Kent Sosyolojisi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Kent Kuramları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Toplumsal ilişkilerin mekânsal izdüşümü olarak kent nasıl karşımıza çıkar?
Toplumsal ilişkilerin mekânsal izdüşümü olarak kent, dünyevi olanı kutsal olandan, çalışmayı eğlenceden, kamuya ait olanı özel olandan, erkekleri kadınlardan, aileyi ona yabancı olan her şeyden ayıran sınır çizgileri ağının kendi içinde kesiştiği, aynı zamanda da onun yapısını oluşturduğu bir mekân görünümüyle karşımıza çıkar.
Değişik bilim disiplinlerinin kent konusuna ilgi duymasının nedeni nedir?
Değişik bilim disiplinlerinin kent konusuna ilgi duymasının nedeni;
- Kentlerin ve kentleşmenin modern çağın en çarpıcı olaylarından biri olduğu ve bu olayın bütün dünya için ortak bir olay olarak algılanması,
- Kentleşmenin günümüzde yaygın olarak görülmesi ve değişik toplum ilişkilerinin ürünü olarak toplumsal olaylar ile kentleşme olgusu arasındaki bağlantılar,
- Tarihsel ve toplumsal gelişmelerin kent olgusuyla bağıntıları,
- Sanat ve mimarlık ile yerleşim tarihinin paralellikleri,
- Kent tarihi ile uygarlık tarihinin birbiriyle örtüşmesi, başlıkları altında toplayabiliriz.
Max Weber’in araştırmalarındaki temel unsur nasıl açıklanabilir?
Max Weber’in araştırmalarında temel unsur, Batı uygarlığı ve özellikle onun insanlık tarihinde benzersiz niteliklerinin açıklamak olduğu ileri sürülebilir. Bu batı merkezli yaklaşım tarzı, daha önceki araştırmacılarda da görülmüştü. Gerçekten de Weber sosyolojisinin temel görevi, kapitalizmi açıklamak ve bununla bağlantılı olarak Batı’nın toplumlar arası ilişkilerde ileri ve üstün olduğunu kanıtlamak olmuştur. Bu kanıtlama çabasının çerçevesini akılcılık kavramı oluşmaktadır. Weber’e göre, insanlık uygarlığına ilişkin her alan (sanat, yönetim, iş bölümü, kent vb.) ile her dönem (Yunan, Roma, Orta Çağ vb.) ancak bu çerçeve içinde incelenince anlam kazanır.
Weber’in anlayışına göre nasıl ortaya çıkar ve hangi bakımdan önem kazanır?
Weber’in anlayışına göre kent, “geleneksel otoritenin tükendiği, karizmatik otoritenin henüz bulunmadığı ve yasal bürokratik otoritenin henüz doğmadığı bir ortamda sürüp giden çıkar çatışmalarının artışında ortaya çıkar”. Bu bağlamda kent iki bakımdan önem kazanır:
- İlki, kentler, tarihi ve toplumsal çatışmaların sonucunda otoritenin “akılcıllaştırma”sının sahnesi olmuştur.
- İkincisi ise “akılcıllaştırma” süreci içinde ortaya çıkan özellikler kentlerin özelliklerini belirleyecektir. Bu özgün durum Batı uygarlığının da simgesi olacaktır.
Weber’e göre ‘Akılcıllaştırma’ sürecindeki hangi özellik üzerinde durulması gerekir?
‘Akılcıllaştırma’ süreci içinde oluşan özelliklerden bir tanesi üzerinde önemle durulması gerekir. Kentlerin iktisadi ve siyasi özellikleri yanında, ona gerçek kimliğini kazandıran olgu “topluluk olma” özelliğidir. Batı kentlerinin bu özgün özelliği, doğuda ve diğer coğrafyalarda bulunmayan özgünlüktür. Bu bağlamda M. Weber’e göre, 16. yüzyıl Osmanlı İstanbul’u için ilginç bir saptamada bulunur. Bu tarihlere kadar İstanbul’da tüccarlar, loncalar, yeniçeriler ve sipahiler gibi askerî birlikler ile ulema ve derviş gibi dinî yapılar, diğer tüm mesleki ve mahalli oluşumların kent örgütlenmesi içinde temsil edilme durumları yoktu. Bundan dolayı da İstanbul’u kentsel yerleşim olarak tanımlamaz. Aynı tespiti mutlakiyet sisteminin özerk kentsel kurumları oluşturmasına izin vermediği 15 ve 16. yüzyıllar Paris’i için de söyler. Üstelik 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü olduğu dönemdir. Weber’e göre, daha erken tarihlerden itibaren Avrupa kentlerinde, toplumun çeşitli kesimleri özerk yönetim sistem içinde kentsel yaşamın temsili haklarına sahipti. Weber’in Batı merkezli yaklaşım tespitleri tartışmalı alanlar oluşturur.
Weber’e göre bir yerleşimdeki topluluğun kentsel olarak tanımlanabilmesi için hangi özelliklerin olması gerekir?
Weber’e göre tam bir kentsel topluluk olabilmesi için yerleşim biriminde alış-veriş ve ticari ilişkilerin göreli hâkimiyetin temsil edilmesi ve bir bütün olarak aşağıda kısaca açıklanan özelliklerin yerleşim biriminde görülmesi gerekir:
- İstihkâm: Kenti çevreleyen fiziki unsur olarak sur sistemi,
- Bir pazar yeri: Kentin fiziki bir unsuru olarak örgütlemiş ve işlevi tanımlanmış kentsel bölüm),
- Hukuk: Kendine ait bir mahkemesi veya hiç değilse kısmen özerk hukuku olması,
- İlgili bir birlik biçimi: Esnaf loncalarından dinî kurumlara, kente özgü mal üretiminden siyasimerkezi yönetime kadar uzanan, din, yasa, örf, adet, yurttaşlık ya da uyrukluk bağıyla kentliyi o kentle aidiyetlik ilişki kurduran birlik,
- Özerklik: Hiç değilse kısmen özerklik ve kendi kendine yönetme ve kent sakinlerinin katıldığı seçimlerle iş başına gelen idari yetkililerce yönetim.
