen oğlu Ki-ok'un devletin büyüklüğünü muhafaza etme amacında başarısızlığa uğramasının sebebi nedir?
Mete’nin yerine tahta çıkan oğlu Ki-ok (174-160) Hun Devleti’nin büyüklüğünü muhafaza etmeye çalıştıysa da, başkentteki Çinli prenses ve diplomatların devlet erkine yönelik faaliyetleri ile Hun hayat tarzına uymayan lüks yaşantının yayılmaya başlaması toplumda rehavete yol açtı. Özellikle oğlu Kün-çin (M.Ö. 160-126) zamanından başlayarak bu durum huzursuzluklara yol açtı. İleriki yıllarda dirayetli ve asker ruhundan uzak hükümdarların başa geçmesi de Hun iktidarının sarsılmasına, gücünün azalmasına sebebiyet verdi. Bu arada dâhili karşılıklar içerisinde bulunan Çin’de M.Ö 206 senesinde Liu-bang (ölümü M.Ö 195), Çin Sülalesi’ni yıkarak M.Ö 202 yılında kendini İmparator ilan etti. Böylece M.S 221’e kadar devam edilecek olan Han Sülalesi Çin’e hâkim oldu. Han Sülalesi ile birlikte Çin’de her alanda bir değişim ve yeniden yapılanma sürecine girildi.
Asya Hun hükümdarı Ho-han-yeh döneminde istiklali savunanlarla Çin tabiyetine girmeyi savunanlar arasındaki tartışmayı açıklayınız.
Tanhu Ho-han-yeh vezirinin de telkinleri ile Çin hâkimiyetine girerek, kötü mali durumdan kurtulmak istedi. Ho-han-yeh’in bu teklifi Hun Devlet Meclisi’nde sert tartışmaların yapılmasına yol açtı. Bir nevi Hunlar; her şartta istiklali savunanlarla, tek kurtuluş çaresi olarak istiklalden vazgeçip, mali bakımdan kurtuluş için Çin tâbiliğini görenler olarak ikiye ayrıldı. Meclisteki tartışmalardan sonra kurtuluşu Çin’e bağlanmakta gören Ho-han-yeh ile onun hükümdarlığını tanımayan, Çin tahakkümünü reddeden ve Kuzey Moğolistan’da kendine bağlı kuvvetleri takviye eden bağımsızlık taraftarı Çi-çi arasında uzun bir taht mücadelesi başladı.
Tabgaç hükümdarı Tao'nun Budizme cephe almasının sebebi nedir?
Budizm’in Türk cemiyetinde yaptığı tahribatı yakinen bildiğinden ciddi olarak Budizm’e cephe almıştır. Her yerde Budist rahiplerini takip ettirerek dünya işleriyle ilgilerini kestirmiştir. Budistlerin mukavemetine karşı, herhangi bir Budist mabetleri dışında faaliyet gösterirse takibata uğrayacağını ilan etmiştir.
Tao döneminden sonra Tabgaçlar arasında yaygınlaşan Budizmin Tabgaç devletinin yıkılmasındaki rolünü açıklayınız.
Hong devrinde Budizm o kadar yayıldı ki Tao’nun dikkat çektiği tahribat gerçekleşti. Tabgaçlar yavaş yavaş Budizm yoluyla, dindarlık gayretiyle Çinlileşmeye başladılar. Çince öğrendiler, Çinlilerle akraba oldular. İmparator Hong, nihayetinde devlet merkezini Çin’in tam ortasındaki Lo-yang’a nakletti. Bütün bunların üstüne Türk dilini de yasak etti, resmî yazışmalarda Türkçe ibareleri çıkarttı. Eski Türk örf, âdet ve ananelerini, yani Türklükle ilgili bütün hatıraları resmen yasaklayan bir emirnameyi 495 de ilan etti. Artık bu tarihten sonra Tabgaçlar Türk tarihinin bir parçası olmaktan çıkmıştır. 495 den sonraki Çinlileşmiş Tabgaç Devleti Budizm’in bir numaralı hamisi kesilmiştir. Tabgaçlar VI. asrın ilk yarısında Doğu ve Batı Wei’ler olmak üzere ikiye ayrılarak, zayıfladılar. Yer yer Juan-Juanlarla da mücadeleye giriştiler. Çin hâkimiyetine girerek yok olmaya yüz tuttular.
