Çalışma Sosyolojisi Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Çalışma Yaşamında Toplumsal Tabakalaşma Ve Sınıf Tartışmaları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kölelik ve kast sistemi arasında nasıl farklar vardır?
Kast sistemi, temel nitelikler bakımından köleliğin karmaşıklaşmış ve sahiplik ve kölelik rollerinin sabitleştiği bir tabakalaşma sistemini ifade eder. Kölelik yukarıda da belirtildiği gibi köle ile sahip arasındaki ilişkilerin düzenlendiği bir sistemdir. Ancak kölelik, hayat boyu olabileceği gibi süreklilik gösterebilir. Yine doğuştan meydana gelen bir durum olabileceği gibi (edinilmiş [ascribed] statü); sonradan kazanılmış bir rol de olabilir (kazanılmış [achieved] statü). Ancak kast sistemi için bu tür değişken roller söz konusu değildir. Bu bakımdan kast, bireyin toplumsal tabakadaki rolünün doğuştan tanımlandığı ve bu rollerin hayat boyu değişmediği kapalı statü grubu sistemini anlatır.
Zümre sisteminin kast sisteminden farklılıkları nelerdir?
Bu farklılıklardan birincisi, zümre sisteminde tabakalar arasındaki farklılıklar ve yükümlülükler büyük oranda kanunlar ile belirlenir. İkinci olarak da sınırlı da olsa tabakalar arası geçişin mümkün olmasıdır. Evlilik veya bireysel yetenekler nedeniyle bireyler, zümre sisteminde üst tabakalara geçiş yapabilirler. Bu nedenle zümre sisteminde, kast sisteminde olduğu gibi katı toplumsal sınırlardan bahsedilemez ve daha gevşek rol tanımlamaları geçerlidir.
Sınıf sistemi diğer tabakalaşma sistemlerinden tarihsel olarak değil, birtakım yapısal özellikleri nedeniyle ayrışma göstermektedir. Bunlar nelerdir?
Sınıf sisteminde diğer sistemlerden farklı olarak, net bir sosyal hareketlilik söz konusudur. Farklı sınıf tanımları sadece toplumsal olarak belirlenir ve bu sınırlara ilişkin herhangi bir yasal düzenleme, aşılması zor gelenekler vs. söz konusu değildir. Diğer tabakalaşma sistemlerinden farklı olarak sınıfsal farklılıklar yalnızca piyasa koşullarına bağlıdır. Sınıf sistemleri meritokrasiyi esas alır. Meritokrasi rollerin köken, cinsiyet, din gibi faktörler ile değil sadece rol dağılımında uygun roller için uygun yeteneklerin dikkate alınmasını ifade eden bir kavramdır. Sınıf sisteminde, farklı sınıflar arası ilişkiler büyük oranda “ekonomik çıkar” etrafında belirlenir. Sınıf sisteminde, diğer tabakalaşma sistemlerinde olduğu gibi yakın tabakalar arası dayanışma ve ortak çıkardan bahsetmek kolay değildir. Farklı sınıf grupları arasında daha keskin bir çatışma görülür.
Tabakalaşma sistemleri kaç gruba ayrılır?
Dört farklı tabakalaşma sisteminin var olduğu ileri sürülebilir. Bunlar; • Kölelik, • Kast, • Zümre ve • Sınıftır.
Kölelik sistemi nedir?
Kölelik temel anlamda, insanların mülkiyet olarak tanımlandığı ve kölelerin emek gücünün, sahipleri tarafından alınıp satılabildiği bir sistemi anlatır. Kölelik sisteminde belirleyici olanın genellikle “ırk” faktörü olduğu düşünülmektedir. Buna karşın tarihsel olarak değerlendirildiğinde, parasal borçların karşılığı nedeniyle, bir cezalandırma sistemi olarak veya savaş fetihler dolayısıyla insanların köleleştirildiği görülmektedir.
Sosyolojik anlamda eşitsizlik nedir?
Sosyolojik anlamda eşitsizlik, gelir düzeyleri yanında, statü, eğitim, cinsiyet, din, dil ve hatta giyim tarzlarından bile kaynaklanabilen karmaşık bir olgudur.
Eşitsizlik ve tabakalaşma arasında ne gibi fark vardır?