Weber’in bu tespitleri tarihi kentlerin hem fiziki unsurların açıklanması hem de bu tarihi kentlerin kentsel yaşamıyla ilgili sosyal olguların açıklanmasında kullanılabilir kuramsal bir çerçeve oluşturmaktadır.
Neolitik Dönem’de toplumsal yapı nasıl oluşmuştur?
Neolitik Dönem’de çok hızlı bir biçimde kültürleşme, siyasallaşma ve kurumsallaşma süreci görülür. Toplumsal ilişkilerden ekonomiye, mimarlıktan teknolojiye kadar kültürü oluşturan öğeler değişerek yeni bir toplumsal yapı oluşmuştur.
Anadolu’da görülen ve köy olarak tanımlanabilecek yerleşme türünün diğer yerleşimlerden farklılıkları nelerdir?
Köy olarak tanımlanabilecek yerleşimlerin diğer yerleşimlerden farklılaşan üç özelliği şöyle verilebilir:
- Bu yerleşimlerin sosyal yapıları ile ilerleyen dönemlerde kent-devlet oluşturma potansiyelleri vardır.
- Yerleşimlerin yapısı sadece işlevsel açıdan değil toplumsal statü açısından da belli özellikler gösterir.
- Kült (din; tapınmayla ilgili ihtiyaçları karşılayan nesne, eylem, mekânı kapsayan her şey: kült eşya, kült alanı, kült ayini vb. gibi; bir grubun tanrı ya da tanrılarla ilgili inançlar ve ayin gibi dini eylemleri ifade eder) inancı ve bu inanca göre mimari anıtsal özellikler gösterir. İşlevsel özelliklerin yanında mimariyi zenginleştiren bezeme ve sembolik anlamlar dikkat çekicidir.
İlk kentlerin çıktığı dönem nedir?
Kentlerin toplumların örgütlenme biçimine göre üretilen ya da ele geçirilen zenginliklerin ve bu zenginlikleri oluşturan ilişkilerin örgütlendiği ve denetlendiği merkezlerde ortaya çıktığı söylenebilir. Neolitik yerleşimler, bu özellikler dikkate alındığında birer kent değildir. İlk kentlerin çıktığı ve aynı zamanda devlet örgütlenmesinin de ilk kez gerçekleştiği dönem Kalkolitik Dönem’dir. Kalkolitik dönemde ortaya çıkan bu ilk kentler coğrafyası Yakın Doğu, özellikle de Mezopotamya’dır. Anadolu’dan da bir Kalkolitik Dönem yerleşimi ilk kentlere örnek verilebilir: Yukarı Fırat bölgesinde yer alan Malatya Arslantepe Höyük, Kalkolitik dönemin Geç Uruk evresinde (MÖ 4000’nin ikinci yarısı), Fırat vadisi yoluyla hem Mezopotamya hem de Orta Anadolu kültürleriyle ilişki kuran önemli bir kent yerleşimidir.
Mezopotamya kentlerinin genel özellikleri kısaca nasıl açıklanabilir?
Mezopotamya kentlerinin genel özellikleri Arslantepe’de de izlenebilmektedir. Bu yerleşimde, yerel seçkinlerden oluşan sınıf, politik ve dinsel egemenliğin yanı sıra ekonomiyi, ürünün ve üretimin idaresini ellerinde tutmaktaydı. Kerpiçten yapılmış anıtsal binaların bulunduğu geniş alanda saray, tapınak ve artı ürünün depolandığı binalar bir arada yapılmıştır. Ayrıca çok sayıdaki mühür baskı bulunması idari etkinliklerin yoğunluğu ile malları depodan alma ve mühürleme yetkisi olan çok sayıda memurun çalıştığı bir organizasyonu gösterir. Zengin duvar bezemeleri merkezî idarenin gücünü meşrulaştıran bir işlev görmektedir. Arslantepe arkeolojik kazılarının bu sonuçları, etkinliklerin merkezîleştirildiği, kayıt amacıyla etkin bir mühürleme sisteminin kullanıldığı ve giderek bürokrasinin geliştiği, güçlü siyasî ve dinî kurumları olan bir devlet sistemini işaret etmektedir. Yerleşmenin fiziki yapısı da dinî, iktisadi ve idari etkinlikler için anıtsal boyutlarda bir alan ile konut örneklerinden oluşmuştur.
Gordon Childe’a göre “kentsel devrim” kısaca nasıl açıklanabilir?
Gordon Childe, MÖ 3000 yıllarında Mısır, Mezopotamya ve İndüs vadisinde ortaya çıkan toplumsal değişikleri “kentsel devrim” olarak adlandırmaktadır. Childe’a göre, bu tarihlerde artık söz konusu olan basit çiftliklerden oluşan küçük toplulukların köy yerleşimlerinden tümüyle farklı olarak kurumlarını oluşturmuş kentlerle birlikte ortaya çıkan devlet organizasyonları vardır. Childe, dinî kurumlarını da oluşturan devletin “melek ve sınıfları” içerdiği söyler.
MÖ 3000’li yıllarda gelişen doğu uygarlıkları neler üzerinde kurulmuştur?
MÖ 3000’li yıllarda gelişen doğu uygarlıklarının kentler üzerinde kurulduğu söylenebilir. Bu uygarlıklar şaşırtıcı bir biçimde işbölümü ve planlamaya dayalı çalışma düzeni kurmuşlar, yazıyı, matematiği, yıldızları gözleyip takvim hazırlamayı, tekerlekli kağnıyı, karasabanı bulmuşlardır. Tapınaklarda gözlemevi, kütüphane ve okul bulunurken, kent her bakımdan çok iyi planlanmış bir karakter sunmaktaydı.
Arkaik Çağ da Atina’da demokrasi siyaset ve sanat hakkında kısaca neler söylenebilir?
Arkaik Çağ da Solon ve MÖ 5. yüzyıl başında Kleisthenes reformları ile çerçevesi çizilen yasalarla oluşturulmuş demokrasi vardır. Atinalı tüm özgür yurttaşların doğuştan doğal üyesi olduğu mecliste (ekklesia), yönetime ilişkin her türlü düzenlemeyi tartışarak karara bağlıyordu. Yasa önünde herkes eşitti. Kamu işlerinin yürütülmesinde uzmanlık kabul edilmiyor, her yurttaş yaşamı boyunca kamu işlerinden bazılarını üstleniyordu. Herkes konuşmaya, tartışmaya ve sanat üretimine yetenekleri ölçüsünde katılıyordu.
