Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Türkiye’De Toplumsal Tabakalaşmanın Yapısı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Eski toplumsal hareketler nedir?
1960’lardaki toplumsal hareketler, siyasal iktidarı hedefleyen, ekonomik çıkar yörüngeli sınıfsal yapısı olan hareketlerdir ve eski toplumsal hareketler olarak adlandırılır.
Günümüzdeki toplumsal hareketlerle eski toplumsal anlayış arasında bir uyumsuzluk var mıdır?
Evet, bir uyumsuzluk vardır. Eski paradigmaya göre toplumsal hareketler toplumsal sorunlara, ekonomik krize ve modernleşmeye tepki olarak ortaya çıkar ve gelişme süreçleri tamamlandığında hareketler kendiliğinden yok olacaktır. Aktörleri de sisteme entegre olamamış tiplerdir.
Yeni toplumsal hareketler ve bunlara yönelik kuramlar ne zaman ortaya çıkmıştır?
Yeni toplumsal hareketler ve bunlara yönelik kuramlar II. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkmıştır.
Toplumsal hareketlerin ortaya çıkış biçimlerinin odak noktası nedir?
Toplumsal hareketlerin ortaya çıkış biçimlerinin odak noktası, ekonomik ilişkilerdir.
Eski toplumsal hareketlerin figürlerinin temel amacı nedir?
Bu figürlerin temel amacı, genellikle bir devrim fikriyle yönetimi ele geçirmek ve daha önce sahip olmadıkları ekonomik ve siyasal haklara sahip olmaktı.
Eski toplumsal hareketler olarak adlandırılan klasik anlayış hangi hareketleri açıklayamaz olmuştur?
Eski toplumsal hareketler olarak adlandırılan klasik anlayış;
- Küreselleşme karşıtı hareketleri,
- Barış hareketlerini,
- Gay ve lezbiyen hareketlerini,
- Çevreci hareketleri,
- Ant nükleer hareketleri açıklayamaz olmuştur.
1970’li yıllarda Avrupa ve Amerika’da sorgulanmaya başlayan hareketlerin mücadeleleri hangi alanda gerçekleşmektedir?
1970’li yıllarda Avrupa ve Amerika’da sorgulanmaya başlayan hareketlerin mücadeleleri, ekonomik olmaktan çok kimliğini rahatça ifade edebilme, katılım ve sivil haklar gibi kavramlar çerçevesinde kültürel alanda gerçekleşmektedir.
Eski toplumsal hareketler ve yeni toplumsal hareketler birey açısından nasıl farklılık göstermektedir?
Eski toplumsal hareketler temelde eşitlik idealine odaklanan ve kolektif bireylerin varlığının söz konusu olduğu hareketlerken yeni toplumsal hareketler farklılık anlayışına dayanır ve kendi özgünlüklerini vurgulayarak kamusal alanda varlık gösterirler.
Eski paradigma ve yeni paradigma aktörler yönünden nasıl farklılık göstermektedir?
Aktörler yönünden ilgili farklılıklar şöyle sıralanabilir:
- Eski paradigma: Grup olarak hareket eden, asıl olarak gelir dağılımı konusunda mücadele eden sosyo-ekonomik gruplar.
- Yeni paradigma: Grup gibi davranmayan, fakat belli konular etrafında bir araya gelmiş, topluluklar halinde hareket eden sosyo-ekonomik gruplar.
Eski paradigma ve yeni paradigma konular yönünden nasıl farklılık göstermektedir?
Konular yönünden ilgili farklılıklar şöyle sıralanabilir:
- Eski paradigma: Ekonomik büyüme, gelir dağılımı, askeri ve toplumsal güvenlik, toplumsal kontrol.
- Yeni paradigma: Barış, çevre, insan haklarının korunması.
Eski paradigma ve yeni paradigma değerler yönünden nasıl farklılık göstermektedir?
Değerler yönünden ilgili farklılıklar şöyle sıralanabilir:
- Eski paradigma: Özgürlük, tüketim güvenliği ve maddi ilerleme.
- Yeni paradigma: Merkezi kontrolün karşısındaki kişisel özerklik ve kimlik.
Eski paradigma ve yeni paradigma hareket şekilleri yönünden nasıl farklılık göstermektedir?
Hareket şekilleri yönünden ilgili farklılıklar şöyle sıralanabilir:
- Eski paradigma:
- İçsel: Resmi örgütlenmeler, büyük ölçekli temsil birlikleri.
- Dışsal: Çoğulcu ya da işbirlikçi çıkar aracılığı, siyasal parti rekabeti ve çoğunluk oyu.
- Yeni paradigma:
- İçsel: Enformasyon, düşük düzeyde dikey ve yatay farklılaşma.
- Dışsal: Negatif terimlerle formüle edilmiş taleplere dayanan protesto politikaları.
Johnston ve arkadaşlarına göre yeni toplumsal hareketlerin nitelikleri nelerdir?
Toplumsal hareketlerin nitelikleri şöyle sıralanabilir:
- Katılımcılar sosyal rolleri ile açık bir ilişki içerisindedir. Bu hareketlerin tabanı sınıfsal yapıyı aşarak gençlik, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ya da meslekler gibi farklı statüleri barındırmaktadır.
- İdeolojik çerçevesi Marksist ideoloji anlayışıyla uyuşmuyor gibidir.
- Ekonomik konulardan çok kültürel ve sembolik meseleler yoğun olarak şikayetlerin sebebini oluşturmaktadır.
- Grup mücadelesinden ziyade bireysel hareketlerle ifade edilmektedir.
- İnsan hayatının kişisel yönlerini yansıtmaktadır.