Tabakalaşma kapsam bakımından çok daha geniş düzeyde oluşan gruplar arası toplumsal farklılaşmaları içerir. Eşitsizlik genellikle, toplumdaki farklı grupların refah, fırsatlar veya iktidar gibi değerli kaynaklara erişebilmeleri bakımından ele alınır ve bunların dağılımındaki dengesizlikleri ifade eder. Buna karşılık, “tabakalaşma” bu kaynakların genelinden doğan gruplar arası farklılıkların grup içi ve kuşaklar arası devamlılık kazanmasını ifade eder. Ancak yine de gündelik kullanımda her iki kavram arasındaki farklılıklar önemli kavramsal sonuçlara yol açmaz ve “tabakalaşmanın”, “eşitsizliğin” yapısallaşmış hâli olduğunun akılda tutulması yeterlidir.
Tabakalaşma sistemlerinin sahip olduğu temel ilkeler nelerdir?
Bireyin bir toplumsal tabaka içerisinde tanımlanması kendi bilincinden bağımsızdır. Bireylerin hayattaki deneyimleri ve karşılaşacakları “fırsatlar”, büyük oranda ait oldukları “toplumsal tabaka” tarafından şekillendirilir. Ancak bu durum, bireylerin hayat koşullarının tamamen toplumsal tabakalar tarafından şekillendirileceği anlamına gelmez. Örneğin, zengin ailelerde doğan çocukların daha başarılı olacağı, daha sağlıklı olacağı ve daha yüksek gelire sahip olacağı düşünülebilir. Ancak yüksek de olsa bu sadece bir ihtimaldir ve bireysel yetenekler, şans vs. gibi faktörler ile bu durum lehte ve aleyhte değişebilir. Buna karşın değişim çok hızlı yaşanmaz ve toplumsal tabaka kategorileri çok yavaş değişirler.
Toplumsal tabakalaşma üzerine geliştirilen kuramları kaç dönemde incelemek mümkündür?
Toplumsal tabakalaşma üzerine geliştirilen kuramları iki dönemde incelemek mümkündür: • Birinci dönem, daha çok “tanımlama” problemi üzerinde durur ve daha çok Marx ve Weber arasındaki görüş farklılıkları etrafında şekillenir. Bu nedenle daha çok klasik toplumsal tabakalaşma kuramları olarak değerlendirilebilir. Klasik kuramlar daha kapsayıcı bir içeriğe sahiptir. Tarihsel analizler, evrensel tanımlar ve modern toplumlar için çıkarımlar barındırırlar. • İkinci dönem ise bu tür bir kapsayıcılıktan çok, II. Dünya Savaşı sonrası toplumsal ve ekonomik olarak şekillenen modern/endüstri toplumları üzerine odaklanır. Temelde Marx veya Weber’in görüşlerine dayanılmakla birlikte, bu temel tartışmanın çağdaş koşullardaki konumuna açıklık getirme çabaları hakimdir.
Karl Marx “Sınıf” kuramını nasıl tanımlamaktadır?
Marx için sınıf kavramı sadece iktisadi fırsatların dağılımını anlatan bir içeriğe sahip değildir, aynı zamanda kapsamlı bir toplumsallık düşüncesinin temelidir. Marx, toplumsal tabakalaşma ilişkilerinin aslında “iktisadi” temelden türeyen bir niteliği olduğunu düşünür. Ancak bu iktisadi temel kısıtlı bir piyasa ilişkileri konumuna indirgemez. Bu temel daha çok “mülkiyet” ilişkileri üzerinden kurulur ve tarih boyunca tüm insan topluluklarında mülkiyet üzerindeki çatışmalar ve bu çatışmalara taraf olan gruplar mevcuttur. Marx için insanlık tarihinin tümünde gözlemlenebilecek sınıf çatışmaları “mülkiyet” ilişkilerinden kaynaklanır ve çatışmanın biçimi mutlak şekilde “sömürü” içerir. Sömürü, üretim ilişkilerinin (mode of production), bir sonucu olarak ortaya çıkar. Üretim ilişkileri, mülkiyet yapısına göre şekillenen meta üretim sürecinin toplumsal yönünü teşkil etmektedir. Bu ilişkiler, aynı zamanda ilgili sınıf çatışmalarının da kaynağını oluşturur.
Marx’ın bilince ilişkin tanımladığı “kendisi içinde sınıf (class in itself)” ve “kendisi için sınıf (class for itself)” kavramları nasıl tanımlanabilir?