1. Göktürk Devletinin ikiye ayrılmasına giden süreci açıklayınız.
Mukan Kagan ölmeden önce kardeşi Taspar’ın kagan olmasını vasiyet etmişti. Ağabeyinin bu iyiliğini unutmayan Taspar Kagan da ölmeden önce Mukan Kagan’ın oğlu Ta-lopien’in tahta geçmesi vasiyetinde bulundu. Ancak Ta-lo-pien’in annesinin Türk olmaması sebebiyle meclis Kaganlığı onaylamadı ve müzakereler sonucunda Kara Kagan’ın oğlu İşbara’nın tahta çıkması kabul edildi (581). Bu durumu kabullenemeyen Ta-lo-pien ise Apa Kagan unvanını alarak kuzey bölgelerine çekilmek zorunda kaldı. Apa Kagan, destek almak için Çin ile diplomatik temaslar kurarak hediyeler gönderdi. Bu sırada Çin entrikaları sonucu İstemi Yabgu’nun oğlu Tardu Kagan ile İşbara Kagan’ın arası açıldı. Çin’de ise yeni bir hanedan ortaya çıktı. Chou hanedanının yerine kurulan Sui hanedanı 350 yıl sonra Kuzey ile Güney Çin’i birleştirmeyi başardı. Bu süreçte Göktürkler parçalanırken, Çin birleşiyordu. Çin bölünmeyi körüklemek için Tardu’ya elçi göndererek ona bağımsızlık ve hükümdarlık sembolü olan “kurt başlı sancak” sundu. Bu olay sonrasında Tardu ile İşbara arasındaki ilişkiler daha da gerildi. Buna Moğol kabilelerinin isyanları da katılınca Göktürk Devleti 582 yılında resmen ikiye ayrıldı.
Doğu Göktürk Devleti'ni sona erdiren hadise nedir?
İsyancı boylar ve Çin karşısında zor durumda kalan İl Kagan, 630 yılında ağır bir mağlubiyet alarak, Demir Dağı’na kaçmak zorunda kaldı. K’i-min Kagan’ın üvey kardeşi İşbara’ya sığındı ise de Çinlilere teslim edildi. Bu hadise ile birlikte Doğu Göktürk Devleti sona ermiş oldu (630).
Göktürk hükümdarı Tardı Bizans İmparatoruna yazdığı mektupta kendisini nasıl tanıtmıştır?
Tardu Kagan, 598 yılında Bizans İmparatoru Mauriakus’a yazdığı bir mektuba “Yedi milletin uluğ hakanı ve yedi iklimin sahibinden Roma İmparatoru’na” diye başlamıştır.
Göktürk devleti tarihinde hangi dönem fetret devri olarak bilinmektedir?
552 yılında Bumin Kagan’ın gayretleri ile kurulup kısa zamanda emperyal güç bir halinde gelişen Göktürkler bir müddet sonra zaaf alameti göstermeye başladı. Önce ikiye ayrıldılar ve bunlar teker teker Çin hâkimiyetini kabule mecbur oldular. 649 yılında Doğu Göktürkleri, 659’da Batı Göktürkleri tam olarak Çin boyunduruğuna girdi. 630’dan itibaren Türk tarihinde misli az görülen bir zillet yani esaret devri başladı. Çinliler Göktürk ülkesini altı idari bölgeye ayırdı. Göktürklerin Çin esaretine düşmeleri üç ana sebebe bağlandı. Bunlar: Türk devlet adamlarının kabiliyetsizlikleri (bilge, cesur olmayışları), dış tesirler yani Çin entrikaları ve Türk insanının hükümdarlarına itaatsizliği idi. Fetret devri adı verilen 630-681 yılları arasında Göktürklerin Çin’e karşı bir tepki gösterdikleri müşahede edildi.
II. Göktürk Devletinin kurulması arifesinde gerçekleşen Kutlug'un Çin'e karşı isyanını anlatınız.
681 yılından itibaren Kutlug ve arkadaşları Göktürkleri Çin tahakkümünden kurtulmak için nihai mücadeleyi başlattı. Kutlug, bir süredir bağımsızlık mücadelesi veren halkı toparlayarak Çogay-kuzı dağına çıktı. Kutlug’u takip edenler beşbin kişiden fazla idi. Çin’den kaçıp gelen Tonyukuk da isyana katılarak Kutlug’un en büyük yardımcısı oldu. Çin eyaletlerine baskınlar şeklinde başlayan mücadelenin ve Ötüken’de Oğuzların yenilmesi sonunda II. Göktürk Devleti kuruldu. Kutlug, Kagan ilan edildi (682).
II. Göktürk Devletinde Kapgan Kagan'ın ölümünden sonra tahta geçen oğlu İnel Kagan'ın tahtta uzun süre kalamamasının sebebi nedir?
Kapgan Kagan’ın ölümü üzerine yerine oğlu İnel geçti. Ancak İnel Kagan, annesinin Türk olmaması ve yetersizliğinden dolayı devletin içinde bulunduğu karışık duruma son veremediğinden meclisin de onayıyla Bilge ve Kül Tegin tarafından tahtan indirildi.