- Devrimi hedeflemeyen, şiddet karşıtı ve sivil itaatsizlikle karakterize edilen yeni mobilizasyon modellerini kullanmaktadır.
- Yeni toplumsal hareketlerin çoğalması Batı demokrasilerindeki katılım kanallarının güvenilirlik krizi ile ilgilidir.
- Bölünmüş, dağınık ve ademi merkeziyetçi yapı sergilemektedir.
Yeni sınıf teorilerine dayanan yeni toplumsal hareket teorilerinin ortak noktası nedir?
Bu tezler, emperyalist küreselleşme döneminde toplumda yapısal değişikliklerin meydana geldiği, buna bağlı olarak işçi sınıfının tarihsel misyonunu yitirdiği yerini yeni sınıflara ya da kimlik gruplarına bıraktığı iddiasıdır.
Yeni sınıf teorileri hangi kavramı merkeze almaktadır?
Oluşacak yapısal değişiklikler, sivil ve siyasal alanların yeniden tanımlanmasını, hükümet ve devletler dışı bir sivil toplum kavramının önemli bir unsur olarak merkeze alınmasını beraberinde getirmektedir.
Yeni toplumsal hareket kuramcıları klasik Marksizmin bu hareketleri anlama ve tanımlamada yeterli olduğunu düşünmekte midirler?
Hayır, yeterli olduğunu düşünmemektedirler. Bu hareketler sınıf temelli hareketlerken, yeni toplumsal hareketlerin kimlik temelli hareketler olduğunu temel ekseninin de farklılık ve ötekilik vurgusu olduğunu iddia etmektedirler. Yani sınıf temelli hareketlerden değerler temelli toplumsal hareketlere geçiş bulunmaktadır.
Yeni toplumsal hareket kuramcılarına göre işçi sınıfı siyasal bir yenilgi mi almıştır?
Hayır, işçi sınıfı siyasal bir yenilgi almamıştır. Aksine küreselleşme koşulları maddi olmayan emeğin yaygınlaşmasına yol açmış siyasal olmaktan çok yapısal bir soruna yol açmıştır. Hizmet sektörü ön plana geçmiş yeni bir orta sınıf oluşmuştur. Marx’ın bu yeni orta sınıfı öngörememesi yetersiz kalması olarak değerlendirilmektedir. Siyasal kutuplaşmalar sınıf değil değer temellidir.
Yeni toplumsal hareket paradigmasına göre toplumsal dönüşüme öncülük edecek kesim hangisidir?
Herhangi bir ayrıcalıklı kesim ya da sınıf yoktur. Devrimci öznelerin yerini toplumsal aktörler almıştır.
Yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışının nedenlerine ilişkin açıklamalar hangi noktalarda odaklanmaktadır?
Yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışının nedenlerine ilişkin açıklamaların odaklandığı noktalar şöyle sıralanabilir:
- Teknolojik gelişmelerin ve endüstriyel büyümenin yarattığı yen sorunlar.
- Esnek üretime doğru gerçekleşen değişimler.
- Yeni toplumsal çatışmalar.
- Eğitimli yeni bir orta sınıfın gelişmesi.
Gelişen yeni orta sınıf işçi sınıfından nasıl ayrılmaktadır?
Sadece ücret ve yaptığı iş açısından ayrılmamakta sınıf temelli siyasal kutuplaşmadan değer temelli kutuplaşmaya doğru gidişin olması yönünden de ayrışmaktadır.
Yeni toplumsal hareketleri inceleyen kuramlardan kültürel versiyon (kopuş teorileri) nasıl bir tanımlama yapar?
Geçmişteki ve şimdiki toplumsal tipler ve hareket biçimleri arasında radikal bir kopma olduğunu varsayarak postmarksist bir belirleme yapar. Toplumsal bütünlüğü kültürel koşullarla özdeşleştirir. Yeni toplumsal hareketlerin temelini değerler ve ideolojilerle özdeşleştirir. Bu hareketlerle sınıf politikası aşılmaktadır.
Siyasal versiyon (süreklilik teorileri) yeni toplumsal hareketler için nasıl bir tanımlama yapar?
Talepler eski toplumsal hareketlerden miras alınmıştır. Yeni toplumsal hareketler; eski ve yeni orta sınıflardan, işsizlerden, öğrencilerden ve emeklilerden oluşur. Bu hareketlerin talepleri üretim ilişkilerinden ayrılamaz. Örgüt içinde daha az bir farklılaşma sağlar.
Offe, yeni ve eski toplumsal hareketler arasında hangi düzeylerde farklılıklar olduğunu ileri sürer?
Temalar, değerler, etkinlik biçimleri ve aktörler olarak farklılık olduğunu ileri sürer.
Offe’ye göre eski ve yeni arasındaki süreklilikler birbirinin zıttı mıdır?
Hayır, birbirinin zıttı değildir. Rakip ya da zıttı olarak düşünülemeyeceğini belirtir.
Yeni toplumsal hareketlerin kimlik açısından farklılığı nasıl açıklanabilir?
Birbirinden oldukça farklı grupların, kimliklerinden kaynaklanan farklılıklarına saygı duyulmasına ve farklılıklarının tanınmasına yönelik bir mücadele yürüttüğü söylenebilir.
Yeni toplumsal hareketlerin yeniliğini ne sağlamaktadır?
Yeniliği sağlayan esas unsur bu hareketlerin temelinde bir sınıf perspektifi değil, bireysel, tekil, belirsiz ve çoğul kimliklerin bulunmasıdır. Yeni toplumsal hareketlerin yeniliği sınıf çatışmasına dayanmayan bireysel, kimlik çevre, cinslerin eşitliği, katılım ve insan hakları ve benzeri düşünce ve eylem odakları olmalarından kaynaklanmaktadır.