“Kendisi içinde sınıf” ortak çıkarların farkında olamayan ve buna yönelik politik bir bilinç taşımayan sınıfsal konumlanmaları ifade eder. Tersi bir biçimde “kendisi için sınıf” sınıfsal konumun önemli bir politik aktör olabileceğine olan inancın o toplumsal konumu paylaşanlar arasında güçlenmesi anlamına gelmektedir.
Marx, insanlık tarihinin beş farklı çatışma biçiminde evrildiğini düşünür ve bu bakımdan tarihin diyalektik olarak dönüştüğünü iddia eder. Yani her bir aşamada yeni çatışma ve bu çatışmanın yeni tarafları olacaktır ve tarihsel değişim bu şekilde gerçekleşir. Tarihsel materyalizm olarak adlandırdığı bu görüşü nasıl açıklar?
Tarih, her biri kendinden önce gelen kuşaklar tarafından kendisine aktarılmış olan malzemeleri, sermayeleri ve üretici güçleri kullanan farklı kuşakların art arda gelişinden başka bir şey değildir. Bu bakımdan her kuşak, bir yandan geleneksel faaliyeti tümüyle değişmiş olan koşullar içerisinde sürdürür. Öte yandan tümüyle değişik bir faaliyetle eski koşulları değiştirir.
Marx, materyal koşulların değişmesinin eşliğinde gelişen toplumsal ve düşünsel gelişmeler olarak kavrar. İnsanlık tarihi, söz konusu değişmeleri beş dönemde incelenebileceğini iddia eder. Bunlar nelerdir?
İlgili beş aşama şunlardır: • İlk aşama, “ilkel komünizm” aşamasıdır. Bu tür toplumlarda mülkiyet olgusu henüz şekillenmemiştir. • İkinci aşama, “köleci toplum” aşamasıdır. Bu aşamada mülkiyet kavramı toplumsal olarak tanımlanmıştır ve sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki mücadeleler net bir şekilde gözlemlenebilir. • Üçüncü aşama, “feodalizm” aşamasıdır ve bu aşamada köleci toplumdaki mülkiyet ilişkileri kuşaklararası olarak yerleşir. • Dördüncü aşama, “kapitalist toplum” aşamasıdır. Bu aşama diğer aşamalardan esaslı bir biçimde farklıdır. Öncelikle üretim sürecini ifade eden manüfaktür büyük ölçüde endüstri içerisinden şekillenmektedir. • Marx için beşinci aşama bir gelecek varsayımıdır ve “komünist” aşama olarak tanımlanır.
Marx’ın sınıf kuramına ilişkin eleştirilerden birinci grupta olanlar nelere vurgu yapar?
Marx, kendi metinlerinde sınıf kavramının tanımlanması üzerinde neredeyse hiç durmamıştır. Bu nedenle “sınıf” kavramından tam olarak neyi kastettiği ve kolektif kimlikler ile farkını ayırmada, sınırlı bir analiz şansı sunar. Yine yukarıda belirtildiği gibi sosyolojik bir kavram olan “tabaka” dan “sınıf” kavramının nasıl ayırt edilebileceğine dair herhangi bir tartışmaya girmez. Bu gruptaki eleştirilerin asıl odaklandığı nokta, “sınıf” kavramının tanımlanma ve öncelikli özellikleridir. Daha önce belirtildiği gibi Marx, “sınıf” kavramını mülkiyet biçimleri üzerinden şekillendirmiştir ve mülkiyet sahipliği ile mülkiyete sahip olmayanlar arasındaki farklılıklardan yola çıkmıştır. Ancak sınıfların bu şekilde tanımlanması çoğu zaman önemli problemler yaratır. Çünkü mülkiyet sahipliği farklı zaman ve toplumlarda farklı biçimler alabilir.
Marx’ın sınıf kuramına ilişkin eleştirilerden ikinci grupta olanlar nelere vurgu yapar?