Atina’da bir yüzyıl içinde diğerleri arasından seçilmiş 2000 piyes oynanmış, 6000 müzik yorumlanmıştır. Savaş yıllarında kesinti olmadığını düşünerek yılda ortalama 20 oyun demektir. Politikada olduğu gibi sanatta da uzmanlaşma olmadığından bu etkinliklere isteyen her Atinalı katılmıştır. Yurttaşlar sadece seyretmekle yetinmiyor, aynı zamanda katılıyorlardı.
Yunan kentleri kısaca nasıl açıklanabilir?
Yunan kentleri hem bir kent hem bir devletti. Platon ve Aristoteles’in “polis”ten kastettikleri kent, böyle bir kenttir. “Polis”ler, akarsu ve dağ silsilelerinin belirlediği doğal sınırlarıyla tarım ve hayvancılık yapılan geniş alanları kapsarlar. Bu alanlarda “polis”e bağlı daha küçük ölçekli “kome” adı verilen yerleşimler bulunurdu. Polisler MÖ 5. yüzyılın sonlarından itibaren önemli siyasal karışıklara sahne olmuştur. Demokrasi, önce Tiranlar daha sonra da “yönetici asker” (strategies) eliyle yok edilmiştir. Hellenistik dönem ve onu izleyen Roma imparatorluğu dönemlerinde kent sosyal ve politik açıdan tümüyle faklılaşmışlardır. Bu kentlerin fiziki yapıları coğrafya ve arazinin durumuna göre ayrıntılarda farklılıklar gösterse de benzer kuruluşa sahiptir.
Bir antik Yunan kentinin fiziki çehresini belirleyen kaç bölüm vardır?
Bir antik Yunan kentinin fiziki çehresini belirleyen dört bölüm vardır:
- Akropolis (yukarı kent),
- Agora,
- Konut alanları,
- Nekropolis (ölüler kenti).
Akropolis kısaca nasıl açıklanabilir?
Akropoliste bir temenos alanı içinde tapınaklar bulunur. Her kentin koruyucu bir tanrısı veya tanrıçası olmasından dolayı, bu tanrı veya tanrıçaya adanmış bir tapınak mutlaka bulunur. Halk meclisi (ekklesia) dışında yönetim meclisi (bouleuterion) binası, tiyatro, stadyum, hamam ve gimnazyum, nimpheum (anıtsal çeşme), sütunlu cadde; Roma döneminde ortaya çıkan Zafer Takları, Hipodrom ve Arenalar, su kemerleri (aquadük), Bazilika, anfitiyatro gibi kamusal yapılar ve mekânlar hem kentlinin kentle aidiyetlik ilişkisini sağlayan hem de yöneticilerin meşruiyetini sağlayan temel unsurlardır.
Agora kısaca nasıl açıklanabilir?
Agoralar ticaret alanlarıdır. Bu alan içinde yer alan en önemli yapılar dükkân sıralarından oluşan stoalar oluşturur. Agoralar aynı zamanda kentlilerin bir toplanma merkezidir. Kent sorunları meclis binalarından başka agora meydanında tartışılırdı. Günümüzdeki meydan kavramıyla örtüşen mekânlar Antik Yunan kentlerinde yoktur. Bir pazar yeri olan agoralar kentlinin sosyal ya da kente ilişkin sorunları tartıştığı, bazı zamanlar kişisel görüşlerin tartışmaya sunulduğu mekân işlevi de görüyordu.
Toplum bilimsel olarak kent nedir?
Toplum bilimsel açıdan kent, “toplumsal açıdan
bir örnek olmayan insanların göreli olarak geniş bir
alanda, yoğun bir biçimde ve sürekli olarak birlikte bir
yere yerleşmiş bulunması biçiminde tanımlanabilir”.
Kentleşme nedir?
Kentleşme, “dar anlamda, kent sayısının ve
kentlerde yaşayan nüfus sayısının artmasıdır”. Daha geniş
ifade ile kentleşme, “sanayileşmeye ve ekonomik
gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve bugünkü
kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında,
artan oranda örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma
yaratan, insanların davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
değişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir”
Kentlileşme nedir?
Kentlileşme kent kültürüne ait değer, davranış ve
tutumların benimsenmesi olarak tanımlanabilir.
Uzmanlaşmanın geliştiği kent ortamında çeşitlenmiş nüfus
kişisel olmayan ilişkiler geliştirir. Modern toplumda kentli
bireysel ve akılcı davranışlar içine girer.
Klasik kuramcıların çalışmalarında kent meselesi
hangi açılardan önemlidir?
Klasik kuramcıların çalışmalarında kent meselesi
iki açıdan önemlidir:
• Birincisi, kent daha geniş toplumsal süreçlerin,
yapıların, ilişkilerin yani toplumun
çözümlenmesinde önemli bir araçtır.
• İkincisi, bu kuramcıların yaklaşımları kent
sosyolojinin gelişimi üzerinde doğrudan etkili
olmuştur.
Sosyal mekânsal sistem olarak kent yaklaşımı üzerinde
etkili olan çalışmalar ve yaklaşımlar nelerdir?
Durkheim’ın ve Simmel’in yaklaşımları Chicago
Okulu’nun Weber’in çalışmaları sosyal mekânsal sistem
olarak kent yaklaşımı üzerinde etkili olmuştur.
Kent nedir?
Kent, toplumsal açıdan bir örnek olmayan
insanların göreli olarak geniş bir alanda, yoğun bir
biçimde ve sürekli olarak birlikte bir yere yerleşmiş
bulunmasıdır. Markx’a göre kent, kapitalist üretim
ilişkilerinin gerçekleştiği, işçisi sınıfı ve burjuvası
karşıtlığında gerçekleşecek sınıf mücadelesinin alanıdır.
Marx’ın çalışmalarında kent meselesinin kapsamı
nedir?
Marx’ın çalışmalarında kent meselesi kent kır
karşıtlığı ve kapitalizmin gelişmesi kapsamında tarihsel
bir süreç içinde ele alınmaktadır. Kent ayrı bir çözümleme
nesnesi değildir ancak toplumsal değişim sürecinde
kapitalist toplumun ortaya çıkma sürecine kadar kırla
karşıtlık içinde olan bir mekândır.