Yeni toplumsal hareketler özellikle hangi hareketleri ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır?
Feminist, ekoloji, nükleer karşıtı, barış hareketleri ve azınlık hareketlerini ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Yeni toplumsal hareketlerin amaçları tikellik ve evrensellik açısından nasıl ifade edilir?
Yeni toplumsal hareket amaçlarının evrensel olmadığını ortaklaşa olarak kabul etmişlerdir. Tikellik lehine evrensellik aleyhinedir.
Yeni toplumsal harekette aktörlerin hareketi nasıldır?
Yeni toplumsal harekette aktörler sınırlı alanlarda ve belli bir süre için harekete geçerler.
Yeni toplumsal hareketleri çokluk kavramıyla tarif eden Hardt ve Negri sınıf mücadelesi hakkında ne düşünmektedir?
Siyasal aktivizmin, sınıf mücadelesinin ve devrimci örgütlenmenin kimi biçimlerinin işe yaramaz hale geldiğini belirtmektedir.
Postmarksist kuramcılar, Marksist teorinin hangi analizlerden vazgeçmesi gerektiğini söylemiştir?
1989’daki çözülme süreciyle birlikte Marksist teorinin öncelik verdiği sınıf analizinin, kendi teorik ve eylem nesnesini ciddi bir biçimde sınırlandırdığını ve bundan vazgeçmesi gerektiğini savunmaktadırlar.
Postmarksizm nasıl bir yaklaşımı barındırır?
Laclau ve Mouffe’un öncülüğünde Postmodernizm ve Post-yapısalcılık gibi çağdaş kuramlardan etkilenerek, Marksizmin sınıf ve ekonomiye temel alan indirgemeci ve özcü yanlarını reddeden, Marksizmi liberal demokrasi ile uzlaştırmaya çalışan kuramsal bir yaklaşımdır.
Foucault, Derrida, Deleuze ve Lacan gibi post yapısalcı düşünürler siyasal mücadeleler hakkında ne düşünmektedirler?
Siyasal alan kimlik, toplumsal cinsiyet, etnik olan ve böylece devam eden birçok farklı mücadele yönünde parçalara ayrılmıştır. Bundan böyle basitçe sınıf çatışmaları olarak anlaşılamazlar.
Laclau ve Mouffe’un eleştirdiği sınıf özcülüğü ne demektir?
Kapitalizm koşullarında, sanayi proletaryasının bütün toplumu temsil ettiği ve bu nedenle de toplumun devrimci yazgısını gerçekleştirebilecek yegane sınıf olduğu düşüncesidir.
Ekonomik indirgemecilik ne demektir?
Ekonomik indirgemecilik; Marksizmde, kapitalist ekonominin tüm toplumsal ve siyasal olguları belirlediği düşüncesidir.
Newman’a göre Laclau ve Mouffe Marsizm hakkında nasıl bir sorgulama yapmıştır?
Laclau ve Mouffe, Marksizmin başlıca kavramlarını sorgulayarak, radikal siyaseti, özcü ve otoriter olmayan ve demokratik biçimlerde yeniden düşünmeye çalışmaktadır. Bu anlamda Marksist düşünceler sorgulanarak sosyalist politika, çağdaş mücadelelerle ve yeni toplumsal hareketlerle daha ilgili hale getirilerek radikalleştirilmiştir.
Postmarksizm ve toplumsal hareketler arasındaki ilişki nasıl açıklanabilir?
Postmarksizm, kendi öncüllerini bulduğu ve sol bir imkan olarak gördüğü 68 hareketinin taşıdığı idealler ile sosyalizm arasındaki hegemonik bağı tamamen reddederek, solun programını mutlak olarak sınıftan arındırma çabasındadır. Bu çerçevede değerlendirilen yeni toplumsal hareketler, radikal demokrasi ideallerinin uygulanma alanları olarak görülmektedir.
Yeni toplumsal hareketlerle siyaset nasıl değişmiştir?
Yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasıyla birlikte siyaset de artık sınıflar arasındaki mücadelelerin şekillendirdiği bir eylem değil, farklı kimliklerin çoğul taleplerini birbirine söylemsel olarak eklemlemeyi sağlayan hegemonik bir performans olmaktadır.
Yeni toplumsal hareketlerin devrim niyeti var mıdır?
Hayır, devrim niyeti yoktur. Yeni toplumsal hareketler, sınıf hareketlerinden farklı olarak toptan bir siyasal ve toplumsal dönüşümü sağlamak iktidarı ele geçirip devrim yapmak gibi bir perspektife sahip değildir.
Tarihe yön veren toplumsal hareketler nelerdir?
Artık sınıf mücadeleleri yürüten işçi sınıfı değil, sınırlarını tam olarak tanımlayamadığımız belirsiz, tekil kimlikler ve özne konumları olarak tanımlanabilecek değişik türde yeni toplumsal hareketlerdir.
Postmarksizm, evrensel kimlikler ve nesnel çıkarlar konusunda ne düşünmektedir?
Bunlardan söz edilemeyeceğini ve mücadelelerin çeşitlendiğini, bu doğrultuda yeni toplumsal hareketlerin politikanın merkezine yerleştiğini iddia etmektedir.
Sınıf kavramının yerini ne almıştır?
Sınıf kavramı yerini vatandaş, azınlık kimlikleri, özne konumları, farklı kimlikler ile tanımlanan ötekilere ve en sonunda tüketici bireylere bırakmıştır.
Laclau ve Mouffe’ye göre yeni toplumsal hareketleri ortaya çıkaran nedir?
