Suç Sosyolojisi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Klasik Suç Kuramları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Bilimsel kuramlar nasıl tanımlanır, ne işe yararlar?
Kuram, bir takım olguları ve bu olgular arasındaki ilişkileri anlamlı bir örüntü oluşturacak şekilde ortaya koyan kavramsal sistemdir. Sosyal bilimciler bu çerçeve aracılığıyla toplumsal olayları, ilişkileri ve kurumları incelemeye ve açıklamaya çalışırlar. Bir başka deyişle, sosyal bilimlerde teorik çerçeve sosyal olayları açıklamada gerekli olan kavramsal araçları sunarlar.
Toplumsallaşma kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
Toplumsallaşma, bireyin toplumdaki norm ve değerleri içselleştirmesi ve toplumsal rollerin gereklerini yerine getirmesini öğrenmek suretiyle toplumun bir üyesi ve parçası olmasıdır. Bu süreçte aile, eğitim, din gibi toplumsal kurumların yanı sıra arkadaş grupları ve kitle iletişim araçlarının önemli rol oynarlar.
Sosyolojik olarak "suç" nasıl tanımlanmaktadır?
Sosyolojik olarak suç, kişisel alanı aşıp kamusal alana giren ve yasak olan kural ya da yasaları çiğneyen, buna bağlı olarak meşru cezaların ya da yaptırımların uygulandığı ve kamusal bir otoritenin müdahalesini gerektiren fiillerdir.
Suç ve toplumsal değişme arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?
Suç toplumsal koşulların bir sonucudur ve toplumsal değişme ile paralel olarak suçun kapsamı, mahiyeti, suç işleme biçimleri, suç oranları, suç ve suçlulukla mücadele yöntemleri de değişmektedir. Örneğin, bilişim, iletişim ve ulaşım teknolojilerinde meydana gelen gelişmelerle birlikte ortaya çıkan küreselleşme dinamikleri; bilişim suçları, siber suçlar, kredi kartı veya telefon dolandırıcılığı gibi yeni suç türlerinin ortaya çıkmasına; geleneksel suç türlerinin ise daha karmaşık biçimlerde işlenmesine imkân sağlamıştır. Benzer şekilde toplumsal değişimle birlikte suçu engellemeye yönelik tedbirler, suçla mücadele yöntemleri ve ceza sistemi de yeni koşullara uygun olarak değişmiştir.
Türk ceza kanuna göre suçlar hangi kategoriler altında sınıflandırılmaktadır?
Türk ceza yasası suçu dört ana kategoride sınıflandırmaktadır. İnsanlığa karşı suçlar, kişilere karşı suçlar, topluma karşı suçlar ve millet ve devlete karşı suçlar.
Kriminoloji (Suç bilimi) nasıl tanımlanmaktadır?
Kriminoloji; suçun nedenlerini, suça etki eden faktörleri ve suçun meydana geldiği toplumsal koşulları nesnel ve akılcı yöntemlerle inceleyen bilim dalıdır.
Biyolojik suç kuramları suça ve suçluya yönelik getirdiği açıklamalarda hangi kavramları temel almaktadır?
Suçlular ile suç işlemeyenler arasındaki biyolojik-fiziksel farklılıklardan hareketle suçlu davranışı açıklamaya çalışan biyolojik yaklaşımlara göre biyolojik ve fiziksel özellikler bireyleri suça yöneltmektedir. Bu yaklaşımlara göre, hasta ya da patolojik olan toplum ya da toplumsal yapılar değil, mutlak olarak birey ve onun kişisel veya biyolojik özellikleridir. İnsanların neden suç işledikleri, suçlu insanlar ile suç işlemeyen insanların farkını, suça etki eden faktörleri, suçlu kimselerin biyolojik, genetik, biyokimyasal, hormonal özelliklerinden hareketle açıklamaya çalışmaktadırlar.
Psikolojik suç kuramları suça ve suçluya yönelik getirdiği açıklamalarda hangi kavramları temel almaktadır?
Psikolojik kuramlar da konuyu suç işleyen kişinin özelliklerinden hareketle açıklamaya çalışmaktadır. Psikolojik kuramlar zeka, öğrenme ve kişilik ile suç ve suçluluk arasında güçlü bir ilişki olduğunu savunmaktadır. Bununla birlikte, psikolojik kuram da kendi içinde farklı yaklaşımlar içermektedir. Bu yaklaşımlardan psikanalitik kuram ile, bilişsel kuram öne çıkmaktadır. Psikanalitik kuramın temel varsayımı şudur; insanın kişiliğinin, temelleri erken çocukluk döneminde bulunan bilinçaltı zihinsel süreçler tarafından kontrol edildiği ve özellikle erken çocukluk döneminde yaşanan travmalar, sosyalizasyon sürecindeki sorunlar ve bunların yol açtığı iç çatışmaların kişilerin ilerleyen yaşlarda suç işlemelerini etkilediğidir.