Engels’in 1845 yılında İngiltere’de Emekçi Sınıfların
Konumu eserinde ortaya koyduğu sanayi kentinin
özellikleri nelerdir?
Engels’in 1845 yılında “İngiltere’de Emekçi
Sınıfların Konumu” eserinde sanayi kentinin işçi sınıfını
eşitsiz, sefalet ve yoksulluk içindeki yaşam koşullarını
ayrıntılı bir şekilde ortaya koyar. Bu çalışmada kent,
kapitalizmim yarattığı eşitsizliklerin yaşandığı mekânlar
olarak değerlendirilir.
Marx’a göre, kent ve kır arasında nasıl bir ilişki
bulunmaktadır?
Marx’a göre, kent ve kır arasındaki ilişki insan
toplumlarının ayrıcı bir unsuru olmasına rağmen bu
ilişkinin karşıtlığı tarihsel olarak farklı yaşanmıştır.
Sanayileşme nedir?
Sanayileşme, üretimin büyük ölçekli ve gelişmiş
teknoloji temelinde fabrikalarda gerçekleşmesidir.
Sanayi kenti nedir?
Sanayi kenti, işgücünün büyük çoğunluğunun
sanayi ve hizmet sektörü gibi tarım dışı alanlarda istihdam
edildiği alanlardır.
Engels işçi sınıfının kapitalist sanayi kentlerinde
yaşam koşullarını nasıl ifade etmiştir?
Engels çalışmalarında, -özellikle de İngiltere’de
Emekçi Sınıfların Yaşam Koşulları eserinde- işçi sınıfının
kapitalist sanayi kentlerinde yaşam koşullarını şöyle ifade
eder: Kentlerin en kötü mahallelerindeki en kötü evler;
genelde uzun bir sıra üzerine dizilmiş, tek ya da iki katlı,
kiminin konut olarak kullanılan bodrumu da bulunan,
çoğunca kural dışı yapılmış kulübelerdir. Üç dört oda bir
mutfak bulunan bu evler, Londra’nın bazı kesimleri hariç,
İngiltere’de bir uçtan öteki uca işçi sınıfı evidir.
Sokaklarda genelde kaldırım yoktur, inişli-yokuşlu, pis,
çöp ve hayvan pisliği doludur, kanalizasyon ya da atık su
kanalı yoktur. Tam tersine, yollar durgun, pis su
birikintileriyle kaplıdır. Ayrıca kötü, karmakarışık
yapılanma nedeniyle semtin hava akımı engellenmiştir ve
buralarda küçük bir alanda birçok insan bir arada yaşadığı
için, bu emekçi mahallelerinin nasıl bir havası olduğu
kolaylıkla tahmin edilebilir.
Engels’e göre işçi sınıfının sefalet ve yoksulluğunun
nedeni nedir?
Engels’e göre işçi sınıfının sefalet ve
yoksulluğunun nedeni kentler değil kapitalizmdir.
Weber’in kent çözümlemesi hangi zemine dayanır?
Weber’in kent çözümlemesi iki temel zemine
dayanır. Bunlardan;
• Biri ekonomik,
• Diğeri de politiktir.
Bir kentin ekonomik olarak pazar sistemi gibi örgütsel bir
yapısının olması gerekir. Bu kent tarımdan farklı olarak
ticaret, mal alışverişi gibi iktisadi bir faaliyete sahiptir.
Weber, hatta daha ileri giderek ekonomik ölçütlere
dayanarak;
• Tüketici,
• Üretici ve
• Ticaretle uğraşan kentler ayrımı da yapar.
Ancak ideal bir kentin bu üç faaliyet biçimini kapsadığını
düşünür.
Weber kentleri yönetimsel olarak nasıl ayırmıştır?
Weber kentleri yönetimsel olarak aristokrat kent
ve halk tabakasına ait kent olarak ayırır
Aristokrat kentler nasıl yönetilmektedir?
Aristokrat kentler seçkinler meclisi tarafından
yönetilir.
Halk tabakasına ait kentler nasıl yönetilmektedir?
Halk tabakasına ait kentler seçilmiş vatandaşların
yer aldığı meclis tarafından yönetilir.
Weber’e göre kentlerin kendine özgü politik özerklik
hangi güce dayanmaktadır?
Weber’e göre kentlerin kendine özgü politik
özerkliği ekonomik güce dayanmaktadır ancak bazı
yerlerde kenti çevreleyen surlar askeri güce dayanmak
zorundadır.
Weber’e göre bir bütün olarak yerleşim alanı hangi
özellikleri sergilemelidir?
Wber’e göre bir bütün olarak yerleşim alanı şu
özellikleri sergileyebilmelidir:
• Bir kale;
• Bir pazar;
• Kendine ait bir mahkeme en azından hiç değilse
özerk bir hukuk;
• İlgili bir birlik biçimi (örgütlenme);
• En azından kısmi bir özerklik ve kendi kendini
yönetebilme ve sonuçta seçilmelerinde şehir
sakinlerinin katılımının gerçekleştiği yetkililerce
yönetilme.
Weber, ortaçağ kentlerini nasıl resmetmiştir?
Weber, “ortaçağ kentlerini devrim yerleri, meşru
politik otorite biçimlerinin eleştirildiği ve devrildiği
merkezler; yeni sınıfların ve tabakaların ortaya çıktığı ve
öncü gücü gasp eden ve sonra kendi yönetim sistemi için
biraz meşruluk tesis etmek üzere kendine yol açan yerler
olarak resmetmiştir.
Weber’e göre, loncalar nasıl birimlerdir?
Weber’e göre, loncalar ekonomik ussallığın
gelişmesini sağlayan birimlerdir. Loncalar sanayileşmenin
ussal temellerinin atıldığı kentsel birimlerdir.
Weber’in yaklaşımında Ortaçağ’ın ideal Batı kentleri nasıl vurgulanmıştır?
Weber’in yaklaşımında Ortaçağ’ın ideal Batı
kentleri, bireycilik, vatandaşlık, yurttaş girişimciler, özerk
yönetim, yasa, ussallık gibi özellikleriyle tarihsel olarak
önemli kırılma yerleridir.