Küreselleşme, bürokratikleşme, toplumsal hayatın metalaşması ve homojenleşme süreçleri ortaya çıkarmıştır.
Radikal demokrasi nasıl tanımlanır?
Bu proje, liberal demokratik ideolojiyi reddetmek yerine onu çoğul bir demokrasi doğrultusunda derinleştirme ve genişletme siyaseti olarak tanımlanabilir.
Radikal demokrasi ve sınıf siyaseti arasındaki ilişki nedir?
Çok merkezli siyaset anlayışı bu anlayışı reddeder. Radikal demokrasi siyasetinin aktörleri sınıflar değildir, farklı özne konumları ve kimliklerdir.
Radikal demokrasi “özne” hakkında ne savunmaktadır?
Evrenselciliğin, özcülüğün ve özne mitinin terk edilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Farklı özne konumları temelinde oluşmuş antagonizmaların tanınması radikal demokrasinin teorisini oluşturmaya koşullandırır.
Radikal demokrasi kuramcılarında “dönüştürücü” özen kimdir?
Proletarya değil, belirsiz tekil öznelerdir.
Laclau ve Mouffe nasıl bir toplum önermektedir?
Sivil toplumu dönüştürecek siyasal partilerden çok yeni toplumsal hareketlerin gücüne dayanan liberal demokratik bir toplum önermektedir.
Demokratik mücadeleler ekseninde oluşacak farklı grupların bir araya gelmesi nasıl sağlanır?
Eklemlenmeye izin verecek özne-konumlarının yaratılması gerekir. Mücadeleler kendiliğinden yöndeşlik içine girmez bir ortak-duyu gerektirir. Bu ortakduyu sayesinde her grubun talebi diğer grubunkiyle demokratik eşdeğerlilik ilkesi uyarınca eklemlenebilir.
Yeni toplumsal hareketlere dayanan radikal demokrasi siyaseti geleneksel liberalizmden hangi açılardan farklılık gösterir?
Radikal demokrasi siyaseti, geleneksel liberalizmden üç noktada daha da ileri gider:
- Radikal demokrasinin çeşitlilik kavrayışı dıştaki çıkarlardan öteye öznellik ya da kimliğin ötesine iner ve siyasal davranıştan ziyade yaşam tarzlarının bütünlüğüne uzanır.
- Bazı evrensel ve farklılaşmamış hak ilkelerinin tüm farklı kimlikler ve yaşam tarzlarını uyuşturabileceğini kabul etmemektedir.
- Radikal demokrasi, kapitalizmin bütünleştirici özelliğini değil, post-modern toplumun benzersiz heterojenliği, çoğulcu ilkelerini gerektiren bir görüşe dayanır.
Radikal demokrasi ve siyasetin derinleştirilmesi arasındaki ilişki nedir?
Radikal demokrasi siyasetine göre, hiçbir sosyalist, çeşitli ve farklı mücadelelerin öneminden ya da kaldırılması gereken baskıların çokluğundan kuşku duymamalıdır. Demokrasinin derinleştirilmesi mücadelesi siyasetin ayrılmaz bir parçasıdır.
“Demokratik devrimin derinleşme anı” nedir?
Adalet ve eşitlik gibi kategorilerin liberal bağlamlarından çıkarılıp demokratik bir siyasal söyleme eklemlenmesiyle siyasal ideoloji yeniden formüle edilerek toplumsal çatışmalar genişleyecek ve siyasal öznelerin oluşumunun bağlamı ortaya çıkacaktır. İşte bu demokratik devrimin derinleşme anıdır.
Postmarksizme “yeniliği” konusundaki eleştiri nedir?
Kuramın merkezinde yer alan yeni toplumsal hareketlerin hangisinin ne kadar yeni olduğu tartışmalıdır. Talep ve içerik olarak eski hareketlerden çok farklı olmadığı yönünde eleştirilmektedir.
Postmarksizm, kitlelerin yönetime katılımı anlamında nasıl eleştirilmektedir?
Postmarksizmin radikal demokrasi projesi kitlelerin yönetime katılmasında hiçbir şey söylemediği için eleştirilmektedir. Liberal demokrasinin paralelinde değerlendirilmektedir.
Postmarksizmin evrenselliği reddetmesi nasıl eleştirilmektedir?
Postmodern siyasetle özdeşleşen radikal demokrasi, kapitalizm şartlarında parçalanmış olan toplumu daha da parçalayacaktır. Bu model pratikte siyasetsizlikle sonuçlanacak ya da liberalizmi yeniden üretecektir.
Postmarksizm devlete yönelik nasıl eleştirilmektedir?
Postmarksizm, yeni çatışma biçimlerinin devletle sivil toplum arasında şekillendiğini iddia etse de devlete ilişkin herhangi bir mücadele anlayışı yoktur.
Radikal demokraside siyasetin amacın neye indirgenmiştir?
Toplumdaki mülkiyet ilişkilerine bağlı ekonomik ve toplumsal sömürü biçimlerini, devletin bu eşitsizliklerin kurulması ve sürdürülmesindeki rolü ve işlevini görmezden gelerek siyasetin amacını bir kimlik kurma mücadelesine indirgemektedir.
Yeni toplumsal hareketler kimi zaman birbirine karşıt özneleri barındırarak bunları aynı proje içinde nasıl bir araya getirecektir?
Bu konuda bir şey söylememesi eleştirilmektedir.
Postmarksizm, kapitalizmi bütünlüklü bir şekilde görebilmekte midir?
Hayır, bütünlüklü bir şekilde görememektedir. Parçalı, tikel ve çoğulcu kimliklere odaklanan anlayışı kapitalizm sorunundan ısrarla kaçmaktadır çünkü bu anlayış kapitalizmin bütünlüğünü görememektedir.