Marx’ın kuramını geliştirirken sürekli olarak Britanya’da kapitalizmin gelişimine referans vermesini temel alır. Buna göre Marx’ın referans kabul ettiği olgular evrensel değil, Britanya’da kapitalist gelişimi sağlayan, özgün tarihsel ve kültürel koşullardır. Marx’ın sınıf kuramında “mülkiyet”i temel almasının ve sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki çatışmanın kısıtlı bir çerçeve sağladığı; kapitalist gelişmenin içerisinde bile net bir şekilde görülmüştür. Bunun en önemli örneği “anonim şirketler” gibi karmaşık mülkiyet sistemleridir. Uzman yöneticiler” için olduğu gibi Marx tarafından öngörülen “zamanla ortadan kalkacak” sınıflar beklentisi, çağdaş endüstri yapısındaki meslek dağılımında yetersiz kalmaktadır. Marx, emek - sermaye çatışmasının ilerleyen safhalarında emeğin niteliksel önemin azalacağını ve değersizleşeceğini öngörür. Oysa çağdaş toplumlarda orta sınıfların varlığı ve niteliği bu öngörünün çok da açıklayıcı olmadığını göstermektedir.
Weber’e göre toplumsal tabakalaşmanın kaç kaynağı vardır?
Weber’e göre toplumsal tabakalaşmanın üç farklı kaynağı vardır: • Sınıf, • Statü, • Parti.
Sınıf kısaca nasıl açıklanabilir?
Marx’ın anladığı anlamda mülkiyet ilişkilerinden değil, daha kısıtlı bir çerçevede pazar ilişkilerinden türeyen farklılaşmalardır. Buna göre sınıftan söz edebilmek Weber için üç ögenin paylaşılması gerekir: • Bu ögelerden ilki, bir grup insanın yaşam olanaklarının ortak olmasıdır. • İkincisi bu ortak biçimin salt ekonomik çıkar taşımasıdır ve • Üçüncü olarak bu ögenin piyasa koşullarında temsil edilmesi gerekmektedir.
Statü kısaca nasıl açıklanabilir?
Weber için “sınıf” piyasa koşullarına göre belirlenen özel bir tabakalaşma biçimi iken statü bunun tersi bir biçimde toplum içerisindeki konumların belirlediği bir ölçüt olarak düşünülür. Statü gruba veya bireye toplumda atfedilen prestij, şeref ve itibarların bir bütünüdür.
Parti kısaca nasıl açıklanabilir?
Weber, sınıf ve statüyü toplumsal tabakalaşmanın ayrı biçimleri olarak ele alır. Ancak buna karşın “parti” olarak ifade ettiği siyasal iktidar, bu iki tabakalaşma türünün dışında bir boyut değildir. Bunun anlamı parti üzerinden ifade edilen “siyasal güç” sınıf veya statü biçimine göre şekillenebilir. Ancak buradan Marx’ın ifade ettiği gibi siyasal güç, sınıfsal gücün doğrudan bir sonucu olarak görülmez.
Çağdaş Toplumsal Tabakalaşma Kuramları nasıl gelişmiştir ve gelişme sürecinin farklılaşmasında neler ön plana çıkmıştır?
Çağdaş toplumsal tabakalaşma kuramları, daha çok II. Dünya Savaşı sonrasında Batı dünyasında yaşanan dönüşümlerin ardından geliştirilen yaklaşımlara dayanır. Bu yaklaşımlar büyük oranda Marx ile Weber arasındaki tartışmadan filizlenmektedirler ve konumlarına göre “neoMarksist” veya “neo-Weberyen” sınıf kuramları olarak adlandırılmaktadırlar. Bu dönemin farklılaşmasında birkaç temel nedenden söz edilebilir. Bu dönemde özellikle işçi sınıfı için önemli ve geliştirici haklar, rekabetçi piyasa koşulları tarafından çizilen koşulların dışında devlet tarafından sağlanmıştır. Ayrıca bu dönemde özellikle tekel oluşma ihtimali olan sektörlere devletin doğrudan girişimci olarak müdahale etmesi yaygın bir uygulama olarak gözlemlenmektedir. Özellikle bu sektörlerde doğrudan devlet girişimciliğine bağlı işçilerin ücret ve hayat koşulları iyileşmiş ve bu etki rekabetçi sektörlere de yansımıştır. İşçi sendikaları” belirleyici bir güç elde etmişlerdir. Sendikaların bu gücü siyasal gelişmelere de yansımış ve kendisini “işçi sınıfı partisi” veya “sosyal demokrat parti” olarak tanımlayan pek çok parti güç kazanmıştır.
Dahrendorf ve modern toplumlarda sınıf çatışmasının temel çıkış noktası nedir?