Psikanaliz kuramının öncü ismi Sigmund Freud’a göre benlik hangi parçalardan oluşan bir bütündür?
Sigmund Freud’a göre benlik birbiriyle ilişkili üç parçalı bir yapıya sahiptir; id, süper ego ve ego. İlkel biyolojik güdülerin alanı olan id, cinsellik, açlık, saldırganlık gibi ilkel arzuları içermektedir. Süper ego, içselleştirilen norm, ahlak ve tabuları içeren bölüm iken ego ise benlik duygusunun alanıdır. Ego, toplumun sınırları içinde tutarak kişinin eylem ve davranışlarına rehberlik etmek suretiyle temel arzularını karşılar.
Freud’un ortaya koyduğu suçlu davranış modeli hangi unsurlardan oluşmaktadır?
Freud iki ayrı suçlu davranış modelini önermektedir. Bunlardan ilki kundakçılık, hırsızlık ve bazı cinsel saldırı suçları gibi belli bazı suç faaliyetlerinde ortaya çıkan, esasen zihinsel rahatsızlık veya hastalık durumunu yansıtan suçlardır. İkinci modelde ise Freud, suçlu davranışı, suçluların/sapkınların “zayıf vicdan” sahibi olmaları ile açıklamaktadır.
Bilişsel kuram hangi açılardan toplumsal ve çevresel koşulların suç ile arasında ilişki kuran yaklaşımları eleştirmektedir?
Bilişsel kuramdır "normal" insanlar ile suçlu bireylerin düşünme kalıplarındaki farklılıklar üzerinde duran bu yaklaşım toplumsal ve çevresel koşullar ile suç arasında ilişki kuran yaklaşımları eleştirmektedir. Bu yaklaşımın önde gelen iki ismi Glenn Walters ve Thomas White’a göre toplumsal ve çevresel koşullar bireyin davranışlarını belirlemeden ziyade tercihlerini sınırlandırmaya hizmet eder. Onlara göre suçlu davranış, hatalı ve irrasyonel düşünmenin ürünüdür. Bu yaklaşıma göre suçlu davranış bireyin düşünme başarısızlığının bir sonucudur. Walter ve White’a göre kariyer suçluların büyük bölümü ilişkilerinde sorumsuz davranmak, kişisel istek ve tutkularına düşkün olmak, insanların arasına zorla girmek ve toplumsal kuralları ihlal etmek gibi özelliklere sahiptir.
Klasik Okul’un yaklaşımını ortaya koyan temel düşünceler nelerdir?
Klasik kuramın temel varsayımı şudur: İnsanlar akıl ve özgür irade sahibi varlıklardır ve diğer eylemleri gibi suç teşkil eden davranışı da özgür iradeleri ve rasyonel tercihleri ile gerçekleştirirler ve yaptıklarından sorumludurlar. Öte yandan hukuk ve adalet mekanizması da rasyonellik ve insan hakları üzerinde temellendirilmelidir. Öncelikli amacı caydırıcılık olan keyfilikten uzak akılcı ve herkese eşit uygulanan bir ceza sistemi inşa edilmelidir. Kısacası, Klasik kuram akılcı, seküler, insancıl, nesnel ve bilimsel bir suç ve ceza sisteminin oluşturulmasını vurgulamaktadır.
Klasik okulun önde gelen isimlerinden Cesare Beccaria’nın suça ve suçluya yönelik görüşleri nelerdir?
Beccaria cezalandırmayı sistematik bir çerçeveye oturtmuştur. Bu anlamda, suçları en yıkıcı suçlar, kişisel güvenliğe karşı suçlar ve kamusal huzura karşı olan suçlar şeklinde sınıflandırarak bu suçlara verilecek cezaların sebep olunan zararla orantılı olmasına dikkat ettiği cezalar belirlemeye çalışmaktadır. Beccaria’ya göre, suç ve ceza yargıçların takdirine terk edilmeyip yasalarla net bir şekilde belirlenmelidir. “Cezanın acısının suçun hazzından fazla olması” gerektiğinin altını çizen Beccaria’ya göre, cezalandırma geciktirilmeden ve mutlaka yerine getirilmelidir. Beccaria’ya göre cezalar ancak yasalar tarafından belirlenebilir. Kanunsuz suç ve ceza olmaz biçiminde tanımlanan bu ilke çağdaş pozitif hukukun önemli ilkelerinden biridir. Ona göre cezaların caydırıcı olabilmesini üç koşula bağlar; kesinlik, hızlılık ve şiddetliliktir. Verilen ceza işlenen suça ne kadar çabuk ve yakın ise o denli adil ve yararlıdır. Ceza suçun doğasına uygun olmalıdır.