Postmarksistlerin her türlü maddi pratiği, üretim ilişkilerini, sınıf mücadelelerini tartışmanın dışına itmesi nasıl eleştirilmektedir?
Tartışmanın dışına iterek bütün bir tarihin ve yaşamın söylemsel olarak kurulduğunu iddia eden postmarksistlerin söylemi, tarih dışı, kuşatıcı ve her şeyi kurucu bir kategori varsaymaları özcü bir yaklaşım olarak eleştirilmektedir.
Eski ve yeni toplumsal hareketlerin karşılaştırılması noktasında farklılık gösteren konular nelerdir?
Eski paradigmada ekonomik büyüme , gelir dağılımı, askeri ve toplumsal güvenlik ve toplumsal kontrol konuları söz konusu iken; yeni paradigmada ise barış, çevre ve insan hakları konularında farklılık göstermektedir.
Johnston ve arkadaşlarına göre yeni toplumsal hareketleri eskilerinden ayıran sekiz nitelik nedir?
- Katılımcılar sosyal rolleri ile açık bir ilişki içerisindedir. Yeni toplumsal hareketlerin toplumsal tabanı konusunda sınıfsal yapıyı aşan bir eğilim söz konusudur.
- Yeni toplumsal hareketlerin ideolojik çerçevesi, işçi sınıfı hareketi ve kolektif hareket için bütünleştirici ve homojenleştirici bir unsur olarak Marksist ideoloji anlayışıyla uyuşmuyor gibi görünmektedir.
- İşçi sınıfı hareketini karakterize eden ekonomik konulardan çok, kimlik sorunlarıyla ilgili kültürel ve sembolik meseleler yoğun bir şekilde şikâyetlerin sebebini teşkil etmektedir
- Çağdaş hareketlerin çoğu grup mücadelesinden ziyade bireysel hareketlerle ifade edilmektedir. Hippi hareketi en çarpıcı örnektir.
- Yeni hareketlerin hepsi cinsel ve bedensel davranışı değiştirmeyi amaçlayan çabalar içermektedir.
- Devrimi hedeflemeyen, şiddet karşıtı ve sivil itaatsizlikle karakterize edilen yeni mobilizasyon modellerini kullanmaktadır.
- Yeni toplumsal hareket gruplarının örgütlenmesi ve çoğalması, Batı demokrasilerindeki katılım kanallarının güvenilirlik krizi ile ilişkilidir.
- Kadro liderliğindeki ve merkezi bürokrasili geleneksel kitle partilerinin aksine, yeni toplumsal hareket örgütleri bölünmüş, dağınık ve ademi merkeziyetçi bir yapı sergilemektedirler.
Yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkış nedenleri nelerdir?
- Teknolojik gelişmelerin ve endüstriyel büyümenin yarattığı yeni sorunlar. Yeni teknolojik paradigmanın üretim süreci üzerinde etkili olduğu ve bu süreci değiştirdiği dolayısıyla toplumsal yaşamın her alanında önemli etkilere sahip olduğu söylenebilir. Bu türden gelişmeler kapitalizmin yeniden yapılanması gibi bir problemi de ortaya çıkarmıştır.
- Üretim yapısında esnek üretime doğru gerçekleşen değişimler. Yeni teknolojik gelişmeler, teknolojinin özelleşmesinin daha düşük, ürün farklılaşmasının yüksek ve üretim süresinin daha kısa olduğu “esnek üretimi” doğurmuştur (Belek, 1997, s.56).
- Sınıf çatışmalarından farklı olarak ortaya çıkan yeni toplumsal çatışmalar. Bu gelişmeler çerçevesinde sınıf çatışması yerini, çevrecilik, barış, kadın sorunları etrafında somutlaşan toplumsal çatışmalara bırakmıştır.
- Eğitimli yeni bir orta sınıfın gelişmesi.
Yeni toplumsal hareketleri inceleyen kuramlar nasıl sınıflandırlmaktadır?
Buechler, yeni toplumsal hareketleri inceleyen kuramları, “kültürel” ve “siyasal” olarak ikiye ayırmaktadır. Kültürel versiyon, geçmişteki ve şimdiki toplumsal tipler ve hareket biçimleri arasında radikal bir kopma olduğunu varsayarak postmarksist bir belirleme yapar. Toplumsal bütünlüğü, siyasal versiyonun tersine; kültürel koşullarla özdeşleştirir. İktidar ve direnmenin merkezileşmiş doğasını vurgular ve gündelik yaşama, sivil topluma, devlet ve sivil toplum arasında özgür alanların yaratılmasına odaklanır ve yeni toplumsal hareketlerin toplumsal temelini sınışa değil, hareketi tanımlayan farklı değerler ve ideolojilerle özdeşleştirir.
Yeni toplumsal hareketlerin yeniliğini sağlayan unsurlar nedir?
Yeni toplumsal hareketlerin “yeniliğini” sağlayan esas unsur, bu hareketlerin temelinde bir sınıf perspektifi değil, bireysel, tekil, belirsiz ve çoğul kimliklerin bulunmasıdır. Yeni toplumsal hareketlerin ‘yeniliği’ sınıf çatışmasına dayanmayan bireysel, kimlik, çevre, cinslerin eşitliği, katılım ve insan hakları ve benzeri düşünce ve eylem odakları olmalarından kaynaklanmaktadır.
Yeni toplumsal hareketler neye işaret etmektedir?