Simmel’e göre metropol kent nedir?
Simmel’e göre metropol kent, nüfusun yoğun
olduğu ekonomik, toplumsal ve kültürel çeşitliliğin,
farklılaşmanın ve gelişmiş işbölümünün olduğu
mekânlardır.
Simmel’e göre kent hayatı hangi insan ilişkilerine
dayanır?
Kent hayatı kıyasıya ve acımasızca yaşanan
rekabet ve çıkar temelinde geliştirilen insan ilişkilerine
dayanır.
Kentin ayrı bir çalışma nesnesi olarak çözümlenmesi
ve sistematik bir kent kuramı oluşturmaya yönelik ilk
çabalar hangi kurum ile başlar?
Kentin ayrı bir çalışma nesnesi olarak
çözümlenmesi ve sistematik bir kent kuramı oluşturmaya
yönelik ilk çabalar Chicago Okuluyla başlar.
Chicago Okulu’nun kent çözümlemesi içeren temel
kaynaklar nelerdir?
Chicago Okulu’nun kent çözümlemesi içeren
temel kaynaklar;
• Robert Ezra Park’ın 1915 yılında yayınlanan
Şehir: Kent ortamında İnsan davranışlarının
Araştırılması Üzerine Öneriler makalesi,
• Ernest Burgess’in Şehrin Büyümesi: Araştırmaya
Giriş (1925) çalışması,
• Roderich McKenzie’nin kaleme aldığı İnsan
Topluluklarının Çalışmasında Ekolojik Yaklaşım
(1924) ve
• Louis Wirth’ün Bir Yaşam Biçimi Olarak
Kentlileşme (1938) makalesi olarak sıralanabilir.
Kent ekolojisi nedir?
Kent ekolojisi, kent yaşamına ilişkin, bitkiler ve
hayvanların fiziksel çevreye uyum göstermeleri
benzetmesine dayanan bir yaklaşımdır.
İnsan Ekolojisi Yaklaşım ekolünün kurucusu kimdir?
İnsan Ekolojisi Yaklaşım ekolünün kurucusu,
Robert Ezra Park’tır.
Park modern kentleri açıklamak için doğadaki hangi
durumları kullanmıştır?
Park doğadaki bitki/hayvan türlerinin varoluşu
için gerekli uygun çevresel koşullara uyum sağlama
süreçlerini, canlı türlerinin yaşadığı rekabet ve
mücadeleyi, istila, yerine geçme ve egemenlik kurma
biçimlerini insan yaşayışlarına yani modern kentleri
açıklamak için kullanmıştır.
Park’a göre şehir nedir?
Park’a göre şehir “bir ruh haline, birtakım
gelenek ve adetlere ve bu adetlerin özünde yer alan düzenlenmiş davranışlara ve duyarlılığa karşılık gelir.
Başka bir ifadeyle şehir, yalnızca bir fiziki mekanizma ya
da sonradan üretilmiş bir yapı değildir. Onu oluşturan
insanların içinden geçtikleri hayati süreci de kapsar;
doğanın ve özellikle insan doğasının bir ürünüdür”.
Park’a göre kent hayatı kaç düzeyde
örgütlenmektedir?
Park’a (2005, 66–72) göre kent hayatı;
• Biyotik ve
• Kültürel olmak üzere iki düzeyde
örgütlenmektedir.
Biyotik düzey ile ifade edilen nedir?
Kentin topluluk olma hali olan biyotik düzey
insanların yaşaması için gerekli olan kentin kıt
kaynaklarını ifade etmektedir.
Park’a göre toplum olma hali olarak kültürel düzey
neleri içerir?
Toplum olma hali olarak kültürel düzey
toplumun değer, norm, örf ve âdetlerini içerir.
Park’a göre kentlilik nasıl oluşmaktadır?
Park’a göre kentlilik, rekabet (biyotik düzey) ve
iş birliği, iletişim ve ortaklıkların (kültürel düzey) bir
araya gelmesiyle oluşmaktadır.
Roderich McKenzie İnsan Topluluklarının
Çalışmasında Ekolojik Yaklaşım başlıklı makalesinde
hangi konuları ele almıştır?
Roderich McKenzie İnsan Topluluklarının
Çalışmasında Ekolojik Yaklaşım (2015) başlıklı
makalesinde sırasıyla ilk olarak insan ekolojisinin bitki ve
hayvan ekoloji ile ilişkisini ele alır. Toplulukların ekolojik
sınıflandırmasını yaptıktan sonra, bir topluluğun
büyümesindeki ve gerilmesindeki ekolojik etkenleri
belirler. Ardından ekolojik değişikliklerin topluluğun
örgütlenmesinde etkisini ve topluluğun iç yapısını
belirleyen ekolojik süreçler üzerinde durur.
İnsan toplulukları ve bitki toplulukları arasındaki
temel farklar nelerdir?
İnsan toplulukları bitki toplulukları arasındaki
temel fark, hareket etme ve amaçtır. İnsan topluluğu ‘sürü
hayvan’ olarak birlikte yaşamak zorundadır ve bir
topluluğun başlangıcı ev, yol ve su kaynaklarına dayanır.
Bunlardan su kaynakları ve yol insanların belli bir
mekânda sabitlenmesini sağlayan temel unsurdur, çünkü
gıda taşınabilir bazı durumlarda bu barınma içinde
geçerlidir.
McKenzie ekolojik bakış açısına göre toplulukları nasıl
sınıflandırmıştır?
McKenzie ekolojik bakış açısına göre
toplulukları dörde ayırır:
• İlki, tarımcı, balıkçı, madenci gibi dağıtım
sürecinin ilk basamağına denk düşen birincil
hizmet topluluklarıdır.
• İkincisi ticaret topluluğu olarak isimlendirir.
• Üçüncü topluluk sanayi şehridir.
• Dördüncü toplulukları ise belli bir ekonomiden
yoksun, boş zamanı değerlendirme yerleri, siyasi
merkezler, eğitim merkezleri, sürgün yerleridir.
Burgess kentin genişlemesini hangi kavramlar
üzerinden tanımlamıştır?
Burgess kentin genişlemesini yayılma, ardıllık ve
yoğunlaşma üzerinden tanımlar. Ona göre, şehir ve bölge
planları şehrin büyümesini fiziki açıdan ele alırlar.