Cesare Beccaria açıklamalarına getirilen eleştiriler nelerdir?
Beccaria’ya yöneltilen eleştiriler, suç işleyen insanların suçu planlayarak ve bunun bedelini de hesaplayarak işledikleri varsayımına yöneliktir. Oysa planlanmadan işlenen suçlar olduğu gibi insanların suçların cezalarını bildikleri varsayımı da doğru değildir.
Klasik kuramın çağdaş ceza hukukunda da kabul edilen dört temel ilkesi nedir?
Klasik kuramın çağdaş ceza hukukunda da kabul edilen dört temel ilkesi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; suçun hukukiliği ilkesi olup sadece hukukça suçlu bulunan bir kişi cezalandırılabilir. İkincisi; suçun şahsiliği ilkesi, suç işlemiş bir kişi cezalandırılmalıdır. Üçüncü olarak, verilecek ceza suçun sebep olduğu zararın derecesi ile orantılı bir seviyeden daha fazla olmamalıdır. Son olarak verilecek ceza suçun sebep olduğu zararın derecesi ile orantılı bir seviyeden daha az olmamalıdır.
Yapısalcı-işlevci kuram hangi dönemde ortaya çıkmıştır? Kuram hangi kavramlar ile suç olgusunu açıklamaktadır?
Avrupa’da 18-19. yüzyıllarda gerçekleşen Sanayi Devrimi’nin sebep olduğu toplumsal ve siyasal krizlere cevap verme amacında olan ve bir klasik sosyoloji teorisi olan yapısal-işlevselcilik toplumun uyumlu ve dengeli yapısının sürdürülmesi ile ilgilenmektedir. Bu yaklaşımın vurguladığı kavramlar sosyal yapı, düzen, uyum, sosyal bütünleşme, dayanışma ve sosyal dengedir. Yapısal-işlevselci yaklaşıma göre suç toplumsal bir olgudur ve bireysel özellikler ile açıklanamaz. Toplumun olduğu yerde suç vardır ve suç hem normal hem de kaçınılmazdır. Suçu patalojik bir fenomen olarak ele alan bir çok yaklaşımın aksine yapısal işlevselcilik yaklaşımı suçu ortaya çıkışı bakımından normal ve sonuçları açısından ise olumlu toplumsal işlevlere sahip bir olgu olarak ele almayı önermektedir.
Durkheim’a göre organik toplumlarda insanların denetim görevini hangi unsur gerçekleştirmektedir?
Durkheime göre insan homo duplex (çifte insan) bir varlıktır. Bir yanda sınırsız arzu ve isteklerin oluşturduğu ilkel benlik, öte yanda diğer insanlar ve toplumla kurulan ilişkiden meydana gelen toplumsal benlik. İnsanı insan yapan toplumsal yönüdür. İnsanın ancak ilkel yönünün denetim altına alınması ile toplum var olabilir. Bunu yapabilecek tek otorite de toplumun kendisidir. Toplum insanın ilkel, bencil ve sınırsız arzularına sınırlar koymak ve denetlemek suretiyle düzen oluşturur. Durkheim, basit uzmanlaşma, düşük işbölümü ve mekanik dayanışma ile tanımladığı sanayi öncesi toplumlarında denetim görevini ahlak dediği güçlü ortak değer ve normların yerine getirdiğini savunmaktadır.
Durkheim'a göre mekanik iş bölümünün egemen olduğu toplumlarda uygulanması gereken hukuk sisteminin temel dayanağı nedir?
Mekanik dayanışmanın hâkim olduğu toplumlarda toplumsal yapıyı ayakta tutan, toplumsal düzenin devamını sağlayan toplumun üyelerinin sergilediği dayanışmadır. Durkheim'e göre toplumsal bütünleşme ve düzenin güçlü ortak toplumsal normlar temelinde tesis edildiği toplumlarda norm ihlali toplumun kendisine yönelik bir tehdit olarak telakki edilmektedir. Mekanik iş bölümünün egemen olduğu bu toplumlarda uygulanan hukuk tipi olup normu ihlal edenin şiddetle cezalandırılmasını öngörmektedir.
Onarıcı hukuk sistemi hangi toplum tipinde görülür ve genel olarak nasıl tanımlanmaktadır?