Yeni toplumsal hareketler kavramı, özellikle feminist hareketi, ekoloji hareketini, nükleer karşıtı hareketleri, barış hareketlerini ve azınlık hareketlerini ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Bu tanımlamadaki “yeni” kavramı ise kronolojik bir sıralamaya değil, ‘eski’ sınıf temelli ve çıkar gruplarına dayalı hareketlerden bir farklılığa işaret etmektedir.
Newman' a göre Laclau ve Mauffe Marksizmi hangi açılardan eleştirmektedir?
Newman’a (2004) göre, Laclau ve Mouffe Marksizmin başlıca kavramlarını sorgulayarak, radikal siyaseti, özcü ve otoriter olmayan ve demokratik biçimlerde yeniden düşünmeye çalıştılar. Buna göre, Marksizmin bir siyasal proje olarak başarısızlığının nedeni, ekonomiye ağırlık vererek, siyaseti ve kültürü genel olarak ihmal edişi ve siyasal olanın ekonomi karşısında ikincil olduğuna dair ısrarıdır. Postmarksizm Laclau ve Mouffe’un öncülüğünde, Post-modernizm ve Postyapısalcılık gibi çağdaş kuramlardan etkilenerek, Marksizmin sınıf ve ekonomiyi temel alan indirgemeci ve özcü yanlarını reddeden, Marksizmi liberal demokrasi ile uzlaştırmaya çalışan kuramsal bir yaklaşımdır.
Postmarksizm neyi ifade etmektedir?
Postmarksizm, kendi öncüllerini bulduğu ve sol için bir imkân olarak gördüğü 68 hareketinin taşıdığı idealler ile sosyalizm arasındaki hegemonik bağı tamamen reddederek, solun programını mutlak olarak sınıftan arındırma çabasındadır. Bu çerçevede değerlendirilen yeni toplumsal hareketler, radikal demokrasi ideallerinin uygulanma alanları olarak görülmektedir.
Postmodenizmin temel varsayımları nelerdir?
- Günümüzde kapitalist toplumsal düzenin dayandığı özgül ilişki biçimi, sermaye ve emek arasında var olduğu söylenen çelişkinin ve sömürü ilişkilerinin yerini devlet ve sivil toplum arasındaki tabiiyet ilişkileri ve çelişkiler almıştır.
- Çatışma, devlet ve sivil toplum arasında olduğu için artık günümüzde sınıf kavramı yerini vatandaş, azınlıklar, farklı kimlikler, özne konumları, “ötekiler” ve bireylere bırakmıştır.
- Artık bir kimsenin sosyo-ekonomik açıdan işgal ettiği yer ile siyasi-ideolojik çıkarları arasında herhangi zorunlu bir ilişki yoktur. Bu anlamda, ideoloji ve politika kategorileri, ekonomi ve sınıfsal ilişkilerden ayrı ve bağımsız toplumsal kategorilerdir. Ekonomik belirleme yerine, söylemin kurucu özelliği ve siyasetin özerkliği kabul edilmelidir.
- İdeolojik ve politik çıkarlar ancak söylem yoluyla kurulabilir. Siyaset, hegemonik pratiklere yönelen bir söylem kurma sürecidir ve herhangi bir sınıfın maddi çıkarları üzerinden biçimlendirilemez.
- Yeni toplumsal hareketler, radikal demokratik siyasetin yeni özneleri durumuna gelmiştir ve bu hareketler toplumsal bir devrim hedefine sahip değildir. Bunun için işçi sınıfının devrimci bir rolü olduğu fikri terk edilmelidir.
- Her türlü evrenselcilik, nesnel çıkar ve zorunluluk yadsınmalı, yerine tikel ve rastlantısal olan kabul edilmelidir.
- 7. İşçi sınıfının önderliğinde bir sosyalist devrim yerine, değişik ve birbirine benzemeyen özne konumları/farklı kimlikler aracılığıyla kurulan radikal bir demokrasi fikrine ihtiyaç vardır.
Radikal demokrasi siyaseti nedir?
Laclau ve Moufffe’a göre, radikal demokrasi siyaseti, liberal demokratik ideolojiyi reddetmek yerine onu çoğul bir demokrasi doğrultusunda derinleştirme ve genişletme siyaseti olarak tanımlanabilir. Radikal demokrasi projesi, sömürü ilişkisine karşı yürütülen her türlü mücadeleyi kapsar fakat onlarla sınırlı de- ğildir. Buna göre, radikal demokrasi siyasetinin aktörleri sınıflar değildir, farklı özne konumları ve kimliklerdir. Post-yapısalcı ve post-modernist akımların etkisinde kalarak bir radikal demokrasi projesi öneren Laclau ve Mouffe, bu siyasetin evrenselciliği, özcülüğü ve özne mitini terk etmeyi gerektirdiğini ileri sürmüşlerdir.
Radikal demokrasi siyasetinin temel varsayımları nelerdir?
- Çağdaş toplum artan bir farklılaşma, toplumsal ilişkiler ve deneyimlerin bir çeşitlileşmesi, yaşam tarzlarının çoğulluğu ve kişisel kimliklerin katlanması (fazlalaşması) ile karakterize olmaktadır.
- “Post-modern” bir dünyada, çeşitlilik ve farklılığın bütün eski kesinlikleri ve bütün eski evrensellikleri çözdüğü bir dünyada yaşamaktayız. Burada bazı postmarksist teoriler, artık toplumdan söz etmenin mümkün olmadığı, çünkü bu kavramın kapalı ve birleşik bir bütünlüğü anlattığı üzerinde ısrar ederek sivil toplum kavramına bir alternatif sunar.
- Eski dayanışmalar -bu, elbette, özellikle sınıf dayanışmaları anlamına geliyor- bozulmuştur ve başka kimliklere dayanan ve başka baskılara karşı olan toplumsal hareketler -cinsiyet, ırk, etniklik, cinsellik ve benzeri ile ilgili olarak çoğalmıştır.