Burgess kentin yayılmasının tipik süreçlerinin hangi
yolla araştırılabileceğini savunur?
Burgess kentin yayılmasının tipik süreçlerini eş
merkezli bölge modeli üzerinden numaralandırma yoluyla
araştırılabileceğini savunur.
Ortak Merkezli Bölge Modelinde yer alan daireler
hangi bölgeleri ifade eder?
Ortak Merkezli Bölge Modelinde yer alan
dairelerden;
• Birinci dairede iş ve ticaret bölgesi yer alır.
• İkinci daire nüfus ve arazi kullanımının kaygan
ve değişken olduğu geçiş bölgesidir.
• Üçüncü daire işçilerin oturduğu bölgedir.
• Dördüncü daire üst sınıfların yaşadığı bölgedir.
• Beşinci dairede ise yöre kentler (banliyöler) yer
alır.
Banliyö nedir?
Banliyö, kelimenin kökeni kent kontrolü altında
anlamına gelen Latince sub urbe terimine dayanır.
Günümüzde bu kelime büyük bir kente bitişik olarak
yapılmış bir alanı ifade etmek için kullanılır. Banliyöler
geçimleri kent merkezine bağımlı konforlu ve orta sınıf
yaşam tarzını ifade eden lüks küçük konutlardan oluşmuş
kentsel mekânlarıdır.
Amerika’da banliyöleşme süreci hangi yıllarda en
yüksek seviyesine ulaşmıştır?
Amerika’da banliyöleşme süreci 1950 ve 1960’lı
yıllarda en yüksel seviyesine ulaşmıştır.
Burgess’e göre, kentin yayılma sürecinde bireyler ve
gruplar neye göre sıralanır?
Burgess’e göre, kentin yayılma sürecinde bireyler
ve gruplar;
• İkamet yeri ve
• Mesleğe göre sıralanır ve yeniden konumlanır
Hareket ve hareketlilik arasındaki önemli fark nedir?
Hareket, rutin hareketlerde olduğu gibi değişmez
ve sabit olabilir oysa hareketlilik, yani büyümeyle ilişkili
olan hareket; değişimi, yeni bir deneyimi, uyarılmayı ifade
eder.
Kentlilik Wirth tarafından nasıl tanımlanmıştır?
Wirth, kentliliği kentsel yaşam tarzının kişisellik
dışı olması gibi farklı ve ayırıcı özelliklerini anlatmak için
kullanılan bir kavram olarak tanımlamıştır.
Nüfus büyüklüğü nedir?
Nüfus büyüklüğü, kentte yaşayan insan sayısıdır.
Chicago Okulu’na ve Wirth’ün yaklaşımına yönelik
yapılan eleştiriler nelerdir?
Chicago Okulu’na ve Wirth’ün yaklaşımına
yönelik yapılan eleştirilerden;
• İlki, kentleşmenin ve çevresel faktörlerin kentli
davranışı üzerindeki etkisinin abartıldığına
yöneliktir. İnsanların toplumsal konumlarının,
dâhil oldukları sosyal sınıfların çevresel etkenlere
göre hanenin yaşam döngüsünde çok daha fazla
etkiye sahip olduğu düşünülür.
• İkincisi, Marksist kuramcılara göre kentsel
problemlerin nedeni çevresel değişkenler değil
aksine modern kapitalizmin kendisidir.
Yeni kent sosyolojisi nedir?
Yeni kent sosyolojisi, kentleşmeyi sermaye
birikim süreçleri temelinde analiz eden bir yaklaşımdır.
Lefenvre’ye göre mekân nedir?
Lefebvre’ye göre, mekân toplumsal bir üründür
ve bir mekân “kuramının görevi, mekânsal biçimlerin ve
örgütlenmenin nasıl belirli bir üretim tarzının (kapitalizm)
ürünü olduklarını ve bunların, sözü edilen üretim tarzına
bağlı olduğu hâkimiyet ilişkilerinin yeniden üretilmesine
nasıl katkıda bulunduklarını” göstermektir.
Yani mekân, içinde yer aldığı üretim ilişkilerinin bir
ürünüdür ve üretilmiş bir toplumsal bir ürün olarak bağlı
bulunduğu toplumun egemenlik ilişkilerinin de yeniden
üretilmesini sağlar. Bu ilişki tarihsel, diyalektik ve
politiktir.
Lefebvre, kaç mekânsal dönemleştirme yapmıştır?
Lefebvre;
• Mutlak mekân,
• Kutsal mekân,
• Tarihsel mekân,
• Soyut mekân,
• Çelişkili ve diferansiyel mekân olmak üzere
tarihsel olarak beş mekânsal dönemselleştirme
yapmıştır.
Lefebvre ‘nin mekân kuramında yer alan mekânsal
üçleme nedir?
Lefenvre’ye göre mekânı deneyimlemenin üç
unsuru vardır. Bunlar;
• Algılanan,
• Tasarlanan ve
• Yaşanan mekandır.
Lefenvre, mekânsal deneyimin bu üç unsurunu;
• Mekânsal pratik (algılanan mekân),
• Mekân temsilleri (tasarlanan mekân) ve
• Temsili mekânlar (yaşanan mekânlar) olarak
kavramsallaştırır.
Mekânsal pratik nedir?
Mekânsal pratik (algılanan mekân) günlük yaşam
içinde ampirik olarak görebileceğimiz ve
deneyimlediğimiz bir şeydir.
Mekân temsilleri nedir?
Mekân temsilleri (tasarlanan mekân) uzmanların,
planlamacıların, teknokratların, sosyal mühendislerin
mekânıdır.
Temsil mekanları nedir?
Temsil mekânları (yaşam mekânları)
kullanıcıların, oturanların, öznelerin mekânıdır.
Lefebvre’ye göre kapitalist toplumda kent mekânı nasıl
bir işleve sahiptir?
Lefebvre’ye göre kapitalist toplumda kent
mekânı;
• Sosyal ve
• Soyut olmak üzere ikili bir işleve sahiptir.
Lefebvre’ye göre sosyal mekân nedir?
Sosyal mekân, günlük yaşam pratiklerimizi
gerçekleştirdiğimiz, üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz,
ihtiyaçlarımızı karşıladığımız kullanım değerine sahip
toplumsal mekândır.