Organik dayanışmanın hâkim olduğu modern sanayi toplumları, ileri düzeyde uzmanlaşma, artan iş bölümü, yüksek düzeyde bağlılık ve kentlerde yoğunlaşmış ve farklılaşmış bir nüfus gibi özelliklere sahiptir. Bu toplumlarda toplumu bir arada tutan güçlü ortak değerler ve normlardan ziyade ileri düzeydeki uzmanlaşmaya dayalı iş bölümünden kaynaklanan bağımlılıktır. Bu durum hukuk sistemini de etkilemiş ve cezalandırıcı hukukun yerini norm ihlalini ıslah edilmesi gereken bir durum kabul eden ve cezalandırmaktan çok onarmaya öncelik veren onarıcı hukuk sistemi almıştır.
İlk kez Durkheim tarafından kullanılan "anomi" kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
Durkheim, toplumsal yapının birbirine bağlı olan organları arasındaki uyumun, iş bölümünün ve dayanışmanın olmadığı durumu anomi kavramı ile adlandırır. Anomi, toplumsal denge ve dayanışmanın olmadığı bir durumdur. Durkheim’a göre suç toplumsal yapı ve işleyiş için sağlıklı ve normal bir olgudur çünkü suçun ve suçluluğun olmadığı hiçbir toplum yoktur.
Edwin Lemert’in birincil ve ikincil sapma kavramlarının etiketleme kuramındaki konumu nedir?
Lemert "sapma" olgusunu birincil sapma ve ikincil sapma ayrımı temelinde ele alır. Lemert, toplum tarafından daha az tepki çeken ve kişinin benlik tanımına daha az etki eden bazı norm ihlallerini birincil sapma olarak tanımlamaktadır. Diğer bir ifade ile her insan toplumun kabul edebileceği sınırlar dahilinde en az bir defa norm ihlalinde bulunabilir. Ne zaman birincil sapma toplum tarafından tepki ile karşılanmaya başlanır ve kişi sapmada ısrar eder ve kişiliğinin bir parçası olmaya başlarsa sapma ikincil sapma halini alır. İkincil sapma sapkınlık kariyerinin başlangıcıdır. Bu süreçte vurulan etiket diğer bütün sosyal kimlikler üzerinde baskın bir statü konumu alır.
Toplumsal kontrol kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
Toplumsal kurumlar veya gruplar tarafından baskıcı veya yumuşak mekanizmalar yardımıyla toplumsal normlara ve kurallara uymayı sağlamak üzere uygulanan denetimler toplamıdır.
Toplumsal kontrol kuramı hangi toplumsal, siyasal ve tarihsel bağlamda ortaya çıkmıştır?
Toplumsal kontrol kuramının ortaya çıkmasında da 1950’ler ve 1960’lar boyunca Amerikan toplumsal ve siyasal bağlamı belirleyici olmuştur. Özellikle 1960’lardaki Vietnam Savaşı karşıtlığı, medeni haklar hareketi, hippiler ve feminist hareket gibi radikal siyasal hareketler ve düşüncelerin var olan toplumsal normlara meydan okuması sonucunda şekillenmiştir.
Toplumsal kontrol kuramını diğer kuramlardan farklı kılan temel özelliği nedir?
Toplumsal kontrol kuramı, "insanlar neden kuralları çiğner ve suç işlerler" sorusunun yerine "insanlar neden kurallara uyar?" sorusunu sorar. Bu durumun sebebi diğer teorilerin suç problemini kendileri için araştırma meselesi kılmalarında sanki suç ve sapkınlık değil de uyum doğal ve normalmiş gibi ele alınmasındandır. Halbuki tüm bu uyum açıklanmaya muhtaç çarpıcı bir olgudur. Uyumun sorgulanmadan, yani doğal bir şeymiş gibi ele alınamayacağı pozisyonundan hareketle, bireyin üzerinde toplumsal kontrol tamamen etkili olmadığında bireyin suça yöneleceği iddiası kontrol teorisinin odağını oluşturur.
Marksist Kuram’a göre hukuk düzenin kapitalist sistemin devam ettirilmesindeki işlevi nedir?
Kapitalist üretim tarzında sınırlı kaynakları elinde tutan burjuva sınıfı hukukun yapılmasını ve cezai yargılama sistemini de elinde tutar. Hukuk egemen burjuva sınıfının çıkarlarının ve gücünün sürdürülmesini temin ederken güçsüz sınıfların da bu amaçlar çerçevesinde terbiye edilmesine ve cezalandırılmasına hizmet eden bir araçtır.