- Aynı zamanda bu gelişmeler, tüketim kalıpları ve yaşam tarzlarında bireysel seçim alanını çok büyük ölçüde genişletmiştir. Bu, bazılarının “sivil toplumun” muazzam genişlemesi dedikleri şeydir.
- Buna göre, çeşitlilik ve farklılığa dayalı bir politika kurmaya ihtiyaç vardır. Hem farklılıkların onaylanması hem de baskıların ya da egemenlik biçimlerinin çoğulluğunu, özgürleşme mücadelelerinin çeşitliliğinin tanınması gerekmektedir. Radikal demokrasinin, toplumsal ilişkilerin bu çok katlılığına, insanların farklı gereksinimlerini ve deneyimlerini tanıyan karmaşık ve farklı eşitlik kavramlarıyla yanıt vermesi gerekmektedir.
- Solun hedefi liberal-demokratik ideolojiyi tümüyle yadsımak olmamalıdır; tersine, liberal demokrasiyi radikal ve çoğulcu demokrasi yönünde derinleştirmek ve yaygınlaştırmak olmalıdır.
- Radikal demokrasinin teorik zeminin ilk koşulu olarak sınıf kategorisinin terk edilmesi ve farklı özne konumları temelinde oluşmuş antagonizmaların tanınması gerekmektedir. Kentsel, ekolojik, anti-otoriter, anti-kurumsal ve feminist hareketler gibi farklı kimlik ve siyasetleri ifade eden yeni toplumsal hareketler radikal demokrasi siyasetinin temel özneleri olacaktır.
- Ancak bu noktada, Liberalizme ve Marksizme bir alternatif olarak sunulan radikal demokrasi siyaseti, bir toplumsal devrim programına başvurmaksızın kapitalizmin demokratik dönüşümünü olanaklı gören anlayışı solun yeni paradigması olarak görmektedir.
Postmarksizme getirilen eleştirler nelerdir?
- Postmarksistlerin savunduğu yeni hareketler, talep ve içerik bakımından eski hareketlerden çok farklı olmadığı yönünde eleştirilmektedir.
- Liberal demokratik ideolojiyi radikal ve çoğulcu bir demokrasi doğrultusunda derinleştirmek ve genişletmek idealiyle yola çıkan radikal demokratların, liberal ideolojinin ötesinde bir yaklaşım getiremediği görülmektedir.
- Postmodern siyasetle özdeşleşen radikal demokrasi, kapitalizm şartlarında atomize edilmiş, parçalanmış olan toplumun parçalanmışlığını daha da pekiştirmekten daha öteye gidememiştir.
- Postmarksizm, yeni çatışma biçimlerinin emek-sermaye arasında değil, devlet ve sivil toplum arasında şekillendiğini iddia etmesine rağmen, devlete ilişkin herhangi bir mücadele anlayışı ya da biçiminden söz etmemektedirler.
- Radikal demokrasi, toplumdaki mülkiyet ilişkilerine bağlı ekonomik ve toplumsal sömürü biçimlerini, devletin bu eşitsizliklerin kurulması ve sürdürülmesindeki rolü ve işlevini görmezden gelerek siyasetin amacını bir kimlik kurma mücadelesine indirgemektedir.
- Laclau ve Mouffe gerçekten de sosyalist bir politikanın görmezden gelemeyeceği bir toplumsal muhalefet potansiyelini temsil eden yeni toplumsal hareketlerin değişken ve kimi zaman birbirinin karşıtı özneleri aynı politik proje içinde nasıl bir araya getirebilecekleri konusunda hiçbir şey söylememektedir.
- Postmarksistlerin söylemi, tarih dışı, kuşatıcı ve her şeyi kurucu bir kategori varsaymaları da özcü bir yaklaşım olarak eleştirilmektedir.
Eski toplumsal hareketler neyi ifade etmektedir?
Toplumsal hareketler 19. yüzyıl sonlarındaki işçi hareketi ile başlar. 1960’lı yıllarda bireysel ve toplumsal olarak eşit haklara ulaşmak için yapılan çatışmalar görülmektedir. 1960’lardaki toplumsal hareketler, siyasal iktidarı hedefleyen, ekonomik çıkar yörüngeli sınıfsal yapısı olan hareketlerdir (işçi hareketi gibi). Bu hareketler eski toplumsal hareketler olarak adlandırılmışlardır.
Eski ve yeni toplumsal hareketlerde hangi aktörler rol oynamaktadır?
Eski toplumsal hareketlerdeki aktörler; grup olarak hareket eden, asıl olarak gelir dağılımı konusunda mücadele eden sosyo-ekonomik gruplar. Yeni toplumsal hareketlerdeki aktörler; grup gibi davranmayan, fakat belli konular etrafında bir araya gelmiş, topluluklar halinde hareket eden sosyo-ekonomik gruplar.
Eski ve yeni toplumsal hareketlerin hareket şekillerini karşılaştırınız.
Eski toplumsal hareketler: a) İçsel: Resmî örgütlenmeler, büyük ölçekli temsil birlikleri. b) Dışsal: Çoğulcu ya da işbirlikçi çıkar aracılığı, siyasal parti rekabeti ve çoğunluk oyu.
YEni toplumsal hareketler: a) İçsel: Enformasyon, düşük düzeyde dikey ve yatay farklılaşma. b) Dışsal: Negatif terimlerle formüle edilmiş taleplere dayanan protesto politikaları.
Yeni toplumsal hareketler nasıl ortaya çıkmıştır?