Lefebvre’ye göre soyut mekân nedir?
Soyut mekân, mekânın fiziksel bir parça olarak
kullanım değerinin ikinci plana itilerek üzerinden kâr ve
rant edilen bir araca dönüşmesidir.
Castells’in kent kuramının temel unsuru nedir?
Castells’in (1971, 1977) kent kuramının temel
unsuru kolektif tüketim kavramıdır.
Castell’in kent kuramı ve kent sosyolojisi için temel
olan kaynaklar nelerdir?
Castell’in kent kuramı ve kent sosyolojisi için
temel olan kaynaklar;
• Kentsel Sorun (The Urban Question) (1972),
• Kent, Sınıf, İktidar (Urban, Class, Power) (1977)
ve
• Şehir ve Halk (City and Grossroots) (1983)
kitapları olarak sıralanabilir.
Castells kentleri hangi çerçevede analiz etmektedir?
Castells kapitalist toplumda kentleri emek ve
sermaye arasında oluşan çelişkiler, bu çelişkiler
sonucunda oluşan toplumsal hareketler ve toplumsal
hareketlerin sistemi tehdit eden yıkıcı sonuçlarını önlemek
için devletin ortak tüketim süreçlerine yaptığı müdahaleler
çerçevesinde analiz etmektedir.
Harvey’in kuramsal çözümlemesinde kentler hangi
bağlamda ele alınmaktadır?
Harvey’in kuramsal çözümlemesinde kentler
sanayi kapitalizmin ilişkileri bağlamında ele alınmaktadır.
Kapitalistlerin kâr oranlarını tekrar yükseltmek için
geliştirdiği kısa süreli stratejiler nelerdir?
Kapitalistler kâr oranlarını tekrar yükseltmek
için kısa dönemli stratejiler geliştirir. Geliştirilen
stratejilerden;
• Birincisi, piyasada rekabet üstünlüğünü artırmak
ve üretilen malları daha ucuza mal etmek için
üretim sürecinde yeni üretim teknolojileri
kullanmaktır.
• İkinci stratejide kapitalist girişimciler üretim
sürecine yaptıkları yatırımlardan vazgeçerek,
yeni yatırım alanları olarak kentsel mekânı
seçerler.
Harvey’in kent çözümlemesinin özü nedir?
Sonuç olarak, Harvey’in kent çözümlemesinin
özü kapitalist girişimcilerin kârlarını azamiye çıkarmak
için üretim sürecinin dışında kentin yapılı çevresine
yaptıkları yatırımlarla ilgilidir.
Kent nedir ?
Toplumbilimsel açıdan kent, “toplumsal açıdan bir örnek olmayan insanların göreli olarak geniş bir alanda, yoğun bir biçimde ve sürekli olarak birlikte bir yere yerleşmiş bulunması biçiminde tanımlanabilir.
Kentleşme nedir ?
Kentleşme, “sanayileşmeye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insanların davranış ve ilişki- lerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir”.
Kentlileşme nedir ?
Kentlileşme ise kent kültürüne ait değer, davranış ve tutumların benimsenmesi olarak tanımlanabilir. Uzmanlaşmanın geliştiği kent ortamında çeşitlenmiş nüfus ki- şisel olmayan ilişkiler geliştirir. Modern toplumda kentli bireysel ve akılcı davranışlar içine girer.
Klasik toplum kuramında kentin yeri nedir ?
Birincisi, kent daha geniş toplumsal süreçlerin, yapıların, ilişkilerin yani toplumun çözümlenmesinde önemli bir araçtır. Sosyolojinin klasik düşünürleri Marx, Weber, Durkheim için kent, tarihsel açıdan Batı Avrupa’nın toplumsal değişim sürecinde; geleneksel toplumdan modern topluma, feodal üretim tarzından kapitalist üretim tarzına, geçişte toplumu anlamanın, açıklamanın ve değiştirmenin tarihsel bir nesnesidir.
İkincisi, bu kuramcıların yaklaşımları kent sosyolojinin gelişimi üzerinde doğrudan etkili olmuştur. Durkheim’ın ve Simmel’in yaklaşımları Chicago Okulu’nun Weber’in çalışmaları sosyal mekânsal sistem olarak kent yaklaşımı üzerinde etkili olmuştur.
Marx çalışmalarında kent meselesi hangi kapsamlarda ele alınmaktadır ?
Marx’ın çalışmalarında kent meselesi kent kır karşıtlığı ve kapitalizmin gelişmesi kapsamında tarihsel bir süreç içinde ele alınmaktadır.
Marx'a göre kent nasıl tarif edilmektedir ?
Marx’a göre, kent, üzerinde kapitalist üretim ilişkilerinin gerçekleştiği işçisi sınıfı ve burjuvası karşıtlığında gerçekleşecek sınıf eksenli bir mücadele alanıdır.
Sanayileşme nedir ?
Sanayileşme, üretimin büyük ölçekli ve gelişmiş teknoloji temelinde fabrikalarda gerçekleşmesidir. Sanayi kenti, işgücünün büyük çoğunluğunun sanayi ve hizmet sektörü gibi tarım dışı alanlarda istihdam edildiği alanlardır.
Max Weber'e göre ideal kent özellikleri nelerdir ?
Weber’in toplum kuramı da kent sosyolojisi bakış açısından ayrı bir kent çözümlemesini içermez. Marx gibi, Weber de ideal kent yaklaşımıyla modern kapitalizmin tarihsel köklerine yönelik bir tespitte bulunur. Kent çözümlemesi iki temel zemine dayanır. Bunlardan biri ekonomik diğeri de politiktir. Bir kentin ekonomik olarak pazar sistemi gibi örgütsel bir yapısının olması gerekir. Bu kent tarımdan farklı olarak ticaret, mal alışverişi gibi iktisadi bir faaliyete sahiptir. Hatta daha ileri giderek ekonomik ölçütlere dayanarak tüketici, üretici ve ticaretle uğraşan kentler ayrımı da yapar ancak ideal bir kentin bu üç faaliyet biçimini kapsadığını düşünür. Politik olarak bir kente yüklediği anlam kısmi siyasi özerklik kavramıdır. Bir yerleşim birimini kent olarak ayırıcı kılan politik unsur bu topluluğun kendine özgü politik ve yönetimsel düzenlemelerinin olmasıdır. Kentleri yönetimsel olarak aristokrat kent ve halk tabakasına ait kent olarak da ayırır.