Göktürk devletinden günümüze kadar kalan Orhun Abidelerinin dikilme sebebi nedir?
Orhun Abideleri hem Çin hem de Türk boyları ile yapılan mücadelenin ve yüzlerce yıllık tarihi birikimin gelecek nesillere aktarılması gayesiyle dikilmiştir.
Göktürklerde siyasi iktidarın meşruiyeti nereden geliyordu?
Göktürklerde siyasi iktidar ilâhî menşeliydi ve “Kut” tabiri ile ifade ediliyordu. Kut’un Tanrı tarafından verildiğine ve kagan vazifesini gereği gibi yapmadığı takdirde geri alındığına inanılıyordu.
Göktürklerde Kagan'ın eşi olan Hatunların yönetimdeki rolünü açıklayınız.
Diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Göktürklerde de Kaganın eşi törenle “Hatun” unvanını alır ve Kagan ile birlikte hüküm sürerdi. Devlet yönetiminde söz sahibi olan hatunlar, devlet meclisine katılır ve oy hakkına sahip bulunurlardı. Ayrıca elçileri de kabul edebilirlerdi.
Göktürklerde toy ismi verilen devlet meclislerinin yapısını açıklayınız.
Türklerde siyasî, askerî, iktisadî ve kültürel bütün meselelerin görüşülüp, karara bağlandığı bir devlet meclisi bulunmakta ve bu meclis “toy” olarak adlandırılmaktaydı. Meclis üyelerine de “toygun” denilmekteydi. Hükümdar meclisin tabiî başkanıydı. Kagan olamadığı zamanlarda meclise “aygucı” veya “üge” olarak anılan başbakanlar başkanlık etmekteydi.
Göktürk ekonomisi hangi sektörler üzerinde temellendirilmiştir? Açıklayınız.
Çin kaynaklarında Göktürklerin su ile sebzeyi çevreden tedarik ettikleri ve hayvancılık ve avcılıkla geçindikleri belirtilmektedir. Göktürklerin besledikleri hayvanların en önemlileri at ile koyundur. Türkler, Çin’e başta at olmak üzere canlı hayvan, konserve et, deri gibi hayvanî ürünler satmış, karşılığında hububat ve ipek almışlardı. Göktürklerin başlıca geçim kaynağı hayvancılık olmakla birlikte, tarım ile de uğraştıkları ve her ailenin kendilerine ait ekip biçtiği, suladığı arazisinin bulunduğu, maden işledikleri bilinmektedir. Tarım ve hayvancılığın dışında Göktürklerin bir diğer geçim kaynağı madenciliktir.
Göktürklerin hukuki sistemini anlatınız.
Göktürkler hukukî meseleleri Türk töresine göre çözümlüyorlardı. Töre, kanun manasına gelmektedir ve kaynağını Türk gelenekleri oluşturmaktadır. Türk töresi ağır cezalar içermektedir. Türk töresine göre, adam öldüren, evli bir kadınla zina yapan, hırsızlık yapan ve atların koşum takımlarını çalanlar idam ediliyordu. Genç kızları aldatanlar ağır bir tazminat ödüyor ve o kızla evlenmek zorunda bırakılıyordu. Adam yaralayanlar yaranın ağırlığına göre tazminat ödemek zorunda kalıyordu. At veya diğer malları çalanlar, çaldıkları malın on katını ödemeye mahkûm ediliyordu. Hafif suçlarda on günü aşmamak kaydıyla hapis cezası uygulanıyordu. Vatana ihanet edenler ve askerlikten kaçanlar ise doğrudan idam ediliyordu.
II. Göktürk Devletinin tarihe karışmasına sebep olan olaylar zincirini anlatınız.
Bilge’den sonra Göktürk tahtına çıkan kaganların kifayetsizliği, Çin faktörünün de eklenmesiyle kısa zamanda devleti zaafa uğratarak iç savaşa sürükledi. 744’te Karluk, Uygur ve Basmılların Kagan Ozmış’la olan mücadeleleri galibiyetleriyle sona erdi. Müttefikler Ozmış’un başını keserek Çin İmparatoru’na gönderdiler. Durum böyle iken koalisyona dâhil olan boyların aralarında anlaşamadıkları görüldü. Uygurlar, Karluklarla birlikte Basmıllara karşı cephe alarak Basmıl başbuğunu öldürdüler. Bunun yerine Uygur Başbuğu Kagan oldu. Bilge Kül Kagan 745’de Uygur Devleti’ni tesis etti. Böylece 745’de Göktürk Devleti tarihe karıştı.