İşçi sınıfının “yenilgisi”, kapitalist sistemin içinde yeni ücretlilik sistemlerinin gelişmesi ve teknolojik gelişmelere paralel olarak işçi sınıfının dışında farklı ücretli çalışan kategorilerinin ortaya çıkması, yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasını hızlandırmıştır. Ortaya çıkan bu yeni sınıf teorileri, her ne kadar birbirlerinden farklı anlam ve içerik taşıyor olsalar da genellikle Marx’ın burjuva ve proleterya arasında gelişen yeni orta sınıfı bütün olarak ihmal ettiğini ve kapitalizmden sonra sınıfsız bir topluma geçileceğine ilişkin umutlarının geçersizleştiğini ileri sürmektedirler. Gelişen bu yeni orta sınıf, işçi sınıfından sadece aldığı ücret ve yaptığı iş açısından ayrılmıyor, buna ek olarak materyalist değerlerden post-materyalist amaç ve değerlere de geçişin simgesi sayılıyor ve sınıf temelli siyasal kutuplaşmadan değer temelli siyasal kutuplaşmalara doğru bir gidiş olduğu ileri sürülüyordu. Yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışı daha çok küreselleşme ve onun yarattığı siyasal-toplumsal alanlardaki değişmelerle yakından bağlantılıdır.
Yeni toplumsal hareket teorilerinden kopuş teorilerinin ( kültürel versiyon) özellikleri nelerdir?
- Yeni toplumsal hareketler sosyalist ideolojinin, modernleşme sürecinin ve refah devletinin eleştirisini yaparak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle eski toplumsal hareketlerden keskin bir ayrıma işaret ederler.
- Yeni toplumsal hareketler orta sınıf temelli hareketlerdir.
- Kimlik yönelimli talepler içerirler. Bu nedenle de üretim ilişkileri gibi kavramlarla açıklanamazlar.
- Yeni toplumsal hareketler merkezsiz ve hiyerarşik olmayan örgütlenme biçimlerini ortaya koyarlar.
Yeni toplumsal hareket teorilerinden süreklilik teorilerinin özellikleri nelerdir?
Yeni toplumsal hareketlerin talepleri kapitalizmin sınıf yapısından kaynaklanan sorunlara karşı bir tepkidir ve ekonomik yapıdan özerk değildir. Yeni toplumsal hareketlerin talepleri, bu nedenle, eski toplumsal hareketlerden miras alınmış görünmektedir. Yeni toplumsal hareketler eski ve yeni orta sınıflardan, işsizlerden, öğrencilerden ve emeklilerden oluşur. Dolayısıyla bu hareketler sınıflar arasındaki bir ittifaka dayanır. Bu hareketlerin talepleri üretim ilişkilerinden ayrılamaz. Bu talepler emek-sermaye çelişkisinin karmaşık biçimleridir. Yeni toplumsal hareketler örgüt içinde yatay ve dikey olarak daha az bir farklılaşma üretir
Postmarksizm görüşü neyi ifade etmektedir?
Postmarksizm Laclau ve Mouffe’un öncülüğünde, Post-modernizm ve Postyapısalcılık gibi çağdaş kuramlardan etkilenerek, Marksizmin sınıf ve ekonomiyi temel alan indirgemeci ve özcü yanlarını reddeden, Marksizmi liberal demokrasi ile uzlaştırmaya çalışan kuramsal bir yaklaşımdır. Foucault, Derrida, Deleuze ve Lacan gibi postyapısalcı düşünürler, evrensel varsayımları, özsel kimlikleri ve Marksizmin iyi bilinen diyalektik yapılarını sorguladılar. Buna göre, Marksizmin sorunu, siyaseti sadece ekonomik ilişkilerden türeyen bir olgu olarak görmesidir. Bu anlayışa göre, siyasal alan, artık ekonomik kuvvetlerce belirleniyor olarak görülemez -daha ziyade kendi olumsal mantığıyla büyük ölçüde özerk bir alandır. Siyasal mücadeleler bundan böyle basitçe sınıf çatışmaları olarak anlaşılamazlar. Siyasal alan, kimlik, toplumsal cinsiyet, etnik olan ve böylece devam eden birçok farklı mücadele yönünde parçalara ayrılmıştır.
Yeni toplumsal hareketlere göre Laclau ve Mouffe'un sınıf hakkındaki görüşleri nedir?
Yeni toplumsal hareketler sınıf hareketleri değildir. Ama Laclau ve Mouffe yeni toplumsal hareketleri, sayısı giderek artan toplumsal ilişkilerle ilişki içerisinde olan ve yeni bir tarzda eklemlenmekte olan yeni antagonizmalar (uzlaşmaz çelişkiler) ağının içerisine yerleştirmeye çalışırlar. Laclau ve Mouffe “bu mücadelelerde, Marksizmin sınıf çatışmasını yerleştirdiği geleneksel işyerinin ötesinde geniş bir alanlar yelpazesindeki antagonizmaların eklemlenmesini görür ve bu yeni çatışmaların alanı olarak, örneğin tüketime, hizmetlere ve doğal ortama işaret ederler”. Laclau ve Mouffe’a göre “adalet” ve “eşitlik” gibi kategoriler liberal bağlamlarından çıkarılıp demokratik bir siyasal söyleme eklemlenmelidir. Dolayısıyla onlar, değişim ve bürokratikleşme ile liberal-demokratik bir siyasal ideolojiyi yeniden formüle ederek, toplumsal çatışmaların genişlemesini ve yeni siyasal öznelerin oluşumunun bağlamını oluştururlar. İşte tam da bu Laclau ve Mouffe’a göre “demokratik devrimin derinleşme anıdır”.