Temel çıkış noktası ise Marx’ın mülkiyet temelli sınıf kavramlaştırmasının, endüstriyel gelişmenin ilerleyen safhalarını açıklamada yetersiz kaldığı üzerinedir. Endüstri toplumlarından mülkiyet ve sınıf sisteminin gün geçtikçe karmaşık bir içerik kazandığı ve bu karmaşık içeriğin Marx’ın iki yönlü - kutuplaşmış analizleri ile anlaşılamayacağını ileri sürmektedir. Bu bakımdan Dahrendorf’un temel amacı Marx’ın kuramı ile pratik arasındaki uyumsuzlukların aşılması yönünden pozitif bir eleştiri geliştirmektir. Çoğunlukla Weber’in varsayımlarının örtük kabulüne dayanan bu kuramsal pozisyon, Marx’ın mülkiyet temelli çatışmacı analizinin eleştirisi ile başlar. Buna göre mülkiyetin temelde; • “Kontrol” ve • “Sahiplenme” olmak üzere iki anlamı vardır. Ancak Marx, bu ayrımı dikkate almadan kavramın ikinci anlamına odaklanmıştır ve sahiplenmeye olanak verilen kapitalist toplumların hukuk sisteminin ortadan kaldırılmasıyla çatışmanın sona ereceğini öngörmüştür.
Raymond Aron’un toplumsal sınıf kavramına ilişkin temel önermesi neyi vurgulamaktadır?
Temel önermesi, endüstri toplumlarının kaçınılmaz bir biçimde “eşitsizlikler” yarattığı ve önemli olanın bu eşitsizlikleri bertaraf edecek “demokratik” düzenlemelerin geliştirilmesi gerekliliğidir. Bu bakımdan Aron için anlamlı olan Marx veya Weber’deki gibi ekonomik koşullara odaklanılması değil, Tocqueville’de olduğu gibi siyasal koşullara özellikle de demokratik hakların geliştirilmesine önem verilmesidir.
Goldthorpe şemasının amacı nedir?
Temelde gelir kaynaklarını esas alan bir sınıflandırma biçimidir. Buna göre üç temel kategori benimsenir. Bunlar; • İşveren, • Çalışan ve • Kendi hesabına çalışanları kapsar. Daha sonra bu üç temel kategorinin özellikle emek piyasası koşullarında ne tür hiyerarşik ilişkiler içerisinde bulunduğu düşünülür. Burada önemli olan çalışma koşullarını düzenleyen hizmet sözleşmelerinde ilgili grupların hangi düzeyde avantajlar edindiğidir. Böylelikle yedi kategorili bir temel şemaya kavuşulur.
Sınıf kuramına ve tabakalaşma kavramlarına gösterilen bu ilgiye rağmen günümüzde yaygın olarak görülen tutumlardan biri “sınıfların sonu”na ilişkin görüşlerdir. Bu görüşler Erbaş ve Coşkun’a göre kaç düzeyde yapılmaktadır?
İlgili görüşler Erbaş ve Coşkun’a göre üç düzeyde yapılmaktadır: • Günümüz toplumlarında sınıf yapısı değişmiştir ve eski statik - karşı toplumsal sınıfların yerini, sınıf aidiyetinin daha değişken olduğu yeni orta sınıflar almıştır. • Bu değişime bağlı olarak yeni toplumsal hareketler sınıf kimliğinden çok; kültürel kimliklerin temel alındığı çeşitliliğe dayanmaktadır. • Sınıf üzerinde toplumsal hareketlerin kısıtlayıcılığı karşısında; kültürel kimlikler üzerine yapılan toplumsal hareketlerin daha katılımcı olduğu düşünülmektedir.
Üretim ilişkilerinde hiyerarşilerin zayıflaması doğal olarak politik mücadelelerin niteliğini nasıl değiştirmiştir?
Geleneksel olarak mavi yakalılara dayalı sosyal demokrat partiler, Batı toplumlarında mavi yakalıların sayısındaki azalmaya paralel bir biçimde güç kaybetmektedir. Bu partiler kadar siyasal eğilimlerin diğer unsurları da farklı uzmanlık bilgilerine dayanan ve homojen olmayan geniş bir beyaz yakalılar grubunu ikna edici politikalar geliştirmekte zorlanmaktadır.
Gouldner’in yükselişine vurgu yaptığı “teknik entelijansiya” grubunun önemli yanları nelerdir?