Weber’in yaklaşımında Ortaçağ’ın ideal Batı kentlerinde kırılma noktaları nelerdir ?
Weber’in yaklaşımında Ortaçağ’ın ideal Batı kentleri, bireycilik, vatandaşlık, yurttaş girişimciler, özerk yönetim, yasa, ussallık gibi özellikleriyle tarihsel olarak önemli kırılma yerleridir.
Metropol kent nedir ?
Metropol kent, nüfusun yoğun olduğu ekonomik, toplumsal ve kültürel çeşitliliğin, farklılaşmanın ve gelişmiş işbölümünün olduğu mekânlardır. Simmel kenti modern yaşamın en azından bazı özelliklerinin kaynağı olarak görür.
Metropoldeki yaşam bireyleri nasıl etkilemektedir ?
Metropol kentin kalabalığı, çeşitliliği, günlük yaşamın karmaşası içinde birey, dışarıdan sürekli uyarıcılar almaktadır. İnsan zihninin kentteki tüm uyarıcılara anında tepki vermesi imkânsız olduğu için dışsal uyarıcıları süzgeçten geçirerek sadece bir kısmına cevap verir. Oysa kır hayatında bireyin yaşamı ve zihni, psikolojik hayatı ve duyguları, daha alışılmış, daha yavaş, daha düzenli akar ve işler. Birey, köy ve kasaba hayatının sade, yalın ve doğayla iç içe geçmiş günlük hayatı içinde yaşamı daha derinden hisseder. Kırda insanın gündelik hayatında duyguları ön plandadır ve çoğu kez yüreğiyle hareket eder. Kentli birey yoğun dışsal uyarıcı altında duyguları, yüreğiyle değil tersine akıl ile hareket eder. Akıl, kentin farklılaşmış ekonomik ve sosyal yaşamına, çalışma hayatının temposuna, sokakların akan trafiğine, kalabalığına ve baskıcı yönüne karşı bireyin kendini korudu adeta güçlü bir kalkana dönüşmektedir.
Kent ekolojisi nedir ?
Kent ekolojisi, kent yaşamına ilişkin, bit- kiler ve hayvanların fiziksel çevreye uyum göstermeleri benzetmesine dayanan bir yaklaşımdır.
İnsan ekolojisi yaklaşım ekolünün ilk kurucusu kimdir ?
Robert Ezra Park (1864-1944) İnsan Ekolojisi Yaklaşım ekolünün ilk kurucudur. Chicago kentinin hızla büyüdüğü o yıllarda Chicago’nun kentsel büyüme şekli ve şehrin çeşitli bölgelerinde bulunan farklı alt kültürlerin gelişimi Park’ın ilgisini çekmiştir.
Ezra Park'a göre Biyotik alan olarak kent özellikleri nasıl açıklanabilir ?
Park’a göre, Kentin topluluk olma hali olan biyotik düzey insanların yaşaması için gerekli olan kentin kıt kaynaklarını, toplum olma hali olarak kültürel düzey ise toplumun değer, norm, örf ve âdetlerini içerir. Toplumsal denge ve bütünleşme arayışı bu iki düzeyin birlikteliğidir.
McKenzie ekolojik bakış açısına göre toplulukları kaça ve nasıl ayrılmaktadır ?
McKenzie ekolojik bakış açısına göre toplulukları dörde ayırır. İlki, tarımcı, balıkçı, madenci gibi dağıtım sürecinin ilk basamağına denk düşen birincil hizmet topluluklarıdır. İkincisi ticaret topluluğu olarak isimlendirir. Bu topluluk birincil olanlardan ürünü alır ve daha geniş pazarlara ve/ veya diğer pazarlardan gelen ürünleri de birincil hizmet topluluklarına dağıtır.
Ernest Burgess'in Ortak Merkezli Bölge modelinin özellikleri nelerdir ?
İlk olarak kentin genişlemesini yayılma, ardıllık ve yoğunlaşma üzerinden tanımlar. Ona göre, şehir ve bölge planları şehrin büyümesini fiziki açıdan ele alırlar. Örneğin, konutların, parkların, bulvarların, caddelerin genişletilmesi, kent merkezlerinin kurulması gibi plan ve uygulamalar kentin gelecekteki fiziki gelişimini kontrol altına alma ihtiyacıyla ilgilidir. Oysa Burgess’a göre kentin yayılmasını bir süreç olarak ele alan bir inceleme yoktur.
Yeni kent sosyolojisi nasıl tanımlanır ?
Yeni kent sosyolojisi, kentleşmeyi sermaye birikim süreçleri temelinde analiz eden bir yaklaşımdır.
Yeni kent sosyolojisini temsil eden kişiler kimlerdir ?
Bu yeni kuramsal tartışmaların içeriği ve kapsamı oldukça çeşitlidir. Bu çeşitliliği temsil eden Henry Lefebvre, Manuel Castells ve David Harvey, Marx’ın kapitalist toplum kuramını yeni gelişen ekonomik, toplumsal ve politik dinamiklere dayanarak kentsel meseleler açısından yeniden yorumlamışlardır.
Castellls'in kolektif tüketim mekanları nelerdir ?
Castells’in kenti kolektif tüketim mekânları olarak kavramsallaştırması buraya dayanır. Konut, altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, alışveriş, dinlenme gibi emeğin yeniden üretim sürecinin unsurları kentlerin ortak tüketim unsurları devletin müdahalesiyle çözülmektedir.
Kentsellik nasıl açıklanmaktadır ?
Kentsellik kendi dinamikleri olan ayrı bir yapıya sahiptir ayrı bir varlık gibi düşünülebilir. Ama bu dinamikler diğer yapılarla olan çelişkiler ve etkileşimlerle yatışır. Kentselliğin şu anda sanayi toplumuna egemen olduğunu söylemek, dönüşüm sürecindeki bir yapı olarak kentsellikle, eski sanayi toplumunun iç dinamikleri arasındaki çelişkilerin, birincinin lehine çözüldüğü anlamına gelir.