Bu grubun en önemli özelliği, bilgiye dayanan üretim modellerinin verimlilik kazanmasındaki rolleridir. Bunlar yeni piyasa koşullarında çok önemli hâle gelen bilgiye dayalı teknik mesleklerin idamecileridir ve endüstri toplumunun mavi yakalılarından çok farklı bir toplumsal kategoriye dayanırlar. Castells, bu yeni çalışan kitlesinin Batı toplumlarında çalışma hayatının önemli bir bölümü anlamına geldiğini iddia eder. Bu dönemde mavi yakalıların çalıştığı sektör ve işlerde, iş gücü verimliliği dikkat çekici ölçüde düşerken yeni çalışan gruplarında yine dikkat çekici oranda tersi bir süreç yaşanmıştır. Öncelikle bu gruplar, çalışma yaşamına ilişkin haklarını, toplu sözleşmeler gibi kolektif mekanizmalar ile değil, bireysel sözleşmeler ile kazanmaktadırlar. İkinci olarak mesleklerini icrada rasyonalizmin temsilcisi olmaktan çok, değişime aşırı vurgu yapan ve riskli yatırım ve yönetim biçimlerine son derece uygun kararlar verebilen bir karakteri temsil ederler. Yine klasik sanayi işçilerinde erkek egemen bir yapı mevcuttur ve kadın daha çok hane içi rolleri ile tanımlanır. Kısıtlı sayıdaki kadın genellikle düşük verimlilik gerektiren destek personeli (sekreter, temizlik görevlisi vs.) olarak istihdam edilir. Buna karşın bilgi işçileri arasında kadınların oranı ilgi çekici derecede fazladır ve mesleki iş bölümünde cinsiyetler arası ayrımlaşma en aza indirgenmiştir. Ayrıca çalışma hayatında daha az hiyerarşik ve otonom iş yapma biçimlerine sahiptirler ve bu yönleriyle klasik mavi yakalı emeğin sınırlı belirgin iş tanımlarından oldukça farklı görevler yüklenmektedirler.
Sosyolojik anlamda eşitsizlik nedir?
Sosyolojik anlamda eşitsizlik, gelir düzeyleri yanında, statü, eğitim, cinsiyet, din,dil ve hatta giyim tarzlarından bile kaynaklanabilen karmaşık bir olgudur.
Tabakalaşma nedir?
Tabakalaşma, farklı gruplardan insanlar arasında toplumsal konumlarından dolayı oluşan yapısal eşitsizlikleri ifade eder.
Eşitisizlik kavramı neyi ifade eder?
Eşitsizlik, toplumdaki farklı grupların refah, fırsatlar veya iktidar gibi değerli kaynaklara erişebilmeleri bakımından ele alır ve bunların dağılımındaki dengesizlikleri ifade eder.
Kölelik sistemi nedir?
Kölelik, insanların mülkiyet olarak tanımlandığı ve emek güçlerinin sahipleri tarafından alınıp satılabildiği bir sistemi anlatır.
Kast sistemi nedir?
Kast, bireyin toplumsal tabakalardaki rolünün doğuştan tanımlandığı ve bu rollerin hayat boyu değişmediği kapalı bir statü sistemidir.
Edinilmiş statü nedir?
Edinilmiş statüler, bireylerin iradelerinden bağımsız olarak tanımlanan statülerdir. Bu anlamda cinsiyet veya ırk gibi faktörler edinilmiş statüler olarak tanımlanabilir.
Kazanılmış statü nedir?
Kazanılmış statüler, bireylerin iradi olarak elde ettiği ve koşullarını değiştirebildiği statü tanımlamalarını içerir. Örneğin, meslek, kazanılmış statü olarak tanımlanabilir.
Zümre sistemi nedir?
Zümre sistemi, toplumsal statülerin büyük oranda mevkiye bağlı olarak ve ailenin konumuna göre belirlendiği sistemdir. Büyük oranda “edinilmiş statülere” dayandığı için ve zümreler arasındaki ayrımların netliği nedeniyle “kast” sistemi ile benzerlikler taşır.
Zümre sisteminin, kast sisteminden farkı nedir?
Zümre sisteminin, kast sisteminden iki temel farkı mevcuttur. Bunlardan birincisi, zümre sisteminde tabakalar arasındaki farklılıklar ve yükümlülükler büyük oranda kanunlar ile belirlenir. İkinci olarak da sınırlı da olsa tabakalar arası geçişin mümkün olmasıdır. Evlilik veya bireysel yetenekler nedeniyle bireyler, zümre sisteminde üst tabakalara geçiş yapabilirler. Bu nedenle zümre sisteminde, kast sisteminde olduğu gibi katı toplumsal sınırlardan bahsedilemez ve daha gevşek rol tanımlamaları geçerlidir.
Feodalizm nedir?
Feodalizm, merkezî otoritenin zayıf olduğu, buna karşılık yerel ilişkilerden türeyen ve güçlü bir koruyan ile güçsüz kollananlar arasındaki hiyerarşiyi temel alan bir siyasi örgütleniş biçimidir.
Kölelik ile sınıf arasındaki fark nedir?
Kölelik, kast veya zümre sistemi tarihsel olarak görülen ve bu süreçler içerisinde
dönem veya mekân olarak bir sınırlandırma getirilmesi zor tabakalaşma sistemleridir. Buna karşılık sınıf, sadece çağdaş endüstri toplumları için geçerli bir tabakalaşma sistemini ifade eder.
Sınıf kavramı nasıl şekillenmektedir?
Sınıf, modern/endüstri toplumlarında görülen özel bir tabakalaşma biçimidir. Farklı çıkar gruplarının bir araya geldiği toplumsal sınıflar arası hiyerarşik ilişki ve çatışmalardan temellenir. Bu anlamda çıkar grupları, piyasa içi konumlara (meslek, ücret vs.) göre gruplar oluşturmaktadır.
Toplumsal tabakalaşmada klasik kuramlar ne içermektedir?
Toplumsal tabakalaşmada klasik kuramlar, Marx ve Weber’in görüşlerine ve bu iki isim arasındaki farklılaşmalara dayanmaktadır. Klasik kuramlar, daha çok kavramsallaştırmaya yöneliktir ve tarihsel analizler içerir.
İlkel komünizim nedir?
Bu tür toplumlarda mülkiyet olgusu henüz şekillenmemiştir. Daha çok avcı - toplayıcı toplumları ifade eden bu aşamada, üretim kolektif bir biçimde, kabile, aşiret, akrabalık gibi ilkel bağlar yoluyla yerine getirilmektedir.
Köleci toplum nedir?
Mülkiyet kavramı toplumsal olarak tanımlanmıştır ve sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki mücadeleler net bir şekilde gözlemlenebilir. Mülkiyete sahip olanlar, sahip olmayanların emeği üzerinde açık bir hakka sahiptir ve sahip olmayanlar için emek gücünü özgür olarak kullanabilmek söz konusu değildir.
Feodalizim aşaması nedir?
Bu aşamada köleci toplumdaki mülkiyet ilişkileri kuşaklararası olarak yerleşir. Mülkiyete sahip olmayanlar, emek güçlerini bazı kısıtlamalara sahip olmakla birlikte özgür olarak kullanabilirler.
Kapitalist toplum aşamasının farkı nedir?
Bu aşama diğer aşamalardan esaslı bir biçimde farklıdır. Öncelikle üretim sürecini ifade eden manüfaktür büyük ölçüde endüstri içerisinden şekillenmektedir. Endüstriyel üretim ilişkileri, yüksek bir hâkimiyet gücüne sahip olan sermayedar ile özgür emek arasında, aynı diğer metalarda olduğu gibi piyasa koşulları içerisinde belirlenir.
Komünist aşama anlayışı nedir?
Bu aşamada öncelikle mülkiyet ilişkileri sona ermiştir ve sınıf ilişkileri endüstri toplumlarının işçileri (proleterya) lehine ortadan kalkmıştır.
Weber'e göre "sınıf" nasıl bir olgudur?
Temelde Weber için sınıf çoklu bir pozisyondur ve pazar konumları, politik iktidar ve toplumsal onur (statü) arasında belirlenen toplumsal tabakalaşma biçimlerinin özel bir türünü ifade eder.
Çağdaş kuramların gelişmesini etkileyen faktörler nelerdir?
Çağdaş kuramların gelişmesini etkileyen faktörler:
(1) Refah devleti uygulamalarının gelişmesi,
(2) Toplu pazarlık sisteminin yasal çerçevesine kavuşması ve güçlü sendikal hareketler,
(3) sendikaların ve işçi kitlelerin desteklediği “sosyal demokrat partilerin” güç kazanması,
(4) eğitim imkanlarının genişlemesi,
(5) teknolojik gelişmelerdir.